@uykuluhatun
|
Güneş Sonay'dan ; (çiflikten ayrıldığı gün) Üzgünüm Güneş Bey annem para uğruna beni buraya yollamış olsaydı, 23 yıl önce 17yaşında olmasına rağmen sizinle evlenmezdi! Ailesini yok sayıp size kaçmazdı. Düşük olan kardeşim gibi olmayayım diye benide alıp kaçtı. İyi ki de kaçmış sizin gibi insanların içinde büyümektense kuru ekmekle mutlu bir evde büyümüşüm! Annemi seviyor olsaydınız her zaman buluştuğunuz ağaçta size bir veda mektubu bıraktığını bulurdunuz. Sizin gözünüz gerçekten kör ! Para gözlerini kör kulaklarınız sağır etmiş ! üzgünüm buraya size baba demek için gelmiştim amma velakin ben ölü bildiğim babam bana daha çok babalık yaptı. Bu konuşmayı yapmadık ben buraya hiç gelmedim varsayın ! " dedi ve ağlayarak gittiği zaman onu durdurmak istedim ama yapamadım, o benim kızım olmazdı! Böyle bir şey mümkün olabilir miydi? Gerçekten Mihrimah benim kızım canım kanım olabilir miydi? Beni ona çeken zaten Aysima'yı anımsatmış olması değil miydi? Onun yanında ki huzur Aysima ile yaşadığım huzurla aynıydı.. onun yakınında olmak onunla olmak geçmişimimde ki gibi hissettiriyordu.. " Güneş Bey. " dedi Hicran tedirginlikle. " Evet. " " Mihrimah.. O çok iyi bir kız. " diyince ona baktım. Bu konuşmanın sonu nereye gidiyor çok merak etmiştim. " O sizin kızınız. Hilal'i bu kadar anımsatması bundan. Annesi sizi sakladı diye annesinden nefret etti. Sizi tanımak için annenizin hizmetçisi oldu o kadından nefret ederken sırf size yakın olmak için sesini çıkarmadı. Aysima 'dan nefret edebilirsiniz fakat Mihrimah size birşey yapmadı. O sadece babasını tanımak istedi. Sizden bahsederken gözlerinin içi güldüğü ben biliyorum. Aysima'ya eş olmazsanız olmayın ama artık Mihrimah'ın babası olma vakti gelmedi mi? Özür dilerim haddim değildi. " dedi içeri yöneldi. " Sen sen bunları nereden biliyorsun? " " Güneş Bey, bende yeni öğrendim tanıdık siması sıcakkanlılığıyla Aysima'yı anımsatmıştı. Bu kadar benzemesi beni tedirgin etti ve tesadüfen öğrendim.. Annesine karşı çıkarak geldi buraya sizi görmeye ama siz annesini haklı çıkardınız." Dediğinde derin bir nefes verdim.. Mihrimah onun kalbini kırmıştım..
Koşar adım eve girdim bizim yatak odamızın önünde durdum.. " Bu odanın anahtarını getir hemen!" Bizim odamız, yıllardır açılmayan kimsenin girmeye cüret edemeyeceği odaydı.. annem odayı bozmak değiştirmek istese de izin vermedim tek yapabildiğim buydu bu evde.. Annesine karşı gelemeyen sünepenin tekiydim.. " Ama anneniz-" asla açılmaması üzerine bu odaya dokunmamıştı.. " Artık bir şeylere ses çıkarmam gerekiyor." Bunu yapabilirdim, zincirlerimi kırabilirdim, değil mi? Bu sırada annem merdivenlerden yanıma doğru geldi kalbini kıracak bir şey söylemek istemiyorum! Kendime sahip çıkmam gerek yoksa hiç iyi şeyler olmayacak! " Bu kapının önünden ne işin var Güneş" dedi otoriter bir şekilde. " Seni ilgilendirmez, bunca zaman seni dinleyerek cehennemi yaşadım ama artık bana karışma!" " Sen kendini ne zannediyorsun? Ne oldu sana birden?" " Senin kuklan olmadım mı bu yaşına kadar, Hilal.. o öldüğünden beri lafını üstüne laf demedim, evlat acısı yaşıyorsun diye bir dediiğini iki etmedim mi ? " derin nefes verdi. Hilalin cenazesinden sonra intihar etmişti zor kurtarmıştık fark etmeseydik o da bu dünyadan göçecekti. O yüzden tekrar canına kıymasın diye her dediğini yapmıştım, herkes çiftlikten kaçarken beni buraya hapsetmişti, gidememiştim. Ne Aysima'ya gidebilmiştim ne başka bir şey için.. Ben hem kendi zihnimde hem burada hapisteydim. " Güneş kapa çeneni! Ben ne dersem o" derin nefes verdim. " Bırak anne artık bu yaşımda özgür olayım, kanatlarım zaten kırmadın mı ? " " Gelmişsin kaç yaşına nasul konuşuyorsun. Düğün hazırlıklarına başlasan iyi olur bunun için geç bile kaldık. Bir ay içinde evleniyorsun kendini ona göre hazırla." Dedi mavi gözleriyle zehir gibi bakıyordu. " Sen delisin " dediğimde tokat attı. Bu sırada Hicran gelmişti elindeki anahtarı birden kapınca kadıncağızda korktu. " Ayşe ile evleniyorsun o kadar. " dediğin kapıyı açıp yüzüne kapattım. Odayı gördüğümde her şeyi unuttum.. Oda aynıydı bıraktığı gibi çiçekli nefresim takımı gardolabın tek kapağı açık.. Perdeler örtülü. Kapıyı kitleyip yatağa uzandığımda kokusunun hala orda olduğunu anladım. Yaşadığımı anlar saçlarını taradığı tarak, kendine baktığı ayna.. kıyafetleri kokusu hala bu odadaydı.. gözlerim akan yaşlara hakim olamadım yastığa sarılıp sessizce ağladım.. Seni affetmek çok zor Aysima! Başkasına gittiğini bile bile affetmek! Mihrimah'ın dedikleri ne kadar doğruydu?
( Kaza Günü ) Hicran'la uzun sohbet ettikten sonra olanları gerçek yüzünü öğrenmiştim, yıllardır kalbimi öyle nefret doldumuşum ki sevgi ne demekti kalbim bilmiyordu. Annem nasıl böyle kötü biriydi, zihnim almıyordu. İnsanın annesi kötü olabilir miydi? Son ke çiftliğe bakmıştım burası için gençliğimizi heba etmiştim ne kaldı elimde kocaman bir sıfır, hemde delice sevdiğim ailem yüzünden.. Gidecektim beni affetmesi için herşeyi yapacaktım ya kızım beni kabul edecek miydi ?Onca dediklerimden sonra eğer bana çektiyse vay halime? Beni affetmesini de istemiyordum zaten o kadar merhametli olmasın annesine çekmiş olmuş olmasın yoksa çok üzerler onu.. Onu benimsemiştim onunla muhabet etmek Hilal 'e olan özlemimi gideriyordu.. Halası kılıklı.. Niye inanmadım kırdım ki onu Allah beni bildiği gibi yapsın! Benimle gülünce daha önce sanki onu kimse kırmamış gibi gülüyordu.. Şimdi onu paramparça etmiştim.. O gülüşten yoksun kalmıştım. İlk karım sonra kızım. Yok canım ! Düğün salonuna geç kalmıştım turunculu olan Mihrimahtı sanırım Asaf'a damat gibi giyinmiş fesubanallah. Tam kapıdan girerken görmüştüm.. Yetişemedim kahretsin, ne diyecektim özür dilesem affederlermi beni. Kafam kazan gibi.. Bir süre arabaya yasalandım uzaktan görsem Aysimamı, bir kerecik. 20 yıllık hasretim sona erse ne olur ? Bir kere koklasam, ne diyorum ben! O kadın benden gideli çok oldu! Bir süre geçmişi arayan gözlerim turunculu kızı görünce şimdiki zamana dönmüştü. Mihrimah ağlıyordu. Yanına gitsem mi ki? Sıkıntılı nefes alıp verdim, tam cesaretimi toplayıp gideceğim dedim. Asaf bey ortaya çıktı. Mihrimah'ı ağlatan neydi ? İçim içme sığmıyordu saçlarını öpüp 'kızımm' demek için nelerimi vermezdim. Asaf konuşmaya başlıyınca onları dinlemeye başladım ne olmuş olabilirdi ki. Ayparçamı kim üzer! " Babasız kalmak çok zor bunu benden iyi kimse bilemez. Yada Refet'ten. Ama sen sen o kadar güçlüsün ki senden bir haber olan babanı görmeye geldin. Her şeye rağmen onu tanımak istedin sonucun olumsuz olduğu için çok özür dilerim.. O kadının ağzını payınıda bir güzel verdim emin olabiirsin bu arada Büşra çok üzüldü bu duruma yanına gelmek istedi ama ben izin vermedim. " dedi.. Ben ister miydim , kızım seni babasız büyütmeyi? İlk dişi çıktığında yanında olmayı.. İlk adımında elini tutmayı, düşünce elinden tutup kaldırmayı.. O günlere dönmek için hayatımdan vazgeçerdim be! Göz yaşlarını silip konuşmaya başladı Mihrimah.. " Benim hayatım hep böyle Asaf Azer, parmakla gösterilen o kız piç onunla konuşma diyenlerden ibaret." Dediği an nefes almayı kestim. O ona öyle mi seslenmişlerdi? Her şeyden nefret ettim! Sonra burnunu silip tekrar başladı ; Herkes yüzüme gülüp arkamdan konuşmuştur. Ben babamı öldü diye bilirken diğerleri annemin ondan boşandığını biliyormuş. Annem çok çekti Asaf benden çok ! her zaman ezik büyüdüm haklıda olsam boyun eğdim. Çünkü babam yoktu ölmüştü ama babamın yaşadığını öğrenince gerçek ben ortaya çıktı kendimi buldum beni sen piçsin diye yaralayamacaklardı. Arkamda çınarım olacaktı sadece gölgesi yetecekti ama oda beni kabul etmedi. Kızını kabul etmedi! Aşık olduğu kadını çok ağır itamlarda bulundu. Kimsem yok Asaf bana sahip çıkacak kimsem yok " dediği an ölmek istedim onun canını bu kadar yakmışmıydım ? lanet olsun.. Keşke gerçekten ölseydimde ona bunca acıyı yaşatmasaydım! "Ben varım! Baba gibi sahip çıkar, severim seni. Baba gibi korurum seni, tek gözyaşına yakarım heryeri! " dediğinde gözlerim doldu.. Ağlamaya başlamıştım.. Elimin tersiyle göz yaşlarım sildim. Ben ona babalık yapmamıştım. Ben onun hiçbir şeyidim.. Burda işim yoktu hayatlarını mahvetmeye hakkım yoktu. Nefes alamadım, kalbimde ki acıdan.. Bir süre daha bekledim onlar çoktan içeri geçmişlerdi , geri dönmem gerekiyordu burada işim yoktu.. Sadece küçük bir an Aysima'yı görmüş gibi oldum kalbim acıyla hızlandı, gözleri yine zehirli sarmaşık gibiydi.. Büyülendim ilk başta tanıyamıştım gerçekten o muydu? Bir süre daha beklemek istedim, hakkım yoktu ama 5 dakika daha görsem yetecekti ve geri dönecektim.. Düğün bitmişti galiba herkes çıkarken onları görmüştüm, ben bu karede yoktum belki hiçbir zaman olmayacaktım onlar bana yaklaştıkça ben geri geri yürüdüm. Beni görmeleri istemiyordum. Arabanın ani fren sesiyle dona kaldım.. Gözlerimi açtığımda yerdeydim.. Başım sızlıyordu her yerim kan olmuş ve vücudumu hareket ettiremiyordum.. Ölmeyi çoktan hak etmiştim affet beni kızım. Sana babalık yapamadım.. " Dağıılın nefes alsın dağılın" dedi bağırarak. " Ambulansı arayın yalvarırım! "hıçkırarak bu ses kızıma aitti." Toplanmayın başında! " dedi ağlayarak. Titreyen elleriyliye başımı tuttu.. " Ba-baba" dedi iç çekerek.. Aynı annesiydi canınıda yaksalar yardım etmekten vazgeçmezdi.. onu görmeden son nefesimi verecektim. Kızımın beni affetiğini duyarsam rahat son nefesimi verebilirdim... " Be-beni af-fet kızım " dedim var gücümle.. " beni bırakamazsın şimdi olmaz ! Beni sevme ama ölme dayanamam! Nolur sen affet öyle dediğim için" dedi burnunu sildi ağlaması ölmekle eş değerdi. Kızım nasıl sevmişti, onu istemeyen babasını.. Kendimden nefret ediyorum.. "Yemin ediyorum rahatsız etmem varlığımdan haberin olmaz nolur dayan nolur" bir şansım daha olsa kızımdan bir adım uzakta yaşıcakmıydım nasıl konuşuyordu! " Bööyle " dedi yutkundum. " konuşma k-ıkızım " göz yaşlarını silip yanaklarını öpmek istedim.. annesinin kopyasını.. " Bana daha masal anlatmatmadın baba bırakma beni nolur " dediğinde elimi tuttum.. " Be-en çok şa-şanslıyım seninle tanıştığım için" sana bir sürü masal anlatmam gerekirdi güzel kızım.. " Böyle deme yalvararırm , beni bırakma yalvarrım" dediğinde gözümden akan yaşı sildi.. Beni seviyordu, kızım beni seviyordu.. " Bırakıp gitme sakın baba! Bana masal borçların varr! " dediğinde acıyla gülümsedim. Sana bir çocukluk borcum var kızım!... *** Gözlerimi araladığımda yoğun bir ilaç kokusu burnuma geldi. Bulanık olan görüntü yavaş yavaş netleşmeye başladı.. Yanımdaki makinaya baktığımda kalp atışlarımın hızlandığını fark ettim.. Hastanedemiydim ? ölmemişmiydim.. Aslında en çok hak ettiğim şeydi.. Ölmek, bu dünyadan bir izim olmadan gitmek.. Bu bana cezamı yada Rabbimin beni uyarması mıydı ? İçeri dalan Mihrimahı tatlı telaşlı suratı beni gülümsetmeye yetmişti.. "Uyandın Allahım çok şükür!" diyerek yanıma geldi. Heryerimi kablo doldurmuşlardı. " Affettin mi " dedim yutkunarak çok susamıştım.. " Baba" dediği an kalbim huzur duydu.. elimi yanağına koydum.. "özür dilerim kızım baba olarak çok geciktim." " Olsuun benim için geldin ya" dedi omuz silkti gülümseyerek.. Ve camdan onu gördüm.. Dünya durmuştu, her şey yavaşlamıştı dünya onun etrafında dönmeye başlamıştı sanki.. (multimedyadaki şarkıyı şimdi açın! Aaa .. Teri meri, meri teri prem kahani hai mushkil /// Aaa .. Seninle benim, benimle senin aşk hikayemiz çok zorlu, Yavaş yavaş cam ekrandan girişe geliyordu.. Yanımdaki cihaz çıldırmış gibi ses çıkarırken nasılda özlediğimi fark ettim..Beni büyüleyen kadın.. Beni benlikten çıkaran kadın.. Kalbim daha önceden varlığını fark etmiş gibi hızlıydı ama şimdi at gibi 4 nala koşuyordu.. Saçlarına hayran olduğum kadın örtüyle kapamış o güzellikleri herkesten saklamıştı.. Ve kalbim 20 yıl sonra bile ilk günkü gibi atıyordu.. Bizim meyvemiz olan Mihrimah bir bana bir annesine bakıyordu.. büyük ihtimalle hızlanan kalp atışıma.. Yaşlanmak yerine güzelleşmişti ama o yeşiller ilk gün ki gibi parlıyordu.. Bir aşk bu denli kalbi delirtebilirmiydi bir kalbi! Artık ölüm bile vız gelirdi bana!
|
0% |