Titanium’un Kayıp Kristali
Fırtınalı havaları hep sevmişimdir.
Bu havalarda herkes evlerine kapanır ve sokaklar bomboş olur. İzbe sokaklarda sadece ölüm sessizce dolanır. Tüm meydan karanlığa ve ölümün sessizliğine kapılır. Tamda şu anda olduğu gibi.
İnsanların diyarı Lacron’da bugün hava oldukça kötü ve fırtınadan dolayı sokaklar bomboş. Bende fırsat bu fırsat diyerek sokakta dolanıyordum,ölümün eşliğinde.
Birazdan fırtına şiddetlenecek ve kim bilir bu kaç insanın canını yakacak emin değilim ama,bildiğim tek şey var. O da bugün birden fazla ölümün olacağı. İşte bunu bir ölüm perisi olarak hissedebiliyordum.
İnsanların diyarı Lacron’da bir ölüm perisi olarak yaşıyorum. Çünkü annem bir insan ve ben peri diyarı Titanium’da istenmiyorum. Hoş,oraya çokta meraklı değilim ya neyse.
Yağmur yağmaya başlarken,ıslanmaya aldırış etmeden evime doğru giden izbe sokakta yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettim. Soğuk havayı derince ciğerlerime kadar çekip verdim ve anın tadını çıkarmak için bunu birkaç kez tekrarladım.
İlk ölüm birazdan gerçekleşmek üzereydi.
Birazdan yan taraftaki evlerden biri çökecek ve biri ölecekti. Hatta birkaç kişi. Evet ölümü hissedebiliyordum ama,müdahale etmem buradayken yasaktı. Peri diyarıyla insan diyarını ayıran çeşitli kurallar vardı ve bu da onlardan biriydi. Ölüm periside olsam bir insanın kaderine müdahale edip tanrıları kızdırmam yasaktı.
Başlangıç tarihi;
24.10.24
|
0% |