

Gözlerimi kısarak telefonuma bakıyordum, üstümdeki beyaz tişört terden neredeyse vücuduma yapışmış vaziyetteydi ve eminim sıcaktan yüzüm kıpkırmızı olmuştu bile.
Valizimi sürükleye sürükleye serin bir yer bulmaya çalıştım, açlıktan ölmem de cabasıydı. Damien yüzünden tatilde değil de sürgünde gibiydim, adam bana eziyet çektiriyordu. Ama bu sefer kafama koymuştum, o lanet adamdan asla medet ummayacaktım. Onun yüzünden bu halde olmam başka bir durumdu elbette, bu yüzden bir dahaki görüşmemizde bunu onun burnundan getirmeyi aklıma not etmiştim.
Her şeyi ayarlamıştım ama o tabii ki bir sorun çıkarmış ve güzelim otelden de biletlerden de olmuştum işte! Sinir bir kez daha boğazıma yükseldi, dilimde acı bir tat bıraktı. Bunu kendime ben yapmıştım, hayır demeyi ne zaman öğrenecektim acaba. Hayat kafama vura vura bana bunu öğretmeye çalışıyordu belki de… ders almamayı seçen bendim anlaşılan.
Sokakta yürümeye devam ederken nihayet sahil kenarına ulaşmıştım, gözlerimin güneşten görebildiği kadarıyla manzarayı izledim. İnsanlar güneşleniyordu, çoğu denizdeydi ve şu an her şeyi yolun ortasına bırakıp denize koşmamak için kendimi tutmam gerekiyordu. Tanrım o kadar çekici gözüküyordu ki, serin ve soğuk…
Güneşten başım dönmeye başlamıştı resmen, bu yüzden koca valizimi ve diğer çantamı peşimden sürükleyerek ilerlemeye başladım, 5 dakikalık zorlu bir yolun ardından gözüme kestirdiğim nispeten daha sakin olan bir kafeye girdim. Neyse ki klimalı olan mekan anında terlemiş tenimi soğutmaya yetti, şu an berbat halde olmalıydım.
Bir masaya geçip valizlerimi bıraktım ve soğuk bir kahve aldım.
Bilgisayarımdan en son baktığım otellerden birinin numarasını bulmuştum, arayıp yalvarma zamanı gelmişti
3 Denemeden sonra pes etmeye yaklaşmıştım, neden her şey bu kadar kötü gitmek zorundaydı sanki? Bunun tek sorumlusu Damien’dı. Ben her şeyi ayarlamıştım ama o sadece kendini düşündüğü için beni son dakika planına dahil etmişti ve şimdi ortada kalmıştım işte! Bir de bu anlaşma tatilimi asla bozmayacaktı sözde, ona inandığım için tam bir aptaldım. İçimdeki bir ses onu arayıp bunun sorumlusu olduğunu ve çözmesi gerektiğini söylüyordu ama arabadan inerken gözünün içine baka baka ona ihtiyacım olmayacağını söylediğim için sıcak asfaltta uyumayı tercih ederdim.
Bal gibi de bunun onun suçu olduğunu biliyordu, tek istediği ondan yardım istememdi bu yüzden uğraşıyordu. Bu yüzden kazanamayacaktı, bir dahaki sefere de çağırdığı yere kendi planlarımı bozma uğruna gitmeyecektim.
Sonucu sadece beni etkiliyordu işte, üstelik bu anlaşmadan çıkarım bile yoktu! Tabii ki bunu kendim istemiştim…
Aptalsın Nora, tam bir aptal!
Kendi kendimi eleştirmeyi bırakıp anın tadını çıkarmaya odaklanmalıydım, şu an dünyanın bir ucunda mükemmel nir plajın karşısında oturuyordum. Bu saçmalıkları düşünmek için akşama kadar vaktim vardı bu yüzden en azından şimdilik hain iç sesimi bastırabilirdim.
Sinirim biraz olsun dinebilmişti, bunda klimanın da etkisi büyüktü tabii.
Telefonumdan bir airbnb bulmaya çalıştım, yarın için bir evde boşluk vardı ama sadece 1 günlüktü ve ertesi gün yine bu valizlerle oradan oraya gitmem gerekecekti. Şu an tek istediğim temiz bir yatak ve güzel bir uykuydu…
Telefonum çalmaya başladığında arayanın Brian olduğunu gördüm.
“Efendim Brian?”
“Nora? Nerdesin? Otel ayarlayabildin mi?”
Bir an şaşırsam da “Hayır, henüz değil” diye cevapladım.
“Tamam, sana şimdi bir yer ayarlayacağım. Oraya gidersin olur mu?”
“Damien mı aratıyor seni” sinirlerim iyiden iyiye bozulmuştu.
“O söyledi ama zaten bunu halletmemiz gerekiyor, anlaşmanız böyleydi” evet, her fırsatta dillendirilmesinden de sıkılmıştım.
“Kendim hallederim Brian, gece illa bir boşluk bulurum ya da bir hostele giderim. Dert etme”
Başka bir şey demeden telefonu kapattım, Damien kendi arama zahmetine bile girmemişti.
Aklıma Helenayı aramak geldi, tabii ya! Nasıl daha önce düşünememiştim ki? Helena’nın kuzeni ve arkadaşları burada yaşıyordu!
Hemen onu aradım, saatin kaç olduğu umurumda bile değildi. Telefonu çok bekletmeden açtı.
“Hel, yardımına ihtiyacım var” ona hızlıca durumu anlattım.
“Bu gecelik bana kalacak yer konusunda yardım ederse iyi olur, belki tanıdık birileri vardır” dedim.
“Kapat sen ben şimdi Austin’i arıyorum. Bir yer ayarlamasına gerek yok, onda kalırsın Nora. Bunu mu dert ediyorsun, birbirinizi kaç kez gördünüz!”
“Saçmalama Helena, bana kalacak bir yer bulsak yeter”
“Kapat sen ben şimdi hallediyorum”
O telefonu kapattıktan sonra az önce bulduğum evi yarın için ayırttım, en azından yarını halletmiş olmalıydım…
Kısa süre sonra Helena geri aradı. “Numaranı attım bebeğim, sevgili kuzenim 10 dakikaya olduğun yere gelip seni alacak. Ayrıca seni bugün gezdirecek, bugün çalışmadığı için şanslısın.” Mahcubiyetten ölünecek olsaydı şu anda mezarda olurdum…
“Sen dünyanın en iyi arkadaşı aynı zamanda menajerisin, maaşına zam isteyelim”
“Kapa çeneni de bizi zengin etmeye devam et”
Bir kahkaha atıp telefonu kapattım. Austinle çok kez denk gelmiştik, son derece cana yakın bir adamdı ve komikti. Londraya tatile geldikçe görüşüyorduk, o kadar yabancı sayılmazdı ama yine de ona bir anda iş çıkardığım için de son derece rahatsızdım. Helenanın ailesini uzun zamandır tanıdığım için kendimi rahatlatmaya çalıştım, Austin bunu dert etmezdi…
Onunla haberleştikten sonra konum attım ve gerçekten de 10 dakika sonra arabayla kapıdaydı.
Onu görünce gülümsedim, Helenanın aksine koyu kıvırcık saçları ve mavi gözleri vardı. Benden 1-2 yaş küçüktü sanırım, hatırlayamıyordum.
“Nora, nasılsın?” Gelip bana sarıldı, ben de ona hafifçe sarılırken “İyiyim, çok üzgünüm cidden bir anda başına kaldığım için böyle. Sadece 1 güncük beni idare et lütfen, hiçbir yerde boş oda yoktu”
“Nora dert etme, şöyle de konuşma. Helenanın en yakın arkadaşı benim de arkadaşım elbette, istediğin kadar kalabilirsin. Evim buraya çok yakın zaten, sahile gelmen de kolay olur”
“Yarın için bir yer buldum, yine de çok teşekkür ederim” dedim gülümseyerek. O da gülümsedi, sonra valizimi benden önce davranıp aldı ve arabaya yerleştirdi.
“Hadi bin sen, suratın şimdiden kıpkırmızı yanmış” gülmeye başladığında ben de rahatlayarak güldüm. Güneş gözlüğünü gözledine indirip arabaya binerken ben de orada dikilmeyi kesip arabaya bindim.
Evine giderken onunla havdan sudan sohbet ettik, Austin’i en son 3 yıl önce görmüştüm sanırım, Miamiye yeni taşınmıştı.
“Aç mısın bu arada? Ben çok açım, yemek yiyelim mi?” Diye sordu. Utanmasam sevinçten ağlayacaktım, açlıktan ölüyordum.
“Evet, sabahtan beri hiçbir şey yemedim.”
“Çok iyi bir burgerci var oraya gidelim, bugün başka bir planın var mı bu arada? Seni gezdirebilirim bugün çalışmıyorum”
“Açıkcası sadece denize girmeyi düşündüm, o yüzden planlara açığım”
Bunu duyunca gülmeye başladı, “Keşke Helena da gelse, birlikte çok eğlenirdik” dedi.
“Seni rahatsız etmeyeceğimden emin misin Austin?” Diye sordum, hala çok mahcuptum.
“Hayır tabii ki Nora, Londrada sen de bana aynısını yapardın. O yüzden daha fazla böyle konuşma, ben bir şeyi anlamadım ama. Sen inanılmaz planlı birisindir, nasıl otel ayarlamadan Miami’ye uçtun?”
İşte, beni yılda bir kez bile görmeyen biri bile bunu anlayabiliyordu. “O kısım biraz karışık, anlatırım ama kimseye anlatmayacağına yeminler etmem gerek”
Elini kalbinin üstüne koydu “Birine söylersem tanrı bir daha miami sıcağında klimalı bir yere gitmeme izin vermeyecektir” dedi. Kocaman bir kahkaha patlattım.
Sonra ona olan biteni anlatırken yemek yiyeceğimiz yere gelmiş ve ikimiz de kocaman hamburgerlerden ikişer tane yemiştik.
“Yani, bu olaydan herhangi bir çıkarın kalmamış gibi görünüyor” ellerimi temizlerken başımı salladım. “Bir şey istemiyorum zaten, tek istediğim bir an önce bitmesi. Başıma bela oldu”
“Neden istemiyorsun? Sonuçta bir anda başına bir etkinlik çıkarıyor ve bunu telafi etmek için elinden geleni yapmalı”
“Evet, onun da söylediği bu ama yine de onun parasıyla bir şeyler yapmak ve bir yerlerde kalmak” yüzümü buruşturdum. “Ahlak kurallarımı zorluyor”
“Ama onun ahlak kuralları seni sevgilisi gibi gösterip şov yaparken zorlamıyor.”
“Onunki beni ilgilendirmiyor” mavi gözlerini abartıyla devirdi. “Yakışıklı mı bari?” Yüzümü bir kez daha buruşturdum.
“Ne var? Aynı takımdayız biliyorsun, en azından adam yakışıklı olsun”
“Aynı kuzenine benziyorsun, Helenanın da duyar duymaz sorduğu ilk soru buydu” dedim gülerken. “Akıllı kuzenim” dedi. Hesabı ödeyip çıktık, “akşam seni erkek arkadaşımla tanıştırabilirim, bir yerlerde eğlenmeye gideriz” dedi.
“Olur, ama önce lütfen plaja gidelim ve şu herkesin bronzluktan öldüğü yerde peynir gibi dolaşmayayım artık”
Güldü “hallederiz”
10 dakika bile sürmeyen araba yolculuğundan sonra Austin’in tek başına yaşadığı iki katlı küçük sahil evine varmıştık. Helena her yaz buraya geliyordu bu yüzden facetime aramalarımızdan evi sanki daha önce gelmişim gibi tanıyordum.
“Evin çok tatlı” dedim gülümseyerek etrafı incelerken.
“teşekkür ederim, üst katta misafir odası var. Biraz küçük ama rahat edersin umarım”
“Bugün başımı sokacak bir yer bulduğuma dua etmem gerekirken sence rahat etmemem mümkün mü?”
Valizimi alıp birlikte yukarı çıktık, odada bir yatak ve bir dolap vardı. Son derece sade ve yeterliydi, Austin valizimi köşeye koyduktan sonra bana döndü. “Sen hazırlan, ben Isac’i arayacağım. O da plajda bizle buluşur” dedi. Başımı salladım, o odadan çıktıktan sonra Helenaya geldiğime dair kısa bir mesaj attım. Gittiğimde onu kocaman bir teşekkür yemeğine çıkarmalıydım.
Buraya gelirken Austin aklıma nasıl gelmemişti ki! Onun sayesinde Damien’ı aramaktan kurtulmuştum ya keyfimi hiçbir şey bozamazdı.
Valizden bikinimi ve plaj çantamı çıkardım, üstüme lacivert bikinimi giyip salaş bir elbise geçirdim. Güneş gözlüğümü çantama attım ve havlumu da alıp aşağıya indim. Parmak arası terliklerimle kendimi çok daha iyi hissediyordum. Austin kapıya yaslanmış deniz şortuyla bekliyordu.
Fizik olarak da huy olarak da Helenaya o kadar benziyordu ki kardeş sanabilirdi insanlar. Onun gibi kumral saçları ve mavi gözleri vardı, 1.90’lık boyuyla kesinlikle çok yakışıklıydı. Helena onun erkek arkadaşını bilen tek kişi olduğu için de ikisi fazlasıyla yakındı. Bir de ben biliyordum elbette, Helena’nın en yakın arkadaşı olma avantajını kullanıyordum.
“Gidebiliriz” dedim düşüncelerimi bir kenara iterek.
Birlikte çıktık ve güneş sırtımızı ısıtırken sahil yoluna yürümeye başladık.
“Senin şu anlaşmalı sevgilin seni bu gece bir yere çağırır mı dersin?” Güneş gözlüğümü gözlerime indirdim. “Sanmıyorum, çağırsa da gitmem zaten. Şu an tek düşündüğüm gerçek bir tatil”
Güldü, memnun bir şekilde başını salladı. “İyi o zaman, gece seni sarhoş edebiliriz”
“Bana uyar”
Birlikte kumların üstünde yürürken Austin birine el salladı, Isac olduğunu anladığım kişi tatlı bir gülümsemeyle bize doğru yürüdü. Austini öptükten sonra bana “Selam Nora” dedi. “Selam”
“Isac senin kitaplarının hepsini okudu bu arada” kaşlarım şaşkınlıkla havalandı.
“Austin, niye hemen söylüyorsun? Şimdi tüm sorularımı hemen sormam gerekecek!” Isac sahte bir kızgınlıkla Austin’e döndü.
“Bu arada inanılmazsın Nora, özellikle son kitaba bayıldım”
Yanaklarımın kızardığını hissettim “çok teşekkür ederim” birlikte havlularımızı kuma serdik.
Saatlerce yüzdükten ve güneşlendikten sonra omuzlarım acımaya başlamıştı, hava biraz da olsa serinlediğinde eve dönmeye karar vermiştik.
Evin önüne geldiğimizde kumlu ayaklarımı temizlemeye çalışıyordum ki telefonum çaldı. Arayan kişiyi görmemle kalbim bir an için sıkışır gibi oldu. Telefonu açıp kulağıma götürdüm, her yerim kıpkırmızıydı ve şimdi yüzümün de öyle olduğuna emindim.
“Efendim” dedim.
“Nora, iyi misin?”
Kalbimin doğru düzgün atması gerekiyordu “iyiyim” diyebildim.
“Kalacak bir yer buldun mu?” Beni mi merak etmişti yani?
Cevap vereceğim sırada Austin evin kapısına çıktı ve “Nora, ne yemek istersin, bir şeyler sipariş edeceğiz”
Telefonu kulağımdan uzaklaştırdım “Fark etmez”
“Tamam, güneşte çok kalma da eve gel. Akşam bayılacaksın yoksa” dedi gülerek. Ben de güldüm, o içeri girdiğinde telefona döndüm.
“Buldum evet” dedim.
“Duydum” dedi, sesi bir an buz gibi çıktı.
“Tamam o zaman” bir süre sessiz kaldı.
“Tamam, görüşürüz” dedi ve bir şey dememe fırsat bırakmadan telefonu çat diye kapattı.
Ne olmuştu buna şimdi?
Biraz kısa olsa da ders çalıştığımdan dolayı çok bekletmemek için yayınlamak istedim dostlar, eğlenceli bölümler olacak bu ara. Umarım seversiniz 💖💖💖
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 49.98k Okunma |
4.58k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |