Yeni Üyelik
9.
Bölüm

8. Bölüm

@uykuluhatun

#özlem

Sağ yatıyorum yok , sola yatıyorum yok, keçileri koyunları inekleri atları sayıyorum , uykum gelmiyor!

Yok , yok , yok.

Bana bu gece uyku yok ya. İçimdeki sevinçle harmanlanmış hüzün yüzünden gözümü uyku girmiyor. Tam gözlerimi kapatıp uyumaya çalışacaktım ki sabah ezanı okunmaya başladı. Güneş Sonay'ı görene kadar bana uyku haramdı belliki. Yatağa oturup ayaklarımı sarkıttım.

En iyisi banyo yapmaktı sabah ezanında kimse banyo yapmazdı herhalde. Havlumu diş fırçamı herşeyimi poşete koyup yavaş yavaş aşağı indim. Bütün gece Güneş Sonay'ı hayal ettim acaba nasıl biriydi güler yüzlü mü asık suratlı mı.. Bu düşünceler beynimi istila ederken uyumak imkansızdı.

Tam kapıyı açacaktım ki Asaf içerden çıktı çığlık atacaktım ki eliyle ağzımı tuttu. " Sabah sabah ne işin var kızım banyo da " eli neredeyse yüzümü kaplamıştı. Eli ağzımdayken konuşmaya çalıştım. " Ne diyon? " dedi fısıldayarak, gözlerimi devirip elini işaret ettim. Asaf elini yavaş yavaş çekerken. İyi ki içerde giyinmiş diye şükrettim.

" Sen sabah sabah ne arıyorsun? "

" Sanane ne karışıyon?" sabah sabah şivesi kaymıştı..

" tamam. " diyerek kestirdim. Banyoya girip kapıyı kitledim, ilk olarak güzelce banyoyu yıkadım sonra hızlıca duşumu aldım.

Giyinip hazırlanmaya başladım , içimdeki heyecan dedemin geldiği son bayramdaki gibiydi. En son o bayramda sabah kalkıp giyinip süslenmiştim. En son bayramım oydu ondan sonra öptüğüm şefkatli sıcak el yerine soğuk toprak olmuştu. Yine gözlerim dolmuştu kahretsin.

Yirmi yıllık baba özlemiydi içimdeki karmaşık duygu.. duygularımı düşüncelerimi dengesizdi..
Saçlarımı serbest bıraktım iyiydim iyi. Derin nefes alıp eşyaları yukarı çıkardım kapıyı kapattığımda " Ne yapıyorum ben ya ? Sanki benim kim olduğumu bilecek ! " diye kendimle konuşmaya başladım. En büyük sorunum kendimle yada hareketsiz cisimlerle konuşup kavga etmekti. Ne ama ben kendi kendime konuşunca ne sinir kalıyor ne dert. Kendimi dinleyip kendime öğütler veriyorum ne yapabilirim. Al işte şuan bile kendime trip atıyorum. Yatağa oturdum ve elime annemin günlüğünü aldım fotoğrafı aldım arasından..

Günlüğü yatağa bırakıp annemle babamın fotoğrafımı kalbimin üzerinde koydum. " Nolur Rabbim hiç isyan etmedim sana hiç bir zaman neden demedim. Babam babannem gibi olmasın noluur Rabbim! " gözlerimden akan yaşlara hakim olamadım. Fotoğrafı öpüp yine günlüğün arasına koydum.

İyi ki dolapta kilit vardı her şeyi dolaba koyup kilitledim, anahtarı cebime koyup son kez aynasının karşısına geçtim. " Mihrimah bugün canlı kanlı babanı ve dedeni göreceksin mutlu olman gerek.. "

" Ya hayal ettiğim gibi değilse o zaman ne yapacağım ? "

" Kızı olduğunu öğrenmeden çekip gideceksin.."

Haklıydım işte. Bazen cidden Asaf demesi kendimi deli zannediyorum.

Asaf demişken sabah ezanından duşa giren bir manyak ben değilmişim.

" Rezil olacağım zaten benden hiç haz etmiyor."

" Kendi kendinle konuşmasyı kesip insen aşağı " bu düşünceler kendimle olan diyaloğumdu. Kesinlikle kısa süre içinde terapi almam gerekiyordu, başka bir boyuttayım.

Saçıma bakmayı bırakıp aşağı indim. Siyah dar paça üzerine kırmızı dar kesim gömleğimi giymiştim. Makyaj yapmayı düşünmüştüm ama yanlış anlar millet diye dokunmadım. Annem çok makyaj yapmamdan hoşlanmıyordu, bu konuda dar görüş mü dersiniz tek başına kız büyütmek mi dersiniz bilemedim.. Mahallanemizde şort dekolte aşırı makyaj yapmam yasaktı.. O yüzden makyaj becerilerim geri kalmıştı.. Annemi anladığım için mahalle dışında bu şekilde giyinirdim çok nadirde olsa...

Mutfak kapısına geldiğimde Asaf tam çıkıyordu. " Şehirli hani çekilsen yol versen? "

" Haklısın büyüklere yol vermek saygıdan dimi ? " dedim yolu açtım. " Laf mı sokmaya çalıştın sen ?"

" Ne alaka ya sen nereye gidiyorsun "

" Güneş Bey ve Sait Bey geliyor ya " birden gülümsedim. " Ne oldu ne sırıtıyon armut görmüş gibi ayılar gibi " bana ayı mı dedi o ? Pardon biz bu samimiyet seviyesine ne ara geldik?

" Senin cinsin gülüyormu canım ? Ama ben ayıların güldüğünü bilmiyordum. " dedim kollarımı göğsümde birleştirdim. Alayla kaşlarımı havaya kaldırdım. " Anne şu şehirliyi al buradan." dedi sinirle.

Siyah incileri bıraksalar beni boğazlayacak gibiydi. Yüzü çok sert gözüküyordu nerdeyse yüzünde sert gözükmeyen bir yer yok gibiydi.

" Hadii ama ben kalıcı değildim ? Bunu sen demiştin. 4 5 gündür buradayım ve başına fazlasıyla bela olacağım emin olabilirsin Asaf Azer Miran. " kapıdan çekilip mutfak masasına oturdum.

" Göreceğiz Şehirli göreceğiz, sonradan gelen kimse uzun durmadı senin de zamanın azaldı merak etme "

" Görüşürüz " dedim el sallayarak. Ah sanırım kudurdu.

" Mihrimah kızım sende " dedi eliyle ağzını kapatarak güldü. " Ne ama Hicran Anne geldiğimden beri dır dır " dedim güldüm.

" Allah senin iyiliğini versin. " mutfak kapısını kapatıp karşıma geçti. " Babanı göreceksin heyecanlı mısın ?"

" Heyecanlı demek şuan ki durumun yanında halt yemiş bütün gece uyuyamadım "

" Ay anam ne güzel yaa ne zaman söyleyeceksin ? Hemen mi kenara çekip mi ? "

" Hemen söylemeyeceğim hayalimdeki Güneş Sonay'sa gerçeği anlatırım ama değilse giderim " dedim dudaklarım kurumuştu onları ıslatıp Hicran Anne'ye baktım. Kaşlarını çatmış ve cidden sinirli görünüyordu.

" Kafayı mı yedin sen ? " diye bağırdı. Mutfak camından dışarı bakıp " Onun kızısın bu çiftlik çatlak kuzenlerine amcalarına mı kalsın ? Burası için gençliği harcadı Güneş Bey ve sen işe yaramazlara mı bırakacaksın " bu sefer fısıldayarak konuştu.

" Kardeşim düştüğünde anneme inanmamış " dedim burnum sızladı ağlamayacaktım. Şimdi olmaz. " Annemi merdivenlerden Firuze Hanım itmiş " diye ekledim.

" Biliyorum bizi o gün evden yollamıştı bir işler karıştırdığı belliydi. Güneş Bey'e yalvarmıştık Aysima böyle yapmaz diye sonradan sonradan anlamıştı bizi."

" Merdivende düşünce düşük yapmamış annem o kadın bebek düşsün diye karnını tekmelemiş ve saatlerce yerde yatmış annem " dediğinde şaşkınlıkla ağzı açılmıştı. " Ciddi misin bunuu hiç anlatmamıştı" dedi. şaşkın ve sinirli bir şekilde.

" Anlatsa ne olacaktı. Anneme çok kızgınım kırgınım. Baban gitti bıraktı deseydi. Öldü demeseydi ben yıllarca hiç tanımadığım adama baba demişim onun için ağlamışım Hicran Anne. "

" Gitmeyecekti gitmekle hata etti Bulut daha çocuktu "

" Bulut o - o nerde ? "

" Hangi kadının evinde sabahlıyor desen daha doğru olur, işe yaramaz çıktı diğer amcaların karı köylü hepsi eşleri yüzünden gelmiyorlar, para deyince akbaba gibi üşüşürler. buraya gelmeme sebepleri neymiş kemire kokuyormuş "

" Kemire? "

" Tezek hayvan dışkısı yanii " dedi güldü.

" Neyse ama kanlı canlı dünya gözüyle bir kerecik görsem yeter. Dualarım kabul oldu hayalimdeki gibi değilse babam giderim son kararım bu "

" Bende gelirim o zaman kızımı da alırım. " Asaf'ı da alır mısın Hicran Anne kocaman aile olarak yaşarız valla.

" Bu arada olanları yeni duydum kızın pek genç yaşta dul kalmış " dedik aynı anda.

" Olacakla öleceğin önüne geçemezsin kızım " dedi elimi okşadı, içinde ki hüzünle yüzüne yansımıştı. Derin nefes verdi. " Sahi gelirmisin ? " dedim merakla.

" Gelmez olur muyum ? Ölmeden Aysima'mı görmek istiyorum. Artık çiftliktende gitmek istiyorum, herkes için."

" Onu çok mu seviyordun ? "

" Sevmek ne kelime canımdı buraya geldiği ilk günü görmen lazım senden bile küçüktü. İki deli kaçmıştı evlenmek istiyoruz dediler izin vermemiş Sancak ailesi ah onlar ne yılan para delisiydiler biz o zaman yeni kurmuştuk çiftliğin şuan ki durum ne 0 dan geldik bu duruma ama ben öyle güzel bir kız görmedim. Zengindi ama kibir yoktu. " dedi gülümsedi.

" Evliliğinde iki hafta sonra Firuze hanım bizim gibi çalışmasını emretti. Gocunmadı yaptı ilk inek sağışı var görmen lazım ineğin memesi koparacaktı nerdeyse" dedi kıkırdamaya başladı. Annemi o şekilde hayal ettim de baya komik bir hayaldi.

" Lafa daldık kahvaltı unuttuk iyimi "

" Bende yardım edeyim. "

" Otur kızım sen. "

" Alışkınım ben Hicran Anne istanbul da yaşamak kolay mı sanıyosun valla annem ne iş bulursa yapıyordu. Ev temizliği merdiven ben büyüdükçe ikiye bölünüp gittik. "

" Ah kızım sizi ayıranın Allah bildiği gibi yapsın ne diyeyim. " dedi ağlamaklı bir sesle..

" Çok zor şartlarda büyüdüm annemde benimle beraber büyüdü görsen parka gelir benle oyunlar oynardı benimle sallanırdı. "

çünkü hiç arkadaşım olmadı.. beni dışladıkları için annem bana arkadaş olmuştu.

" Kendi çocuktu zaten ah güler yüzlü ay gibiydi maşallah " diyerek iç çekti.

" Hala da öyle ama affedemiyorum. " çok seviyorum haklıda buluyorum ama işte..

" Herkes hata yapar kızım, o buna mecbur kalmasa sana bunu yapar mıydı ?" derin bir nefes verip gözlerimi pencere çevirdim..

*

" Nerede kaldı bunlar " diye pencereden bakıyordum. " Gelirler ay deli kız " dedi güldü. " 5 at geliyor Hicran Anne " elimle gel gel işareti yaptım. " Dışarı çıkalım mı yakından görmek istiyorum eğer tek gidersem olmaz. "

" Tamam tamam. " dedi gülerek. Bir kaç tanımadığım amca demir kapıyı açıyordu. Tamam dağın tepesine yapmışlar ev ama yerler büyük büyük fanyanstı. Hakkını vermişler çiftliğin. İç sesimi boğabilir miim? Çünkü lütfen.

" Ne olmuş kız onun boynuna " dedi Hicran Anne, terastan bakan Firuze Hanıma. " Birazcık kaşıntı kremi sürmüş olabilirim "

" Kaşıntı kremi ne arıyor sende " dedim gülerek bu kadın çok güzel gülüyordu. Cidden çok samimiydi.

" Arkadaş şakası " dedim omuzlarımı silktim. Demir kapıdan 3 at girdi. Dedem galiba ba-bam ve siyah incilerin sahibi..

" Babam ne kadar yakışıklı !" diye çıkıverdi ağzımdan. Bir an dünya durmuştu , her şey yavaş çekimde ilerliyordu.

Babam karşımdaydı beyaz at onundu. Babamı görene kadar hala gerçek olduğuna inanmıyordum. Ama gerçekten şuan karşımdaydı ve attan iniyordu. Sanırım kalbim yerinden çıkacaktı. Dedem ve babam benim olduğum tarafa bakınca kaşlarını çattı. Hele de Sait bey nasıl kahverengi attan indi ne ara yanımda bitti anlamadım.

" Hilal " dedi. Sanki ciğerlerini söküyorlarmış gibi. Dedem bana öyle bir özlemle sarıldı ki. Kendimi değerli hissettim ilk defa. Göğsüne başını yasladım. Sarılmaya cesaret edemedim.

" Sait beeeey " diye bağırdı sinir bozucu ses. " Sizin kızınız öleli çok oldu!" benden ayrılmıştı.

" Gözün kör mü hanım sarıldığım kim peki " dedi başını yukarı kaldırarak. Beyaz gri uzun sakalları ve tamamen gri olmuş saçlarıyla tam dede modeliydi. Sait Sonay benim dedemdi.

Ben yetim değildim. Benim ailem vardı, benden bir haber bi aile.

" Hizmetçi hizmetçi benim Hilal'im bu kadar çirkin miydi? Kızın nefesi bile fakir kokuyor be ! " diye bağırdı. Keşke ölsen diye geçirdim, Firuze Hanıma bakarken.

" Anne yeter ! Haddini aşma maaş veriyorsun diye her şeyi diyemezsin " Güneş Sonay annesine bağırmıştı. Kızı için.. kızı olduğunu bile bilmeden.

Allah'ım şurada ölebilir miyim? Sahiplenilmek ne kadar güzel bir şeydi. Hem de babam tarafından.

" Ö özür dilerim kızım ben kızıma çok benzettim de " transtan çıkmış gibiydi.

" Önemli değil Sait Bey " gözleri dolarak yanımdan ayrıldı.

Baba bana sarılsana ? Ölmeden baba kokusunu nasıl bir şey bilsem ya.

" Annemin kusuruna bakmayın Ben Güneş, siz kimsiniz küçük hanım?"

" Ben ben Mihrimah Sa-Diyar efendim. "
" Tanıştığıma memnun oldum ismin çok güzel." dedi elini uzattı. Babam ile aynı boydaydım bu harika birşeydi. Elleri kalın ve kısaydı benim ellerimin zıttıydı. Ama elmacık kemikleri ve gözleri..

Ona benzemiştim işte. Babamın kopyasıydım. Allahım şükürler olsun. Bu anı yaşamak için neleri vermezdim be ! Ama şimdi hayallerim gerçekti. Elini tuttuğumda kalbim ısındı, babamın elini tutuyordum şu an karşımda ve ona temas ediyordum. Allahım çok teşekkür ederim!

" Neden gözlerin doldu senin? "

" Şeyy alerjik ondan kusura bakmayın. memnun oldum." dedim ellerini çekince ellerim üşüdü. Uzunca baktığımda garipsedi. " Babama benzettim bende sizi kusura bakmayın."

" Olur mu öyle şey, buralarda mı oturuyorsunuz?"

" Onlar öldüler ben ben duygulandım bi an, ben yeni masörünüz. " bana dikkatlice baktı.

" Ben özür dilerim. " dedi çekip gitti.

Başımı kaldığımda Firuze Hanım nefretle bana bakıyordu. Hemen başımı eğip babama baktım.

Benim babam benimle sohbet etmişti..

Beni kabul ederdi , ederdi değil mi ?

 

Loading...
0%