Yeni Üyelik
1.
Bölüm

Kk • Gi̇ri̇ş

@turkanntuncc

Yıl 2514.


Dünya beş büyük savaşla sarsılmış. İlk iki savaş iki binli yıllardan önceye dayanırken sonraki üç savaş insanlığın sonunu adım adım getirmiş.


Üçüncü Dünya Savaşı'na, nükleer kıyamet diyor eski kaynaklar. Dünyada yaşayan sekiz milyar insanın en azından beşi o savaşta yok olmuş. Elbette ki bu savaşın sonuçları yalnızca bununla sınırlı kalmamış. Korkunç sonuçlar doğurmuş nükleer kıyamet. İnsanların ve elbette ki hayvanların genleri büyük oranda mutasyona uğramış. Bu mutasyon nesiller boyunca aktarılırken, savaş sonrasında da insanlığın büyük çoğunluğu yaşamını yitirmiş.


Yeni dünyaya ayak uyduramayan varlıklar dünya üzerinden silinirken yenileri gelmiş.


Dördüncü dünya savaşı çok daha küçük boyutluymuş. Fakat bunun sebebi insan nüfusunun azlığından kaynaklanıyormuş. Kaynaklara göre bu savaşın sebebi suymuş. Su kaynakları epey az olduğu için insanlara yetmemiş. Bu savaşın sonunda insan nüfusu iyice azalmış. Bundan üç yüz yıl öncesinde, kaynaklara göre nüfus milyonlara inmiş.


Son olarak beşinci dünya savaşı. İnsanlık kendini yeni yeni toparlamaya ve nüfus çoğalmaya başladığı sırada kutuplardaki buzullar büyük bir hızla erimeye başlamış. Karalar hızla sular altında kalmış. Sel baskınları insanlığın yarısından fazlasını hayattan koparmış. Genellikle su kenarlarında yaşayan kesim bu felaketten en fazla etkileneniymiş tahmin edileceği üzere. Yüksek kesimlerdeki halk ise bir şekilde hayatta kalmayı başarmış.


Nitekim yıllar önce su için mücadele eden insanlık, şimdi bir parça toprağa hasret kalmış. Teknolojinin dip noktasıymış. Beşinci dünya savaşının çıkmasının sebebi ise muhtaç kalınan o birkaç parça toprak olmuş. İnsanlar ellerine geçen herhangi bir bıçak, kılıç ve hatta taş ve sopalarla vahşice katletmiş birbirlerini. O savaşın ardından karalar pay edilmiş ve insanlık kolonilere ayrılmış. Başlangıçta altmış küsur koloni varmış fakat yeni türeyen vahşi tür sebebiyle, biz onlara bunyip diyoruz, altmış koloninin dokuzu yok olmuş.


Bunyipler eski Aborjin mitolojisinde adı geçen canlılar. Esasında var olabileceklerine inanan yoktu fakat bir anda ortaya çıktılar ve bizlere saldırmaya başladılar. Aslında onların tam olarak nasıl var olduğunu bilmiyoruz fakat yaşlılarımız onları bunyiplere benzettiler. Bunyiplerden tek farkları kör olmaları ve aşırı gelişmiş koku alma duyuları. Eski Avustralya'ya dayanan köklerimizden dolayı babam, Aborjin kültürüne aşinadır. Onun sayesinde pek çok hikaye dinlemiştim bu konuda ve bu yüzden bunyipleri yadırgamıyordum.


Geriye kalan elli bir koloni, ne yazık ki nükleer kıyamet yüzünden genlerimize işlenen mutasyonlar sebebiyle yok olma tehlikesi içinde. Beş yüz yirmi bin kişilik insan nüfusu, tüm o felaketlerden, savaşlardan ve daha pek çok şeyden sağ çıkabildi fakat kısırlık çözümünü bulamadığımız bir hastalık. Bundan mütevellit, varlığını birkaç ay önce keşfettiğimiz ve bu süreçte geliştirmek için çabaladığımız koloniye, VİTA52'ye gidiyoruz.


Kolonilerden topladığımız ve hala üreme hücreleri işlevsel olan insanlarla birlikte, insan ırkını nesli tükenmekten kurtarmak amacımız. Bunu başarabilir miyiz bilmiyorum ama en azından deneyeceğiz. En ufak bir şansımız varsa şayet, bu şansı sonuna kadar zorlayacağız.


***


Loading...
0%