@sudesi
|
Birine aşık olduğumuzda onun gülümsemesi miydi bizimkinden sorumlu olan? O gülünce benim de kıvrılan dudaklarım artık onunkine bağımlı mı yaşıyordu yoksa? Kendimi tutamıyordum, dudaklarım gülümsememi durdurmak için hiçbir şey yapmıyor, aksine Zade’i görmek bile yetiyordu. Evin kapısını geçmem için açarken buraya ilk kez geliyor gibi hissettim, sanki çocukken geçimsizliğimiz silinmiş ve beni sevgilisi olarak evine ilk defa davet eden kişiydi o. Onun tanıştığım her yeni yanına daha çok bağlanıyordum, beni içeri alırken yüzündeki gülümseme bile bunlardan biriydi. Vi ve Cody henüz arabayı park ettiği için tepkimi rahatça verebiliyordum. Evleri annesinden kalan eşyalarla dolu olmasına rağmen tam olarak babası gibi görünüyordu. Zade’in büyüdüğü evin bu kadar ruhsuz gözükmesine bir an için üzülsem de yüzümden hiçbir şey okunmaması için gülümsemeye devam ettim. Salona girdiğimde kocaman bir L koltuk vardı, üstünde pek oturulmadığı jilet gibi duran örtüden belli oluyordu. “Babanı burada televizyon izlerken hayal edemiyorum” dedim kendimi koltuğa atarken. Zade güldü, renksiz bir gülüştü bu. “Ben de öyle, hiç yaşanmadığına da eminim” “Yine de çok rahat” omuz silktim. Gelip yanıma oturduğunda Vi içeri girdi. “Bir sürü şey aldık, koca kıçınızı kaldırın ve hazırlamamıza yardım edin” Yönünü değiştirip mutfağa girerken peşine takıldım. Cipsleri kaselere dökerken Cody ve Zade film seçiyordu. Abur cuburları ve biraları salona taşıdığımızda Cody tam olarak ondan beklenen şeyi yaptı ve İnanılmaz Aile açtı. Zade ve Cody’nin küçükken defalarca izlediği film benim şçin de kesinlikle çok tatlı bir animasyondu bu yüzden sesimi çıkarmadım ve salonun ışığını kapatıp Zade’in yanındaki köşeye oturdum. L koltuğun ucunda Cody Victorianın bacaklarına yatmıştı. Karanlık olduğu için daha rahat olsam da yine de Zade’in vücudundan uzak durmaya çabalıyordum. Ağzıma bir patates cipsi attığımda odağımı tamamen filme verdim. Filmin sonuna geldiğimizde Victoria çoktan Cody’nin kucağında uyuyakalmıştı, Cody onun saçlarını yüzünden iterken nazikçe koluna dokundu. “Seni eve bırakayım hayatım” Victoria bize uykulu uykulu iyi geceler diledikten sonra Cody onun çantasını almasını beklerken Zade’e döndü. “Sen Dina’yı eve getirirsin değil mi?” “Elbette” Zade’in cevabı gülümsememe sebep oldu. “Tamamdır, evde görüşürüz Dina” dedi. Beni Zade ile evde baş başa bıraktığında bir süre ne yapacağımı bilemeden oturdum. En sonunda ona döndüğümde beni izliyordu, bakışları tenimi uyuşturcak kadar tatlıydı. “Hala film izlemek istiyor musun?” “Bilmem, odanı görmeyi tercih ederim” Güldü “odamı sürekli görüyorsun zaten” Gözlerimi devirdim. “Buradaki odanı, bizim evdeki kadar renksiz mi diye merak ettim” “Kesinlikle öyle, yine de gel göstereyim” Ayağa kalkarken benim de elimi tuttu. Onun peşinden üst kata çıkarken her yerin ne kadar toplu ve düzenli durduğuna bir kez daha hayret ettim, Derek cidden tam bir takıntılıydı ve bu evine bile yansımıştı. Bu kata hiç çıkmamış olmayı geçtim, bu evde bu kadar uzun süre durmamıştım bile. 3 kapının ortadakini açtıktan sonra pervazına dikildi, içeri geçmem için bekledi. Yanından geçip odaya girdiğimde elbette şaşırmadım, daha çocuksu olsa da Zade’di. Köşede duran bir yığın kitap yerde dağ oluştumuştu. Odanın solunda duran çift kişilik yatağın üstünde füme renkte nevresimler vardı. Yatağın üstündeki raflarda resimler duruyordu, yaklaşıp baktığımda üçümüzün bir resmini gördüm. Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı “Bu ne zamandır burada?” Hayretle sorduğum soruya omuz silkti. “Çekildiğimizden beri” Bu fotoğraf çekildiğinde onlar liseden mezun oluyordu, üstümde kısa mavi bir elbise vardı ve annemin zoruyla ikisinin ortasında durmuş yüzümde kesinlikle zorlama olduğunu şu an bile hatırladığım bir gülümseme vardı. Zade’in belimi saran eli beni gıdıklamak için orada dururken ona sürekli ağzıma geleni saydığımı hatırladım. “Demek benden o kadar da nefret etmiyordun ha?” Ona döndüğümde güldü. “Odamda resmini tutacak kadar işte” Çalışma masasında bilgisayarı duruyordu, bu oda için fazla büyük göründüğünü fark ettim. Yatağına oturduğumda ona döndüm. “Bence burada olmak benim odamda olmaktan çok daha eğlenceli” Zade iki adımda yatağa ulaştı, yanıma oturduğunda vücudundan yayılan koku tüm benliğimi ele geçirdi. “Burada olman seni daha” gözlerime, saçlarıma baktı. Bakışları beni yiyip bitirdi sanki o iki saniyelik zaman diliminde “seksi gösteriyor” “Gururum okşandı” dedim. Zade’in yanında giderek rahatladığımdan kendi kişiliğimi nihayet hatırlamaya başlamıştım. “Okşanmalı” Dudaklarını benimkilere yaklaştırdığında bekledim. Aramızda bir nefeslik mesafe kalıncaya kadar yakınına girdi. “Bana işkence mi ediyorsun?” Deyiverdim. Mavi gözleri içimin buz kesmesine değil de alev almasına sebep oluyordu her zamankinin aksine. “Her dakika seni istememe sebep olarak sen bana işkence ediyorsun asıl” Cümlesi biter bitmez dudaklarına yapıştım. Onu hırsla kendine çektiğimde yatakta üstüme uzandı, ağırlığı bedenimi ezip geçse de umursamadım. Yumuşak dudaklarının tadı dilimde patlıyordu, kanımda büyük bir heyecanın dolanmasına neden oluyordu. Üstümdekini çıkardığında ben de onun tişörtünü çekiştirip çıkardım. Eteğim belime kadar sıyrılmıştı ve beyaz iç çamaşırlarım ortadaydı. Zade omuzlarımı öperken elleri iç çamaşırımın kenarlarında dolaştı. Parmağı içeri kaydığında yüksek sesle inledim. “Çıkar şunları artık!” Dediğimde elleri durdu. Gülümsediğinde eteğimi ve çamaşırımı tek hamlede aşağı çekti ve üstümden attı. Sütyenimi üstümden çıkarırken kendimi onun dokunuşlarına bırakmıştım, ıslak öpücükleri her noktamdaydı, kasıklarım zonkluyordu. Odayı inleten sesim ve onun nefesleri birbirine karışmıştı, tenim adeta yanıyordu. Ne zaman kapandığını hatırlamadığım gözlerimi açıp onun göğüslerimi öpen ve beni çıldırtan dilini izledim. Bu kadarı yeterdi, çıldıracaktım. Ellerim göğsünde ve karnında dolaşırken onu kendime çektim, hafifçe ittirip yana düşürdüm ve üstüne çıkıp oturduğumda bir an şaşkınca bakakaldı. Kalçamı oynatıp çıplak uyluklarım onun kasıklarıyla temas ettiği zaman gözleri kapandı ve ağzından hırıltılı bir ses çıktı. Tanrım… bu görüntü için her şeyi yapabilirdim! Kalçam ritmik bir halde üstünde kayarken Zade’in bana bakan gözleri alev alev yanıyordu, kasılmış çenesi ve hızla inip kalkan göğsü onu daha çok arzulamama sebep oluyordu. Üstünde hareket ederken omurgam zevkten kasıldı, beynim uyuştu. En sonunda nefes nefese üstüne yığıldığımda onun da benden farkı yoktu. Kokusunu içime çekerken uykuya dalmamak için kendimi zorluyordum. “Eve gitmeliyim” dedim. Beni tutan kolları daha da sıkılaştı. “Maalesef” Hafifçe nefes verdiğinde göğsündeki başım da onunla beraber inip kalktı. Doğrulduğumda gitmek için sessizce hazırlandım, içimden hiç bunu yapmak gelmese de…
Ailemin evinde geçirdiğimiz üç günün sonunda eve girerken dinlenmiş hissediyordum. Cody bir kaç işini halletmek için beni eve bırakmıştı bu yüzden uzun bir duştan sonra kahve yapıp salonda boş boş oturmak için yeterince vaktim kalmıştı. Okuduğum kitabın yarısına geldiğimde hava artık satırları göremeyeceğim kadar kararmıştı, kalkıp ışığı açarken telefonum çaldı. Victoria’nın adını gördüğümde açtım. “Efendim canım?” Sıkıntılı bir iç çekiş işittim, kaşlarım aynı hızla çatıldı. “Dina, neredesin?” “Evdeyim, bir şey mi oldu?” “Cody çok sinirli, bir şey gördü. Eve geliyor, umarım Zade orada değildir” kalbim panikle göğsümde çarptı, ağzımın içi kupkuru olmuştu resmen. “Ne gördü Vi?!” Panikle çıkan sesim Victoria’ya bir şeyler kanıtlamış olacak ki offladı. “Davette biri sizin öpüşürken resminizi çekmiş Dina!“ Tüm kanım çekildi sanki |
0% |