Yeni Üyelik
31.
Bölüm

28. Bölüm

@sudesi

Kalbim korkuyla atmadı, kesinlikle hissettiğim şey yalnızca endişeydi. Cody’nin vereceği tepkiyi tahmin etmek zaten zor değildi, yine de kendimi daha iyisini dilerken buldum.

“Tamam, geliyormuş zaten. Konuşuruz” dedim sesimin titremesine engel olmaya bile çalışmadan.

Telefonu kapattığımda terlemiş ellerimi eşofmanıma sildim. Kafamda söyleyeceklerimi toparlamaya çalışıyordum ama her şey öyle birbirine girmişti ki tek bir düzgün cümle kurabileceğimi bile sanmıyordum.

Nefeslerim sık sıktı ama bana asla yetmiyor gibiydi, göğsüm sıkışıyordu.

Aradan geçen 5 dakikanın sonunda titreyen ellerimle telefonu aldım. Zade’i ararken ikinci çalışta açtı.

“Zade?” Dedim kontrol edercesine.

“Efendim?” Sesi öyle bitkin geldi ki bir an zor duydum.

“Cody aradı mı?” Diye sordum. Derin bir nefes verdi. Sesimi kontrollü tutmaya, onu da içinde bulunduğum paniğe çekmemeye çalıştım.

“Az önce çıktı, ben de seni arayacaktım.”

Kalbim daha ne kadar güçlü atabilirdi acaba?

“Ne dedi? Biri fotoğrafımızı çekmiş, nasıl oldu bilmiyorum” koltuğa oturdum.

“Sanırım seninle konuşmaya gelecek, ben de yoldayım yanınıza geliyorım. Üçümüzün konuşması gerekiyor, sen sakin ol, halledeceğiz” dedi.

Cody ile tek başıma konuşmaktan korkmuyordum, söyleyeceği şeylere hazır değildim henüz o kadar.

Telefonu kapatmadan kapının açılma sesini duydum.

“Geldi, kapatıyorum” dedim. Derin bir nefes aldım.

Cody içeri girdiğinde gömleğinin yakası kırışmıştı, saçları dağınıktı. Hırpalanmış ya da birini hırpalamış gibi duruyordu.

“Nasıl yaparsın?” Dediğinde bağırmadı bile ama benim anında gözlerim doldu. Yüreğim suçlulukla çarptı. İki kelimesi aldığım karardan pişman olmama yetmiş miydi cidden?

“Cody” diyebildim sadece. Salonun ortasında karşımda dikildi.

“Ne zamandır benden gizliyorsunuz? Salak yerine koymaya ne zaman başladın sen beni Dina?”

Göğsü hızla inip kalkıyordu, yüzü kıpkırmızıydı. Şimdi benim de yüzüm yanıyordu ama utançtan.

“Cody, bu sandığın gibi olmadı yemin ederim. O fotoğraf çekildiğinde de aramızda tam bir şey yoktu. Yemin ederim kendime engel olmaya çalıştım, sizin aranıza girmemek için bunu denedim”

Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.

“Ne zamandır aranızda bir şeyler var?”

“Bilmiyorum Cody, buraya geldiğimden beri bir şeyler farklı.” Ona yalan söyleyemezdim, en azından artık. Kendimi iğrenç hissediyordum.

Salonda bir ileri bir geri yürürken öfkeli yüzünü bana çevirdi.

“Sana güvenmekle aptallık etmeme kızmıyorum, beni asıl delirten Zade! Ona güvenmekle aptallık etmiş olduğuma şaşırıyorum asıl. Seni buraya bunun için mi çağırdım ben lan?”

Öfkesini kusmaya başladığını anladım.

“Ben seyehate gittiğimde aklımda umarım Dina rahattır, kendini yabancı hissetmiyordur diye düşünürken sen fazlasıyla rahatmışsın!”

“Cody, lütfen” gözümden akan yaşlara engel olamadım.

“Neden ağlıyorsun? Abinin arkasından iş çevirirken ağladın mı? Şimdi öğrenince neden ağlıyorsun? Ne sanıyordunuz? Alkış tutacağımı mı? Beni mükemmel bir şekilde ayakta uyuttuğunuz için ikinize de bravo diyeceğimi mi!”

Artık sesi tüm binanın bizi duyacağı şekilde yüksek çıkıyordu.

“Saçmalama! Cody ben de böyle öğrenmeni istemezdim, sana zaten eve geldiğinde anlatacaktım, fırsat yaratmaya çalışıyordum. Benim için, bizim için kolay mı sanıyorsun sen? Suçluluk duygusunu kaç aydır yaşıyorum ben, seni kandırdığım falan yok! Kendimi yeterince bok gibi hissediyordum sen öğrenmeden de!”

“Elimde değildi işte, gerçekten değildi”

Bana döndü.

“Elinde olacaktı! Zade ile olmanı aklım almıyor Dina! Adamdan nefret ediyordun sen!“ dedi ama öfkeyle konuşmaya devam etti.

“Zade şerefsizine diyecek lafım bile yok”

Derin bir nefes aldı. “Ama sen benim kardeşimsin Dina, sana söyleyecek tonlarca şeyim var”

“Cody, yapma. Durum yeterince kötü zaten, biliyorum kızgınsın ama Zade ile olmam-“ sözümü bitirmeme izin vermedi.

“Sinirlendiğim şey bu mu sanıyorsun? O benim hayatta en güvendiğim kişi, buna mı takıldım sanıyorsun? Benim delirdiğim şey benim seni buraya güvende olacağını bildiğim için getirmemdi! İkimizin yakınlaşacağını, sizin de aranızın düzeleceğini sanmamdı. Seni buraya kardeşin olarak göreceğini düşündüğüm adama bir şeyler hisset diye getirmedim kızım!”

“Bunu bu eve taşınmadan önce, gözümün önünde yapsaydın, ya da o şerefsiz bana en başından sana bir şeyler hissettiğini söyleseydi size engel olur muydum? Siz beni yok saymayı, bu evi bir fırsat olarak kullanmayı seçtiniz” dediğinde kaşlarım hızla çatıldı.

“Saçmalama Cody, çok ileri gidiyorsun!” Öfkeme hakim olmaya çalıştım, onu anlıyordum. Yine de kafasında kurup da bunlara inanmasına engel olmak zorundaydım. “bunu benim bile anlamam aylar aldı, bir anda mı oldu sanıyorsun sanki?” Dedim.

Başını iki yana salladı “nasıl olduğuyla ilgilenmiyorum, en azından artık ilgilenmiyorum. Sonucuyla ilgileniyorum.” Kapı açıldığında ikimiz de oraya döndük. Zade içeri girdiğinde Cody onun üstüne atlamamak için kendini sıkıyor gibi yerinde kıpırdandı.

“Bu evden defolup gideceksin bu gece!” Dedi ona doğru bakmadan. Gerçekten yasadığımız durum içler acısıydı, Zade cevap vermedi. Gözlerinde pişmanlığa dair bir iz de yoktu, üzgün görünüyordu o kadar.

Cody ona bakmadı, gözlerini üstümden çekmiyordu.

“Tam olarak onu yapmaya geldim Cody” dedi Zade gözlerini Cody’den çekmeden kapıyı kapattı. Sonra odasına ilerledi.

“Aynı evde kalmasaydık vereceğin tepki farklı mı olacaktı?” Diye sordum. Merak ettiğim buydu, bize kızmasının, kırılmasının sebebi bu eve geldikten sonra olması mıydı yoksa her şekilde bu işten nefret mi edecekti?

“Bilmem, en azından aynı evin içinde üçümüz beraberken salak yerine konan ben olmazdım, her şey daha normal olurdu.” Sesini yüksektti “tamam Cody! Ben çocuk değilim farkında mısın? Senden sakladığımız için de çok üzgünüm” dedim. Bu konuşmanın normal bir şekilde sonlanmayacağını biliyordum.

“O bu evden defolup gidecek” dedi. Dönüp odasına girdiğinde tek başıma salonda kalakaldım.

Zade elinde bir valizle odasından çıkmıştı, beni görünce yanıma geldi. Kollarının arasına bedenimi hapsettiğinde ağlamaya başladım. Bu histen ne zaman kurtulacaktım bilmiyorum ama bir yandan da rahatlamıştım, artık gizleyecek bir şey yoktu.

“Biraz sakinleştiğinde onunla yine konuşacağım, benimle olan iletişimi şu an umrumda değil Dina ama seninle arasının bozulmasına göz yumamam. Ya sen ve o gidecektiniz ya ben bu yüzden evden gittiğim için kendini suçlu hissetme” konuşurken başımı göğsünden kaldırmadım. Kokusu genzime dolarken gözlerim daha da yaşardı.

“Önemli değil, biraz zaman gerekiyor zaten. En azından o kendi içinde bunu sindirene kadar biraz ayrı durmamız daha iyi” dedim.

Başını salladı. Saçlarımın arasına bir öpücük kondurduğunda daha fazla bir şey demeden geri çekildim, şu an tek istediğim Cody ile düzgünce oturup konuşabilmekti.

Zade çıktığında kapıyı kapattım.

Durum gerçekten kötüydü. Telefonum tekrar çalmaya başladığında gözlerimi üstümdeki sweatshirtin koluyla sildim.

“Efendim Vi?”

“Dina? Ne oldu?” Dedi, sesi anlayışlıydı.

“Cody sinirli, pek dinlediği de söylenemez. Benim de söyleyecek doğru düzgün bir şeyim yoktu zaten. Zade gelip eşyalarını topladı çıktı, biraz sakinleşsin tekrar konuşacağım” dedim. Kendi odana girip kapıyı kapattım, sesimi alçak tutmaya çalışıyordum.

“Onu sakinleştirmeye çalıştım, şok olmuştu. Benim fark ettiğimi zaten biliyorsun Dina, ben bile sizin fotoğrafınızı gördüğümde şok geçirdim. Konu ikinizin” cümlelerini toparlamaya çalışıyor gibi durdu. “Sizsiniz işte! Bu o kadar imkansız gibiydi ki gerçekten canlı canlı gördüğümde ben bile tuhaf oldum Dina” dedi. Sıkıntıyla iç çektim.

“Çok üzgünüm, böyle öğrenilmesini istemiyorduk Vi ama daha her şey çok yeniydi. Biz bile birbirimize doğru düzgün alışamamışken kimseye bunu anlatmakla uğraşamazdık.” Dedim.

Durum tam da buydu.

“Seni çok iyi anlıyorum” dedi. Keşke cody de anlasaydı ama bunun yakın bir zamanda olacağını düşünmüyordum.

“fotoğraf kimin çektiğini çok merak ediyorum” dedim.

“Herhangi biri olabilir o gece büyük bir davet vardı” dedi.

“Cody nerede görmüş?”

“Bir magazin sitesi yayınlamış, iş adamlarıyla ilgili bir dergi mi ne olduğunu bile göremedim. Cody’e seni tanıyan bir arkadaşı yolladı. Zade’i de tanıyan” dedi.

“ zaten her şekilde öğrenecekti” dedim en azından bunu kendi içimde normalleştirmemeye çalışıyordum.

“Ben de onunla bunu konuşacağım bir şekilde kabullenecek emin olabilirsin. Zade en iyi arkadaşı” dedi.

“Ona artık güvenmediğini söyledi” dedim seslice nefes vererek.

“Normal, beklemezdi”

“ ben çok mu bekliyordum Victoria oldu işte bu saatten sonra ne yapabiliriz ki?”

“ merak etme ben senin yanındayım ayrıca ne olursa olsun bu duruma sevindiğimi söylemem de gerek”

Güldüm, gerçekten beni içten bir şekilde güldürdü bu lafları.

“Öyle mi?” Dedim.

“Neden olmasın ki, sen Cody’den bağımsız benim yakın arkadaşımsın, kuzenim için seviniyorum.”

“İyi ki varsın Vi” dedim. “Zade seni aradı mı?” Merakıma yenik düştüğümde hafifçe güldü.

“Ben onu aradım, babasının buradaki evine gidiyormuş” dedi.

Telefonu kapattığımda saat 10’a geliyordu. Odamdan çıkıp Cody’nin kapısını tıklattım ama cevap gelmedi, hafifçe açıp başımı içeri uzattığımda odası boştu. Salonu ve mutfağı da aradım ama anlaşılan evde bir başıma kalmıştım, harika!

 

Hiçbir şey yapmadan geçen koca 3 günün sonunda bulduğum ilk fırsatta kendimi evden atmıştım. Cody eve gelmiyordu, aramalarıma da dönmemişti bu yüzden onu sıkmamak için aramayı kesmiştim. Victoria ile kaldığı için içim rahat olsa da işe gittiklerinde Cody ve Zade’in arasındaki gerilimi düşündükçe tüm kaslarım geriliyordu.

Zade ve ben sürekli konuşsak da aramız bir tuhaftı, fazlasıyla uzaktık. Bana nasıl davranacağını bilemiyor gibiydi sanki Cody’nin sessizliği ona da bulaşmıştı.

Kendi kendimi yemeye bir sor verip çantama bir kaç parça eşya koyup evden çıkmıştım ve yaklaşık 20 dakikadır Zade’in kaldığı eve yürüyordum, ikisiyle de görüşmüyor olmak beni delirtecekti.

Bu yüzden en azından Zade’i görüp bu sıkıntılarımın boşa olmadığını kendime kanıtlamam gerekiyordu.

Evine vardığımda onu aradım, evden çıkmadan da aramıştım ama dönmemişti.

Tam kapatacağım esnada nihayet telefony açtı.

“Efendim Dina?” Dedi, sesi yorgun geliyordu.

“Apartmanın altındayım, kapıyı açar mısın?” Dedim. Saat 10’u geçiyordu.

“Ah, daha çıkmamıştım şirketten. İşim uzuyor biraz bu ara, şimdi çıkıp geliyorum. 10 dakikaya orada olurum” dedi.

Telefonu kapattığımda apartmandan içeri girdim, 10. Kata çıkarken üşümüş bedenim hafif de olsa ısınmıştı.

Buraya bir kaç kez geldiğim için dairesine hakimdim, yine de yabancı geliyordu.

Kapıda beklerken Zade neredeyse tam 10 dakika sonra asansörden indi, üstünde artık onun imzası olan takımlarından biri vardı, gömleğinin üstteki düğmelerini açmıştı.

Onu gördüğümde üç gün içinde ne kadar özlediğimi fark ettim.

Beni gördüğünde gülümsedi, yanıma ulaştığında eğilip dudaklarıma bir öpücük kondurdu. Midem anında tepetaklak oldu, kalbim hızlandı ve ben içimden hala bu kadar etkileniyor oluşuma sövdüm.

“Geleceğini bilseydim erken çıkardım, gel hadi. Üşümüşsün” dedi ellerimden birini tutarken. Buz kesmiş elim anında ısındı, kapıyı açmasını beklerken yanında dikildim.

“Aradım ama açmadın, evde çok sıkıldım. Cody hala gelmedi. İçim içimi yiyor”

Cevap vermese de omuzlarının biraz daha düştüğüne yemin edebilirdim. Bu konuşmayı ne zama yapsak ikimiz de ne diyeceğimiz bilemez halde sessizleşiyorduk.

İçeri girdiğimizde beni salona yönlendirdi “sen otur, ben üstümü değiştirip geliyorum” dedi. Sesi yine mesafeyle tınladı, bu durumdan nefret ediyordum. İkimiz için de zor bir durumdu, Cody ne kadar inanmasa da Zade ve benim ilişkim de bu kavgadan büyük hasar almıştı.

Büyük krem renkteki köşe koltuğa otururken içimdeki artık alışmaya başladığım huzursuzluk biraz olsun azaldı, en azından Zade biraz da olsa bunu azaltıyordu.

Salona girdiğinde üstüne lacivert bir eşofman altı ve beyaz bir tişört giymişti.

“Aç mısın?” Dedi. Başımı olumlu anlamda salladım.

“Bir şeyler sipariş edelim” dedim.

“Hayır, sürekli söylüyoruz zaten, sana bir şeyler hazırlayacağım” dedi gülümserken.

Huzursuzluğumun yerini minik mutluluk tohumları aldı.

“Bak sen, Zade Walkers bana yemek yapacak, hem de beni etkilemek için. Kimin aklına gelirdi?” Dedim gözlerimi kısarken. Mutfağa giderken bana göz devirdi, arkasından seke seke mutfağa girdim.

“İçten içe bana hayran olduğunu ve bugünlerin hayalini kurduğunu varsayıyorum” dedi. Kalçalarını mükemmel bir şekilde saran eşofmanına bir bakış attım, kesinlikle mutfakta normalden daha yakışıklı görünüyordu.

“Sadece varsayabilirsin, gerçek olmadığını ikimiz de biliyoruz. En azından şu güne kadar” dedim. Bar taburelerinden biribe yerleşirken çenemi ellerime dayadım.

“Yaptığım yemeği yediğinde bu laflarını sana hatırlatırım, hayranlık az kalacak” dedi.

Dolaptan bir şeyler çıkarmasını izledim.

“Çok mütevazisin her zamanki gibi kasıntı iş adamı”

Hafifçe kıkırdadı, aynı anda benim de gülümsemem büyüdü.

“Sen de fazla alaycısın minik hukukçu”

“Böyle hayatta kalabiliyorum” dedim.

Çıkardığı domatesleri yıkarken onu izledim.

“Yardım edeyim” yanına geçerken çıkardığı ve sos hazırladığı tavuklara istediği baharatları çıkardım.

“Cody eve gelmiyor mu hala?” Dediğinde dikkati yaptığı iş üstündeydi.

“Hayır” sıkıntıyla fısıldadığımda bıçağı tutan eli bir an duraksadı.

“Bu şekilde nasıl alışacağını bilmiyorum” dedi.

“Ben de öyle ama bir şekilde kabullenecektir, kabullenmek zorunda. Sonsuza kadar bu duruma karşı çıkamaz, çıkması için de bir sebep yok” dedim.

Yoktu, onun Zade ve benim de Dina olmam dışında bize tek bie sebel gösteremezdi.

“Onu daha öncw böyle görmemiştim, sandığımdan daha büyük oldu tepkisi” dedi.

“Cody nadir sinirlenir, senelerdir kavga bile etmedik ve şu an onun sinirinin biraz bile azalmadığını gözüme baktığında anlıyorum. Yüzü kıpkırmızı kesiliyor” dedi.

Artık tamamen bana dönmüştü.

Yüzüne baktığımda içimde kötü bir his uyandı, pişmanlık kırıntılarını okuduğumda içim öfkeyle doldu.

“Dur biraz” dedim. “Nereye varmaya çalışıyorsun sen Zade?”

“Bilmiyorum Dina, içim hiç rahat değil ve Cody böyle bir tepki vermişken seninle burada gülüşüyor olmak bile içimdeki suçluluk duygusunu büyütüyor”

Kaşlarım çatıldığında yüzüne öfkeyle bir bakış attım.

“Ben çok mu iyiyim sanki?”

“Olmadığını biliyorum Dina, olayın buraya geleceğini de biliyordum. Yine de düşünmekle gerçek birbirinden farklı hissettiriyormuş.”

“Ne diyorsun yani? Cody düzelene kadar görüşmeyelim mi? Ya da konuşmayalım mı? Cody de kendi kendine bir anda kabullenmeye mi başlayacak?” Sinirle konuştuğumda söylediklerini mantığıma oturtmaya çalışıyordum.

“Hayır, öyle demiyorum.” Ellerini tezgaha yasladı. “Cody’nin yüzündeki bakış bana kendimi iğrenç bir adam gibi hissettirdi. Bunu aşmaya çalışıyorum” dedi. Benden uzak durduğunu o an fark ettim, eve geldiğimizden beri bana dokunmamıştı bile. Bunu istemeden yapıyorsa bile benden uzaklaşmış olduğu gerçeği yüzüme tokat gibi çarptı.

Elimi bir parça peçeteye sildim

“Ben gidiyorum, sen de neyi nasıl aşarsın bilmiyorum ama benim daha fazla bunlara tahammülüm kalmadı. Bu kadar korkaklaşacağını tahmin etmemiştim” mutfaktan çıkarken çantamı aldım. Ceketimi giyinirken gelip beni kolumdan tutmaya çalıştı.

“Saçmalam Dina, yaptığım şey korkaklık mı? En yakın arkadaşımla arkadaşlığım tamamen kopmuş durumda, biraz bile bocalayamaz mıyım?”

Mavi gözleri benimkileri buldu.

“Bocalayabilirsin, benim de abimle aram bozuldu. Eve bile gelmiyor, ben de bocalıyorum. Ama senden uzak durmuyorum, bunu düşünmedim bile!”

Eliyle saçlarını karıştırdı, uzun bedeni kapıyla aramda duruyordu.

“Senden uzak durmayı istemiyorum zaten ama şu an birbirimize ve bu duruma alışana kadar eskisi gibi olamayacağımızı anladım.”

“İyi işte, ben de eskisi gibi olmuyorum zaten. İkimiz de alışana kadar ne yapacağın umurumda değil”

Yanından geçip kapıyı açtım.

“Ne yaparsan yap, sakın bana tüm bunların boşa olduğunu düşündürme Zade”

Ona bakmadan çıkıp gittim, neyse ki bana engel olmadı..

Loading...
0%