@uykuluhatun
|
Ellerimi sabunla yıkarken sabah olanlar aklıma geliyordu, uykusuzluktan gebersem de değmişti. Büyük ihtimal-ki kesin – babam beni taşımıştı. Hiç bu kadar huzurlu uyuduğumu bilmiyorum, bana bir şeyler fısıldamış olsa da uyku sersemiyle anlamamıştım. Tabi bide sabah Asaf Azer Miran'ın borazan sesiyle uyanmak vardı. Bildiğin beni uyandırmak adama zevk verdi 'şehirliii kalkkk kalksanaaa' onu öyle görmek gülmeme neden oldu kabul. Ama ruh hali neden hemen değişti onu anlamadım adam manyak valla bak. Ellerimi kağıt havluyla kurulayarak dinlenme odasından çıkmıştım, Firuze Hanım sessiz hatta laf dalaşı bile yapmıyordu. Kalbindeki merhamet yoksunluğuna gelmeyelim. Halam ölmüşse nedeni oydu ve diğer akrabaların evden gitmesinin tek sorumlusu oydu. Merdivenlerden inerken çalan telefonu neredeyse ben açacaktım çünkü Gülfidan'ın işi vardı. Sanırım toplantı olacaktı yada parti kimse bana bir açıklamada bulunmadı tam telefonu kaldıracakken " Mihrri dur senin bakman olmazz " dedi gülerek. Telefonun açıp ona uzattım ve onu izlemeye başladım. " Sonaylar Çiftiliği buyrun " "........" " Yanlışınız olması lazım hanımefendi " "....." Sonra yüzüme dik dik baktı. " Bizim bir masörümüz var yenisine gerek" "....." " Hanımefendi başka biriyle anlaştık ve daha uygun 2 haftadır burda birdaha aramazsanız sevinirm" "...." "Önemli değil, geldiğinden geri yollarız iyi günler." dedi telefonu kapattı. Derin nefes alıp yüzünü bana dikti. " Mihri bahçeye çıkalım, konuşmamız gerek " dediğinde ben neredeyse tırnağımı yemeye başladım. Şimdi sıçtığımın resmiydi ! Önden giderken ne konuşacağımızı merak ettim acaba bana bağırır herkesi duyur muydu? Arkadaşız diye biliyordum. Buraya Gülfidan'a Refet 'e çok alışmıştım. Bahçede biraz uzağa gidince kollarını göğsünde birleştirip " Dinliyorum." dedi sakin bir sesle. Derin nefes alıp verdim "Ne duymak istiyorsun ?" " Bana kim olduğunu açıklamazsan kısa süre sonra herkese açıklamak zorunda kalacaksın." Başımı geri attım amaann inceldiği yerden kopsun 2 hafta bile fazla rol yaptım benim gibi beceriksiz biri için. Yalancının mumu yatsıya kadar yanardı, bu yalan çok bile dayanmıştı. " Benim adım Mihrimah Diyar değil, buraya gelen masörde değilim yalan söyledim. " gözlerini yuvalarından çıkacakmış gibi bana baktı. "NEEE!" diye bağırınca etraftaki içiler bize doğru baktı, ikimizde yapmacık bir şekilde sırıttık. " Kimsin sen ? Ne işin var bu çiftlikte? Allah aşkına herkes buradan kurtulmaya çalışırken neden buraya yerleştin!" hpsini tek solukta söylemişti. " Susarsan anlatacağım, ben ben Mihrimah Sancak'ım. Aysima ve Güneş'in kızı." dedim tek solukta. " NEEEE! " diye bağırırken ağzını kapattım, kesinlikle yakında herkes kim olduğumu bilecekti.Hem de Gülfidan sayesinde ! Elimi yavaşca ağzından çekerken sus işaret yapıyordum. " Ayysima ablanın kızı mı ? Yani Güneş beye bu kadar yakınlaşıyordun. Salak abim boşuna kudurdu." dedi gülerek, Aysima Güneş'in kızı olmam çok normaldı konu Asaf mıydı, Yüzümü kırıştırarak ona baktım bir saniye, " Nee ?" " Boşverr " dedi bana sıkıca sarıldı. " sana neden bu kadar kanım kaynadı anlıyorum, Aysima abla o nasıl ? Sen neden Güneş Bey'e bir şey söylemedin?Yani nasıl oldu, nasıl öğrendin ? Nasıl hissediyorsun?" " Allah aşkına yavaş Gülfidan yemin diiyorum Bihter Ziyagil'den daha uzun cümle kurdun ya." dedim bnde sonra ekledim. " Bilmiyorum, cesaret edemiyorum." " Hem sen neden hiç şaşırmadın ?" dediğimde gülümsedi.. " Aysima ablanın buradan sıkıldığını bu yüzden kaçtığını düşünmüyordum açıkcası. " baştan aşağı süzdü. " Hilal'e olan benzerliğind göz önünd olursa." omuz silkti. " Aşırı şaşırmadım yani kabul edilbilir." dedi omuz silkti. Yok buranın havasında suyunda bir şey var kimse normal değil. Bana sarıldı birden sımsıkı, sanki yıllardır tanıyormuş gibi.. " Aha sıçtık" dedi ayrıldı benden etrafta bir sağa bir sola yürümeye başladı " Noldu ." dedim endişeli bir şekilde yoksa şimdi kalp krizi geçirecektim. " Yeni masör geliyor o gelirse senin kim olduğun ortaya çıkar. Senin kim olduğun ortaya çıkarsa Firuze herkesi kapı dışarı eder .Sait Bey'de yok " Astımın azmadan ilaçı birkaç defa ağzıma sıktım. " N'olacak şimdi?" " Ata binebilirmisn ?" " Yani kısmen" " Koş o zaaman buraya geldiğin yöne doğru git yol var zaten kız buraya gelirse bitersin planların suya düşer. " başımı olumlu şekilde salladım sarılıp öptüm. Koşarak Mehmet Dayı'nın yanına gittim çünkü atları ahırda göremedim. " Dayıı atlarr nerde " " Otlamaya çıkardım az hava alsınlar diye " nefessimi dengeledim çünkü şuan sağlıklı olmam gerekiyordu. " Bana at lazım acill " " Hayırdır kızım " dedi endişeli bir şekilde korkutmuştu adamcağızı. " İşte dayı gerekiyor " dedim asılı olan yuları alıp " atlar nerden ?" diye ekledim. Eliyle atları olduğu yönü gösterince inme inecekti nerdeyse ! Ne kadarda uzak offf ! olumlu şekilde başımı sallayıp koşmaya başladım. Benim gibi üşengeç bir insan 1 günde bu kadar koşmaması gerekiyor ! Atların olduğu yöne gelince nefesimi dizginlemye başladım. Şeytan diyor gelsin ötsün bende diyim ki ' Ben Mihrimah Sancak ! Aysima ve Güneş'in kızı sizin torunuuzum'artık kim hastanelik olur kim kriz geçirir bilemeyeceğim. Hem onu direk söyleyecek bende göt yok bikerem! " Usluu gel oğlumm " diyince at kafasını kaldırıp bana baktı tekrar otlamaya başladı, ee bunu eğeri nerde ? Eğersiz binilir mi ki ? " Uslu gel lan buraya hayat mebat meselesi zevkten çağırmıyom" seni diyince at usul usul yaklaştı. Biraz zorbalık iyi oluyordu ama. " Gel aslanımm benim gel " ata aslanım dedim ya helal bana.. Valla bu yüzden benden uzaklaşsa anlarım. Zevzekliğin sırası değil bana yaklaşınca burnun kısmını ve çene kısmını okşayıp yuları başına geçirdim. " Sen bitanesin " diyerek kapıyı açıp Uslu'yu ordan çıkardım. Bir sorun daha var ata nasıl binecektim ? Elimle alnıma vurdum. " Uslu gerizekalık ödülü varsa kesin birinci olurum oğluşum. " dedim gülerek. Boynuna biraz sarılıp binmeye geldi sıra ama ilk olarak fısfıstan birkere daha sıktım ağzıma. Çite yaklaştırdım. " Olum Sen dönme ben seni itcem az beklee ya " ben dönüyorum diye oda benimle birlikte dönüyordu. Allahım delireceğim! 5 dakika daha uğraştıktan sonra istediğim pozisyona geldi tam çite çıkıp üzerine atlıcakken araya mesafe koydu. " Senin benn anneni seveyim ! " diye sinirden küpürürken. Üzerine atlamakla çare buldum en fazla düşerim değil mi ama ? " Bismillah oğlum sakın uzaklaşma bak " diyerek 3 den geri sayıp atın üzerine zıpladım ve bingo! "EE böyle askıda mı kalcam ? Benim oturmam gerekiyordu bayılmış gibi durmam değil! " ay fenalık geçireceğim bayılacağım şuralara! " Oğlum az saçlarını çekeceğim kızma " saçlarını tutarak kendime atın üzerine yerleştirdim. İçimden bildiğim sureli okurken ayaklarımınla belini sıkıca kavradım Uslu'nun. Öne doğru eğlilerek yuların ipi tuttum ve " DEEEHHH " dedim keşke demez olsaydım birden koşmaya başlıyınca neredeyse düşüyordum! Birde zıblamak vardı ve acısı ! Ata birdaha eğersiz binmek mi tövbee! " Yavaş oğlum yavaş döstt" derken Uslu birden durdu. Atın dilinide çözdüm hemencecik aferin bana ! Üzerinde kendimi güvende hissedince " Dehh oğlum " dedim ve atın boynuna sarıldım . At yolu bilerek gidiyordu. Yani ben olsam nerden gideceğimi düşünürüm, bu sırada saçlarım açıldı tokam düştü. Saçlarımı hızımız sayesinde arkada uçuşuyordu. İLK tek deneyimime göre iyiydim yaa ! İyi ne kelime dostum mükemmeldi! Buraya ilk adım attığım zaman geldi aklıma çünkü kız ben gibi o tepeye çıkmış ve yorulmuştu. Atının hızın hızlandırıp kız dinlenirken yanına vardım. Yanına yaklaşınca korksada Uslu'ya " döstt oğlumm! " diyerek durdum. Kim demiş bu at asi diye ? Kim demiş bu kız ata binemez diye, görün de utanın be! " Sizi Sonay çiftliğinde yolladırla değil mi? " diye sordu kibar bir sesle. Bu mu masaj yapacakmış Firuze Hanım o gün kovardı bunu. " evet ama sizin haberiniz yok burda pek telefon çekmez, Sonay çiftliğinin zaten bir masörü var." dediğim kız sinirden kızardı zaten sarışın birşeydi. Düşünebiliyor musun bu kızı Asaf'ın gördüğünü bildiğin ayran budalası gibi bakardı kıza ! Asaf niye olaya damlıyor ki hemen eksik kalsa şaşarım. Ayı ne olacak ! " Bunca yolu boşunamı geldimn yani " dediğinde dudak büzerek başımı salladım. " ahhhh inanmıyorum yanii " diyerek ayağını yere vurdu. " Üzgünüm geri dönemek zorundasın" " Kalacağımı sanmıyorum yol boyunca orayı kötülediler o kız nasıl durmuş acaba !" sonra durdu " sende orda çalışansın değil mi? " kızın can çekişiyor gibi bir hali vardı, gerçek şu ki " Hayır, çiftlik sahiplerindenim, kimseye buraya geldiğini söyleme bende seni görmedim diyim olur mu ?" Kızın bütün yüzü düşmüştü " Özür dilerim efendim , kimseyle konuşmadım, burada olan burada kalacak. " " Soran olursa arkadaşımı görmeye geldim ama işinden istifa etmiş dersin bak traktör geçiyor." dedim göz kırpıp gülümsedim. " Çok iyisiniz iyi günler." dediğinde derin nefes alıp verdim. Haklıydım bende bir Sonay soyundaydım. Bunun için gelmemişmiydim buraya ? İlk geldiğim gün babasızdım ama şimdi babamı tanıyor ve gerçekleri söylemek için iyi bir zaman kolluyordum. Babam.. Ne uzun bir kelime, içinde hangi duyguları barındıryor babasızlık çekmeyen bilemez.. Güneş Sonay hayalimdeki gibiydi. Bu yüzden şanslı olduğumu düşünüyorum, güler yüzlü ve iyilik melelğiydi. Derin nefes alıp sıktığım bacağımı gevşetim hafifçe vurdum koşmak yerine yavaş yavaş gitmeyi istedim. At üzerinde durmak gerçekten yorucu ve acıktıryordu. Yol nedense bir türlü bitmedi atın üstünden inmeye korkuyorum çünkü birdaha binemeyeceğim yani bunu da biliyorum. Çifliği göreceğime hiç bu kadar sevinmemiştim tek sorun vardı Asaf ve Babam bana doğru atla geliyordu. " Merhabaa sizde mi ata biniyosunuz? " dedim gülerek. Allahım pot kırmadan bits ya bugün. "Sana bakmaya geliyorduk. " dedi Asaf. " Bakıyoruz ki usta bile olmuşsun, " dedi gülümsedi babacım. Ama gözleri başka bir şey söylüyordu. " Biraz ata binmek istedim. " yalanımı sevsinler! İyice yalancı oldum annem görse varya ! " İyi bakalım Uslu'yla eğersiz neden bindin çok mu aceleydi işin?" diye araya girdi Asaf, ya oğlum sanane. Delirtecek bu çocuk beni yapmacık bir şekilde sırttımm, " Eğersiz deneyimi yaşamak istedim. " ama birdaha tövbe. Onlara gülümseyip Uslu'dan yavşca indim, ah bacaklarım nasılda acımış. Benimle birlikte Asaf'da indi. " mihrimah sigorta işlerimini halletmem gerek yanıma uğra tamam mı " dedi babam. Atın kalçasına vurdu ve at dörtnala uzaklaştı. Ölümcül bakış atan siyah incilerle başbaşa kaldım. Atı yularından yavaş yavaş çekmeye başladım çünkü hızlı yürüyecek bacak yoktu, pişik olmuş gibi yürüyordummve üstün üstünlük canım yanıyordu. " Güneş Beyi kandırmış olman beni kandıracağın anlamına gelmiyor o kız kimdi?" " Benimi takip ettin ?" dedim atın boynunun altından gözlerimi kısarak ona baktım. " Olabilir o kız kimdi ?" sanane ya kimse kim! " Noldu çok mu beğendin?" hayır de hayır de. " Evet ya numarası var mı ? " dediğinde durdum atta bana çarparak durdu. Bi de numara istiyor hayvan herif ! " Yok numara falan ! Çocukluk arkadaşımdı evleniyormuş evlenmeden beni görmeye geldi şimdi de gitti ! " yalana devam aferin. " Hımm bavulla mı gelmiş " " Babamın çiftliği ya yanıma kalmaya gelmiş. " işte bu doğruydu! Bahçe kapısını yaklaşınca uslunun yularını Asaf'ın eline sıkıştırdım arkamı bakmadan yöneldim. Gerzek herif ne olacak ! Tam müştemilat gidecekken Güneş Bey " Mihrimah konuşmamız gerek yürüyelim. " dedi bu sırada Gülfidan'da müştemilattan çıkıyordu. " Koş baban çağırıyor " dedi 32 diş sırıtarak. " Kimse bilmiyor aramızda kalsın " " Söz veriyorum arkadaşım." dedi öpücük yollayıp gitti. Yine söylüyorum kesin buranın suyunda bir şey var insanların biri normal değil ! " Geliyorum Güneş amca " ah bacaklarım nasılda acıyor utanmasam ağlayacağım. Babamla bir süre sessiz yürüdükten sonra annemle buluştuğu ağaca geldik. " Evet Güneş Amca? " dediğimde ağacı inceliyordum. Babam ise bir şeyler söylemek ister gibi suratıma bakıyordu, babamın arkasındaki delikte bir şişenin kapağınıı gördüm. Annemin vedası ordaydı işte. O ağaç buydu. " Bana kimliğin lazım. " dedi. Al sana bir süpriz daha ! Artık bu yalana daha devam edemeyeceğim biletim kesildi işte! " Şey neden ? " sesim neredeyse titremişti. " Seni iki hafta denedik ve memnun kaldık " iyi halt yemişsiniz diyemezdim tabi ki. Sigorta istemiyorum desem acaba kıllanır mı? Hala devam etmeye çalışıyordum yalanıma ! " Güneş Bey gerek yok. " diye mırıldandım. " Mihrimah bugün seni yollayan firma beni aradı, aslında sen bugün yeni yola çıkmışsın. " evet arkadaşlarm güzl bir filmdi fakat sona gelmiştik.. " Güneş Bey be-" " Mihrimah sen kimsin ! Bu çiftlikte ne arıyorsun?" diye bağırdığında gözlerim dolmuştu. Tanıdığım babam değildi gözleri bambaşka biri gelmişti ve benim kaçacak yerim kalmamıştı..
|
0% |