@uuykusuzvedengesiz
|
Dün on oy gelmişti fakat bölümü şimdi atabiliyorum. Bu yüzden bugün iki bölüm atarım nasipse. Bu defa 15 oy 5 yorum çoook güzel olur 😌🦋 Yeni hayatımın ilk sabahında kocamla birlikte evimizin mutfağında kahvaltı hazırlıyoruk. Allah'ım resmen evliydim! Şurada altı ay öncesine kadar bu adam hayatımda bile yokken şu an aynı evde yaşıyorduk. Hava güneşli olduğu için kahvaltıyı balkonumuzdaki masaya kurmaya karar verdiğimiz için önümdeki tepsiye dolaptan çıkardığım kahvaltılıkları dizmeye devam ettim. Alper yanağıma bir öpücük bırakıp doldurduğum tepsiye uzandı ve aldı. Bir şey demeden tepsiyle birlikte balkona çıktığında huzurla derin bir nefes aldım. Bende peşinden geri kalan şeyleri alıp çıktım. Karşılıklı sandalyelere oturduğumuzda Alper bir taraftan patates kızartmasından alırken bir taraftan gülümseyerek bana baktı. "Ben sevdim bu evlilik işini." Kaşlarımı kaldırıp dudaklarımı dilimle ıslatarak konuştum. "Neden ?" Alper dudaklarıma bir bakıp atıp muzipçe gülümsedi. "Sana her istediğimde sarılabiliyorum." Merakla havalanan kaşlarım anında inerken bakışlarımı üstüne diktim. "Sadece bu mu yani Alper ?!" Alper gülerek ağzına peynir attı ve arkasına yaslandı. "Tabii seninle uyanmayı, güne seninle başlamayı, kokunla uyumayı, sesinin her daim kulağımın dibinde olmasını falan da sevdim." İstediğimi almış gibi bir zafer işareti yüzüme hakim olduğunda bende sandalyeme yaslandım. Alper tek kaşını kaldırarak bana baktığında 'ne var', dercesine sol kaşımı kaldırdım. "Sen sevmedin mi ?" Karın ağrısı anlaşılınca yüzümdeki kocaman gülümsemeyi işaret edip konuştum. "Sence belli olmuyor mu ?" Alper cevabıma memnun olmuş bir şekilde gülerken bende ona eşlik ediyordum. Tam içimden ne kadar güzel bir gün olduğunu söylerken kafama gelen topla dudaklarımın arasından sesli bir 'ah' çıktı. Alper de benim gibi ne olduğunu anlayamadığından ilk birkaç saniye kafamdan yere seken topa baktık. Hemen sonra Alper ayaklanarak yanıma geldi ve kızarmaya başladığına emin olduğum alnıma baktı. "Güzelim iyi misin ?" Ne olduğunu anlamamış halimle sadece başımı sallayabildim. Alper alnımın kızaran yerine bir öpücük kondurup topun geldiği yere doğru ilerlemeye başladı. Bahçe kapısından bize doğru başını uzatıp uzatıp geri çekilen çocuğu gördüğünde bana doğru döndü. Dudağındaki hafif gülümsemeyle geri gelip topu aldı ve kapıya doğru ilerledi. Küçük kız çocuğu birkaç saniye Alper'in yüz ifadesini inceledi ve kızmayacağına kanaat getirmiş olacak ki ağaçların arkasından çıktı ve kapıya kadar geldi. Bakışları az önceki inlememi duymuş olacak ki çekingenlikle bana döndü. "Çok acıdı mı ? Bilerek yapmadım." Başımı iki yana sallayarak gülümsedim ve duyması için biraz yüksek bir sesle cevapladım sorusunu. "Acımadı merak etme!" Küçük kız rahatlamışlıkla derin bir nefes vererek yerinde sallandı. "Bu iyi." Tepkisine ben gülerek karşılık verince az önceki çekinliğini tamamen atarak Alper'in karşısına dikildi. "Topumu verecek misin ?" Alper tek kaşını kaldırıp önünde diz çökerek onunla yüz yüze geldi. "Ama sen topunu benim karıma attın ?" Küçük kız omuzlarını silkti ve bana döndü. "Özür dilerim." Özrünü dileyip tekrar Alper'e dönerek elini uzattı. "Özür diledim ki. Hem canı da acımamış, şimdi verecek misin ?" Alper elindeki pembe topa bir bakış atıp topu kıza uzattı. "Bir gün benimle de oynar mısın ?" Küçük kız gözleri ışıldayarak Alper'e baktı ve yerinde zıplayarak alkış tuttu. "Gerçekten mi ?" Alper başını sallayıp onu onayladığında alt dudağını bükerek az önceki heyecanını dizginledi. "Burda benimle kimse oynamıyordu. İyi oldu." Alper tıpkı büyük bir insan gibi konuşan kıza elini uzattı ve konuştu. "O zaman anlaştık ortak." Kız gözlerine ulaşan gülümsemesiyle boş olan eliyle Alper'in elini sıktı ve el sıkıştıktan sonra elini sallayarak topunu da alıp gitti. Alper kız çocuğunun sağ salim gittiğine emin olduktan sonra ayaklandı ve geri yanıma geldi. Bakışları önce alnıma değdi ve başıma bi öpücük kondurup yerine geçti. Kahvaltımızın geri kalanı da normal bir şekilde geçmişti. ••• Evlendiğimiz günün üstünden tam iki hafta geçmişti ve artık çalışmaya başlamamın zamanı geldiğini düşünmüştüm. Şimdi de iş başvurusu yapmak için geldiğim hastaneden çıkıyordum. Her ne kadar iyi geçtiğini söyleyebilecek olsam da tek olmadığımdan emin olamıyordum. Alper'e çıktığıma dair bir mesaj atıp bahçedeki bir banka oturdum. Bu akşam annemlere yemeğe gidecektik. İlk defa o eve ev sahibi olarak değilde misafir gibi gidiyor olmak her ne kadar garip hissettirse de heyecanlıydım. Heyecandan parmaklarımı birbirine geçirip bacağımı oynatmaya başladığımı fark ettiğimde kendimi durdurdum ve etrafa bakındım. İleriden hastanenin önünde yavaşlayan arabayı görünce hemen ayağa kalktım. Alper'de beni görüp arabayı durdurdu. Hızla arabaya bindiğimde yanağıma hızlı bir öpücük bırakıp tekrar arabayı çalıştırdı. Yarım saat sonra annemlere geldiğimizde heyecanla arabadan indim. Alper koluyla belimi sardığında ona bir bakış atıp yürümeye devam ettim. İçeriye girdiğimizde sırayla herkesle selamlaşıp hemen yemeğe oturmuştuk. Keyifli bir yemekten sonra çayı koyup içeriye geçtiğimde annemin yanına oturdum. Annem muzip bakışlarını üzerime dikip iyice bana yanaştı. "Nasıl gidiyor evlilik ?" Başımı sağ omzuma eğip gülümsedim. "Güzel." Annem biraz kulağıma eğilerek konuştu. "Ayla Alper çocuk istiyor diyordu ?" Anneme gözlerimi açarak baktım ve geri çekildim. "Anne bir dur bismillah ya! İki hafta oldu daha evleneli!" Annem omuzlarını silkip 'ben bilmem' der gibi dudaklarını büktüğünde derin bir nefes verdim. "Bir iki sene geçsin de bir, öyle." Annem omuz silkme hareketini tekrarlarken babamın bana seslendiğini fark ederek babama döndüm. "Sen nasılsın kızım ? Halin keyfin yerinde mi ?" Babama gülümseyerek başımı salladım ve konuştum. "Yerinde babam, sizin keyfiniz haliniz nasıl ?" Tuğrul gözlerini devirip oturduğu yere daha da gömüldü. "Çok iyiyiz. Artık evin tek çocuğu olmanın keyfini sürüyorum." Tuğrul'a memnuniyetsizce bakarak alt dudağımı büktüm ve gözlerimi devirdim. "Belli." Babam Tuğrul'u dirseğiyle dürtüp ters bir bakış attığında Tuğrul oturduğu yerde dikleşti. "Yine de, evde olsan da iyiydi yani." Sözleriyle beni özlediğine emin olduğum kardeşimin yanağına bir öpücük kondurup geri çekildim. "Bende özledim." Tuğrul dudağının kenarına kondurduğu ufak tebessümüne tezat öptüğüm yeri avuç içiyle silerek bana döndü. "Tamam hemen şımarma sende." Tuğrul'a gözlerimi devirip oluşan sessizlikten faydalanarak heyecanla bugün yaptığım iş başvurusunu anlatmaya başladım. Konu benim iş başvurumdan uzayıp farklı yerlere giderken herkes sohbete katılıyordu. Hatta Tuğrul bile... Yüzümdeki huzurlu gülümsemeyle hepsinin üzerinde bakışlarımı gezdirip mutlulukla derin bir nefes aldım. İçimden bu mutluluğumuzun bozulmaması adına dua ettim. Daha sonra birkaç saniye ara verdiğim sohbete devam ettim. Boğazımın kuruduğunu hissettiğimde su almak için ayaklanarak mutfağa gittim. Aradan çok geçmeden Alper'de arkamdan mutfağa geldi. Ben soru dolu bakışlarımı üzerine diktiğimde yukarıdaki dolaptan bir bardak alıp sürahiden su doldurdu. "Bende susadım." Başımla onu onaylayıp bitirdiğim bardağı tezgahın üzerine bıraktım. Tam mutfaktan çıkmak için yanından geçecektim ki tam da tahmin ettiğim şeyi yaptı ve kolunu belime sarıp beni kendine çekti. Kokumu içine çekip yanağıma bir öpücük bıraktığında belimdeki eli olduğu yeri hafif hafif okşuyordu. Bu hareketi huylanmama neden olurken elini iterek uzaklaştırmaya çalıştım. "Alper yapma! Bak yine biri gelecek ve biz yakalanacağız! Lütfen ama bir yakalanmayı daha kaldıramam!" Alper kulağımın dibinde sözlerim üzerine sesli bir şekilde güldü ve yavaşça elini belimden çekti. "Tamamdır hanım, sen nasıl dersen." Verdiği cevap komik bir ses çıkarmama sebep olduğundan eğlenen gözlerle ona baktım. "Ne dedin sen ?" Alper hin bir ifadeyle omuzlarını silkti ve yanağımdan hızlı bir öpücük alıp hızlı hızlı mutfaktan çıktı. Bende ardından nefeslerimi düzenleyip çıktım ve Alper'in yanındaki yerime geçtim. Babam tam dudaklarını konuşmak için araladığında çalan telefonla gözlerim Alper'e döndü. Alper arayana bakıp ciddi bir suratla ayağa kalktı ve müsaade isteyerek salon kapısına kadar gitti. Birkaç saniye boyunca karşı tarafı dinledikten sonra bakışlarını bana çevirip üstümde gezdirdi. Bu hareketiyle ürperirken içimde oluşmak için fırsat kollayan huzursuzluk elde ettiği fırsatı değerlendirdi ve sanki tüm benliğimi ele geçirdi. Aradan birkaç dakika geçmesine rağmen Alper'in hâlâ dönmemesiyle bana baktıktan sonra uzaklaştığı yere gitmek için ayaklandım. "Ben bir bakıp geliyorum." diye mırıldanıp sakin olmaya çalışarak salondan çıktım ve benim odamın kapısını açık görünce oraya doğru yaklaştım. Alper'in sıkıntılı yüz ifadesi açıma girdiğinde sessizliğimi koruyarak bekledim. Beni fark ettiğini biliyordum. Bu yüzden hiçbir çekincem yoktu. Alper en sonunda başını sallayarak telefondaki kişiyi sesli bir şekilde de onaylayıp kapatmadan önce son kez konuştu. "Tamamdır. Kesinleşince tekrar konuşuruz. Görüşürüz." Alper'in telefonu kapatmasının ardından oluşan sessizlik o an beni öyle rahatsız etmişti ki yerimde kıpırdanarak bana dönük olmasını fırsat bilerek yüzüne bakarak içimi yiyip bitiren o soruyu alacağım cevabı bilmeme rağmen sordum. "Görev mi ?" Alper birkaç saniye bakışlarını yüzümde gezdirdi ve başıyla beni onayladı. İçim ne kadar sızlasa da, endişeden ne kadar bayılacak gibi olsam da, özlemden ağlayacağımı bilsem de içinin rahatlamasını istediğim için dudaklarımı gülümsemeye zorladım. Ne kadar becerebildiğim tartışılırdı fakat çabamın bile onun için olduğunun farkında olduğunu biliyordum. Dudaklarımı dilimle ıslatıp yerimde sallanarak konuştum. "Hayırlısıyla git gel sevgilim. Ben seni bekliyor olacağım." -Bölüm Sonu- •Düzenlenmedi. |
0% |