@uuykusuzvedengesiz
|
Selamün aleyküm! Ben geldimm. Ve herkese keyifli okumalar dilerimm. Bari beş oy olsun olur mu 🥲 • Aslında hayat seçeneklerden ibarettir. Yol ayrımları zaten hayatımızın her yerinde vardır fakat bazıları hayatımızı çokça etkileyecek türden seçimlerdir. Bu belki okuduğumuz okul, belki girdiğimiz iş, belki de kalbimizi attıran bir insandı. Bende buraya gelene kadar kendimce birçok seçimler yapmıştım. Önce kızlarla kafa kafaya verip en güzel kıyafetlerimden birisini seçmiştim mesela. Tabii yaptığım her seçim bu kadar basit değildi... Derin bir nefes alarak park ettiğim arabadan çıktım. Arabayı kilitledikten sonra kızlarla karşı kaldırıma geçerken bir yandan onları dinlemeye çalışıyor, bir yandan da heyecanımı bastırmaya çalışıyordum. Buse'nin yaptığı plandan hâlâ daha haberim yoktu. Bu beni biraz korkutsa da artık salıverdiğimden uyacaktım. "Önce Ecmel girsin. İlk onu görsün tamam mı ?" En az benim kadar heyecanlı gözüken arkadaşlarıma gülerek kafeden içeriye adım attım. Gözlerim her zamanki yere döndüğünde, arayış içinde olan bakışlarım saniyler içinde aradığını bulmuştu. Ve tekrar, bakışlarımız birleşmişti. Bakışlarını buraya neden geldiğini unutmuşum gibi ben çekerken kısa bir süre daha bakışlarını üzerimde hissettim. Sadece bu bile içimin karıncalanmasına yetiyordu. Kızlarla buraya ilk geldiğimiz masaya geçtiğimizde sahneyi daha rahat görebilmek için koltuğun en uç tarafına yerleştim. Çantamı masanın üstüne bırakıp gözlerimi Buse'ye çevirdim. "Söyle hadi artık! Neymiş o plan ?" Kızların hepsi dönüp bana bakarken bu plandan haberdar olmayan tek kişinin ben olduğumu anladım. Bu hafiften bozulmama sebep olsa da şu an için yaşadığım tedirginlik daha ön plana çıkıyordu. Kesin benim istemeyeceğim bir şeydi ve ben bunu ancak şu an fark ediyordum. Buse masanın üzerinden bana doğru eğilerek kısık sesle konuştu. "Şimdi bu şarkı söylüyormuş ya," Buradaki 'bu'nun Feza olduğunu fark ettiğimde yüzümü buruştursam da onu onaylamadan geri durmadım. "Biz de şarkı isteği yapacağız. Ve o ne demek istediğini şıp diye anlayacak." Kaşlarımı çatarak içime derin bir nefes çektim. "Hangi şarkıymış o, her şeyi anlamasına sebep olacak ?" Buse kaşlarını kaldırıp indirerek arkasına yaslandı ve gülümsedi. O ara Sanem'de garsonu çağırıp hepimize çay sipariş etmişti. Dakikalar içinde sipariş ettiğimiz çaylar geldiğinde Buse eliyle garsonu durdurup masadan birkaç adım uzaklaşan çocuğu yanına çağırdı. Çocuk usul usul masaya yanaştıktan sonra beklentiyle bize baktı. Buse masanın üzerinde duran peçeteyi alıp ceketinin iç cebinden çıkardığı kalemle peçeteye bir şeyler yazmaya başladı. Yazmayı bitirir bitirmez benim önüme itekleyip kaşlarıyla çocuğa vermemi işaret etti. Bakışlarım önce peçeteye çevrildiğinde okuduğum şarkı ismiyle şarkı bir an kulaklarımda çınladı. Başımı hızla iki yana sallarken aceleyle konuştum. "Ay hayır ama bu kadarı da fazla!" Yanımda oturan Sanem elini koluma atıp etimi parmakları arasında sıkıştırırken boğazını temizledi. İnleyip kolumu ondan kurtardıktan sonra kolumu ovaladım ve peçeteyi bizi bekleyen garson çocuğa uzattım. Çocuk birkaç saniye tip tip peçeteye baktıktan sonra başını iki yana sallayarak uzaklaştı. "Bakın bunu on beş yaşındaki ergenler bile yapmaz! Vazgeçelim!" Kızlar benim dediklerimi zerre umursamadığından bende sakince bekledim. Bunun sonunda rezil olmakta vardı ya... Dakikalar içinde şarkının nakaratı mekanda yankılanmaya başladığında utançtan onun olduğu tarafa dönememiştim bile. Şarkının sözlerinin başlamasına saniyeler kala ona döndüğümde dudaklarındaki gülümsemeyle elindeki mikrofonu ayarladığını gördüm. Sanki ona baktığımı hissetmiş gibi kafasını kaldırıp bana baktığında yüzündeki gülümseme hâlâ yerini koruyordu.
Gizleme benden çekinme söyle Yollarıma çık yürekli ol Saklanma benden derdini söyle Sen karşıma çık yürekli ol
Kaçırma gözlerini Dinle kalp sesini Söyle seviyorsan yürekli ol
Kaçırma gözlerini Dinle kalp sesini Söyle seviyorsan yürekli ol
İçine ata ata ne hâle düştün Tuta tuta çatlayacaksın be adam Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan Kura kura kurudun be adam
İçine ata ata ne hâle düştün Tuta tuta çatlayacaksın be adam Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan Kura kura kurudun be adam
Gizleme benden çekinme söyle Yollarıma çık yürekli ol Saklanma benden derdini söyle Sen karşıma çık yürekli ol
Kaçırma gözlerini Dinle kalp sesini Söyle seviyorsan yürekli ol
Kaçırma gözlerini Dinle kalp sesini Söyle seviyorsan yürekli ol
İçine ata ata ne hâle düştün Tuta tuta çatlayacaksın be adam Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan Kura kura kurudun be adam
İçine ata ata ne hâle düştün Tuta tuta çatlayacaksın be adam Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan Kura kura kurudun be adam
İçine ata ata ne hâle düştün Tuta tuta çatlayacaksın be adam Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan Kura kura kurudun be adam
İçine ata ata ne hâle düştün Tuta tuta çatlayacaksın be adam Çekinme hadi hadi söyle de kurtul bundan Kura kura kurudun be adam
Bu sefer neredeyse tüm şarkıyı bana bakarak söylediğinden içime serin sular serpilmiş gibi rahatlamıştım. Artık bunu da yanlış anladıysam bile benlik bir şey olmadığından kendimden emindim. Şaka gibiydi ama gerçekti. Allah'ım, hakikaten gönlündeki kadın ben miydim ? Onun uğruna kaç kişiyi reddettiği, ona gitmese bile bir ömür bekleyeceğini söylediği o şanslı kadın ben miydim ? İç çekerek oturduğum yerde kıpırdandığımda artık arkada başka bir şarkı çalmaya başlamıştı. Feza mikrofonu bırakıp olduğu yerden kalktığında heyecanla kasıldım. Olduğum masaya doğru gelen adımları masanın hemen yanına geldiğinde duraksadı. Önce dudaklarını birbirine bastırdı, hemen sonra dudaklarını araladı. "Kurabiyeler harikaydı. Ellerine sağlık." Duyduğum sözler deli gibi sırıtmama sebep olurken başımı eğip derin bir nefes aldım. Başımı kaldırıp gözlerimi gözlerine diktim. "Afiyet olsun. Beğenmene sevindim." Feza başını eğdi ve bana nazaran daha küçük bir gülücük kondurdu dudaklarına. Allah'ım, gözlerimi alamıyor ve sapık gibi adamı izliyordum resmen. "Annem sizi yarın yemeğe bekliyor." Feza'nın konuşmasının ardından Buse gülerek atıldı. "Bir dakika, onların size gelmesi gerekmiyor mu ya ?" Buse'nin bana hitaben sorduğu soruyla gözlerimi büyütüp dirseğimi karnına geçirdim. Zaten ayılıp bayılacak yer arıyordum, yerin dibine mi girmemi istiyordu bu kız ?! "Kusuruna bakma sen onun." Kısık sesli mırıldanmamın ardından zorla yüzüne bakabildiğimde dudaklarındaki gülümsemenin büyüdüğünü gördüm. Allah'ım, o nasıl gülmekti ? Elimi kalbime götürmemek için kendimce çaba içine girerken Feza bakışları bende konuştu. "Gideriz elbet." Nefesimi sesli bir şekilde verirken şu an bunu yaşadığıma hâlâ daha inanamıyordum. Kafamı bir yerlere vurmak, delicesine zıplamak, hatta yerlerde yuvarlanmak istiyordum. İçimdeki bu sevinci dışarıya nasıl vurabileceğimi bilemiyordum ki. Ne yapsam az gelecekti sanki. Arkadan birisinin Feza'ya seslenmesiyle Feza o tarafa dönüp başını salladı ve bana döndü. "Görüşürüz o zaman ?" Birileri dudaklarımı iki yandan çekiyormuş gibi sırıtarak onu ancak başımla onaylayabildim. Feza onu çağıran adamın yanına gittiğinde bakışlarımı üzerinden zorlukla ayırarak kızlara döndüm. Döndüğüm an hepsinin sırıtarak bana baktığını fark edince duruşumu düzeltip yüz ifademi olabildiğince normal bir hale getirdim. "Ne sırıtıyorsunuz öyle ?" Eslem birkaç kez kaşlarını kaldırıp indirdi ve muzip bir ifadeyle konuştu. "Biz mi sırıtıyoruz ? Kızım sen kendini görmediğin için bizimkini sırıtmak sanıyorsun." Buse başıyla Eslem'i onaylayıp havalı olduğunu düşündüğü bir şekilde şalını düzeltti. "İşte böyle bir gecede çözerim olayı!" dedi ve ellerini kaldırıp diğerlerine doğru salladı. "Var mı aşk hayatı sıkıntılı olan ? Hemen bir el atayım." Buse'nin sorusunun akabinde Elif'e döndüğümde yüzünün düştüğünü ve bir noktaya dalıp gittiğini fark ettim. Aynı zamanda aklımda abimin benimle yaptığı konuşma yankılanırken az önceki mutlu halimden çok ciddi bir hale gelmiştim. Gördükçe daha çok için acır sadece. Her görüşünde kalbini hep aynı şekilde attırır belki, ama o andan sonra yakar kavurur seni. O acı gün geçtikçe yer bitirir, tüketir insanı. Ve bir an bunları abime söyleten kişinin ben değildi Elif olduğunu düşündüm. Fakat bu ihtimal bana o kadar uzak geliyordu ki bir türlü konduramıyordum. Gerçekten aralarında bir şey geçmiş ve ben bunu fark etmemiş olabilir miydim ? Başımı iki yana sallayarak iç çektim. İlla mutluluğumu törpüleyecek bir şey buluyordum gerçekten. Sanem'in kolumu dürtmesiyle ona döndüğümde Eslem ellerini birbirine vurarak dudağını ısırdı. "Abime bak sen! İnsan bile bile nasıl söylemez ya bunu ?!" Elif ne ara aramıza döndüğünü fark etmesem de az önce dalıp giden o değilmiş gibi konuşmaya dahil oldu. "Ama telefonda ne demişti Feza ? 'Az kaldı hissediyorum, kendi ayaklarıyla gelecek bana.' demişti. Demek ki senin ilginin gayette farkındaydı!" Sanem parmağını şıklatarak salladı ve bana döndü. "Evet! Elif haklı! O zaman neden kendi gelmedi de senin farkında olduğu halde senin gelmeni bekledi ?" Kaşlarım birkaç saniye çatılsa da şu an o kadar mutluydum ki bunu düşünüp kafaya takmayacaktım. Ellerimi kalbimin üzerinde birleştirip konuştum. "Şaka gibi, o kadar değişik hissediyorum ki şu an anlatamam." Eslem ellerini birleştirerek çenesini ellerinin üstüne yasladı. "Allah'ım sen konuyu biliyorsun." "Sen o işi unut, senin yaşın küçük." Eslem'in hülyalı hülyalı mırıldanmasının ardından duyulan sesle Eslem anında başını kaldırıp ona yöne çevirdi. Fırat abim elini Eslem'in olduğu koltuğun başına yaslayarak selam verdi. Hepimiz selamını aldıktan sonra Eslem abisinin eline ters bir bakış atıp sinirle söylendi. "Ufalayım da cebine gireyim istersen abi. Yirmi yaşındayım ben." Fırat abim yüzünü buruşturarak gözlerini devirdi. "Ayrıca Ecmel'den sadece bir yaş küçüğüm." Fırat abim yan bir şekilde gülümseyip kolunu Eslem'in omzuna attı. "Bir yaş, bir yaştır. Sende o yaşa gel de bir." Bu sefer göz deviren Eslem olurken Buse sesli bir nefes verdi. "Ah, iyi ki bir abim yok." Fırat abim Buse'ye burun kıvırarak baktı ve doğruldu. "Ben geçiyorum Feza'nın yanına. Birazdan Emir'de gelecek. Siz çıkarken haber verirsiniz." Başımızla onu onayladıktan sonra Fırat abim daha fazla oyalanmadan Feza'nın yanına gitti. Kaçamak bakışlarım o tarafta gezinirken kapıdan giren kişiyle bakışlarımı oradan çektim. Duruşumu dikleştirip abime doğru gülümsediğimde abim gözlerini açıp kapatarak direkt Feza'ların olduğu masaya geçti. Abimi görünce Feza'nın duruşu değiştiğinde gülmek istesem de dudaklarımı birbirine bastırdım. Abimden mi çekiniyordu o ? En sonunda gülerek bakışlarımı onlardan çektiğimde Feza'nın abime bir şey söyleyip söylemeyeceğini düşünsemde abimin tamamen habersiz olmadığını kendime hatırlatıp biraz rahatlamayı denedim. Birkaç saniye masada dönen muhabbete adapte olmaya çalıştım fakat ister istemez gözlerim diğer masaya dönüyordu. Yine o masaya döndüğüm anlardan birinde kolumdan yediğim darbeyle sarsıldım. Şokla yan tarafıma döndüğümde şaşkınlıkla dudaklarımı araladım. "Ya neden vuruyorsun koluma ?!" Sanem gözlerini devirerek o vurmamış gibi kolumu okşadı. "Ay pardon çok mu abandım ?" diye mırıldanıp birkaç saniye sonra kaşlarını çattı. Bu ani duygusal geçişleri oldukça şaşılası ve yorucuydu. "E anladık sende aşık oldun ama burasıyla da iletişimi kesme yani!" Allah'ım, aşık olmuştum! Nefesimi sesli bir şekilde verip elimden geldiğince masadaki muhabbete dahil olmaya çalıştım. Elimi çeneme yaslamış bir şekilde tam kızları dinlemeye başlamıştım ki masanın yanındaki karartıyla başımı yan tarafa çevirdim. "Abi ?" Abim kızlara başıyla selam verdikten sonra direkt bana bakarak konuştu. "Biraz konuşalım mı Ecmel ?" Abimi hemen başımla onayladıktan sonra kızlara döndüm. "Ben abimle konuşup geliyorum." Kızlar beni onayladıktan sonra masadan uzaklaşan abimin peşine takılarak kafeden çıktım. Geçen sefer Fırat abim ve Feza'nın durduğu yere geçtiğimizde abim duvara yan bir şekilde yaslanıp bakışlarını yüzümde gezdirdi. "Bir şeyler duydum ?" Ellerimi önümde birleştirip parmaklarımı birbirine geçirdim. Bir ayağımı yere sürterek bakışlarımı kaçırdım. Aslında abimden bir korkum yoktu. Acımı paylaştığı gibi mutluluğumu da paylaşacağından emindim. Fakat abimdi işte. Karşısına geçip aşık olduğum adam da bana aşıkmış abi diyemiyordum. O yüzden yalnızca başımı aşağı yukarı sallamakla yetindim. "Feza söyledi." İsmini duymak bile yüzümü güldürmeye yetiyordu. Derin bir nefes alarak merakla mırıldandım. "Ne söyledi ?" Abim göğüs hizasında kollarını birbirine bağlayıp sözlerine başlamıştı ki arkadan ismimin seslenilmesiyle abimin sözleri yarım kaldı. Tanıdık sese doğru döndüğümde Elif çekingence merdivenlerin başında duruyordu. "Bir gelebilir misin Ecmel ?" Abime dönüp müsaade istedikten sonra Elif'in yanına adımladım. Elif sesini kısarak bana yaklaşıp mahcubiyetle dudaklarını araladı. "Biliyorum daha yeni gelmiştik ama dedem rahatsızlanmış. Annemler hastaneye gideceği için kardeşim evde tek kalacak. Biliyorsun, daha küçük. O yüzden eve geçmem lazım ama hava karardığı için annemde biraz tedirgin oldu. O yüzden beni eve bırakabilir misin ?" Elif'i anında başımla onaylarken aceleyle cevapladım onu. "Tabii ki bırakırım. Geç hadi sen arabaya. Ben abime haber verip geliyorum." Anahtarı Elif'e verdikten sonra abime doğru döndüm. Bakışlarının bende değil de Elif'te olduğunu görünce sessiz bir şekilde ona doğru ilerledim. İyice ona yaklaştığımda anca benim farkıma vardığı için yakalandığını anlayarak boğazını temizledi. "Elif'i eve bırakmam gerek. Bırakıp gelirim." Abim beni sadece onaylamakla yetindiğinde kaşlarımı kaldırarak ona baktım. "Konuşmamız eve kaldı," Abim konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki ona fırsat vermeden devam ettim. "Ama bu konuşma bence uzayacak. O yüzden iyi oldu. Değil mi abi ?" Abim nefesini sesli bir şekilde verip elini saçlarına attı. Saçlarını karıştırıp başını varla yok arası salladı. Abime tebessümle bakıp yanaklarına birer öpücük bırakıp arabaya ilerledim. Bu konuşmadan sonra şu anki mutluluğumun benimle olmayacağını biliyordum. Fakat kardeşlik zaten bu değil miydi ? Hep ben demek değil de, genelde önce o demek. Gerekirse onun acısını hafifletmek için kendi mutluluğunu feda etmek.
-Bölüm Sonu-
Destek olan herkese çok teşekkür ederim 🌾🌿
|
0% |