Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm

@uykuluhatun

Gözlerimi kapatıp bugünleri olanları düşünmeye başladım, hayatımda ekşınsız bir gün yoktu. Hergün illa birşey olacaktı , helede bugün Deniz mal yüzünden en yakın arkadaşını dövmüş ve beni ittirmişti. Can , Nur'un yaptıklarını öğrenmiş ama tepki vermemişti. Neden tepkisiz kaldığını merak ediyorum ne düşünüyor ne yapmak istiyor hiç bir fikrim yok.. Bugün süpriz yaparak gelen Esra'm , nasılda özlemişim. Yeni evli olmasalar 2 gün falan onlarda kalabilirdim. Esra üzülmesin diye Makbuş rahatsız olduğu için yanında duracağımı söylemiştim.

Makbuş'a emrivaki gibi olsada yanında kalmam için çok ısrar etti. Başımdan geçenleri hiç atlamadan ona anlattım, Deniz'in davranışlarına sinir olmuştu. Omzuna yaslanarak ağlamıştım sonra başımdaki yaraya pansuman yapmıştı. Akşam yemeği yedikten sonra beni Deniz'in odasına postalamıştı.

Deniz'im odası kendine has odun kokusuyla beraber ter ve havasız kokuyordu, doğruyu söylemek gerekirse.

Camı 10 dakika havalandırmam üşümeme yetmişti.

Geniş bir odaya sahipti , karyolanın ucu kapıya doğruydu. Solunda cam ve baş ucu çekmeceleri vardı, hani ona sarılırken uyanmıştı ve ben pat diye düşmüştüm. Oda yerde ne arıyosun dediğinde halı beni özlemiş demiştim sonra abajuru kırmıştım... Ah Allahım manyağın tekiyim ben gerçekten!

Yatağın sağ tarafında kalan camlı bir dolap, içinde cdler kitaplar vardı önünde ise lacivert bir gitar. Diğer fotoğraf makinaları vardı. Bütün kendine özel eşyalarını sağ tarafına koymuştu. Solunda ise gardolap ve tek kişilik bir pofuduk koltuk.. Yanına uzandığım anı düşünmeye başlıyınca gülümsemeye başladım.

" Geldiler herhalde ne gülüyosun, " diye güldü Makbuş.

" Birşey yok. " diye mırıldandım ağzım kurumuştu.Yüzüme garip bir şekilde baktı. Elini yanaklarıma koydu. "Gece yanıyorsun!" dedi çıktı odadan kısa bir süre sonra ateş ölçerle geldi.

" ateşin 39 doktora gidelim hadi kalk! "

" Doktor dede bu sefer dellendirir beeenii, ban banyoya gideliim " ayağa kalkmaya çalıştım. Belimden tutup kendine çekti. Gözlerimin içi alev alıyor gibi yanıyordu, bedenim sırılsıklam olmuştu ve delice susamıştım.

Makbuş buz gibi suyu doldururken ona sarıldım. " Beni onun içine sokma yalvarrım donuyorum zaten! " gözlerim yarı açıktı ve başımı tutmak kolay olmuyordu.

"canımın içi su ılık, doktora da gitmiyorsun! " dedi kıyafetlerle yavaşca küvete itti. Dudaklarımdan kaçan çığlıklara engel olamadım, bütün vücudum titremeye başladı. Soğuk su vücudumda jilet görevi görmeye başlamıştı. " Güzelim az kendine gel ben sana kıyafet getireyim. "
Başımı titreyek salladım, bütün kıyafetlerimi çıkarıp sonkez duş aldım titreye titreye Deniz'in odasına gittim. Saliha'nın getirdiği iç çamaşırları hemen üzerime geçirdim. Yatağım üzerine bırakılmış bol kazağı giydim. Eşofman altını almak için arkama döndüğümde kapı birden açıldı. Arkamı döndüğümde çığlık attım Deniz eliyle yüzünü kapattı.

" Yemin ederim giyiniksin bir şey görmedim. "

" Ya bir de giyiniksin diyo! " ateşim düşmüşken bir daha çıkmaya başladı. Saliha hanım sağolsun gündelik kıyafetler getirdiği için bende üç beden büyük eşofmanı ayağıma geçirdim. Deniz arkasını dönmüştü. İpi sıkıca bağlayınca dizlerimin ucuna kadar gelmişti.

" Giyindim. " dedim durgun bir sesle. " Özür dilerim ben "

" Önemli değil " dedim ,sonuçta düğünde daha kısa bir elbise giymiştim. Saçlarımı kurulamaya çalıştım, hastalık beni halsizleştirmişti. Kolumu kaldıracak halim yoktu.

" Dur ben kurulayım otur yatağa. "

" Kırmaktan başka birşey becerebiliyor musun ? " dedim iğneleyici bir şekilde. Yatağa oturdum sırtımı ona döndüm oda yanıma oturunca yatak biraz çöktü. Bana cevap bile vermemişti. Eğilip çekmeceği karıştırdı bir tarak çıkardı.

Saçlarımı bir yandan tarayıp biryandan kuruluyordu. Bir süre saçlarımı bu şekilde dokundu. Gözlerim kapandı kapanacaktı sayesinde mayışmıştım güzel bir uyku uyuyacaktım. Tarağı ve havluyu kenara bıraktı. Saçlarımı yavaşca yanıma koydu kolumu boynuma doladı ve geri çekti.

Kalbim şimdi çıkacaktı, yarıcak orayı ve fırlayacaktı. Şuan kalbi tutup ümüğünü sıkmak istiyorum.

Sırtım bedenine yasladı, saçım olmayan omzuma çenesini koydu.

" Hastane olanlar için özür dilerim bunun pek faydası olacağını sanmıyorum ama yapmamam gerekiyordu. Seni orda olduğunu bilmiyordum.

Ben uyuşturucu bağımlısıyım bunu inkar etmedim hiçbir zaman, sadece sana belli etmek istemedim. Benim her şeyden önce uyuşturucu vardı. Sonra sen damladın hayatıma, yeşillerin siyahıma anlam kattı. Ben lanet beyazdan başka bir şeye daha bağımlıyım, sana.. Biliyorum bunları demeye sana aşık olmaya hakkım yok. Ama sana olan aşkımın sevgimin sonu yok. "

Beynim resmen akmıştı. Düşünemiyordum ağzımda kelimeler yuvarlanıyor ama birleşip cümle olamıyordu. Aşk bana çarpmış hatta kafa göz girmişti.

Deniz'i hayatıma girmesi aşktı, uyuşturucu bağımlısı olmasıda bana kafa göz giremesinin bedeliydi.

" Deniz, " sesim titremişti, ne diyecektim ? Ben bağımlıyım dediğinde verdiğim tepki onu şaşırtmaya yetmişti.

" Bir şey söyleme Efser. Bırak kalbimin çığlıklarını son vereyim. Hayatımdan kovarken bağıra çağırda dur dediğini anlatayım." gözlerimi kapattım bu adam bana iyi gelmiyordu. Kalp ve nefes alışım düzelsede içimdeki huzur heyecana dönüyordu. " Senin sakarlığın benim hayatım oldu farkında mısın ? O gün bana çarpmasaydın ben bugünde uyandım diye sevinemezdim. Bencil hayvanın biriyim ama beni sevmene ihtiyacım var " dediğinde birden döndüm , dizlerimin üzerine kalkıp boynuna sarıldım.

" Senden vazgeçmeye niyetim yok Deniz Güney. " dediğimden başını göğsümün üzerine koydu. Saçlarına parmaklarımı geçirip koklayarak öptüm.

" Gecem.. "

" Hıı " dedim odun kokusunu çekerken.

" Biz şimdi sevgili miyiz ?" dedi masum bir şekilde . Ondan ayrılıp gülmeye başladım.

" Bilmem düşünmem lazım, " dedim parmağımı dudağıma koyup düşünüyormuş gibi yaptım. Deniz karnıma elini koydu ikimizide yatağa düşürdü.

Bizim kahkahlarımızla Makbuş içeri girdi, yerin dibine girdim.

" Allah iyiliğinizi versin birşey oldu sandım! " dedi elini kalbinin üzerine koydu.

" Eşşek sıpaları sizi hadi yemeğe, " diye ekledi, gülerek kapıdan çıktı. Deniz'in kollarında zoraki bir şekilde kurtuldum. Bana verilen kazağın kolları ve eşofman baya uzunlardı.

Yürümüye başladığımda Deniz'i gülmesi duydum. " Ne varr ya! " dedim hafif dudak büzdüm.

" Penguen gibisin ufaklık " gülümseyerek dil çıkardım. Onu arkamda bırakarak yürümeye başladım. Merdivenlerden inerken birden havalandım küçük bir çığlıktan sonra Deniz bildiğin tek koluyla merdivenlerden indirmeye başladı.

Bildiğiniz çanta gibi taşındım , bu bir hakaretti. Kollarımı göğsümde birleştirm hafif başımı yukarı kaldırdım. Şuan ölesiye gülmek istiyordum hatta durun kabile dansı etmek istiyorum !

Rüya değildir bu da ? Öyle birşey olursa kesinlikle Deniz'i pataklayacağım !

" İndirsene ya Makbuş'a rezil oluyorum! "

" Seviyorum lan bırakmıyorum ." gülmeye başladım. Salak bu ya yeminle.

Yere bıraktığında belimde sarılınca huylandım sırtım bedenine dayanınca yanağıma öpücük kondurdu.

" Aşk diye seni bilir , seni yazar , sen diye okurum yeşil göz. " dedi saçlarımı kokladı.
" Benim kiraz kokulum, gönlüme hoşgeldin kusura bakma etraf biraz tozlu. " dişlerim gözükecek kadar sırıttım.

" Bırak beni deli, filmlerden alıntı yapıp değiştiriyosun!" dediğimde ondan ayrılmış mutfak masasına oturmuştum.

" Olsun ilk ben değişik söylüyorum var mı itirazın ? "

" Benim var " diye araya girdi Makbuş. " Efser Hanım çorba bitecek sonra yatağa ve sen Deniz Bey daltonların yanına. "

" Anne yaa ben senin yanında kalmak istiyorumm. " diye hayıflandı.

" Tabi ateşle barut aynı çatında kalır, Deniz yemekten sonra gidiyorsun. " dedi çorbasını doldurdu ve oda oturdu.

" Özür dilerim benim yüzümden yatağına yatamıyorsun, " dedim. Bende babamın evi gibi yerleştim herifte haklı.

" Kızım sen bu sıpaya bakma. Sen olmasan kalmazdı beyfendi otel gibi kullanıyor evi " dedi çorbasından bir kaşık aldı.

" Mercimek çorbası sever misin ? Tarhana kalmamış. "

" Bayılırım Makbuş " dedim önümdeki limonu alıp sıktım. Ekşi ekşi çok iyi oluyordu.
Çorbayı içerken yanmaya başladım, çorbanın baharatları iyiydi ama sıcak basmıştı. Makbuş elini alnıma koydu.

" Teri atmaya başlamışsın , bitir doğru yatağa."

" Çorba yetti Makbuşum ellerine sağlık çok lezzetliydi. " dedim gülümsedim. Sandalyenin arkasından sarılıp yanağını öpücük yağmuruna tuttum.

" Hastayken daha deli bu kız ya. " dedi ellerimi tutup öptü. Annemin bana göstermediği şeyi Makbuş göstermişti. İlgiyi..

" İyi geceler size " diyerek mutfaktan çıkıcaktım. Deniz elimi tuttu.

Yanağını gösterdi, edepsiz ya ! Makbuşun yanında tövbe. Yanağına hafif tokat atınca Makbuş'la birlikte kıkırdamaya başladık.

" Bırakmam. " dedi ciddi bir şekilde.

" Peki gözlerini kapat öyleyse, öpünce bırakacaksın. " başını olumlu bir şekilde salladı , gözlerini kapattı. Makbuş'a kaş göz işareti yapınca demek istediğimi anlayınca eğilip yanağına öpücük kondurdu.

Deniz'de dediğini yapıp elimi bıraktı, fırsattan istifade koşmaya başladım. Merdivenlerden kolay çıkmak için paçalarımı tuttum.

" Atom karınca bekle beni !c" sesiyle arkama döndüğümde Deniz neredeyse bana yetişiyordu. Kalbim hızlandıkça hızlandı nefesim kesik kesikti, son anda odaya girip kapıyı kitlediğimde gülerek aşağı kaydım. Deniz bir kaç defa kapıyı yumruklasada ses çıkarmadım. " Uykusuz kalcam açsana kızım. "

" Kızım dedi ya! "

" Güzel gözlüm aç, "

" Gider misin Deniz'cim? "

" Denizcim diyen ağz- " lafını tamamlamasına izin vermedim.

" Öhööö "

" Seni terbiyesiz !" diye bağırdı ama sesi neşeli geliyordu. Bir kaç pat küt sesler gelince

" Anne ayıp oluyor Gece'nin yanındaa anne! " Deniz kapının önünden kızgın bir şekilde ayrıldı kesinlikle terlikle dövmüştü. O iyi yapmışsın Makbuş ellerine sağlık ! Kadının yanında öp falan edepsiz.. Deniz'i görmek için pencereye koştuğum, oda evde yüzü asık bir şekilde çıktı beni görebilsin diye perdeleri çektim o da zaten benim olduğum pencerelere baktı. Gülümsedi, gülümsedim.

İşaret parmağını sallayıp göz kırptı, omuz silkince güldü , bende perdeleri kapattım. Bu gece Deniz'imin yatağında, kokusuyla uyuyacaktım ama ilk olarak kabile dansı ! ( aklınızda saçma salak bir dans canlandırabilirsiniz. ) Bir süre etrafta tepindikten sonra derman kalmadı bende, hala hastaydım. Deniz'in yatağına uzandım. Oldum olası ağır yorganları sevmezdim , boğarlardı beni bu sefer sesimi çıkarmadım.. Teri atmak için sıcaklık lazımdı, sıcaklık içinde çekik gözlümün yorganı.. Yorganı boğazıma kadar çekince her tarafım onun kokusuyla doldu. Burnumdan derin nefes alarak kokusunu çektim, doyamıyorum ki! Ciğerlerim her defasında daha çok istiyor ! Suç bende değil bu kadar güzel kokmasaymış, hıh. Dudağımı ısırarak gülmeye başladım. Yorganı ağzıma kadar çektim ayağımla yatağa vururken sevinç çığlıkları attım. Ah aşıktım baştan aşağı sırılsıklam hemde ! Ağzım kulaklarıma varmıştı, sırıtmaktan. Bu kadar gülümsemek elmacık kemiklerimin acımasına neden olmuştu. Umrumda mıydı ? Tabi ki hayır ! Cenin pozisyonu alıp yastığını sarılarak yatmaya başladım , gözlerimi kapattığım an kahkahalarımız kulaklarıma doluşuyordu. Senin sakarlığın benim hayatım oldu farkında mısın demişti, kalbim tekrar hızlandı nefes alışverişim bozuldu. İlk deda sakar olduğum için gurur duydum. İçim içime sığmıyordu yahu ! Nasıl sabah edecektim ? Belki bu kadar acı çekmemi ödülü Deniz Güney'di belkide daha çok acı çekmeme sebep olacaktı kim biliri...

 

 

**

Deniz'den

Kafayı bulduğumda bu kadar mutlu olduğumu düşünmüyorum. Nedensizce sürekli sırıtıyorum ve aklıma Gecem geliyor.. Utanması , utandığı zaman sararan gözleri.. OFFF! Öpmelik dudakları! Bir kadın bir tişörtle nasıl seksi olur demeyin oluyor lan ! Sanırım bundan sonra onun giydikleriyle uyuyacağım zira aklımdan çıkmaz o görüntüler. Biz sevgiliydik oğlum sevgili! Kapıdan girerken ıslık çalmaya başladım, sonra gece ıslık çalmanın iyi olmadığı aklıma gelince duraksadım. Ayakkabılarımı çıkarıp yavaşca kapıyı örttüm gördüğüm manzarayla içimdeki mutluluk kenara çekilip üzerini sıkıca kapattı, Can dostum perişan haldeydi.

" Oğlum yine dağıtmışsın. " diye söylendim, sehpanın üzerinde sigara bulmayı umut ederek.

" İyiyim bir şeyim yok bara gidelim ama "

" Lan yavşak 6 bira içmişsin daha fazlasını nereye sokacaksın ?" dedim sert bir şekide sonra boynumu kıtlattım ah nasıl rahatladım anlatam. Demek ki bu gece bana iç ki yoktu Can'a bakıcılık yapacaktım.

" Lan sen Tunç'dan daha orospusun bırak kendim giderim, hala kendimdeyim ben ! " diye hırladı. Burnunun gitmesi yok mu bu çocuğun!

" Gevşek gevşek konuşma it , yürü gidiyoruz ama kavga çıkarırsan dokunmam yemin ederim yersin dayağını" diye alay ettim.

****

Çalan şarkıya ayak uydururken eroine ihtiyacım olduğunu hissettim. yüzümü yıkıyormuş gibi elimi gezdirdim, boynum kaşınmaya başladım. Kriz geçirmeme az kalmıştı, nefesim sıklaşmıştı. Kendime gelmem gerekiyordu çünkü Can kendini kaybetmişti, bir saatir içiyor ve Nur'un gülüşlerini dinliyordu.

Nur utanmanda karşına geçmiş Aykan pezevenkiyle dans ediyordu. Bir saattan fazla daha dayanamazdım ama Can'ı burdan götürmek nasıl olacaktı bilmiyorum!

Bıyıklarımı ve çenemi kaşıyıp ayağa kalkcaktım ki Can benden önce davrandı. Nur dans etmeye başladığında konuştuğu adam ona sürtünmeye başlamıştı.Nur bundan memnun değildi, adamı ittirmeye çalışırken Can tek eliyle çekip bir yumruk geçirmişti, aslanım benim! Onun yanına ne zaman gittiğini anlamamıştım.

Demez olaydım adamda ona geçirdi, lanet ! Can bu bir yumrukla yıkılamazdı. Dudağına silip adamın başını tutup dizine geçirdi sonra dizini karnına geçirdi. Ve tabi kazanan belliydi. Nur'un elinden tuttu yanımda hızlıca geçti. Görevlilere sorun olmadığını söyleyip çıkışa yöneldim. Can öne oturmuş Nur arkada bağrışıyordu. Ben şöför kısmına geçince susup dışarıyı seyretti, bu sessizlik iyi değildi Can neden bir şey yapmıyordu onun yerinde olsam bu kadar sakin kalamazdım. Benim hatun başka pezevenklerin kolunda yok canım!

Ya ben neden sinirlendim , Efserim öyle birşey yapmaz ki.. Efser Gecem Allahım ismin güzelliğine bak.

" Sanki senden yardım istedim ! " diye çemkirdi Nur. Nasıl samimiyetsiz bir kız, hiç sevmemiştim zaten. " Cevap vermeye tenezzül etmiyor niye kurtardın ki beni ?! " dediğinde daha fazla dayanamadım. Sahile yakınlaşmıştık zaten sağ çekip durdum. Arka kapıyı açıp bildiğiniz çekip çıkardım. " Ne sanıyorsun lan kendini ? "

" Abi boşver eve bırakalım, " diye araya girdi Can.

" Can sus ! Sen konuşmuyorsun ben konuşacağım. " diye bağırdım. Gözlerimi Nur'a dikmiştim. Kızdaki rahatlığa bak kollarını birbirine dolamış dalga geçiyor gibi bana bakıyordu.

" Sen varya nasıl bir kızsın ? Herkes peşinde pervane olsun istiyorsun. Çocuk sana aşık ama sen gözünün önünde neler yapıyorsun !"

" Ben yetişkin biriyim, ne yapıp ne yapmayacağımı sana sormayacağım. " elime saçlarıma geçirdim sinirden hasta olacağım zaten uyuşturucuda kullanmadım kriz geçirip şunu şuracıkta boğmazsam iyi !

" Hep sen kendine baksana Efser'in hayatını karartacaksın , senden daha iyilerine layık." dedi sakin bir şekilde. Şaşkın bir şekilde yüzüne baktım lafa başlamadan Can sözümü kesti yanıma geldi. " Bunu sen mi söylüyorsun cidden ? " dedi hafif kıkırdadı. "Tamam, ona tokat atmamalıydım ! lanet olsun bir anda - "

" Sen Efser'e tokat mı attın ? " dedim sert bir şekilde, Can kolumdan tutmuş geri çekmeye çalışıyordu. " Başına ne geldi haberin varm mı? " yok elimde kalacak ! Birden endişelenmeye başladı sanki önemsiyordu.

" Ona noldu iyi mi ? "

" Bu seni ilgilendirmez ! Bırak senden sevgili olmayı dost bile olmaz ! Yazık Can'a!"

" Sanki senden olacak ! " diyerek kendini savunmaya geçti.

" Biz Efser'le sevgiliyiz, çok da iyiyiz. " diye bağırdım. Çocuklar gibi yarışıyorduk! Can geri itti. " Yeter abi yeter. "

" Hadi içindeki zehri sende döksene " diye bağırdı Nur Can'a , şeytan diyor 43 numaralı ayakkabıyla ağzına tekme at ! Kadına şiddetinie karşıyı dua et! Hayatımda bu kadar gerizekalı bir kız görmedim ben.

" İçimdekileri dökersem kaldıramazsın Nur, zehrimin ise panzehri de yok geberirsin. " dedi bana göre baya sakin bir sesle. " Lanet olsun o gün keşke yiğenimi bırakmasaydım okula o gülüşünü görmeseydim. 4 ay boyunca takip etmeseydim seni. Biliyormusun seni sevmekten nefret ettim hatta iğrendim! " dedi lastiğe tekme attı. " hayatımda ilk defa aşık oldum, ama oda gereksiz birine. Evine bırakalım şunu bir dahada karşına çıkmam zaten bir daha karşılaşırsak bu kadar sakin kalmam." dedi arabaya bindi , tek kelime dahi etmeden oda geçti arkaya.

Ben arabayı çalıştırınca Can konuşmaya başladı, " Efser kadar cesur kadın görmedim ben Deniz, o benim küçük kız kardeşim gibi. O sana aşık eğer onu üzersen bende seni üzerim yemin ederim. o gün o yorgunluğuna rağmen geldi senle ilgilendi , onun değerini bil bazı insanlar için kolunu bile kıpırtmatmaya yetmez" dedi dikiz aynasından laf yerine ulaşmıştır diye düşündüm gülümsedim. Efser herkese kendini sevdirmişti. Ah benim içi dolu turşucuğum, atom karıncam. Nur'u eve bıraktığımızda sessizce indi, Nur'dan beklenmeyecek birşeydi. Eve geldiğinizde çoktan hava aydınlanmıştı. Tunç malı getirmiş keyfim yerine gelmişti. Kafam güzel olmadan Efulime mesaj atmak istedim, ilk günden trip atmasın bana bücürüm. Ah benim tripler kraliçem seni dudaklarını ısırırım.

Efulim ;

Bugün güneş daha güzel doğdu, bugün etraf daha bir güzel aydınlandı. sanırım bana öyle geldi yada hayatıma bir güzellik girdi. Günaydın yeşil göz bana ulaşamazsan merak etme, uyuyor olacağım..

***

" Uyaansanaa! " Tunç'un iğrenç sesiyle uyanmak nedir bilemezsiniz. Gözlerimi araladığımda , sehpada uyuya kaldığımı farkettim.
Başım kazan gibiydi, " Ne var Tunç? " sövmemek içim zor tutuyordum kendimi. Elimle gözümü ovup esnedim, Can koltukta tuhaf bir şekilde uyumuştu.

" Kahvaltı hazırlayalım beyfendilere , uyandırma servisi olalım. Yine yaranamayalım. Defolun gidin lan. " diyerek mutfağa yöneldi. " Aman trip at " diyince mutfaktan sade 'hıı' diye bir ses geldi. Allah Pınar'a yardım etsin, erkeğin tripçisi hiç çekilmez. Tunç'dan biliyorum.

Sehbanın üzerindeki içilmemiş suyu alıp ayağa kalktım. Can'ın üzerine bardağı boşaltacakken bir esnemek geldi, çıkan sesten ben tırstım. Can'ın üzerine birden dökünce sülalemle git geller yaşadı çocuk. Elimi yüzümü yıkadım , kahvaltıyı sesizce yaptık malum dün geceden sonra keyifsizdik.

" Can sen topla buraları sonra Pınar Efser gezeriz olur mu ? Kafan dağılır? "

" Ben iyiyim sap olarak sizinle gezmeyeceğim. " dedi çayını fondipledi Can.

" Pınar'la bu yavşak çıkıyor mu? " Tunç'a gözlerimi diktim.

" Yemin ederim çıkmıyoruz, sadece arkadaşız. " dedi, tabakları toplamaya başladı. " Ee Can Bey ? " dedim omzunu sıktım.

" Tamam tamam ya " diye sinirle söylendi.

" Duş alayım Makbuş'a gideyim üzerimi değiştireyim. " şimdi kafa güzel gitsem olmazdı. Duşa girip ılık suyun altında kendime gelmeyi bekledim. Yavaş yavaş kendime gelirken Efser'le olanlar aklıma geldi sırıtmaya başladım...

*

" Ben çıkıyorum 6 gibi buluşuruz Arif Usta'nın orada " dedim kapıyı çarpıp gittim. Cebimden çıkadığım sigara paketinden bir dal aldım, siyah zibboylada sigaramı yakmaya çalıştım. Neredeyde saat 5 olmuştu nasılsa birazdan çıkarlardı. Sigarada nefes çekerken nasıl olacağını düşündüm , tamam takıldığım kızlar olmuştu Efser gibi aşık olduğum bir kız hayatıma girmemişti. Çektiğim dumanın yavaş verirken tebessüm ettim.

Ona aşkımı ilan ettiğim gün bayılmıştı nasıl hatundu ama ! Telefonumu cebimden çıkardım sigaradan bir kaç nefes alıp yere attım.

Rehbere girip Efulim ismini silip 'Sultanımm' olarak değiştirdim. Sonuçta gönlümün sultanıydı. Efser Gece'den önce yaşamak için bir nedenim yoktu ama artık en önemli nedenim o.

Sesini duymam gerekiyordu,

Sultanım aranıyor...

" E-efendim" huzur seslim.

" Nasılsınız Gece Hanım? "

"İyiyim ya siz Deniz Bey" şuna bak hemen nasılda uyum sağladı bana.

"Seni özlemiş bir insana nasılsın diye bir soru sorulur mu atom karınca?" dediğimde kıkırdadı, o kıkırdayınca bende gülümsedim.

"Hımm" dediğinde dudağımı ısırdım.

"Hmm yaaa özledik işte yarım saate geliyorum almaya seni"

"Şey ben ben evdeyim ama " dedi durgun bir sesle.

"Makbuş'da mı ? Bu arada sana soracağım ben o olayları" azıcık maço olalım değil mi ama ?

" Hayır kendi evimdeyim , geri döndüm. Anlatacaktım ama mutluğumuz bozulmasın diye. Çünkü biz yeni şey olmuştuk" dedi devamını getirmedi.

" ne olmuştuk?" dedim neşeli bir sesle.

" Beni kıvrandırmaya bayılıyorsun çok kötüsün."

" Çok kötüsün diyen ağzınıııı varya "

" Oha ayıpcı" dedi kıkırdadı.

"Ayıpcı nedir kızım , sen beni sevgilim değil misin? " dediğim de sırıttığını farkettim.

" Tamam ben hazırlanıyorum görüşürüz sevgili" dedi telefonu yüzüme kapattı. " Kaç bakalım nereye kadar kaçacaksın. "
Sırıtarak telefonu ısırdım ceketimin cebine koydum.

Mutluluk yakındı ama ben bu hatunla mutsuzluğada varım.

 

Efser Gece'den..

Gülümseyerek uyanmak.. Onun kokusuyla onun yatağında..

Bu herif neden bu kadar güzel kokar ki..

Esneyip gülümsemeye başladım derin nefes alıp komidin üzerindeki telefonumu elime aldım mutluluğum 07.45 sayılarını görene kadardı. Uyumaya çalıştığımda zaten 2 buçuktu ! Uykusuz kalmaktan nefret ediyorum, telefona gözlerimi kısarak baktım.

Mesaj bölümüne girdiğimde onun mesajını görünce sırıtmaya başladım..

Romantik Ağacım ;

Bugün güneş daha güzel doğdu, bugün etraf daha bir güzel aydınlandı. Yada sanırım bana öyle geldi yada hayatıma bir güzellik girdi. Günaydın yeşil göz bana ulaşamazsan merak etme, uyuyor olacağım..

" Yaa ben bunu yerimm yaa " derken içeri Makbuş girdi.
"Hayır ola? Kim kimi yiyor sabah sabah? " dişlerimi göstererek sırıtım. " Güzel bir rüya gördümde Makbuş "

" Hadi bunuda ben yiyim bari, " dedi göz kırptı. " Gece'cim, üzerine 3 beden büyük gelen şeyleri çıkar hatta sen duş al gece 4 gibi baya terlemiştin. " dedi anne şeflatiyle.

Ayağa kalkıp yandan Makbuş'a sarıldım " Sen sen " dedim öpücük yağmuruna tuttum " Benim her şeyimsin Makbuş "

Elimi tutup öptü " Hadi deli kız kahvaltıya çay demlenen kadar da duşa, " dedi totoma vurdu odadan çıktı.

Duşumu alıp Makbuş'la yavaş yavaş kahvaltımızı yaptık. Kafe gittiğimiz bir adet hasta Pınar'la karşılaştık , bugün hava fazla soğuktu. Şubatın son demlerinde olsak bile bahara hazırlık yerine kış ayına geri dönmüştük. Bu da demek oluyor ki pek müşteri olmayacak. Pınar'la az sohbet ettikten sonra Makbuş mutfağa geçti Pelin Nihat usta uzun süre gelmeyeceklerdi. Pelin ablanın annesi vefat etmiş, Nıhat usta ise senelik izne çıkmıştı. Mutfak kek ve kurabiye işleri bize kalmıştı yani en çok Makbuş'a zira Pınar'ın yaptığı kurabiyeler yenilirse batma oranımız %99'da.

Etrafı silip tozu al derken acıkmaya başlamıştık Makbuş sağolsun imdadımıza koşmuştu.

" Hadi afiyet olsun " derken çoktan yağmur bize ateş açmaya başlamıştı. Yaptığı tostu ısırırken kafenin önünde taksi durdu. İçinden biri indi ama taksi hala bekliyordu. Taksiden inen kadın yavaş yavaş kafenin kapısına yaklaşıyordu.

Kapıdan içeri girince lokma neredeyse boğazımda kalmıştı. Nur Yıldır kafeye gelmişti.Tostu bırakıp ayaklandım, aslında ona sinirim kalmamıştı ama kırılmıştım hemde fazlasıyla.

" Hoşgeldiniz ne alırdınız? " dedim soğukça.

" Can dostumu almaya geldim, " eğildi " İzin var mı ? " dedi Makbuş'a.

" Gece kızım bilir. " dedi o da buz gibi bir sesle.

" O zaman eve gidelim , konuşmamız gerek. " dedi mesafeli bir şekilde.

" Konuşacak birşey kaldı mı Nur? " dedim kollarımı göğsümde birleştirdim.

" Aslında konuşacak çok şey var, başta Deniz Güney'le sevgili olmanız gibi" şaşkın bir şekilde ona baktım, nerden biliyordu ki? Arkadan gelen öksürük sesiyle Pınar'a döndüm, tam anlamıyla olanları bilmiyordu.

" Tamam ceketi poşeti alayım geliyorum. "

" Arabada bekliyor olacağım " dedi çekip gitti. Makbuş ve Pınar'a gülücük yollayıp bende çıktım. Taksiye gidene kadar sırılsıklam olmuştum, yol boyu hatta eve girene kadar ikimizde konuşmamıştı. Üzerime pijama takımımı giyip salona gittim fakat Nur burda değildi. Yufka yüreğime küfürler savurup Nur'un odasına doğru yürümeye başladım. Kapıyı aralık bırakmış yatağın ucuna çömelmiş sigara içiyordu. Yerde ise bizim fotoğraflarımız vardı, derin nefes aldım kapıyı tıklayıp içeri girdim.

Üzerinde askılı atlet ve penye şortu vardı. Gözleri şiş ve makyajı akmıştı.

Bende duvara yaslandım konuşmaya başlamasını bekledim. Sigarasından son nefes aldı ve kül tablasından söndürdü.

" Benden nefret etmediğini biliyorum. " dedi yüzüme baktı bende bağdaş kurup oturdum. " Bana kırıldın haklısında ben yalnız ölmeyi hak ediyorum hatta başıma gelen her şeyi biliyorsun, Esra'ya yakın olsakta sen olmadan tamamlanmıyoruz. sen eksik yapboz parçasısın, sen olmadan hiçbir şey tam olmuyor. " dedi benim gibi bağdaş oturdu. " Herkes bana düşman oldu , Can bile. Sen affedersin ama Can o imkansız. "

" Onu sevmiyorsun neden dert ediyorsun ?" diye sözünü kestim.

" Haklısın sevmiyorum ona aşık oldum." dedi elliyle yüzünü kapatarak ağlamaya başladı. " Aşıksan neden böylesin? ? Emin ol döner sana "

" Sen gece olanları bilmiyorsun benden nefret ediyor. "

" Dün gece ne oldu ? "

" Barda olay çıktı Deniz ve Can'da ordaydı. Tartıştım her ikisiylede ama en çok Can'ın lafları koydu. Zehrini dök sende dedim ben dökersem ölürsün panzehri yok dedi. Ah bu kelime o kadar zoruma gitti ki anlatamam! Bana karşı içi bu kadar dolu !" Yanıma usul usul yaklaştı başını dizime koydu. " Efser dost kaybetmek sevgili kaybetmek gibi değil. Dostumu kaybedince dünyamı kaybettim. Eski Nur olmak istemiyorum. İzin ver affettireyim kendimi! " iç çekerek ağlamaya başladı.

" Seni bir şartla affederim." dediğimde oturur pozisyona geçti.

" Seni Can affederse bende affetmiş olurum anlaştık mı? "

" Efser, bunu neden yapıyorsun bana ?" dedi şiş gözleriyle. " Git duş al, pandaya dönmüşsün." sonra derin nefes aldım. " ben senin mutlu olmanı isterken, sen mutsuz olmak için her şeyi yapıyorsun. O yüzden ilk kırdıklarını düzelt sonra bana gel."

Hadi şimdi ayıkla pirincin taşını Nurcum.

Loading...
0%