Yeni Üyelik
7.
Bölüm

7.Bölüm: "Yanlış Anlaşılmalar Silsilesi"

@uuykusuzvedengesiz

Oluğum yerde derin bir nefes alarak sakinleşebilmek için gözlerimi kapadım. Şaka mıydı ? Şaka olmalıydı. O meyve suyunun benim çok hoşuma giderek seçtiğim gelinliğimin dibinde ne işi vardı ?

Sinirden ağlamamak için kendimi zor tutarken kendimi arkamdaki tekli koltuğa bıraktım.

"Ya nasıl her şey bu kadar olumsuz gidebilir ya nasıl ?!"

Annem bana yandan bir bakış atıp sessiz kalırken Ayla teyze de anneme katılıyordu. Helin dudaklarını ısırarak bana bakıyor, Asel büyük ihtimal meyve suyunun sahibi o olduğu için pişmanlıkla köşede dikiliyordu. Odadaki diğer kişiler de artık pes etmiş gibi bir yerlere bırakmışlardı kendilerini.

Ayla teyze sıkıntıyla bir nefes verip dudaklarını araladı.

"Ay nazar mı değdi acaba bu çocuklara ya hu ?"

Annem Ayla teyzenin dediğini ciddi ciddi düşünüp anında buna bir çözüm üretmiş olacak ki cevap verdi.

"Olabilir. Bir kurşun mu döktürsek ki ?"

Anneme ilk etapta gözlerimi devirsem de sonradan bende bir acaba da kalmıştım. Olur muydu ?

Asel'in annesi Yelda teyzem ellerini savuşturarak dikkatleri üzerine çekerek konuştu.

"Acaba ondan önce birisi nazar duası falan mı okusa ? Hani daha kolay, daha zahmetsiz, daha garanti falan."

Annemle Ayla teyzeye bu da mantıklı gelmiş olacak ki Ayla teyze oyalanmadan karşıma geçti. Bir taraftan dua okurken bir taraftan da bana doğru üflüyordu. Ayla teyze duasını bitirip amin dediğinde ağlamaklı bir ifadeyle ona baktım.

"Bu ne ayol! Esnemekten ağzım ayrıldı! Kim nazar değdirdiyse ettiği gibi bulsun!"

Annem sessiz bir amin diyip ellerini yüzüne sürerken Yelda teyzem bana döndü.

"Biraz daha iyi misin kuzum, biraz ferahladın mı ?"

Başımı 'yani' der gibi iki omzumada eğip ayağa kalktım. Gelinliğimin dibindeki sapsarı lekeye bakarak içim gide gide konuştum.

"Nasıl geçecek peki şimdi bu leke ?"

Hiç kimse sorduğum sorunun cevabını bilmiyor olacak ki etraf sessizliğe gömüldü. Gelinliğimi diken annemin arkadaşı Beril teyze yanıma gelerek gelinliğin lekeli kısmına dokundu.

"Dur bakalım moralini bozma hemen! Önce bir leke çıkartıcı falan dökelim."

Beril teyzeye başımı sallayıp gelinliğimi çıkarmak için kabine girdim. Önce yandaki fermuarını açıp daha sonra da düğmeleri açtım ve gelinliğimin üzerimden sıyrılmasına izin verdim. Olduğum yerde gözlerim dolduğunda kendime Alper'in iyi olduğunu hatırlatıp gözyaşlarımı geri gönderdim. Göreve gideli bir hafta olmuştu. Sadece bir kez iyi olduğuna dair bir mesaj atmıştı. Bira daha da iletişim kuramamıştık zaten. Sesini, kokusunu, varlığını öyle özlemiştim ki gördüğüm yerde boynuna atlayacaktım.

Kendimi bir nebze toparlayıp kabinden çıktığımda odada kimsenin olmamasına kaşlarımı çatarak baktım. Herkes nereye kaybolmuştu birden ?

Odanın içine bir göz gezdirip kimseyi göremeyince belki lavoboda birileri vardır diye odaya ek yapılmış lavoboya yöneldim. Fakat ben bakmadan kapı tarafından gelen seslerle adımlarımın yönünü değiştirip kapıya doğru adımladım. Fakat daha birkaç adım atabilmiştim ki arkamdan belime sarılan kollarla irkilerek durdum. Burnuma dolan kokuyla birlikte hızla belimi saran kolların arasında dönüp boynuna sarıldım.

"Alper!"

Kulağıma bir gülüş sesi geldiğinde bende mutlulukla gülümsedim.

"Güzelim."

Sesini duymanın verdiği huzurla boynundan geri çekildim ve ellerimi yanaklarına koydum.

"Çok özledim seni." diye mırıldandığımda Alper tülbentimin kenarından fırlamış birkaç tel saçımı içeri ittirirken derin bir nefes aldı.

"Bende." dedi ve derin bir nefes alıp ekledi. "Çok."

Ben kendi içimde ona olan özlemimi gidermeye çalışırken Alper' de dudaklarını alnıma bastırdı.

Alper tam bir temas bağımlısı çıkmıştı.

Ben bu haline gülerken o bakışlarını gülüşüme indirdi. Baş parmağı dudağımın kenarına değdiğinde gülüşüm git gide küçüldü ve kayboldu. Alper bunu fark eder etmez yutkundu ve bakışlarını gözlerime çıkardı.

"Seni öpsem, şimdi, burda." dedi ve boşta kalan elini belime koydu.

"İzin verir misin bana ?"

Benim onu reddetmeyeceğimi bile bile beni öpmek için bile izin istiyordu. Bu düşünceli tavrı dudaklarımda tekrar bir gülümsemenin filizlenmesine neden oldu. Gözlerimi gözlerinden çekmeden usulca başımı salladığımda aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Gözlerim yaşadığım heyecanla birlikte kapanırken Alper'in dudaklarını önce sağ yanağımda, peşi sıra ise sol yanağımda hissettim. Gözlerim yavaşça aralanırken dudaklarımın kıvrılmasını engellemek artık çok zordu. hemen ardından tekrar alnıma bir öpücük kondurup elimi tutarak beni koltuğa çekti. Yan bir şekilde beni dizine oturtup yüzüme baktı.

"Anlat bakalım, neler yaptın ben yokken ?"

Ben biraz da az önce yaşadığımız anından heyecanıyla neleri halledip nelerin kaldığını anlatırken bir anda kapının açılmasıyla anında Alper'in dizinden kayıp yan tarafına geçtim. Teyzem ellerine gözüne kapatarak hemen arkasını dönerek aceleyle mahcupça konuştu.

"Ay kusura bakmayın vallahi, Asel'i arıyordum hiç aklıma da gelmedi burda olduğunuz lap diye daldım öyle!"

Ben o şekilde teyzeme yakalanmamın utancıyla kızarırken en az benim kadar utanmış olan teyzeme bakmadan mırıldandım.

"Yok olur mu öyle şey teyzem ya," dedim ve elimi sallayarak devam ettim. "ama Asel burda değil zaten."

Teyzem başını sallayarak kapıyı çekip çıktı fakat bu benim utancımdan zerre bir şey götürmedi. Keşke kum olsaydı da kafamı içine gömseydim.

Alper kapıya bakarak başını salladı ve konuştu.

"Not iki; telefonları kapattıktan hemen sonra kapıyı kilitle."

•••

Elimdeki küçük saksıyı da rafta duran diğer ikisinin yanına koyduğumda memnuniyetle gülümsedim. Alper yanıma gelip yanağıma ufak bir öpücük bıraktığında bir adım uzaklaştım.

"Alper evde başkası varken öpme ama ya! Yine yakalanacağız birisine!"

Alper şirin bir gülümseme gönderirken dirseğini rafa dayadı.

"Güzelim hatırlatırım, biz karı-kocayız."

Söylediğine göz devirip elime aldığım toz beziyle koluna vurdum.

"Biliyoruz herhalde. Ama illa birisine mi yakalanalım yani ?! Evde başkası yokken olsa neyse."

Alper gülme ve püskürtme arası bir ses çıkartıp kolunu omzuma attı.

"Evde başkası yokken istediğimizi yapabiliyor muyuz yani ?"

Söylediklerimden bunu mu anlamıştı gerçekten ?! O ilk buluşmadaki sakin efendi adama n'olmuştu ? Sanki o adam gitmiş, yerine muzip, şakacı bir adam gelmişti.

"Alper ben onu mu dedim ?" diyip derin bir nefes bıraktım. Eğer konuyu değiştirmessem bu konu hiç iyi yerlere gitmeyecekti.

"Hem senin omzun nasıl oldu ?"diye mahcupça sorup tişörtünün üstünden omzuna dokundum.

"Acıyor mu ?"

Alper bakışlarını yüzümde gezdirerek olumsuz bir ses çıkardı.

"Merak etme, acımıyor güzelim."

Gözlerimi kısıp ona baktığımda şüpheyle yüz ifadesine dikkat kesildim. Yarasının olduğu yeri biliyordum. Elimle bastırsam pekâlâ iyileşip iyileşmediğini anlayabilirdim. Fakat iyileşmemiş olursa canı acıyacağından böyle bir şey yapamıyordum. Benim yüzümden dikişleri patladığı içinde içimdeki bu suçluluk duygusunu da atamıyordum. Yanisi, yarasını hatırlamak bile içimdeki merakla bir olup içimi kül etmişti.

Elim tişörtünün yakasına uzanınca Alper irkilerek bir adım geri çekildi.

"N'apıyorsun Beyza ?"

Yüzüne ters bir bakış atıp açtığı arayı kapattım.

"Yarana bakmaya çalışıyorum."

Alper uzattığım elimi eliyle indirirken aldığı nefesi seslice bıraktı.

"Güzelim acımıyor dedim ya."

Sözlerinin üzerine gözlerimi devirip başımı sağ omzuma eğdim.

"Alper içim rahat etsin ucundan bakacağım sadece." dedim ve yakasından kendime çekip uzaklaşmasına mahal vermemek için bir elimi yakasından çekmedim. Alper başını yan tarafa çevirirken ben yakasını biraz açmaya çalışıyordum. Bir taraftan işime devam ederken bir taraftan da memnuniyetsizce söylendim.

"Bunun yakası da amma darmış, göremedim ki hiç!"

Alper hâlâ yan tarafa dönük bir halde gözlerini kapatarak konuştu.

"Boşver işte, çokta önemli değil zaten."

Sözleri beni daha da işkillendirirken yakasını bırakmadan gözlerimi kısıp konuştum.

"Çıkar tişörtünü!"

Alper gözlerini açıp bana bakarken salonun girişinden gelen sesle ikimizde oraya döndük.

"Oha."

Helin'den gelen bu tepki sonrası hemen yanında elinde çubukta şekeriyle dikilen Asel' inde tepkisi çok gecikmedi.

"Aaa, napıyorsunuz siz Beyza abla ?"

Gelen tepkiler sonrası omuzlarımı düşürerek Alper'e döndüm. Bu sefer tamamen yanlış anlaşılma vardı. Fakat gel gör ki o kadar yanlış anlaşılmaya müsait bir durumdu ki bunun için çabalamadım bile.

Alper kaşlarını kaldırıp omuzlarını silktiğinde kabullenmişlikle gözlerimi kapadım.

Gelde şimdi açıkla.


-Bölüm Sonu-

•Düzenlenmedi.

Loading...
0%