@sudesi
|
Sehpada duran pizzadan bir dilim aldığımda Victoria'nın telefonundan gösterdiği elbiseye bir kez daha baktım. "Kesinlikle bayıldım" diye itiraf ettim. Cüretkar bir elbise olmasına rağmen ona çok yakışacağına emindim. "Çok sevindim beğenmene, bence sen de gelmelisin." Dedi. Cody'nin çalıştığı şirketin bağış gecesinden bahsediyordu. "Hayatta gelmem, nefret ediyorum o tarz ciddi ortamlardan biliyorsun" dedim gözlerimi devirerek. "Yine de güzel bir davet elbisesi giyip ortalarda salınmak için ara sıra hoş görebilirsin" dedi. Güldüm, onu gerçekten özlemiştim.
"Erkek arkadaşınla ayrıldığını söyledi Cody" dedi. Gözleri açıklamam için beklenti doluydu. Tenimi yakan sıkıntıyı görmezden geldim. Başımı salladım. Zade gözlerini dikmiş beni izliyordu. Bu konu ilgisini çekmiş gibiydi. "Ne oldu? Telefonda hiç bahsetmedin" dedi. Cody mutfak masasından dik dik baktı. "O çocuktan nefret ediyordum zaten" dediğinde be de ona ters ters baktım. "İyi bir dönem geçirmedim, bölümü bırakmak istememi, daha doğrusu California'yı bırakmak istememi pek sıcak karşılamadı. Yürümeyeceğini biliyordum zaten" dedim. Koca bir yalandı. Koskoca 1 senem çöp olmuştu. Nate her zaman bencil biri olmuştu fakat iş benim hayat kararlarıma geldiğinde böyle olmaması gerekiyordu. Bunu ona tatlı bir dille anlatamamıştım. 2. Sınıfta Psikolojiyi bırakmam ona göre tamamen saçmalıktı. Amerika'nın bir ucundan ötekine taşınmak istemem daha da saçmalıktı. Doğrusunu söylemek gerekirse Californiada mutsuz ve yalnızdım. Evden çok uzaktı. Arkadaşlarımı çok sevmeme rağmen oturmayan pek çok şey vardı ve orada daha fazla kalamazdım.
"Detayları sonra konuşuruz" dedi. Onların önünde hiçbir şekilde bu konuyu konuşmak istemediğimi anlamıştı.
"Hadi bir yerlere çıkalım, Dina'nn yarın dersleri başlıyormuş. Yoğun olur, biraz eğlenelim ve ona hoş geldin diyelim" dedi Vi neşeyle el çırparak. Saat gecenin 11'i olmuştu ve şu an istediğim tek şey uyumaktı. Tam ağzımı açıp konuşacağım sırada Zade sinir bozucu gülümsemelerinden birini gösterdi. O dudaklarını koparacaktım. "O bu saatte inekli pijamalarını giyinip uyur, uslu kız" dedi. Bu adamın ölümü benim ellerimden olacaktı, bu konuda çok nettim. Yüzüme sinsi bir gülümseme yerleştirdim. İnekli pijamalarıma bok attığı için onun dolabını aleve vereceğimi gösteren bir bakış attım. "Mükemmel bir fikir. Gel hazırlanalım" dedim benden beklenmeyen bir hızla onaylayıp. Cody kıkırdadı. "Sırf Zade haklı çıkmasın diye geliyorsun" Victoriayı odama çekiştirirlen ona "Kapa çeneni Cody" diye bağırdım.
Dolaptan askılı siyah mini bir elbise seçtim ve ayağıma en sevdiğim gümüş topuklu ayakkabılarımı giydim. Uzun bacaklarım kendimde mütevazi olmayacağım tek konuydu, fiziğim ince uzun ve güzeldi. Bu yüzden böyle elbiselerin içinde kendimi son derece özgüvenli hissediyordum. Victoria da üstündeki jean'e uyumlu parlak kumaş bir bluz seçti dolabımdan. Onunla 5 senede kız kardeş gibi olduğumuz için kıyafetlerimi rahatça paylaşabileceğim sayılı kişilerden biriydi. En yakın arkadaşım Californiada kaldığı için Vi buradaki en yakın dostumdu. Saçlarımı hızlıca düzeltip hafif bir makyaj yaptım. "Keşke şu bacakların bende olsa Dina. Uzun bacaklı olmanızdan nefret ediyorum" dedi. Ona gözlerimi devirdim, ne kadar seksi bir fiziği olduğunu o da biliyordu ama beni bu konuda övmeye bayılırdı. Mavi gözlerini ortaya çıkaran bir makyaj yaptıktan sonra odamdan çıktık.
"Biz hazırız, hadi çıkalım ve şu yeni açılan bara gidelim. Kokteyllerinin çok iyi olduğunu duydum" dedi Vi.
Cody yaklaşıp Victoria'nın kulağına bir şeyler fısıldadı. O da ona son derece cilveli bir bakış attığında aralarında ne tarz bir konuşma döndüğünü anlayıp kusuyor gibi yaptım. Kesinlikle abimle ilgili herhangi bir sevgi diline alışamayacaktım.
Zade kendi odasından çıktığında aptal vücudum onu gördüğünde verdiği anlamsız tepkilerden birini verdi ve kasıldı. Üstünde gözlerini mümkünmüş gibi daha da güzel gösteren lacivert bir gömlek ve siyah bir pantolon vardı. Loş ışıkta gözleri buz gibi bir maviydi. Fazla soğuk bir mavi. İçimi üşüten bir tonda. Bakışlarımı ondan çekip çantamı karıştırıyormuş gibi yaptım. Beni süzen gözlerine daha fazla bakmak istememiştim çünkü. Beraber çıktığımızda Zade'in arabasına yerleştik ve hala çok canlı olan New York sokaklarını yüzümde aptal bir sırıtışla izledim. Buradaki canlılığı her zaman seviyordum. Hiçbir zaman hayalim buraya taşınmak olmamıştı ama Cody burada üniversiteye yerleştiğinde herkes gibi ben de buraya aşık olmuştum.
Arabadan inip önü tıklım tıklım olan bir bara girdiğimizde insan kalabalığı ve yüksek sesli müzik verdiğim karardan direkt pişman olmamı sağlasa da sırtımı dikleştirdim. İnekli pijamalarımı çok özlemiştim... İçeri girerken dar koridorda biri bana çarptığında yana doğru savruldum. Arkadan belime dolanan kocaman eller elbisemin üstünden tenimi yaktı. Vücudum alev aldı. Omzumun üstünden arkaya baktığımda Zade gece kadar koyu mavi gözlerini üstüme dikmişti. Ellerinin hakimiyekinden hızlıca kurtulup doğruldum. "Teşekkürler" diye mırıldandım beni duyamayacağı bir sesle. Arkamdan gelirken tüm tüylerim diken diken oldu. Üstümdeki etkisinden mi yoksa ondan mı daha çok nefret ettiğimi bilmiyordum.
Bir masaya yerleştiğimizde kendime bir kokteyl söyledim. Yüksek ses kulaklarımı ağrıtmayaca başlasa da mutluydum, en azından Victoria bunu garantilemişti. "Hadi dans edelim, Cody sadece oturmayı biliyor" dedi. Uzattığı elini tutup ayağa kalktım. Yanımda oturan Zade'in uzun bacaklarını zorla da olsa aşıp dans edenlerin arasına karıştık.
3. İçkimizden sonra ikimiz de kahkahalar atarak deli gibi dans ediyorduk. Kalçalarımızı birbirine sürterken Cody yanımıza geldi ve Victoria'nın belini tutup kendine yasladı. Onları izlerken içimde oluşan aptal mutluluğa kaşlarımı çattım. Ne zamandır duygusal biriydim ben? Etrafımda dönüp dans etmeye devam ederken gözüm masamıza takıldı. Zade doğrudan bakışlarımı yakaladı çünkü beni izliyordu. Dans eden bedenimi izliyordu daha doğrusu. Yüzünde oluşan ifadeden ne düşündüğünü çözemedim. Bakışları resmen içime işledi. Onu görmezden gelmeye çalıştım. Beni rahatsız hissettirmek için elinden geleni yapıyordu ve bunu bilerek olduğunu biliyordum. En mutlu anlarımda bakışlarını üstüme dikerek beni diken üstünde hissettirmeyi kendine hobi edinmişti. Bu yüzden onu görmezden gelerek dans etmeye devam ettim.
Ayaklarım dans etmekten ağrıdığında gidip yerime oturdum. "Dansım hoşuna gitti mi?" Yine dilimi tutamadan düşünmeden konuşmuştum ve bu muhtemelen aramızda yeni bir tartışmaya başlatacaktı. "Daha çok can çekişiyor gibiydin" diye yapıştırdığında ona gülümsedim. "Üstümde öyle bir etkin var işte. Sen bana baktığında ölmek istiyorum" gözlerimi devirdim. Bana gülümsedi, bu gülüşün içten bir gülüş olduğunu biliyordum. Aramızdaki bu gerilim hoşuna gidiyordu, buna bağımlıydı. Yoksa bu kadar senedir benimle uğraşmaktan bıkması gerekiyordu. "Ne oldu? Beni mi özledin sen? Yokluğumda uğraşacak bir oyuncağın yoktu herhalde?" Dedim üstüne giderek. "Hiç kimse senin sinirlendiğinde verdiğin zevki vermiyor maalesef" dedi. Boynuma kadar kızardım. Dipsiz bir kuyuyu andıran koyu mavi gözlerindeki ışıltı içimde hiç olmaması gereken bir noktaya dokundu, beni heyecanlandırdı. Bu yüzden bakışlarımı hemen çektim. Onunla aramızda değişen bir şey vardı. Daha yoğun, daha mesafeli bir gerilim vardı. Her zamanki umursamaz saldırgan tavrımız yerini daha tuhaf bir şeye bırakmış gibiydi. Tehlikenin kokusunu alıyordum ve bu koku Zade gibi kokuyordu. Aynı evde kalacağımız için ondan ne kadar uzak durursam akıl sağlığım için o kadar iyi olacaktı. Özellikle Cody ortalarda yokken.
Gecenin sonunda Cody Victoriayı evine bıraktığı için Zade ve ben sessiz bir yolculuk geçirdik. Asansöre binip anahtarı kapıya sokana kadar da konuşmamıştık. İçeriye girdiğimde ışıkları açtım ve banyoya ilerledim. Duş alıp uyumak istiyordum sadece. Sıcak bir duş tüm kaslarımı gevşettikten sonra bornozuma sarılıp çıktım. Zade kendi odasındaydı ve ne yaptığı umrumda bile değildi. Odama geçip tüm gecemin konusu olan inekli pijamalarımı üstüme geçirdim. Askılı nir üst ve mini şorttan oluşan pijama Zade beni gördüğünden beri alay konusuydu. Ve inadına bunlardan 3 tane almıştım. O alay ettiği için bu pijamayı daha çok seviyordum. Odamdan çıkıp kocaman bir bardağa su doldurdum. Karanlık mutfaktan çıkarken bir bedene çarpmamla elimdeki su ikimizin de üstüne döküldü. "Dikkat etsene!" Dedim sinirle. Kaslı göğsüne bakakaldığımda kelimelerim sona doğru cansızlaşmıştı. Su damlaları çıplak göğsünde son derece... tanrım! Olmaması gerektiği gibi duruyordu işte. Aptal bluz üstüme yapışmıştı ve soğuk su belli etmemesi gereken tüm detaylarımı belli ediyordu. Bu detaylar Zade'in de dikkatini çekmişti. Bakışlarını yüzüme çevirdiğinde kaşları çatıldı. "Bu pijamaları çok seviyorsun değil mi?" Yüzüm utançtan yanmaya başladığında bunu gizledim. "Işığı yakmadan evde dolaşırsan böyle şeyler olur Dina" dedi. Sonra hiç etkilenmemiş gibi yanımdan geçip mutfağın ışığını yaktı. Bardağı gürültüyle tezgaha bıraktım ve ayaklarımı yere vura vura odama girdim ve kapıyı kapattım. Ondan nefret ediyordum, ondan ve koca cüssesinden ayrı ayrı. Zade Walkers kesinlikle sabrımı taşıran son damla olacaktı. |
0% |