Yeni Üyelik
16.
Bölüm

15.Bölüm

@uykuluhatun

Ne kadar süre sarılarak ağladık bilmiyorum ama en son annem sabah ezanı okunuyor diyerek yanımdan ayrılmıştı. Kalbimin gürültülü sesiyle başbaşa kalmıştım. Kalbimin kırıkları babam yüzünden mi yoksa siyah inciler yüzünden mi ? buna bir türlü karar veremiyordum. Babamı görmek ona sarılmak bir kere baba demek için çıktığım yolda kalbimi karıştıran biriyle karşılaşacağım aklımın ucundan geçmezdi.

Asaf Azer Miran.. her kötü anımda yanımda duran bana laf sokmakta geri adım atmayan siyah incilerin sahibi..

Anılarımız aklıma gelince sırıtmadan edemedim..

Astım krizim tutmuştu bana nasıl bakmıştı, sonraki atların altından kurtardığı gün aklıma geldi ;

Siyah incileri tuhaf bakıyordu benim için endişelenmiş miydi. Vücudumuz birleşmiş gibiydik kısa bir an göz göze geldik o kısa an bana asırlar gibi gelmişti. Şaşkınlıkla ona bakarken kalbim tekrar can çekişmeye başladı yüzümüz çok yakındı. İşte o an yoğun portakal kokusu burnuma geldi ve ben ondan sonra nefes alamadım. Sıcak sobanın üzerine konulan portakal ve sıcağıyla yayılan koku..İşte o koku ona aitti. Enfes kokan portakal kokusu..

Zar zor nefes almaya çalışırken belimden tutarak beni üstünden itti. Koca elleri neredeyse belimi kaplamıştı.

" Sakinleş sakinleş Allah'ın cezası sakinleş. " O konuşana kadar zor nefes aldığımı fark etmemiştim.

" İlacın nerde? " diye bağırdı.

" Ce hııııııı ce hıııı bimde hıııı " ellerini cebime sokup aramaya başladı. " Burada yok sakinleş. " dedi daha sakin bir sesle, gözlerim ise siyah incileri takip ediyordu o kadar endişelenmişlerdi ki..
" Siktir ! " diye bir küfür döküldü etli dudaklarından. " İlacın atların altında kalmış " dedi endişeli ve hızlı bir biçimde. " Diğeri nerde yedek tüp yok mu? "

" Ihhhh çan hııııııı tamda ıhhhhh" derin derin nefes aldım gözlerim sanki yerinden çıkacak gibiydi. Göğüs kafesim olmasa kesinlikle kalbim çıkmıştı dışarı geçirdiğim en kötü krizlerden biriydi.

" Çok uzak dayanamazsın kahretsin! " dedi asi dağınık saçlarına parmaklarını geçirdi koparır gibi çekti.

" Bana bak gözlerime odaklan sanırım kalbin yavaşlarsa nefesinden düzene girer. " daha hızlanmasın mı ? Artık nefes için yerdeki toprakları kazıyordum. şuan tırnaklarımın için toprak dolmuştu, sadece nefes istiyordum.

Elleri yüzüme değdi dizini başımın altına koydu.

" Mihrimah gözlerime bak nefesini düzenle " sesi çok sakin çıkmıştı bu halde olmasam kesin mayışırdım.

Tuhaf olan dediği az da olsa işe yarıyordu. Eli tersiyle yüzümü okşadı " Sakin yalvarırım sakin dizginle şu kalbini derin nefes al bak benim gibi " dudakları o şeklini alınca aklımdaki edepsiz düşünceyi kenara attım. Doğum yapan kadınlar gibi nefes alıyordu şuan haline hönkürerek gülmek vardı ama azıcık nefes almam gerektiği aklıma geldi.

" Evet işte böyle gözlerimin içine bak nerde olduğunu unut kalbini yavaşlat. Burnundan nefes al ağzından ver " sesi ninni gibi gelmişti. Nefes alışım yavaşlamıştı sesi kalbimi sakinleştirmişti.

 

O günü anımsayınca onu şimdiden özlediğimi farkettim, siyah atlı prensimin siyah incilerinde çoktan kaybolmuştum. Artık çok geçti herşey için.
biz diye bir şey olmayı bırak , onun adı ve benim adım yan yana gelemezdi artık.. O anneme aşıktı bense .. Neyse

" Kuzum neye gülümseyip suratını asıyorsun ? " dedi elindeki tepsiyle. Bebe bisküvisi ve süt, her zaman kötü hissettiğimde getirirdi. Daha iyi hissetmemi ve uyumamı sağlardı. " Anılar rahat bırakmıyorlar. " dedim umursamaz bir şekilde.

" bir ay da ne anısı yaşamış benim minik farem ? " diyince gülümsedim. Ben doğmadan demişti bana bunu.

" Zaman önemli değil ki ? Yaşadıklarım önemli." Dedim sütümden bir yudum aldım. " Çok özledim seni minik fare " dedi yüzümü okşadı sonra saçlarımı. " Sen yokken hapis gibiydim gitmeden sana tokat attığım için özür dilerim nasıl kahroldum biliyor musun ? Zehir oldu geçen günler ta ki güzel sesini duyana kadar ."

" Özür dilerim , keşke seni dinleseydim. " sütü tepsiye bıraktım boynuna burnumu dayadım. Ciğerlerim portakal kokusu için yanıp tutuşsada şimdi annemin kokusuyla yetinmeliydim. "Artık neler olduğunu anlatacakmısın ? Yoksa seni gıdıklıyım mı ?"

" Hala babama aşık mısın anne ?"

"21 yıldır hala ilk gün ki gibi.." dedi iç çekti... " Sesini unuttum ama yüzü bir an olsun aklımdan çıkmıyor.. Geceleri yanımdaymış gibi uyumak çok zor. Onu hayal etmekten yorulmuyorum asla ama gerçek olmaması can sıkıcı. Ama alıştım, daha doğrusu alışmak zorunda kaldım.." dedi yüzüme dikkatlice baktı. " Sana ve bana yaptıklarından sonra bile mi?"

" Baban olan sevgimin büyüklüğünü bilmiyorsun, canımı ne kadar yakmış olsa da.." sustu kelimleri toparlamaya çalıştı, dolan gözlerini saklamaya çalışarak bana baktı. " O benim ilk aşkımdı, canım nefesim her şeyimdi.. Bu olanlar yüzünden zaten yanyana değiliz..Öyle biri olmasaydı belki güzel bir aile olabilirdik.."

" En doğru kararı vermişsin anne." Ne diyebilirdim ki diyecek hiçbir şey yoktu.. Bazen insanlar sizin canınızı yaksa da sevmeye devam ederdiniz, psikolojide buna ne deniliyor bilmiyorum ama ben mallık diyorum.. Canımı yakan iki kişi ve ben deli gibi özlüyorum..

" Peki Asaf Azer ? " dedim birden dudaklarımı kemirmemek için kendimi zor tutuyordum..

" O bana aşık olduğuna sana masum bir çocuktu aşık olduğuna inanmış küçüçük bir oğlan çocuğuydu. Yolda görsem tanımam bile" dedi tülbentini yanına aldı. " Sana aşık olsa 20 yıl boyunca verdiğin kalp şeklindeki çakıltaşını boynunda taşımazdı haksız mıyım ?"

" Kıskançlık kokusumu duyuyorum ?" dedi imalı bir şekilde. " hayırr sadece gerçekler" dedim omuz silktim.

" Asaf bana aşık olduğunu zanneden bir çocuktu, bak yine söylüyorum çocuktu. O benim oğlum sayılır. Şimdi neler oldu ? Güneş kızı olduğunu öğrendi ve pek hoş karşılamadı değil mi?" diye sordu meraklı bir şekilde. " Öğrendi tabi ki , yalanım ortaya çıktı ve beklediğim gibi baba kız kucaklaması yapamadık.. Çok büyük hayaller kurmuştum fakat hepsi yıkıldı.." dedim gözlerim tekrar doldu. Annem'in yüzü düştü sonucun böyle olacağını biliyordu ama içinde ki umuda tutunmak istedi ve o elinde kaldı... Gözleri doldu derin bir nefes aldı. " Boşver aman 20 yıldır baban mı vardı ? Sen prensesler gibi büyüdün kendini geliştirdin. Seninle gurur duyuyorumm güzel kızım. Minik farem. " sesinde anladığım kadarıyla ağlamasına ramak kalmıştı. Neşeli olmaya gözüküyordu yoksa daha beter olacağımı biliyordu. Böyle davranmasının sebeplerini bilsemde bilmemezlikten gelirdim.. annem çok çekmişti aşkından fakirlikten kimsesizlikten.. ona umut ben olmuştum ama bir süreliğine umudunu kaybetmesine neden olduğum için kendimden nefret ettim.

20 yıldır babasızdım annem haklıydı, baba sevgisini hiç tatmamıştım.. Güneş beyle tanışana kadar.. Evet, evet o artık Güneş Bey'di..

" Ayy durr , unuttum bitanem Büşra varya liseden arkadaşın " dedi annem gülmeye çalışarak , tek başına kaldığı an ağlamaya başlayacaktı adımın Mihrimah olduğu kadar eminim. " Evet nolmuş ?" Liseden arkadaşımdı o meslekten 2 yıllık üniversite gitmişti. 2 yıldır anca telefondn görüşüyorduk buraya geldiği zaman yoğun çalışıyordum o yüzden görüşememiştik. evet bazen insan yakın arkadaşlarıyla 2 3 yılda görüşür..

Daha fazla para kazanmak için mesailere kalırdım , rahat yaşamak için elimden geleni yaptım fakat piyasa çok pahalıydı.. Yaşamak pahalıydı..

 

 

" Haftaya düğünü varmış 3 haftadır sana ulaşmaya çalışıyor." diyince gülümsedim. " Hatta geldi davetiyesin bıraktı Yunus diye biriylee " diyince gülümsedim. Üniversitenin ilk günü kavga ettiği çocukla şimdi evleniyordu. " ne güzel gideriz annem olmaz mı ? Çok özledim , dönmüş mü İstanbula ?"

" Evet senin gittiğin sabah gelmişti.. Kesin dönüş yapmış 1 aya evlenecekmiş seninle dertleşmeye gelmiş." dedi gülümsedi beni kendine çekti. "hafta 2 3 kez geliyor hergün telefonla arıyor , sanırım seni çok özlemiş. " dediğinde neredeyse ağlayacaktım. Beni çoktan unuttu hatta aklına gelmediğimi sanıyordum. Ben ona babasızlığımı o bana eski sevgillilerini anlatırdı. Sanırım tek arkadaşım o olduğundan dolayıdır. Pek insanlarla muhabbet etmezdim onlar benle konuşmadıkça..

" Yarın yanına gitsem sonra iş aramaya başlarım olmaz mı ? " dedim çocukca..

" sen otur oturduğun yerde bakalım çalışmak yok uzun bir süre , Sevinç abla varya Büşra'nın annesi işte çeyizini bana yaptırcakmış 1 ayda yetiştirebilir misin dedi bende evet dedim baya iyi miktarda anlaştık. " dedi gülümsedi. "bu para bizi 2 ay idare eder zaten bankadada para var baya yani sen gözümün önünden ayrılmayacaksın. " dedi burnumu sıktı.

" peki annem peki artık sen ne dersen o! " dedim gülümsedim. " Doğru yatağa hanımefendi bende birazdan el işin başına oturmam gerek 4 güne bitirmem gerek.." dedi beni çekiştirerek kaldırdı. " ah ah 20 yaşında olsa ne olur bu kızın daha 5 yaşındaki bebekler gibi ben yatırıyorum.. "diye sitem etti tatlı tatlı. "Ben uyuyana kadar kalsana yanımda ?"

" Tabiki güzel kızım benim. " dedi yanaklarımdan öptü onun odasına yatmaya gidince şaşırmadım değil pek birlikte yatmazdık. Yatağa yattığımda annemin kokusu burnuma geldi. Anne kokusu cennet kokusyla eş değerdi.

Annem saçlarımla uğraşırken nini okumaya başladı, bi an kıkırdasamda uykun güzel kollarına kendimi bıraktım..

Neredeyse uykuya teslim olacaktım ki annemin sesi kesildi.. " Uyu benim güzel kızım, keşke bunları yaşamana izin vermeseydim. Keşke beni kötü bilseydin ama dayanamadım ki 21 yıl babanı ölmüş olarak bildin görmek hakkındır diye düşündüm. Nasıl kırdılar seni kim bilir ağlayarak geldin ? ah güzelim ah minik farem gözlerinden anlarım ben . Baban tarafından kırılmışken Asaf tarafından paramparça olmuşsun.. " dedi derin nefes alıp yanağıma öpücük kondurdu. "her şeyin hayırlısı güzel kızım. Dualarım seninle, Rabbim kalbini ferahlatsın.." dedi yataktan kalktı, ağlamak yerine kendimi uyku kucağına attım. Belkide şuan hissediklerim kalkınca olmazdı.. Lütfen olmasın.

Uyanınca yanımda Büşra'yı bana bakarken beklemiyordum.

"Siktir ya!" dedim birden karşımda onu görmeyi beklemiyordum. Büşra tepkime kıkırdadı.

" sonunda uyandın camış gibi yattın he! " dedi gülerek. " Sen kapandın mı? " dedim şaşırarak. " Bende hoşbuldum canım!" dedi gözlerini deviirdi. Kolundan tutup yatağa çekip sarıldım. " Çok özledim seniii!!! " dedim sımsıkı sarıldım.

" Bende kuzum." oda bana sarıldı. " evleniyormuşsun çok erken değil mi? " dedim birden bir hafta sonra düğünü olacak kıza güzel şeyler diyorum, aferin Mihri!

" O geçen sene, ben bu sene mezun oldum beklemeye ne gerek var ? Yani düğüne 1 hafta var ama sen bilirsin. " yanağına öpücük kondurdum. " haklısın benim salaklığım " dedim yüzüne baktım. Yüzünde tek makyaj yoktu cidden böyle doğal kapalılar daha hoş ve güzeldi.

" hadi kalk giyinip karnını doyurman için yarım saatin var benimle gelinlik provasına geliyorsun ve sonra sana kıyafet bakacağız çünkü şahidimsin ve en yakınım " dedi yanımdan kalktı , üzerimden örtüyü çekti.

Aslında iyi olabilir kalbimin sesini bastırmam gerekiyordu. Annemle kahvaltı hazırlarken bunu çok özlediğimi fark ettim, " Annemm vallahi nasıl özlemişim seni." Bana uzun uzun bakıp burnuma öpücük kondurdu..

Ah annem dün gece kaç saat ağladıysa gözleri kocaman olmuştlu.. Onu gitmeden çok kırmıştım o ise benim geldiğime sevinmişti.. Anne olmak farklıydı, anne sevgisi farklıydı.

" Aysima Teyze yemin ediyorum elinin lezzetini özlemişim hayır herkes poğaça yapar ama sen bir başka.."

" Teşekkür ederim Büşracığım var bizde de bir şeyler.1 dedi gülerek tabakları masaya koydu.. " Annem bir ara fırına satıyordu yaptıklarını o kadar beğenmişlerdi ama anlaşamadılar o da bıraktı."

" Valla kendileri kaybetmiş bu lezzetten kendileri mahrum kalmışlar." dedi poğaçadan koca bir ısırık aldı..

 

**
Büşra'nınbir huyunu özlemediğimi fark ettim kararsızlığını! Gelinliğinde son kez beğendiği beğenmediği yerleri anlattı.. Bana kıyafet denedi ve hiçbirini beğenmedi . on mağaza gezmemize rağmen..

 

Loading...
0%