Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13.Bölüm: "Büyük Güzellikler Büyük Zorluklarla Gelir"

@uuykusuzvedengesiz

Alığım nefesler artık yetmiyor, acı dayanamayacağım kadar beni zorluyordu. Üstünde olduğum doğum koltuğunun kenarlarını sıkmaktan parmak boğumlarım beyazlamıştı. Ceren Hanım'ı aradığımız için o da buradaydı. Çığlıkla karışık ıkınmalarım doğumhaneyi doldururken kalbimin acısı da acımı katılıyordu.

"Beyza biraz daha sabır hadi güzelim dayan!"

Ağlaya ağlaya dayanmak için çabalarken derin derin nefesler alıp veriyordum.

"Alper! Alper nasılmış ?!"

Ceren Hanım da bana örnek olmak için derin nefesler alıp verirken yandan bana baktı.

"Ameliyattaymış."

Başımı yaslandığı yerden kaldırıp yaşlı gözlerimi gözlerine diktim. Canım öyle yanıyordu ki, bu acıya nasıl oluyordu da bu kadar dayanabiliyordum kendim bile bilemiyordum.

"Ah Alper!"

Bu odada olan herkes ne olduğunu bildiği için kimisi acıyarak bakıyordu kimisi anlayışla. Fakat ben bunlara takılacak durumda olmadığımdan kimin ne düşündüğü umrumda değildi.

Ceren Hanım benim görebileceğim bir açıya geçip elimi sıktı gözlerime baktı.

"Beyza birinci bebeğin başı gözüküyor, elinden geldiğinin en iyisini yapman lazım. Ikın tamam mı! Tüm gücünle ıkın! Söz şu doğumu atlatalım ne yapıp edip kocanı görmeni sağlayacağım! Ama şu an doğuma odaklanman şart!"

Dudaklarımdan firar eden çığlıklar eşliğinde emin olmak ister gibi Ceren Hanım'a baktım.

"Söz mü ?"

Ceren Hanım hızlıca başını sallayıp bağıra bağıra konuştu.

"Güzelim söz hadi söz!"

Başımla onu onaylayıp tüm gücümle içimden çıkmak için çırpınan evladıma elimden geldiğince yardım ettim.

"Güzel! Hadi bir kez daha, güçlü bir şekilde Beyza hadi!"

En sonunda sesim bana bile yabancı gelecek kadar farklı çıkarken bir anlığına nefesim kesildi. O dayanılmaz acının hemen ardından doğumhaneyi dolduran cırtlak bir ağlama sesi sardı. Gözyaşlarım bu sefer büyük bir şaşkınlıkla Ceren Hanım'ın hemşireye uzattığı bebeğime kaydı.

İlk göz ağrıma.

Fakat rahatlamaya pek fırsat bulamadan az önceki o acı geri geldiğinde kendimi telkin ederek tekrar aynı şekilde ıkınmaya çalıştım. Sadece saniyeler sonra, diğer ağlama seslerine karışan ikinci bir ses doğumhaneyi birbirine katacak kadar yüksekti. Hemşirenin ilk doğan, bir ay parçası kadar güzel olan oğlumu göğsüme yaslamasıyla gözyaşlarımın tenine değmesini umursayamadan yumuşacık tenine bir öpücük bıraktım. Hemen ardından diğer göğsüme bırakılan ikinci bebeğimle aynı şeyi ona da yaptım. Kime benzediği, gözlerinin renginin ne olduğu hiçbirine dikkat etmeden önce Ceren Hanım'a döndüm.

"İkiside sağlıklı değil mi ?"

Ceren Hanım büyük bir mutlulukla başını sallayarak yanıma geldi.

"İkiside sağlıklı merak etme. Ama yine de beklemediğimiz bir şey oldu."

Kaşlarımı çatarak anlamaya çalışarak önce bebeklerime sonra ona çevirdim endişeli bakışlarımı.

"Anlamadım, ne oldu ki ?"

Ceren Hanım gülerek ikinci doğan bebeğimin yanağına dokundu.

"Biz bir kız bir bir oğlan beklerken iki oğlan geldi. Yanıltmış bizi bu küçük beyefendi."

Bakışlarım şaşkınlıkla kızım sandığım oğluma kaydığında büzülmüş dudaklarıyla parmağını emmeye çalıştığını gördüm. Bu manzara karşısında dolan gözlerimle ikisinin de başına birer öpücük kondurup Ceren Hanım' a döndüm. Fiziksel acım büyük ölçüde hafiflemişti fakat yüreğimdeki yangın hiç gücünü kaybetmeden beni yakıp kül etmeye devam ediyordu.

"Alper çıkmış mı ameliyattan, nasılmış bir haber var mı ?"

Ceren Hanım başıyla beni onaylayarak dudaklarını ıslattı.

"Ameliyattan çıkmış, yoğun bakıma almışlar."

Başımla onu onaylayıp hemşirelerin bebeklerimi temizlemek için almalarına izin verdim.

 

•••

 

Tam üç gündür bu hastane koridorlarındaydık. Sadece ben de değil, annem, babam, Ayla annem, Ahmet babam, Alper'in kardeşleri, Tuğrul... Kısacası hepimiz. O kadar gelen giden olmuştu ki herkes tarafından sevildiğine tekrar emin olmuştum. Hatta Ceren Hanım bile her gün arayıp durumunu soruyordu.

Omzuma konan elle yerimde sıçrarken bakışlarımı camın arkasında yatan kocamdan arkamdaki kişiye çevirdim.

"Kızım, bebekleri emzirmen için hemşire çağırıyor."

Başımı sallayıp yüzümdeki yaşları sildim ve üç gündür aynı yatakta yatan kocama son bir bakıp prematüre bebeklerin bulunduğu bölüme geldim. Sırayla iki bebeğimin de karnı doyduğunda ikisinin de başına birer öpücük bırakıp hemşirenin uyarısıyla yanlarından çıktım. Artık yeni rutinimiz buydu. Hastanede yatıp hastanede kalkmak. Yemek, tuvalet ve ibadet harici bu iki arada dolanıp durmak.

Bebeklerimizin isimlerinin birini benim birini Alper'in koyacağına önceden karar verdiğimiz için birisinin ismi belliydi. Aslında ikisininde ismi belliydi fakat minik oğlum bize sürpriz yaptığı için birisine yeni bir isim bulmalıydık. Birisine isim verip diğerini bekletmekte istemediğim için ikisinin de ismini koymamıştık. İşte sadece bu yüzden bile olsa babaları bir an önce uyanmalı ve onları isimlerine kavuşturmalıydı.

Burnumu çekip kapanmak için fırsat kollayan gözlerimi açık tutmaya çabaladım. Fakat o kadar uykum gelmişti ki, gecenin ikisinde artık uyumaya direnmek belki de aptallıktı.

Oturduğum rahatsız oturma yerleri bile uykuma engel olamazken önümden rüzgâr gibi hızla geçen hemşireyle sanki az önce uykusuzluktan yığılacak duruma gelen ben değilmişim gibi hızla ayaklandım. Hemşirenin girdiği üniteye ben giremeyeceğim için hep yaptığım gibi camın kıyısına tünedim.

Gözlerim hemen sevdiğim adamı bulduğunda dudaklarım şaşkınlıkla aralandı.

Bakışlarım direkt koyukahveleriyle buluştuğunda adem elmasının ağır ağır hareket ettiğini gördüm. Gözlerini yavaşça açıp kapattığında umutla sağ gözünden düşen yaşa takıldı gözlerim. Üç günlük bir hasretin ardından, tepkisizce o yatakta günlerce yatışının ardından, günler sonraki ilk tepkisini umutla izledim. Dudaklarımdaki titrek gülümsemenin her an solacak gibi gözüktüğüne emindim. Belki de mutluluktan şu an içimden hüngür hüngür ağlamak geliyordu. Olduğum yere çöküp içim çıkana kadar ağlamamak için tutunduğum yere daha sıkı tutundum. Kocamın gözlerini açtığı ilk anda karşısında ağlamayacaktım.

Hem, anneler güçlü olurdu. Ve bende bir anneydim. Pekâlâ istediğim şeyi zor da gelse yapabilirdim.

Alper'in yanından çıkan hemşireye heyecanla döndüm.

"Nasıl ?"

Hemşire gülümsedi ve dostane bir tavırla koluma dokundu.

"İyi merak etme. Tehlikeyi atlattı. Hadi gözün aydın."

Gözlerim yaşlı başımı sallayıp mutlulukla boynuna sarıldım. Şu son günlerde buralardaki çalışanlarla da ahbap olmuştuk iyice.

"Sağ ol. Çok sağ ol."

Hemşire tam yanımdan geçip gidecekti ki kolundan tutarak onu durdurdum.

"Görebilir miyim peki ?"

Karşımdaki kadın kararsızca bana baksa da bükük boynumu görmüş ve kaç gündür harap halimi hatırlamış olacak ki kısık sesle mırıldandı.

"Tamam ama çok kısa. Beş dakika sadece."

Başımı hızla salladığımda hazırlanmak için hemşirenin peşine takıldım. Gerekli hazırlıkların hepsini yaptıktan sonra büyük bir heyecanla odaya girdim. Çıkan sesle Alper yavaşça gözlerini araladı. Gözlerimi hasretle yüzünde gezdirdim. Günlerdir o kanlar içindeki hali gözlerimin önünden gitmediğinden bana bakan bu bir çift koyukahve gözleri bir daha bana gösterdiği için Rabb'ime şükrettim.

Kapıya yaslı sırtımı kapıdan ayırıp Alper'in yanına adımladım. Yatakta yamacına yanaşıp eline tüy kadar bir öpücük bıraktım. İstemsizce dolan gözlerimden yaşlar akarken içimi çektim.

"Çok korktum sana bir şey olacak diye Alper! Ödüm koptu, içim yandı!"

Alper'in sözlerim üzerine yorgunlukla kıpırdattığı parmaklarını görünce yanağımı eline yasladım. Dudaklarını hafif aralayıp kısık sesiyle mırıldandı.

"Çocuklar ?"

Yüzümü kaplayan kocaman gülümsememle yüzümü elinden kaldırdım.

"Çok iyiler merak etme." dedim ve hevesle devam ettim.

"Alper o kadar güzeller ki! Ve sana bir şey söylemem gerek. Bizim bir değil iki oğlumuz oldu biliyor musun Alper ? İkinci oğlumuz biraz şakacı çıktı."

Alper'in dudaklarında da benimki kadar olmasa da güzel bir gülümseme peyda olurken dudaklarını ıslattı.

"Görkem."

Mırıldandığı isimle ilk başta kaşlarım çatılsa da anladığım an sesli bir şekilde güldüm.

"Gökalp ve Görkem."

Dudaklarım memnuniyetle kıvrıldığında bakışlarımı Alper'e çevirdim.

"Çok güzel."

Alper'in kıpırdayan dudaklarıyla bakışlarımı dudaklarına diktim. Sesi kısık çıktığı için ne dediğini anlamak için odaklanmaya çalıştım.

"Öpsene beni Beyza, çok özledim seni."

Gözlerim şaşkınlıkla gözlerini bulduğunda ciddi mi diye birkaç saniye yüzüne baktım boş boş. Fakat yüz ifadesi değişmeyince ciddi olduğunu anlayıp güldüm.

"Alper hastanedeyiz."

Alper gözlerini devirmekle yetindiğinde benimde buna çok ihtiyacım olduğunu hissederek gözlerimi kapatıp, kokusunu içime çekerek özlemle dudaklarımı yanağına bastırdım. Her ne kadar hastane kokusu kendi kokusunu artık bastırıyor olsa da, boynuna doğru sokulduğumda bir hazine bulmuşçasına onun kokusunu daha net duyabiliyordum.

"Alper! Oğlum! Ay pardon çocuklar çok pardon!"

Ayla annemin sesini duyunca hemen geri çekilsem de anlaşılan o göreceğini görmüştü.

Evet, zaten bir sana yakalanmamıştık Ayla anne.

 

-Bölüm Sonu-

Yani 50 kişi okuyor, gerçekten 15 kişi bile beğenmiyor mu 🥺 😞

 

Loading...
0%