@uykuluhatun
|
Baba.. Nasılda harika bir sözcük değil mi ? Dört harften iki heceden oluşan bir kelime. Söylenmesi de çok kolay yazması da öyle peki yaşaması ? O kelimelere sığmaz. Babasızlık... Yağmurda dışarıda kalmış kedi yavrusu gibiydi, kimsesiz ve çaresiz. Yıllarca öldüğünü bildiğim babam daha demin benden özür dilemişti. Güneş Sonay benim babam! zihnimde yankılan söz.. İçimdeki baba özlemi git her şeyi anlat sarıl ona diyor. Yılların özlemini çıkar ondan diyor ama mantıklı tarafım engel oluyor. O benim çınar ağacımdı meyve vermese bile gölgesi yeterdi. Acaba sever miydi beni ? Yıllarca hor görülmüş dışlanmış kızını babam sahiplenir miydi beni, karşılıksız sever miydi? Diğer babalar gibi her şeye karışır mıydı yoksa ben kızıma güveniyorum o en iyisini bilir der miydi? Saçlarımı okşar yüzümü avuçlar yanaklarımdan öper miydi? En önemlisi "kızım " diyerek göğsüne çekip sımsıkı sarılır mıydı? Burnumu çekip at ahırlarına doğru yürümeye başladım. Hicran anne beni yalnız bırakıp yemeklerr yardım etmeye gitmişti. Dirseklerimi çitlere yasladım ve turuncu ata bakmaya başladım.
Babamı benden saklamış kanadımın tekini kırmıştı. Çocukluğumu lise yıllarımı yalnız geçirmiştim, annemi bu konuda affedemiyordum.. Onu ne kadar çok sevsem de, haklı bulduğum yerler olsa da ben de haklıydım.. Ben eksiktim tam olmadan nasıl çoğalacaktım ? O yüzden yalnızım, ruhum yalnız.. " Atlar çok güzel değil mi ? " dedi. Ah bu ses.. ona aitti, babama.. Gülümsedim ilk defa bu kadar içten gülümsedim. " Evet kesinlikle " " Peki at binmeyi biliyor musun ? " " Maalesef ama atlı olan filmleri hep izlerdim. Atlar insanlar gibi özgürlüğe düşkünler fakat insanlar gibi bir yerlere mahkumlar. " dedim ciddi bir şekilde başımı sağa çevirmiştim, Güneş Sonay'ın suratını inceliyordum. Yüzünün şekli değişti. " Nasıl yani anlatsana? " " Biz insanlar özgürlük manyağıyız ama özgürlüğümüzü kısıtlarız buna muhtacız. Mesela özgür bir insan aşık olursa ona tutsak olur özgürlük umuruna gelmez. Atlar özgürdür istediği yere 4 nala koşabilir fakat bir insan ona sahip olur. Atı sever ve at sahibinden uzaklaşamaz. Özgürlükleri sınırlanır." Parmalarıyla suratını kaşıdı . " İlginç bir kızsın sen. " dedi gülümsedi. "İlginç bir kızım." diyerek onu onayladım. omuz silkerek.. " Bir atla arada bağ olmadan bütün olamazsın, benden bir tavsiye bir at ile bağ kur ve ona bin o zaman bütün olacaksın ve bu duygu muhteşem." " Maalesef bunu denemek için at çiftliğim yok." dediğimde güldü, atlara baktı. " Sonuçta burada bir çalışansın izin gününde yada boş zamanlarında ata binebilirsin. Binmeyi bilmiyorsan Asaf öğretir sana çok küçük yaştan beri at biniyor." " Çok iyisiniz teşekkür ederim" dedim gülümseyerek. Asaf günahını bile bana vermez diyemedim. " Yürüyelim mi ? Bu arazi fazla geniş yürüyüş yolu da var. "dedi, heyecanlandım. Babam benimle ilgileniyordu. Sessiz sedasız yürümeye başladım. " Daha demin babanın öldüğünü söylemiştin sen kaç yaşındayken öldü?" dedi sıkıntılı bir şekilde. " Annemin karnındayken," yalan karşımdasın. " Hiç tanımadın mı yazık olmuş senin gibi kızı olduğu için gurur duyardı bence" " Nasıl yani nerden biliyorsunuz ki? " " Saygısız değilsin anneme karşı mesela anneme en fazla 3 gün dayanıyorlar." dedi ellerini ceplerine soktu. " annem gaddardır biraz ama sen ... Sanki daha önce seni kimse üzmemiş gibi gülümsüyorsun senin gibi güzel gülmeyi isterdin emin ol." dedi gülümsedi. " sakın yanlış anlama eminim baban yaşındayımdır kötü anlama sakın." dediğinde kalbim sızladı. Sanki dikişleri zorlayıp patlamış gibiydi bu acı. " Yanlış anlamam gözleriniz çok iyi bir insan olduğunuzu anlatıyor merak etmeyin ve Sait Bey gibi kimse bana içten sarılmamıştı bir an Hilal olmak istedim kusura bakmayın. " " Babasız olmak cidden zor olmalı ama annene helal olsun, yeni nesil çok farklı onlara benzemiyorsun." " Babasız olmak çölde yürümek gibi. Herkesin gölgesi varken sizin sadece Güneşiniz varmış gibi çok can yakıcı. " Derin nefes alıp verdim babam yakınımdaydı dibimde. Dualarımı kabul ettiğin için bin kere şükür Rabbim. " Sevdiğin birini kaybetmek ne demek bende bilirim o acı çok zor. Hele de görmeden sevdiğin bir şeyse. " Annemden mi bahsediyordu ? Hala ona karşı bir şeyler hissediyor olabilir miydi, öyle bir şey varsa hayallerime bir adım daha yaklaştım demekti. " Az ilerde yaşlı bir ağaç var çocukluktan beri oraya giderim birlikte gidelim mi? " " Özel bir yerse gel miyim ben " işte benim babam. Firuze Hanım ile nasıl annesi olabiliyordu merak konusu. " Bu huyunu da sevdim, eskiden özeldi. Beni abi olarak gör diyeceğimde o kadar genç değilim amca diyebilirsin." " Gençlere taş çıkarırsınız. " Amca değil ben sana baba demek istiyorum. Güldü, gülünce daha belirgin elmacık kemiklerine hayran kaldım sanki aynaya bakıyordum. Şuan babamla yanyana oturmuş etrafı seyrediyorduk. " Siz kimi kaybettiniz ? " diye sordum. Geçmişi birden onun ağzından duymak istiyordum. Ellerine baktı bacaklarını uzatıp gökyüzündeki dolunaya baktı. "Ben doğmamış çoçuğumu kaybettim. Galiba 21 yılı aşkın yıl önce" dedi. Sızlayan burnum bana sinyal verse de umursamadım. " Çok mu seviyordunuz ? " " Aslında geçmişin konuşulması yasak " " Çok özür dilerim bilmiyordum. " dedim dizlerimi karnıma çektim. " Bilmiyorum Mihrimah sanki seni yıllardır tanıyormuşum gibi bir his var çok garip. " " Hilal Hanıma benziyor olduğumdan dolayı mı ? " " Hayır gülüşün bakışların çok tanıdık geliyor " " Sizi ilk defa görüyorum. " gülümsedi. " Kızım gibi sevdim seni bilmiyorum çocuğumuz yaşasaydı senin yaşında olurdu. Oğlan olsaydı senin gibisi kaçırmazdım. " kızım gibi sevdim mi dedi. Allah'ım içim içime sığmıyordu. " Doğsaymış çok şanslı olacakmış sizin gibi bir babaya sahip olmak anlatılmaz " " Saçmalama kızım olsaydı eğer çekeceği vardı benden " dedi güldü. " Nasıl yani " " Kız babası olmak çok zor hele de benim gibi kıskançsa her şeyine karışırdım. " dedi aya bakmaya devam etti. İşte hayalimdeki Güneş Sonay ! " Eşiniz o nerde ? " dedim birden verececeği cevap çok önemliydi. " Öldü yani benim için " sesi buz gibiydi. " Anlatmak isterseniz dinlerim. " " En son bunu birine anlattığımda o kişi annem yetiştirmişti olacaklardan son anda kurtulmuştum. Onun adı bu evde yasak. " " Bana güvenebilirsin Güneş Amca " Hayır baba, güven bana! " Başka zaman olabilir Mihrimah." babam adımla seslenmişti, kibar ve sakin bir sesle. " Cidden Firuze Hanım anneniz mi ? " dedim gülümseyerek. " Annem zamanında çok ezilmiş sonradan işler yoluna girince " eliyle ağzını kapattı " sonrada görme oldu " dedi kahkaha attı. " Haklısınız desem ayıp etmiş olurum o yüzden yorum yapmama hakkımı kuulanıyorum." ikimiz de gülmeye başladık.." Ee eşinizde kalmıştık en son." Çatlayacaktım meraktan! " İlla dibini sıyırcam diyorsun. " " Anlamadım " dediğinde güldü. " Aysimaa " dedi sanki diliyle değil kalbiyle söylemişti annemin adını. " Aysima Sancak güzeller güzeliydi. Kızma ama senden bile güzeldi " dediğinde kıkırdadım. Kimin kızıyım bana da bulaşmıştır az güzellik. Yani , sanırım , inşallah. " tanıştığımızda 15 yaşındaydı. Attan düşmüştü. Ona yardım etmekle bütün dünyam değişti. Bana at binmeyi bilmediğini ama öğrenmek için can attığını söyledi.İki gün sonra burzda bulaşalım demiştim, annem bana verdiği işleri 2 günde halletmem gerekiyordu. 2 günde bitirirsem onlar tatile gittiğinde yatacaktım. Yeni kurmuştuk çiftliği o zaman Asaf falan küçüktü. Gülfidan'da bu çiftlikte doğmuştu. Neyse işte gece gündüz işleri yetiştirdim. Yoksa işler bitene kadar başımda duracaktı. 2 gün ardından onu göreceğim diye nasıl heyecanlandım anlatamam dilim damağım kurudu. Ayaklarımım bağı çözüldü. Aşk inanılmazdı. Ata ilk bindiğinde onun iyi bir binici olduğunu anlamıştım. Bana karşı bir şeyler hissettiğini anlamıştım. Gözleri zehirli dikenler gibi yemyeşildi. Hiç bir ormanda o güzel yeşilleri göremezsin. Aylarca gizli gizli burada buluşup hayaller kurduk. Ta ki onunla evlenmeye karar verene kadar 17 yaşında olduğu için ailesinin imzası olmadan evlenemiyorduk. Sancak ailesi ben ve ailemi reddetti. Annem küçük görülmeye dayanamadı. Aysima'm benimle kaçınca annem etmediğini bırakmadı. Sonra hamile kaldı sanırım benden bir çocuk istemedi kendini merdivenlerden attı. Oğlum olacak derdi nasıl kıydı anlamadım. 18 yaşına sayı günler vardı resmi nikah için şehire kadar inecektim. Annem durdurdu ' gelin kaçacakmış bir adamla telefonla konuşurken duydum ' dedi. İnanmadım şehire gittim gece o öyle sandı evdeydim. Gece yarısı eşyalarla evden çıktı sonkez burada oturup kayıplara karıştı. Öldü mü kaldı mı , evlimi hiç bir bilgim yok. Beni kısa aşk hikayem bu küçük hanım.. " dedi hüzünlü bir şiir okumuş gibiydi, sesi, anlatırken yaşadığı duygular.. Anneme olan derin duyguları anlamıştım, aşkı birde onun ağzındn dinlemek güzeldi gerçekleri bilmese de.. Babam ayaklandı onun birlikte bende ayaklandım. " Geç oldu Firuze Sultan kudurmasın " dedi, yürümeye başladı. " Hala aşıksın " dediğimde duraksadı. " Küçük hanım içimi döktüğüme pişman etme. " dedi uyarıcı bir şekilde gözlerim doldu ve ağlamaya başladım. " Ben ben özür dilerim sadece " başımı sallayıp koşmaya başladım. Arkamdan seslense de durmadım. Çiftliğin önüne geldiğimde siyah inciler etrafı tarayıp saate baktı. Yanına yaklaştığımda yüzüme dik dik baktı, başımı eğip geçecekken kolumu yakaladı. " Neredesin sen " dedi gözlerim içine bakarak. Siyah inciler neredeyse ateş saçacaktı. " Sen ağladın mı ? " sesi birden yumuşadı. " Asaf " diyerek başımı göğsüne yasladım hıçkırarak ağlamaya başladım. Beni hafif itip eliyle çenemi tuttu. " Şehirli noldu anlat. " " Ben sadece boşver üzgünüm. " dedim ondan ayrılarak merdivenlerden koşar adım çıktım. Kapıyı kapatıp kitledim. Kapıya yaslarak aşağı indim ağlamaya devam ediyordum. " Ben ne yapmıştım? Babama dediğim kelimeye mi yanayım, Asaf'ın göğsüne kafamı yasladığımamı? Of mihrimah of!"
**
|
0% |