@sudesi
|
2 saat süren ve hepimizin yorgunluktan konuşmaya bile halinin olmadığı yolculuk boyunca Victoria’nın uyumaması için elimden geleni yapmıştım. Yoksa onu evden çıkarmak ölüm gibi olurdu. Sonunda sahil kasabasına ulaştığımızda etrafın hala canlı olduğunu görmek uykumu açmıştı. Konumdaki oteli, yani evleri bulduğumuzda yan yana dizili evlerden ortadaki 3. Evin önüne park ettik. “Çok güzel görünüyor Dina! Nereden buldun sen burayı?” “İnternet denen şeyden Vi, hadi in de bir an önce yerleşelim” dedim kapıyı açarken. Evi süzmeyi bırakıp çıktı. Dışı tamamen beyaz görünen ve kocaman bir verandası olan ev direkt sahile bakıyordu. İçeri girdiğimizde ışıkları açtık ve 2 katlı ev tamamen aydınlandı. Arka bahçenin açıldığı tarafta kocaman bir havuz vardı. Cody tatil için mükemmel bir yer seçmişti, bundan yararlandığım için gayet memnundum halimden. Vi’ye Cody’nin daha önceden gösterdiği giriş katındaki, havuza bakan odayı gösterdim. Elbette buna hayır demedi… Yukarıda üç oda daha vardı, Zade ve ben yan yana olan yatak odalarından sahile bakan tarafları aldık. Valizi yatağın üstüne koyduğumda Cody’e geldiğimize dair bir mesaj attım. “Tamam, 15 dakikaya Victoria’yı sahile yolla. Sahil güvenlik kulübesine doğru yürümesini söyle, orada bir alan var falan de. Şampanyayı eline tutuştur gelsin” Odamdan çıktım, Victoria üstünü değiştirmemişti. Evlilik teklifini pijamaları üstündeyken alırsa hepimizi öldürürdü, bu yüzden buna fırsat vermedim. “Vi, sahile gidip biraz eğlenelim. Hadi” dedim. Valizini açarken durdu ve saçlarının arasından bana baktı. “Üstümü değişeyim de gidelim, öldüm yorgunluktan” “Hayır gel, şampanya patlatacağız hem. Pijamayla mı fotoğraf çektirmek istiyorsun” diye saçma sapan bir bahane uydurdum. Vi beni tanıyordu, böyle şeyleri umursamayacağımı da bilirdi. Kedi gözlerini daha da kısarak bana baktı, koyu gözleri heyecanla parladı. “Sen ne karıştırıyorsun?” “Ne karıştıracağım Vi? Güzel görünmek istiyorum belki?” Dedim. Yüzüme inandırıcı bir ifade takınmaya çalıştım. “Yoksa bu hallerinin Zade’le bir ilgisi mi var?” Kırmızı ojeli tırnağını bana doğru salladı. Her ne kadar gözlerimi devirmek istesem de kendime mani oldum ve “Bilmem, belki. Hadi çok konuşma da şampanyayı al ve sahile geç. Biz Zade’le sonra geleceğiz” dedim. Onu tam da istediğim yerden yakalamıştım, böyle bir fırsatı kaçırmazdı. “Demek sonra geleceksiniz?” Kollarını kavuşturdu ve bana doğru geldi. “Dina Charlotte Mayson, senior küçük yılan. Biliyordum!” Delirecektim, sinirden delirecektim. Ama bunun yerine yüzüme yakalanmışım gibi bir tebessüm takındım. “Hadi Vi, sonra alırsın detayları. Git sahildeki güvenlik kulübesine yakın alanda bekle. Orada biraz takılırz, gündoğumuna kadar içeriz” En azından 15 dakika böyle şeyler düşünmesine müsaade edebilirdim. Cody için diye hatırlattım kendime. Cody için! Birlikte mutfağa gittiğimizde şampanya şişesini eline tutuşturdum. Zade mutfaktaydı, Victoria ikimize anlamlı bakışlar atarken utançtan yerin dibine girecektim. “Bekliyorum sizi, çok oyalanmayın” çıkarken söylediklerini duymazdan gelmeye çalıştım. “Tamam Vi, direkt geliyoruz zaten” dedim. O çıktıktan sonra Zade “Ne diyor bu yine?” Diye sordu. “Hiç, umarım sıkıntısız bulur” dedim. Cody’e mesaj atıp çıktığını söyledikten sonra yüzümdeni salak sırıtışı silemiyordum. Abim resmen sevgilisine evlenme teklif etmek üzereydi! Telefonu kapatıp cebime attığımda Zade havuzun kenarındaki şezlongta oturuyordu. Ceketini çıkarmıştı ve kravatını da çözmüştü, gevşekçe boynundan sarkıyordu. Telefonun ekranından aydınlanan yüzünü görebiliyordum, dudaklarında minik bir gülümseme vardı. Kiminle konuştuğunu deli gibi merak etsem de yerimde kalmaya devam ettim. Umarım Cody sevgilisini düşündüğü kadar bizi de düşünmüştür diyerek buzdolabını açtım. Bingo! Dolap ağzına kadar doluydu. Bir bira çıkarıp açtığımda kalçamı tezgaha yasladım. Üstümdeki elbiseden kurtulmak istiyordum. Biramı yanıma alıp odama çıktığımda valizimden askılı bir pijama takımı çıkardım. Üstümü değiştikten sonra tekrar aşağıya indim ve havuzun kenarında, Zadele aramızda bir şezlong kalacak şekilde oturdum. “Gergin misin?” Diye sorduğunda yüzümü ona çevirdim. Havuzun titreşen yansıması gözlerini mümkünmüş gibi daha mavi gösteriyordu ve bu mavilik bana dipsiz bir okyanusu andırıyordu. O okyanusun içinde boğulacağımı biliyordum, nerede olduğumu unutursam boğulacaktım. Kendimi fazla kaptırırsam daha derine dalacaktım, beni daha çok etkisi altına alacak ve giderek daha çok boğulacaktım. Şimdi gözlerine baktığımda bile boğazıma kadar batmış gibi hissediyordum, buz gibi suyun içinde. Tek düşünebildiğim buydu, belki de çoktan boğulmuştum. “Biraz, her gün abimi böyle görmüyorum sonuçta” dedim nihayet konuşabildiğimde. Biramdan bir yudum aldığımda gözlerini şişeme dikti. “İster misin?” Dedim sırf konuşmuş olmak için. Elini uzattığında kalktım ve şişeyi ona uzattım. Biramdan bir yudum alıp bana geri uzattığında tek düşünebildiğim az önce şişeme değen dudaklarıydı. Ben iyice sapığın teki olup çıkmıştım… Biradan bir yudum aldığımda havuzu izlemeye ve varlığının üstümdeki etkisini olabildiğince yok saymaya çalışıyordum. O şekilde ne kadar oturduk bilmiyorum ama sonunda Zade konuştuğunda neredeyse gözlerim yorgunluktan kapanıyordu. “Yorgunsan uyuşabilirsin, hemen geleceklerini sanmıyorum” Esmerken konuştum “Bekleyeceğim, sen çıkıp yatabilirsin” “Ben yorgun değilim ki, esneyip duran sensin” “Tamam Zade, uyumuyorum” dedim. Bana gözlerini devirdiğinde başını iki yana sallayıp geriye yaslandı. “Uyursan seni eve taşımayacağım, burada tutulursun” dediğinde ona kaşlarımı çattım. “Sen zaten mümkünse bana dokunma bile” “Niye? Bu gece ellerini benden uzak tutamayan sendin” Diline düşmüştük bir kere ya, çekecektik mecbur… “Senin kıçını kurtarmak için yaptığım şeye teşekkür edeceğine hala konuluyorsun! Ben olmasam o kadın geçirmişti pençelerini sana, gece boyu onunla uğraşırdın” “Bundan şikayet edeceğimi nereden biliyorsun?” Dediğinde şaşkınca ona döndüm, ciddi değildi. Bunu suratının ifadesinden anlayabiliyordum ve bu o suratına bir tane geçirme isteği doğuruyordu. Ciddi olmaması öfkeden deliye dönmediğim anlamına da gelmemişti ayrıca, benimle uğraşıyordu. “Etmiyor muydun yani? Üzgünüm Zade, yanlış alarm. Bu geceki avını yanlışlıkla ortadan kaldırdığım için beni affet.” Ona yapmacık bir şekilde gülümsedim. Sinirlendiğimi anlamasına izin verecek değildim. Önüme döndüm ve gecenin serinliği vücudumu tatlı tatlı mayıştırırken şezlongda gökyüzünü rahat görebileceğim kadar kaydım. Zade’in içeri girdiğini fark ettiğimde bile başımı çevirmedim, zifiri karanlıkta bir sürü yıldızı sayabildiğim gökyüzü şu an için en sakinleştirici şeydi.
Gözlerimi bacaklarımda hissettiğim baskıyla açmaya çalıştığımda hala uykum vardı. Bedenimin havalandığını, ardından sert bir bedene yaslandığını hissettiğimde burnuma dolan kokuyla rüya gördüğümü sandım. Sırtımdaki el yumuşacık bir dokunuşla beni göğsüne yasladığı zaman kulağıma kalbimi tepetaklak eden ses doldu. “Sana yorgunsun demiştim Dina” Başımı boynuna gömerken bedenim biraz daha gevşedi. Gözlerimi bile açamayacak kadar uykuluydum ve tek istediğim uykuya devam etmekti. “Seni yatağa taşımam da demiştin Zade” dedim fısıldarken. Beni duyduğundan bile emin değildim, bedenim yumuşak zemine bırakıldığında tatlı uykuya kaldığım yerden devam ediyordum bile.
Bir çığlık zihnimin camlarından birini kırdığında gözlerimi bunun gürültüsüyle açtım. İstemsiz yüzümü buruştururken çığlık atan kişinin Vi olduğunu anlamak zor olmamıştı. “Uyan Dina! Uyansana!” “Zaten uyanığım Vi!” Yatağıma atlayan görüntüsü hala bulanıktı çünkü lanet gözlerim henüz açılmamıştı bile. Yüzüme doğrulttuğu elini sallayıp duruyordu. “Nişanlandım! Cody evlenme teklifi etti! Sen zaten bunu biliyorsun gerçi ama şuna baksana!” Heyecandan zıplıyordu resmen, kendime engel olamadan gülmeye başladım. “Kabul ettiğin için asıl biz sevinmeliyiz, yoksa tüm plan çöp olurdu” “Deli misin Dina! Herhalde edeceğim, gerçi son olaydan sonra önce temiz bir dayağı haketmişti ama olsun.” Yüzüğüne bakıp dudaklarını ısırdı. “Tam hayallerimdeki gibiydi…” hülyalı hülyalı baktığında gülmeye devam ettim. “Tebrik ederim bebeğim” kollarımı ona doladım. Üstünde hala dün geceden kalan elbisesi vardı, geceyi kumsalda geçirdiklerini anlamak zor değildi. “Sana da aşk olsun yani, nasıl rol yapmaktı o. Sen git biz sonra geleceğiz falan. Bir an gerçelten Zade ve senin aranda bir şey olduğunu düşündüm” dedi. Yüzüm anında şekilden şekile girdi, ne diyeceğimi bir an bilemesem de gözlerimi kaçırdım. “Yaa, sanki öyle bir şey gerçekleşirmiş gibi! Delirme Vi” Onunla biraz daha kumsaldaki tomantik evlilik teklifini ve Cody’nin Vi için hazırladığı şeyleri konuştuk. Kumsala koydukları minderler ve Victorianın en sevdiği içkiler, atıştırmalıklarla dolu bir gece pikniği gibiydi. Projeksiyonla koca bir ekrana en sevdikleri ve birlikte izledikleri ilk filmi yansıtmış ve bir açık hava sineması yaratmıştı. Vi başta bunun özür dilemek için yaptığı bir tatil planı ve jesti olduğunu düşünmüştü. Film bittikten sonra ise evlenme teklifi etmişti, tam da anlattığı gibiydi. Yalnızca ikisi ve en sevdikleri şeyleri yaparkendi. Cody’e ne kadar gıcık olsam da Vi ile ilişkisinin başından beri inkar edemediğim tek şey onlarda kesinlikle istediğim şeyin olduğuydu. Arkadaşlık… “Hadi, denize gideceğiz. Çabuk giyin” Heyecanla yerinden kalktığında bir kez daha bana kare şeklinde zarif parmaklarına tam oturmuş yüzüğünü gösterdi. “Gülümsemeden duramıyorum!” “Onu görüyorum” dedim kapıdan çıkmasını izlerken. Tam bir deliydi! Abim çok şanslıydı. Valizimi açarken getirdiğim iki bikiniye baktım. Biri soft ve üstünde minicik çiçekler olan pembe bir bikiniydi. Diğeri yazın başında aldığım ve hala hiç giyemediğim lacivert ve göğüslerimi kesinlikle seksi gösteren bir bikiniydi. Elim çiçekli olana gittiğinde bir an durdum. Aklıma gelen şeyle kendi kendime gülümsedim, aptal Zade için koca bir hata olabilirdim. Bu saatten sonra yalnızca uzaktan izleyebileceğimi bir hata olacaktım zaten. En azından böyle bir hatayken güzel görünebilirdim değil mi? Lacivert bikininin iplerini bağlarken v kesim altını da giydim. Üstüme siyah dar bir elbise geçirip çantama güneş kremimi ve güneş gözlüğümü attım. Aşağıya indiğimde Cody kahvaltı masasına bir şeyler koymakla meşguldü. Ona arkadan sarıldığımda beni kolunun altına aldı. “Nişanlın bana tüm detayları anlattı” dediğimde yüzünde aptal bir sırıtış oldu. “Nişanlım!” Dedi. Başımı iki yana salladım, yaptığı omleti tabağa koyuyordu. “Sen tam bir aptalsın Cody” Tüm vücudumda minik karıncalanmalar hissettiğimde bunun kimden kaynaklı olduğunu biliyordum, arkamı dönmeme ya da mutfağa kimin girdiğine bakmama gerek yoktu. Bedenim onun tarafından uyarılmaya fazlasıyla kendini kaptırmıştı. Beraber kahvaltı yaptıktan sonra evden çıkış bu mevsimde çok da dolu olmayan plaja indik. Havluyu yere sererken üstünü çıkarmış ve denize giden Zade’den tarafa bakmamaya çalışıyordum. Elbisemi başımın üstünden çekip çıkardım ve Victoria’nın yanında neredeyse süt beyazı gibi kalan tenimi biraz olsun yakabilmek adına bronzlaştırıcı sürdüm. Saçlarımı topladıktan sonra Victoria ve ben resmen denize atladık. Bu yaz hiçbir şey yapamadığım ve asla tatile gidemediğim için bu bana bile iyi gelmişti. Su soğuktu ama sabah miskinliğini açıyordu. Suyun içine dalıp çıktıktan sonra Zade’in kıyıya çıktığını gördüm, sırtından damlayan sular güneş ışığında parlıyordu. Soğuk suda bile ateş gibi olan vücudumdan nefret ediyordum… Biraz yüzdükten sonra ve Cody’nin klasik su şakalarından sonra sudan çıktık. Zade’in uzandığı yere yürürken bakışlarını bacaklarımdan göğüslerime kadar son derece yavaş, hatta neredeyse havluyu vücuduma sarma isteğimi tetikleyecek bir bakışla süzerken saçlarımdaki suyu sıktım. Bakışlarımız kesiştiğinde bu çok uzun sürmedi çünkü gözleri tekrar vücuduma dikildi. Beni ilk defa bikiniyle görmüyordu, buna alışıktı zaten ama bana ilk defa böyle baktığını söyleyebilirdim. Victoria ve Cody gülüşerek geldiklerinde Vi yanımdaki havlusuna uzanmadan önce kulağıma eğildi. Havluya oturduğumda bilerek Zade’e dönük oturmamaya çalışıyordum. “Sana minik bir sorum var Dina?” Dedi Vi mavi gözlerini kocaman açarken. Zade bakışlarını hala benden çekmediği için ne yapacağımı şaşırmıştım. Güneş gözlüğümü takıp sırt üstü uzanmadan önce Vi’ye “Ne soracaksın?” Dedim. Yanıma uzandı. “Sevgili kuzenim sana neden seni yiyip bitirmek istermiş gibi bakıyor?”
|
0% |