Yeni Üyelik
5.
Bölüm

5.Bölüm: "Kalkan Sınırlar"

@uuykusuzvedengesiz

İçime çöreklenen sıkıntı git gide büyürken sanki bundan kurtulmamı sağlayacakmış gibi umutla gözlerimi yumdum. Sanki karanlık bir gecede, tenha bir sokakta, tek bir çıt bile çıkmayan bir yerlerdeydim. Göğsüm acıyla sıkışırken tek yapabildiğim beklemekti. Beklemek ve izlemek. Evet ciddi bir şeyi yoktu, yarası büyük değildi. Hayatı tehlike gibi bir durum katiyen söz konusu değildi. Fakat bu defa bu kadarı ile kalmış olması, bir dahakine de bu kadarı ile kalacağı anlamına gelmiyordu. Ve tüm bu ihtimaller, beni büyük, kör bir kuyuya çekiyor gibi hissediyordum. Bütün bunların yanında, zaten insan da böyle bir varlık değil miydi ? Kendine olsa gıkın çıkmayacağı yaraları sevdiğin biri alsa senin ondan çok canın yanardı.

Zihnim birbirinden berbat onlarca ihtimalle dolup taşarken dibinde beklediğim acil kapısından önce hemşire çıkmıştı. Hemşirenin hemen arkasından ise gömleğinin düğmelerini ilikleye ilikleye Alper.

Başını kaldırıp bakışları beni bulduğunda yüzünde oluşan o şefkatli ifadeyle yanıma adımladı. Başını yüzümü daha net görmek adına hafifçe sağına doğru eğmişti. Derdi tepkimi ölçmekti.

"Bir şeyim yok güzelim. Üzme sakın kendini."

Başımı küskünce sallayıp önden önden gitmeye başladım. Alper arkamdan sessiz sessiz gelirken sanki bir anlaşma yapmışız gibi hareketlerimiz uyumluydu. Konuşmadan önce hastaneden çıktık, otoparka gittik ve daha sonra arabaya bindik. Arabaya binip kapıları kapattıktan sonra yüzlerimiz birbirine dönerken bile konuşmadık. Fakat en sonunda ben dayanamadım ve hafif yüksek sesimle konuştum.

"Alper yaralanmışsın! Nasıl söylemezsin bana ya ?!"

Alper derin bir nefes bırakıp yüzümde gezdirdi gözlerini.

"Yeri gelmedi. Durup dururken beni kurşun sıyırdı diye neden söyleyeyim ki ?"

Sözlerinin üzerine kırgınlıkla ona baktım. İstediğim işiyle ilgili bilmemem gereken şeyleri bilmek değildi. Alt tarafı yarası olduğunu ben yanlışlıkla vurmadan bana söylemesiydi. Fakat demek nasıl olduğuna dair bana bir bilgi vermek bile bu kadar zordu onun için. O zaman biz neden bir yola çıkmıştık ki ? Birbirimizden sağlık durumumuzu bile gizleyeceksek ne anlamı vardı ?

Elimi kapı kulpuna uzatıp kapıyı açtıktan sonra bir bacağımı dışarı attım. Fakat bileğimden tutulduğum için tam inemedim. Başımı hızla Alper'e çevirip bileğimi avcundan çekip düz bir suratla ona baktım.

"Ne var ?"

Derin bir nefes bırakıp omuzlarını düşürerek bana baktı.

"Üzülmene değecek bir şey değildi be güzelim. Söylesem yiyip bitirecektin kendini."

Dediği komik bir şeymiş gibi güldüm ve kaşlarımı çatarak ona döndüm.

"Alper ben bunların olabileceğini bilerek çıktım bu yola. Yeri geldiğinde üzüleceğimi, ağlayacağımı bilerek. Ama yüklerimizi paylaşarak azaltacağımızı düşünerek."dedim ve nefessiz kalmış gibi derin bir nefes çekerek devam ettim.

"Ama sen bana derdini sıkıntını söylemiyorsun. Yüklerini paylaşmak şöyle dursun, bahsetmiyorsun bile. Nasıl olacak böyle ?"

Alper gözümden akan yaşı gözleriyle takip edip silmek için kaldırdığı elini sıkıp indirdi.

"Beyza ağlama gözünü seveyim. Tamam söz, bir daha bir şey saklamak yok."

Doğru söyleyip söylemediğini anlamak için gözlerine baktım. İnanmak istediğimden midir bilinmez göz göze gelince başımı sallayarak onu da onayladım.

"Yalnız sen oyunu kurallara göre oynamıyorsun ama."

Ne demek istediğini anlamayarak ona baktığımda kaşlarıyla alnımı işaret etti. Ben anlamazca ona bakarken o önümdeki aynayı indirerek tekrar alnımı işaret etti.

Geçen gün Alper'in cama diye atıp alnıma gelen taşın oluşturduğu, artık geçmeye yüz tutmuş hafif kahverengiliği gösterdiğini fark ettim. Allah'ım! Nasıl kapatmayı unutmuştum ben onu ya!

Elimle orayı kapatıp Alper'e mahcup bir gülümseme gönderdim. Yine de gülüşümü uzun tutmadım.

"Alper, biz şimdi evlilik yoluna girdik ya ?" dedim ve devam etmek için herhangi bir merak emaresi görmeyi umarak gözlerine baktım.

Başıyla beni onaylayıp o da gözlerimin içine baktı.

"Evlenmeden önce böyle çok çok görüşmek iyi değilmiş biliyor musun ?"

Sözlerimle yavaş yavaş kaşları çatılırken birkaç saniye durdu ve sağ eliyle sakallı çenesini sıvazlayarak başını aşağı yukarı salladı.

"Tamamdır. O iş bende."

Alper'in ne demek istediğini anlamamıştım fakat şu an sorgulayacak kadar sağlıklı düşünecek halde de değildim. Arabanın sarsılmadan yol alması yorgun olduğum için daha da uykumu getiriyordu.

Kısa süre sonra eve vardığımızda uykulu gözlerle ona döndüm.

"Bıraktığın için teşekkür ederim. İyi geceler."

Alper bakışlarını birkaç saniye yüzümde gezdirdi bir şey söylemeden. Sonra yutkundu. Sesini ne kadar duymak istediğimi o zaman daha iyi fark ettim.

"İyi geceler Beyza." diye mırıldanıp devam edecekmiş gibi tekrar dudaklarını araladı fakat başka bir şey söylemedi. Her ne kadar ne söylemeye niyet edip vazgeçtiğini merak etsem de üstünde durmadım. Alper'e el sallayıp arabadan indim. Alper ben eve girene kadar bekleyip, camdan gördüğüm kadarıyla ben eve girdikten sonra gitmişti. Gecenin geri kalanında da anca birkaç yudum bir şeyler atıştırıp, namazımı kılıp yatmıştım. Ve saatler sonra yeni bir güne merhaba dedikten birkaç saat sonra olacaklardan habersiz kahvaltı yapıyordum. Babam bugün işe biraz geç gideceğini söylemiş ve bahçeye çıkmış, Tuğrul da çoktan okuluna gitmişti. Bizde annemle anne kız biraz oyalanıp çay keyfi yapıyorduk. Fakat yine de annem en sonunda durunamamış ve ellerini çırpmıştı.

"Hadi yeter bu kadar, toplayalım şuraları."

Anneme göz devirmemek için kendimi zor tutup derin bir nefes koyverdim.

"Anne dur işte beş dakika daha n'olacak sanki ?"

Annem bana yandan bir bakış atıp masadaki kahvaltılıkları dolaba yerleştirirken bir taraftan da bana cevap verdi.

"Vallahi belli olmaz! Seninki ve ailesi her an bir şey çıkarabilir ve biz ayak uydurmak durumunda kalabiliriz!"

Birkaç saniye annemin söylediklerini aklımda tarttıktan sonra bana da bir mantıklı gelince çayımın kalanını dikip, bulaşık tabakları aldım ve makinaya yerleştirdim. On dakika içinde annemle birlikte mutfağı toparladığımızda gülerek anneme döndüm.

"Bak, hiçbir şey olmadı gördün mü ?"

Ben sözlerimi bitirir bitirmez çalan kapıyla gülüşüm dudaklarımda donarken annem 'asıl şimdi göreceğiz' der gibi tek kaşını kaldırarak yanımdan geçti ve kapıya gitti. Bende annemin peşinden merakla ilerlediğimde kapıda gördüğüm kişilere önce gülümseyerek, sonra arkada gördüğüm kişiyle anlamsızca baktım.

Hadi tamam Alper, Ayla teyze, Ahmet amca ve Alper'in kardeşleri Azra ve Ahsen normaldi de, arkadaki bizim caminin imamı ne alakaydı ? Acaba bizim imamla akrabaydılar da ben mi bilmiyordum ?

Benim anlamsız bakışlarımın bir diğer yansıması annemde olduğundan annem de ancak birkaç saniye sonra kapıdan çekilebilmişti.

"Ay kusura bakmayın lütfen! Buyurun buyurun!"

Ayla teyze 'ne kusuru dünürüm' gibi şeyler söyleyip anneme sarılırken Ahmet amca da bana halimi hatırımı sorup ne zaman içeriye girdiğini fark etmediğim babamın yanına ilerledi. Azra ve Ahsen'de annemlerin peşinden salona geçti. Ahmet amca bizim imamı da yanlarına çağırınca yine Alper'le burda baş başa kalmıştık.

Soru dolu bakışlarımı Alper'e yönelttiğimde bana gülümseyerek baktığını fark ettim. Fakat boğazımı temizleyip kendimi aklımı başımda tutmam için tembihleyerek konuştum.

"Bizim imam ne alaka Alper ?"

Alper soruma gözlerini devirip elindeki şakayık buketini girişteki dolabın üstüne bırakıp bir taraftan ayakkabılarını çıkarırken bir taraftan da bana döndü.

"Hoş bulduk Beyza'm."

Duyduğum sahiplik ekiyle hızlanan kalbim yanaklarımın hafif ısınmasına sebep olurken mahcubiyetle konuştum.

"Pardon ya, kusura bakma. Şaşkınlıktan öyle oldu." dedim ve açıklamam bitince devam ettim.

"Hoş geldiniz."

Alper ayakkabılarını çıkarıp dolabın üstüne koyduğu şakayık buketini alarak aramızda birkaç adımlık bir mesafe kalana dek bana yaklaştı.

"Hoş bulduk."

Alper gerçekten 'hoş bulduğunu' düşündürecek cinsten bir gülümsemeye ev sahipliği yaparken sorduğum sorunun arada kaynamasını fark ederek tekrarladım.

"İmamı neden getirdiniz Alper ? Akrabanız falan mıydı ?"

Alper başını iki yana sallayarak içeriye doğru adımlarken kısık sesle konuştu, "Hayır değil. Nedenini de az sonra anlarsın güzelim."ve bana göz kırpıp salona geçti.

Ben Alper'in arkasından salona girerken babam da tam imamla konuşuyordu.

"Peki madem öyle yapalım. Ama biraz müsaade edelim de hazırlasın kızımız nikâha."

'Nikâh mı ?! Ne nikâhı ?!' diye bağırmamak için kendimi zor tuttum.

Alper, ben, imam ve nikâh."

Kelimleri birleştirip anlamlı bir hale getirdiğimde dün yaptığımız konuşma üşüştü aklıma.

"Alper, biz şimdi evlilik yoluna girdik ya ?" dedim ve devam etmek için herhangi bir merak emaresi görmeyi umarak gözlerine baktım.

Başıyla beni onaylayıp o da gözlerimin içine baktı.

"Evlenmeden önce böyle çok çok görüşmek iyi değilmiş biliyor musun ?"

Sözlerimle yavaş yavaş kaşları çatılırken birkaç saniye durdu ve sağ eliyle sakallı çenesini sıvazlayarak başını aşağı yukarı salladı.

"Tamamdır. O iş bende."

'O iş bende.' dediği ertesi gün imamı alıp kapıya gelmek miydi yani ?!

Ben derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalışırken annem yanıma geldi ve tam anlamadığım bir şeyler söyleyip beni odama getirdi. Yaklaşık yirmi dakika içinde annemle emin olup olmadığıma ilişkin konuşmuş, üstümü değiştirip hazırlanmış ve abdest almıştım. Tamamen hazır olduğuma kanaat getirdiğimde, heyecandan kalbim hızla atarken kendimi sakinleştirmeye çalışarak odamdan çıktım. Salonda sadece bize şahitlik edecek babamlar, imam, Alper ve ben vardık şimdi. Nikâhtan önce kısa bir müzakerenin ardından Alper'in daha önce fotoğraflarını gösterdiği ve yaşayacağımız ev dediğimiz evi mehir olarak belirlemiştik. Sonra da babalarımızın şahitlikleriyle birlikte nikâhımız kıyılmıştı. Babamlar nikâhtan sonra imamı geçirmek için kapıya gittiğinde salonda Alper'le baş başa kaldık.

Şu an o kadar garip hissediyordum ki, sanki tüm bu olanları dışardan biri yaşıyormuş da ben izliyormuşum gibi.

Alper'in bana dönüp gülümseyen yüzüyle elimi tutmasıyla ben de bayılmamak için kendimi zor tuttum.

"Ee Beyza Hanım, artık Allah katında eşimsiniz."

Alper'in sözleri üzerine inanamamazlıkla irkilerek ona baktım. Sanki o alıklık halinden çıkmış kendime gelmiştim.

"Gerçekten,"dedim ve alt dudağımı bükerek devam ettim.

"Evliyiz şimdi biz."

Alper sesli bir şekilde güldü ve başını aşağı yukarı sallayarak alnıma ufak bir öpücük bıraktı.

"Evet güzelim. Biz artık evliyiz."

••••••

Eveet bölüm bu kadardıı.

•Not: Bölüm düzenlenmedi.

Sonunda çocukları everdik ayool!



Ve sırada mood fotoğraflar köşemiz var dnsncjd.


Yapacaklarını aniden yapan Alper ve ailesi karar verirken ;



Her seferinde o an Alper'e ikna olup, olup bittikten sonra kendine kızan Ferdi Amca cnsmcjznc ;



Her şeyi anlık yapmaya alışan Alper cndncjdnc ;



Beyza cndncjd ;



Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfeen.


Loading...
0%