@uykuluhatun
|
Murat Dalkılıç - Kördüğüm Gelde bu adama aşık olma onu deliler gibi sevme, sevilmez mi be? Aşık olunur onun için herşey göze alınır. İçimde çoşup taşan duyguları dizginlemek cidden zordu biraz hüzün çokça mutluluk. Bu adam.. Adam gibi adam. Herşeyi beni mutlu etmeye yeterken nasıl vazgeçilir ki? " Bir damla gözyaşın beni cehenneme taşır, bir tebessümün ise cennete. Bana gülümse.." diye fısıldadı suratıma, gözlerimi kapattım ve yanaklarımdan boynuma inen gereksiz yaşa rağmen gülümsedim başımı yana çevirip avuç içini öptüm. " Sen adam, seni gözyaşlarım kadar seviyorum. Bilirsin ben fazla sulugöz biriyim." dediğimde kıkırdadı. Eli hala yanağımdayken elinin üzerine elimi koydum. " Kalbimin kan pompalamaktan başka işe yaradığını gösterdiğini için teşekkür ederim." dedim ve gülümsedim. Bu sefer sadece dudaklarımı kıvrılmadı kalbim ve gözlerimde gülümsedi. " Benim Gece'm böyle güler işte. " dediğinde elini bırakıp beline sarılıp başımı göğsüne yasladım. Kısa olmanın avantajlarıda var tabiki! " Bana böyle sarılırsan gidemem ki " o da elini sırtıma koydu. Çenesini başıma dayadı. " Gitmeni isteyen var mı ki? " " Sen hatun, beni deli ediyorsun. " diyerek kıkırdadı. ah hatun diyen ağzını öpmek vardı. ** Müşterilere siparişleri bırakıp dönüyordum ki Deniz'in beni izlediğini farkettim. Ne zamandır beni izliyordu acaba? Tabi bu sırada önümdeki masayı görmeyip çarptım. Gülmekten Deniz kızarırken bende utançdan kızardım! Adamın aşkı gözlerimi kör ediyordu! Elimdeki tepsiyi yüzüme tuttum ben böyle rezil olacağıma atın beni denize. Gömün beni üzerime beton atın ya. Müşteriler bana gülüyordu, gülerler tabi başka kim bu kadar aşık olur ki! Ve bu kadar da sakar! Deniz'in yanına gittiğimde hala gülüyordu ah kızaran yanakları - ki sadece artık deri parçası-ısırasım geldi. Elimdeki tepsiyi yavaşça kafasına geçirdim. " Gülmesene ya gülme " dedim ciddiyetle. " Noldu utandın mı gızz " diyince bende gülme başladım. Gız nedir. Birkere daha geçirdim sanırım hızımı ayarlayamadım. " Şuna bak herkesin için tövbe " diyerek iterek bacağından kalktım. " Hatunumsun lan, çimen gözlü kiraz kokulu hatunum. " dedi göz kırpıp öpücük attı. Gülümseyerek başka yöne baktım, ne demişti Mevlana aşk deliliktir, Biz delinin delisiyiz. Adam boşuna dememiş. Haklı baksana dengem şaştı , değişiktim daha beter oldum. Deliydim , zırdeli oldum. Bütün gün Deniz bey yanımda benimleydi beni izleyip durmuştu, kapatmaya yakın sinirli asabi olunca yanımdan ayrıldı. Sanırım öyle kriz geçirmeden yanımdan gitmek istemişti.. Makbuş çaktırmasada bütün gün bizi izlemişti ve çok anlamlı bakmıştı, Pınar'a gelirsek birkere telefonla konuştu ve acilen çıktı. Kötü birşey olmuştu bunu biliyordum ama ne olduğunu öğrenememiştim. İki üç defa aradıktan sonra açmıştı hanımefendi. Dükkanı kapatmış eve gitme vakti gelmişti. " Alo Pınar? " arkadaki yüksek sesle bar gibi biryerde olduğunu anladım. "Eefser? " dedi sesi cidden kötü geliyordu. " Noldu nerdesin? " " *** Barındayım " dedi hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. " Bekle geliyorum sakin ol." dedim telefonu kapattım. Cebimdeki para anda gidişe yeterdi. Dönüşte ne yapcaktık bakalım. Hemen taksi çevirip barı söyledim, yorgunluktan ölüyorda olsam arkadaşımın başı dertteyken eve gidip uyku çekemezdim. Dediğim yere gelince taksiciye parasını verirken gülümsedim. Adamcağız gülümseyip ; " Buralar tekin değil kızım dikkat et. " dedi sevecen bir şekilde. " arkadaşımı almaya geldim abi , sana iyi geceler " dedim bardaki korumalardan geçip. Yüksek ses kulaklarımı şimdiden ağrıtmıştı.. Yüksek ses, alkol kokusu ve yiyişen çiftler.. İnsanlar burası için birde para mı ödüyorlardı? Cidden mi? Çok fazla insan vardı yanıp sönen ışık gözlerimi fazlasıyla yormuştu, çantamdaki gözlüklerimi çıkarıp gözüme yerleştirdim. Kısık olan gözlerimi hafif açılmıştı en azından, telefonumu çıkarıp Pınar'a mesaj attım. Nerdeydi bu sarı kafa ! Sarışın ; Kızlar tuvaletindeyim.. Mesajı okuduktan sonra etrafı taradı gözlerim nerdeydi bu tuvalet! Serseri bir kaç tiple göz göze gelince beni baştan aşağı süzdüklerini farkettim.Dans eden insanlara sanki mikroplu bir şeymiş gibi dokunuyordum yani kısaca dokunmamaya çalışıyordum. Allah'ım birileri şunlara duş almaları gerektiğini söylebilir mi? Bu ne iğrenç bir koku! Sonunda kocaman harflerle WC etekli resmi görünce koşar adım ordan çıktım. Tam içeri girecekken mini elbisesiyle bir kadın arkasındaki herifle çıkmıştı. Tabelaya bir daha bakınca etekli kıyafet olduğunu gördüm. yoksa.. Hayır fesatlık yapmayacağım bir insan bu kadar düşemez! Öykk iğrençsiniz ya ! İğrenerek içeri girdim. Tezgaha oturmuş ve ağlıyordu bizim sarışın, birisi birşey mi yapmıştı? " Pı-Pınar?" nolursun kötü birşey olmasın. " E-efserr" dedi atlayıp bana sarıldı. Sigara ve alkol kokusu bütün vucüdunu sarmıştı. " Bitanem noldu? " diyerek saçlarını okşadım sanırım biraz daha sarılırsa kemiklerim kırılma seslerini duyabilirdim. " Fı-Fırat" diyerek hıçkırmaya başladı. " O kim anlatsana ! " Benden ayrıldı makyajı akmış fazlasıyla kötü gözüküyordu. " Ellerini yüzünü yıka ve anlat " diye emir verdim önüme gelen saçlarım tek elimle arkaya attım. Dediğimi ikiletmeden uyguladı, ilk olarak ellerini sonra yüzünü. kurulamaya birşey olmayınca bluzunu ters çevirim yüzünü sildi. " Şimdi nasılsın ?" " iyiyim geldiğin için sağol hiç arkadaşım yokmuş gibi hissettim, diğer arkdaşlarım ya açmadı yada işim var dedi kapattı ama sen.. " " Sus ve konuyu anlat neden bu iğrenç yerdesin ve ağlıyorsun, Fırat kim? Sana bir şey mi yaptı " Dolu gözlerle tekrar yüzüme baktı " Ben hiç iyi bir kızım değilim Efser. " dedi burnunu çekti. " Nerden biliyorsun ? " " Ailemi kandırdım ama pişman oldum." " Pınar ne diyorsun yaa sabır! " saçlarımı terkrar geri attım bu kız beni çıldırtcak. " Arkadaşlarımlar ders bahanesiyle dışarıda gezdim sonuç itibariyle üniversiteyide kazanamadım ailem benim için didinirken ben millettle gezip tozdum. Fırat benim liseden sevgilim.. ben lise son o üniversiteli tabi o zaman bu çok havalıydı." burnunu çekti dağınık saçlarını arkaya attı. " içtiğimiz şeylere uyku hapı koymuş." dedi gözlerindeki yaşlar akarken diğerleri hiç vakit kaybetmeden yerini alıyordu. " benim çıplak fotoğraflarmı çekmiş be-beni şantaj ediyor ve ve ben ne yapacağımı bilmiyorum." dediğinde alt dudağımı tamamen ısırdım. Benimde burnum sızlamaya başlamıştı. Pınar alıp kendime çektim. " Aileme göstermekle tehtit ediyor onu aileme gösterirse be-ben ne yapacağım ?" dedi hıçkıra hıçkıra ağladı.. " o adam burada mı?" başını salladı." Onu bana göster " " Efser ne yapacaksın?" " Onu bana göster. " dedim dişlermi sıkarak. Birden önüme geçti kapıdan çıktı yanıp sönen ışık yine rahatsız etmişti. Ben seni icat edenin.... Neyse. Bana en köşedeki adamı gösterince öğürmek istedim. " Cidden bu adamla mı çıkmak havalıydı ?" üzgün bir şekilde omuz silkti. Uzun saçlı kirli sakallı hani derler ya sakalı saçı karışmış he tam bu malın üzerine söylenmiş bir laftı. Yanındaki kadının açık göğüslerine bakıyor ve bacaklarını okşuyordu. Sapık herif! İnsanları ittirerek yanına doğru ilerledim konuşmaya nasıl başlıcaktım? Ben bu adama ne yapabilirdim ki? 150 boyumla ne işlere kalkışıyorum! Bu işin sonu karakolda biterse o polis amca beni bu sefer içeri tıkar. " Fırat sen misin" dedim önünde durarak eliyle kulağını işaret etti sanırm duymuyordu hoş bu sesde ben bile kendimi duymuyorum. Başımla işaret ettim oda dünden razı gibi kalktı. Hadi bakalım Efser Hanım ayıkla pirincin taşını. Daha az sessiz bir yere geçince parmaklarını suratıma değdirmeye çalıştı o kadına dokunduğu parmakla! Hemen kendimi geri çektim. " Dokunmaya çalışma sakın!" " Ee ne işin var burada " dedi göz kırptı. Bide becerebilse hasbam! " Pınar'ı tehtit etmeyi bırak yoksa-" " Ne olur çok mu kızarsın?" dedi üzerime eğildi o eğilince bende arkaya eğildim. " Ne istiyorsun kızdan" dedim kendinden emin bir şekilde bu çakalın önünde böyle olmak gerekiyordu. " Ne istediğimi açıkca belirttim." dedi dudaklarını ısırdı adi piç! Burnumdan derin nefes aldım dişlerimi sıktım. " Fırat mısın nesin kiminle konuştuğunu bilmiyorsun." benle işte her şeye burnunu sokan salakla. Ulan dayakta yedim ama akıllanmadım! " Ufaklık kaybol bebelerle uğraşamam." dedi tam gidecekken kolunu sıkıca tuttum. " boyuna göre fazla kuvetlisin başka ne becerilerin var anlatsana?" dedi gevşek bir şekilde. " En son birisi ablama yavşamıştı geçirmiştim çakıyı akıllı ol. " " İnan ki çok korktum 5 bini getirsin fotoğrafları alsın." " Kopyalamadığını nerden bileyim? " " Bilemezsin." dedi koluma çarpıp yanımdan geçti. Yumruklarımı sıkıp yerimde debelendim. Bu iğrenç koku gürültü ve bu herif sinirlerimi ciddi bir şekilde zıblatmıştı! Çıkışa yönelecektim ki onu gördüm. " Deniz.. " yanında bir kadın ve o birşeyler içiyor. Demekki bana cevap vermediği zaman böyle yapıyor. Kıskançlık hormonlarım tavan yapmıştı, Deniz kıza bakmıyordu ama o kız ona dokunuyordu o da izin veriyordu. Allahım Y O L A R I M B E N B U S Ü R T Ü Ğ Ü! Yanımda dans eden çifltleri iterek masanın dibinde buldum kendimi derin nefes alıp dişlerimi sıktım. Deniz beni son anda farkedince gözlerimden bir an alev çıkacak sandım masadaki içinde ne olduğu belirsiz sıvıyı kızın kafasına geçirdim ve saçlarından tutarak masaya yatırdım. " Benim sevgilime dokunmaya ne cüret edersin! " küfürlü birşeyler diyordu ama ne dediğini anlamadım başını kaldırıp bir kere daha vurduğumdan bende havalandım beni çekmeye çalışanın kim olduğunu bilmiyordum ama kızın porsuk saçlarını bırakacak değildim! Kız kendini çığlıklarla çekerken benide çeken kişi sayesinde saçlarını benden kurtardı.Tamam bir tutamı bende kalmış olabilirdi! Gerisi onda kaldığına şükretsin! Dışarı çıktığımda beni taşıyanın Deniz olduğunu farkettim dur daha onada sıra gelcek hayvan herif! Korumalar tuhaf tuhaf bakıyor olsada umrumda değildi. " Bırak lan bırak beni." " Sakin ol haşin kız. " diye dalga geçti. Deniz benimle dalga geçti! Bana olayları anlatması gerekirken dalga geçiyor mal. " Sen sus, sen hiç konuşma! O kadının sana dokunmasına nasıl izin verirsin! " " Kadınla ilgilenmiyordum!" diye kükredi sonra etrafa bakındı Pınar ise köşeye sinmiş bizi izliyordu başımla gitmesini işaret ettim sonuçta konuşcaktık. " AH keşke bende benimle ilgilenen ama benim ilgilenmediğim erkeklere dokundursaydım kendimi! " diye bağırıdm karşı yola geçmiştik. Deniz kolumu dahada sıkmıştı, dokunduğu heryer çürüyordu farkında mıydı! " Efser sözlerini dikkat et. " dedi sütlü çikolata gözleri gitmiş gece kadar siyah gözlerle bana ateş ediyordu. Ama hakketti geri gitmek yoktu! " Çokda iyi biliyorum canım! Çok iyi bence mantıklı!" gözlerimi kısarak baktım ona. Şuna bak kendi yaparken sorun yok ama bana gelince olmazmış! " O adamlar sana dokunacak ve yaşıcak ! Katil edersin sen adamı be ! " bunu tiksinç birşey söylemiş gibi söyledi. " Olma o zaman tamam mı ?! " dolan gözlerimi akmaması için çok uğraştım. " Uzak dur benden tamam mı git o sürtüğün yanına! " ne diyorum ben ya ! " Bu kadar mı ? " hayır bu kadar değil. Mantık ele geçirdi konuşmayı onu dinleme Deniz'im nolur onu dinleme! " Evet " dedim duygudan yoksun bir şekilde. Arkamı döner dönmez dudaklarım titremeye başladı. Hızlı bir şekilde yürümeye başladım akan göz yaşlarımı sildikçe dahada akıyordu! Sabah ki adam bu olmaz! Benim Deniz'im böyle yapmaz ! Benden vazgeçmez. Yavaş yavaş yürümüştüm ama gelmemişti arkamdan gelmemişti... *** " Arkadaşlar arkadaşımın başı dertte ve bir miktar para lazım herkes kalbinden geçeni koyabilir mi? " 4 yıldır tanıdığım bütün arkadaşlarımı toplamış en nefret ettiğim şeyi yapıyordum, bende 2.5 bin vardı Pınar'da bin lira gerisi ne olacaktı? Yirmiye yakın Kişide cebinden çıkarıp poşete koydu parayı, Saliha 'da bir miktar koydukdan sonra yanıma yaklaştı. " Neyin var? " " Neyim yok ki? " herkese sahte gülücükler yolladım. Hepsi yardımıma koşacak kadar yakınlardı ve iyi ki varlardı. Hepsine tek tek gülücük yollayıp para dolu poşeti çantama koydu yandan örgülü saçımı bozup dağınık topuz yaptım. Biz birbirimizin ilkiydik bunu nasıl unutabilirdi? Benim gibi aklıma geldiği her an utanıp sırıtırken o umursamıyor muydu?Koluma yediğim şaplakla kendime geldim. Saliha kızgın gözlerle bana bakıyordu. " Neler olduğunu anlatacak mısın? " Olumlu bir şekilde başımı salladım sahile yürümeye başladı. Ben sessiz olmazdım her zaman gülerdim gülecek birşey bulurdum ama şuan anlatamıyorum ya. Sahile gelince her zamanki banka oturduk, başımı geri yaslanıp mavi gökyüzüne baktım.. Ağlamak yok ağlamak yok. " Canım noldu? " demeyi bekliyormuş gibi dudaklarımdan hıçkırık kaçtı.. Beni kendine çekip " Efser ne oldu? " " Deniz 'le ayrıldık sa-sanırım. " " Nasıl yani ben dün gayet iyiydiniz. " başımda geçenleri özet geçtim. " Dün tartıştık ve hala aramadı. " dedim iç çekere. " Bu mu yani buna mı üzüldün ? Kızım sende az değilsin yaa , bende birşey oldu sandım " " Salihaa" elimle gözümü sildim. " Bir dakika senin ne işin vardı ?" " Önemli değil. " diye yalan söyledim. yalan söylemekten nefret eden ama her başı sıkıştığında yalana sığınıyorum ya helal bana! " Denizin sana kıyamaz ki " diye umut serpti yüreğime Saliha. " Kıyamaz dimi " burnumu çektim. " Kalk şapşal gidelim eve sana ben güzel bir türk kahvesi yapayım." başımı olumlu birşekilde salladım. Eve geldiğimizde Nur komedi film açmış cipsle beraber izliyordu. Bizim Nur hani Nur Yıldır olan utanmasa yediklerinin kalorisinin hesaplayacak olan. Formuna sürekli dikkat eden. Gözlerimi bir iki kez açıp kapadım gerçekti ve o komedi film izliyordu. Allahım başına ne düştü bu kızın ? " İyi seyirler." dedim durgun bir sesle. Utanmadan cips ağzına tıkarken güldü ve bana başını salladı. Bende odama doğru ilerledim yatağın üzerine oturup poşetten para çıkarıdım, belkide boku bokuna vericektim kopyası onda olacaktı ama bir ihtimalde olsa ailesi o fotoğrafları görmemesi gerekiyordu. Sarışın arıyor.. Zoraki bir gülüş kondurdum dudakalarıma. " Kuzucum nasılsın?" dedim neşeli olmaya çalışan bir sesle. " Berbat. " dedi ağlamaklı bir sesle. " İyi ol bir miktarı buldum geriye bin lira kaldı." " Borcumu kısa süre içinde ödeceğim kredi çekmek pahasınada olsa. " " Kafanı kırabilirim, lafı bile olmaz. Arkadaşlarım gönlünden kopanı verdi benimde bankada pek param yoktu. Ama bin lirayı daha bulacağım " " Herşey benim hatam keşke güvenmeseydim ona! Ailemin suratına nasıl bakacağım ve senin hakkını nasıl ödeyeceğim ?" " Bunları dert etme sen." o parayı nerde bulacaktım ? " Efser," dedi hıçkırarak ağlamaya başladı. " 1 Saat sonra Makbuş'un ordayım görüşürüz " Can'a gitmem gerekiyordu acaba evdemiydi? Olsa olsa onda olurdu bu kadar para. Ya Deniz karşıma çıkarsa.. kalbim birden hızlandı ah adamın adının geçmesi yetiyordu! Paraları tekrar çantama doldurdum tam kapıdan çıkacakken tepsiyle az kalsın Saliha'ya çarpıyorduum. " Yavaaş delii nereye kahve yaptım bize " dedi somurtarak. " İşim var Nur'a ver o içsin." dedim yanağına öpücük kondurdum. Koşar adım evden çıktım botlarımı ne ara giydim ceketimi ne ara üstüme aldım. İnanın haberim yoktu Deniz'i görme ihtimali bütün vücudumu ele geçirmişti ne yaptığımı bilmiyordum . " Kız Efser artık selamda vermez oldun " diye bağırdı pencereden Şükran abla. " Selamun aleyküm ablacım nasılsın? " dedim yapmacık bir şekilde. " Ne olsun kızım hep aynı." ya kadın aynıysa ne diye durduruyosun. Deniz'ime gidiyorum ben Deniz'ime.. " Kendine dikkat et ablam kaçtım ben" dediğimde başını sallayarak içeri girdi. Ne yapayım yahu dün geceden sabaha kadar Deniz'i sayıkladım ben. Bu yollar neden uzadı ki bugün ? Git gide bitmiyor.. Kapıya gelince derin nefes soluk aldım "Ayy nefesim sıkışıyor nolur Deniz çıksın noluur." dedikten sonra kapıyı ritmik bir şekilde vurdum. Kapıyı yavaş yavaş açılırken sütlü çikolata gözlerle karşılaştım tebessüm etmemek için dudaklarımı ısırmak zorunda kaldım. Suçlu oydu arkamdan gelmeli ' gidemezsin kadın' diyebilirdi demedi. " Gecemm" dediğinde kalbimde eriyen çikolatalar midemde patlayan volkanlar... "Can evde mi? " dedim ciddi bir şekilde. " Can için mi geldi? " dedi yüz hatları serleşirken. " Evet " " İçerde " dedi kapının önünden çekildi arkasını dönmeden gitti. Omuzlarım çöktü bedenim bana ağır geldi. Ha ağladı ha ağlayacak gibiydim zaten. " Caan gelir misinn" diye bağırdım kapıdan. Onu bu şekilde görmeye dayanamazdım. Can beni dinlemiş lafımı ikiletmeden gelmişti kapıya " Noldu minik " dedi durgun bir şekilde. " Birşey konuşacağım dışarı çıkalım mı ?" " Hay hay " dedi içeri girdi anında geri geldi. Ayakkabıları giymeyi bekledikten sonra sessizce dışarı çıktık. Bir süre sessizce yürüdük aklım hala ' Gecem' lafında kalmıştı. " Neyin var Gece?" diye sordu Can. " Bana borç para lazım acilen" dedim aniden lafı uzatmaya gerek yoktu hava kararmak üzereydi. " Ne oldu ? Ne kadar ? " " Arkadaşıma lazım acil, bin lira var mı ? " ellerimi cebime koymuştum. Şu işi halledip eve gidip ağlamak istiyordum! " Bankamatiğe gitmemiz gerek." başımlı olumlu bir şekilde salladım. O Nur'u anlatırken ben sadece sustum. Deniz'imi özlemiştim hemde çok fazla ama yaptığu hoş değildi. kendisinbe dokunan bir kadın izin veriyor ama benim öyle bir öneri sürmem bile katil ediyor. İkimizde parayı çektik sakin bir köşede parayı sardım. " Çok sağol hızır gibi yetiştin valla " " Önemli değil miniğim geri ödemede istemiyorum." dedi burnumu sıktı . " Olmaz böyle " " çabuk nereye gideceksen git yada ben bırakayım." " Gerek yok ben giderim" Can'la vedalaştıktan sonra mavi kulaklığımı çıkarıp taktım. Bu kulaklığı nedensizce çok seviyordum. Telefonumdan Murat Dalkılıç- Kördüğüm'ü açtım.. Gerisini şarkıya ve anılarıma bıraktım.. İlk çarpışmamız, beni uyuz etmesi, ilk hayal kırıklığım, ilk özlemimim, ilk öpücüğüm.. O benim ilk mutluluğumdu.. Böyle bitemezdi değil mi? Pınar hazırlanmış beni bekliyordu ağlamaktan gözleri şişmişti-sanki benimki farklıydıda- Pınar bana sımsıkı sarıldı ne kadar mahçup olduğunu söyledi, bende bunun gerkesiz olduğunu insanoğlunun başına herşey gelebilir diye geçiştirmişitim. Barın yakınlarına geldiğimde adama gideceği yeri mesaj attım Pınar'dan. Saçımı geri atıp içimden bildiğim duaları okumaya başladım şu işten sapasağlam çıksak bütün mahallenin çocuklarına çikolata dağıtacaktım. Yani çikolataları Pınar alması şartıyla.. Pınar'a sonkez sarılıp buluşacağımız yere gittim içimdeki korku artı adrenalin duyguları kalbimin kriz geçirmesine neden olacaktı. Dünkü adama benzeyen bir adam gelmişti ama bunu ağzıyla burnu yer değişmiş gibiydi. Allahım kim dövdüyse ellerine sağlık! " F-ırat sen misin? " elindeki flaş belleği bana uzattı bende bu sırada parayı ona uzattım. Elini tam uzatacakken essesinden birisi tuttu. "Ne demiştik abisi " dedi sert bir şekilde.. Deniz Güney.. Bu 10 harfin hayatımdaki değeri paha biçilemezdi.. İstemsizce gülümsedim burdaydı karşımda.. Beni yine bir dertten kurtarmıştı. " Bundan sonra ne Pınar Ha-anımı nede Gece-e Hanımı rahatsız etmeyeceğim." dediğinde adamı hızlıca itti. " Kaybol çakal yoksa fena olur." adam arkasına bakmadan koşmaya başladı. " Deniz " dedim ses tellerimden gelmemişti bu ses kalbimin en derininde gelmişti! " Efser "
|
0% |