Yeni Üyelik
21.
Bölüm

21. Bölüm

@uykuluhatun

Buray - Sen sevda mısın

 

Söylemek isteyip söyleyemediğime yanayım, söylemek istemeyip söylediğime mi? Denize öyle dememem gerekiyordu ya da demem. Zihnim için kaos ortamıydı..Gözlerimi kırpıştırarak açtığımda güneş gözlerimi acıtmıştı. Saliha Hanım sabah sabah gelmiş perdemi açıyordu acaba neden ?

" Kız manyak mısın ? Ne diye rahatsız ediyorsun uyucam ben " dedim yorganımı üstüme çekerek.

" Bende diyordum Efser Hanım ne zaman kış uykusundan uyanacak ?" diyerek üzerimden yorganı çekti.

" Saliş sabrımımı deniyorsun ? " esneyerek , bütün vücudum dayak yemiş gibi acıyordu. Vücudumu esneterek tekrar yastığa sarıldım.

" Benim kış uykusuna yatmış ayıcığım. " diyerek bana yaklaştı. Yorganla beraber benide yere çekti. Canım acısıda yorganı bırakmadım. " Deli manyak bırak beniii yaaa! "

" Lan hayvan 2 gündür yatıyorsun!" dediğinde gözlerim birden açıldı. Birden ayaklandım, " Şaka yapıyorum de? " komidin üzerinden telefonumu aldı bana gösterdi. 17 şubat.

" Şimdi sıçtım " başımı duvara vurdum.

" Biri arıyor şuna bak telide sessize almış yaa , ben gidiyorum kahvaltı hazırlamaya duş alıp gel. "

Kaan arıyor...

"Allah aşkına nerdesin lan 2 gündür ?"

" Evde, Hüseyin Hoca'ya teslim ettiniz mi ödevleri ? "

" Evet kuzucuk ettik. Sende merak etme ödevini arkadaşlarla birlikte ayarladık."

" Sen ne kadar iyi bişeysin yaaa! "

" Tamam harikayım, konumuza dönelim neler yaptın düğünden sonra ?"

" Uyudum."

" Sonra?"

" yine uyudum." derin bir nefes verdi. Deli olduğu nefes verişinde belliydi.

" 2 gün boyunca mı ?"

" Evet 2 gün boyunca?"

" Gece Allah aşkına seninle uğraşamıcam şu an ,görüşürüz." dediğin kıkırdama fırsat vermeden yüzüme telefonu kapattı. Tuvalet ihtiyaçlarını görüp duşumu aldım. Cidden kendimi çok aç ve susamış hissediyordum. Üstünüme rahat bir şeyler giyip mutfağa doğru yürüdüm telefonumu yanıma almayı unutmadım.

" 35 cevapsız arama 15 mesaj mı?" dedim gözlerimi açarak , Saliha gözlerini kısarak bana bakması umrumda bile olmadı.

Deniz , Can , Tunç , Pınar , Makbuş Kamran. Hepside aramıştı tabiki en fazla Deniz Güney.

Pınar'ın küfür dolu mesajlarını sildim, Can ve Tunç merak etmiş onu atladım. Kamran'a sonra mesaj atardım.

Kazma ;

Haklısın. Bir süre kendi halinde kal.

Ne kadar sessiz kalacaksın ?

Senden 1 ay ayrı kaldım, daha fazlasını istemiyorum.

Yeşil göz artık cevap ver.

Mesajları görünce sırıtmadan edemedim. Allahım bu adam çok tatlı ya ! Telefonum tekrar titredi. " Kapıdayım." okumamla kapı çaldı. Saliha koşarak başörtüsünü takmaya giderken bende kapıya koştum. Bir kere daha zile basınca kapıyı açtım.

Nefes kesici gözüküyordu.

" E- evet?" evet nedir ya.

" Girebilir miyim ? " inamıyorum pijamalarla Deniz Güney'i karşılamak. Rezillik. Deniz'in yüzünden rezillik kelimesi dilimden düşmüyordu.Siyah spor ayakkabılarını çıkardı. Koyu mavi gömlek kot pantolu ve deri ceketiyle harika gözüküyordu.

" Bizde kahvaltı ediyorduk , birlikte edelim istersen?"

" Üzgünüm kahvaltıyı emirganda edeceğiz , hazırlan istersen? " dediğinde yüzüne tuhaf tuhaf baktım.

" Ben şey neyy? "

" Benimle sosyalleşmeye evet dediniz. Unutmayınız. Ha bu arada acele etmezseneniz yeşil göz, burnunuzu ısıracağım ? " bi tövbe esteğfirullah demedim değil hani. Hala uyuyor olabilir miyim? Şu meşhur rüyalarımdan birisi olmasın bu ?Omzumdan itmesiyle kendime gelip odaya gittim, ne giyecektim ben Allahım ne giyecektim ?

Dolabımı açtım, elimi dudağıma koydum. Özel birşey mi olsun yoksa gündelik mi?

Gündelik giysem ayıp olur , özel giysem abartılı." Makyaj yapmaya uğraşmaa " diye bağıran Deniz'e gülmeden edemedim. Saliha odaya girip ters ters baktı, " hayırdır canım?"

" hayır galiba." diyerek sırıttım.

" yemin ediyorum çok salaksın."

" İşte bende Alper hakkında konuşunca böyle diyorum sana ama inanmıyorsun." diyince sırıttı. " Sen kahvaltını yap aşkom biz dışarı gidiyoruz." dedim cilveli bir şekilde. " eşşeksin cidden eşşekk." dedi gülerek.

 

Deniz, yüreğime aşk diye düştü. Kalbini kor etsede yangın çıkarsada şikayetim yoktu. Ben ona a ş ı k t ı m. Gerisi hikayeydi.

Siyah dar paçamı gözüme kestirdim, hemen üzerime geçirip paçalarını düzeltim. Altına siyah kısa bağcıklı botlarımı giyecektim, siyah boğazlı kazağımıda giyince makyaj yapmaya başladım. Bana makyaj yapma demişti , çünkü.

Siyah eyeliner ve bordo rujumla olay tamamdı. Kiraz çiçeği parfümü sıkınca hazırdım. Çantamı telefonumu ve botlarımla içeri yürüdüm.

Saliş sağolsun Deniz'e çay ikram etmişti, çok düşünceli kız. Canım ya.

" Ben hazırım. " dediğimde Deniz öksürük krizine girdi. " Helal helal " dedim gülerek.

" Çıkalım mı ?" tekrardan boğazını temizledi. Başımı olumlu bir şekilde salladım ve Saliş'e öpücük atıp kapıdan çıktık. Ayakkabılarımı giyince Saliş kapıyı açıp ceketimi verdi birşey demeden kapıyı suratıma kapattı.

" Nerelere gideceğiz ?" dedim. Lanet ayakkabıların tok sesleri beni deli etmişti.

" Bu kadar süslenmeye gerek varmıydı gerçekten ? " dedi önümden inerken, karışık saçlarımı elimle arka attım

" Süslenmedim ki her zaman böyleyim ? "

" Ne yani heryere giderken böylemesin " merdivende durup omzundan bakış attı. Allah'ım nasıl bakıştı o ? Elim ayağımda dolandı ve totomu soğuk zeminde buldum. Deniz gülmemek için kendini zor tutuyordu, iyi ki topuğum falan kırılmadı.

Ne bok vardıda bu botları giydim, düşmek nedir ya salak Efser. Yanından geçerken onu ittim.

" Gülersin tabi " aşağı inerken söyleniyordum. " insan düşünür kıza öyle bakıyorum ama fabrika ayarları bozulur mu diye " kapıya vardığımda durdum. Bunları içimden söylemiştim deği mi ?

" Yüksek sesle düşünmedin de " dedim sesim yalvarır gibi çıkmıştı. Enseme gelen sıcak nefes yutkunmama neden oldu. " Bozuyor muyum senin ayarlarını gerçekten? " dahada yaklaştı. Allahım hayvan herif nasılda yaklaştı bana. Kalbim sen gözünümü , kulağınımı kapatıyorsun bilemeyeceğim. Olanlara şahit olma ve bu kadar hızlı atma lütfen !

" Yok canım sen bozamazsın ayarı, ben düzeltirim. " dedim topuğumu bindirerek ayağına bastım. Oh olsun !

Kapıyı açıp derin nefes aldım, akciğerlerim şuan onun kokusunu solumak için gerçek görevlerini yerine getirmiyorlardı.

" Sen çok fenasın varyaa "

" Nereye gideceğiz? " konuyu değiştirmek istiyordum. " çok acıkttım malum 2 gündür uyumuşum "

Can'ın bizi kınaya götürdüğü arabanın kilidi açıp bana 'ciddi misin bakışı ' attı.

" Ne var uzun süredir uyuyamıyordum. Bazılarınada yorgun argın gidip uyumayınca beden iflas etti."

" Yaptığını yüzüme mi vuracaksın?" bu sırada oturacağım yerin kapısını açmıştı. Nazik çocuk. " En nefret ettiğim şey, yine olsa yine yaparım."

Dilimi yine ısırdım, birisi beni susturabilir mi?

Kahkaha atarak şöför kısmına geçti bende çoktan yerleşmiştim.

" Sormadan söyleyeyim, Emirgan'da piknik yapacağız , ordan gezmeye başlayacağız ve kapanış Ümraniye'de olacak tamam mı? "

" Emirgan Korosu , Baltalimanı'da karşıyamı gideceğiz ? Sonra tekrar bu tarafa mı geçeceğiz "

" Aynen öyle güzelim, benimle gezmekten şimdiden sıkıldıysan üzgünüm uzun bir gün bekliyor olacak. " dedi gülümseyerek. Güzelim diyen ağzına ekmek banarım be. Başımı sallayarak gülümseyip dışarı seyretmeye başladım. Bir süre sessiz kalıp İstanbul'un güzelliğine daldım, Deniz sessizlikten rahatsız olmuş olacak ki şarkı açmaya karar vermişti. Buray'ın sen sevda mısın şarkısı çalmaya başlamıştı, ona baktığımda onunda bana baktığını farketim. Gözlerinin rengi koyulaşmış sakallarını kısaltmıştı.

" Efser dediklerin düşündüm , bana korkak demen seni cesaretli yapmıyor. Gerçekten cesaretli mi buluyorsun kendini ? "

" Ne demek istediğini açıklarsan? " geri yaslanmıştım, kısa olmanın faydalarıda vardı bacak bacak üzerine rahat rahat atabiliyordum.

"İstanbul gibi yerde 3 kızla yaşıyorsun. Ablanın sadece İzmir'de olduğunu biliyorum peki annen baban onlar nerede? "

Düğünden kalan bordo ojelerime baktım tırnağımla sökmeye başlamıştım. Herşeyi anlatabilir miyim ? Babamın bana olan tutumunu.

Sağ eliyle elimi tuttu " Her şeyi anlatmalısın bende anlatacağım ama günün sonunda " elimi elinden çektim.

" Bende günün sonunda anlatsam, olmaz mı ? "

" Herşeyi en ayrıntısına kadar anlat aramızda gizli saklı birşey kalmasını istemiyorum. Buraya nasıl geldin ailen nasıl izin verdi, günümüze kadar neler oldu anlat."

" mavi kafa kim?" diyerek konuyu 360 derece değiştirdim. " İnan sandığın gibi biri değil, sana ne dedi bilmiyorum ama sadece seni denemek içindi. Mavi Kafa dediğin arkadaş erkeklerden tiksinir. Aramızda dostlukdan ilerisi olamaz şimdi geri kalanını sonra anlatırım. Sıra sende." dediğinde içim az da olsa rahatlamıştı.

Derin nefes alıp verdim. " 18 yaşındayken kilometrelerce uzak bir şehire göndermek istemedi ailem. Hele babam karşıydı okumamı istemiyordu, beni kuzenimle evlendirmek istiyordu. Ben istediğim üniversiteyi kazanınca sevinçten havalara uçtum tabi. Ama babam öyle değildi ne yazıkki. Evden kaçmaya hazırlandım sadece babam gideceğimi bilmiyordu, annem ve kardeşim biliyordu. Babam gittiğimi görünce sinirden kudurdu ama ben burnumun dikine gittiğim için ona boyun eğmedim. O gün beni odaya soktu neredeyse hastanelik oluyordum. " dediğimde arabayı birden durdu. Direksiyonu sıkmaktan elleri beyazlamıştı.

" Sana vurdu mu ? " dedi yüzüme bakarken, gözlerinin rengi neredeyse katran siyahı olmuştu. " Evet yüzümün kısmen düzelmesi bir hafta sürdü. Ben onu gideceğim gün babalıltan reddettim oda beni öldü diye bildi. En çok koyan annenim tek kelime etmemesi oldu, babamın kıymetlisiydi tek lafı yeterdi ama sadece ağlamıştı. Dur daha bitmedi bugüne kadar nasıl geldim dinle, korkakmış mıyım anlarsın. Devlet yurdu çıkmıştı, ordaki bir kız Ayla mı ne ona diklendim diye parasını yastığımın altına koydu. Sonra paramı çaldı dedi. Müdür bana inanmadı bende gittim kızın saçlarını eline verdim. Sonra yurt hayallem suya düştü. Pansiyona gittim baskın oldu , sokakta kaldım. Sonra kızlarla tanıştım iş ararken mağazaya girdim part timelık adi şerefsiz ona yüz vermedim diye işte çıkardı. Geçen sene okulda kalmadım , dondurdum ablam bana yardım etmeye başladı başıma böyle iş geliyor diye. Geçen sene ev aldı borcuna yardım etmek için dondurup çalıştım. Eylülde bıraktım bütün parayı ona verdim , sonra seninle çarpıştım şimdi buradayız." cümlemi bitirip yüzüme baktım. " Korkakmış mıyım ? " dedim masum bir şekilde.

Bana birden bir sarıldı kemiklerim kırılacak sandım. " Ben özür dilerim sana tekrar bu anıları yaşattığım için " bana sarılırken benim elimde sırtına kaydı. Kalbim ve beynim erime boyutuna geçmişti şuan.

Nefes almayı umursamadım, Deniz yanımdaydı ona sarılıyordum. Kalbimdeki huzur , dudaklarımdaki gülümseme çok farklıydı. Sanki daha önce hiç gülmemiş gibiydim.

" Bugün bana karışma ne yaparsam, bugünün tadını çıkaralım sonra istediğin kadar süründür beni olmaz mı?" Neden sana hayır diyemiyorum ki, benim üzerimdeki büyülü etkinle ne yapacağım. Benden ayrılırken başımı olumlu bir şekilde salladım.

" 17 şubat bizim günümüz olsun ? " dediğinde birşeyi unutmuştu. Biz 17 Kasım'da tanışmıştık. " Olsun hadi gidelim "

Sonrası rüya gibiydi. Sahilde elimizdeki piknik sepetiyle yürümüştük, tamam Deniz yürümüştü. Fotoğraf makinasıyla bol bol fotoğrafımı çekmişti. Emirgan parkına girip salıncakta fotoğrafı çekmek için uğraşmıştı. Merdivenlerden çıkarak Emirgan Korosuna girmiştik. Mangal yapılmayacak piknik alanıydı burası, fazla uzaklaşmadan bir masa bulmuştuk.

" Sen oturuyorsun gerisi bende " gülümseyerek başımı salladım. Ben geveze Efser Gece onun yanında sus pus olmuştum. Domatesleri, biberleri, salatalığı doğrarken bende onun fotoğrafları çekmiştim. Kendi telefonumdan bir kaçtane selfie bu iş tamamdı. Doğradığı peynirden bir tane yürütürken sahte kızgın bakışlarıyla karşılaştım.

" Acıktımm !" diye isyan edince kendi eliyle domatesi ağzıma tıktı. Bu halimize ikimizde kahkahalarla gülerken, peçeteyle dudağımı sildi birden. Utancımdan yüzümü eğdim. " İstersen facede yada instagramda paylaşabilirsin. Hatta beni etiketle " gözlerimi büyüterek ona baktım.

" Bir adım attık millette sana o şekilde yaklaşır artık. " dedi göz kırptı. bak bak laflara bak ama hoşumada gidiyor ya! Şuanki halim kocaman harflerle ifade edebilirim. MUTLULUK ve HUZUR. Dediğini yapıp facede ve instagramda paylaştım. Onu etiketledim daha sonra birşeyler yazardım açıklamaya nasılsa. Güzel bir sohbetle kahvaltımızı ettik, soğolsun Makbuş kek ve kurabiye yapmıştı.

" Biraz daha yersem kesinlikle patlayacağım. " dedim vişne suyumun son yudumunu alırken.

" Katılıyorum bunları toplayalım yürüyüş yaparız. " dedi. Toplamaya başladı ben ona yardım edeceğim sıra beni oturttu. Her şeyi tekrar piknik sepetine koydu. Elini uzattı " Yürüyelim " dedi. . Büyük ellerinin içine ellerim kayıverdi. Sanki yapbozum ve tamamlanmamıştı. Eksik parçam oymuş ve ben onunla bütün olmuştum. Hiç konuşmadık el ele yol boyunca yürüdük, kalbim istifini hiç bozmuyordu hızlı atmaya devam ediyordu. Sepetimizin olduğuna yöne döndük, konuşmadan sepeti aldı ve elimi tekrar tuttu. Geldiğimiz yönden geri döndük.

" Efser "

" Deniz" aynı anda isimlerimizi söylemiştik, buda gülmemize neden oldu.

" Önce güzeller, " utancımdan yüzümü yere eğdim. " Utanınca daha güzel oluyorsun." Adama deniz havası almak yaramıyor.

" Şimdi nereye gideceğiz ? "

" Sen değiştir konuyu, kaç hep " dedi dudağını ısırıp güldü.

"Oyh " diye birşey kaçtı dudaklarımdan. Kaşlarını çatıp " Anlamadım? "

" Ben ve tuhaf tepkilerim. " dedim dişlerimi göstererek gülümsedim.

" Şimdi durağımız neresi olabilir sence ?" dedi bagaja sepeti yerleştirirken. Sonra yanıma yaklaştı arabayla arasına sıkıştırdı.

" Efser nefes alıyor musun sen? " dedi bana yaklaşırken. Birden nefes almadığımı farkettim. Adam nefesimi kesiyordu.

" Şey hadi şey yapcaz ya şeye gidelimm. " kaşlarını alayla yukarı kaldırdı. " şey yapalım şey gidelim. " acıncak haldeyim gerçekten. Onu itip kapıyı açıp girdim. Bacaklarım nasıl titriyor ya yanaklarımı şişirip nefesi dışarı verdim. Deniz gülerek arabaya bindi, " Böyle davranmak çok hoşuna gidiyor değil mi ? "

" Evet böyle kaçman falan çok hoş " direksiyona hafif bir şekilde vurdu ve sırıttı.
" Bu kadar güzel olacağını bilseydim daha önceden yapardım bu organizasyonu "

" Sinir şey " ellerimi göğsümde birleştirip dışarı bakmaya başladım. Başımı onun tarafına çevirdiğimde fotoğrafımı çektiğini farkettim. " Cidden mi ? Araba sürerken " elinden makinayı aldım. " Sende bu kadar güzel olma "

" Üzgünüm bana iltifat ederek gönlümü anlamazsın ben sana kırgınım." Bu sırada tekrar şarkı açtı, Toygar Işıklı - Söz olur'du yanlış hatırlamıyorsam.

" Ben senin gönlünü çok iyi alırdımdaa olmaz ayıp" dediğinde gülümsedim. Elimi yüzümle kapattım cidden beni şekilden şekile sokuyordu ve bu onun (benimde) hoşuna gidiyordu.

" İstanbul Akvaryum'a hiç gittin mi ? "

" Hayır ."

" 4 yıldır burdasın ve gitmedin. İstanbul'u hiç gezdin mi ? "

" Büyük alışveriş merkezleri, kafeler ve sahil o kadar."

" Kadınlar " dedi gülerek yola konsantre olmaya başladı. Gülşen'in Bangır bangır şarkısı çıkınca ritim tutmaya başladım. Baş parmağımı ısırarak dışarı bakıyordum. Tırnaklarımı parmaklarımı ısırmak gibi kötü bir huyum vardı.
Yollar altımızdan kayarken diğer arabalar birbirini geçerken seyretmek en keyif aldığım şeylerdendi. Yarım daire yerlerden geçtiğimizde gözlerime inanmadım. Suyun derinliklerindeydik. Heryer camdı ve heryerde balık vardı.

" Deniiz burası harika! Allahım daha önce neden hiç gelmedim ki ? " Deniz fırsatan istifade fotoğraflarımı çekiyordu. Olduğum yerde bir süre etrafı seyredip yürümeye başladık oda oda ayrılan yere girdiğimizde denize ait şeyler vardı. Başka denize giren odaya girdiğimizde kafesin içinde ki dalgıç gözüme çarptı bizimle beraber çocuk doluydu burası.

Deniz omzunda tutup kendine çekti. " Sen hala küçücük bir kız çocuğusun. Allahım tipe bak ya ısırmalık." dedi tek eliyle yüzümü sıktı. Neye şaşırayım ? Deniz 360 derece değişmesine mi , bu harikulade yere mi , beni bu şekilde sevmesine mi?

" Deniz aynı şeyleri yedik ama sen şarhoş gibisin. " kollarından kendimi kurtardım. Şimdide naz yapan taraf olmuştum, yaşasın !

" Gözlerin sarhoş olmaya yetiyor, Gece " ellerimi tuttu gözlerimin içine bakmaya başladı. Denizin altındayız diye mi göz rengi değişmişti ? Göz bebekleri büyümüştü. İrisleri simsiyah olmuştu.

" Deniz ben "

" Sen ? Görmüyor musun ? Ne haldeyim, ben Deniz Güney sırf bir gülüş için şekilden şekilde giriyorum. Ama umrumda değil. " Etraftakiler bize bakıyordu yerin dibinede giremem. Denizin dibine girebilirim anca.Bu iğrenç espirimi duymalıktan gelerek devam ettim.

" Gidebilir miyiz herkes bize bakıyor." ona bakmadan olduğumuz yönün tersine gittim.

Onu beklemeden arabanın yanına varmıştım. " Gece beklesene, beni peşinde koşturmaya huy edindin iyice " dedi gülerek. Hala soluk soluğaydı.

" Başka türlü susmayacaktın. " bu sırada arabanın kildini açmıştı , bende koşar adım arabaya bindim ve camı açtım. Hava çok sıcaktı durarken terliyorum. Yada bana sıcak bastı. Direksiyona vurup geri yaslandı " Ben seninle ne yapacağım ufaklık. " bana doğru baktı. " Kısa olabilirm ama bana ufaklık diyemezsin "

" Çok mu kızdın sen? " elini omzuma koydu, omzumu sallayarak elini düşürdüm.

" Kızıncada tam öpmelik oluyorsun." bu seferde beni gıcık tuttu öksürmeye başladım.

" Al al su iç ." dedi gülerek. " Gıcık tuttu bi an, " ters bakıp suyu yudumladım. Başımı yasladım , rüyada mıydım ?

" Hayrola neye sırıtıyorsun? "

" Hiçç "

" Pekala "

" Şimdi nereye ? "

" Valla çok yoruldum gideceğimiz yer son yer, diğerleri başka sefere canım. "

" Tamam. " dedim tekrar tırnaklarıma bakarken.
" Benimkinden fotoğraf çekilelim face atarız " dedi göz kırptı. Telefonu iç cebinden çıkardı bana uzattı.

Telefonu selfie moduna geçirip 4-5 tane fotoğraf çekildim. Facede paylaşıp kendimi etiketledim.

" Facebook'ta mesajın var, " dedim durgun bir sesle. " Baksana sen " birden gülümsemeye başladım , ya bi mimiklerime sahip çıkamıyorum. Allah iyiliğimi versin.

" Perfin Altın mesaj atmış. 'Denöözzzzz nerdesin ' diye. "

Kıskançlık damarlarımı zorluyordu. Onun 'Dönöööz ' diyen ağzımı neyse küfretmeyeceğim. Versinler o kızı şişirilmiş dudaklarını patlatayım şu tipe bak. Şişirtmiş dudakları sürmüş kıpkırmızı ruju bide büzmüş.

" Sil hatta engelle " dedi neşeli bir sesle.
Kızı duvarındayken engelledim. Mesajını sildim. Diğer okunmamış 20 mesajı görünce kıskançlıkta seviye atladım

Tülay , Nil, Sıla, Merve, Simge. Bir dakika Simge Savcı ? Vay sürtük.

" Al şu telefonunu Allah aşkına " dedim sinirle sadece sırıtttı. Telefon telefon değil sevgili bulma yeri gelen geçen mesaj atmış. Simge'den sonrasını okumadım zaten yoksa kesin hastaneye falan giderdim. ' Denizcim buluşalım mı ' demiş, buluşturcam seni ama sıcak bir kahveyle ! Görürsün sen yarın.

" Geldik sen kayalıklara ilerle arkadaki örtüyüde al üşüme " bir şey demeden indim. Çantamı ve telefonu arabada bırakıp sadece örtüyle kayalıklara doğru yürüdüm. İnşallah kayalıklarda da düşüp rezil olmam. Sinirden, kıskançlıktan kuduruyordum ya, düz kayalığa oturup bacaklarımı uzattım. Deniz yavaşca yanıma oturdu bana çay bardağını uzattı. " Açık ve 2 şekerli " gülmek istemesemde sadece tebessüm ettim.

" Manzarayı nasıl buldun ? " dedi simitin birini bölüp bana uzattı. " Ne manzarası? " dedim çayımdan bir yudum alırken. " Kız kulesi çaprazında " dedi eliyle çenemi tuttup çevirdi. Akşama doğru ve yakından dahada güzeldi.

" Neye kızdında bu manzarı göremedin ? "

" Dalgındım sadece "

" Gece omzuma yaslar mısın? " dediğinde gülümsedim. Tekrar fotoğraf makinasıyla fotoğrafımızı çekmeye başladı onun bu hallerini sırıtmadan edemiyordum. Belime eli değince yamuldum yine. " Tikin mi var ? "

" Iıııığğğ evet "

" Birazdan geçer merak etme alışması lazım. " ona döndüğümde kamerayı çevirmiş selfie yapıyordu. Cesaret şurubu içmiş olan ben yanağını öptüm.
Deniz şaşırsada fotoğraf çekmeye devam etti. " Hala çekiyor , delisin sen ya! " dedim yüzüne bakarken, odunsu kokusu ciğerimi yakıp yıktı. Oda birden bana dönünce burun buruna geldik. Nefes alışlarım tam düzene girdi dedim ki yine bozuldu. Deniz'in çalan lüzumsuz telefonu kendime gelmemi sağladı.

Ona kızgın olmam ve trip atmam gerekiyordu ama ben kendimi kollarında buluyordum.. Küfürle telefonu açtı " Can abicim gelince belanı siktim, hazır ol" dedi kapadı telefonu. " Küfür için özür dilerim. " Düşünceli yârimm ya.

" Nerde kalmıştık? "

" Simit yiyorduk." dedim tekrar omzuna yaslandım. Kalbim nolur sakin ol. Korkuyorum göğsümü delip ordan çıkacaksın diye, Deniz'in yanında iyiyce sapıttın. Manyak kalp. Ya kalbime trip atan insan olarak tarihe geçeceğim.

" Gece , ben sensiz eksikmişim, seninle bütünüm. Beni eksik bırakma. Benim bu dünyada ki başıma gelen en güzel şeysin. Nasıl desem benim ol diyemem bu az gelir , Efser BEN ol, birlikte BİZ olalım ?"

Vücudum kaskatı kesildi ben nefes almayı unuttum ve heryer karardı.

 

Loading...
0%