Arabanın arka koltuğuna oturduğumda sinirle Cody’e döndüm.
“Neden bu kadar acele ediyoruz? Ayrıca neden hepimiz Zade’in arabasına doluştuk!”
Ön koltuktan bana döndü.
“Bir kaç gün izin aldık, orada kalırız işte Dina. Annemleri özlemedin mi?” Dedi göz devirerek.
Zade ile yalnızca 1 gün geçirebilmiştik ve Cody sabah arayıp akşam gideceğimizi söylemişti.
Daha 3 gün vardı ve Zade ile biraz vakit geçirmek istiyordum, Cody bunu her zamanki gibi emrivakileriyle mahvetmişti…
Yine de ona kızamıyordum, hala Vi ile evleneceklerini yeni haber vermişti ve heyecanlıydı. Herkes oradayken de söylemek istiyordu, bu yüzden çenemi kapattım ve arkama yaslandım. Dikiz aynasından mavi gözlerle kesişen bakışlarım içimin yumuşamasına sebep oldu. Gözleri beni izlerken arabayı çalıştırdığını duydum.
“Hızlı gideriz zaten, yoldan Vi’yi alacağız.” Dedi. O bir şey dediğinde hemen kabullenme huyum yeni çıkmıştı, beni sakinleştirdiğini kesinlikle kabul etmeliydim.
Victoria’nın evine sürerken gözlerimi Zade’den uzak tutmaya çalıştım, bir şey fark ettirmek istemiyordum ama o her ışıkta aynadan benim gözlerimi ararken bunu yapmak son derece zordu.
Dün gece Cody evde olmadığı için Zade’in odasında birlikte uyumuştuk, sabah yine yanımda değildi fakat mükemmel kahvaltıya bir yenisi daha eklenmişti ve ben de seve seve onun yatağında karnımı doyurmuştum. Buna alışabilirdim, her sabahım böyle olsa asla şikayet edeceğimi zannetmiyordum. Yine de henüz Cody’e söyleyemediğim için huzursuzdum. Kaçınılmazı geciktiriyorduk çünkü ona söylediğimizde ikimizin de huzuru kaçacak, bir süre normal olamayacaktık. Mutlu bile olamayacaktık bu yüzden onunla ilgili kendimi bu kadar iyi hissederken henüz bunu mahvetmeye hazır değildim.
Bir süre daha kimse bilsin istemiyordum, Zade’in kararı tamamen bana bıraktığının da farkındaydım. Cody’nin yanında normal olsa da iç dünyadında yaşadığı çatışmayı gözlerine baktığımda görebiliyordum, benden farksızdı.
Düşüncelerim arabaya binen Victoria ile bölündüğünde memnun oldum, daha fazla kafa yoramayacaktım. Evimi özlemiştim ve ailemle keyifli vakit geçirmek istiyordum.
“Selam” diye şakıdı Vi.
Bana kolunun biriyle sarıldığında kafasını hızla kucağıma koydu.
“Defileden beri doğru düzgün dinlenemedim, iki üç gün sadece yatacağım, annemlere gittiğimde beni sakın aramayın” dedi. Güldüm, kucağımdaki başı hafifçe titredi.
“Sen cidden delisin Victoria”
Bana sırıttı. Cody ve Zade kendi aralarında bir şeyler konuşuyorlardı, Vi fısıldayarak “sen nasılsın?” Diye sordu. Omuz silktim “aynı, benim hayatım stabil” diye yalan söyledim. Stabillikten çok uzaktım…
“Bu ara çok sıkıcı olmaya başladın Dina, haberin olsun” dedi göz devirerek. Kucağımdaki başını şımarık bir edayla ön koltukta oturan ikiliye çevirdi.
“Geçen gece tasarımcı arkadaşlarımdan biri senden bahsedip durdu” dediğinde bedenim kaskatı kesildi.
“Hayatında biri olup olmadığını sordu” göz ucuyla bana baktığında başımı cama çevirdim.
Kötü niyetle yapmadığını biliyordum, yine de yüzümü ifadesiz tutmaya çalıştım.
“İlgilenmiyorum” dedim kısaca.
Victoria bakışlarını bana çevirdiğinde omuz silkti, ona ölümcül olmayan bir bakış atmaya çalıştım. Ne kadar başardığımı bilemem…
“Dina’ya birilerini ayarlamaya çalışırken bana da mı danışsan acaba Vi” dedi Cody gülerek. Aman ne kadar iyi… konumuz aşk hayatım olmuştu.
“Kimseyi ayarlamaya çalışmıyorum, olanı söyledim o kadar” dedi Vi umursamazca. Zade ile dikiz aynasından göz göze gelmeye çalışsam da bana bakmadı, dikkati tamamen yolda gibiydi.
“Konuyu kapat Vi” diye fısıldadım.
“Peki peki, böyle şeyler ne zamandır seni geriyor anlamıyorum” dedi. Hiçbir zaman germezdi, ama şu an hayatımda Zade varken bu hiç uygun kaçmıyordu. Acilen bunu söylememiz gerektiğini bir kez daha görmüş olduk.
Cevap vermeden yolu izlemeye devam ederken 1,5 saat çabuk geçti. Vi kucağımda uyuyakalmıştı, önce onu annesi ve babasının evine bıraktık. Sonra Zade, beni ve Cody’i eve götürdü. Annem bahçe kapısında dikilmiş bekliyordu. Bizi görünce yüzünde kocaman bir gülümseme oluştu.
Hepimize tek tek sarılırken Zade’e döndü.
“Gel hadi, yemek yedikten sonra gidersin Baban’a” dedi.
“Çok yorgunum Daisy, yarın yemekte görüşeceğiz zaten” Zade anneme sarılırken konuşmuştu, annem ona aynı şefkatli tavrıyla sarıldı. Elindeki poşeti onun eline tutuşturdu “İyi al o zaman bunları, baban için ayırmıştım zaten. Beraber yersiniz” dedi.
Zade ona gülümsedi, babama da saygılı bir selam verdikten sonra arabasına bindi. Uzaklaşana kadar annemle onu izledik. Cody çoktan babamla içeriye girmişti. Babam Jackson tıpatıp Cody’e benzerdi. Aynı sarı saçlar ve bizim aksimize mavi gözleri vardı. Ben daha çok anneme benzeyen taraftım sanırım.
Annem kolunu bana doladığında “odanı özledin mi?” Diye sordu.
“Evet, yine de şu anki odam fena sayılmaz”
“Giderken hiç öyle demiyordun halbuki” gözlerini devirdiğinde güldüm. “İşler değişebiliyormuş anne”
Eve girdiğimizde bu evi, kokusunu bile ne kadar özlediğimi fark ettim. Üç aydan fazladır buraya gelmemiştim…
Ahşap tonlarında dekore edilmiş evimiz her zaman yuvayı andırırdı, minik şömine yazın bile etrafı vazolar ve süslerle çevrili halde dururdu, şimdi ise babam onu yakmış ortama daha güzel bir sıcaklık katmıştı. Ona sarıldığımda alışık olduğum parfümünün kokusunu içime çektim.
“Hadi yemek yiyelim, siz gelene kadar annen bir lokma bile yedirmedi” babamın sitemkar sesi annemin kaşlarının çatılmasına sebep oldu.
“Saçmalama Jack, iki saat önce yemek yedin zaten” dedi.
4 kişilik mutfak masasına oturduğumda annem de yanıma oturdu. Cody tabağına bulduğu her şeyi doldururken uzun zamandır ilk defa hiçbir şey düşünmeden bir yemek yedim, kesinlikle ailemi özlemiştim.
Gözlerimi yatağımda açtığımda dinlenmiş hissediyordum, gerinirken son derece rahatlamıştım. Aşağıdan gelen sesleri duyduğumda yataktan henüz çıkmamıştım, odam merdivenlerin sonunda Cody’nin odasının yanındaydı. Onun hala uyanmadığından emindim ama anne ve babam kesinlikle uyanıktı.
Kapım yavaşça açıldığında Zade başını içeri uzattı. Onu gördüğünde hızlanan kalbime engel olmaya çalıştım, kesinlikle buna alışamamıştım. Aynı evde yaşasak da hala ve hala onu gördüğümde bedenimin her yanına minik iğneler batıyordu.
“Uyanmışsın” dediğinde içeri girip kapıyı kapattı.
“Uyandım” dedim. “Senin ne işin var burada?” Yüzünde komik bir ifade oluştu.
“Beni özlememiş gibisin”
“Özledim tabii ki.” Güldüm “sadece seni beklemiyordum, hem de sabah sabah”
İki uzun adımda yatağıma ulaştı, rahat bir tavırla yanıma oturduğunda şaşkınca ona baktım.
“Annen kahvaltıya çağırdı, ne kadar ısrarcı olduğunu bilirsin” dedi.
“Biliyorum, sanki bugün yemekte seni görmeyecekmiş gibi. Gözlerimi devirdiğimde gülümsedi, mqvi gözleri muzip parıltılarlw ışıldıyorfu.
“Beni görmeye doyamıyor işte, bu bahaneyle seninle de görüşüyoruz” dedi. Dudaklarını benimkilere yaklaştırdığında onu omuzlarından tutup kendime çektim, bacaklarımı iki yana açıp bedenini benimkine yapıştırdığında yumuşak dudaklarının dilimde bıraktığı muhteşem tadın etkisine girmiştim bile.
Benden biraz uzaklaştığında topuzumdan kaçmış bir tutamı eline doladı.
“Bu yatakta seninle sevişmek oldukça akılda kalıcı olacak” dediğinde gözlerimi kıstım. “Neden? Ayrıca bu yatakta benimle sevişeceğini kim söyledi?”
Başını hafifçe yana eğdi “Çünkü bu yatak ve bu oda senin yasak olduğunu bana hatırlatıyor, bunun beni tahrik ettiğini söylemem gerek”
Bu doğruydu, kesinlikle bu odada onunla olmak çok yanlış gelse de inanılmaz çekici bir tarafı da vardı. Ayrıca onu burada görmek bana ikimizin de aptal iki ergen olduğumuz dönemi hatırlatıyordu.
“Ve evet, sevişeceğiz. Kesinlikle” dedi. Güldüm, dudaklarına uzun bir öpücük bıraktıktan sonra “aşağıya in sen, ben de geliyorum. İnmeden önce Cody’i uyandırmayı unutma. Büyük ihtimal buraya onun için çıkmıştın”
Mükemmel kahkahası kulaklarıma dolduğunda içimde bir aydınlanma hissettim sanki, onu gülerken görmeye bayılıyordum.
“Sen dikkatimi dağıtana kadar öyleydi” ayağa kalkıp kapıya ilerledi:
“Hey! Buraya gelip benim dikkatimi dağıtan sensin” diye fısıldadım. Bana ona daha fazla aşık olmama sebep olacak bir bakış attı. Çıktıktan sonra ben de üstümdeki gecelikten kurtulup bir eşofman takımı giydim, saçlarımı düzelttikten sonra yüzümü yıkayıp aşağıya indim. Annem Zade ile birlikte mutfakta oturuyordu. İndiğimi görünce annem gülümsedi.
“Cody de iniyor, hadi geçin masaya” dedi.
Hala uykum olduğu için esniyordum.
“Günaydın baba” dedim bahçe kapısından giren babama, sabahları genelde bahçede otururdu.
“Günaydın canım”
Salondaki yemek masasının üstü kesinlikle Cody ve benim için hazırlanan mükemmel şeylerle doluydu. Annemin omletle birlikte geldiğini görünce Cody aşağıya indi.
“Günaydın, anne yine şov yapmışsın” dedi Cody ağzı sulanarak sandalyesine geçerken. Yanındaki sandalyeye oturduğumda Zade karşıma geçti. Bu evde oturma düzenimiz hep böyleydi, Vi olduğunda boşta kalan tek sandalyeye, Zade’in yanına otururdu.
Annem omletleri tabağımıza alırken kesinlikle karnım guruldadı.
Babamın yaptığı pankeklere saldırmak için omletimi üç lokmada bitirdim.
“Okul nasıl?” Babam klasik sohbetine başladığında omuz silktim. “İyi, sınav sonuçlarım da iyi geldi. Finallere çalışırsam ortalamam yüksek atlatırım dönemi” dedim. Ağzıma kocaman bir lokma atarken beni izleyen Zade ile göz göze geldim. Utanarak daha nazik çiğnemeye başladığımda başını eğip gülüşünü gizlemeye çalıştı, bu haliyle gözüme inanılmaz tatlı gözüktü.
“Sevindim, doğru bir karar verdiğini görmüş oluyoruz böylelikle” dediğinde babama baktım. Yüzünde bana ima yapan herhangi bir ifade yoktu, bunu oldukça normal bir tavırla söylemesine sevindim.
“Evet baba, doğru karardı” dedim.
Bu konuyu daha fazla uzatmadı, yaz boyu yeterince uzatmıştık zaten.
“Cody, yarın akşam Victoria’nın ailesi de gelecek değil mi?” Dedi annem ağzına bir zeytin atmadan önce.
“Evet, 8’de burada olacakşar. Derek de geliyor değil mi Zade?”
Zade başıyla onayladı. Kahvaltımızı sohbet eşliğinde ederken Cody Zade ve bana takılmadan yapamıyor gibiydi.
“Görüyor musunuz? Bu ikisi sanırım 1 aydır kavga etmiyor, bu bir mucize. Onların böyle iyi geçinebilmesi için aynı eve tıkmamız gerektiğini bilseydim yıllar önce Zade’i bize taşınması için ikna ederdim” ellerim bir an için titredi, çatalım gözlerimin önünde sallanırken fark ettim bunu. Cevap vermekten kaçmak için, yalandan gülümsememek için ya da ağzımdan sonrasında geri alamayacağım bir şey çıkmaması için bardağımı dudaklarıma götürdüm. Bakışlarım kimseyle kesişmesin diye tabağımdaydı.
“Böylece hepimiz huzur bulurduk yıllarca” dedi babam gülerken.
“Bir daha kolay kolay aramızın bozulacağını sanmam” Zade gülümsediğinde gözlerim onunla kesişti. Bakışlarında beni sandalyemde hareketsiz bırakan bir şey vardı, kesinlikle bu adam elimi ayağıma dolaştırıyordu.
“Barış imzalamanıza sevindik o zaman” dedi annem aramızdaki bakışmayı dağıtırken. Bardağımdan bir yudum daha portakal suyu içerken konunun kapanması için elimden geleni yapıyordum.
Neyse ki öyle de oldu, heyecanlı abim arkadaşlarına evleneceği haberini vermek için yarın onlarla buluşacağını anlatırken ben de rahat rahat kahvaltımı ettim.
“Gidip buradaki şirketle görüşmem gerekiyor, kahvaltı için teşekkürler Daisy” Zade anneme döndüğünde annemin otoriter kaşları çatıldı.
“Henüz kahvaltını bitirmedin ama”
“Emin ol bitirdim, hatta patlayacağım. Babamla orada buluşacağız, gecikirsem söylenir” dedi ayağa kalkarken. Masadakilerle vedalaştığında bana hafifçe göz kırptı.
“Ben kahve yapacağım, isteyen var mı?” Diye bir bahane uydurdum. Kimseden ses çıkmadığında Zade’in peşinden kapıya gittim.
Buradan kimse bizi göremezdi, dudaklarına bir öpücük kondurup geri çekildiğimde beni belimden yakalayıp tekrar dolgun dudaklarına çekti. Benimkinden daha uzun bir öpücükle yanaklarımın yanmasına sebep olurken titrek bir nefes aldım.
“Akşam görüşürüz” dediğinde cevap verecek halim bile yoktu. O kapıdan çıktığında dudaklarımda aptal bir gülümsemeyle masaya geri döndüm. Hala onun tadı dilimdeydi.
“Kahve nerede?” Dedi babam bana gülerken.
Doğru, kahve…
“Vazgeçtim” dedim. Şu an kahve içip Zade’in tadını yok edemezdim, o sadece bahaneydi…
“Tamam anne, her şey güzel görünüyor” dedim gözlerimi devirirken. Üstüme omuzları açık bir bluz ve siyah bir giymiştim. Yeterince şık olduğumu düşünüyordum, zaten gelenler benim için kesinlikle aile sayılan kişilerdi.
O sırada kapı çaldı, babam kapıyı açtığında Victoria, annesi ve babası gelmişti.
Annem Vi ve annesiyle sarılırken babası da beni selamladı.
“Hoş geldiniz” dedim gülümserken.
Kapı tekrar çaldığında Derek ve Zade içeriye girdi. İkisinin de uzun boyu onlar kapıdan geçerken içimde gülme isteği yaratıyordu.
Beraber masaya geçerken o kadar fazla gürültü vardı ki kimin nereye oturduğunu bile göremeden kendimi Zade’in yanındaki sandalyede buldum.
Derek getirdiği şarap şişesini açarken Zade’in eli bacağımı yakaladı, bakışlarım ona döndüğünde onunla konuşana Suzannah’ı dinliyordu.
Eli yukarıya kaydığında eteğimin açıkta bıraktığı bacağımın ısındığını hissettim. Yerimde kıpırdanmamak için tüm irademi kullanmak zorunda kaldım fakat eli eteğimin altına girdiğinde neredeyse yerimden sıçrayacaktım. Kasıklarımda hissettiğim nabzım yüzümün kızarmasına sebep oluyordu. Yüzümü ona çevirerek bana bakması için direttim ama o hala hiçbir şey yapmıyormuş gibi amcasıyla konuşuyordu.
Parmak uçları altıma giydiğim dantel iç çamaşırının kenarlarına temas ediyordu, eli bacağımın iç kısmına kaydığında uyluklarımdaki tüm tüylerin diken diken olduğunu hissettim.
Masada göz gezdirdiğimde kimsenin bakmadığından emin olduğumda Zade’in kulağına eğildim.
“Bunu yapmaya devam edersen birazdan yanında iç çamaşırım olmadan otururum ve herkes ne yaptığını anlayana kadar ellerini üstümde tutmak zorunda kalırsın” bacağımdaki eli durdu, çenesinde bir kas seyirdi ve bu kesinlikle keyfimi yerine getirdi. Elini üstümden çekerken bana kararmış gözleriyle baktı. Tatlı tatlı gülümsedim, hep o beni çıldırtacak değildi ya.
Yemeğin kalanı Zade’in ellerini benden olabildiğinde uzak noktalarda tutma çabasıyla ve benim ona bıyık altından gülmelerimle geçti. Salonda Victoria’nın yanında otururken onunla havadan sudan sohbet ediyorduk.
“Hadi dışarı çıkalım, tüm gece burada aile sohbeti yapmak istemiyorum” dedi Vi bana fısıldarken.
Cody’i yanımıza çağırdığında kulağına bir şeyler fısıldadı. Cody annemlerin oturduğu koltuğa döndü, annem bal rengi gözlerine kadar ulaşan bir gülümsemeyle babam ve Derek’le konuşuyordu.
“Biz dışarı çıkıyoruz, harika bir yemekti” dedi hızlıca. Bu çocuğun olayları bu kadar hızlı halledebilmesine hayrandım, Vi’nin ona bir bakışı yetiyordu.
Dışarı çıkarken yalnızca odamdan çantamı aldım ve ince bir trençkotu üzerime geçirdim.
Cody’nin arabasının arka koltuğuna yerleşirken Zade her zamanki gibi kendi arabasıyla gelmeyi tercih etmişti.
“Nereye gidiyoruz?” Dedim.
“Bilmem, bence markete uğrayıp sonra Zade’in evine geçelim. Film gecesi yaparız” dedi Vi. Gece bir yerlere gidip eğlenemeyecek kadar yorgundum zaten ve Zade’in evini görme şansını tepemezdim. Çocukken bir kaç kez gitmiştik ama hepsinde çok kısa durmuştum ve üstünden yıllar geçmişti. Hatırlamıyordum bile…
Cody arabayı bir marketin önüne çektiğinde ikisi markete girerken ben arabadan inip Zade’in kendi arabasına yaslanmış duran bedenine yürüdüm.
“Beni evine hiç davet etmediğini şu an fark ediyorum” dedim alınmış gibi yaparken.
“Evime gelmek isteyeceğini düşünmemiştim” dedi. Ona bir adım daha yaklaştığımda bakışları benimkilere kilitlendi.
“Döndüğümüzde Cody’e söyleyeceğim” dedim. Başını salladığında gözleri ileride market camından görünen Vi ve Cody’i buldu.
“Anlayacaktır, hep anlar. Anlamazsa da anlamasını sağlarım”
Gülümsedim, bana verdiği güven karşısında gözlerim doldu. Onun öfkesini tek başıma yüklenmek zorunda kalmayacak olmak beni rahatlatsa da tam olarak nefes aldığım da söylenemezdi.
İkili marketten çıktığında arabalara geçtik fakat bu sefer Zade’in arabasına bindim ve onlar bana şaşkınca baksa da kapıyı kapattım. Zade arabayı çalıştırıp ana yola girdiğinde “Yüz ifadeleri giderek daha komik bir hal alıyor” dedi.
“Tek konuştukları bizim sözde iyi anlaşmamız olmasaydı her şey daha kolay olurdu” dedim kemerimi bağlarken.
Zade ve babasının buradayken yaşadıkları üç katlı bahçeli eve ulaştığımızda burayı tamamen unuttuğumu fark ettim, yıllar içinde değişmiş de olabilirdi. Ahşap renklere boyanmış evin park yerine arabayı bırakırken Zade bana içimi heyecanla dolduran çapkın bir gülümsemeyle baktı.
“Evime hoş geldin Dina”
Oy ve yorum bırakmayı unutmayıııın ❤️❤️❤️❤️❤️