@uykuluhatun
|
#Bir Avuç Sevinç İki Kepçe Hüzün Bana Bir Masal Anlat Baba
Merdivenlerden önden ben arkadan annem olarak indik. Düşmemek için önüme bakarken annemin ayak sesleri kesildi arkama dönüp ona bakarken gülümseyerek bana baktığını gördüm. Tam önüme döndüm ki burnumun dibindeki gece lacivert takımlı adamı farketmedim. Bir dakika Asaf ? Görüntü karşısında mest olmuştum.. Rüya mı görüyordum yoksa halüsinasyon muydu? Asaf'ın kolunu sıktım, kendi kendime fazla konuşmayı abartmış artık görüntüsünü getiriyordu zihnim. " Ah acıdı." dediğinde gözlerimi ona diktim gerçekti ve karşımdaydı! "Bunu kendine yapman gerekmiyor muydu şehirli?" " Se-en burada ne yapıyorsun?" dedim cümlelerimi toparlamaya çalışırken, sevgilisinin yanına gitmiyor muydu? Bir dakika yoksa LAN! " Günlüğünü unutmuşsun onu getirmeye geldim." dedi elinde ki günlüğü bana uzattı. Bu benim değildi bir kere annemindi, daha güzel bir yalan bulabilirdin!
" Teşekkür ederim bu arada Aysima abla, " dedi kocaman gülümse ile , Anneme abla ? Ya sen aşık değil misin abla ne demek ? Burada neler oluyor biri bana açıklayabilir mi? İç sesimle konuşmaya başladım yine. kendi düşüncelerime göz devirip konuşmaya başladım. " Tamam artık gidebilirsin işimiz var." dedim, yani neden takım ile karşımdaydı? Lacivert takım içinde siyah gömlek, bir kaç düğmesi açık nefesi kesici duruyordu. Arsız iç sesimi dövmek istedim ama öyle böyle değil beyzbol sopasıyla! " Başka bir şeyi daha unutmuşsun?" Ne unutmuştum ki? Günlük dışında orada bir şey bırakmamıştım ki.. " Bez bebeğimi diyorsan onu bilerek Refet'e bıraktım."
" Hayır kolyeni, " dedi iç cebini karıştırdı. " Ben kolye falan unutmadım. " küçük çakıltaşlarıyla yaptığı kolyeyi bana gösterdi. Boncuk kolyelerinin çakıltaşı versiyonuydu." Seni her özlediğimde bir çakıltaşı bağladım ve baktım ki senin özlememe çakıltaşları bile engel olmuyor bende geleyim dedim. " dedi,ağzım bir karış açıldı, bukleleli saçlarımı arkaya attı bana yaklaşarak kolyeyi önden taktı. Hızlı inip kalkan göğsüm beni ele veriyordu, kahretsin! içerideki parti çok fenaydı! Ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu doğru dürüst düşünemiyordum. " Astım krizin tutacak sakin şehirli! " dedi bıyık altından gülerek. " Çok uyuzsun biliyorsun değil mi ? " " Evet bide gıcığım ve hödüğüm bak onu unuttun. " dedi gülerek. Allahım nasılda burnumda tütmüştü bu portakal kokusu. Marketlerde portakal özlü duş jeli aramadım dediysem ölümüne yalan olurdu. Bu sıra annem yanımıza gelince Asaf kendini toparladı. Cebini tekrar karıştırmaya başladı bir hediye daha mı ! Kalbim dayanmaz bu kadar mutluluğu kaldıramaz cidden. Annemin verdiği kalp şeklindeki çakıl taşını olduğunu görünce kalbimi bir hüzün kapladı. Geçmiş her zaman önüme engel olmak zorunda mı ? Tam koşmaya başlıyorum geçmiş ayağıma çelme takıyor ve beni düşürüyordu. Her zaman böyle olmuştu bu. " Aysima abla " dedi boğazını temizledi. " 23 yıl önce bana bu taşı verince , kalbinide verdin sanmıştım. O yüzden yanımdan hiç ayırmazdım sanki bunu çıkarırsam beni unutacakmışsın sanırdım. Çocukluk sana aşık olduğumu sanmıştım, ben aşık olmak o sanıyordum.. Çok sevmek merak etmek sanıyordum.. O aşk değil miş, seni bir abla kanımdan canımdan bir abla olarak çok sevmişim bunu kızına aşık olunca anladım. Aşkın ne demek olduğunu tattım.. O zaman gerçekler yüzüme çarptı, bu kolyenin bende kalması pek doğru olmaz. " dedi annemin eline taşı bıraktı. Sonra bana dönüp baktı, siyah incilerin içi öyle parıldıyordu ki kendimi gözlerinde gördüm. " Turuncu senin rengin " dedi özlediğim sesiyle. Ukalalık yoktu, nefret yoktu. Özlem vardı sesinde gerçekte beni özlemişti.. Asaf Azer Miran beni özlemişti.. İç sesim bile şok geçirmiş tek kelime etmeye korkmuştu. " Hayır turuncu bizim rengimiz. Sen turuncuya anlam katan adamsın. " dedim arsızca az ilerde annem olması yada komşuların bizi kesmesi umrumda değildi. " Sen turuncu rengini güzel yapan kadınsın. " dedi gülümseyerek. Onun gülmesine alışabilirim. Hatta alıştım gitti bana ömür boyu gülümsesin. " Bana hep böyle gülümse ben nefes alayım, " dediğimde annem öksürmüştü. Kendime gelince bende utanmadım değil. " Gitsek diyorum Büşra'nın düğünü var " dedi hafif otoriter bir şekilde. Başımı önüme eğerek yürümeye başladım. Annemin yanında yapmama gereken şeyi yapmış bulunmaktayım. Mahaleden çıkana kadar annemle kolkola yürüdük. " Asaf'ın geleceğini biliyor muydun ? " dediğimde gülümsedi. Ah haberi vardı! " Annee ya neden söylemedin?" Kalbime indi kadın gece boyu neye üzüleceğimi şaşırıdım ben! " Geleceğini bilmen senin için iyi olmazdı diye düşündüm. Hem ona karşı boş olduğunu söylemiştin " dedi imalı bir şekilde. " Öyle olmasını istiyordum. Çünkü sana aşıktı. " " Çocukça birşeydi cidden hala bana aşık olabileceğini mi düşündün ? Çiftlikte yalnızdı, annesi babası dışında konşabileceği biri yoktu. Gülfidan ona göre küçüktü..Bana olan saygısını asla aşmadı, sadece onunla ilgilenmem hoşuna gitmişti. Gördün aşık olmayı sana aşık olunca tatmış." dedi gülerek. Utanmıştım, bunlar yaşanmıştı. " Sanırım evet " " Ah Mihrimah ona karşı bu kadar derin duygular beslemediğini anlayacağımı mı sandım güzel kızım ? " dudaklarımı kemirmeye başladım. " Anne ben nasıl ona bu kadar tutuldum bilmiyorum. " dedim düz bir şekilde. Sonra elim boynumdaki kolyeye gitti, dediklerini aklıma gelince gülümsemeden edemedim. " Sana kızamıyorum, bende yaşadım ama benim anlatacak annem yoktu. Annem çok sinirli ve kuralcıydı yani biraz şefkati Firuze Hanımda tatmadım değil. " " Babaannemde mi ?" dilime o kadar yabancı gelmiştik ekşimsi bir tat bırakmıştı. " İnanılmayacak gibi değil mi ? Bir kere hastalandım Hilal'in zoruyla bana bakmıştı.. Hilal nasıl ölmüş? Sormayacağım diyorum o çiftliği sormayacağım diyorum ama dayanamıyorum çok özledim orayı! Hicran Anne pek bir şey söylemedi bunun dışında.." gözleri dolmuştu." Eve gidince konuşalım olur mu ? Yeri yada zamanı değil." " Pekii bu arada Asaf'la konuşun mahalleden çıktık biri sorarsa sözlüsü diyeceğim tamam mı ?" başımı gülerek salladım. Annem önden giderken Asaf hızını attırmış yanıma gelmişti. " Bu arada şehirli baya güzel olmuşsun." Bu dediği baya baya gülümsetti beni " Bunu ilk gördüğün zaman demen gerekmiyor muydu? " dedim kaşımı kaldırarak. " Ben ters bir adamım bilmiyor musun ? " " Biliyorum Asaf Azer bazende çok tuhaf bir adamsın." dediğimde eliyle burnuna dokunup önüne eğildi. " Beni affettin mi? " " Ne için ?" nasılda özlemiştim doya doya onu seyretmek istiyorum. " arkandan gelemedim, şoka uğramıştım. " " Önemli değil, sonuçta geçmişindeki misafirinin kızıydım normal." dedim omuz silkerek. " Bence önemliydi, bu arada Uslu sen gittikten sonra baya huysuzlandı ve hastalandı." " Nee! Şimdi nasıl iyi mi? " çok kötü hissediyordum. O ata birşey olmasından çok korkmuştum, ne bilim aramızda tuhaf bir bağ vardı. " İyi şükür, Veteriner Hekim fiziksel olarak sorun yok dedi fakat sürekli tembel, zorla yürütüyoruz yoksa bildiğin depresyonda. " " Keşke gelebilsem.. " " Keşke.. Biz de döneceğiz buralara ama o atın iyi olmasını isterdim açıkcası.." " Güneş Bey öğrendi herşeyi, olmaz bunu benden isteme Asaf. B-abamı görmeye gücüm yok. " Dudaklarını birbirine sıkıca bastırdı. " Bir de o konu yüzünden kırdım seni. Güneş Beyin sana asıldığını sandım yani kıskançlığım gözümü kör etti. Baba şefkatiyle baktığını göremeyecek kadar.. " Biraz belli oluyordu sanki? " Yani kıskandın?" " Birazcık." dedi baş paramağı ile işaret parmağını yakınlaştırıp. " Aynen birazcık." dedim inanarak (!) Düğün salonu önüne gelmiştik, bizim düğünümüz 2. Kattaydı. " Ben gelin odasına gidiyorum annemin yanına gidersin. " dedim heyecanlı bir şekilde. Gülümseyerek başını salladı.. Gelin odasına geçerken içerinin baya kalabalık olduğunu farkettim. " Girebilir miyim " dediğim evett sesini duyunca içeri baskın yapar gibi daldım, gelinliğin içindeki Büşra o kadar güzeldi ki, af duru bir güzelliği vardı... Gözlerimiz dolmuştu. " Çok güzel olmuşsun! " dedik aynı anda sonra ağlamadan gülmeye geçtik.. Tesettürlü gelinlik bu kadar güzel oluyor muydu yahu! Benim Büş'üm dünya güzeli olmuştu. Sımsıkı sarıldım beni herşeye rağmen bırakmayan dostuma sımsıkı sarıldım. " Melekler gibisin " diye fısıldadım. "Turuncunun beden bulmuş halisin, " dedi gülerek. " Asaf nerde geldimi ?" diye ekledi. " Sen nerden biliyorsun! " " Jilet gibi kim giyinmesini söyledi sanıyorsun?" " Arkadaş dedik, anamla arkamdan planlar yapmışlar!" dediğimde güldü.
" Şuan ki mutluluğun görebilmek için, Mihrimah ben seni daha önce bu kadar mutlu görmemiştim." ağzım kulaklarımda olduğu o kadar belli miydi? Gülümsemekten yanklarım ağrıyordı orası ayrı.. " Herkes burada utandırmasana! " dedim gözlerimi büyüterek, eniştem kıkırdadı. " Bişey olmaz baldız " dedi göz kırptı. " Oda mı biliyor. " dedim derin nefes vererek. " Kocam benim o ondan saklamam bir şey! " dedi omuz silkip kocasının koluna girdi. " Daha kocan olmadı be! Dur Bismillah hemen her şeyi ötmüş. Ben gidiyorum siz kalın, " dedim omuz silkerek. Sonra dönüp sarıldım sımsıkı, " iyi ki varsın iyi ki!" İçeriye doğru gittiğimden annem gelin masasına yakın bir yerde oturmuş karşısınada Asaf geçmişti. Çoğu kişinin gözü bizim masadaydı, Ne varsa bunda! Dedikodu kazanı Nilgün abla ve kızı Naz bizim yanımızdaki masaya oturmuştu. Ne o Asaf'a mı bakıyor yollarım ben bunu. Kıskançlık damarlarımı zorluyordu cidden. Kötü bir his vardı içimde ama hayırlısı. Ne hızla masaya gittiğimi Asaf'ın önüne geçtiğimi hatırlamıyorum. Naz sırf bakmasın diye onu Asaf'ı kapatmaya çalışmıştım. Ne kadar becerebilseydim artık! Kaçak kaçak bakışmalardan başka bir şey yapmamıştık Asaf beyle. Konuşsana be çocuğum, ben mi konuşayım illa. Tam ağzımı açaçacaktım Büşra alkışlarla içeri girdi. Islık çalıp alkışlıyınca Asaf bana tuhaf bakış attı bende gülümsemekle yetindim. Mahalle kızıydım olacak o kadar. İlk dansları Nazende Sevgilim ile etmişlerdi onları izlerken ağzım kulaklarımdaydı.. çok güzellerdi çok! Şahit olarak yerimi alınca kutsal sorular soruldu.. imzaları atınca Asaf'ın olduğu yere bakınca elini çenesini altına koyup beni izlediğini fark ettim. Ama bu sıcaklık çok farklıydı dilim damamğım kurulmuştu. Beynimde şok tabi. Bu kadar mutluluk hormonu salgılamazdı normalde. Şaşırmakta haklı. Büşra ve Cüneyt alkışlar eşliğinde ikinci danslarına kalkarkan yavaş yavaş masaya geçecektim ki Asaf izin vermedi elimi sıkıca tuttu. Kış Masalı çalmaya başladı ilk onlar dans ederken Asaf elimi çekiştirerek dans pistine sürekledi.. " Bu şarkı sana gelsin şehirli! " dedi kulağıma fısıldayarak. Utanıp başımı önüme eğdim. " herhalinle güzelsin " diye kulağıma fısıldadı. Adını dağlara yazdım yârim Gözyaşım kederden miydi yârim Özlerim gitme deseydim yârim Gülmeyen gözler ıslaktı yârim Aşka tövbe etmek de zor yârim Şarkı bittiğinde herkes alkışlamaya başlamıştı ve ben anca transtan çıkmıştım. Bir ay gibi kısa sürede.. Kalbimi nasıl çalmış olabilirdi ? Kısacık sürede nefesim olmuştu. Onunla uyuyup o diyerek kalkmıştım. Asaf bir anda beni bırakıp organizasyona yöneldi eline mikrofonu aldı, Bunu yapmamış olsun! Kulaklarım yüzüm her yerim yangın yeriydi. Anneme bakınca dolu dolu ama gururlu bir şekilde bakmıştı herkes bize bakarken hareket dahi edememiştim.. Güllerin içinden canım Gülerek gülerek gel bana gel ...ahhhhh
Diyerek diyerek gel bana gel ...ahhhhh Şarkı bittiğinde bir süre daha bana baktı. Alt dudağını ısırıp yaladı. Nefes alışverişi hızlanmıştı. " Geçmişimden gelen bir parçasın Mihrimah Sancak, geleceğim olur musun ? " dediğinde dünya durmuştu, gözlerim doldu. Bana o kadar harika bir şekilde sormuştu ki hayır demek imkansızdı! " Evet geçmişin geleceğin bugünün olurum! " dediğimde dişlerini göstererek gülümsedi. " gülüşüne kolay alışırım ama zor vazgeçerim Asaf Azer Miran! " diyerek ondan uzaklaşarak yanından geçtim. Benden böyle birşeyer beklemediğini biliyordum çünkü bende kendimden böyle şeyler beklemiyordum.! Bu herif çok yakışıklı be! Masaya oturunca arkadaki Nilgün ablanın sözlerine kulak misafiri oldum. Ne onu ne kızını severdim. Milleti birbirine düşürmekten başka bir şey yapmazlardı. Allah affetsin milletin günahına girerlerdi hep. " Bak görüyomusun Aysima'nın kızının elinin herifiyle nasıl yakınlaşmış, Allah bilir birliktede olmuşlardır . Tabi başında baba yok ki sahip çıksın" dediğinde elimi masaya vurarak kalktım. " Ne dedin sen ?" dedim kaşımı kaldırarak. Asaf yanımdayken güçlüydüm.. O çiftliğe gittiğimden beri kendim gibiydim. " ne demişim kızım" Şuna bak bide bilmiyormuş ayaklarına yatması yok mu! Süpürge saçlarını alıp elime doluycam şimdi! " Kusura bakma Nilgün abla siz önce kendinize bakın!! Başımda babam yokmuş! Seninkinin varda ne oluyor ? Benim bir hatlar karıştırdığımıdan o kadar eminsin ki! İnsanların zikri neyse fikride o olur! Babam yokmuş başımda , sen kimsin benim namusuma laf ediyorsun be kadın ? bana sakın namus dersi verme. Baba başta olunca da görüyoruz. Şuna bak pis dedikoducu!"
" Mihrimah! " diye uyardı annem. " Ne anne ne sustuk diye yıllarca ezmedi mi bu kadın bizi ? Sen onun yüzünden evden çıkmıyon be ! Yok bizde sabırlı ol ol bir yere kadar yeter artık." derin derin nefes aldm astım krizim gelmişti çantamı elime aldım. " Lütfen Nilgün abla arkandaki pislikleri temizledikten sonra başkasının çöplerine karış! " dedim Asaf'ın koluna değerek koşarak uzaklaştım. Her zaman böyleydi. Babam yokmuş ne olacağım belli değilmiş! Peh kurban olsun mal karı bana. Birinci kata inince fıs fısımı ağzıma sıktım. Nefes alışverişlerimi düzeltmeye çalıştım. Ağır bir astım krizinin hiç sırası değil! Herkes annemin küçükken boşandığını biliyormuş ben hariç! Bunuda yeni öğrendim orası ayrı! Dışarı çıkıp merdivenlere oturdum. Yanımızdaki yoldan araba seslerinden kendi sesimi duymuyordum nerdeyse! Akan gözyaşlarımı ve makyajımı sildim. Geçmişim karabulutları benim güneşi görmemi istemiyordu. Neden peki ? azcıkda karabulutlarım dağılsa sağanak yağmur başlıyordu. herşey üst üste geliyordu o zamanda. Neden azıcık mutlu olayım dediğim zamanlar bunlar oluyor ki. Yanıma oturan Asaf'ı fark ettim ama şuan siyah incilere bu şekilde bakamazdım. " Babasız kalmak çok zor bunu benden iyi kimse bilemez. Yada Refet'ten. Ama sen sen o kadar güçlüsün ki senden bir haber olan babanı görmeye geldin. Her şeye rağmen onu tanımak istedin sonuçun olumsuz olduğu için çok özür dilerim.. O kadının ağzını payınıda bir güzel verdim emin olabiirsin bu arada Büşra çok üzüldü bu duruma yanına gelmek istedi ama ben izin vermedim. " " Benim hayatım hep böyle Asaf Azer, parmakla gösterilen o kız piç onunla konuşma diyenlerden ibaret. Herkes yüzüme gülüp arkamdan konuşmuştur. Ben babamı öldü diye bilirken diğerleri annemin ondan boşandığını biliyormuş. Annem çok çekti Asaf benden çok ! her zaman ezik büyüdüm haklıda olsam boyun eğdim. Çünkü babam yoktu ölmüştü ama babamın yaşadığını öğrenince gerçek ben ortaya çıktı kendimi buldum beni sen piçsin diye yaralayamacaklardı. Arkamda çınarım olacaktı sadece gölgesi yetecekti ama oda beni kabul etmedi. Kızını kabul etmedi! Aşık olduğu kadını çok ağır itamlarda bulundu. Kimsem yok Asaf bana sahip çıkacak kimsem yok!" dedim hıçkırarak ağlamaya başladım. Kendine çekti göğsüne yatırdı, kokusu kış gibiydi. Portakal bahçesine girmiş gibi hissettim kendimi. " Ben varım! Baba gibi sahip çıkar, severim seni. Baba gibi korurum seni, tek gözyaşına yakarım heryeri!" dediğinde sımsıkı sarıldım. Rabbim iyiki karşıma çıkarmıştı siyah incileri! Bir süre sonra öyle durduktan sonra makyajımın akmamasına sevinmiştim, " Hadi içeri girelim Büşra'dan özür dilemem gerekiyor!" Onu çekiştirerek içeri götürdüm, herkes pistte ve ankara havasında oynuyordu. Büşra' yı gördüğümde kararsız kalsam da beni gördüğünde gülümsedi bende bundan cesaret yanına gittim. ilk olarak sarılıp özür diledim. " Anın tadını çıkaralım boşver şimdi" dedi ellerini şıklatmaya başladı. Bu haline kahkaha attım ve onunla beraber oynamaya başladım, Asaf bi anda karşımda oynarken gördüm.. Ankara havası oynarken de yakışıklı olmayı nasıl başarıyorsun adam! Ben sana nasıl aşığım böyle? ** Uzun bir süre göbek attıktan sonra düğünün bitmesini sabırsızlıkla bekledim.. Fotoğraf çekildikten sonra artık gitmek vaktiydi.. Ona sarılıp ; " Beni unuttuğunu sanıp yine yalnızlığımla cebelleşmiştim, aramızda ki mesafe belkide benim yüzümden oldu ben sevilmeye layık görmediğimdendir kendimi.. Sen sen her seferinde bana güzel dost oldun. İyi ki varsın canım dostum iyi ki! " " seni seviyorum Mihrimah iyi ki varsın. " dediğinde dolu gözlerle sarılıp ayrıldım.. El sallayıp düğün salonundan dışarı çıktık.. kalabalık dağıldı için derin bir nefes almıştım.. Frenin acı çığlıklarıyla başımıza kaldırınca arabanın birine çarptığını gördük. Asafla telaşla birbirimize bakıp yardım etmek için koştuk.. Yerde yatan kişinin kanaması vardı.. Dikkatli baktığımda bu kişinin ba-bamdı. Başımdan aşağı kaynar sular döküldü desem yeriydi. Babam buraya kadar gelmişti ve şuan kanlar için yerde yatıyordu. Allahım ! (Bana bir masal anlat baba ile dinleyebilirsiniz ) " B-baba! Asaf babam! " simasından tanımıştım! Başına toplana insanların ittirdim. " Dağıılın nefes alsın dağılın! " dedim bağırarak. " Ambulansı arayın yalvarırım! " dedim ağlayarak." Toplanmayın başına! " Başındaki kana elim titreyek gitti.. "Ba-ba" diye iç çektim.. Başına dokununca kırmızı renk elime bulaştı. kırmızıdan ilk defa nefret ettim.. " Mih- mihrimah be-beni af-fet kızım!" dedi. Kalbimdeki deprem başıma yıkılmıştı. " beni bırakamazsın şimdi olmaz ! Beni sevme ama ölme dayanamam! Nolur sen affet öyle dediğim için" tek elimle burnumu sildim. Başını tuttum "Yemin ediyorum rahatsız etmem varlığımdan haberin olmaz nolur dayan nolur,ölme nolur!" " Bööyle " dedi yutkundu. " konuşma k-ıkızım " dediğinde ciğerim yandı küle döndü.. " Bana daha masal anlatmadın baba bırakma beni nolur. " dediğinde elimi tuttu.. " Be-en çok şa-şanslıyım seninle tanıştığım için güzel ye- yetiştiğin için teşekkür ederim." " Böyle deme yalvararırm , beni bırakma yalvarırım." dediğimde gözünde akan yaşı sildim. Babamda ağlıyordu vücüdum titreyerek ağlamaya başladım.. " Bırakıp gitme sakın baba! Bana masal borçların varr! " dediğimde acıyla gülümsedi. " Özür dilerim siz sizden! " dedi ve gözleri kapandı. hayır hayır hayır şimdi olmaz nolur! " Baba" diye acıyla bağırıdım. Gidemezdi , gidemezdi değil mi? Kalbimde ki yangın.. bu nasıl bir acıydı? Babam beni görmeye gelmişti, yanıma benim yanıma gelmişti.. bana kızım demişti ama son kez olmasın nolur! Bana bir çocukluk borcun var baba şimdi olmaz! " Asaf nolur nolur bir şeyler yap nolur ona bir şey olmasın nolur! " bağıra bağıra ağlıyordum ellerimde ki kanlar babama sımsıkı sarıldım. Alnıma küçük bir öpücük bıraktım.. " Baba nolur dayan o kadar zaman sonra bulmuşken birbirimizi gidemezsin dayan!"
Nefretim, kırgınlığım her şeyim bir anda yok olmuştu, hayattı bu, ölüm bu kadar yakındı. |
0% |