@sudesi
|
Doğru anlarda doğru kelimeleridir kullanabilen insanlara çok özeniyordum, bana her zaman fazlasıyla zor gelen bu şeyi doğal akışta kolaylıkla başarabilen insanların soğukkanlılığına asla sahip olamadığım için kendime kızdığım en nadir anlardan biriydi bu. Hastane koridorunda dudaklarımı kemirerek otururken kesinlikle aptal dudaklarımı açıp bir şey söyleyemiyordum, zihnimdeki tüm teselli cümleleri yok olmuş gibiydi. Ben bu konularda berbattım, yalnızca elini tutup onunla ağlayabilecek türden biriydim. Cody burada olduğu için içimden bir kez daha şükrettim, o Zade’in yanında oturup sırtını sıvazlama görevini üstlenmişti. Victoria’nın avucumdaki ellerini sıktım, gözünden sicim gibi akan yaşlar bendeki ağlama isteğini körüklüyordu yine de kendimi durduruyordum. Doktor durumdan hala haberdar etmemişti ama ameliyat beklediğimizden de uzun sürüyordu. “Victoria, biraz hava almak ister misin?” Kulağına eğildim “Zade seni gördükçe daha da kararıyor yüzü” Son cümlemle sırtını biraz dikleştirdi. Gözündeki yaşı silerken gözlerini benim gibi karşımda oturan adama dikmişti. “Olur çıkalım biraz, burada beklerken kafam asla dağılmıyor” ayağa kalktı. Cody bakışlarını ona çevirdi, yüzünde daha önce onda nadir gördüğüm türden bir acı vardı. “Biz biraz hava alacağız, aşağıdan bir şey ister misin Zade?” Ona seslendiğimde beni duymadı, bakışları yerde sabitlenmiştir. Ne düşündüğünü duymak için şu an ölebilirdim. “Zade” Cody hafifçe koluna dokundu. İrkilerek ona döndüğünde kalbimin bir yanı acıyla burkuldu. “Su ister misin dostum? Herhangi bir şey?” Bir eli onun omzunu tutuyordu, ikisinin arasındaki bu bağı görmek kendimi yeniden ve yeniden suçlu hissetmeme sebep oldu. “Hayır” Cevabıyla Vi koridorun sonuna yöneldi. Onunla birlikte bahçeye çıkarken sessizdik. “Bu kadar çalışmasına gerek olmadığını söyledim, hepimiz söyledik! Özellikle Zade! Gerçi bunun iş stresinden olduğunu da sanmıyorum, keşke yanında biri olsaydı Dina” son sözleriyle ikimizin de gözünden yaşlar akmaya başladı. “Victoria sakinleş, Derek güçlü bir adam. Ameliyata aldılar zaten doktor vaktinde geldiğini söyledi.” Aklıma gelen en akıllıca şeyleri söylemeye çalışsam da kalbim korkuyla atıyor boğazıma yükselen nefesi sıkıştırıyordu. Ben bile bu kadar kötü hissediyorsam Zade’i tahmin bile edemiyordum. “Biliyorum, olmayacağını biliyorum. Ama ya olursa? Zade zaten bunu bir defa yaşadı, bir daha yaşamasını ben bile görmek istemiyorum. Zade’e biraz olsun yakın davransaydı mükemmel bir ilişkileri olurdu. Onun da bu kadar soğuk olmasının tek suçlusu amcam” “Şimdi bunları düşünme” dedim. Mavi gözleri öfkeyle kısılmıştı. Gözyaşlarıyla parlıyordu. “Düşünüyorum, eğer ölüp giderse arkasında sevgisini bir gün bile gösteremediği oğlunu bırakacak” Cümlesi beni adeta sarsı, başımdan aşağıya buz gibi su dökülmüşcesine irkildim. “Öyle Dina, yıllardır sen pek göremesen de ben gördüm. Kendi karısını kaybettiği için hayata olan öfkesini işinden, çevresindekilerden çıkardı. Annesini kaybetmiş küçük bir çocuğu asla düşünmedi. Zade ondan daha zeki, daha iyi. Bununla gurur duyuyor ama doğru düzgün gösteremiyor bile, gittikçe köreldi sanki ona karşı duyguları” dedi. “Ona o kadar kızgınım ki, öleceği ihtimali aklıma ilk geldiğinden beri sadece bunları düşünüyorum.” Bana uzandığında beklemeden ona sarıldım, yüzünü omzuma gömdüğünde vücudu hıçkırıklarıyla titremeye başladı. Ben de ondan farksızdım. “Böyle yapma Vi, Zade böyle düşünmüyor. O yalnızca babası için korkuyor şu an. Kin tutacak biri olmadığını biliyorsun onun” onu kendimden biraz uzaklaştırdım, baş parmağımla gözünden düşen bir damlayı silmeye çalıştım. “Bana bile ki tutmadı o. Özür falan da beklemiyor, babasını olduğu gibi kabullenmişti zaten. Derek öyle biriydi, hep öyleydi. Zade’in annesi varken de çok sıcakkanlı değilmiş, hep otoriter ve kuralcı bir babaymış zaten.” Aklıma gelen, onu bu düşüncelerden çıkaracak her şeyi söylüyordum. “Hem adam şu an yaşam mücadelesi verirken bunları düşünmek de çok yanlış” “Ne yapayım? Zade benim kardeşim gibi. Onun o halini gördüğümde içim resmen karardı Dina. Mideme bir şey saplandı sanki, orada olan benim de amcam. Ama aklıma Zade’in halinden başka bir şey gelmedi” Onu bir de bana sorsaydı… Ona bir kez daha sarıldıktan sonra tekrar hastane kapısına yönlendirdim. “Biraz güçlü durmalısın, bir şey olmayacak. Kalp krizi geçirmesi bu kadar stresin ortasında olağan bir şey” dedim. Birlikte yukarı çıkarken yüzüne daha iyi bir hava katabilmek adına toparlandı. Ben de saçlarımı elimle gevşekçe topladım. Geldiğimizde Cody ve Zade aynı şekilde oturuyordu, o sırada doktor kapıdan çıktı. Kalbim ağzıma geldiğinde adamın ağzından olumlu bir şey duymak için nefesimi tuttum. “Ameliyat iyi geçti, yaşı olduğu için fazlasıyla yoruldu. Bundan sonra elbette dikkat etmesi gerekiyor, bir damarı tıkanmıştı.” Doktor Victoria ile konuşmaya devam ederken gözümü Zade’den ayırmıyordum. Derin bir nefes alıp omzularındaki gerginliğin biraz olsun azaldığını an be an gördüm. Bu benim de içimde bir şeylerin daha düzgün tepki vermesine yol açtı, kalbimin atışları gibi. Doktor yanımızdan ayrılırken Derek’in bugün yoğun bakımda kalacağını söyledi. “Siz gidin, biz bekleriz zaten” dedi Cody. Ama gitmek benim için seçenek bile değildi. “Cody sen Victoriayı eve götür, biraz dinlenin. Ben Zade ile kalacağım. Siz gelince dönerim zaten eve” dedim aceleyle. İtiraz edecek gibi olsa da Zade’in sözleriyle sustu. “Evet gidin siz, Victoria çok iyi görünmüyor. Biraz dinlensin gelirsiniz” Victoria kaşlarını çattı “dinlenmesi gereken sensin, bu halde bile beni düşünüyorsun” onun yanına gidip kollarını Zade’in güçlü bedenine sardığında Victoria’nın küçücük kalışını izledim. Cody yanıma geldi ve koruyucu bir tavırla kollarımı tuttu. “Bir şeye ihtiyacın olursa hemen ara, sabah erkenden geleceğim zaten.” Beni kendine çekti ve göğsüne yasladı. “Teşekkür ederim, onun yanında olman benim için çok değerli” dedi. Başımın üstüne bir öpücük kondururken kalbim suçlulukla çarptı. Yüzümü buruşturmamak için kendimi tuttum, şimdilik bunu onun için yaptığımı düşünmesine izin verecektim. Onlar gittiğinde Zade’e döndüm. Bana bakmıyordu, hala gözü ameliyathanedeydi. Yanına gidip kollarımı beline sardığımda varlığımı yeni fark etmiş gibi elleriyle omuzlarımı tuttu. “Kaldığın için teşekkürler” “Yanındayım, hep olacağım” dedim. Başka bir şey dememe gerek yoktu zaten. Yüzümü ona çevirdiğimde yorgun görünüyordu. Yanaklarını tuttuğumda bana hafifçe gülümsemeye çalıştı “İyi olacağını biliyorum Dina” buna kendini inandırmaya çalışmak ister gibiydi. Başımla onayladım. Uzanıp dudaklarına uzun bir öpücük bıraktım, nefesini içime çekip onu bırakırken “sen de iyi ol”
Derek ameliyathaneden yoğun bakım odasına alındığında sabah yanına ziyaretçi alabileceklerini söylediler. Odanın önündeki koltuklarda oturuyorduk, başımı Zade’in omzuna yaslamıştım. Kolunun birini boynuna dolamış ve sırtımı ona yaslamıştı. Bundan sonra Derek’in sinir ve stresten uzak durması gerekiyordu. Bir kalp krizi riskini daha kaldıramayacağını doktor açıkça söylemişti, kalbi zayıftı. Kullanacağı ilaçların listesini elimde tutuyordum. Saat sabah 5 civarlarıydı ama ikimiz de gözlerimizi bile kırpmamıştık. Yoğun bakımdan çıktığında nefes alacağımızı biliyordum. Uzanıp Zade’in bacağının üstünde gevşekçe duran elini yakaladım. Baş parmağı ve işaret parmağının arasını hafifçe ovduğumda bedeni gevşedi. “İyi misin?” Diye sordum kontrol amaçlı. “İyiyim, bana iyi gelen sensin şu an” dedi. İçim öyle büyük bi ateşle ısındı ki anında tüm kaslarım açıldı. Yüzümü ona çevirdiğimde parlak gözleri benim bal rengi gözlerimi içine çekti, sarı ve mavinin karıştığını hayal ettim. “Buna sevindim, en azından çocukken olduğu gibi benimle uğraşmadan da sana iyi geldiğimi fark etmişsin” Şakam karşısında göğsü hafifçe gülmenin etkisiyle titredi. “Biraz geç oldu ama evet, fark ettim” dedi. Alnıma bir öpücük bıraktığında telefonum titredi ve dikkatim dağıldı. Cody mesaj atmıştı. “Geliyorlarmış, Victoria uyuyamamış zaten.” Dedim telefonumdan bakışlarımı çekmeden.
Ondan sonra her şey uykulu gözlerimin ardında ışık hızıyla gelişti. Derek’i yoğun bakımdayken Zade’in görmesi için hazırladılar. Zade kısa süre babasını gördü ve çıktığında yüzü kireç gibiydi. Onun kötü göründüğünü böylece anladım, normal odaya aldıklarında saat akşam saatleriydi. Cody ve ben arabaya binerken “İkisi birbirine göz kulak olur zaten Cody, merak etme.” Dedim, stresten saçlarını karıştıran abimi izledim. “Biliyorum, sen de 2 gündür uykusuzsun zaten. Eve gidelim yat dinlen, yarın beraber döneriz” dedi. Arabayı eve sürdüğünde gözlerim çoktan kapanıyordu.
Gözlerimi açtığımda saat 7’yi biraz geçmişti, en azından dinlenmiş hissediyordum ama aklımda Zade vardı. Acaba o dinlenebilmiş miydi? Telefonumu yanda duran komodinden alıp mesaj attım. “Günaydın, iyi misiniz?” Kısaca yazıp gönderdikten sonra odamdan çıktım. Mutfaktan gelen tıkırtılardan Cody’nin de uyandığını anladım. Yüzümü yıkadıktan sonra salona geçtim. “Ah, uyanmışsın Dina. Ben de sana bakacaktım. Derek iyiymiş, uyanmış.” Dedi. İçimin rahatlamasıyla gülümsedim. “Çok rahatladım, hazırlanayım çıkarız” başını salladı. “Yolda yiyecek bir şeyler alırız” Odama dönüp üstüme bir tayt ve rahat bir kazak geçirdim. Sabah serinliği beni üşütmüştü. Saçlarımı toplayıp spor ayakkabılarımı giydim. Zade’in odasına girdiğimde dolaplarını açtım. Dolabı bile mükemmel bir düzendeydi, bu adam her yönüyle mükemmel olmak zorundaydı. Bunu kabullenmiştim artık. Beyaz bir tişörtle kot pantolon aldım. Üstünde ceketi vardı zaten. Siyah bir eşofmanla iki tişört ve temiz çamaşır da koyduktan sonra ona bir çanta hazırladım. Bir kaç gün daha hastanede kalacaktı bu yüzden eve gidip gelmemesi için ona götürebilirdim, en azından bu kadarını yapardım. Spor çantasına her şeyi doldurduktan sonra Cody’nin yanına gittim. “Zade için kıyafet aldım, çıkabiliriz” dedim. Gülümsedi “Tamam canım, hadi” Kısa süre içinde hastaneye vardığımızda Derek’i kötü de olsa uyanık görmek içimi rahatlattı. Zade ve Vi de çok rahatlamış görünüyordu. Burada çok fazla akrabaları olmadığı için herkes yoldaydı, öğlen Victoria’nın ailesi burada olacaktı. O yüzden kalabalık yapmamak için fazla durmadık. Çantayı Zade’e bırakırken “Sana kıyafet getirdim, ihtiyacın olan başka bir şey olursa beni ara, getireyim” dedim. Bana öyle büyük bir minnetle baktı ki bir an ne yapacağımı şaşırdım. Odada olmamıza aldırmadan beni kollarının arasına aldı, saçlarımın arasına bir öpücük bırakırken kulağıma “Teşekkür ederim güzelim” diye fısıldadı. Kimsenin bizi duymadığını bilsem de kıpkırmızı kesildim. Benden ayrıldığında Derek’e tekrar geçmiş olsun dileyip çıktım. Cody Victoria ile biraz daha kalıp onu eve götürecekti. Tek başıma eve dönerken günlerdir yaşadığım stres yüzünden oldukça kötü hissediyordum. Yine de Derek iyiydi, bir şey olmamıştı. Bir süre buradaki evinde kalacaktı zaten, Zade onunla beraber kalacağını söylemişti. Eve vardığımda kendimi yatağa attım. Üstümdekiler bile çıkarmamıştım, telefonumda Riley’den durumları soran mesajlar vardı. Ona okula neden gelemediğimi söylemiştim. Mesajlarına yanıt verdikten sonra biraz daha uyudum.
2.5 haftanın ardından nihayet her şey yolundaydı, Zade’i o zamandan beri görememiştim. Babasıyla kalıyordu ve onun dışındaki zamanlarda şirkette işleri halletmekle meşguldü. Cody de Zade ile beraber çalışmaya başladığı için onu da pek gördüğüm söylenemezdi. Okula gidip gelmekten başka bir şey yapmamıştım ve inanılmaz yorucu bir haftaydı. Telefonum çalmaya başladığında arayan Victoria idi. Babası ve annesi dün gitmişlerdi. “Alo?” “Selam bebeğim, naber?” Dedi. Neşeli sesini duymak benimkini de yerine getirdi. “İyi, eve geldim şimdi. Sen neler yaptın?” “Annemler gitti dün, amcamın yanındaydım. Gayet iyi, ilaçlarını zorla alsa da alıyor zaten en azından” “Zade nasıl?” Diye sordum. Her gün konuşsam da emin olmak istiyordum. “İyi, her zamanki haline döndü. Babasına belli etmese de çok endişelenmiş. Şimdi normaller, onu burdaki şirketi tamamen bırakmaya ikna etti.” Dedi. “Bence de, zaten sonunda yapacağı buydu. Sürekli git gel yapmasına gerek yok. Emekli olma fikrini de yakında kabullenir” dedim gülerek. Kıkırdadı “O biraz zor gibi. Neyse, babam da aynı durumda zaten o yüzden laf anlatmaya çalışmaktan sıkıldım” İç çekip devam etti “seni özledim, Cody’i bile göremedim. Akşam görüşelim” “olur, ben de özledim zaten” “Zade de gelir, ararım onu” dedi. Bana bir şey ima edip etmediğini anlayamadım, üstünde de durmadım zaten. Telefonu kapattığımızda akşam çıkmak için sözleştik. Zade ne durumdaydı ya da canı bir şeyler yapmak istiyor muydu bilmesem de onu deli gibi özlediğimi bildiğim için u plana itiraz edemezdim. Eve ne zaman döneceğini bilmiyordum, babasını 1 kez ziyarete gitmiştim, iyi görünse de yine de burada kalırken yalnız kalmaması daha iyiydi. Bu hafta New Jersey’e dönecekti zaten. Telefonumdan Zade’in adını bulup aradım. Telefonu açtığında kalbim özlemle çarptı, ne ara bu kadar alışmıştım ona hala anlayamıyordum. “Meşgul müsün?” Diye sordum. “Hayır, şimdi bir toplantıdan çıktım.” Dedi. Onu bir ara şirkette gizlice ziyaret etme ve çalışma ortamında nasıl göründüğünü görme fikrini zihnimin bir köşesine yazdım. Eminim çok seksi ve çekici görünecekti, en azından benim zihnimde öyleydi… “Akşam için Victoria bir şeyler yapalım dedi, boş musun?” “Olur, alırım seni” dedi. “Tamam” gerginlikten ellerim terliyordu. Telefonu kapattıktan sonra akşama kadar zaman geçmesi için en sevdiğim diziyi açtım. Ama aklım tamamen başka yerde olduğu için aynı bölümü defalarca izledim, hiçbirinden bir şey anlamadım. Sonunda saat 8’i geçiyorken hazırlanmak için duş aldım, ilk geldiğimde gittiğimiz bara gidecektik. Bu yüzden üstüme acı kahve mini uzun kol bir elbise geçirdim. Yanları büzgülü elbisenin kolları tüldendi. Ayağıma siyah topuklu botlarımı geçirdim ve saçlarımı düzleştirmeden dalgalı bıraktım. Bronz bir makyaj yapıp parfümümü sıkarken iyi göründüğüme ikna olmaya çalıştım, adam beni evde en aptal pijamalarımla görmüyordu sanki aylardır… Nude tonlarda rujumu sürerken aşağıda olduğuna dair bir mesaj attı. Kapıyı kilitleyip çıktım, aşağıda araba çalışır vaziyette beni bekliyordu. Üstüme ceket almamıştım, serin hava ince kumaşın altından kollarımı ısırdı. Ama beni ürperten arabaya bindiğimde bana bakan adamın gözleriydi. “Merhaba” dedim sesimi normal tutmaya çalışırken. “Merhaba” gözleri saçlarımda, boynumda ve elbisenin açıkta bıraktığı her yerimde dolaştı. “Çok güzel görünüyorsun” dedi. Tereddütsüz iltifatı karşısında kızardım, sıcak araba bir anda daha sıcak geldi. “Teşekkür ederim” diyebildim. Üstünde lacivert bir gömlek ve siyah bir pantolon vardı. Gözlerini daha da belirginleştiren gömleğinin iki düğmesi açıktı, teni iç gıdıklayacak şekilde ortadaydı. Arabayı çalıştırdığında bakışlarımı zorla ondan çekip yola diktim. 20 dakika sonra arabadan iniyorduk, Cody ve Vi çoktan içerideydi. Kapıdan girerken Zade elini belime koyup beni önüne doğru yönlendirdi. Elbisenin üstünden bile hissedebildiğim sıcaklığı tüm odağımı elinin olduğu noktaya çekti. İçeri girene kadar belimde kalan eli adımları şaşırtmadığı için kendimle gurur duydum doğrusu. Masaya yaklaştığımızda Zade tenimi dağlayan elini çekti, geçip Victoria’nın yanına oturdum. “Nihayet yani!” Dedi Vi Zade’e sarılırken. “Bir an ülke değiştirdiğini falan zannettim, bu kadar ortadan kaybolma” “İşler aksadı, mecburen.” Dedi Zade kısaca. Onu yanağından öperken Vi kocaman gülümsedi. Yanıma yerleştiğinde Zade tam karşıma oturdu. “Dina evde kesin çok sıkılmıştır” dedi Cody bana sataşırken. Garsona bir martini söylediğimde ona döndüm. “Kapa çeneni Cody, yokluğunuzda koca evin tadını çıkardım” dedim gülümserken. Saçlarımı geriye atarken Zade’in bakışları açıkta kalan boynuma düştü. Orayı tekrar kapatma hissime direnmeye çalıştım “Bizi evden göndermeye bu kadar meraklı olma” dedi birasını yudumlarken sevgili abim. “O zaman siz de beni fazla alıştırmayın” ona göz kırptığımda güldü. Victoria bana döndüğümde bakışlarımı karşımdaki ikiliden çektim. “Sen neler yaptın?” Dedi. Omuz silktim “Hiç, aynı biliyorsun. Okula gittim sadece desem yeridir” yalanım karşısında gözlerimi kaçırdım. “Hala evlilik kararınızı kutlayamadık, kız kıza bir şeyler yapmak için sabırsızlanıyorum” dedim konuyu dağıtırken. Vi’nin badem gözleri heyecanla parladı. “Ben de! En kısa zamanda kutlamalıyız, bir kaç arkadaşımı daha davet edeceğim, hepsini tanıyorsun zaten. Onlara henüz haberi vermedim, beraber çıktığımızda söyleyeceğim” dedi. Önümüzdeki hafta için bir şeyler planlarken gözlerim Zade’e takıldı. Beni izliyordu, nefesim kesilir gibi oldu. Kalbim heyecanla sıkıştı bakışları altında midemde oluşan hareketliliği yok saymaya çalıştım. Cody ona bir şeyler anlatsa da tüm dikkati benim üstümdeydi,göz göze geldiğimizde bile ne düşündüğünü anlayamadım. Ağzımın kuruduğunu hissederken bardağımı dudaklarıma götürdüm, bakışlarımı ondan çekmemiştim. Ondan başka hiçbir şeyi görmüyordum, Vi bir şeyler anlatsa da dediklerine sağır olmuş gibiydim. Onun olduğu yer dışında her şey bulanıklaşmıştır sanki, bunun adı neydi tam olarak? Dudaklarımda kalan içkiyi dilimle tararken bakışları bu hareketime indi, göğsünün hızla inip kalktığını göğsümde yanan ateşle birlikte fark ettim. Bu adam benim sonum olacaktı… onun da aynı şeyi hissettiğini içten içe biliyordum ve bu kesinlikle beni daha tehlikeli bir oyuna sürüklüyordu. |
0% |