Yeni Üyelik
6.
Bölüm

5. Bölüm

@uykuluhatun

Tırnaklarım etimi işgal ederken , düşüncelerden uzaklaşmıştım, bu içimde ki karmaşık duygular çıkış kapısı nefretti.. Neden annemi sevmemişlerdi ? Neden ayırmışlardı ? İnsan aşıkları birbirinden ayıracak kadar kötü olabilirdi? Zihnimin seslerini Firuze Hanımın zehir mavisi gözleri ile sustu.

eliyle git işareti yaptığımda çıkışa yöneldim ev gerçekten tarihi bir görüntüden atlamış gibiydi.

Osmanlı aynaları, tabloları, koltuklar eski model koyu kahve ve krem rengine hakimdi.

Firuze Sonay tam anlamıyla gösteriş meraklısıydı, bu apaçık ortadaydı.
Tam kapıdan çıkacakken büyük aile tablosunu fark ettim geri dönüp tabloya yakından baktım.

İlk gözüme çarpan tabiki 'Güneş Sonay' olmuştu. Sonra Firuze hanım sonra dedem.. Güneş Sonay cidden çok yakışıklı bir adamdı. Belirgin elmacık kemikleri ve gülüşü harikaydı. Annem gerçekten güneşini bulmuş diye geçirdim.

Tanımadığım dört kişi daha vardı. İki kız iki erkek. Aralarında mavi gözü hariç herşeyiyle bana benzeyen bir kız vardı. Sanırım bu Hilaldi.. Ölen halam..

Karşımdakiler benim öz mü öz akrabalarımdı ve benden bi haberlerdi.

Acaba tanımış olsalar severler miydi ? Halam saçımı tarar amcalarım benimle şakalaşır mıydı? Hele babam benimle oyunlar oynar mıydı yada gıdıklar mıydı, bunlar küçüklükten beri hayal ettiğim anılardı, aile olmak tam anlamıyla geniş aile olmak..

Bunlar cevaplayamadığım milyonlarca sorulardan bazılarıydı.

" Seni burada ne işin var! " *sesi sert ve sinirliydi. Yerimde dona kaldım dudağımı ısırarak arkamı döndüm.

" Sen kendini ne sandın Sonayların salonuna girmeye cüret ettin? " dik burnu iskelet suratı ateş saçan mavi gözleriyle fazlasıyla korkunç gözüküyordu.

" Ben şey "

" Sen ne !"

" Mavi gözlü olan kız beni mi anımsatıyor diye baktım uzaktan kendim sandım da " yapmacık bir kahkaha attı. Bulabildiğim en saçma bahane olabilirdi.

" Hilal Sonay sana benziyor ? Çıldırmış olmalısın beni kızım eşşsizdi.. Şimdi git sabah dinlenme odasında olacağım bayan meraklı.ç" sinirim sınırı geçmiş olsa da önüme eğilip yanında odaya doğru geçtim.

Her zaman ki gibi olmuştu parası olan olmayanı ezmişti. Başıma genellikle geliyordu, okulda çalıştığım yerlerde.Garsonluk yaparken asılanlar olsun yemeği beğenmeyip bana bağıranlar olsun her şekilde suçlu ben oluyordum.Kalcama dokunan adama tokat attım diye patron olacak şahıs beni işten kovmuştu. Annem insanlara saygısızlık yapmamam için hep susturmuştu, bana yapılan haksızlığa da hep sussmuştum.. Bize bu öğretilmişti, büyüğe saygısızlık yapılmaz diye.. Saygı yaş ille olacak bir şey değildi saygıyı hak etmen gerekiyordu ama bizim kuşağımızı bu şekilde sınırladıkları için istisnalar hariç içimize kapanık bir çocukluk yaşamıştık..

Paran ve ya yaşın varsa herkesi küçümseyebilirsin herkesi kendine hizmet ettirebilirsin zihniyetindeydiler keza Firuze Hanımda öyleydi.. O kadar eminim ki zamanında çok ezildiğine şu an ne yapacağını bilmiyor ve kendinden (kendince) alt kademedeki insanları azarlayarak egosunu tatmin ediyordu.

Kapıdan dışarı çıktığımda yanaklarımdan süzülen yaşları fark ettim, sessiz kalıp ağlamak benim kaderimdir diye düşünmeye başlamıştım. Keşke kabuğumu kırsam ve içimde ki cevheri herkese gösterebilsem ama beceremiyorum..

Karanlık gökyüzüne bakmak için göğe doğru baktım, parlak yıldızlar ve dolunay muazzam bir görüntü sergiliyordu. Derin bir nefes alarak ;

"Buradan gökyüzü o kadar güzel gözüküyor ki , insan bu görüntü için yaşamaya bile devam eder.." Çiftliğin kapısındaki bekçiye baktığımda çoktan uyuduğu fark ettim. Her şeyi bırakıp annemin yanına gitmek istiyordum. Herkes bir gün kürkçü dükkanına döner, galiba annem benim için öyleydi.. günlüğü bulmasaydım babamın yaşadığını öğrenmeseydim ve keşke buraya gelmeseydim. Annem yine haklıydı. Bu kadar acıyı kaldıramazdım bana çok fazlaydı, ben bu kadar güçlü değildim.

At ahırından bir şeyler mırıldanarak çıkan Asaf'ı gördüm keyfi yerindeydi şarkı söyleyerek ilerliyordu. Ruh halim bir anda değişti..

Benim siyah atlı prensimdi, görünüşüyle kendini mest etmeyecek sayılı insanlar vardı..

Bu saçma düşünceleri kafamdan def edip müştemilata yönelip yürümeye başladım.

" Hey şehirli!" muhteşem tatlı sesiyle. Hiç mi erkek görmedin be kızım bu ne yokluk! Evet , evet zihnimde kendimle kavga ediyorum, ve bunu normal olarak görüyorum.

Sesini duymazlıktan geldim , merdivenlerden tırmanmaya başladım. Gülfidan'ı çağrılarını yoksayıp devam ettim. Zihnimde zor zapt ettiğim düşüncelerimi boşluğa bıraktım, derin nefes alıp gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim.

Çatı katı olduğu için tavan yamuktu başımı vurmamak için eğilerek dolabıma ulaştım. Dolaba yerleştirdiğim kıyafetlerimi yatağın üzerine attım. hem ağlayıp hem valizi dolduruyordum.

Kapı tıklanınca ürktüm hızlıca yüzümü sildim

" Girin" dedim durgunca saçımı elimle karıştırıp derin nefes aldım Asaf ve Gülfidan'ın annesiydi.

Gülümseyerek içeri girdi beni görünce suratı asıldı.

" Kızım masa hazır diyecektim " dedi yavaşca kapıyı örttü. " Yeni geldin yolculuk nereye ? "

" Ben yapamayacağım. " diye mırıldandım..

" Daha çalışmaya başlamadın bile " yanıma oturdu. Sesimi çıkarmadım annemi özlemiştim beni babamdan mahrum etse de özlemiştim.

" Seni ilk gördüğümde bana Hilal'den çok başka birini anımsattın. 20 yıl önce bu çiftliğe gelen biri. Firuze Hanımı yola getiren kanatsız bir meleği" diye mırıldandı. Nedense onun omzuna başımı yaslama gereği duydum. Yabancılamadan elini omzuma koydu.

" Ama Firuze Hanım namusuna iftira atınca kaçıp gitti " dedi bedenim kaskatı kesildi.

" Ahh Aysimam sağ mı yaşıyor mu evlimi değil mi bilmiyorum hiç haber vermeden gitti."

" Nasıl yani? " Annemden bahsediyordu..

" Aysima Sancak bu eve gelmiş geçmiş en iyi insanı, Sait Bey'de çok severdi ama Firuze cadısı hiç haz etmezdi. Bulutta öyle ama Hilal.. Hilal onun tek dostuydu sırdaşıydı arkadaşıydı görümcesiydi. Kızın bayılmaları oluyordu Aysima hastaneye gitmesi gerek diyordu götürmüyorlardı hep Firuze Hanımın yüzünden Aysima kaçtıktan 1 ay sonra hastanede öldü. Aynur'un ikizleride çok severlerdi Aysimayı.. Hoş pek sevmeyen bulamazdın onu.
Aysima adı gibiydi ay yüzlüydü dokunduğu her şey güzelleşirdi. Ama pes etti sende öyle olma o ışığı sende görüyorum" dediğinde omzunu bırakıp dizleri uzandım.

" Aysima nasıldı ?"

" sende iyi olmasın çok iyiydi kızım , yemyeşil gözleri dolgun dudakları beyaz teni çok güzeldi çok iyiydi herkese yardım ederdi işçilere insan gibi davranırdı onlara değerli olduklarını hissettirirdi herkesle bahceye gider çalışırdı ahh şimdi ne haldedir Allah bilir ölmeden bir kez daha görmek isterdim o benim kızım gibiydi bende onun annesi gibi" derin soluk aldı ağlamıştı göz yaşları yanağıma aktı..

" Çok iyi senin kızın şimdi zaten biraz kızına kırgın o kadar " dediğimde dizinden kalktım, bu kadına güvenecek miydim bilmiyordum ama annemin anlattığı kadın olduğunu hissettim.. annemin Hicran annesi, her zaman her derdine koşan annesi.. Onu bir kaç kez anlatmıştı, genellikle çiftlik hakkında bir şeyler anlatmazdı, geçmişi kurcalamak istemiyordu ben babamı özlediği için böyle yapıyor zannetmiştim meğer olay başka bir boyutmuş..

 

" Nasıl yani ?" dedi şaşkınca, gözler ışıldadı.

" Hicran anne değil misin ? " dediğimde dona kaldı. Evet, kesinlikle Hicran anneydi.

" Sen sen nerden biliyorsun ?" diyerek kekeledi.

" O seni anlatırdı nasıl yemek yapmayı öğrettiğini nasıl işleri öğrettiğini.."Her zaman derdine nasıl koştuğunu.."

" Sen kimsin ? Nasıl biliyorsun bu kadar şeyi adı geçmesi bile yasak burada onun"

" Ben, ben Mihrimah Sancak" dedim gururlu bir şekilde. dedemin soyadını almıştım..

" O onun kızı mısın? " gülümseyerek başımı salladım bana sıkıca sarıldı hıçkırarak ağladı ilk defa kendimi bu kadar değerli hissettim.

" İnanmıyorum, bunu gerçek olduğunu yıllar sonra göreceğime.. ben ben ne diyeceğimi bilmiyorum kızım." benden ayrılıp kollarımdan tuttum.
" Yoksa? "

" Güneşin kızıyım "

" Hilal'e bu yüzden anımsatıyorsun.. " yüzümü avuçladı öpüp öpüp kokladı

" Peki neden masör olarak geldin, kafam karıştı benim. " diye sordu kendine gelince

" Babam'ı ilk olarak tanımak istiyorum belki kabul etmeyecek "

"Seni asla bir yere göndermiyorum!"

ikinci defa kapı tıklanınca ikimizde sustuk.

" Anne yemek soğudu ama " diye mızmızlandı Gülfidan.

" bir yere mi gidiyordun ? " diye de ekledi.

" Yok kızım ne gitmesi kirliler var. " dedi bana göz kırptı " Haydi masaya Mihrimahcım " gülümseyerek onlarla birlikte bende indim geri döndüğümde düzeltirdim kıyafetleri nasıl olsa.. Şimdi daha iyiydim çünkü bir sırdaş bulmuştum.

Dönemeçli merdivenlerin sonunda sol taraftaydı mutfak herkesi alacak kadarda büyüktü. Bizim 2+1 li evimiz işçilerin mutfağı kadar desem kafiydi.

Tanımadığım 3 4 kişi vardı başımla selam verip " Afiyet olsun " diye mırıldandım. Bu sırada herkesin önüne tabaklara yemek dolduran Asaf Azer Miran beklemiyordum.

Üstündeki önlük baya yakışmıştı ona ben gülmeye başlayınca suratı ciddileşti. " Bugün salı hele bir 12 olsun da " diye sinirle söylendi. Yanıma oturan Gülfidan'a sorar gibi baktım.

" Abimle bir iddaya girdik tamam mı ben kazandım dedim ki her salı senin iyilik günün olacak herkese yardım edeceksin diye oda kabul etti 4 aydır sadece Salı günleri insanlara yardım eder " dedi ve kıkırdadı. Önüme koyduğu çorba kasesi görünce " teşekkür ederim " diye mırıldandım sadece gülümseyip karşımdaki boş sandalyeye geçti.

Fıstık yeşiline hakim olan mutfak kiraz motifleriyle tuhaf olmuştu.

Önümdeki sebze çorbası gerçekten çok lezzetli olmuştu. " Kim yaptıysa ellerine sağlık mükemmel olmuş " dedim kasedeki son kaşık çorbamı alırken..

Gülfidan boğazını temizleyip " Abim " dediğinde hafif bir öksürük geldi. Herif hem yakışıklı hem hamarattı.

Asaf'a baktığımda gergindi göz göze gelince tebessüm edip masadan kalktım herkes 'aaa' nidaları attı .

" Nereye kızım çorba içtin daha "

" Bu aralar iştahım kapalı "

" Bak diğer yemekleri ben yaptım abim kadar hamarat olmasam da' diye sitem etti Gülfidan.

" Bende o yüzden olayı zirvede bırakayım " deyip göz kırptım masadaki herkes kahkaha atarken ben çoktan odama çıkmıştım.

Etrafı toplayıp düzenledim çantamı en son kitleyeceğim dolaba koyacaktım ki annemin günlüğü aklıma geldi..

Çantamdan eski günlüğü çıkardım annemin kokusunu şimdiden özlemiştim ne zaman biz tamamıyla aile olacaktık ki ? Anneme kızgınlığım ise onu özleyene kadardı.. Kırgın kalabilirdim ama kızgın çok zor.

Hayalimde her şey basit ve kolaydı annemle babam barışır evlenirdi, çocukken yapamadığım her şeyi yapmak istiyordum. En çok istediğim ikisini arasında uyuya kalmak işte benim için mutluluğun tek resmiydi.

Rabbimin izniyle bu hayaller olacaktı.

Hayaller dua gibi, hayallerim kabul olur inşallah.


***

 

Loading...
0%