@uykuluhatun
|
Arka fonda yağan yağmur çakan şimşekler, çamur olan kıyafetlerimiz hiçbiri şuanı bozamazdı, öyle bir büyülenmiştim ki.. Yüzüne düşen yağmur damlaları alnından çenesine inişini izledim, dudaklarına değen yağmur damlalarını kıskandım.. Endişelenmiş gözlerine mest oldum.. Nefes almayı unutmuş olabilir miyim? Siyah inciler benim sonum olacak gibi bakıyordu. Belki de çoktan olmuştu.. " Şehirli saçmalama ne özürü iyi misin ?" dedi sessizliği bozup, şiddetli belimin ağrısı gün yüzüne çıkmıştı. " Belim ya " diyerek yüzümü buruşturdum. "Boynuma tutun seni kucağıma alacağım annem sana bitkilerden krem yapar bir şeyin kalmaz. " ellerimi boynuna attım. Yanık teninden gelen portakal kokusu gülümseme neden oldu. " Asaaff " diye bağırdı. Güneş Sonay. Ne ara yanımıza geldi anlamadım. " Noldu ne işiniz var yağmurun altında " kucağında olmam dışında sorun yok. Gözleri ikimiz arasında mekik dokuyordu.
" Uslu'yla arası iyi olduğu için ona binmek istedi, sonra biliyorsunuz şimşekten çok korkarlar. Uslu'da şaha kalkınca Mihrimah tutunamayıp düştü. " dedi düz bir şekilde. " Mihrimah iyi misin ? Doktor çağıralım, Asaf ıslanıyor kız çabuk annene haber ver " " Doktora gerek yok efendim. " dedi. Dişlerini sıktığını görebiliyordum. " Yumuşak toprağa düştü, kötü olursa o zaman çağırırız." Gerçekten beni kıskanıyor olabilir mi ? Asaf Azer ? Hayır tabiki de ! " Evet efendim bir şeyim yok. Hata benimdi sıkı tutmadım Uslu'yu. " " Emin misin kızım ? " kalbim tekledi bir anda. " Evet " baba. Bir kızın olduğunu keşke bilsen belki herşey daha kolay olurdu. Seni bulmaya geldim baba. Ama sen bana inanmazsın ki, senin kızın olduğumu söyleme geldim baba. Saçlarımı okşar mısın baba? " Efendim izninizle " dedi soğukça. Müştemilata doğru yürümeye başladı, sanki kollarında ben yokmuşum gibi hareket ediyordu, hayır zayıf bir kızda değilim. " Anneee " diye bağırdı kapıdan girer girmez. " Bir şeyi yok attan düştü. " dedi sakin bir şekilde. " sen o şifa merheminden yap bende yatağına yatırayım " " Tamam oğlum dikkat et bir şey olmasın. " Bana sorulan sorulara bile cevap vermişti. Sinirlenmiş olsam da ses çıkaramadım. " Emrin olur Hicran Sultan " dedi merdivenlerden çıkmaya başladı. Birinci merdiveni sessizce çıkmış olsak da ikincisinde yüzüme baktı. " Cidden alıştın sende " dedi tebessüm etti. Siyah incilerine inat dişleri beyaz inci kadar temizdi. " Sana taşı diyen oldu sanki bırak incem aahh belimm " diye yüzümü buruşturdum. Fazla olmasa da sızlıyordu. " Valla şehirli kocana yazık, acıdım ona cam gibi bir şeysin. Adamcağız elini tutsa kolun adamda kalır. Seni heyecalandırsa bu seferde astımın ortaya çıkar bence sen evlenme " Gözlerimi kısarak ona baktım, ulan Gülfidan sormaz mıyım sana ! Bide beni kıskanıyormuş hasbam ! Hıh salak. Yatağımım yaklaşınca nedensizce yüzümü sıcak basmaya başladı. Yavaşca bırakırken gözlerimin içine bakıyordu. Gözleri beni heyecanlandırıp telaşdırmaya yetmişti. Yavaşca bıraktı ama ellerini çekmedi sadece yüzümü izliyordu. " Asaf elin sırtımı " " Şey pardon ben çıkıyorum , annem gelir şimdi. " başımı olumlu bir şekilde salladım. Kapıdan çıkacakken " Teşekkür ederim her şey için " dedim, eliyle asker selamı verdi kapıyı kapattı. Belimin sızını yok sayıp üstümdekileri çıkardım onun yerini bol ve kuru bir şeyler giydim. Yavşaca yatağa uzanınca kapı tıklandı " Gir Hicran Anne " yüz üstü yatıyordum ki belime kolay sürsün. Öksürük sesiyle omzumdan arkaya baktım, babamı görmemle aniden hareket ettim. Dudağımdan kaçan acı çığlıklarım babamın yanımda bitmesine neden oldu. " Ah deli kız yatsana neden kalkıyorsun ? " diyerek yatırmaya çalıştı. " Ben sizi görünce " " Tamam rahatına bak. Az uyu Hicran gelir şimdi " " Yok efendim , ayıp olur. " " Saçmalama. Sizi terastan izledim, gençliğim aklıma geldi ama bir farkla Aysima biliyordu salağa yatıyordu ama sen bilmiyorsun ve öğrenirken baya komedisin " dedi tebessüm etti. " Onu hala seviyor musunuz ? " " Sen o gece cevabı vermiştin unuttuysan " " Seviyorsunuz " içime su serptin be baba. Fırsat bu fırsattı. Yine lafımı kesip ; " Sizin Asaf'la aranızda bir şey mi var? " diye soru sordu. " Yook ne oldu ki ? " " Sanırım neyse beni ilgilendirmez , sen bilmezsin Asaf'da Aysima'ya aşıktı. Masum bir aşktı. Çok kıskanırdım ikisini ama benim ay yüzlüm neye dokunsa güzelleştirirdi büyülü gibi o yüzden arasındaki ilişkiye bir şey demedim. Aysima kaçınca benim kadar Asaf da perişan oldu küçük çocuk yıkıldı. Boynundaki kalp şeklindeki çakıltaşını Aysima bulmuştu oda onu kolye yaptı hiç çıkarmaz. Seninle nedense Aysima hakkında konuşmak çok iyi geliyor. " dedi yüzüme dikkatlice baktı. Cümlelerini art arda sıralamıştı. " Size bir şey söylemek istiyorum " " Tabi ki çekinme unuttun mu bana Amca diyebilirsin." " Size ba-baba diyip sarılabilir miyim ? " gülüşü yüzünde donup kaldı. " özür dilerim efendim haddimi aştım " ellerime bakmaya başladım. Ona sarılmayı çok istiyordum. " Tabi ki " dedi tekrar gülümsemeye başladı. Belimde sızı falan kalmadı, göz yaşlarıma engel olamadım. Bu anı ne kadar bekledim inan ki bilmiyorum hayal ettiğimden daha da güzeldi. Bende ayrılınca bırakmak zorunda kaldım. Babama sarılmıştım, bu nasıl güzel bir cümle? Babama sarılmıştım! zihnimdeki küçük Mihrimah şımardı. Oradan oraya kahkaha ile zıplamaya başladı. Sevinç çığlıklarını duymak gözlerimdeki yaşlara neden oldu. Babamız bize sarılmıştı, babamız yaşıyordu! Elliyle yüzümü avuçladı birden , " Baban yaşasaydı çok şanslı bir adam olacakmış " " Size bir şey itiraf edeceğim " dedim. Hala ellerini yüzümden çekmedi. Babamın da gözleri dolmuştu. " Söyle bakalım küçük hanım " " Ben - " demeden kapı açıldı. Hicran anne ve Asaf bize dik dik bakıyordu. Bu sırada babam ellerini çekti, ellerinde güven vardı sahiplenme vardı. Ellerini benden ayırınca boşluğa düşmüş gibi hissettim. Hicran Anne gülümserken Asaf gözlerinden ateş çıkarıyordu. " İyi mi diye bakmaya gelmiştim sen merhemi sür bende çıkayım , görüşürüz Mihrimah " dedi. Utanarak kapıdan çıktı babam. " Bırak anne at gibi sağlam bir şey olmaz bu şehirliye! " diyerek kapıyı çarpıp çıktı. Sırtımda oluşan hafif sızı yine gün yüzüne çıktı. Yüz üstü yatıp sırtımı açtım. " Asaf'ın kusuruna bakma , Güneş Bey'in sana asıldığını sanıyor " dedi yatağa oturdu. Yaptığı merhemi sırtıma masaj yaparak sürdü. " Noldu ne konuştunuz kızım babanla ? " diye ekledi. " Siz gelmeseydiniz itiraf edecektim. " " Gerçekten mi zamanlamıza " dedi güldü. " Baba diyerek sarıldım " dediğimde durdu. " Bir şey dedi mi ? " " Hayır izin aldım size baba diyerek sarılabilir miyim diye o da tabi ki " dedi. Gözlerim yine dolmuştu. " Bu büyük bir gelişme, kan çekiyor demek ki " dedi kıkırdadı. " Hala anneme aşık." " Öyle olması bir işe yaramaz ki artık " " Neden peki ? " " Annene güvenmez baban yada affetmez. " " Güvenmesini sağlarım olacak bu iş.. " Olması gerekiyor, küçük Mihri'ye borcum var.. Bir çocukluk borcum.. " İnşallah güzelim sen yat dinlen " dedi saçlarımı öptü. Hicran Anne odadan çıktıktan neler yapabileceğimi düşündüm. Düşüncelerim birbirini kemirmeye başladı. Bir labirentteydim çıkışı bulmak imkansızdı. " Pat diye söylesem ya, adama bir şey olursa ne olacak ? " " Olmaz ya bence söyle " " Yok yok alıştıra alıştıra söylemeliyim.." kendi kendime konuşurken çekmecen anahtarımı alıp dolabımın kildin açtım. Annemin günlüğüne sarıldım. " Seni çok özledim anne " " Ama seni affedemiyorum, o gücü bulamıyorum kendimde " kendi kendime konuşmak rahatlatmıştı. Belimin ağrısı neredeyse geçmişti ıslak saçlarımda kurumaya başlamıştı. Yatağa oturup gözlerimi kapadım rastgele bir sayfa açtım... Aşk yoldaşım.. Kendime ait bir evim var sağ olsun babam bir ev tuttu ve döşedi 3 4 parçada eşyam var Allah'a şükür. Bir aydır sadece nefes alıyormuş gibi hissettim. Yaşamak benim için anlamsızdı, karnımdaki şişlik olmasa yaşama hevesim kalmazdı. Dedikodumu yapmasınlar diye babasının öldüğünü söyledim. Gerçekte sayılmazdı, o beni öldü diye bilirdi. Güneşimi tanıyorum onun için bıraktığım mektubu bile okumamıştır. Belkide gitmemiştir oraya. O benden vaz bile geçmiştir. En çok da canımı yakan bu değil mi. Beni unutması , nefret etmesi ve benden vazgeçmesi.. Neyse.. Bugün doktora gittim kızım olacakmış, aslında babasına benzeyen bir erkek çocuk isterdim. İki kadın ne yapacaktık? Benim gibi olmasını istemiyorum. Benim çektiğim acıları çeksin istemiyorum, ben yandım onu da yakmak istemiyorum. İstanbul gibi bir yerde kız çocuğu büyütmek zor olacaktı. Ama o benim tek umudumdu, senden sonra bana yârenlik edecek kişi. Babam doğuma kadar yardım etmesini kabul ettim ona fazla yük olmazdım. Bir düşük tehlikesi daha kaldıramazdım. Güneş ve Ay anlamına gelen Mihrimah ismini koyacaktım. Güneş ve aydan parçaları olan güzel bir kız olacaktı. Benim kızım, benim parçam.. Elimi karnıma koydum sanırım ufaklığım acıkmaya başladı. Debelenip duruyordu benim minik farem. Ah ona fare dediğini bir bilse nasıl kızar bana. O içerde büyürken kalbimdeki yerini kocaman eyledi.. Aşk yoldaşım.. Delirmediysem sana borçluyum Allah emanet..
|
0% |