@sudesi
|
Vücudum yanıyordu, hatta içim yanıyordu desem daha doğru olabilirdi. Dilim damağım kurumuştu bildiğin ve Zade’in de benden pek farklı olduğu söylemezdi. Şaşkınlığını ilk üstünden atabilen o oldu. “Dina!” Adımı söylerken gerçekten beni tahrik etmeye mi çalışıyordu acaba… Sesi içimde bir şeyleri ateşledi sanki, onun hafif titrek sesini duymak bana o geceyi hatırlattı. Sonra arkasını döndü. “Üstüne bir şey giy” “Niye dan diye içeriye dalıyorsun ki sen?” Utançtan ağlamak üzereydim, hayır belki de gerçekten ağlayacaktım. Aceleyle üstüme attığım tişörtü geçirdim. Şortum onun ayaklarının dibinde durduğu için onu almaya cesaretim yoktu. “Tamam giyindim” dedim. Bana döndüğünde çıplak bacaklarıma bakmamaya çalışır gibiydi. “Niye içeriye dalıyorsun Zade?” Sesim sinirliden çok utançtan kısık çıkıyordu. Gözlerine bile bakamıyordum çünkü bakarsam orada korktuğum şeyi göreceğimi de biliyordum. Kendini zapt etmeye çalıştığını anladığımda vücudum yeniden ısındı sanki ama bu sefer bunun utançla bir alakası yoktu. “Evde tekim sanıyordum, yeni geldim zaten. Kapı sesini duymadın mı?” Hala eli kapı kolunda olmasına rağmen her an içeri girip üstüme atlayacak gibi görünüyordu. Ya da ben fazla hayal kuruyordum… “Duymadım” diyebildim. “Tıkırtılar duyunca gelip bakmak istedim işte” dedi. Pekala, bu anlaşılabilirdi. Yine de beni tamamen olmasa da yüzde 70 çıplak gördüğü gerçeğini kafamdan atamıyordum. “Tamam, bir dahakine kapıyı çal” “Panikledim, hırsız olabilir diye” dediğinde daha fazla ikimizin de saçmalamasına engel olmak adına “Şey, üstümü giyineceğim de” dedim. Ne olmuştu bana böyle? Şu an onu normal şartlarda kesinlikle boğazlamam gerekiyordu. Odadan çıkması için ona bir mesaj vermeye çalışıyordum, nihayet anladı. Başını sallayıp derin bir nefes aldı. Yutkunduğunu gördüğümde hareket eden adem elmasını izledim, sonunda odadan çıktı ve kapıyı arkasından kapattı. Öleceğim… Acaba nasıl görünüyordum? Tişörtümü tekrar çıkarıp aynadaki görüntüme baktım, sırf merakımdan. En azından iç çamaşırım seksiydi… İnce uzun vücudum güzel görünüyordu ama onun ne düşündüğünü elbette daha çok merak ettim. Sonra saçmaladığımı fark edip tişörtümü tekrar giydim ve yerdeki şortumu alıp bacaklarımdan geçirdim. Masama oturduğumda ders çalışmam gerektiği için lanet okuyordum. Bilgisayarımdan bir müzik açtım ve sesini yükselttim, en azından kafamdaki düşünceleri bastıracak kadar. Sonra odaklanmaya çalışarak not çıkarmaya ve ezber yapmaya çalıştım. Her boşluğumda, yani her yeni bir paragrafta aklıma Zade’in odaya girdiği ve birlikte yatağa uzanıp yapabileceğimiz şeyler geliyordu! İyice kafayı yemiştim sanırım, Nate’le ilişkimiz boyunca bile bu kadar kendimi kaybettiğimi hatırlamıyordum. Hatta ilk seks tecrübemde bile kendimi bu kadar… tuhaf hissetmiyordum. Zade’le sevişme düşüncesi bile kanımın akış hızını değiştiriyordu sanki… Bunu aklımdan silmek için mantıklı yanımı çalıştırmaya ihtiyacım vardı ama şu an o yanımı hormonlarımın altına gömmüş gibiydim. Pek etkili olmuyordu.
Akşama kadar odamdan çıkmayıp sadece yarınki sınavıma çalıştım ve en azından kafam biraz olsun utancımı silecek kadar dağıldı. Kapı çaldığında Zade’in odasından çıktığını duydum bu yüzden yerimden kalkmadım. Ama sonra gelen seslerle ayağa kalktım. “Neyin var senin?” “Bir şey yok, tartıştık işte. “ Odamdan çıktığımda Cody çok kötü görünüyordu. İçtiğini her halinden anlamıştım, beni görünce bir şey demeden koridorun sonundaki kendi odasına yöneldi ve kapıyı çarparak kapattı. Zade ve ben bakıştığımızda durumun iyi olmadığını anladım. “Neyi var bunun?” Diye sordu endişeyle. Konu Cody ve Vi olduğu için ona soğuk bir cevap vermemeye çalıştım, şu an trip atmanın sırası değildi. “Bilmiyorum ama yine tartışmışlar demek ki. Barışırlar sanıyordum” dedim. “Yine derken?” Salona gidip kendimi koltuğa attığımda karşımdaki tekli koltuğa oturdu ve uzun bacaklarından birini uzattı. “Dün Victoriada kaldım” dedim sesimi biraz alçaltıp. Bakışlarında kısacık bir an rahatlama gördüm, sonra kollarını birbirine doladı. Gerilen kol kaslarının ağız sulandırıcı görüntüsünü kafamdan itmeye çalıştım. Kendine gel Dina! “Niye söylemedin?” “Kavga etmişlerdi, Victoria söylememi istemedi. Kız kıza konuşmaya ihtiyacı vardı ve Cody başımın etini yerdi” Ona biraz olanlardan bahsettim. “Cody de burada mutlu değil zaten, bizim şirkette başlamak için açık bir pozisyon bekliyor aslında ama bunu hızlandırmamız gerekiyor demek ki. Ona direkt başlayabileceğini söyledim ama torpilli gözükmek istemiyor” dedi. “Saçmalıyor. Günün sonunda başladığında zaten seninle en yakın arkadaş olduğunu bilen herkes torpilli olduğunu düşünecek. Ne önemi var?” Dedim. Gülümsedi “Ben de aynısını söyledim” “Barışırlar zaten, bir iki gün konunun yatışması gerekiyor” “Vakitleri az ve bunu kavga ederek harcamalarına üzülüyorum” dedi. Vi onun kıymetlisiydi, kardeş gibi büyüdükleri için Cody Victoria’dan hoşlandığında Zade buna çabuk adapte olmuştu. Victoria için daha iyisinin olmadığını biliyordu ve başından beri Cody Victoria’yı beğendiğini söylerken dürüsttü. Cody’nin Zade’e aynı tepkiyi vermeyeceğini biliyordum. Yıllardır aramızda hiçbir şey olmadığını gördükçe buna alışmıştı ve bu eve beni sokarken de bunun rahatlığıyla yapmıştı. Aksi takdirde aynı evde kalmamıza sıcak bakmayacağını biliyordum, doğal olarak. “Düzeleceklerdir, böyle şeyler olabilir. Mesafe sonuçta” dedim. Gözlerinden bir ifade geçti. “Sende de böyle mi oldu?” Dediğinde önce anlamadım. “Ne konuda?” “Nate’le? Mesafe girince mi ayrıldınız?” Kesinlikle onunla konuşmak isteyeceğim türden bir şey değildi bu. “Yalnızca o değildi” dedim fazla detaya girmeden. Bu beni rahatsız ediyordu, Nate’le hiç tanışmamıştı ama Cody’den dolayı aramızda geçenleri bildiğine emindim. Cody odadan çıkıp yanımıza geldiğinde sıkıntılı görünüyordu. Yine de bu konuyu konuşmadık, ikisinin sohbet etmesini dinlerken aklıma Zade ile yaşadığımız kavga geliyordu. Hala normale dönmüş sayılmazdık, bu evde onunla durdukça kendimi fazlalık gibi hissetmeye devam ediyordum ama şu an Cody’e bu konuyu açamazdım. Dün Victoria’nın anlattıklarından sonra biraz yumuşadığımı hissetsem de söyledikleri başka şeylerdi ve hala herhangi bir pişmanlık belirtisi yoktu. En azından onları isteyerek söylemediğini hissetseydim belki durum başka olurdu ama her zamanki umursamaz haline geri dönmüştü. Ondan bir şey beklemeyi kesmeliydim, bu zamanımı boşa harcamaktı tamamen. Kendi düşüncelerimle boğuşurken onun kemikli ve sert yüzünü izliyordum. Sonra bakışları bana döndüğünde gözlerimi kaçırdım, onu izlerken yakalamıştı. Saat gece yarısını geçtiği için bu bahaneyle odama kaçtım, sabah sınavım vardı zaten. Yatağa uzandığımda bile Zade’in delici bakışlarının ağırlığını tenimde hissediyor gibiydim.
Amfiden çıktığımda Riley yanıma geldi, ona olanları anlatmıştım. O zamandan beri Jason ve ben pek yan yana gelmiyorduk. Riley de onun saçmaladığını ve olayı batırdığını düşünüyordu. “En azından önce konuşsaydı bir şansı olabilirdi” demişti. Aksine, aklımda Zade varken herhangi biriyle bir şansım olabileceğini düşünmüyordum. Burada kimsenin bir suçu yoktu, aptal zihnim onunla dolup taşarken Jason ya da bir başkasına ilgi gösteremeyeceğimi de geç de olsa anlamıştım. Riley Zade ve benim aramda geçenleri de biliyordu, bu yüzden onunla fazlasıyla rahattım. Kıvırcık saçlarını karıştırırken kampüsten çıkmıştık. “Geçen gece Austen’de kaldım” dediğinde sırıtarak ona döndüm. Austen uzun zamandır görüştüğü çocuktu ve artık resmi olarak sevgilisiydi. “Ee?” Dedim. Ne kastettiğimi anlamıştı, bana göz kırptı. “Tanrım… çocuk gibisin Riley” “Güzeldi, sanırım aşık oluyorum” dedi. “Sana kolay gelsin o zaman” dedim göz devirirken. “Bu kadar depresif olma, her şey yoluna girecektir. Aynı evin içinde ne kadar mümkünse işte” sonra ban hafifçe sarılıp kolunu doladı. Birlikte yürürken telefonum çalmaya başladı. Cody arıyordu. “Efendim?” “Neredesin Dina?” “Sınavdan çıktım, bir şey mi oldu sana?” Dedim. Sesi çok heyecanlı ya da korku dolu geliyordu. Ayırt edemedim ama nefes nefeseydi. “Sana bir şey anlatmalıyım, Zade de gelecek. Zade’in iş yerinin yakınlarında bir yerde buluşalım” dedi. Eve kadar bekleyemeyecek olan neydi böyle anlayamadım. “Evde konuşsak olmaz mı?” Son derece yorgundum. “Hayır, hem zaten sonra yine çıkmam gerekecek. Sen oraya gel” dedi. Sonra telefonu resmen suratıma kapattı. Riley ile ayrıldığımızda Zade’in işyeri buraya 15 dakikalık mesafedeydi bu yüzden yürümeye karar verdim. Cody hala konum atmamıştı. 10 dakika sonunda telefonum tekrar çaldı. “Efendim Zade?” Dedim, sesimi düz tutmaya çalışıyordum. “İş yerinin altında bir restoran var, oraya geçiyorum. Seni alayım mı?” Dedi. Bu kadar düşünceli olmasından nefret ediyordum… “Geldim zaten ben de, 5 dakikaya orada olurum” dedim. Restoranın olduğu sokağa girdiğimde Zade de kapıdan giriyordu. Üstünde siyah bir pantolon ve polo yaka bir tişört vardı. Böyle üşümüyor muydu acaba? Ben üstümde hırkayla bile üşüyordum… İçeri girdiğimde Cody de masada oturuyordu. “Selam” dedim ikisinin arasındaki sandalyeyi çekerken. Yuvarlak masada otururken Cody’nin sürekli kıpırdandığını görüyordum. “Tuvaletin falan mı var senin Cody?” Dedim sinirle. Yerinde duramıyordu. “Hayır, heyecanlıyım sadece” “Söylesene Cody, niye kıvranıp duruyorsun” dedi Zade arkasına yaslanırken. Eli masanın üstündeydi ve telefonunu çevirip duruyordu. “İşten istifa ettim bugün” dedi. Sonda tepkimizi görmek ister gibi bize baktı. “Tamam?” Dedim tek kaşımı kaldırırken, bunda heyecanlanacak ne vardı? “Ve Victoria’ya evlenme teklifi edeceğim” Ne?! Gözlerim şaşkınlıkla açıldı, aynı anda kalbimin heyecanla dolduğunu hissettim. “Şaka?” Dedim elimde olmadan. Sonra cebine uzandı ve siyah kafide bir kutu çıkardı, yüzük kutusu. Gözlerimin dolmasına engel olamadım. “İnanamıyorum Cody!” Dedim sevinçle. “Dün fena halde tartıştık. İlk defa böyle bir kavgamız oldu ve çok korktum. Onunla evlenmek istiyorum, hep istiyordum zaten.” Dedi heyecanla. “Her zaman konuşuyorduk bunu, bir gün evleneceğimizi yani. Ama beklememizin de bir anlamı yok, burada iş bulmak istiyordum bu yüzden daha fazla uzatmadım.” “Üstümden resmen yük kalktı” dedi. “Göster artık şu yüzüğü!” Dedim merakla. Zade yüzünde kocaman bir gülümsemeyle Cody’e bakıyordu. “Vi çıldıracak” dedi. “Umarım” Cody kutuyu açıp bana çevirdi. “Oha!” Mükemmel bir yüzüktü, abimin bu kadar zevkli olmasına şaşırmıştım. “Kız şok geçirecek” dedim. “Yani kavgadan sonra elinde çiçekle falan gitmeni bekliyorduk, yüzükle değil” dedim gülerken. Ama zaten hayatları düzene oturduğunda Cody evlenme teklifi edeceğini söylerdi, bundan daha doğru bir an olamazdı demek ki… Yüzük kutusunu cebine koydu. “Zaten hemen yarın evlenelim demiyorum, daha önümüzde uzun bir yol var, sadece onunla ne olursa olsun geleceğimin birlikte olduğunu bilsin istiyorum” dedi. “Bana yardım etmeniz için çağırdım, evlilik teklifini nasıl edeceğim konusunda yani” Harika, çok uyumlu bir üçlü olduğumuzdan eminim harika bir plan çıkarırdık ortaya… Aptal Cody bunun için mükemmel bir ekip kurmuştu. Telefonu çaldığında Cody görüşmesini yapmak için masadan uzaklaştı. O esnada içeri giren bir grup kadının bizim masaya baktığını fark ettim, bana ve Zade’e. Sonra gelip tam arkamdaki masaya oturdular, Zade’in bakışları arkama takıldığında yüzünde oluşan ifadeden bir terslik olduğunu anladım. Arkamı dönüp bakacağım sırada başını çevirdi. Sinirleri bozulmuş gibiydi. Kimdi ki bunlar? Cody telefonu kapatıp yanımıza döndüğünde son derece yavaş bir şekilde masaya oturdu. “Şu arkadaki Julie değil mi?” Diye sorduğunda arkama yaslanmış onları dinliyordum. “Aynen” dedi Zade. “Buradan kalkmaya ne dersiniz?” “Evet, seni yiyecek gibi bakıyor zaten. Belli ki hiçbir şey değişmemiş” Cody gözlerini devirdiğinde kanım resmen kaynamaya başladı. Arkamı dönüp hala bizim olduğumuz yere bakan kadınla göz göze geldiğimde aklıma gelen şey daha çok sinirlerimi bozdu. Bronz tenli ve açık kahve saçları olan, son derece kadınsı bir yüze sahip kadın Zade’den bakışlarını çekip bana dikmişti. Dolgun dudakları ve minik burnu gerçekten kadına değişik bir hava katıyordu. Kendimi bir an çok sıradan hissettim. Kadın plajdan yeni gelmiş gibi görünüyordu! Ben okuldan çıkmıştım… Kalktığımızda Cody önden yürüdü ve Zade kolunu bir an belime atıp beni çıkışa yönlendirdi. Bu kısacık hareketiyle bile tüylerim ürperdi, göz ucuyla kadına baktığımda Zade’in belimi tutan eline bakıyordu. Cody’nin arabasına bindiğimizde Zade kendi arabasıyla eve döneceği için merakla ona döndüm. “Kimdi o manken kılıklı kadın?” “Zade’in eski sevgilisi” dedi arabayı park yerinden çıkarırken. “Tam bir sürtüğe dönüşmeden önce iyi biriydi. Sonra Zade’i kullanmaya çalışmak gibi bir hataya düştü.” Dediğinde neredeyse ağzım yere yapışacaktı. “Ciddi bir şey miydi?” Diye sordum. Victorianın bahsettiği kadın buydu demek ki. “Yani, Zade’i bilirsin. Pek bir şey belli etmedi ama uzun bir süre sevgililerdi” Elbette iğrenç bir durumdu, kıskançlıktan dilimi ısırıyordum resmen. Zade ne düşünmüştü acaba? Kısa süre içinde eve vardığımızda hala detayları öğrenmek için ölüyordum ama bunları bilmemek benim için daha iyiydi. Kimsenin geçmişini kurcalamak gibi bir hataya düşmek ve takıntı yapmak istemiyordum, beni ilgilendirmiyor diye hatırlattım kendime. Bitmiş gitmişti… Yin de Zade’in halinden sinirli mi yoksa sadece rahatsız mı olduğunu anlayamadım. Eve geldiğimizde Cody bizi tam anlamıyla esir aldı, benim aklım başka yerde olduğundan odaklanamıyordum ama Zade tamamen ona odaklıydı. Düşünmüyor işte, umrunda değil diye telkin etmeye çalıştım kendimi. Yine de bunu bilemezdim, kadının bakışlarından bir şeylerin bitmediğini anlamak zor değildi zaten. Lisa yapışkanı yetmemiş gibi bir de bu mu çıkmıştı yani? “Tamam, plan belli o zaman. Cuma günü olacak proje davetine siz gidiyorsunuz, ben yeniden iş için gidiyormuş gibi yapacağım o gün, yerime Dina’yı göndereceğim” dediğinde dikkatimi ona verdim. “Ben niye gidiyorum ya?” “Bir saattir ne anlatıyorum kızım ben? Ben gidemeyeceğim için gideceksin, Victoria da gidecek. Onu orada oyalaman lazım, yoksa tek başına gelir bana sarar ve yalanımı dakikasında anlar” “Gitmesek olmuyor mu?” Dedim Zade’e tatlı tatlı bakarken. “Maalesef, Victoria gelmek zorunda. Bu tarz davetlere ailece katılma konusunda babamı biliyorsun.” “O zaman ben de geleceğim mecburen” “Zaten çok durmayacaksınız, sonra Victoria’yı alıp bir bahaneyle ayarladığım otele getirirsiniz” dedi. Sahilde bir otelde - daha doğrusu yan yana sahilde iki katlı evlerinden oluşan bir otelden- yer ayırmıştı, ikisi baş başayken teklif edecekti. “Vi sınavlarım bittiğinde bir yerlere kaçalım diyordu, o hafta sonuna bir yer ayarladığımı söyleyeyim. Zade, ben ve Vi gidiyormuşuz gibi yani.” Dedim. Cody koşup beni kollarının arasına aldı. “Sen çok zeki bir kızsın!” Gözlerimi devirdim ve kolunu ittirdim. “Biliyorum” “Tamam bu süper oldu, evi ayarladım. Hepimiz o gece orada kalacağız, tekliften sonra yani. Kabul ederse…” dediğinde gülmemek için kendimi zor tuttum. “Etmezse sen ve ben eve döneriz Cody. Omzumda ağlarsın artık, Zade de Victoria’yı götürür merak etme” dedim dudaklarımı büzerek. “Sus Dina! Zaten panikten ölmek üzereyim. Anksiyeten atağı geçireceğimden korkuyorum” Kahkaha atmaya başladığında Zade de gülüyordu, Cody iyi ki gelmişti… “Ben yatmaya gidiyorum, iyi geceler size” dedi Cody alıngan bir sesle. Biz arkasından gülmeye devam ederken Zade’le göz göze geldim. Gülüşüm yavaşça silinirken gözlerimi kaçırdım, o ise bana bakmayı sürdürüyordu. Aklıma ettiğimiz kavga geldiğinde gülüşüm de hızla silindi, yerimden kalkıp salondan çıkmak için yöneldiğimde ona hafifçe “iyi geceler” dedim. Aynı şekilde karşılık verdi. Ev konusunu nasıl açacağımı hala bilmiyordum ve bu iş canımı fazlasıyla sıkmaya başlamıştı…
umarım beğenirsiniz, yeni bölümde görüşürüz 💕💕💕 Oy veriniz lütfeeen hep unutuluyor bu 😭😭😭 |
0% |