@sudesi
|
Ertesi akşam evde yalnızca Zade ve ben vardık bu yüzden pek odamdan çıkmamıştım, bir yandan da sınavlara çalışmak için odamda takılıyordum. Gece yatmaya karar verdiğimde su almak için son 3 saattir oturduğum sandalyeden nihayet kıçımı kaldırabilmiştim. Odamdan çıktığımda etraf karanlık, Zade’in odasının kapısı kapalıydı, belki de uyuyordu.
Mutfaktan büyük su bardağıma dolaptan su doldururken Zade’in telefonunun çaldığını duydum, bu saatte kimin aradığını merak etsem de işine kaldığım yerden devam edip dolabı kapattım.
Sessiz olmaya çalışırken koridoru geçtim, Zade’in odasından gelen konuşma sesini duyabiliyordum ama çok da net değildi. Elim kapı kolumda durmuş onu dinlerken
“Julie” dediğini duydum. Öfke içimde patladı, bu kadın daha dün Zade’i görmüştü ve neydi yani? Aşkı mı depreşmişti? Gece gece aramak ne oluyordu?
Zade’in odasının önüne gidip kulağımı resmen kapıya dayadım. Anca bu şekilde net duyabilirdim.
“Evet, biriyle birlikteyim. Olmasaydım da seni istemezdim zaten. Yani buna bir son verebilirsin.” Telefonunu neden açmıştı en başta? Biriyle mi birlikteydi? Ne!?
“Evet dün yanımda gördüğün kadınla beraberim” dedi. Sonra bıkkın bir nefes veriş duydum. “İster inan ister inanma Julie, Cody’nin kardeşi olması neyi değiştirir? Daha fazla beni arayıp kendini alçaltma. Zaten yeterince rahatsız ettin” Suratım şekilden şekile girerken yakalanmamak için kapıdan hızla ayrıldım ve olabildiğince sessiz olmaya çalışıp kapımı kapattım.
Kadın onu daha fazla aramasın diye böyle bir yalan uydurduğunu biliyordum ama yine de içimde anlamsız bir heyecan oluştu. Ne olursa olsun o aptal kadın bizi sevgili zannediyordu!
Tüm sınavlarım bittikten sonra resmen derin bir oh çekmiştim. Eve geldiğimde ölü gibi olsam da akşam gideceğimiz yer için yeniden ve yeniden elbise almam gerekiyordu.
Cody’e bir bahane bulması için yalvarsam da beni elbette dinlememişti, onun neşesini bozmak istemediğimden çenemi kapalı tutuyordum. Zaten Victoria’ya yalan söyleme konusunda berbattı ve 3-4 gündür heyecandan yerinde duramıyordu.
Cody odasından çıktığında “Victoria akşam seni alacak, ben şimdi eve gidiyorum. Orayı hazırlayacağım.” Dedi.
“Tamam, bol şans” dedim gülümseyip. Sahilde sade bir evlilik teklifi düşünüyordu, bizim yapmamız gereken tek şey onu evden çıkarıp bir bahaneyle sahile yollamaktı, gerisini Cody halledecekti.
Tuttuğu ev buradan 2 saatlik bir mesafedeydi, 3 gün kalacağımız için minik bir valiz hazırladım. Bikini ve kıyafetlerimi koydum, hava serin olsa da denize girmek için kesinlikle ısrarcı olan Vi’ye pek de itiraz edemezdik zaten.
Gidip kendime bir elbise almak için yalnızca 2 saatim vardı bu yüzden hızlıca evden çıkıp bir mağazaya girdim. Daha önce de elbisemi buradan aldığım için direkt buradan bir şey alıp çıkacaktım.
Bir elbise bulup çıktığımda sadece yarım saatte bu işi halledebildiğim için kendimle gurur duyuyordum. Eve geçtiğimde kimse yoktu bu yüzden rahatça giyindim ve saçlarımı düzleştirip atkuyruğu yaparak topladım.
Dar siyah elbisenin üst kısmı kalp yaka ve straplezdi. Boynum fazla boş kaldığı için parlak su yolu ince bir kolye taktım.
Evet Vi haklıydı, sadece güzel elbiseler giymek için bu davetlere gidilebilirdi.
Biraz makyaj yaptım.
Ayağıma gümüş renk ince topuklu ayakkabılarımı giydiğimde hazırdım. Tam rujumu süreceğimde kapı çaldı bu yüzden onu çantama atıp odamdan çıktım.
Victoria’nın geldiğini düşünerek açtım ama Zade beni hazırlıksız yakalamıştı.
Tanrım…
Nerede hazırlandığına dair en ufak bir fikrim yoktu ama çok yakışıklı görünüyordu.
Giydiği smokin vücudunu olduğundan daha uzun göstermiş gibiydi, 1.90’lık boyu için bu elbette fazlaydı.
Onu bakışlarımı yemeye nokta koyduğumda o da elbisemi süzmeyi bırakmıştı.
“Victoria’yı biz alalım, gece benim arabamla gideriz üçümüz.” Dedi. Gayet mantıklıydı, yüzüne aval aval baktığımı fark ettiğimde kendimi toparladım. Saçlarını yeni kestirmiş olduğunu anladığımda bunun ne kadar hoşuma gittiğini fark ettim. Ben bu adamın her şeyini beğenmek zorunda mıydım acaba?
“Tamam, dur valizimi alayım” dedim fakat beni durdurdu.
“Ben alırım, sen geç” dedi. Off…
Kendi odasına girip 5 dakika sonra bir çantayla çıktı ve köşede duran minik valizimi de eline aldı. O kapıdan geçtikten sonra evi kilitledim ve birlikte arabasına eşyaları yerleştirdik.
Ön koltuğa oturduğumda o arabayı çalıştırırken üstteki aynayı indirdim.
Koyu kırmızı bordoya kaçan rujumu çantamdan çıkarıp dudaklarıma sürerken Zade’in bakışlarını üzerimde hissettim. Bakışlarım onunla kesiştiğinde dudaklarımı birbirine bastırıyordum.
“Bitti mi işin?” Dedi boğuk bir sesle, bu sesi bilerek mi yapıyordu acaba, tahrik edici olduğunu bile bile?
“Hm” diye bir ses çıkarıp rujun kapağını kapattım.
Dudaklarıma son bir bakış atıp arabayayı çalıştırmaya döndüğünde yutkunduğunu göz ucuyla gördüm. Dudaklarıma bir gülümseme yayıldı, onu etkilediğimi fark etmek epey hoşuma gitmişti.
Koltukta geriye yaslandım ve Victoria’nın evine giden yolu izlemeye çalıştım, tüm arabanın onun kokusuyla dolu olması tenimin üstünde bir tüy geziniyormuş gibi ürpermeme sebep oluyordu. Yan profilini incelediğimde bu kadar iyi görünmesinden nefret ettim, bugüne kadar ondan etkilenmeden yaşayabilmeyi başardığım için bana da bir alkış gerekirdi.
Victoria’nın evinin önünde durduğumuzda çoktan bizi bekliyordu, hızlıca arabaya bindiğinde elindeki çantayı içeri resmen fırlattı.
“Yani bunları almak için eve uğrasak olmaz mıydı? Ne acelemiz var, şu elbiseyle taşıdığım valize bakın” dedi sinirle.
Üstünde gümüş rengi kısa ve fiziğini mükemmel gösteren çan etek bir elbise vardı.
“Çok güzel görünüyorsun” dedim başımı arkaya çevirirken.
“Övgüleri kabul edebilirim, sırf bu elbiseyi giymek için yer açıldı diye geliyorum” dedi.
“Sen de çok güzelsin hayatım, bu gece peşinde dolanacak olanları şimdiden hayal edebiliyorum” dediğinde Zade’e yan yan baktığını gördüm ve hızla önüme döndüm. Bu kızın bu pervasızlığına ne demeliydi?
“Victoria!” Dedim hafifçe uyarırcasına.
“Ne var? Seni kaçıran salaktır, şu haline bak!” Dediğinde utançtan yerime sinmemek için kendimi tuttum, tamamen bilerek yapıyordu. Zade’e gıcıklık olsun diye yapıyordu ve onun aramızda geçenleri bilmemesine rağmen bu kadar farkında olması beni içten içe korkutuyordu. Cody de anlıyor muydu acaba diye düşünmeden edemedim.
Tam olarak neyin kutlamasının yapıldığını bile bilmediğim, Victoria’nın da bilmediğine emin olduğum etkinlik salonuna girerken sıkıntıyla etrafıma baktım.
“Bu yılki Walkers şirket etkinliği kotamı doldurdum Vi, amcana bunu tatlı tatlı söyleme görevini sana bırakıyorum” dedim Victoria ile yuvarlak masalardan birinde ayakta dururken, garson bize içki verdi.
“Emin ol ben o kotayı yılın ilk ayında doldurmuştum ama pek de umursanmadı, ben sıkıntıdan ölmeyeyim diye arkadaşına iyilik yaptığını unutma”
Derek yanımıza geldiğinde de ikimizle de sıcacık selamlaştı.
Onunla sohbet ederken Zade de ileri masada tanımadığım bir ton kişiyle selamlaşıyordu, ortam loş hatta karanlık olmasına rağmen parlayan mavi gözlerini seçebiliyordum.
Victoria telefonuyla oynarken firmanın projesiyle ilgili konuşmacıları dinledim, yine ve yine asla ilgimi çekmese de yapacak daha iyi bir işim yoktu.
Hafif müzik eşliğinde gece devam ederken etraf yarım saat öncesine göre daha boştu.
Vi “Ben lavaboya gidiyorum, sonra dışarı çıkıp hava alırız” dedi. O yanımdan ayrıldıktan sonra yaklaşık üç masa ileride dikilen birine gözüm çarptı. Yine o bronzluktan neredeyse beni çatlatacak kadın pençelerini Zade’e geçirmişti. Ona bir şeyler anlatırken Zade’in gitmek için atıldığını gördüm ama kadın onun koluna mengene gibi yapıştı.
Bu kadın laftan anlamaz mıydı?
Yüzüme mükemmel bir gülümseme yapıştırdım ve onlara doğru ilerledim. Şu an düşünmenin sırası değildi.
Yanlarına vardığımda Julie denen şeytan “Zade pişman olduğumu defalarca söyledim, o zaman da yanlış anlamıştın. Gerçekten o kızla birlikte olduğuna inanmamı mı bekli-“
Kolumu Zade’e attığımda ikisi de bana döndü ve Julie tek kaşını kaldırıp bakarken Zade’in koluna girmiş ve bedenimi onunkine yaslamıştım. Bir elim onun göğsündeyken gömleğinin üstünden hafifçe okşadığımda elimin altında kasılan tenini hissettim.
“Sevgilim, yarım saattir seni arıyorum. İşlerin bittiyse gidelim” dedim. Yüzümdeki gülümseme onları duymamışım gibi yerini koruyordu, Zade şaşkınlıkla bana bakakaldığında yüzümü tamamen ona çevirdim. Kollarımı boynuna dolamıştım ve bu hareketimle kaşları mümkünmüş gibi daha çok kalktı, böyle bakmaya devam ederse kadın biraz zor inanırdı yalanımıza. Beni hayatında ilk defa görüyor gibiydi.
“Aşkım iyi misin sen?” Dedim gülümserken.
“Evet” dediğinde sesi beni güldürmeye yetecek kadar savunmasızdı. Ama belime dolanan eli ve beni kendine çekerkenki baskısı tamamen kontrollüydü, nihayet anlamıştı. Yüzünde hafif bir gülümseme, bir keyif parıltısı gördüğümde cesaretlendim.
“Tamam, ben çantamı alayım sonra gidelim. Sıkıldım burada” dedim.
Zade başıyla onayladığında göz ucuyla kadına baktım. Hala orada durmuş bizi izliyordu.
Ben sana gösteririm o bakışı.
Parmak uçlarımda yükselip Zade’in dudaklarına ulaştığımda ona mükemmel sevgili rolüme uygun bir öpücük bıraktım. Geri çekilirken gülümsedim. Ortamın karanlığına dua ediyordum, yoksa surat ifadesine kahkahayı basabilirdim.
“Çıkışta buluşuruz”
Sonra arkamı dönüp yanlarından uzaklaştım. Masada bıraktığım çantayı alırken ne yaptığımı yeni fark etmiş gibi nabzım hızlanmıştı. Kimsenin görmediğini biliyordum, Zade’in babası çoktan gitmişti ve Vi de hala ortalıkta yoktu. Yine de ben Zade’i öpmüştüm!
Gayet masum, amacı olan öpüşmemiz 3 saniye bile sürmese de dudaklarım hala yanıyor gibiydi. Yüzündeki ifadeye ise kesinlikle değmişti. Onunla aramızda geçen boktan kavga umrumda bile değildi şu an. Bu tür gösterişlerden, hatta kıskandırma çabalarından nefret etsem de karşımdaki Zade’di ve ben konu o olduğunda kendimi tanıyamıyordum. Hem benimle birlikte olduğunu söyleyen oydu, ben sadece an’a ayak uydurmuştum. O aptal kadın ‘o kızla birlikte olduğuna inanamıyorum’ demenin bedelini en azından benim için ödemişti. Kimsenin yorumlarından cesaretim kırılacak değildi, yalnızca Zade yüzünden bu yorumu ciddiye alamazdım.
Yanıma gelip beni belimden yakalayan kişiyi anlamam için başımı çevirmeme gerek yoktu.
“Sevgilim? Aşkım?” Dedi beni taklit ederken. Yüzüne baktığımda dudağının kenarının kıvrılmış olduğunu gördüm.
“Kıçını kurtarmamın teşekkürü bu olmamalı, birlikte olduğun kadınım ben senin, unutma” dedim ona yandan bir bakış atarken.
Bir an yerinde durdu ama hemen sonra benimle çıkışa yürümeye devam etti.
“Artık kapı dinliyorsun yani?”
Victoria’ya çıkışta beklediğimize dair bir mesaj atarken “Geçerken duydum, hem oyununa ayak uydurdum işte, bir daha böyle bir iyilik yapmam. ”
Durup kolumu yakaladığında bedenim onunkine yapıştı.
“Beni öpmen gerekmiyordu ama” dedi. Evet, gerekmiyordu.
“Biraz inandırıcılık kattım o kadar, büyütme” dedim. Hala fazlasıyla keyifliydim ve kadına çocukça da olsa göz dağı vermiş olmak kıskançlığımı yatıştırmıştı.
Bunu Zade’i öpecek kadar aptal olduğumu düşünerek bozmayacaktım.
Bu aptallığa bayılıyordum çünkü…
Vi yanımıza geldiğinde ikimiz de susmuştuk.
"Neyiniz var sizin? Yoksa yine birbirinizden nefret ettiğinizi söyleyip 14 yaşında gibi kavga mı ettiniz"
Gözlerimi devirdim ve arabaya doğru yürüdüm.
"Hadi Vi, daha iki saat yolumuz var ve hafta sonu boyunca beraberiz. Birbirimizle kavga etmemek için şimdilik susuyoruz o kadar" dedim. |
0% |