Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14.Bölüm: "İlk Adım"

@uuykusuzvedengesiz

Mutluluk, ruhumu saran bir sarmaşık gibi kuşatmıştı her yanımı. Dünden beri güne gözümü açtığım andan, gece uykuya daldığım ana kadar tam anlamıyla neşe saçıyordum. Yüzümden gülüşüm bir an eksik olmuyordu. Sebebini tahmin etmekse çok zor değildi.

Bana sürpriz yapmak için her şeyi ilmek ilmek planlanmıştı ve ben hariç herkes tüm her şeyden haberdardı. Önce gelmeden annem ve babamı arayıp onların rızasını almış, daha sonra da ablasıyla birlik olup adım adım her şeyi benim isteklerim doğrultusunda halletmişti. İlk Feyza ablayla gittiğimiz mağazada, Feyza ablanın ısrarla denememi istediği elbiseyi söz için almışlardı. Fakat sonradan öğrenmiştim ki elbisenin ücretini, abim bana söz hediyesi olarak ödemişti. Ve bu bir nebze daha kendimi rahat hissetmeme sebep olmuştu. Daha sonra da gittiğimiz kuyumcudaki, benim sadece fikrimi aldığını sandığım alyansları bizim için almıştılar.

Benim için rüya gibi bir tekliften sonra da gençler olarak hep birlikte o kafede yemek yemiş, güzel bir hatıra bırakmış ve öyle eve dönmüştük. Sanem, önceki günlerde almak için bakacağımı söylediğim şaldan elbiseme uygun bir rengini almış ve bana hediye etmişti. Elif, lisenin ilk yılından beri hepimiz için küçük kutularda biriktirdiği, anıları sakladığını söyleyip durduğu, benim adıma olan kutuyu bana getirmiş ve artık kendi anılarımı kendim biriktirmem gerektiğini söyleyerek bana teslim etmişti. Buse ve Eslem ise küçükken yaptığımız anlaşmayı biraz önce alarak, ayakkabılarımı almıştı.

Hatırladığım anlar gülümsememi büyütürken iç çektim. Parmağımdaki yüzüğü her görüşümde gülümsediğim zaten dünden beri kimsenin gözünden kaçmayan bir gerçekti.

Eve geldiğimizde annem tüm detayları anlattırmış ve bizim bir sürü hayır duası etmişti. Abim bizim adımıza çok mutlu olduğunu söylemiş, ne olursa olsun arkamda bir abim olduğunu hatırlatmıştı. Babam ise beni kollarıyla sarmış, sanki bu kadar büyüdüğüme kendini inandırabilmek için kendini ikna etmeye çalışmıştı. Sonrasında da bize Allah'ın tamamına erdirmesi için temennide bulunmuştu. Haliyle ailemden, her ne kadar karşı çıkmayacaklarını bilsem de, onay almak içimi daha da rahatlatmıştı.

Odamın kapısının çaldığını duyduğumda elimdeki şalı kırışmaması için yatağımın başlığına asıp seslendim.

"Gelin."

Buse öncülüğünde kızlar odaya girerken arkadan gelen Sanem hemen esprisini yapıştırdı.

"Gelin biz değil sensin canım."

Kızlar Sanem'in yaptığı espiriye gülerken hepsi bir köşeye dağıldı ve yerleşti. Elif gülümseyerek başını omzuma yasladı ve ellerini ellerimin üzerine koydu.

"Senin adına o kadar mutluyum ki, yüzünün böyle gülüyor olduğuna seviniyorum. Hakkın."

Başımı bende onun başının üstüne yaslayıp elimin birini çekip yanağını okşadım.

"Mutlu olmak seninde hakkın."

Sesimi diğerlerinin duyamagacağı kadar kısıp kulağına yaklaştım.

"Kendine neden bunu reva gördüğünü konuşacağız daha."

Elif gerilerek başını çekti ve yarım yamalak gülümsemeye çalışarak mırıldandı.

"Belki de artık konuşmanın zamanı gelmiştir."

Başımla onu onaylayıp güven verici olduğunu düşündüğüm bir şekilde gülümseyip kendi arasında konuşmaya dalan diğerlerine döndüm.

"Ne kaynatıyorsunuz bizsiz ?"

Sanem gözlerini devirerek telefon ekranını bana doğru çevirdi.

"Altın kurunu."

Başını vahim bir durum varmış gibi iki yana salladı ve nefesini sesli bir şekilde verdi.

"Düğüne kadar kaç stajyer maaşı biriktirmem gerek onu hesaplıyoruz."

Bende onların yanına geçip oturduğumda ekrana baktım. Bakmamla kızlara dönmem bir oldu ve başımı hızla iki yana salladım.

"Saçmalamayın. Bu fiyattayken altın falan istemez."

Eslem bir elini yanağıma koyup hafifçe okşarken dudaklarını birbirine bastırdı.

"Zaten bunu söyle diye yanında baktık bizde, teşekkür ederiz çiçeğim bizi yanıltmadın."

Omzuna hafifçe vurduktan sonra kolumu omzuna attım. Hep birlikte gülüştük. Bugün gerçekten tam bir sevgi pıtırcığıydım.

Odamın kapısı ikinci kez çaldığında kızların aynı espiriyi sesli bir şekilde yapmasalar bile içlerinden tekrar yapacaklarını bilerek seslendim.

"Gelin."

Annem kapıyı aralayıp başını uzattı ve hepimize göz dezdirip gülümsedi. Sonra gözleri tekrar beni buldu. Kaşları çatıldı ve hızla dudakları aralandı.

"Kızım kalkıp hazırlansana artık! Gelirler yarım saat bir saat sonra."

Eslem bileğindeki saatine baktı ve annem gibi kaşlarını çattı.

"Haklısın vallaha teyze, artık hazırlansın yani."

Başını omzuna eğdi ve iç çekti.

"Gerçi senin damat, bu kızı her hâliyle beğenir. Gördüm ben o ışığı gözlerinde."

Annem bana bir bakış atıp daha fazla oyalanmamamızı tembihleyip odadan çıkarken kalbim pır pır aynadan kendime baktım. Gözlerimin içi dahi gülen çehrem resmen mutluluktan aydınlanmıştı.

Annemin bizi odada tekrar kendi başımıza bırakıp çıkmasından sonra Buse sandalyeyi aynanın önüne çekti ve beni oturttu. Ben fazla makyaj yapmadığım için ve bunu pekte beceremediğim için Buse kendi makyaj aletlerini getirmişti. Bu yüzden bugünlük kendimi onun ellerine bırakmaktan başka seçeneğim yoktu.

Heyecanlı bakışlarımı aynada gezdirirken, Buse istediğim gibi hafif ve doğal bir makyaj yapmak için çalışmaya başlamıştı. Adım adım yüzümü renklendirmesini aynadan izlerken Eslem elindeki telefona bakarak konuştu.

"Abim fotoğraf paylaşmış Feza'yla."

Adını duyar duymaz başımı o tarafa çevirip bakmak istesem de Buse kafamı çevirmeme engel olup aynadan ters bir bakış attı.

"Ya hiç görmediğin insan sanki! Az bir sabret, göreceksin zaten birkaç saate kadar!"

Yediğim azarla yerimden kımıldayamadan otururken göremediğim için bir yandan da içim gidiyordu. Eslem bu hâlime kıyamadığından olsa gerek birkaç saniye sessiz kaldıktan sonra yanıma gelip telefonu önüme tuttu.

"Bak hadi bak! Meraktan çatlama şimdi gelene kadar!"

Ekranda gördüğüm yüzle birlikte derin bir iç çektim. Saçlarına şekil vermiş, tıraş olmuştu. Üstünde beyaz bir gömlek, siyah bir ceket ve lacivert renkte bir kravat vardı. Belki de artık alışmalıydım. Ben bu adamı her görüşümde böyle heyecanlanacak ve elimin ayağıma dolanmasını mı izleyecektim gerçekten ?

Eslem telefonu önümden çekince bakışlarımı aynadan ona çevirdim ve göz göze geldik. Kaşlarını kaldırarak yüzüne hırslı bir ifade yerleştirerek yumruğunu havaya kaldırdı.

"Merak etme, sende çok güzel olacaksın ve siz yılın çifti olarak tarihe geçeceksiniz!"

Birden neden böyle yükseldiğini her ne kadar anlayamasamda bende onun gibi yumruğumu havaya kaldırarak ona ayak uydurdum.

"Evet! Yapacağız bunu!"

Sanem bunu desteklediğini sırtıma birkaç defa vurarak belli ettikten sonra tekrar yatağa döndü ve telefonuyla ilgilenmeye devam etti.

Buse kısa denilebilecek kadar bir sürede işini bitirdikten sonra aynadan kendime baktım. Dudaklarım memnuniyetle kıvrılırken Elif'in elbisemi elime tutuşturup odamın banyosuna doğru beni itmesiyle banyoya girdim. Banyoda üstümü değiştirip elbisemi giydikten sonra tekrar odaya geçtim. Sanem beni tekrar aynanın önüne koydukları sandalyeye oturtturarak şalımı eline aldı ve şalımı da o yaptı. Yarım saatin sonunda tamamen hazır olduğumda kızlara dönüp dizlerimi kırarak selam verdim. Hepsi beni çocuğunun okulunun mezuniyetinde çocuğunu izleyen ebeveynler gibi izliyordu. Hatta Elif bunu bir adım daha öteye götürdü ve gözünden yaş geldi.

"Kızım daha gitmiyor! Daha zaman var gitmesine yapma ama ya!"

Buse Elif'i göğsüne çekip kollarına etrafına sardı. Sanem Elif'e ellerini 'yuh' der gibi havada sallayarak olumsuz birkaç ses çıkardı.

"Ya her şeye de ağlamazsın be kızım!"

Elif gözyaşlarını silip gülümsedikten sonra burnunu çekti.

"Siz bakmayın bana ya, hadi içeriye geçelim artık."

Heyecanla derin bir nefes alıp başımı salladım. Artık heyecandan mideme kramplar girmeye başlamıştı. Şaka gibiydi ama ellerim bile titremeye başlamıştı.

Odamdan önce ben, ardımdan kızlar olacak şekilde çıktığımızda salona kapıdan bir bakış attım. Her şey planlı olduğundan, çok abartı olmamak şartıyla genel olarak krem rengi ağırlığında birlikte süslemiştik.

Abim salona baktığımı görünce oturduğu yerden kalkıp üstündeki takım elbisesini düzeltip yanıma adımladı. Bakışlarım yandan Elif'i bulduğunda hayranlıkla, gözlerini ayırmadan abime baktığını gördüm. Bu haline kaşlarımı kaldırıp bakarken abim ellerimi avuçlarına alıp bakışlarının üstümde gezdirdi.

"Harika gözüküyorsun."

Başımı omzuma doğru eğip bende onun yaptığı gibi bakışlarımı üstünde dolaştırdım.

"Kesinlikle benden aşağı kalır yanın yok."

Abim de benim gibi gülümsediğinde Elif'in yanındaki duvara yaslandığını görerek iyice keyiflendim. O sırada zil çaldığında irileşen gözlerimle hızla annemi aradım.

"Anne! Anne geldiler n'apacağım ?!"

Annem ellerini kurulayarak mutfaktan çıktı ve başıyla kapıyı işaret etti.

"Açsana kızım kapıyı."

Abim ve babamda bizim yanımıza gelirken babam kısık sesle mırıldanıyordu.

"Biliyordum işte böyle olacağını. Ben demiştim o yemeğe gitmeyelim diye."

Babamın sözleriyle her ne kadar gülmek istesem de heyecanım buna izin vermedi. Aynadan kendime son bir bakış atıp gülen yüzümle kapıyı açtım. Önde Mehmet amca, ardından Filiz teyze ve Feyza abla, Feyza ablanın peşinde eşi ve kucağındaki kızı, peşlerinden aile büyükleri içeri girdi. Herkes herkesle selamlaşıp görüşüp içeriye geçerken sona kalan adam güzelliğiyle kalbimi ağzıma getirecek gibiydi. Önce elindeki papatya buketini, sonra da çikolata kutusunu bana uzattı ve ellerini nereye koyacağını bilemez gibi duraksadı.

"Bu iş biraz daha uzarsa cümle kurmayı da unutacağım sanırım." diye kısık sesle konuştuğunda ondan farksız olduğumdan elimdeki çiçek çikolatayla öylece bakakaldım.

"Sanırım ben unuttum bile."

Feza bu halime gülümsedi ve başını omzuna doğru eğdi. Şu an öyle sempatik ve karizmatik duruyordu ki, etkilenmemem ihtimaller dahilinde bile değildi.

"Gecenin sonunda resmen isminin yazdığı yüzüğü parmağımda taşıyacağım,"

Alt dudağını dışa doğru büktü ve kaşları havalandı. Bunun gerçekleştiğine hala inanamıyor gibiydi.

"Bu günü ne kadar hayal edip bekledim bilemezsin."

İçim sözleriyle birlikte yumuşarken o ilk heyecanımın git gide yatıştığını hissettim. O iki kelamıyla bile benim ruhumu dinlendirebiliyordu.

"Az kaldı, tamamen kavuşmamıza."

Feza yutkunarak dudaklarını araladı, fakat konuşmasına fırsat kalmadan koridorun başından Fırat abim başını uzattı.

"Biraz daha gelmezseniz dayım buraya gelecek haberiniz olsun."

Feza Fırat abimin sözleri üzerine hızla duruşunu dikleştirdi, lacivert elbisemle aynı renk kravatını düzeltti ve içeriye geçtiğini işaret ederek Fırat abimin peşinden ilerledi. Koridorda yalnız başıma dikildiğimi fark eder etmez bende çikolatayı ve çiçeği mutfağa bırakıp içeriye geçtim. Kızlarla birlikte dizdiğimiz sandalyelerden kapıya yakın olanına oturduğumda ortamda havadan sudanda olsa bir muhabbet ortamı oluştuğunu görüp yavaş yavaş nefesimi verdim. İlk ana göre artık çok daha rahat olduğumdan, dakikalar sonra her ne kadar katılmasam da dönen muhabbete hakimdim. Biraz daha bu şekilde devam etmesinin ardından annemin sözleri üzerine kahveleri yapmak için kızlarla birlikte mutfağa geçtik. Eslem ve Buse büyük cezvelere kahveleri koyarken ben küçük cezveye tek kişilik kahve koydum. Sanem elinde telefon her anı kayıt altına alırken zaten tezgahın üzerinde hazır duran beyaz fincanı önüme çektim.

"Aramızdan ilk evlenenin sen olduğuna inanamıyorum."

Elif'in sözleriye Sanem'de onu onaylarken güldüm.

"Vallaha bende böyle olacağını tahmin etmezdim ama,"

Buse hin bir şeklide gülüp kolunu koluma vurdu hafifçe.

"Ama Feza'yı görünce karşısında direnemedi ve şıp diye aşık oldu..."

Ellerini kalbinin üzerinde birleştirip dramatik bir şekilde cümlemi kendine göre devam ettirdi. Kurduğu cümlesine karşılık hep birlikte gülüşürken Buse koyduğu kahvenin köpüklerini alıp fincanlara paylaştırdı. Eslem de aynı işlemleri tekrarladığında bende altını kıstığım kahvenin altını açtım. Buse ve Elif önden olan kahveleri bir taraftan servis ederken bende kahveyi fincana döktüm ve yine tezgahın üzerine önceden çıkardığım bal kavanozundan bal alıp kahveye bal kattım. Sanem Feza'ya kıyamayarak kahveye tuz atamadığımı söyleyip dalga geçerken Eslem benim tarafımı tutup ona cevap veriyordu. En sonunda hazır olan kahveyi tepsiye alıp dökmemeye özen göstererek salona geçtim. Salonun kapısında daha gözlerimiz kesiştiğinde gülümseyerek ona doğru ilerledim. Önüne kadar kahveyi dökmeden varabildiğimde hafifçe eğildim ve kahveyi almasını bekledim. Feza gözlerimin içine bakarak fincanı ve suyunu alıp önündeki sehpaya bıraktığında kalplerimizin bir attığını hissettim sanki. Gözlerimizdeki heyecandan yüz ifadelerimize kadar her şey aynı gibiydi.

Eslem benim ardımdan çikolatalardan ikram ederken Sanem kahve tuzlu olmasa ile hatıra olarak kalması için bizi video çekiyordu.

Elimdeki tepsiyi bırakıp sandalyeme oturduğumda Feza gözlerimin içine baka baka kahvesinden bir yudum aldı. Herkes dikkatle Feza'nın yüzünü izlediğinden bir an gülmek istesem de, Feza iki yudumda kahvesini bitirdi ve derin bir nefes alaraksndeki bakışların sahiplerine baktı.

"Tatlıydı."

Ne diyeceğini bilemez gibi kısık sesli mırıldanmasına karşılık büyükler sesli bir şekilde güldüğünde utandığını hissettim. Hemen sonra bakışları tekrar beni bulduğunda dudaklarını kıpırdatarak 'Ellerine sağlık.' dediğini fark ettim. Yüzümdeki gülümsemem büyürken bende onun gibi 'Afiyet olsun.' diye mırıldandım. Aldığı karşılıktan memnun bir şekilde o da yüzündeki gülümsemeyi büyüttüğünde artık büyüklerin de sadede geldiklerini fark ettim.

"Gelelim sadede,"

Mehmet amca önce bana, sonra da oğluna bir bakış atıp babama döndü.

"Allah'ın emri, Peygamber Efendimizin kavli ile, kızınız Ecmel'i oğlumuz Feza'ya istiyoruz."

Babam direkt bana döndüğünde elimden geldiğince gülümseyerek içini rahatlatmaya çalıştım. Babam zaten cevabımı bildiğinden, ve hatta yine sözsüz rızamı da aldığından Mehmet amcaya döndü.

"Çocuklar birbirlerini görmüşler, beğenmişler. Bize de hayırlı olsun demek düşer."

Feza duymak istedikleri duyduğundan olacak, omuzları bir rahatlamayla çöktü. Yüzündeki beklenti dolu ifade yerini huzurlu bir ifadeye bıraktı. Dakikalar içinde herkes birileriyle görüşmek için ayaklandığında ortalık bir karmaşa alanına döndü. Dakikalar sonra en sonunda Feza'yla yan yana dikildiğimizde Feza annesine verdiği alyans kutusunu aldı. İkimizde bir kurdeleyle birbirine bağlı olan alyansları parmaklarımıza geçirdikten sonra Feza'nın dedesi karşımızda durdu ve bizim için güzel temennilerle dolu kısa bir konuşma yapıp dua okudu.

Feza yandan bana bakarak sadece benim duyabileceğim bir ses tonuyla konuştu. Zaten etraf kalabalık olduğundan oldukça ses vardı.

"Şu an sana sarılmamam için bana mantıklı bir sebep sunabilir misin ?"

Bakışlarımı ona çevirmedim fakat ona hitaben konuştum.

"Çünkü günah ?"

Feza dudaklarını birbirine bastırıp başını salladı.

"Mantıklı."

Önüne dönüp başını salladığında güldüm. Ardından kızlarla hazırladığımız yerde önce baş başa, daha sonra ailelerimizle bir sürü hatıra fotoğraf çekildik. Oldukça uzun süren bir fotoğraf serüveninin ardındansa hazırladığımız ikramlıkları servis ettik. Gecenin geri kalanı su gibi akıp giderken, bu gecenin hayatlarımızı birleştirmek için bir adım olduğunu düşündükçe içimdeki mutlulukta, huzurda tavan yapıyordu.

Artık gecenin sonu geldiğindeyse, geceden yola çıkacağı için bu sefer Feza'yla mecburen evde vedalaştık. Geri döndüğünde her şeyin daha güzel olacağını söylediğini ve ceketinin iç cebinden tek bir papatya çıkarıp elime küçük bir kağıt tutuşturduğunu bile hayal mayal hatırlıyordum. Her ne kadar misafirlerimizin ardından evi toplamayla geçen vakitte çok anlamasam da, şimdi gece yatağımda tavana boş boş bakarken içime yine bir eksikliğin peyda olduğunu inkar edemiyordum.

Yatağımda yan dönüp, beyaz gece lambasının kısık ışığında hala elimde tuttuğum küçük kağıtta gözlerimi gezdirerek kendimi teselli etmeye çalıştığımda bir gerçekti.

 

"Henüz vakit varken, gülüm,

Paris yanıp yıkılmadan,

henüz vakit varken, gülüm,

yüreğim dalındayken henüz,

şu Mayıs gecesi rıhtımdan geçmeliyiz

söğütlerin altından, gülüm,

ıslak salkım söğütlerin.

Paris'in en güzel bir çift sözünü söylemeliyim sana,

en güzel, en yalansız,

sonra da ıslıkla bir şey çalarak

gebermeliyim bahtiyarlıktan

ve insanlara inanmalıyız."¹

 

¹Nâzım Hikmet,(1976)

 

-Bölüm Sonu-

 

Herkese merhaba! Selamün aleyküm. Bölüm ancak bitti. Sınavlar, o, bu derken bu vakti buldu. Yazmak istemek yetmiyor bazen maalesef, resmen başına oturup yazamadığım oluyor. Yine de bir şekilde burada birlikteyiz işte, ben yine geç olsun güç olmasın diyorum 😄

 

Ben yine bir an önce onları birlikte yazacağım kısımlara geçmek istediğim için başladım gaza basm

aya farkındayım ama tutamıyorum kendimi 🥲

 

Ee, ilk adımı attık neyse sonunda. Umarım sevdiğiniz ve keyifle okuduğunuz bir bölüm olmuştur diyor ve kaçıyorum.

 

Desteklerinizi eksik etmeyiniz lütfen, Allah'a emanet olun efendim 🌹🌿

 

Loading...
0%