Yeni Üyelik
22.
Bölüm

21. bölüm

@uykuluhatun

 

Yol boyunca kimse ses çıkarmamıştı, ölüm sessizliği hakimdi, konuşamadım , yapamadım.. Demek istediklerimi yuttum. Bazı şeylerin netleşmesi içime su serpmişti, babamı affetmek gibi küçük bir umudum vardı lakin o da halı altına süpürüldü. Çocukluğumun geçtiği semte gelince acıyla tebessüm ettim, ben çiftlikte rahat etmiştim.. Asaf ciddiyse eğer çiftlik açmak fena fikir değildi..Bu düşünceme güldüm, kendime inek otlatırken inek sağmaya çalışırken hayal ettim cidden komikti.. " Ah ah anneni nasıl özledim." dedi birden Hicran anne.. " O da seni özlemiştir, telefonda görüşmeye başlamışsınız duyuyordumda." dedim gülerek.

" Evett, babanın evlendiğini yakında yanına geleceğimizi söylemiştim. "

" İyi yapmışsınız." dedim dışarı baktım. Bizim sokağa giriş yapmışmıştık, annem bahçede teyzelerle oturuyordu evet 2 aylık dedikodu malzemizi vereceğiz birazdan.

Araba durunca annem kaşlarını çattı beni görünce yüzü düştü, bu kadar erken döneceğimi o da tahmin edememiştir. " Annem." dedim arabadan iner inmez. " Minik farem?" dedim sorarcasına, Hicran anne, Gülfidan da inince iyiyce şaşırdı. "Valla 1 yolladan 5 döndük biz." dedim gülerek. Annem ağlak gözlerle benden ayrılıp Hicran anneye yöneldi. " Bu kim kız?" dedi Zahide cadısı. " Kaynanam." dedim sonra aralarında fısır fısır konuştular.

Annemle Hicran anne Gülfidan ağlaştılar., " Hala nasıl bu kadar güzel oluyorsun sen Aysima abla?" dedi Gülfidan.

" Kocaman kadın olmuşsun, anne olmuşsun." dedi öperek. " hadi hadi içeri geçiin. " Asaf arabayı park edip yanıma yaklaşmıştı. " Hadi oğlum geçin içeri." dedi önden çıktı kapıyı açmak için.

 

En son ben girdiğimde Zahide abla da arkamızdan geldi içeri geçtiğimde, " Zahide teyze hiç müsait değiliz başka gün." diyerek suratına kapıyı kapattım.. Anneme 100 kere konuşma bu kadınla desemde komşumuz aynı binadayız ne yapayım. diyordu.

 

İçeri geçtiklerinden ayaklarına terlik verdim, Asaf'cığım ayağına göre ayakkabımız yoktu. Annem en son oturduğumda suratıma baktı, " Naptın kızım çiftliğe ateşe falan mı erdin bu kadar kısa sürede?" dediğimde güldüm." bu benim nasıl aklıma gelmez ya!" dediğimde herkes güldü. "Mihrimah! Geliyor terlik!" dedi ciddiyetle aman be travmamla dalga geçmeme de izin vermiyordu bu kadın! Annecim zor ayakta duruyorum , çaktırma.

" Ah Aysima vallahi ses tonun bile aynı, nasıl iyi geldi kulaklarıma." dediğinde annem hemen hanım hanım haline döndü.

" Bende ne özlemişim Hicran annem, çok kızdın mı bana ?"

" Valla çok kızdım, bizim rahmetli çok uğraştı benimle sen gittikten sonra mahvoldum çocuğum gitmiş gibi, Mihrimah gelince öyle tanıdıkdı ki.. Senin gençlik halindi resmen."

" Mecbur kaldım, Mihrimah yaşasın, kardeşine benzemesin sonu diye." sonra derin nefes verdi.

" Aysima abla sırası değil biliyorum ama en kısa zamanda Mihrimahla evlenmek istiyorum." dediğimde sanki benimle evlenmeyecekmiş gibi ona baktım. Hicran anne güldü annem ona eşlik etti. " Yanlış anlama Asaf, seni çok severim ama kızım için biraz daha beklemek istiyorum , beklemekten kastım.." duraksadı sustu. " Malda mülkte değil gözüm.. Ben ne nişan ne isteme ne düğün hiçbirini yapmadım içimde ukte kaldı." geri yaslandı. " Mihrimah'ı tanıyorum bana benzer sevdiği için hiçbir şey istemez ben biliyorum ama bu duyguları tatsın. Ben yapamadım cahildim, aşkın her şeye yeeceğini düşündüm. "

" olur mu öyle şey ben hepsini yapacağım ona." dedi kendinden emin bir şekilde. Kendini dikleştirdi. " Burada kalacak kimsemiz yok, Zamanında babamla beraber Malkara'dan arsa aldık." babamın çiftliğe yakın bir yerdi orası, olanları anımsayıp camdan dışarı baktım. Şimdi değil Mihri, şimdi değil.

" orayı çiftliğe döndüreceğim. Burada sizinle kalmak seni sıkıntıya sokacağı için oraya geri gideceğim ama kıızınıdan bir an ayrı kalmak istemiyorum.O yüzden en kısa süre ne zamansa o zaman olsun istiyorum. Sizinde başınız ağrısın istemiyorum."

 

Gülümsedi annem , gözleri yaşlarla doldu.. Evlenemek ondan uzaklaşmak demekti. Onu yalnız bırakmaktı. " Çiftliğimizde senide görmek istiyoruz kızından ayıramam seni. hep beraber yaşarız ne dersin ?" Asaf'a uzunca baktım, be adam ne zaman bu kadar hayal kurdun , ne zaman bunları düşüncek zamanı buldun.

" Hepsini yapıcaz inşallah oğlum haklı Aysima, biz gökten düşer gibi geldik ama burası küçük bir yer başın ağrımasın." dedi Hicran anne.

" olur mu öyle şey ? Ağzımı açtırmasınlar bunca zaman kızım için sustum, kızıma laf ettiremem..Hele size.. Bak ne yapıyorum, çirkef Aysima ile karşılaşırlar." dedi soğukça. Annemin insanlar çirkef bir şekilde davrandığını hayal bile edemedim.

Belkide kadın başımıza olduğumuz içindi, korktuğu içindi. " Oldu o zaman biz yarın isteme yapalım." dediğimde öksürdüm. " Abartmayalım Asafcığım." dedim, " Acıktınız siz ondan sen böyle konuşuyorsun. dedim gözlerimi çıkararak.

 

" İyi akıl ettin ya , Hicran anne gelince 17 yaşıma döndüm ben yine." dedi gülerek ayağa kalktı. " Ben o zaman bi dışarı çıkayım." diye ayaklandı Asaf. " Gülfidan sende gelsene canım kardeşim." bi bakıştılar ne olduğunu anlamamıştım." Bende geleyim nereye gideceğiz?"

" Sen kal annenlere yadım et canım." dedi düz bir şekilde. Gözlerimi ona diktim, " İyi." diyerek döndüm ve mutfağa yöneldim.

 

**

 

Asaf gideli 1 saat olmuştu, misafir odalarını onlara göre ayarladık, Refet benim yatağıma yatmak istedi, o orada uyuya kalırken bende büyük yer sofrasını kurdum..

Kalabalık misafir sofraları.. O kadar özlem çekilen bir şeydi ki.. Annemle mutfak masasında yerdik genelde 2 kişiydik. Yer sofrasında kalabalık yemek hayallerime bir tık daha attım.

Annemle Hicran anne bir anda mutfağa girip yemek yarışına girdiler, annemin buzluğunda hep hazır şeyler olurdu, aniden misafir gelirse kolay olsun diye..

Tabakları kaşıları sofraya dizdim, inanır mısınız 1 saat içinde kuru dolma bile pişirmişlerdi, sarma, fırında etli sebzeli bir yemek, güzel bir salata turşular ve fırında tatlı.. bu kadınlara inanamıyorum!

 

Asaf'lar alışverişe gitmişlerdi, ellerinde bir sürü poşet vardı gözlerimi büyüdü." Canım marketin stoklarını bitirmesine mi yardımcı oldunuz nedir bunlar ?"

" Eksikler vardı şehirli aldık geldik. Arabada var bir kaç şey. Yardıma gelsene?" dedi gülerek."

" Tamam başımın belası tamam." çaktırmadan öpücük attı bana galiba anneme yakalandı annem öksürür gibi yapınca utanarak merdivenlerden aşağı indi. Ardınden bende indim, arkadaşından bir süreliğine ödünç almıştı arabaya gittiğinde büyük ihtimalle verecekti.

Arkada kapıyı açtığımda kocaman bir ayı ila karşılaştım, "Şaka yapıyorsun!" dedim tiz bir çığlıkla. " Benim gibi koca bulamazsın ya!" dedi ukala bir şekilde. " Yani yokluğunu hiç aratmıyacak!" dediğimde, "Mihirmah!" diye bağırken ben çoktan boyum kadar ayı ile kaçmaya başlamıştım.

 

Odamın güzel köşesine onu koydum, bir güzel yemek yedik, uzun uzun sohbet ettik. Geçmişte ki anılarından bahsettiler, biraz ağladı bolca güldüler.

Ben daha fazla muhabbette devam edemedim, babamın adı geçmesine dayanamazken annem çok rahat onu dinliyordu. Mutfağa girdim, Bulaşıklar için su koydum ocağı, bulaşıları süngerle temizledim hepsini güzelce dizdim. Elinde çay tepsi ise gelen Asaf'a cilvel bir bakış attım o benim bu halime gülümsedi. "Ben bulaşıkları köpürteyim, sen durula." diye öneride bulundu.

" Yakışıklı olduğunuz kadar da hamaratsınız beyefendi."

"Öyleyim karım çok şanslı." diyip güldü. " Kocana acırken şehirli kocan olmak için çabalıyorum." dedi sırıtarak.. " bu arada sana sormadım 1 ay çok erken diyorsan ?"

" Nerede yaşayacağız?"

" Dedim ya o çiftlikte."

" Canımın içi 1 ay da kaç katlı bina olacak orada ? İçi var eşyalar var?" dediğimde bardaklardan başladı yıkamaya bende biraz biriksin diye bekledim. " Çoktan inşaat başladı o kısmı söylemeyi unutmuş olabilirim." şaşırarak baktım." Daha benden sakladığını bir şey var mı ?" köpüklü eliyle burnuma dokundu." Yok efendim size çok aşığım." utanarak önüme dönüp bardakları durulamaya başladım sırayla." Büyük ihtimal her şey 2 hafta sonra biter sonra 2 haftada eşya bakarız. Beraber yuvamız kuracağız."

" Annenler ?"

" Ben bir detay daha unuttum, seninle benim evim ayrı olacak aynı sınır içinde uzak birazcık."

" Sen ne zaman bunun hayali kurdun?"

" Sana aşık olduğumda." gülümsedim.

" Ne zaman aşık oldun?" ona baktığımda gözleri dudaklarıma kaydı bir anda etli dudakları dudaklarımı kavradı. Usulca yavaşca dudaklarımdan uzaklaştı ve ben dona kaldım. "Sakin ol şehirli sadece küçük bir öpücük!" dediğinde gözlerimi açtım hızlı nefes aldığımı o an fark ettim. kendimi dizginlemeye çalırşırken önüme dönüp geri kalan bulaşıkları durulamaya başladım, su bile sıcaklığımı kesmiyordu yanaklarım alev almıştı..

" seni ilk gördüğümde galiba, hiç aklımdan çıkmadın sonrasında.."

 

konuşamadım , kelimeler beynimin edepsiz bölümünde çalışıyordu zihnim bulanmış ona baktığımda siyah incilerden ziyade etli dudaklarına kaymıştı..

 

** 

 

Gece bir kaç saat Büşra ile konuşmuştuk, olanları ona anlatırken ağlayabilmiştim, sessiz ağlamak dünyanın en zor şeyiydi.. ilki kötüyken iyiymiş rolü yapmaktı, annemi Hicran anne bırakmamıştı yanıma gelmesi için onun anlatması benim için daha iyiydi. Babam hakkında konuşmak için takatim kalmamıştı..

Büşra beni neşelendirmek için söz için elbise seçmek için nerele gidebiliriz bu konuyu geçiş yapmıştı..

 

Şiş gözlerle etrafa bakmak zordu, bir tek şiş göz olmayan Asaf ve Refetti. Hicran anne, annem , Gülfidan da ağlamıştı..Hiçbir şey olmamış gibi kahvaltımızı yapmıştık..

**

 

Asaf'ı zar zor ikna etmiştik bu hafta sonuna kadar yanımızda kalacaktı sonrasında çiftliğin son hali için gidecekti, 2 hafta sonra gelecekti eşya seçmeye gidecekti. Her şey o kadar hızlı ileliyordu ki acımı yaşamaya anım yoktu..

 

Büşra, Gülfidan, Refet ve Asaf elbise bakmaya gittik, sornasında düğün yakın olduğu için gelinlik bakmaya da başladık.. Bir şeyi seçmek zorken bir sürü sey seçmek zorunda kalmıştım!

**

Son bir haftadır düğün alışverişinden canım çıkmıştı... Ben kim evlenmek istemek kim? Ne işim var benim evlilikle? Elimdeki poşetleri daha sıkı kavrayıp söylenmeye başladım. " Asaf ben vazgeçtim ya evlenmiyorum. " diye söylenirken onu durduğunu farketmedim ve ona çarptım. " Ne dedin sen şehirli? " sanırım fazla alınmıştı. " Ya şey ya. "
" Ne Mihrimah? Bir haftadır benimde canım çıktı. "

" Ben öylesine söylemiştim kii. " diye sevimlilik yaptım. Nafile ama. " Yapma zaten sinirlerim hat safada seni kırmak istemiyorum. "

" Biliyorum azcık naz yapmak istemiştim. "

" Kurban olayım yarın sözümüz var sonra yap nazını. "

" Peki, Peki bir yerlerde birşey içelim mi? "

" Olur az ilerde kafe var. " dudağımı büzdüm.

" Vay hemende öğrenmişsin bakıyorum. "

" Yok ya ordaki Aslı gel dedi kahvemi içireyim dedide ondan. " diyince pat diye durdum. " Aslı kim lan? "

" Hop şehirli kocan var karşında sen hayırdır. "

" Senin karşında da karın var sen başka kadının adını ağzına nasıl alırsın? " dedim dizine tekme attım. " Kızım manyak mısın nasıl da vurdu canım acıdı be. " dedi koşturarak yanıma geldi.

" İyi olmuş! " başka tarafa baktım. " Aslıymış. "

" Kıskanınca ne güzel oluyorsun sen? "

Ağzımı bükerek onu taklit ettim. " Cidden çok tatlı oluyorsun. "

" Cöddön çök tötölö ölöyösön. " diyerek başka tarafa baktım. Elinin içiyle ağzımı avuçladı. Kocama eli suratımı kapladı. " Yemin ederim o büzülen dudaklarını vakumlarım. " diyince yutkundum. " Oldu o zaman ben gideyim. " bir hafta önceki öpüşemiz aklıma gelince yine alev aldık.

Kahkaha attı, siyah incilerini gözlerime sabitledi. Etli dudaklarını ısırıp parmaklarıyla 1 işareti yaptı. " Bir ay sonra benimsin. " gözlerimi devirdim yürümeye başladım. Yanıyorum, Allah'ını seven beni hortumla sulasın!

" Off be analar ne doğuruyor." dedi ıslık çaldı. Kahkaha atıp ona baktım. " Sen delisin. "

" Hem de sana. " diyip kafeye doğru yürüdüm.. Hala o sözü kulaklarımda ' baba gibi sahip çıkarım' ne güzel bir herif be. Seviyorum onu hemde çok.. Pek ona dile getirmesem de..

Omzumdan ona bakıp " Seni çok seviyorum, Asaf Azer Miran. " diyip gülerek önüme döndüm. Gülmüyorsa eğer bende birşey bilmiyorum.

" Hey şehirli sen daha önce ne dedin? "

" Duydun. "

" Bir daha söyle. "

" Neyi? "

" Dediğini. "

" Söyledim, bir kere yeter. " dedim dudaklarımı ısırdım.

" Hadi be valla anlamadım bişey. "

" Asaf söyledim ya. " derken kafeye oturmuştuk. Gelen garson Asaf yiyecek gibi bakarken masanın üzerindeki eline elim kaydı. Asaf şaşırsada gülümsedi. Diğer eli ile elimi hapsetti. " Bende seni çok seviyorum Mihrimah Miran. " diyince garsonun suratı asıldı. Benim o yakışıklı tamam mı!

Pis yelloz. Benim olana sarkamazsın! Salak şey.

Noluyor ya bana. Kendi ergen düşüncelerime göz devirip Asafa bakıp gülümsedim. " Ne alırdınız? "

" Kocama sarkmadan alabilir miyiz? "diye fısıldadım.

" Anlamadım? " dedi yüzüme bakarken.

" Çay, çay istiyoruz. "

" Ben kola ve 2 dilim pasta istiyorum, bir şundan biri şundan" diye atıldı Asaf menüden tatlıları pastaları gösterdi.. Garson gidince sinirle baktım.

" Babanın çiftliğimi var oğlum? Biz evleneceğiz az tutumlu ol. " diyince dilimi ısırdım. Ya beni alın dövün abi. Ağzımı burnumu kırın.

" Özür dilerim. " dedim diğer cümlem bitir bitmez. Ah salak kafam.

" Özüre gerek yok, hayatım. Babamın çiftliği olmadığı için müstakbel eşim ile pasta yemeyecek miyim? "

" Ben alışkın değilim Asaf. Her zaman yarın için parayı düşünürdüm. Böyle arkadaşımla lüks kafeye gidip adını bile bilmediğim söylemedim şeyler yiyemem ki. "

" Biliyorum ama ben senin elini sıcak sudan soğuk suya sokmayacağım. Biraz başta zorlanırız ama düzeliriz. " eli yüzümü avuçladı.

" Ben 20 yıl parasız yaşadım, babasız yaşadım, çalıştım hiç bir işten gocunmadım gocunmamda. Ben türk diziside izlemem pek. Hep zengin hayatı anlatır çünkü yada fakirdir zengin olur sonra. Hoş benimde farkım yok ama ben kabul eden ailemde yok. " diyince gülümsedi. " Sana ben aile olurum, baba sevgisi veremem biliyorum ama babasızlık nedir biliyorum. Korurum kollarım olmadı limon satarım seni kimseye muhtaç etmem. Asi güzelim benim. " gözlerim doldu burnum sızladı. Asaf'tan romantik sözler duymakta varmış.. Ayağa kalkınca oda kalktı. Dolu gözlerle ona bakıp boynuna sımsıkı sarıldım.

 

" Ben çok şanslıyım. 20 yıl sonra dağılan karabulutlar yerini harika bir gökkuşağına bıraktı. Sen benim nadir görünen gökkuşağımsın Asaf Azer Miran. " belime sımsıkı sarıldı. Nefesimi kesecek kadar. Ben aşıktım be. Bir babam olmamış olabilirim fakat harika bir koca bulmuştum.

 

**

 

Siyah takım elbiseyle Asaf'ı görünce nutkum tutuldu, ah be adam nasıl bu kadar yakışıklı olabilirsin ? Kalp bun dayanır mı ? İçeri geçerken çiçeği bana uzattı. "Derin nefes al ve heyecanlanma kurban olduğum." dediğinde sırıttım. Hicran anneyi sonra Güldifidan'ı öptüm, ardından anımsadığım Asafîn arkadaşı geldi.

Somon rengi saten midi bir elbise giymiştim, makyajımla saçımıda yaptırmıştım.. Güzel gözüküyordum hele yanyanayken çok güzeldik..

Hicran anne, annemden istedi beni annemde bana bakıp gülümsedi. Bende uzunca baktım, bir kaç komşu ile kalabalıktık.Kahveyi titreyen ellerim yüzünden ocağı batırarak yapmıştım, bol tuz koymayıda ihmal etmedim. Titreyen ellerim yüzünden kahve biraz yanlara taşmıştı, yanına koyduğumuz çikolatayıda tuza bulamıştık..

Gözlerimin içine bakarak kahveyi almıştı sonra heyecanım geçmişti, gözlerim gözlerinde buluşunca dünya durmuştu. Mimiksiz tuzlu kahveyi içmişti, ona garip bir şekilde bakınca çikolatayıda ağzına attı. " Tuzlu değil mi?"

" Ne münasabet. Bal gibi." dediğinde inanıyor gibi bakıp telveye parmağımı değdirip dudağıma götürdüm. Acılylla yüzümü buruştu. O bu halime gülünce herkes güldü. " Sen ne yaparsan yap bal gibi olur." kulağıma eğildi, "o dudaklara yapışacağım şimdi." diye fısıldayınca karıncalanmaya başladım..

 

Yüzüklerimiz takıldı, kesildi, meşhur yüzük pozu vererek fotoğraf çekilmiştik, anlayamadım bir anda takı törenine geçmiştik, 3 bilezik Hicran Anne bir bilezik Gülfidan takmıştı. Sadeceg gülümsemekle yetindim, neler oluyordu? hiçbir şey istememiştim , bu paranın kaynağı nedir Asaf bey? Araştırılsın.

Annemde bir bilezik takınca dudaklarımı büzdüm, " Annecim ne gerek vardı, kurban olduğum." dedim sımsıkı sarıldım. Burnunu çekti," Çok mutlu ol güzel kızım, mutlu olmayı çok hak ediyorsun." dediğimde tekrar sarıldım..

Asaf bir anda tek ayak çömeldi." Mihrimah Sancak, her şey hızlıca geliştiği için doğru düzgün teklif edemedim. Benimle evlenir misin?"

" Büşra'nın düğündede etmiştin ben yine kabul etmiştim alışrım bak!" dediğimde güldü. " Başım gözüm üstüne!"

"Evet!" dediğimde tek taşı parmağıma geçirdi. Sımsıkı sarıldığımda herkes alkışladı. alın konuşun 1 yıllık dedikodu malzemesi.

 

Bol bol fotoğraf çekildik, pastamızı kestik, Asaf bu yaşıma kadar mahrum olduğum her şeyi bana yaşatıyordu..

 

 

Güneş Sonay'dan

 

Koskoca 20 yıl.. Düşünmediğim bir an yoktu. Neden aramadım onu? Niye ay yüzlümü dinlemedim? Şuan onun tam binasının karşında boş dairede duruyorum.. Ara sıra balkona balkona çıkıyor yada pencereden bakıyordu. Yada balkonda çay sefası yaparken Refeti öpüyor kokuyordu .. Ah yazması güzel hatun.. Keşke bir yazması uçsa gelse buraya.. Kokusunu çeksem içime.. İçimdeki hasret dinse artık... Kapanmasına çok sevinmiştim aslında.. Saçlarını kimse görmeyecekti, görmemişti. En son ben dokunmuştum ben koklamıştım.. Yani buradaki gazete teyze öyle demişti. Kimseyle evlenmeyi bırak görücüyü bile kabul etmemişti. Ah be ayyüzlüm niye zamanında tokat atmadın ' salak ben senin için ailemi yok saydım çocuğunu nasıl taşımam' niye demedin? Sen sustun bende annemin yalanlarına inandım. Onun dolduruşlarına inandım.. Sen sadece sustun.. Ah be zehirli sarmaşık... Zehrini akıttın şifa vermeyi unuttun.. Yirmi yıldır ihanetin yarasını taşıyarak sevdim seni.. Vazgeçemedim yine de. Başkasına gitti ama kalbimi de götürdün dedim.. Ama sen bırak başkasına gitmeyi, benden bile gidememişsin..

Nedense bu düşünce her zaman gülümsetiyor beni. Nedeni bilmediğim bilemediğim bir mutluluk oluyor içimde..

Pencere geçip etrafa bakınırken onun yine balkona çıktığını gördüm. Gülfidan gülerek bir şey anlatırken gülümsedi. Sıcacık gülümsemesi içimi yaktı geçti..

" Ah ah hızlanıyor bu kalp, tek gülüşle. " diye soluk verdim.. En büyük hata bendeydi... Gururumdaydı.. Aşkta gurur olmazdı. Ben bebeğimizin katili derken öyle hitap ederken o Mihrimaha hamile kalmıştı..

" Allah belanı vermiş senin Güneş! " saçımı çekip bıraktım. " soyadının Sonay olmasıyla belamı bulmuşum.. " dolan gözlerimi etrafa bakınırken geçiştirmeye çalıştım. Sonra günlüğün yanına oturup sırtımı duvara yasladım..

Rastgele bir sayfa açıp derin nefes aldım.. Ne çok acı karşılamıştı bu günlüğe..

Aşk yoldaşım, derttaşım..

Bugün 40 yaşına girdi biliyor musun? Koskoca kırk.. Acaba saçlarında beyazlar var mı? Tam onsuz geçen 15 sene.. İnanabiliyor musun koskoca 15 sene. Uzun zamandır sana yazamıyorum farkındayım.. Çok yoğunum.. Gündüzleri ev temizliği akşamları oya örgü yapıyorum.. Kendimi geliştirtim. O şımarık kız yok artık.. Ara sıra zenginken çok yakın olduğum arkadaşlar evime geliyor. Önlerine ne koyacağıma şaşırıyorum onlar her zaman ki gibi bir şey yemiyorlar. Sözde kızların eskisi olduğu şeyleri Mihrimah getiriyorlar.. Bazen etiketli olanlar gelince ben aldım diyip yalan söylüyorum.. Üzülmesin diye.. Başkasının eskisin giyiyorum neden yeni kıyafetim yok demişti bir kere. Kalbine öyle bir ateş düştü ki.. Anlatamam sana.. Liseye başladı şimdi.. Okuyacak benim kızım. Onun için didinip duruyorum.. Onun için kaçtım ya o çiftlikten.. Diğer bebeğim gibi olmasın diye. Güneş demiştim değil mi? Ona bıraktığım notu en az 20 yıl geçmesi gerekiyor ki bulasın. Belkide ağacı kesince bulacak bilmiyorum.. Ah inadı batsın.. Gelse af dilese affederim biliyorum.. Solum onu aşk diye bildi çünkü.. O benim ilk aşkım, Son aşkımda olacak.. Kırgınlığım geçer mi bilmiyorum ama artık ona kızgın değilim.. Ben sadece kızımızın mutlu olmasını istiyorum.. Bayramda beni öpüp babasın sandığı adamın mezarına gidip saatlerce ağlamasını istemiyorum.. Ama karşısına çıkıp senin baban ölmedi yaşıyor desem. Beni affetmeyecek biliyorum.. Niye affetsin? Ben ondan babasını sakladım Geçmişini sakladım. Soyadını sakladım... Ben onun geçmişi çocukluğunu elinden aldım.. Hiç unutmam 6 yaşlarında kıvırcık saçlı tombul bir şeydi.. Parka gidip oyun oynayacaktı. Yalvar yakar izin almıştı benden ağlayarak eve geldi.. Canı yandı sandım benim canım gitti... Çocuklar ona senin baban nerde diye sormuşlar.. Oda bilmiyorum deyince sen piçsin demişler.. Anne bana piç dediler herkes güldü ağladım.. Piç ne demek? O anı hatıladıkça gözlerim dolar.. Ama geçti.. Genç kız oldu benim kızım.. Hiç yoktan bir babası var. Ölü ve onun olmayan.. Ne kadar anlatacaklarım varmış değili mi? Çok gevezeyim.. Bilmiyorum belki başka sefere kızımın mezuniyetinden konuşuruz...

Öpüyorum seni derttaşım..

Daha fazla tutamadım kendimi günlüğü kenara atıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.. Onların yaşadı bunca acı.. Bu kadar çaresizlik... Nasıl başa çıkmıştı o kadın? Ben nasıl tokat atmıştım kızıma.. Pişmanım.. Hemde çok pişmanım.. Yaptıklarıma yapmaktan vazgeçmediklerime.. Kızım Mihrimahım.. Nasıl kalktı bu el sana? Nasıl kıydım sana?

O kadar acı için nasıl özür dileceğim.. Nasıl affetmesini isteyeceğim. Nasıl o acıları unutturacağım ? Yanaklarımı silip kendime geldim. Pencereye çıkınca Aysima yöne pencereden bakıyordu. Baktığı yöne bakınca kızım ve Asaf'ı gördüm elleri poşetlerle doluydu ama Mihrimah annesine öpücük atmaktan çekinmemişti.. Gururumu hiçe sayacaktım. Affetmesi için dil dökecektim. Ne kadar pişman olduğumu gösterecektim. O ailede ben eksiktim. Tamam olacaktık.

 

 

 

** Yorumlarınız, uzun yorumlarınız beni o kadar mutlu ediyor ki iyi ki varsınız. Yorumlarda buluşalım!<3

 

 

Loading...
0%