Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm

@uykuluhatun

Şubatın sert esen rüzgarı ben burdayım diyerek yüzüme çarpıyordu. Saatin kaç olduğunu nereye gideceğimi bilmeden çıkmıştım dışarı. Lanet olsun akan gözyaşlarım soğuk rüzgar yüzünden jilet görevi görüyordu.

Nereye gideceğime karar vermeye çalışırken Nur'un sesini duydum. Koşar adım yanıma gelmişti.

" Ben ben özür dilerim Gece ben " dedi sarılmaya çalışırken onu ittim.

" Ne sen bilerek de vurmadım desene ? "

" Ben birden "

" Ne sen ! Lan tokat canımı mı yaktı sanıyorsun ? emin ol babamdan daha ağırları yedim! " elini tutup kalbimin üzerine koydum.

" Tokatı yüzüme atmadın atsan canım yanmazdı. Sen tokadı kalbime attın!" diyerek ittirdim. Elini ağzına koyarak ağlamaya başladı. Kimsenin nazını çekemezdim artık olmazdı.

" Sen her zaman herkese karşı soğuk ve kabaydın, seni savunan yumuşatan ben oldum. Senin arkanı toplayan hep ben oldum insanlara onu yanlış anladınız aslında o öyle biri değil diyen bendim. Soğuk olman sorun değil üstüne üstünlük sen kabaydın! Hemde herkese karşı.! " dedim arkamı dönüp yürümeye başladım. " Uzak dur benden Nur uzak, dünya bir tek senin etrafında dönmüyor yada bi tek senin derdin yok! " arkamı dönmeden söylemiştim bu sözleri. İçimdeki öfke ele avuca gelecek cinsten değildi. Ne yapacağımı bilemedim kime gidecektim bu saatte? Deniz'e gitsem Tunç ve Can rahatsız olurdu. Pınar'da olmazdı. En iyisi Mahbuş'a gitmekti en iyisi. Yolların bu kadar ıssız olması tırsmama neden olmuştu. Makbuş'a sahil yolundan gitmek en iyisiydi diğer yollar bu saate pek tekin değildi.

Beyin bu da ben neyi düşünecektim ? Nur'u mu Can'ı mı Deniz'imi mi? Ellerimi yüzüme koyup kendime masaj yapmaya başladım derken yağmur ciselemeye başladı. " Şubat senden nefret ediyorum!" diye tısladım. Sahil anayola çıkıyordu etrafta insanlar var demekti buda içimi azda su serpti. Ağlayacak gücü bile kendimde bulamıyordum, saçlarım dağılmış ve ben sırılsıklam olmuştum. Denizin dalga sesleri kulağıma kadar geldi demekki deniz bu gece fazla hırçındı.

" Sonunda ıssız yerlerden kurtuldum. " diyerek fısıldadım. Birisinin kolumdan tutup kendine çekene kadar kendimi huzurlu hissediyordum. Ama şuan çığlık atmıştım "Benim küçüğüm." dedi koca elleriyle ağzımı kapattı. Bu Selim'di.

" Selim" dedim toynaklarının ağzımdan çekince. " Ah unutmamışsın " iğrenç bir kahkaha attı.

. " Deniz Güney ile aranda ne var çabuk öt" ah öküz.

" O benim sevgilim!" dedim dik durdum kendimden emin bir şekilde. Yalan değildi kabul etmiş olsam öyle olacaktım bende kabul edeceğime göre sorun yoktu." O bağımlıyla mı ? " dedi kahkaha attı. Bu çocuk oksijen israfı cidden , uzamış kirli sakalları, sigaradan sararmış dişleri ve leş gibi kokan nefesi. Mide bulandırıcıydı.1

" Evet ne olmuş? " ellerimi göğsümde birleştirdim. " Uyuşturucuya para bulamazsa seni bile satar " dedi. Hızlanan yağmur asit görevi yapmaya başladı birden. Bütün vücuduma asit yağmur yağıyor gibiydi. Nefes alırken canım yanmıştı, düşünmeden tokat attım. Birden yumuşak çehresi sertleşti şuan psikopat bir katil olarak görünüyordu. Elimi tutup bükerek arkaya aldı bedeni bana bastırınca neredeyse mide öz suyun ağzıma gelecekti. " Lanet herif bırak beni şerefsizz!"

" Benimle çıkmaya devam etseydin altımdayken canının fazla acıtmazdım! Seni uyuşturucu için bile paylaşmam ben!" dediği an gözlerimden alev çıkacak sandım. Kimdi o namusuma laf atacaktı , topuğumun yardımıyla kaval kemiğine sert bir şekilde vurdum. Acıyla inlerken elinden kurtulmaya çalıştım. Filin fareden kurtulması kadar imkansızdı yaptığım şey.

" Sen istedin bunu " dedi denize yaklaştırmaya çalıştı. " Atıyım mı lan seni bücür?"

"SELİM BIRAK KÖTÜ OLACAK. BUNUNLA KORKUTAMAZSIN PİÇ KURUSU! YALVARMAM SANA !" dediğimde sadece kahkaha attı. "Denizin de gelemez ki o şuan evde uyuşturucu bekliyor " dedi masum ses çıkarmaya çalışarak. Sakinleşince konuşmaya başladı,

" Çünkü malı ben verdim onun arkadaşına "

" Torbacısı mısın?"

" Evet güzelim " dedi burnunu kulağıma dayadı fırsattan istifade ger kafa attım. Sendeleyerek geri çekildiğinde elimi bıraktı. Canım çok fazla yanıyordu kesinlikle burkmuştu hayvan! " Ama sende çok oldun " dedi tokatı yapıştırdı ve etkisiyle yere düştüm. Sol yüzüm yağmura inat yanıyordu. Bu ne lan gelen geçen tokat atıyor, tokatçı başıyız sanki!

" İt soyu kızı bıraaaak! " sesiyle başımı kaldırdım. Bu Tunç'du, onu göreceğime hiç bu kadar sevinmedim. Selim eğildi saçlarımdan tutarak kaldırdı. " Aaahhh " diye bir çığlık koptu dudaklarımdan..

" Bırakmazsam ne olacak ? " dudaklarını büzerek , Allah'ım sanırım kusacağım. Tunç 3 4 metre mesafe kalırken durdu. " Deniz az kaşımız seni ! Bende nerden tanıyorum bu adiyi diyordum ! "

" Deniz Deniz Deniz o madde bağımlısı ne yapabilir ? Kendine hayrı yok. Veli bir güzel benzetmiş. " dedi saçımı ellerine doladı geri çekti yüzümü yüzüne yaklaştırdı. " Gece'ninde bir güzel dayak yemesine sebep oldu. "

" Deniz'i sen ispiyonladın ! " diye bağırdım.

" Evet fıstığım. " derken debelenmeye başladım tekrardan.

" Hadi ama Tunç gel kurtar yengeni,"dedi iğrenç bir sesle. Dengede zor duruyordum, Tunç üzerimize koşmaya başlarken gözlerim korkuyla açıldı. Selim beni bıraktı ardından Tunç'la denizi boyladı. Soğuk su nefesimi kesmişti, dalgalar yüzünden akciğerlerim tuzlu suyla doldu. Batıp çıkarken Tunç'un Selim'e vurduğuna şahit oluyordum. Bu sahneyi tekrar yaşayacağım aklımın ucuna gelmezdi. Ciğerlerim oksijen için yanıp tutuşurken bulduğu tek şey tuzlu su oluyordu. Yaşamak için çok sebebim vardı bu sefer ama gücüm yoktu. En yukarı çıktığımda dev dalga beni fırlattı betonla birleşen başım birden sızlamaya başladı. Koyu mavi olan denizi kırmızı kan boyamaya başladı ve sonunda ciğerlerim pes etti...

***

Gözlerimi kırpıştırırarak açtğımda ölmediğimi farkettim. Ağzımda oksijen maskesi ve o doktor. (yine)

" Gerçekten ciddi misiniz?" dedim belkide fısıltı halinde çıkmıştı. Doktor gülümseyrek bana baktı. Çok sevimli duruyordu şuan. " Efser Hanım hastanemizi beğendiyseniz sizi yatırabiliriz gidip gelmekle yorulmayın. " diyerek alay etti. Doktorum espiri yaptığını sanıyordu cidden sanıyordu. Ya milletin doktorları yakışıklı falan benimki dede. Bide espiri anlayışı kötü bir dede.

Gözlerimi devirmekle yetindim. " Sabah kontrolünden sonra çıkabilirisiniz.. " diyerek odadan çıktı. Tunç'la yalnız kaldık ve ben hastane kıyafetleriyleydim. Maskeyi çıkarıp oturma şeklini alırken Tunç hemen yardım etti. " Mahçup oluyorum ama " dedim boğazım acımaya başladı. " Ne alaka bu halde olmanının sebebi benim, kurtaramadım yenge özür dilerim" sadece yenge kelimesi dikkatimi çekmişti. Şapşal gülümsemeden önce ayaklandım " bana kıyafet bulabilirmisn ? " dedim çünkü benimkiler hala ıslaktı.

" Merak etme bir hemşire var dibi düştü bana " diyerek göz kırptı, koluna vurdum, "Koyun can derdinde kasap et!" dediğimde kahkaha attı.
" Pınar ne oldu ?" diyince şapşal şapşal sırıtmasından anladım. " Anlatıcam ama sana kıyafet bulalım hasta kıyfetleriyle fazla çirkinsin." şuna bak salak!

***.

Odanın ortasında duruyorduk saatim gelip bir an önce burdan gitmek istiyordum.

" Deniz seni uyuşturucu almaya mı gönderdi?" morali bozuk bir şekilde başını salladı. " Haberde veremedim telaşdan Allah'tan suya dayanıklı telefon." dedi.

"Selim nerde peki?"

" Oda hastanedir herhalde " derken kapı pat diye açıldı..

" Ecdadını siktiğimin lan okunmuş pezevenk nerdesin? " diyerek boynuna sarıldı Deniz. Onu ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.

" Abi nasıl buldun? " dedi şaşkınla belkide Deniz burda olduğumdan beri haberi yoktu. Gözü bir şey görmüyor gibiydi.

" Gps yokmu mal telefonuna baksana illa bir yerlerine mi sokmak gerek telefonu ?" yüzüne yumruk. Korkuyla Deniz'in koluna yapıştım Can ise kavgayı seyrediyordu.

" Bırak lan! " dedi kolunu salladı. " 6 sattir mal bekliyorum 6 saaat !" dedi bir yumruk daha attı. Kendimi çok pis suçlu hissediyordum. " Deniz yeter !" diye bağırdımda başım tekrar sızlamaya başladı. " Ge – gece ne işin var burada?" dedi Tunç'u bıraktı. Benim yüzümden dayak yemişti bir an fazlalık olduğumu düşündüm dünyada. Gereksiz bir insanım sanırım.

Deniz yüzümü avuçlamaya çalıştı ama elleri izin vermedi, zangır zangır titriyordu..Ellerine baktığımı anlayınca birden kendini geri çekip duvara yumruk attı. " Tunç beni götür buradan!" dedi, koluna yapıştı. Tunç kendini yumruklayan Deniz'i hiç düşünmeden alıp çıkardı odadan. Yatağın başlığına tutunarak oturdum. Olayları kavramaya ve sakinleşmeye çalışıyordum. Can yanıma yaklaştı başımı kendine yasladı " Ağla ağla içine atma!" dedi bir abi gibi.. "Götür buradan beni !" diyiverdim. Hıçkırıklarım arasında, bana sıkıca sarıldı. Kıyafetlerimin olduğu poşeti aldı, sarılarak hastaneden çıktık.. Beni yavaşca koltuğa oturttu kendiside hızlı bir şekilde sürücü koltuğuna geçti.

" Neler oldu yine düşemeyi becerdin? " dedi konuyu değiştirmek için, dikkatli bir şekilde arabayı sürüyordu. İçimdeki sesi dinleyip emniyet kemerimi bağladım, kötü birşey olacak gibiydi.

" Dün gece Makbuş'un yanına gidecektim , başıma birşey gelmesin diye ana yoldan gideyim dedim, Selim ayısıyla karşılaştım. " dediğimde direksiyonu sıktı. Beni düşündüğü belliydi. " sonra kavga ettik iğrenç itamlarda bulundu bende tokat attım oda bana attı. bu sırada Tunç yetişti derken hep birlikte suyu boyladık haaaaaaa haaaaapşuuuu! " lafım hapşırılıkla kesildi.Şifayı kapmıştım kesinlikle!

Can'da bana peçete uzatmıştı. Burnumu silip konuşmaya devam ettim. Galiba dün gece şifayı kaptım, uyandığımda yine hastanedeydim."

" Eve bırakayım seni o zaman bu arada hiçbir şey almadan neden evden çıktın ? "

" Hayır hayır eve gitmeyeceğim, Makbuş'a gitmem gerek. "

" Üstünü değiştir bari hemşire gibi ortalıktasın. " dedi bir bana bakıp bir yola bakıyordu.

" İşte devre burda sen giriyorsun bana borç vermen gerek kıyafet alayım. "

" Para önemli değilde neden ? "

" Nur'la kavga ettik, bir süre eve gitmek istemiyorum. " dediğimde aniden fren yaptı emniyet kemerim olmasa kesinle camdan fırlardım. İyi ki içimdeki sesi dinlemişim " Çift olarak bana kastınız var biri tokat atar biri camdan fırlatmaya çalışır. " dediğimde dilimin ucunu ısırdım. Gevezeliğimin boyutu yok !

" Ne dedin sen? " dedi sert bir şekilde.

" Saçmaladım ya kafamı vurdum ya devreler yandı kül oldu benim. " diyerek kıvırmaya çalıştım. " Pekala Nur'a sorarız. " dedi ciddi bir şekilde. Bense Nur'dan uzak durmak için elimden geleni yapmaya çalışıyordum. " Iıııııhhh deli ediyorsunuz siz beni cidden! " diyerek gözlerim devirdim. " Dinliyorum? " dedi geri yaslandı.

" Dün Saliha'la oturuyorduk.. Salihayı görmezden geliyormuş buda onun canını sıkmış bende neden böyle yapıyorsun diye sormaya gidiyordum. Aykan'la dünü tekrarlayalım dedi o adamın şereften yoksun olduğunu kendini bana anlatmıştı. Telefonu alıp kapadım ben ona bağırdım o bana bağırdı. Can'a bunu yapamazsın dedim falan derken tokat attı evi terkettim sonrasını biliyorsun." diyerek yavaşca başımı geri yasladım hiçbir şey demedi sonra alışveriş merkezine gidip ucuz birşeyler aldım. Kıyafetleri değiştirdim bir tane de bere alıp başıma geçirdim, başımı görmelerini istemiyorum. Can'ın tepkisiz olması korkutmuştu.

Can beni üniversitenin önünde bıraktı kapıyı kapatmadan," Teşekkür ederim en kısa sürede ödeyeceğim. "

" Geri falan ödemiyorsun. " dedi cebinden bir kare kırmızı kadife kutu çıkardı bana uzattı. " Hepsi abisinden kardeşe küçük bir hediye, " diyerek kapıyı örttü ve gaza bastı. Can monttan ayakkabıya kadar almıştı ve şuan ona mahçup olmuştum. Gülümsemekle yetindim. Montun büyük cepleri olduğu için bunu seçmiştim hediyeye bakmadan cebime koydum çünkü küçük bir intikam alacaktım. Deniz'in tavırlarını sonra düşünecektim.

Hızlıca kantine doğru yürüdüm, tahmin ettiğim gibi Saliş'im kahveyle beraber kitap okuyordu. İlahiyat ezber işi , ezber için bol kitap okumak lazım.

Arkadan sessizce yaklaşıp " Böö" dedim kulağına doğru o yerinde sıçrarken gülmekten yere düşecektim.

" Saliha ahahhahah saliha suratın ahahahah " diyerek zor sandalyeye oturdum.

Ben böyleydim işte acılarımı bastırmak için gülerdim. Gülecek bir şey yoksa gülecek şeyler arardım. Acı en güzel gülerek hissedilirdi.

" Allah iyiliğini versin mandaaa ! " sinirli hali bile ısırmalık şebek yaa.

" Özür dilerim betin benzin attı. " gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırıyordum. O da gülümsemeye başlayınca kendimi tutamadım.

" Dün geceden beri nerdeydin ? " dedi kahvesinden yudum alırken.

" Başıma neler geldi bir bilsen. "

" Bela çeker yazdıracağım alnına yine ne oldu? "

" Bana kahve al , gidelim anlatcam " olumlu bir şekilde başını salladı kahveyi getirirken bir numaralı sürtüğümüz içeri girdi. Simge Savcı, benim olana sahip olmak isteyen eceline susamış kadın.

Deniz bana onları dememiş olmasaydı belki bu kadar cesaret etmezdim. Yalan ! Kesinlikle yapardım. Ben kıskançtım hemde fazlasıyla.

" Benle gel " diyerek göz kırptım. Elindeki sıcak kahveyi aldım. Yavaş yavaş yürümeye başladım güzelim krem mini elbisesi gidecekti yazık. " Ciddi misin? " dedi endişeli bir şekilde. " Çok eminim hemde "

" Disiplin kuruluna gidersen?"

" Merak etme orası bende, " Simge havalı yürürken ve telefonun içine girdiği için yaklaştığımı farketmedi. Tam çapışacak kadar yakınken kahve hızlıca üstüne döktüm. Elindeki telefonu çığlıkla yere düşürdü. " Yandımmm! mal mısın? " diye bana bağırmaya başlarken telefonu dikkatimi çekti. Onun bağırması yada etrafın meraklı bakışları şuan umrumda olmazdı. Deniz'e mesaj atmıştı yine yine. Deniz görmüş ama cevap vermemişti.

" Üzgünüm canım telefona o kadar girmişsin ki farketmedin! " sinirle bana bakıp telefonu elimden çekti. " Aptal sen baksaydın o zaman " dudaklarımı büzdüm.
" Yandın mı yoksa " dedim süt dökmüş bir kedi kadar masum bir şekilde. Elbiseyi sünnet çocukları gibi turarak güldü " Efser sen nasıl sayısal yapıyorsun bu zekayla? " diyerek dalga geçti. Gülerek dudağımı ısırdım. " Canım ben bu zekayla boğazini kazandım ama hocam yüzünden yanlış kodladım senin gibi parayla değil kapiş ? "

" Kesin öyledir. " dedi alayla, millet etrafımızda toplanıyordu bu arada.
" Kuzum ama herkes dersi geçmen için neler geçirttiğini biliyor ?" dediğimde oo nidaları yükseldi. Saliha çekiştirmeye başlarken kolumu çektim, bir adım atarak yaklaştım. " Sevgilimi rahatsız etmekten vazgeç çocuk seni engelleyecek görüceksin sonunda. "

" Deniz Güney senin sevgilin mi ? " olumlu şekilde başıma salladım. Kulağına yaklaştım ( ah bu uzunlar !) Masum bir kız gibi görünebilirim ama sevgilime yaklaşırsan içimdeki seri katille tanışabilirsin güzelim? " diyerek fısıldadım. Arkamı dönüp gidecekken durdum. Omzumdan ona baktım " İlk ve son uyarım canım, anladın sen. " diyerek göz kırptım. Masum olduğumu söylememiştim, hiçbir zaman.

 

" Efser düşmanın olmaktan korkuyorum. " dedi Saliha endişeli bir sesle.

" Hakketti."

" Kızı haşladın ne yaptı ki? "

" Deniz'i rahatsız ediyor. "

" Sen kıskandınnn" dedi güldü " 1 saniye siz sevgilimisiniz ? Kabul ettin mi yoksa dün akşam Deniz'le miydin ? Tövbee "

" Susmayı denesene kızım. " derin nefes alıp başımdan geçenleri anlattım. Dediklerim bittiğinde Makbuş yerine gelmiştik. Yardıma gitmem gerekiyordu.

" Bela çeken diye boşuna demiyorum. " dedi ağzı açık beni dinlemişti. " Başın çok acıyor mu ? "

" Hayır ama sanırım grip olacağım. "

" Aman dikkat et. "

" Saliş bana çanta kitaplarımı ve telefonumu getirir misin ? "

" Orası seninde evin. "

" Nur'la konuşmak istemiyorum "

" Tamam canım, nasıl istersen." el sallayarak uzaklaştı.

***

Makbuş'a sarılıp biraz duygusala bağladım, Pınar çatlağı bugün izinli olduğu için gelmemişti banada ulaşamayınca kendisi koşturmuştu. Zavallı kadıncağız, onun en çok alçakgönüllüğünü seviyordum. Siyah örnüğün cebine kalemle sipariş kağıdını sıkıştırdım.

" 7 numaralı masaya 2 sade kahve, "

" Pınar'a alıştım ama o olmayınca başım ağrımıyor. " dedi gülümseyerek, ben gevezeydim kabul ama o patavatsızdı.

" İyi kız art niyeti yok." Makbuş gülümsemekle yetindi siparişleri verdi. Müşterilere kahveleri ikram edip hızlıca Makbuş'un yanına döndüm eğer müsait değilse bir kaç gün otelde falan kalırdım.

" Şeyy Makbuş ben sana birşey demek istiyorum." Birinde bir şey istemek neredeyse ölümdü ya . Ben inanıyorum kesinlikle kişilik bozukluğu var bende. Herşeyde dik başım dediğim dedik bazen utangaç çekingen biriyim. Doktora gitmem şart kesinlikle !

" Dinliyorum kızım." dedi sevecen bir sesle Makbuş.

" Bakar mısınız ? " seslenmişti biri... Bu ses Esra ! Başımı o yöne çevirdiğimde oydu gelmişti ! Bu kadar zamanda burnumda tütmüştü.

" Esraaa! " diyerek boynuna atladım. İkimizin düşmemesine son anda eniştecim engel olmuştu.. Ruh halimin hızına ben bile yetişemiyorum, deliyim biraz kabul..

 

 

Loading...
0%