Yeni Üyelik
28.
Bölüm

28. Bölüm

@uykuluhatun

Kapının zorlanmasıyla birbirimizden ayrılmış benim elim ayağım birbirine karışmıştı. Elimi Denizin ağzına koymuş diğer elimle kapının kilidini tutmuştum.

" Kim o?"

" Benim Saliha bu kapı niye kilitli?! " şimdi sıçtık. Elimle alnıma vurdum birşeyler karıştığımı anlardı. Deniz ise bu halime sadece gülümsüyordu. Gözlerimi pörtleterek ona baktım.

"Bence sen odaya git yook yok otur otur en iyisi " elim ayağım birbine dolaşırken kendini yayarak koltuğa oturmuş bana pişmiş kelle gibi sırıtırken bacağına sert bir tekme atttım. Acıyla yüzünü buruştururken sadece dil çıkardım. Ah bu aşk beni mal ve ergen yılllarıma geri götürmüştü!

Ey aşk beni böyle yapıyorsun bu adam niye bu kadar rahat onuda çarpsan hani! Kapıyı açtım aman ne olacaksa olsun artık!

" aaa Saliha sen miydin?" dedim, cidden gerizekalı olduğumda kanıya vardım.

" Kızım yalnızken nasıl kafayı böyle buluyorsun? "diyince Deniz olaya kafa attı.

" Benim yüzümden olmuş olabilir. " diye el kaldırdı. Hödük!

" HIIII" diyerek gözlerini kısmıştı Saliha, bu da demek oluyorkki yalnız kalınca Efser Gece Şen'in ruhuna bir fatiha! Bakışları hiç iyi değil.

"Diyorumki çift olarak yemeğe çıkalım." diye kurtardı. Benim aşkım..

" Oluur. " dedim hevesli bir şekilde sırıtmaya başladım. Saliha dirseğiyle koluma vurmasaydı iyiydi.

" Bilmiyorum Alper'e sormam gerekiyor geçen gün içinde biraz kırgında "olay Deniz anlatmadan kolundan çekiştirmeye başladım. " Hadi gitsene sen bende hazırlanayım.. "

" Kovuyormusun beni? " dedi çatık kaşlarla. " Aa ne münasebet kibarca yolcu ediyorum. " dedim 32 diş sırıtarak baktım. "Ben bunun hesabını sorarım. " dedi dudağını ısırdı.

" Bunun hesabını sormanı 4 gözle bekliyor olacağım." dedim suratına kapıyı kapattım. Evet yürek yemiştim sabah.

Kapıya yaslanırken sırıtmadan edemedim Deniz'in benden farkı olmadığına emindim. Tabi sırıtmamı bir adet Saliha şaplağı sona erdirdi!

" Ulan eve adam mı başladın?" diye bağırdı. Bağırdı demek az kalır bildiğin hönkürdü!

" Ebenin adresini arıyorduk! Hey Allahım bilen bilmeyen bişi şey ederken yakalamış sancak." ay düşüncesi bile sıcaklık, sapık iç sesim. Nolur içimde ki menopaza girmiş azgın teyzeyi susturun. Ne iğrenç iç sesim var. Fesat iç ses ne olacak!

" aman neden geç açtınız o zaman ?"

" tepkiden korktum. " yalan atmak bedava nasılsa.

" Kesin, Pınar'ın seni sorup duruyo git şunun yanına , psikopatmıdır nedir pat diye karşıma çıkıp Efser nerde diye soruyor. Harbi tırsıyorum kızdan," diyince kendimi tutamadım gülmeye başladım.

" Ben hazırlanıyorum sen .Alper'e haber ver. " diyerek odaya yürüdüm. Arkamdan gelen Saliha'ya ters bakış attım " hayırdır yani ne var ? "

" Deniz'in seni sevdiğini biliyordum ama martı sever olduğunu yeni kefşettim. " dedi kapıya yaslanarak.

" Haa?" dedim kıyafet ararken, tabiki dolabımı altüst etmiştim. Çoçuk benim dolabımı görse kesinlike içinde kaybolur o kadar dağınık.

" Kaşların diyorum, yakında kanat çırpacak." diyince elim direk kaşlarıma gitti. Koşar aynanın önüne geçtim. "Off anasını satıyım 3 köprüyü benim kaşlarıma kuracaklarını daha önce söyleselermiş ya ! " kendimi boğmak istedim baya boşlamıştım kendimi.. Evlilik teklifini martı kaşlarımla aldığımı bilmiyordum ne kadarda romantik(!)

" Alsana Salişim alsana noluur? hıı hı?" dedim dudak bükerek. " Bilmiyorum valla düşünmem lazım. "dedi tırnaklarrına baktı. " Tamam bende Alper'e bizim sinema maceramızı anlatırım. " dedimm kaşlarımı kaldırarak. Ah bu kaş kaldırmak fazlasıyla komikti hele Deniz'in hafif kalın kaşlarında.

" Çok kötüsün hayvan!" dedi gözlerini kıstı. Sinema maceramız demişken Alper'den gizli gitmiştik. Deniz kadar olmasın yakışıklı çocuk ayaklarımız yüzünden zor geçiyordu arkadaşı sağolsun hızlı gitsin diye ittirdi çocuk Saliha'nın kucağına düştü. Film boyunca gülmüştüm tabi bende. Herkes ters bakış atmıştı çünkü film dramdı.

Ben kıyafet ararken Saliha ip almaya gitmişti kombini yapıp yatağın üzerine bırakınca Saliha bana ölümcül bakışlar atıyordu.

" Canımı fazla acıtma olur mu?" çok masum söylediğime eminim ama Saliha'nın için seri katil girmiş gibi bakıyordu.

**

" Kaşlarımm bıyıklarımm anaammm yanıyomm!" gözlerimden yaşlar akıyordu. Saliha'yı tehtit etmenin bedelini kaş ve bıyıklarımında çıkarmıştı! " yoldun tavuk gibi benii Salişşş alcağın olsun" diye ekleyerek burnumu çektim.

" Beni tehtit etmezsin umarım bir daha " dedim ellerini göğsünün üzerinde birleştirdi.

" Valla tövbe!" diye bağırdım. O ise halime gülüyordu ama ben bunun hıncını alırdımm! Giden bııyıklarımın yokluğuna çabuk alışşsamda yanıyordu valla.

Giyinip makyajımı yaparken telefon çalmaya başladı Ukala Yarım arıyor.. yazısını gördüm.

" Kamran'ımm " diyerek açtım telefonu.

" Allahım adımı unutmamışsın şükür." kıskançlık kokusumu aldım!

" Ben bir saat önce benden ikizimi nasıl unuturum?"

" Tabii canım unutmadığından ne arıyosun ama sevgilinle fotooğraf atıyorsun! " ovv fazlasıyla kızmıştı. Etrafımdaki erkelerin hepsimi kıskanç olur!

" Saçmala sarışınım sevirem seni."

" Yalakalığı keser misin?" dedi ciddi bir şekilde.

" Azar çekmek için mi aradın? "

" Hayır özledim. " diyince gülümsedim.

" Bende özledimm ki "

" Bu arada istanbula geliyoruz ailecek birtane doktor varmış ona gözükecekmişim haberin olsun diye"

" An-nem ba-bamda mı ?"

" Evet " dedi sıkıntılı bir sesle.

" İyimiş. " diyebildim.

" Eğer onları görmek istersin diye " ikizler birbinin düşüncelerini hissederler iye boşuna demiyorlar.

" Eevet uzaktan da olsa görmek isterim. "

" Aoo annem geliyor görüşürz ikizim" dedi diyeceğimi beklemeden kapattı. Derin nefes aldım düzleştirdiğim saçlarımı arkaya attım. Gülümsemeye çalıştım aynada birkaç defa gülümseme provaları yaptım. Çantamı ve botlarım alırken Saliha'nında baya güzel olduğunu farkettim. Siyah mevlana modeli eteği üzerine asker yeşili gömleği ve siyah şalıyla cidden çok güzeldi.

" Vayy vayy " dedim başımı sallayarak.

" Nasıl olmuşum? " dedi çantasını koluna sabitleyip. " Çook güzelde üşürsün böyle "

" Üzerime kot ceketi alırım bişicikler olmaz."

Bense simsiyah giyinmiştim siyah deri montum bordo boyunluğumla dikkat çekerdim. Yani sadece Deniz'in dikkatini çekmek isterdim. Bu yüzden bordo ruj ve güzel bir eyeliner çekmiştim.

" Sende az değilisin güzelliğie bak. " dedi yanaklarımı sıkıp dudaklarımı balık dudağı şekline getirmişti.

" Severken öldüreceksin. " dedim ayrılırken elime bir tane vurdu. Azda ego tavan yaptı.

BOZAYICIĞIM arıyor..

Yazısını görünce istemsizce sırıtım ama bu sırıtma diğerleri gibi neşeli değildi.

" Efendim?"

" Dünya güzeliii" diyince sırıttım. Deniz Güney iyi ki vardı. Yaralarımı kapatasada en azından unutturuyordu. Bir nevi morfindi, benim morfinim Deniz'imdi. Yaralarımı unutturan yanında en mutlu olduğum adam..

" Geldin mi sevgilim?" diyebildim.

" Evet kötü bir haberim var hatta 2 tane " bizde Saliha'la kapıdan çıkıyorduk. " neymiş bakalım onlar?"

"Birincisi Nur'da gelecekmiş." ondan hiç hoşlanmadığı çok belliydi. "İkincisi bir adet Pınar var, seni öldürecekmiş bende dedim ki Tunç sarışın benim yarime dokunursa senin burnunu kırarım." derken kapıyı açtım karşımda arabaya yaslanırken onu bulmuştum.

Lacivert dar kesim gömleği siyah dar paçası ve siyah deri ceketiyle nefes kesiciydi. Beni görünce sesli bir şekilde yutkundu. Sesini nerden duydunuz derseniz hala mal gibi telefon açıktı. Ona bir şey demeden telefonu kapattım. Hala gözlerini gözlerimden ayıramamıştı.

O bana böyle bakarsa tabiki kendimi dünya güzeli gibi hissederim!

Adam bakışlarıyla bile seviyor.. Bu bakış için her şeye boyun eğerdim.. Aşk onunla güzeldi. Onunla her şey çok güzeldi. Yanına yavaş yavaş giderken kendimi tuhaf duygular içinde buldum. Peki bağımlılığı buna izin vericek miydi? Olumsuz düşünleri köşeler sıkıştırdım bunları düşünmek için çok erkendi haksız mıyım!

" Sen varya.. Beni katil edersin. " diyince yapmacık bir şekilde sırıttım. Nedensizce hüzün vardı kalbimde ne dışarı çıkmak istiyordum neden biriyle görüşmek sadece ağlamak ailemin neden beni sevmediğini düşünmek istiyordum!

" Gece'm sen niye bu kadar büyülecisin?"

" Peki sen niye bu kadar sevilesisin ?" diyince sırıttı kendine çekti alnımdan öptü saçlarıma öpücük kondurdu. " Hadi gidelim meyminetsizler grubu bizi bekliyor. " diyip ön kapıyı açtı. " Güzelikten göz kamaştıranlar önden, " diyince sırıtıım. Bu çocuk salak harbi ya ama benim salağım.

Arabaya bindiğinde radyoya dokunduğunda Güliz Ayla'dan Olmazsan Olmaz çalmaya başlamıştı.

" Biraz uzak ama haberiniz olsun ben Alper'e haber verdim." dedi Deni dikiz aynasından Saliha'ya baktı. Saliha ben gibi şaşkındı, " Siz arkadaş mısınız?"

" Herhalde yavrum. " ah ağzını yerim! Başımı sallayarak dışarıya baktım, Deniz'de yola konsatre olmuştu. Başımı onun olduğu yöne çevirirken emniyet kemerinin bağlı olduğunu gördüm. Ah ben , ben niye bağlamadım ki!. Çaktırmadan bende emniyet kemerimi taktım.

Onu izlemeye başladım.. Derin nefes alıp ona doymaya çalıştım, ne kadar bakarsam bakayım göz kapağımı kapatsam özlüyorum onu.. Kirli sakallarını tekrardan kısaltmıştı gözlerinin altındaki morluklar yine aynı yerindeydi saçları uzamıştı ve oda önlerine şekil vererek başa çıkmıştı. Hafif kalın kaşları toplu burnu ve çekik gözleri kusursuz bir görüntüye sahipti.

" Bana öyle bakarsan ben yola nasıl bakacağım hanımefendi?" diye ikaz etti beni. Yakalanınca tırnağımı ısırarak camdan dışarı bakmaya başlamıştım.. " utanmasana hemen kötü bir şey demedim, sadece haksızlık ben sana bakamıyorum ondan dedim. " ben hala sessizce dışarıyı seyrediyordum. Gideceğimiz yere kadarda sessiz kaldım, ailem yokmuş gibi yaşamak çok zor.

Her zaman eksikliği hissediyorsun bir kere, Allah'a şükür nefes alıyorlar ama bana küsler. Onları görmeye gidemiyorum bir şey olsa onları arayamıyorum. Bayram olsa kutlayamıyorum böyle yaşamak cidden çok zor!

" Benim fındık burunlumu kim üzmüş?" diyince bir ha dedim ilk olarak. Gelmişiz hatta durmuştuk.

" Geldik mi ?"

" Çoktan hatta Saliha indi ve neredeyse 5 dakikadır seni seyrediyorum."

" Dalgınım özür dilerim."

" Neden peki ?"

" Bitanem sonra konuşsak ?" dedim gülümseyerek.

" bencede çünkü benim Gece'min gülüşü böyle değil. " dedi arabadan indi. Tam ben inecekken kapımı açtı. " Teşekkür ederim bitanem." dedim oda bana elini uzattı elle ele tutuşarak yürümeye başladık.. Geceleri hep böyle olmayı hayal ederken şuan hayalim gerçekti mutluydum hemde çok ama içim buruktu işte be. Nur , Pınar , Saliha yanyana erkeklere karşıya oturmuştu. Aslında ailem bunlardı,

Kız kardeş gibi sahiplenen Saliha

Küçük kötü espiri yapan kardeş Tunç

Çatlak teyze Pınar

Anne modu Nur

Abi gibi korumacı Can

Ve beni seven bir sevgili Deniz.. Onları görünce bu sefer cidden içten gülümsedim. Tam oturacakken Deniz sandalyemi çekti ayy ayy romantik sevgilim benimmm.

" Abi çitayı yükseltmesen ?"diye araya girdi Tunç. Pınar ona ters ters bakış attı kesin içinden 'öküzzz' demişti.

" Kes sesini Tunç. " dedi asabi bir şekilde. Nur ise gözlerini ayırmadan Can'a bakıyordu. Can'da gıcık etmek için o hariç herye bakıyordu. Sessiz sedasız durdum bütün yemek boyunca ne konuşmalara katıldım ne gülüşlere hoş Deniz hariç kimse beni takmadı. Pis hainler gözlerim devirdiğimde Deniz çikolata kahvesi gözleriyle bakarken yakaldım. Hoş bütün yemek bana bakmıştı. Bakışına kurban olurum, seni bana veren yaradana şükürler olsun. Gözlerinin içine baktım bir süre sonra elimi çenemin altına koyup onu izledim oda benii. Bir süre bakışlarımız konuştu bir insan bakışlarıyla gülebilir mi ? Cevabınız hayırsa. Deniz Güney'in bana bakışlarını görmemişsiniz.Biz böyle tam romantizime kafa atmışız Nur bardağı yere attı. " Ya hala bakıyor ya sabır. " diye ciyaklayınca ayaklandık. Can'da Nur'u tutmaya çalışıyordu.

Hemen Nur'un yanına gittim. " Noluyor kızım sakinleş!" diye bağırıdım az. Çok az valla," Can'a bakıyor akşamdan beri."

" Sevgilinse sahip çık sende ama bence siz sevgili falan değilsiniz ! " diye bağırdı karşıdaki kız.

" Ay götüm. " dedi elini beline koydu. Tam sokak kavgasına karışan teyzeler mod on yani. Nur'un kıskanç halide baya cazgır oluyormuş canım. Ama ben yollarım. Bardakla kalmaz yani bu olay, Simge'yi nasıl haşladıysam daha beter yaparım. Benim yanımda... sevgilime bakacak.. benim.. sevgilime.. yollarım..

" Evet Nur biz hiçbir şeyiz isteyen istediği gibi bakabilir." diye yangına benzin attı Can. Oy oy kan çıkmazsa iyi bu gece.

" Al işte kendi kendine gelin güvey olmuş hasbam!" kızın içinde bir çirkeflik olduğu belliydi.

" Affetmiyor musun Can sen beni? " bu sırada Deniz yanıma gelmişti.

" Bilmi-" lafını tamamlamadan Nur Can'ın dudaklarına yapıştı. Bu anı Deniz görmesin diye gözlerini kapattım oda benimkini kapatınca sırıttık. Ayıp yahu ulu orta ! pis ayıpcılar Deniz'ime kötü örnek oluyor.

" Şimdi affettin mi?" sesini duyunca ellerimizi gözlerden çektik. Can aşk sarhoşu olmuş başın olumlu bir şekilde salladı. Sevinç çığlı ataraken Nur Can'a sarıldı. Ayrılır ayrılmaz yan masadaki kısa el harekti çekti.

Saliha ve Pınar'a elimle gidelim diyince herkes kalktı yoksa biz kovulacaktık burdan. Bütün hesabı Tunç ve Alper'e kitleyip restronattan çıktık. Kapıdan çıkar çıkmaz herkes gülmeye başladı. En çok Nur ve Can gülmeye başlamıştı. Nur Can'a o kadar güzel bakıyordu ki cidden pişman olduğunu anlamıştım. Peki ben onu nasıl affedecektim? Kızcağız bir aydır hem benimle hem Can'la barışmak için uğraşıyordu. Sonunda Can dayanamamış affetmişti ben kinci biri değildim ama Nur'a kırılmıştım hemde çok fazla. Ben biraz salak olduğum için hızlıda olabilir, kendime güvenemiyorum.

**

Dün gece grup olarak gezip dolaştıktan sonra anca gece yarısı eve gelmiştik eve gelince Nur bana sımsıkı sarıldı. Can'ın onun için ne kadar değerli olduğunu gösterdiğim için bana minnettarmış. Tekrar benden özür diledi ama zamana bırakmanın en iyisi oduğunu söylemiştim. Bugün bütün gün ise Makbuş'un yanındaydım önemsiz 1 2 dersim olunca gitmedim. Gzölerim fazlasıyla ağrımaya başlıyınca gözlüklerime tekrar merhaba dedim. Bir güzel etrafı toplayıp temizledik. Ben gönüllü olarak ay kurabiyesi ve tırtıl kurabiyesi yapmaya karar verdim. Zaten usta yoktu bir süre taze kurabiyede Makbuş hayır diyemedi. Bir nevi terapi gibiydi yalnız kalıp sürekli birşeylerle uğraşmam gerekiyordu. Kurabiyerleri servis tabaklarına çizdikten sonra tezgaha yaslandım içimdeki ağlama dürtüsüne engel olamıyordum.

Tam gözlerim dolduki telefonum çalmaya başladı. Ukala yarım arıyor..

"İkiz." diye açtım telefonu göz yaşlarımı geri tepmeye çalıştım.

" Canımm nasılsın?" dedi soğukkanlıkla.

" İyiyim Kamran belli oldumu ne zaman geleceğiniz. "

" Evet 2 gün içinde İstanbuldayız. " acıyla gülümsedim.. yıllar sonra annem ve babamı görecektim. Sol yanımdaki sızlama etkisini gösterdi tekrar.

" Çok iyimiş. "

" Karşılarına çıkacak mısın ?" diye sordu çekinerek.

" Ha-hayır olmaz " ensemi ovmaya başladım. Konu aile olunca çok çekingendim.

" Annem seni görmeyi umut ediyordu, keşke onunla karşılaşsak diye. "

" Gerçekten mi? özlemiş mi beni ?"

" Bu çoçuk sana iyi gelmiyor iyiyce aptal oldun sen."

" Sende baya kıskanç oldunn."

" Neyse anne o özler evladını. " Sıkıntılı derin nefes alıp verdim.

" Babama engel olmadı ama, " hayır geçmişi konuşmayacaktım.

" Efser o konu hiç bildiğin gibi değil. "

" Bana onları mı savunacaksın ?"

" Tamam uğraşmıyorum hastaneyi mesaj atarım geldiğim zaman görüşürüz. " dedi telefonumu suratıma kapattı. Telefonu tezgaha koyarken ellerim titremeye başladı 2 gündür içime akıttığım göz yaşlarımı akmaya başladı gözlüğümü çıkarıp elimin tersiyle gözyaşlarımı sildim.

" Gece kurabiyeler oldu mu kızım? " diye içeri girdi Makbuş etrafa baktım.

" Evet Makbuş hazırlar." ah sesim titremişti kontrol edemedim.

" İyi misin bitanem ? " demesini bekliyormuş gibi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Makbuş hemen gelip sarıldı beni göğsüne yatırdı.

" noldu bizim öküz oğul mu üzdü? " dediğinde bile gülümseyemedim..

" Hayır ailevi bir mesele."

" Tamam o zaman. " dedi saçlarımı okşamaya başladı. Ne olduğunu neden ağladığımı sormadı bile. Sadece ilgi gösterdi kızıymışım gibi saçlarımı sevdi..

Bir süre böyle ağladıktan sonra hiçbir şey yokmuş gibi kurabiylerle içeri geçtim. Makbuş ne kadar eve git derse desin bugün çalışacaktım. Kurabiyeleri yerine koyunca 5 6 yaşlarında bir çocuk içeri girdi beni görünce gülümsedi. Uzun sarı saçları ve yeşilimsi mavi gözleriyle çok tatlı bir oğlan çocuğudu, Kamran'ın küçüklüğü gibiydi.

"Dünyanın en güzeli " diyerek yanımda bitti.

" Efendim canım?" dedim kaşlarımı çatarak. Cebinden küçük bir kağıt çıkardı.

" Abi bunu dünyanın en güzeli olan kadına ver dedi." omuz silkti elime sıkıştırdığı notla arkasından bakakaldım.

Katlanmış not kağıdını açıp okumaya başladım ;

Fındık burunlum çimen gözlüm

Seni asık suratla görmeye dayanamıyorum.

Bal suratını asma yemin olsun ısıra ısıra öperim seni.

Somurttuğun için bunu ben vermek istemedim ama şuan eminim gülümsüyorsun.

Ve bu gülüşü kaçıramam.

Karşına bak..

Son kelimeyi okuyunca direk karşıya baktım, elimi ağzıma koyup gülümserken gözlerim doldu. Deniz Güney gülümseyerek bana bakıyordu..

 

Loading...
0%