@sudesi
|
Ağzıma bir patlamış mısır daha attım, yorgunluktan ölüyordum. Tüm hafta boyunca ev ve okul arasında mekik dokumuştum. Hafta sonu geldiği için mutluydum. Zade ve ben birbirimizi tam 1 haftadır tamamiyle görmezden geliyorduk. Alışık olduğum umursamaz bakışlarını yeniden görmenin beni rahatlatacağını sanmıştım ama bu öfkelenmeme sebep oluyordu. Onunla ilgili her şey beni sanki sinirlendirmek içindi, sayesinde ben de dengesizin teki olmuştum işte. Yine de eski halini görmek son zamanlardaki anlamsız tavırlarından daha iyiydi. Zade her zaman tutarlı biriydi, bana kiminle nerede olduğumu sorup sonra benimle kavga edecek biri değildi. Alışkın olduğum halinde kalması ikimiz için de daha iyi diye yineledim kendi kendime. Sanki buna inanacakmışım gibi… Cody dün New York’a dönmüştü ve sabah eve gelmişti. Tüm gün uyuduğu için onu yeni görebiliyordum, birlikte açtığımız filmi izlerken sessizdi. “İyi misin?” Diye sordum. “Evet, işle ilgili bir şey düşünüyordum” dedi. Filmi durdurdum. “Sorun mu var?” Vücudunu koltukta tamamen bana döndürdü, konulmak istediğini anladım böylece. “Daha sık gelmemi istiyorlar ve Vi bu konuda sıkıntı çıkarmaya başladı” sesi son derece bunalmış geldi kulağıma, istemsizce ben de kötü hissettim. “Haksız olduğunu söylersek bu sefer ona haksızlık etmiş oluruz Cody. 1 aydır yoksun ve zaten burada yalnızca 1 hafta duruyorsun. Özlüyor ve alışık değil” dedim. “Haklı zaten, ben de sıkılmaya başladım. İş çok iyi bir iş ama Vi de buradaki düzenini bozup benimle tamamen ülke değiştiremez. Burada isim yapmaya başladı, işleri son derece güzel gidiyor” dedi. Belki bencillikti ama Cody’nin tamamen başka ülkeye taşınmasını ben de asla istemezdim. O benim ne olursa olsun hayattaki en iyi arkadaşımdı. “Ne yapmayı planlıyorsun?” “Bir süre daha bu şekilde idare ederim sanırım ama daha sık gelmemi isterlerse başka bir yer bakacağım” dedi. Aklında Zade ile birlikte çalışmak olduğunu biliyordum, bu onun için de büyük şanstı. “Victoria her zaman sana destek oluyor, olacaktır da. Ama araya özlem girerse sıkıntılar çıkmaya başlar” dedim. Konuşmamız içeri giren Zade ile bölündü. “Akşam ki davete gelecek misin?” Diye sordu. Doğrudan Cody’le konuşuyordu, yüzüme bilerek bakmadığını biliyordum. Dizlerimi kendime çekip çenemi diz kapaklarıma yasladım ve yüzünü izledim. “Bu gece Victoria’nı yemeğe çıkaracağım” dedi. “Gelseniz iyi olabilirdi, büyük şirketlerin yöneticileri davetli.” Dedi. Cody için onun da burada bir fırsat kovaladığını anladım. Zaten her zaman beraber çalışmak istemişlerdi. Cody omuz silkti “Sen kiminle gideceksin?” “Bilmiyorum, henüz kimseyle konuşmadım” “Lisa dört gözle bekliyordur” dedi Cody pis pis sırıtıp. Meraklı bakışlarım Zade ile buluştu, gözleri gözlerimden hızla ayrıldı. Lisa da kimdi? “Olabilir, zaten şirketten biri olursa iyi olur.” Kucağımda duran patlamış mısır kovasına eğildi. Çocukça davranmamak için mısırları ondan uzaklaştırmadım. İçinden iki üç tanesini ağzına atarken lanet kokusu ciğerlerimi istila ediyordu. Koltukta biraz geriye kaymak zorunda kaldım, buna karşılık olarak dudağının kenarı yukarı kıvrıldı. Uyuz! Telefonumla oynarken bile hala adı geçen kadının kim olduğunu düşünüyordum. Kolyenin sahibi olabilir miydi sahi? Aklıma gelen bu ihtimal içimi huzursuz etti. Hayatta en nefret ettiğim duygu kıskançlıktı belki de ve şu an kalbimde çalan bu çanlar kıskançlığın melodileriydi. Bunu fark etmek bir anlık şokumla sonuçlandı. Zade benim kıskanacağım hiçbir şey yapamazdı, içimde öyle duygulara sebep olacak hiçbir etkisi olamazdı. Bunu içimden defalarca tekrarladım. Sonra da kalkıp odama gittim ve okuduğum kitabımı aldım, kafamı dağıtmak için buna ihtiyacım olacaktı. Odağımı asla okuduğum cümlelerde tutamadığından 15 dakikadır aynı sayfayla bakışıyordum. Son kelimeyi üç kez okuduğumu fark ettiğimde kitabın kapağını çarparak kapattım ve yatağın benden uzak köşesine fırlattım. Odamdan çıkıp salona girdiğimde Cody kapının önünde ayakkabılarını giyiyordu. “Ben çıkıyorum, gece Victoria’da kalırım. Yarın görüşürüz bebeğim” dedi. Moralinin biraz düzeldiğini gördüğümde içim rahatladı. “Görüşürüz, seni seviyorum aptal” dedim. Bana bir öpücük atıp kapıdan çıktı. Zade ile yeniden evde tek olduğumuzu düşünmeyi reddedip koltuğa oturdum ve televizyondan güzel bir şeyler bulmaya çalıştım. O esnada kapı çaldı. Cody bir şey unuttuğu için geri dönmüş olmalıydı. Kapıyı açtığımda elim kapı kolunda asılı kaldı. Karşımda üstüne tamamen yapışan siyah ve zarif bir gece elbisesi giymiş bir kadın duruyordu. Boyu topuklularla ancak benim boyundaydı ama fiziği… Son derece kadınsı hatları kıskançlıktan çatlamama sebep olabilirdi. Dolgun fiziğini ortaya çıkaran dar elbise de cabasıydı. Arkamdan Zade’in sesi geldiğinde nihayet kapıdan biraz çekilip kadının açısından çekildim. “Hazırlanmıştım, yukarı kadar çıkmana gerek yoktu” dedi Zade. Kadın beni tamamen görmezden gelip içeri bir adım attı. “Sorun yok, arabada beklemek istemedim” dedi. Kendimi tamamen görünmez hissetmemek adına yanlarından geçtim. Zade beni fark etmiş gibi bana döndü. “Ben çıkıyorum, görüşürüz” dedi kravatını tamamen bağlarken. Kadın sanki beni yeni görüyormuş gibi bir edayla elini uzattı. “Ah, merhaba. Ben Lisa” Yapmacık gülümsememi olabildiğince gerçekçi göstermeye çalıştım ve gülümsedim. Dudaklarım o kadar istemeye istemeye yukarı kıvrıldı ki acıdıklarına yemin edebilirdim. Ya da dramatik beynim bana oyun oynuyordu. Elini sıkarken kırmızı ojeli parmakları ellerimi esir aldı. Tanrım, kadın tam bir afetti ve bundan nefret ettim. Beni süzdüğünde üstümdeki askılı spor atletim ve siyah şortuma lanet okudum. Kadın beni en boktan halimle görmüştü ve benim kafamı buna takıyor olmam daha da boktandı. Kendi düşünce denizimde boğulmama ara verip “Dina” dedim. Elimi elinden kurtarabildiğimde dikkatini tamamen Zade’e vermişti. “Çıkalım mı?” Dedi Lisa kocaman gülümsemesini bahşedip. Zade omuzlarına oturan ceketini giydiğinde ne kadar yakışıklı göründüğünü görmezden gelmeye çalıştım. “Görüşürüz” dedim salona girerken. Son gördüğüm şey ise Zade'in kadının beline attığı eli ve Lisa’nın bundan son derece memnun olmuş gülümsemesiydi. Pislik! Neden bunu dediğimi bile bilmiyordum ama öyleydi işte! İçim içime sığmaz bir vaziyette evin içinde tıkılıp kalmıştım. Aklımdaki düşünceleri bi kenara bırakıp telefonumu elime aldım. Riley mesaj atmıştı, ona buluşmasının nasıl geçtiğini sordum. Onun yanıt vermesini beklerken sosyal medya hesabıma girdim ve parmaklarım benden izinsin bir şekilde arama tuşunu buldu. Zade’in kullanıcı adını yazdığımda sadece 2 gönderi bulunan profiline girdim. Biri Cody ile eski bir fotoğraflarıydı, ben çekmiştim. Diğeri akşam çekilmiş bir fotoğraftı, arkasında ışıklar bulunan yüksek bir yerde oturuyordu. Sadece yan profili gözükse bile Zade’in mutlu olduğunu anlamıştım. Fotoğraftan bile anlaşılan bir rahatlığı vardı. Fotoğrafı kimin çektiğini bile bilmiyordum. 2 senedir tamamen kopuk vaziyetteydik ama ondan öncesinde onunla ilgili çoğu şeyi Cody ya da annemden duyabiliyordum. Bu şu ana kadar umrumda olmamıştı ama fotoğrafa bakarken bunu kimin çekmiş olduğunu bile merak ettim. Mutlu bir anında olduğunu biliyordum ve onu en son ne zaman mutlu gördüğümü bile hatırlayamıyordum. Annesi öldüğünden beri benim için Zade hep aynıydı. Duygusal durumu bile tutarlı, değişmez cinstendi sanki. Hiç sinir krizi geçirdiğini ya da mutluluktan havalar uçtuğunu görmemiştim, onu en son gördüğümde duygularını aldırmış olabileceğini bile düşünmüştüm. Fotoğrafa uzun uzun bakmayı kesip takip ettiklerine baktım, kadının adını arattığımda hiçbir şey çıkmadı. Buna sevindiğim için kendimi aptal gibi hissediyordum. Bana neydi sanki! Odama gidip uyuma kararı aldığımda saat 12’yi geçiyordu. Zade hala gelmemişti, umarım da bugün gelmezdi. En kısa sürede onun da yeniden iş için bir yerlere gitmesini ve benim normale dönmem için bir fırsat çıkmasını istiyordum. Uykumdan uyandığımda çok susamıştım, kalkıp su almak için odamdan çıktım. Buzdolabından sürahiyi aldığımda neredeyse sürahiyi elimden düşürecektim. Zade ne ara mutfağa girmişti bilmiyordum ama kapıda durmuş elleri cebinde beni izliyordu. “Beni korkuttun!” Dedim elimi kalbime götürüp. Sürahiyi gürültüyle masaya bıraktığımda hızlanan soluklarımın yavaşlamasını bekledim. Yanımdan geçip dolaptan bir bardak çıkardı ve önüme koydu. Bardağa su doldurup tek dilişte bitirdiğimde bile beni izliyordu. “Gecen uzun sürmüş” dedim gözlerimi kaçırmadan. Omzunu silki ve kalçasını ada tezgaha dayadı. Ben de karnımı onun yanındaki tarafa dayamış bardakla oynuyordum. “Seninki kısa sürmüş gibi” dedi uykulu gözlerimi ve dağılmış saçlarımı işaret edip. “Henüz davetlere katılacak birini bulamadığımdan” dedim. Gülümsedi, gözlerine ulaşmayan bir şekilde gülümsedi. “Sevgilin olduğunu bilmiyordum” deyiverdim. Ağzımdan çıkan şeye ben bile inanamadım. Bu tarz bir konuşma aramızda asla geçmemişti. Gülümsemesi büyüdü. “Sevgilim değildi zaten” dedi. “İş arkadaşım” “Onun için pek öyle değil gibiydi” dedim. Bugün ağzımı tutmak için yapıştırmam gerekiyordu anlaşılan. “Bilmem, farkında değilim” yalancı pislik, resmen oyun oynuyordu. Kollarımı birleştirip tamamen ona döndüm ve ağırlığımı bir bacağıma verdim. “Kadının belini tutarken de hiç farkında değilmiş gibiydin” dedim. “Çok şirindiniz” Duruşunu benimkini taklit edecek şekilde değiştirdi. Dirseği hafifçe kolumun dışını okşadı, sanki o noktadan tenimde bir şimşek çakmış gibi hissettim. Nefesim sıklaştı. “Bana bu kadar dikkatli baktığını bilmiyordum Dina. İlgini mi çekmeye başladım yoksa?” Söylediği şeyi tamamen dalga geçmek için söylediğini bilsem de itiraz etmek için çemkirmeye hazırdım. Elini kaldırıp dudaklarıma koyduğunda gözlerim şaşkınlıkla açıldı. Yüzünü yüzüme yaklaştırdı ve nefesini kendi nefesimde hissettim. “Sen bağırmaya başlamadan önce apartmanda 12den sonra gürültünün yasak olduğunu hatırlatmam gerek.” Parmağını dudağımdan çekerken bilerek dudağıma sürttü. Bakışları alt dudağımdaydı, gözlerinde koyu hareler belirmişti. Gözlerim adem elmasına takıldı ve hafifçe yutkunduğunu gördüm. Bu karnıma kramp girmesine sebep oldu. “İyi geceler” dedi bakışlarını dudaklarımdan çekmeden. Sonra da beni nabzım kulaklarımda atar bir halde tek başıma bıraktı.
oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın ❤️❤️❤️❤️ öptüüüm -Sude |
0% |