@sudesi
|
Davetin olduğu günden itibaren Lisa ismini pek çok kez duyar olmuştum, çoğu Cody’nin dalga geçmelerindendi. Şu an olduğu gibi zevzeklik ediyordu.
“Kadının sana olan ilgisini baban bile fark etmiş Zade, salağa yatman çok komik” dedi pat diye. Gözlerimi karşımdaki adama diktim, her tepkisini ölçmek için yüzünün her noktasını taradım.
Hiç mimik oynamadı.
“Yapacak daha iyi işlerin yok mu senin?” Dedi en sonunda.koltukta geriye yaslanıp uzun bacaklarını öne uzattı.
“Şu anlık yok” diye yapıştırdı Cody. Başımı iki yana salladım. Abim hala bir çocuğun zeka seviyesine sahipti.
Lisa ile aralarında ne olduğunu henüz anlamış değildim fakat Zade’in karşılık vermediği de açıktı. Henüz…
Yine de iki türlü de beni ilgilendirmezdi.
Telefonuma gelen mesajla ilgimi karşımdaki ikiliden çektim.
Riley gruptan mesaj atmıştı ve Jason çok komik bir stickers yanıt vermişti, elimde olmadan kıkırdadım. Gülümseyerek mesaj yazmaya başladığımda gruptan sohbet etmeye devam ettik. Başımı kaldırdığımda delici mavi gözlerle karşılaştım.
Kalbimin ritmi anında değişirken bakışları yüzümdeki gülümsemede oyalandı. Kaşları mümkünmüş gibi daha çok çarpıldığında telefonumun ekranı aydınlandı ve bir bildirim daha geldi. Bakışlarımız aynı anda telefonuma döndüğünde Zade sinirle yerinden kalktı. Sinirlenmiş miydi bu cidden? Salondan çıktığında arkasından anlamsızca bakakaldım.
“Derdi ne bunun?” Dedim Cody’e doğru.
“Hiçbir fikrim yok. Sen kiminle konuşuyorsun öyle güle güle.” Dedi.
“Okuldan arkadaşlarımla”
“Akşam Vi yemeğe çağırıyor. 4’ümüz olacağız, iyi geçinin” dedi.
Kumral saçlarını eliyle düzelttiğinde ona gözlerimi devirdim.
“Çok konuşma, sen yokken henüz birbirimizi boğmadıysak iyi gidiyoruzdur değil mi?” Dedim.
Bana bakmadan başını salladı.
“Hı-hı öyledir tabii.” Dedi. “Hazırlan hadi, erken gidip yardım ederiz, biricik sevgilim sizi doyurmak için fazla yorulmasın”
“Bak sen şu ideal sevgili tipine, aferin Cody. Öğrenmişsin” dedim.
Bana dil çıkardığında kalkıp çoktan odama gidiyordum.
Üstüme rahat jean bir şort ve keten beyaz gömleğimi giydim. Gömleği şortun içine tıkıştırdğımda belime kahve bir kemer de taktım. Saçlarımı salık bıraktım. Zaten eve gidecektik, makyaj yapmakla uğraşmak istemedim.
“Hazırım ben” dedim.
Zade salonda üstünde koyu bir kot pantolon ve beyaz bir tişörtle oturuyordu. Haftanın neredeyse her günü onu takım elbise ya da gömlekle gördüğümden bu hali gözüme oldukça çekici gelmişti.
Aptal kafam onu bu aralar sürekli çekici bulmak için an kollar gibiydi…
Adamı incelemeyi bırakıp beyaz spor ayakkabılarımı ayağıma geçirdim ve üçümüz beraber çıktık.
Cody’nin beyaz Volvosunun arka koltuğuna yerleştiğimde 10 dakikalık yolu sessizlik içinde geçirdik. Bu her zaman böyle olduğu için Cody bu duruma alışkındır. Yine de bize laf çakmaktan geri durmadı.
“Siz evde de mi böyle dilinizi yutmuş bir şekilde oturuyorsunuz.” Diye sordu.
Cevap vermediğimde dikiş aynasına gözlerim kaydı, Zade de aynı şeyi yapmış olacak ki göz göze geldik. Koyu mavi gözleri gecenin ışıkları altında parlıyordu. Kanımın tenimin altında kaynadığını hissettim.
“Dina’nın dili bir tek benim yanımda bağlanıyor” dediğinde gözlerim büyüdü. Aynadan gözlerime bakmayı sürdürdüğünde güldüğünü gördüm.
“Kapa çeneni, sanki sen her gün benimle konuşmak için ölüp bitiyorsun” dedim savunmaya geçip.
Gözlerime bakışlarımı ondan kaçırmama sebep olacak kadar uzun baktı.
Cody konuşmamıza yalnızca bir oflama ile tepki verdi ve araba durdu.
“Geldik” dedi arabadan inerken.
Ben de indiğimde kapıyı kapatamayan Zade kulağıma eğildi. Sıcacık nefesi kulağımı gizleyen saçlarımı okşadığında irkilip ona dönmemek için kendimi tuttum.
“Belki de bitiyorumdur”
Kapıyı çarparak kapattığımda ona kaşlarımı çatarak baktım, benimle alay ediyordu. Böyle konuşmaları ergenlik yıllarımızda defalarca yapmıştı ve beni o zamanlar da delirttiğini biliyordu. Yine aynı tepkiyi vermemek için çabalasam da suratımın aldığı hal onu yeterince eğlendirmiş olacak ki dişlerini gösterecek şekilde gülümsedi.
“Keşke şu çocuk halini herkes görse, koca şirketi nasıl yönetebiliyorsun bu halinle anlamıyorum” dedim Cody’e yetişirken.
“Doğru söylediğime inanmayı seçersen bu kadar sinirlenmezsin” dedi. Bunu söyleyiş tarzına daha çok sinirlendim. Cevap vermeden Cody’nin arkasından binaya girdiğimizde ikimiz de konuşmayı kesmiştik.
Vi kapıyı açmış bekliyordu. Tatlı ve mükemmel dizayn ettiği evine girdiğimde bana sarıldı.
“Nasıl gidiyor?” Zade’le sarıldığında Zade de ona benim bile içimin eritmesine sebep olacak kadar tatlı bir gülümseme yolladı. İkisini yan yana gördüğümde hala benzerliklerine şaşırıyordum, kuzen değil de kardeş gibiydiler. İçeri girdiğimde onları arkamda bıraktım.
Çantamı koltuğa attım ve Victoria ile mutfağa girdik. Zade de yanımıza geldiğinde Victoria ona döndü.
“Salata yapar mısınız, biz de masayı hazırlayalım” dedi. Zade başını sallayıp çekmeceden bir bıçak aldı. Victoria yemekleri salona taşırken bizi yalnız bırakmıştı.
Dolaptan malzemeleri çıkarıp Zade ile salata yapmaya kovulduğumuzda ikimiz de sessizdik. Ondan olabildiğince uzak duruyordum, çok geçmeden işimizi halledip salona gittiğimiz zaman çok tatlı bir masa hazırlamışlardı.
“Yemeklerimi beğenmezseniz de hepsini bitirmek zorundasınız” dedi.
“Neyi kutluyoruz” dedim köşedeki Bollinger şişesini işaret edip.
“Marka yeni bir koleksiyon çıkarıyor.” Dedi. Sonra hepimize gözlerinden taşan bir heyecanla baktı. “Koleksiyonun baş tasarımcısı ben olacağım!”
Ağzımdan bir sevinç çığlığı koptu. Hemen gidip onu kollarımın arasına aldığımda benimle bir çocuk gibi zıplıyordu.
“İnanamıyorum! Bu mükemmel bir haber!” Üiversite yıllarından beri en büyük hayali bir koleksiyon çıkarıp defile hazırlanmaktı ve 2 senedir çalıştığı markada o kadar başarılı olmuştu ki bunun en sonunda olacağını biliyorduk. Fazlasıyla yetenekliydi ve hayal gücü onu kısa sürede diğerlerinden ayırmıştı.
Zade ona sarıldığında başına minik bir öpücük kondurdu.
“Eminim harika olacak, seninle gurur duyuyorum” dedi. Victoria ona bir kez daha sarıldı.
“Beni ağlatacaksın, amcam ve sen bu konuda her zaman en büyük destekçiydiniz” dedi.
Zade’in babası Derek oğluna ne kadar otoriterse Victoria’da o kadar yumuşaktı. Vi’nin annesi -Derek’in kız kardeşi- her zaman onun da Zade gibi Derek’le çalışmasını istemişti. Victoria için üniversite seçim dönemi bir kabus gibiydi. Sonunda Derek olaya el koymuş ve Victoria için kapının her zaman açık olacağını ama en azından şimdilik istediğini yapıp görmesine izin vermelerini söyledi.
Bu yüzden Victoria için her zaman kariyerinin en büyük destekçisi onlardı. Bir insanın iki kişiye nasıl bu kadar farklı olduğunu o zaman görmüştüm, Zade kendi oğlu olduğundan mıydı bilmiyorum ama konu o olduğunda mükemmeliyetçi tavrından asla ödün vermiyordu. Onun başarısını görmek onu herkesten fazla gururlandırsa da başarısızlık ihtimali bir o kadar kabul edilemezdi. Bunu onları uzaktan izleyen ben bile görebilmiştim. Bu yüzden Zade mükemmeldi, her zaman. Öyle olmak zorundaydı, bu halinden memnun muydu onu bile bilmiyordum çünkü renk belli etmeme konusunda da çok iyiydi. Sevmediği bir şeyi yaparken bile bunu anlayamazdım.
Onlara bakarken dalıp gitmiştim, herkes masaya oturduğunda ben de Zade’in yanındaki boş sandalyeye oturdum.
Yaptığı soslu tavuktan tabağıma servis ederken Victoria Zade’e döndü.
“Amcam haftaya mı geliyor?”
“Evet, 1 hafta kalacak zaten. Seni görmeye gelir” dedi.
Vi başını salladı. “Onu özledim”
“Onu önleyebilen tek kişi sensin” dedi Cody gözlerini devirip.
“Çünkü yalnızca bana işkolik halini göstermiyor” diye yanıtladı.
“Sen onu biriciğisin de ondan” deyiverdi Zade. Victoria’nın çatalı yarı yolda takıldı. Bakışları yumuşadı ve Zade’in mavi gözlerini buldu.
“Böyle söyleme, senden beklentisi çok yüksek sadece” dedi.
Zade bu konuşmanın burada, daha doğrusu benim yanımda yapılıyor olmasından rahatsız olmuş gibiydi.
Cevap olarak yalnızca içkisinden bir yudum aldı.
Yeniden kendimi 15 yaşında hissettim. Ailemin evinde yemek davetinde bizim mutfak masasında yemek yerkenki halimiz gibi. O buluşmalarda da konuştuğumuz tek konu bunlardı. Tek fark şu an hepimiz yetişkindik, bu yüzden bu konuşmalar sadece gurur kırıcı oluyordu. Artık çocuk değildik, Zade bir şirket yönetiyordu ve birilerinin beklentisini omuzlayacak yaşı geçmişti. CEO olma yolundaki birinden daha fazla bir şey beklenemezdi zaten.
Zade’in yan profilini incelerken gözleri bana kaydı. Bakışlarımı çekmek konusunda geç kalmıştım, bu yüzden bal rengi gözlerimin onun dipsiz bir denizi andıran gözlerinde beklemesine izin verdim.
İfadesiz yüzü bana bakarken yumuşadı, yüzündeki alay ifadesi gözlerine ulaştı
“İlgini çekmeye devam mı ediyorum?” Dedi.
Gülümsedim.
“Evet” dedim. “Yüzünün hala nasıl ergenliğindeki kadar çirkin gözüktüğünü düşünüyordum, bir süre daha bu konuyla ilgilenecek gibiyim”
Sırıtmışım büyürken onunki da bana eşlik etti.
“O zamanlar da öyle mi düşünüyordun? Oysa ben tüm arkadaşlarına benim ne kadar yakışıklı olduğumu anlattığını ve Cody’nin de bana sürekli bunu anlattığını hatırlıyorum” dediğinde ağzımdaki içkiyi püskürtecektim.
“Cody!” Dedim elimde olmadan yüksek sesle ona dönüp. Kendimi yine 15 yaşında bir ergen gibi hissediyordum, harika!
Zade benim içimdeki çocuğu resmen oyuna çağırıyordu, onun yanında olgun herhangi bir tavır sergileyemiyordum ki!
“Ne var Dina? Öyleydi ama, tüm arkadaşların Zade’e aşıktı zaten. Yakışıklı olduğunu konuşup durmuyor muydunuz?” dedi sandalyesinde geriye yaslanıp.
“Kuzenim ailemizin en iyi genlerini almış, benim erkek versiyonum gibi” dedi Victoria Zade’e göz kırparken.
“Konuşuyorduk, ne kadar pislik olduğunu da konuşuyorduk, onları da anlattın mı?” Dedim sinirle. Buna sinirleniyor olmam da şu an bu masada bunu konuşuyor olmamız da komikti. Zaten benim dışımda herkes gülüyordu.
“O detayı hiç hatırlamıyorum” dedi Zade. Gözlerimi abartılı bir biçimde devirdim. Tam bir yalancıydı… yine de yüzümde oluşan gülümsemeyi engelleyemedim.
“Hadi tartışmayı bırakın da okulun nasıl gittiğini anlat Dina” dedi Cody olayın büyütmesini her zamanki gibi engelleyip.
Yemek sonunda hepimiz tıka basa doymuştuk. Cody bu gece Victoria ile kalmaya karar verdiğinden onun arabasını alıp Zade ile gidecektik.
Telefonuma mesaj geldiğinde gruptan yarın akşam için plan yaptıklarını gördüm. Cumartesi akşamı boş olduğumu yazdıktan sonra çantamı aldım.
Cody ve Victoria ile vedalaştığımda “Harika bir yemekti ve tebrik ederim Vi, başbaşa da kutlamalıyız” dedim.
“Evet! Yarın mesela?” Dedi hevesle.
“Yarın planım var, ama boş olduğumda haber vereceğim” dedim. Zade’in bakışlarını üstümde hissettiğimde aceleyle kapıdan çıkıp onun görüş açısından sıyrıldım.
Bakışlarının ağırlığı nabzımın düzenini bozuyordu işte…
Aşağıya indiğimizde de arabaya bindiğimde de sessizdik.
Yine tamamen sessiz bir yolculuktan sonra eve giriyorduk. Anahtarı deliğe sokmasını izlerken yorgunluktan ölüyordum. Yine de duş almam gerektiği için Zade’in odasına girmesini bekledim. Onun odasında banyo olduğu için burayı kullanmayacağını biliyordum. Kendimi duşa attığımda çok iyi gelmişti.
Vücuduma havlu sarıp çıktım. Koridorda Zade ile karşılaşmamak için aceleyle odama koşturdum.
Odama girip kapıyı kapatacağım esnada gözüm Zade’in odasına takıldı. Daha doğrusu belinden düşmek üzere gibi görünen havluya ve çıplak üst vücuduna. Hala sular damlayan sırtı bana dönüktü. Onu izlerken derin bir nefes aldığımı hissettim, bundan her ne kadar nefret etsem de Zade her kadının etkilenebileceği türden bir fiziğe sahipti. Elim kapıda resmen adamı dikizlerken arkasını döndü ve beni gördü.
Zade’den utanacak değildim, bu yüzden yanaklarım kızarmadı. Sadece ıslak saçlarını gördüğümde ona karşı duyduğum beğeni daha da arttı.
Kendimi direkt olarak sokacağı laflara hazırladım. Ama o bunu yapmak yerine kapıya geldi.
Gözleri çıplak omuzlarımda ve boynumda dolaştı, çok yavaş bir şekilde. Gözlerinde bir alevin parıltısı yandı. Sonra dolgun dudaklarını hafifçe ıslattı.
“İyi geceler Dina” dediğinde sesi bacaklarımın bağının çözülmesine sebep olacak kadar… boğuk çıkmıştı. Adımı söyleyiş şeklinde bile bir günaha davet var gibiydi. Ya da benim içimde uyanan his öyle anlamak istiyordu.
“Sana da” dedim aceleyle ve bakışlarımı ondan çekip kapıyı kapattım. Sırtımı kapıya yasladığımda göğsüm heyecandan hızla inip kalkıyordu.
Hissettiğim heyecan normal değildi. Bunun anlık bir şey olduğunu biliyordum, öyle olmak zorundaydı, Zade’e karşı olması ise daha beterdi. Ondan hoşlanmıyordum bile, aksine her hareketi beni deli ediyordu. Dengemi bozuyordu.
Artık onun yüzünden kendimden ve aptal vücudumun tepkilerinden de nefret ediyordum!
|
0% |