Bir metres hayatta kalmak için ne yapmalıdır?
Nazlı Arslan gözlerini açtığında öldüğünü biliyordu.
Cehenneme düştüğünden emindi.
Zindanda, elleri kelepçeli olarak uyandığında artık kendi zamanında olmadığını biliyordu. Bir şekilde öldükten sonra okuduğu kitabın ölen yan karakterinin bedenindeydi. Şimdi yakaladığı ikinci şansı kaybetmemek için onu görmezden gelen kraldan ve onu öldürmek için fırsat kollayan ana karakterden uzaklaşmalıydı.
Tabi bu beklediği kadar olmayacaktı.
Veliaht Prens Jason sonunda ülkesini savaştan başarıyla çıkarıp kral tacını taktığında yapması gereken acil bir görevi vardı.
Yanında duracak bir kraliçe bulmalıydı.
Aşka dair bir umudu yoktu. En yakın arkadaşının karısına duyduğu derin hayranlık dışında hiçbir kadından etkilenmemişti. Ülkesindeki herkes çocukluk arkadaş Prenses Jenina`ya hayranken onunla evlenmekle ilgili şüpheleri vardı. Yine de en mantıklı karar gibi görünüyordu. Ta ki yenilen krallığın gönderdiği prenses saraylılar tarafından metres ilan edilene kadar.
Şimdi çocukluk arkadaşını kraliçe yapmalı ve istemediği bir kadını sorun çıkarmaması için göz altında tutmalıydı.
Bir gün her şeyin değişmesiyle duygular karışacak, ülke yeniden karmaşaya sürüklenirken Kral Jason desteği hiç ummadığı bir yerde bulacaktı.
Ömrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır?
Pelin`in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edememişti.
Aslında hayatının hangi nokta da ters gitmeye başladığını biliyordu.
Lise yılları....
Ama geri dönüş yoktu öyle değil mi?
Bir gece annesinin evinde kalırken ev telefonunun çaldığını duydu. 90`lardan kalma telefonun hala çalıştığını bile bilmiyordu. Aldığı uyku ilaçlarının etkisi bedenini ele geçirirken telefonu kaldırdı ve kulağına götürdü.
Sonrası ise karanlık.
Kendine geldiğinde annesinin evindeki yatağında uyandı. Ne olduğunu çok geçmeden anlamıştı. 1998 yılındaydı. 17 yaşındaki haline geri dönmüştü.
Geriye hayatını değiştirmek kalıyordu.
Üstelik eğer başarılı olursa okulun popüler çocuğunun da hayatını kurtarabilirdi. Tabi bunu yaparken ona aşık olmazsa.
Bunu başarabilir miydi?
Leyla Aydinç çoğu zaman hayatından memnundu.
Sadece biraz sıradan olduğunu düşünüyordu o kadar.
Dizilerde gördüğü gibi bir lise hayatı olmayacağını biliyordu ama sanki bir şey eksik gibi hissediyordu. Sıkı dostluklar ve ilk aşk gibi.
Hayatı tatsız bir yemek gibiydi.
Ta ki okuldan sonra zor durumdaki bir kıza yardım edene kadar
Kendini birden Aren Yalazan ve dostlarının arasında bulduğunda artık sıradan hayatı geride kalmıştı.
Bu kitap biraz gençlik, biraz spor, bolca dostluk ve aşk içerir.
Geçmiş hayatınızı yaşama şansınız olsaydı ne yapardınız?
On yıllık ilişkisi büyük bir ihanet ile son bulduğunda Eda artık bir gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştı.
Gerçek aşk diye bir şey yoktu.
Varsa da onu bulmak gibi bir niyeti olmamıştı.
Arkadaşının zoruyla sonunda evden çıktığında aklına en son gelen şey bir falcının karşısına oturmaktı. Egzotik giyimli kadının karşısına oturduğunda ise söylediklerini dinlemekten başka çaresi yoktu.
Falcı ona aşkı bulması için geçmişte yaptığı bir hatayı düzeltmesi gerektiğini söylediğinde parasını boşa harcadığını düşünmekten kendini alamamıştı.
Fakat eve dönerken geçirdiği kaza sonucu gözlerini İngiltere`de 1823 yılında açtığında kendini önceki yaşamı olan Helena Anne Mercer olarak buldu. Şimdi tek yapması gereken yapılacak hatalı seçimi bulmak ve bunu engelleyebilmekti.
Ama hiçbir hata bu kadar cezbedici olmamıştı.