
Böyle anlarda Damien sayesinde fark ettiğim bir diğer özelliğim cevap verecek bir şey bulamamamdı, hiç susmayan ve hep cümlelerimin sonu bile gelmeden başka cümleler kuran zihnim bomboş kalıveriyordu.
Yine ona bakarken o anlardan birindeydim.
Benimle ilgileniyordu
Benimle ilgileniyordu
Benimle. İlgileniyordu.
Yüzümüzün hala çok yakındı bu yüzden elimde olmadan dudaklarına kaydı gözlerim. Tadını biliyordum, beni büyülemişti.
Kesik bir nefes aldığımda ağzının içinde bir küfür gevelediğini duydum. Sonra “arabaya bin Nora” dedi. “Yoksa kendimi durduramayacağım” kalbim göğsümü şiddetle dövdü, ne yapacağımı bilemez halde bir an kaldım ama o geri çekilip inmem için yer açtı.
Daha ne dediğini tam idrak edemeden kıçımı arabadan kaldırırken buldum kendimi. Ben binerken o bir süre dışarıda kaldı başını eğip derin bir kaç nefes alışını izledim, sonra gelip arabaya bindi. Nefes almak için camı açtığımda gerilmiş bedenim yeni yeni rahatlıyordu, ona rağmen bacaklarımı birbirine bastırmama engel olamıyordum. Damien bunu fark etmiş gibi çıplak bacaklarıma kısa bir bakış attı, her şeyin farkındaydı. Ona olan arzumun da beni ne hale soktuğunun da farkındaydı. Yine de kurduğu cümle bu durumun karşılıklı olduğunu gösteriyordu, bu daha da kötüydü. Beni istemediğini düşündüğümde her şey çok daha kolaydı, şu an her şey boka sarmış durumdaydı.
Bir şey demek istiyordum, ne diyeceğimi bilemesem de bir şeyler söylemem gerekiyormuş gibi hissediyordum. O benden önce davrandı. “Seni korkutmak istememiştim”
Kaşların çatıldı.
“Korkutmadın”
Bakışları bir an bana çevrildi, sonra karanlık yola yeniden döndü ağır ağır. “Titriyorsun”
Gözümü yoldan ayırmadım, nereye gittiğimizi bile bilmiyordum.
“Beni öpmek istemen korkutucu bir şey değil” dedim zar zor duyulan bir sesle, istediğimden bile kısık çıkmıştı.
Arabayı yolun kenarında aniden durdurdu, ona döndüğümde kalbim anlamsız bir ritim tutturmuştu.
“Seni sadece öpmek istemiyorum Nora”
Cümlesi bittiğinde göz göze geldik, aramızda bir şimşek çaktı. Hava ağırlaştı ve göğsüme çöktü, önce hangimiz hareket etti bilmiyorum ama saniyeler sonra dudaklarımız çarpıştı. Damien beni yakaladığında küçücük alanda kucağına çıkmak için hamle yaptım, direksiyonla onun arasına oturduğumda beni öyle bir açlıkla öpüyordu ki gözlerim karardı. Kalçamı ihtiyaçla ona doğru sürttüğümde Damien’ın nefesi kesildi. Bu göğsümde bir düğümü çözdü sanki, hırıltılı bir inleme benim inlemelerimin altında kayboldu. Alt dudağımı dişlerinin arasına aldığında ellerinden biri elbisemden içeri kaydı. Çıplak göbeğimde ve bikinimin iplerinde arsızca dolaştı, oradan sırtıma kaydı.
Nefes almak için geri çekildiğimde Damien saçlarımı eline dolayıp hafifçe ve beni şimdiye kadar etkileyeceğini bile düşünmediğim bir hakimiyetle çekti. Boynumu öne çıkarıp dudaklarını bulduğu her noktaya bastırırken ben kendimi ona doğru itmekle meşguldüm.
“İnanılmaz kokuyorsun” dediğini işittim kendi nefeslerimin ardından. Aldığım en güzel iltifattı, özellikle her öpücüğünden önce burnunu tenimde gezdirmesini fark ettiğimde.
Saçlarını çekiştirip dudaklarını tekrar buldum, bu sonsuza kadar sürebilirdi. Damien diğer elini göğsüme doğru indirdi ve elbisemle bikinime rağmen belirginleşen ucunda gezdirdi. Ağzımdan bir inleme kaçtı, bu parmaklarını daha çok hareket ettirmesine sebep oldu.
Beni direksiyona yasladığında yüzünü ilk defa net görebildim, Damien çok farklı görünüyordu. Onu ilk defa bu kadar kontrolünü kaybetmiş görüyordum. Bir an bedenimi süzdü ve elbiseyi başımın üstünden çekip çıkardı. Ona engel olmadım, vücudum pelte gibiydi. Kollarımı bile hareket ettiriyor olmam mucizeydi, her yerim titriyordu. Hem aldığım zevkten hem de yaşadığım heyecandan.
Damien’ın altımdaki varlığı giderek büyüdü ve benim bacaklarımın arasına yayılan sızı da aynı ölçüde arttı. Elleri göğüslerimden karnıma, oradan kalçalarıma indi. Dudakları benimkileri bir an bile bırakmadı, bikinimin altını bir arada tutan ip Damien’ın parmaklarının arasına dolandığında kalçamı ona daha çok sürttüm. Dudakları bu hareketimle bir an durdu, elleri de ona eşlik etti. Geri çekilip alnını çıplak omzuma yasladığında ikimiz de nefes nefeseydik.
“Dur… durmamız lazım” dedi kısık bir sesle. Bu benim de zihnimdeki sisi dağıttı, ne yaptığımızı yeni fark ediyormuşum gibi bir suçlulukla doldum. Ne yapıyorduk biz gerçekten? Onunla resmen bu koltukta birlikte olmama saniyeler kalmıştı, üstelik aramızda bir çekim olduğunu kabul ettiğinden dakikalar sonra. Başka bir şey değildi, ikimizi de hazırlıksız yakalayan buydu.
Damien’ın kucağından kalkıp yan koltuğa geçerken sessizdim, üstüme az önceki yoğunluğun fiziksel ağırlığı çökmüştü. Elbiseyi başımın üstünden geçirirken.
“Gidelim mi? Uykum var” diye geveledim. Bir şey demeden arabayı tekrar çalıştırdığı zaman nefesim hala düzene girmemişti.
Kaç dakika sonra otele vardık bilmiyorum ama onu beklemeden indim ve ayağımı umursamadan koşarcasına odama çıktım. Kapıyı kapatıp kilitledim, kendimi soğuk suya atıp onun tenimde bıraktığı yangını dindirmeye çalıştım. Bedenim soğumadı, hala cayır cayır yanıyordum.
Aklıma sürekli onun yüzündeki ifade geliyordu, söylediği küçük ama baştan çıkarıcı cümleler. “Hay lanet!” Diye tısladım su saçlarımdan akarken. Duş jeliyle onun üstüme sinmiş kokusunu gidermeye çalıştım, yoksa bu gece rüyamda sadece onu görme ihtimalim yüzde yüzden bile fazlaydı.
Duştan çıkıp üstüme bir pijama takımı geçirdim, temiz kıyafetlerimin sonu gelmek üzereydi, valizime bakarken yüreğim hüzünle çarptı. Çok az kalmıştı, buradaki her şeyi burada bırakmama. Damien da dahil…
Damien
Kendimi o an durdurabilmem bir mucizeydi, bu yüzden bir tebriği hak etsem de en başından ona kelimenin tam anlamıyla saldırmam durumun ne kadar kötü olduğunu gösteriyordu.
Odaya girdiğimde nefes almak için balkona çıktım, ellerimi metal korkuluklara dayadığımda soğuk demir hala ellerimin altında hissettiğim yumuşacık tenin izini biraz olsun sildi. Onu ilk gördüğümde de güzel bulmuştum, yüzüne çok bakmasam da güzel bir kadın olduğu ilk gözüme çarpan detaydı. Yine de günden güne hiçbir lafını esirgemeyen ağzı gerçekten göründüğü kadar tatlı mı diye düşünmeden edemediğim için bu gece kaçınılmaz sonu getirmiştim.
Başımı iki yana sallarken kendime olan sinirim daha da büyüdü, onu da kendimi de boktan bir durumun içine daha çok çekmekten başka bir işe yaramamıştı bu. Keşke beni itseydi, ya da arabadan atmakla tehdit etseydi. Kendini bana bastırırken hissettiğim ihtiyacı beni elbisesini çıkarabilecek kadar ileri götürmüştü işte, biraz dikkat etse ellerim titremesin diye nasıl kasıldığımı bile görebilirdi.
Buraya gelmekle hata etmiştim, ona saçma sapan laflar edip resmen kovduktan sonra gerçekten biriyle randevuda olabileceği düşüncesi resmen tüm düzenimi alt üst etmişti. Kendimi burada nasıl bulduğumu bile bilmiyordum, sadece gelmiştim. Üstelik yapacak tonla işim vardı, bu akşam sahile niye gittiğimi bile bilmiyordum, onu orada adamın biriyle konuşurken gördüğümde de ne yaptığımı bilmiyordum. Kadın hayatıma bomba gibi düşmüştü, kontrolü kaybediyordum.
Bu yüzden durmalıydık, durmam gerekiyordu.
Odaya dönüp bilgisayarımı ve önemli eşyalarımı aldım, toparlanmam 10 dakikamı bile almadı. Brian’ı arayıp bana bir uçak bileti ayarlamasını söylediğimde tereddüt etmedi.
Nora beni bir pislik gibi görebilirdi, kaçmıyordum. 5 dakika daha onunla aynı katta kalırsam kapısına dayanacağımdan ve başladığımız şeyi bitirmek için ona yalvarabileceğimden emindim. Bu yüzden onu da kendimi de bu durumdan kurtarıyordum, ikimiz için de bu tek seçenekti.
hellloooo herkes bu bölüme bir tepki bıraksın lütfen, bu kısmı Damien’ın ağzından da ufak okumamız gerekiyordu diye düşündüm. Yarın yeni bölüm gelecek zaten ama burayı dayanamadım yayınladım valla, herkes oh çekebilir. 🥰🥰🥰
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 49.98k Okunma |
4.58k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |