@uykuluhatun
|
Denize aşık olmuştum.. Bu gerçek zihnimde duvardan duvara zıplarken kapıyı kapatıp son anda pencere koşup gidişini seyrettim..Ona bakarken ağzımın suyu akıyordu resmen ve tam bu anda Deniz kafasını çevirip benim benim olduğum cama bakıp sırıttı. Beni görmüş olamazdı değil mi ? Ardından cebinden telefonu çıkarıp numara tuşladı ve aramaya bastı buardan her şey net görünüyordu. Bu adam şimdi kimi arıyordu? İçimdeki arsız kıskançlık o kişiyi yolmak istiyordu, cebimde titreyen telefonu elime alınca istemsiz kaşlarım çattı, arayan oydu! İçimdeki kelebekler halaya tutuşmuştu! Loke loke hanım ey lokeee! O kadar tatlısın ki seni yiyebilir miyim Deniz? İç sesimin ağzını silip telefonu açtım. " E-efendim Deniz?" " Beni dikizlemeyi bıraksan hani küçük sapık." dediğinde kıkırdadım, dudaklarım utanç ile kıvrıldı, bu lafın altında kalmayacaktım. Ben hazır cevap bir insandım sende neden tekliyordum? " Seni yolcu etmek ve dikizlemek arasında fark var Deniz Güney!" dedim ima ile. " Haklısın bulmuşsun tabi benim gibi yakışıklı nişanlıyı tabi ki izlersin." dediğinde küçük bir kahkaha attım perdeyi sonuna kadar açmış öyle bakıyordum oda karşı kaldırımda benim olduğum pencereye bakıyordu. içimde ki neyse bu hissin adı ne ise hep dursun orada! " Uyuzsun biliyorsun değil mi ?" " Evet öyleyim yavrum!" dediğinde dona kaldım bana yavrum mu dedi o? " Anladım zaten merak etme rol gereği. " " Ben gitsem yoksa gözlerin beni süzmekten vazgeçmeyecek!" " Hııı hııı aynen az daha durursan aşık olacağım. " dedikten sonra dilimi ısırdım " Keşke.." bir şeyler geveledi ama anlamadım. " Ne dedin anlamadım? " " Gitsem iyi olacak iyi geceler yemekler çok lezizdi." " Zehirlenmedin şükür, afiyet olsun. " güldü. " Aynen çok şükür. Gidiyorum o zaman ben." " iyi geceler. " bana bakıyordu yürümeye başladı. Ah bugün harikaydı hatta mükemmeldi, kendimi yatağa attım ben bu adam için deli divane oluyordum. Ah duygularım, doruklarda yaşamaktan ne zaman vazgeçecektim.. Birini sevmek kolaydı, hatta farkında olmadan sevebilirsin ama kabul etmek tamamen kendine kalmış ne zaman kabul edersen o zaman o kişiyi gerçekten sevdiğini anlarsın. İlk gördüğüm an etkilenmiştim ondan ama kabul etmek bugün Esra'nin sözleriyle olmuştu. Yoksa ben sakız gibi uzatırdım, Esra duygularına sözcü olmuş ve kabul etmemi sağlamıştı. Belki de çoktan biliyordum ama bilmezlikten geliyordum. Aşk ummadık anda karşıma çıkmıştı, imkansız gibi görünen bir aşk evet demiş bulunmaktayım. Çat kapı habersiz gelen aşkı kovmamıştım kovamamıştım, sesimi çıkarmayıp içeri davet etmiştim. Sonuçlarına katlanmaya hazırdım, Deniz Güney'i seviyordum ne pahasına olursa olsun ondan vazgeçmeyecektim. Nasıl biriyse öyle kabul edecektim, onu daha fazla tanıyıp her halini görüp ezberleyeceğim gece yatarken onları düşünüp sırıtıcaktım... Evet kesinlikle Deniz Güney tanıyacağım..
⚡⚡⚡ Gözlerimi araladığımda ne ara uyuya kaldığımı anlamadım yanımdaki telefona baktığımda 03.44 olduğunu gördüm iki seçeneğim vardı bu şekilde uyumak ve üstümü değiştirip uyumak. Zor olanı seçip kalktım tek gözümle üstümü çıkarıp giyinmek zor olmuştu. Işığı açıp göz makyajımı da sildim saçlarımı dağınık topuz yaptım uykum hafiften kaçmıştı. Tuvalete gidip işimi görüp elimi dişimi fircaladım, son kez telefona baktığımda saat çoktan 4 olmuştu. WhatsAptan Deniz'den fotoğrafları istedim, evet gecenin bu saatinde. Kendime sövüp, facebook girip ana sayfama baktım. Deniz Güney durum güncellemişti, " Kısılan gözlerim hatrına , sev beni."
" Ay sevmez olur muyum tabi severim.. Yiğidim çekik gözlüm..." diyip telefonun ekranını öptüm. İşte telefonun ekranını öpecek kadar aşık etmişti kendini.. ⚡⚡⚡ Gülümseyerek güneşi selamladım, yatakta esneyerek kendime geldim, telefonu elime aldığım gibi mesaj bölümüne girdim. Deniz ; 10 fotoğraf gönderdi. O saatte ne yapıyordun? Senin hesap sormanı yerim ya salak.. Fotoğraflara bakarken yakınlaştırıp yüzünü inceledim ah o kısılan gözleri beni benden alıyordu.. " Ne hale soktun beni Deniz ne hale!" derin bir nefes aldım mesajına cevap vermem gerekiyordu. Alıcı: Deniz Uykudan sıçradım birden aklıma fotoğraflar geldi mesaj attım uyku sersemiydim geç olduğunu sonradan fark ettim. (utangaç emoji) Esnedim en iyisi tekrar uyumaktı. Yorgana sarılıp gözlerimi kapattım.. Ne yapayım yatak çok güzel güneşe sırtımı dönerek uzandım. "Efser hadi çıkmıyor muyuz ? " "Nereye gidiyoruz Deniz?" ne ara Deniz gelmişti ne ara kalkmıştım hatırlamıyorum. Bordo v yakalı bir kazak giymişti altında keten lacivert pantolon üstüne sportif lacivert ceket ile nefes kesici gözüküyordu. "Sultanım geç kalıcaz ama" Bana sultanım dedi ah midemdeki kelebekler birbirine yapışmıştı sanki .. "Baba ayakabılayımı giyemiyoyum yaaa" küçük bir erkek çoçuğunun sesiyle o yöne döndüm yesil gözlü kumral bir erkek çoçuğuydu. "Anne kendini hazırlayamadı ki Devrim sana baksın ah bu kadın ! " isyan ederek gülüyordu. 1 saniye anne baba çocuk? Kim lan bu çocuk ve Deniz'e neden baba dedi? "Gece iyi misin rengin attı diyorum sana hamileyken o kadar ayakta durma diye ama dinleyen yok ki. Sakalımızda var dinleyen yok" şaka mı bu ? Bu ev kimin ve karnım neden şişik Allahım aklımımı kaçırdım ? "Gece otur bebeğim iyi misin ? " " Ben neredeyim biz evli miyiz benim karnım neden şiş? " Deniz histerik bir kahkaha attı bana 'ciddi misin ' bakışı atıp Devrim'i kucağına aldı. " Sanırım anne bize şaka yapıyor oğlum sen bize su getir dolaptan" kucağından indirip totosuna vurdu. Dirseklerini dizine koyup ellerini çenesinin altında birleştirdi "Efser biz 5 yıldır evliyiz Devrim 4 yaşında, 6 aylık hamilesin kızımız olacak hadı Evrim... beni de mi unuttun kocanı?" Şaşkın bir şekilde suratımı inceliyordu.
"Tabi ki de şaka sadece biraz ilgini çekmek istemiştim." dudaklarımı ıslattım, Deniz benimdi benim eşim hayat arkadaşımdı. Muzipçe sırıttı. "Hatunum yaramazlıkta yaparmış, Devrime lunapark için söz vermesem odada gösterirdim sana şakayı." dediğinde utandım kalkıp zıplayabilirdim ama bu şişik karınla anca zoraki bir şekilde yürüyebilirdim. Sol elimi karnımın üzerine koydum, sağ elimle yüzünü avuçladım " Deniz , seni çok seviyorum." oh be sonunda söylemiştim dudakları avucuma kaydı kokladı öptü vücudumda ki volkanik patlamalar hakkımda konuşmak istemiyorum, bu çok edepsizce. Eğildim o etli dudakların tadına bakmak en doğal hakkımdı hatırlamasam bile o benim helalimdi çocuklarımın babasıydı. O da benim gibi yaklaştı nefeslerimiz birbirine karışıyordu kendine has kokusu ciğerlerimi yakıp geçti. " Anne baba ne yapıyoysunuz" dediğimde dona kaldık alt dudağına ısırdı geri çekildi gülerek ah yüzüm alev almıştı. " Şey annen dün çok dondurma yedi ya boğazı şişmiş ona bakıyordum" kendimi tutamadım kahkaha attım elindeki pet şişeyi kenara bırakıp Devrim'i kendime çektim koklaya koklaya öptüm karpuz çilek karışı bir kokusu vardı bana birini hatırlatmıştı. Benim oğlumdu Denizle benim. Kokusunu çekip öptüm yanaklarından "Hadiii gideliimmm lütfennn " İkinci pamuk şekerimde bitmişti Devrim top havuzunda oynarken bizde fırsattan istifa pamuk şekeri almıştık. Canım çok fazla çekmişti ama ne yapabilirim, şu an çok fazla mutluydum ve bu mutluluğun bozulmasından korkuyordum. "Yavru köpek gibi bakmasana 2 tane yedin. " dudaklarımı yaladım ne yapayım canım çekiyordu. "Al ye hatun kıyamam yavru köpek bakışına." dediğine kıkırdadım. "Kıkırda sen kıkırda ben eve gidince göstereceğim Makbuşa bırakıcaz Devrım'ide " dediğimde gözlerimi büyüterek ona baktım. "Makbuş anneanme mi gidiyoyumm holeyyy." ellerini birbirine vuran Devrime baktım gözlerini benden diğer bütün güzelliklerini babasından almıştı. Babası ah midem kasılıyordu, Deniz Güney benim kocamdı. " böyle lafı böldüğü zamanlar bana birini anımsatıyor." Deniz , kafasını sallayarak, kaşımı kaldırdım kime benziyor ki " Nur teyzesi tabi ki biz ne zaman yakınlaşsak ortaya çıkıyordu meyminetsiz." elimi ağzıma koyarak güldüm. Elini omzuma attı, diğer eliyle 'oğlumuzun' küçük ellerini tuttu. Mutluydum Allah'ım çok mutluydum ama sanki her an kötü bir şey olacak gibiydi. Deniz şoför kapısını açmaya gitmişken, "Gecem dursana " kapıyı tam acıyordum geri kapattım. " Efendim Deniz'im" dedim, gülerek " Hep böyle gül olur mu?" Dediğinde yine sırıttım ah adam seni çok seviyorum. O sırada lunaparkın lambaları söndü yanı başımızda olan direğin ışığı yanıyordu. Deniz'in arkasından gelen gölgelik beni Dehşete düşürmüştü , "Deniz hadi gidelim" dediğimde acıyla inlemişti bordo kazağımdaki küçük bir leke oluştu o leke git gide büyümeye başlamıştı. " Denizzzzz!" diye koşarak yanına ulaştım yada öyle sandım etraf karardı " Deniz ! Devrimm" ama ses yoktu hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. " Uyan uyan kızım" beni silkelemeleriyle gözlerimi açtım, gözlerimden akan yaşlara hakim olamadım. " Melike Anne Deniz .." "Geçti kızım kabustu , geçti şşşşştt" sırtımı sıvazladı sarılmayı bıraktım elimle karnımı dokundum Evrim yada Devrim yoktu rüyaydı hepsi biz evlenmemiştik tekrar ağlamaya başladım. Esra, Onur , Nur, Melike anne deliymişim gibi baktılar onu görmem lazımdı onun yanına gitmem lazımdı. " Giyinmem gerek dışarı çıkıcağım da " "Saat daha 9 bugün dersin yok." Nur uzun zaman sonra benimle iletişime geçmişti. " Bir yere uğramam gerek." hepsi odadan çıkınca sırılsıklam olmuş geceliklerimi çıkarıp kot pantolonumu giydim üzerime siyah düz göğüs üzerindeki cep ayrıntısı olan bluzumu giydim. Makyaj yapamazdım vaktim yoktu, saçlarımı dağınık topuz yaptım çoraplarımı giyip deri ceketimi üzerime giydim. Esra "Nereye bu şekilde " diye sıkıştırmasaydı çoktan botlarımı giymiştim. " Denize gitmem gerek iyi olduğunu gözlerimle görmem şart." yanaklarını şişirerek nefesini üfledi." Kahvaltı yapmadık o" cümlesini tamamlamadan merdivenlerden koşarak aşağı inmeye başladım rüyanın fazlasıyla etkisindeydim. Yürüyemezdim koşmalıydım, deli gibi koşmaya başladım beni izleyen gözler umurum da bile değildi. Dağılmış saçlarım ağzıma girmek için ısrarla önüme geliyordu. Tek sorun Makbuş'un evini bilmiyor olmam dükkana geldiğimde Makbuş otomatik olan kepeklerin yukarı kalkmasını seyrediyordu. " Makbuuş" bağırmıştım nefes nefese kalmıştım " Gece ne oldu kızım " " Deniz Deniz o evde mi? " kolunu sımsıkı tutmuştum. " Evde deli kız ne oldu?" " Kabus gördüm iyi olduğunu gözlerimle görmem şart" " İki sokak asağı da mini dubleks koyu yeşil fark edersin zaten." cevap vermedim öpüp koşmaya başladım bordo kazak ve o büyüyen leke acıyla inleyişi aklıma geldikçe göz yaşlarım akıyordu ve soğuk rüzgar çarptıkça canım yanıyordu. Dediği evin önüne geldiğimde soluklanmak için kapıya yaslandım küçük bahçenin içinde iki katlı küçük bir evdi. Makbuş bahçeyi gerçekten güzel dekore etmişti. Salıncaklar hayvan heykelleri falan vardı, bu kadar gözlem yeterdi bana Deniz lazımdı. söverek kapıya gelen kişi Deniz değildi "Si- Efser ne oldu?" derin soluk aldım, Tunç'un ne işi vardı burada. " Deniz nerede? " sesim çok aciz çıkmıştı. Cevap vermek yerine kapıyı açtı botlarımı ne ara çıkardım bilmiyorum mutfak kapısında merakla kimin geldiğini görmek için bekleyen Deniz'i gördüm. Koşarak gidip üzerine atladım yanlış duymadınız atladım bir kaç adım sendelese de belimden kavramıştı. Açılan sırtıma değen elleri beni yakıp kavurmuştu. Tunç bir şeyler mırıldanıp evden çıkıp gitti, evet hala Deniz'le sarılıyorduk onun eli belimdeydi. Kendime gelmeliydim kendime gelmek zorundaydım. Yavaşca kayarak ve son kez kokusunu çekerek ayrıldım. Eliyle yüzümü avuçladı boyuma yetişmek için eğildi, Allah'ım sadece siyah atlet bacaklarını saran gri eşofman vardı yerin dibine girmiştim şu an keske yer yarılsa da gerçekten girsem. Dün bir bugün iki ben çocuğun kucağına atlamıştım. Yanlış duymadınız... "Niye ağlıyorsun ? Efser ne oldu canım anlat bana?" canım diyen ağzını yerim adam.. " Kabus gördüm seni bıçakladılar." ellerini yüzümden çekip sarıldı. "Kabusmuş geçti." kısık bir şekilde söylemişti ben yine ağlamaya başladım. " Benim gibi yakışıklı birini kaybetmek büyük bir kayıp olurdu haklısın." kıkırdadı yüzünü görecek bir şekilde biraz ondan uzaklaştım gülmeye başladım. " O yüzden değil biz şimdi numaradan nişanlı numarası yapıyoruz ya hani" kaşları alayla yukarı kaldırıp ne diyeceğimi merak ediyordu. "Eğer sana bir şey olsa Melike anne kesin bu sefer Onur'la evlendirirdi." dediğimde vücudu gerginleşti. " Ciddi misin " dedi düz bir şekilde. Bunun düşüncesi bile içimdeki yangını körüklüyordu ve bir sorun vardı hala bana sarılıyordu. " Tabi ki de hayır gitsem iyi olacak uyanır uyanmaz geldim çünkü" küçük bir kahkaha attı biz ayrıldık ondan ayrılır ayrılmaz üşümüştüm hava bu kadar soğukken neden böyle geziniyordu bu akıllım? " Kaynanan seviyor hadi kahvaltı edelim " dediğinde kıkırdadım. Deniz Güneyle başbaşa kahvaltıya kim hayır derdi ki ?
** Şuan Deniz Güney bana çay dolduruyordu, onu seyretmek muazzamdı. Uykudan şişmiş o kahverengi gözleri içimi ısıttı, çekik gözleri uykudan kalkınca daha da çekik olmuştu. Nefes alamıyorum onu bu şekilde görünce, nefes almak göz kırpmak bile zaman kaybıydı onun yanında. Ne olmuştu bana böyle ne hallere düşmüştüm ben? Korkunç olan ise bu halimden pişman değilim. Elimi çenemin altına koyup onu izlemeye başladım kahvaltıkları yemekle meşguldü. İlk tanıştığımız an aklıma gelince istem dışı sırıtmama engel olamıyordum. Hoş Deniz Güney'in adı geçmesi yetiyordu ağzımın kulaklarıma varmasına. Rüyamın park kısmına kadar gerçek olmasını isterdim, ikimizin bebekleri bu dünyada en çok istediğim şeydi.. Onunla aynı evde kalmak , bir nefes kadar uzak olmak. Evet, diyorum içimdeki menopaza girmiş teyze var diye.. " Hey yeşil göz uçtun!" gözümün önünde sallanan yeni eli fark etmiştim. Saliha kesinlikle haklıydı az aptaldım zaten Deniz geldikten sonra tam aptal oldum. Bu kabul. "Sırıtarak mı? " bunu derken kendi de sırıtıyordu şapşal. " Evet olamaz mı ? Çayımı tazeler misin ? " tabağındaki son lokmayı ağzına attı olumlu bir şekilde başını salladı. Kahvaltı boyunca hiç konuşmadık gitmek zorundaydım ama hiç istemiyordum. Lütfen biraz kal sohbet edelim de. " Ben gitsem iyi olur yataktan kalktığım gibi geldim." " Unutmuştum ben onu ya iyi akıl ettin." akıllım benim ya valla bak ya. " İyi ki varım.." deyip gülerek kafasını salladı iyi ki vardı. " Sen olmasan ben ne yapardım dimi, " dudaklarımı düzerek ona baktı. " Hele hele nasılda dalga geçiyorsun " burnumu sıktı. Aslında dalga geçmemiştim, gerçekleri söylemiştim. " Gitmem gerek valizi hazırlayacağım daha" kapıya yönelirken kolumu tuttu , tuttuğu yer çoktan karıncalanmaya başlamıştı. " Lütfen " dedi. Nasıl kırabilirdim şimdi onu ? Kanepeye doğru yürümeye başladım kolumda bir adet Deniz'le. " Birbirmizi tam tanımıyoruz. " dedim kanepeye yaslanırken kolum tutmayı bırakıp koluma girmişti. Bu işte bir terslik yok muydu? " Geçmişi merak ediyorum desene. " yani şeklinde kafamı salladım. Gülümsedi, kalbim durdu. " Ne merak ediyorsun ? " " Nerelisin , nerde büyüdün ailen " ve sevgililerini... Alt dudağıyla üst dudağı emdi bir süre düşündü. Bayılıcağım ya da dudaklarına yapışacağım bu kadar tatlı olma!" Geçmişimi sadece 3 kişi biliyor " dediğinde bana bir şey anlatmayacağını anladım yüzüm asıldı. " Sen 4. Olacaksın" dediğinde eğik başımı kaldırıp sırıttım. " Yeşil göz bana bir söz ver. " " Peki söz. " " Ne için olacağını sormayacak mısın?" Sen düşün Deniz sana nasıl aşığım. " Sana güveniyorum o yüzden düşünmeden söz verdim. " öyleydi çoktan kalbime güven tohumları ekmişti ve tohumlar çoktan çiçek vermişti. " Hep gül olur mu? Hayat sana ne sürprizler getirirse getirsin. Anlaştık mı yeşil göz ? " olumlu bir şekilde başımı salladım gülümseyerek. " İzmir de büyüdüm aslında Artvinliyim, bir abim var izmir de. Annem ve babam... " bir süre sustu. Gözleri bir an uzaklara daldı göğsünden ona bakmak.. Bu manzara mükemmelin ötesiydi. Sesli bir şekilde yutkundu boynundaki çıkıklık aşağı yukarı hareket etti. Bu an nefes kesiciydi ve kendine has kokusu beni sarhoş ediyordu. Ah Deniz bana iyi gelmiyordu. " Öldüler , trafik kazası yüzünden. " soğukça."Ben çok üzgünüm başın sağ olsun, mekanları cennet olsun inşallah." " Amin." Bütün vücudu gerilmişti , sol elimi kalbin üzerine koyduğum anda irkildim sanki kuş hızlı bir şekilde kanat çırpıyordu. Sol elim kalbinden koluna değdi az irkilse de sabit durdu. Kaslarından dirseklerine inerken kollarındaki yara bantları dikkatimi çekti. Elim oraya değince kolunu bedenini hızlıca çekti neye uğradığımı anlamamışken çoktan tekli koltuktan bisiklet yaka siyah kazağı üstüne geçirdi. " Ben şey özür dilerim " elimi nereye koyacağımı bilmezken ceketimi aldım o kadar hızlı hareket ediyordum ki sehpaya çarptım. Çocuğu resmen ellemiştim.Rezillik , kahretsin! Ellerimin onun kolunda ne işi vardı! Kan vermiş ve damarı patlamıştı galiba...
" Görüşürüz " diyerek koşar adım çıktım..
**
Hava soğuk olduğu için müşteri pek yoktu. Bizde Makbuş ile iyiyce kaynaşmıştık ha benim anne ha abla fark etmiyordu. " Efser yılbaşı pazartesi biliyorsun havada soğuk pek müşteri olmaz zaten bu ara az veriyorum paranı sen en iyisi tatil yap." son bir haftadır pek müşteri olmuyordu. Diğer elamanlara mı versin malzememi alsın para yetmiyordu yazık valla kadıncağıza. Aynı boyda olmamız işime yarıyordu, elimi boynuna doladım " Makbuş duymamış olayım , paradan çok şey verdin sen bir kere bana anne sıcaklığı " diye fısıldadım " Deli kız " derken oda sarılmıştı. " Saat geç oldu çıksam ben artık valizi hazırlıcağım daha " yanağına iki öpücük kondurdum. " Tabi güle güle git ablana selamlarımı ilet. " " Tabi ki kurabiyeleri aldım " dedim kasanın yanındaki kurabiyelikten iki üç tane un kurabiyesi. Arkamdan sadece kıkırdama sesi geldi. Makbuşu gerçekten çok seviyordum aynı Deniz Güney gibi. ⚡⚡⚡ " Bu gece otobüse biniyorsun ve bunu şimdimi söylüyorsun ? " Nur sabahtan beri dır dır etmişti başımda. " Unuttum pazartesi geliyorum küçük bir tatil" koluma sağlam bi şekilde yapıştırdı. " Özür dilerim bak ben hiç iyi değilim. "dedi ve sarıldı sonra gelip dizlerime yattı. Tımarhane ben hasta olduğum için değil çevrem hasta olduğu için gitmek istiyorum bknz Nur. Her zamanki gibi saçıyla yüzüyle oynamaya başladım böyle kedi gibi mayışırdı. Ara sıra Nur'un kedi türünde olduğunda şüpelenmiyor değilim hani. O istemeden onu sevemezsin, sevdirmek isterse ses çıkarmadan anın tadını çıkarsın, aynı kedi! " Can" dedi duraksadı. " Benim duygusal bir ilişki yaşamak istediğini dile getirdi.. Benden arkadaştan öte olmaz yoksa konuşmayı keserim dedim." " İnanmıyorum artık yabani değilsin. " dedim kahkaha atarak. Der demez cimciklemesi bir oldu. " Ahh Çok kötüsün acıdı." deyip bacağıma masaj yapıyordum yarın kesinlikle moraracaktı. " Acısın diye yaptım zaten , bu arada Miray'a aldığın kıyafetten bende bulabilir miyim? " sanki 26 yaşımdaki -yılbaşından sonra 27- Nur gitmiş 10 yaşında bir kız çocuğu gelmişti. " Ablama da aynısından aldım kıskanç varlık, bir sitede var." dediğimde güldü. Evet Miray'a günlük bir elbise almıştım çiçekli sıfır kol bize göre olan yazlık elbisenin küçük versiyonuydu. Miraç'a söz verdiğim arabayı aldım. Ablama da Miray'ınkinden bir elbise almıştım analı kızlar takılırlar herhalde. Kamran'a şimdilik kareli lacivert bir gömlek almıştım eminim çok yakışırdı.
** "Otogara kadar gelmenize gerek yoktu." diye isyan ettim Melike anneye illa ağlayacaktım. " sen benim kızımsın ne zahmeti Deniz oğlum nerede? " dediğinde burnum sızlamaya başladı. " Azıcık tartıştık bende gelme dedim. " başımı öne eğdim. Onu şimdiden özlemiştim. " Aman en iyisi ayrıl " diyen Onur'a kızlarla aynı anda " Hayır " diye bağırdık sonra gülmeye başladık. İlk Esra'ya sarılıp ağladım sonra Nur'a . Hiç gelemezdim vedalara Melike anne ve Onur'a sarılıp arabaya doğru yürüdüm. Bir kaç günlük içindi bu tantana evet.. Merdivenlerden çıkarken " Veda etmeden mi gidiyorsun." koro halinde gelen sese dönünce gözlerim doldu. Can Tunç ve Deniz gelmişti...
|
0% |