Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm

@uykuluhatun

Tam tamına iki saattir tavan ile bakışıyordum, daima yaptığım şeylerin başını çeken bir eylemi yani. Dün yaşadıklarım, meşhur tavanımın, soluk renginin ahengiyle kaç kere film şeridi gibi oynadı şu beton yığınında, anlatamam. Yatağımda doğrulup bacaklarımı yataktan sarkıttım ve ayaklarımı zeminle buluşturdum. Kısa boylu hafif göbekli bir kızdım, kabul.Katlanan göbeğime bakarken acıktığımı hissettim.

Karışan saçlarımı kaşıyarak esnedim. Dün akşam Nur'un söyledikleri kulaklarımda dans ederken gözlerimi yumdum ve başımı sağa sola sallayarak bunların mümkün olamayacağını, olsa bile sonunun olmayacağını düşündüm. Aşk insanı güçsüzleştiriyordu hele de benim gibi anında bağlanan bir insan için!

Tamam, kabul, Deniz gerçekten yakışıklı bir herifti. Yakışıklı kelimesi az kalır, diye düzeltti beni iç sesim. Bakışlarımı etrafta boş boş gezdirirken saate baktım, altıya on vardı. Kıyamet kopacaktı herhalde ki, normal şartlarda hiç bir güç beni o yataktan, o saatte kaldıramazdı ama ben saat dörtten beri uyuyamiyordum. Bu sinir bozucuydu, cidden. Uyku aşığı olan ben, her fırsatta uyuyamaya çalışan ben, şu an nedensiz bir şekilde uyanıktım. Bu olay çok miktarda beni sinir etmişti.

Kırmızı ve asker krem renklerini çok sevdiğimden odamda fazlasıyla yeri vardı bu renklerin. Küçük ve abartıdan uzak bir odaya sahiptim. Çalışma masam ve üzerindeki minik kitaplığım oda da ki en çok sevdiğim köşelerdi. Onun hafif uzağındaki sütlü kahve tonuna sahip olan gömme elbise dolabıma ilerledim. "Bugün ne giyeceğim ben yaa, " diyerek dolaba baktım. Belli etmemeye çalşam da çok heyecanlıydım.

Esra'dan istesem kızda boy 1.75ydi. Onun pantolonları bana uzun gelirdi ve göbeğimden kapanmazdı. Sıska bilgisayarcı, ne olacak, diye geçirdim içimden. Nur 'dan bir kaç parça istemek geçti ama o da benden oldukça uzundu. Aralarında en kısa bendim ve bu ciddi bir sorundu. Nur ve Esra uzundu, ya ben niye kısayım, diye veryansın ederken dolabımın önünden ayrılıp pencereye gittim, tülü ve güneşliği iterek gün ışıklarının içeriye hücum etmelerine müsaade ederken içerinin hava alması için camları açtım. Hafif esen rüzgarla karşılaştım, havanın bugün soğuk olmayacağını düşündüm. Büyük bir ihtimalle. Bu cümleyi Nur'a kurmuş olsaydı içinde 10 tane hata bulurdu. Sırıtmadan edemedim. Çok gülen biriydim çabuk yaşlanacaktım ama gülmeye değerdi.

Bugün dersim yoktu, sadece Saliha'dan notları almak için okula gidecektim. Esra'cığım yine dolabımı düzeltmişti, bu kızı ekmek arasına koyma da ne yap değil mi ama? Ekmek arası deyince midem, sanki beklediği sihirli kelimeyi söylemişim gibi guruldadı. Karnımda tepinen aç fil orduları, midemin duvarlarını öyle bir açlıkla tekmeliyordu ki, açlıktan öleceğimi düşündüm bir an.

Elime geçen, yğksek bel pantolonumu üstüne asker yeşili dar kesim gömleğimi aldım gömlekler göbeğim olduğu için dar geldiğinde içine siyah bir tişört giyerek düğmeleri kapatmamayı düşündüm. Yatağın yanında bulunan komodinin üzerinde duran takı kutumun yanına doğru ağır adımlarla ilerledim. Hediyelik kutuları sevdiğim için koleksiyon yapıyordum, çok tatlı değiller mi ama? Sonunda uzun baykuşlu kolyemi bulmuştum. Herşeyi yatağın üzerine bırakıp mutfağa doğru yol aldım.

Kızlara sürpriz bir kahvaltı hazırlamak istiyordum, buna çok şaşıracaklarına emindim. Değişiklik olsun diye peynirli ve patatesli börek yapmaya karar verdim. Tek balkonumuz kapalıydı ve kiler niyetine kullanıyorduk, patatesler soğanlar Esra'nın annesinin gönderdiği reçeller hepsi oradaydı. Patatesleri yıkayıp düdüklü tencereye gelişi güzel yerleştirdim. Hemen ardından, çaydanlığın altlığına su doldurdum ve ocağa koyup altını yaktım. Hoş, Nur hanım çay sevmezdi, kahve tutkunuydu. Esra'da Destan'dan sonra öyle olmuştu. Sevgilisi olan değil tabi ki kitap karakteri olan. Esra'yla tanıştıktan 3 ay sonra Farklı ikizleri okudu -benim tavsiyemle tabi ki- Destan'a aşık oldu.

O sıralar acemi yazarların kendi hikayelerini, kurgularını paylaştıkları, yayınladıkları o sanal ortamda bir hikaye ile tanışmıştı. Kitabın içerisindeki karaktere aşık oldu. Bu hikayede 2 yıl sonra kitap oldu. Sevgilisi olan Destan Kara ile o kitap sayesinde tanışmıştı. Destan kitapçıydı, Esra karaktere o kadar aşık olmuştu ki kimseyi gözü görmüyordu, tabi ki Destan ile tanışana kadar. Ela gözleri ve ismi ona aşık olması için bir nedendi. Onların aşkı da öyle başlamıştı ışte. Sağ olsun eniştem, beğendiğim kitapları al der, canim eniştem yaa...

⚡⚡⚡

Börekleri servis tabağına yerleştirdim, demlenen çayın altını biraz kıstım. Buzdolabından zeytin, peynir, bal, kaymak ve çilek reçelini -ki bizim evde en çok tükenen şey- küçük kaselere doldurdum. Her birimiz için birer çay bardağı, Nur hanım için ise ayriyeten büyük bir bardağa vişne suyu doldurdum. Yumurtalarda haşlamıştı ,onları da alıp yumurtalıklara yerleştirdim.

" El insaf ya, hayvan gibi iş yapıyorsunuz. Ne biçim komşusunuz? Yapıyorsunuz madem, bir iki dilim bize de getirin," sesiyle kapıya baktım, Nur görünce şok gecirmezse iyiydi. Mutfak kapısında beliren Nur, " Gece? dedi suratıma bakarak.

"Nur?" dedim hissizce. " Gördüklerim rüya değil, değil mi?" dedi dudaklarını büzerek. " Gece rüyaysa eğer uyandırma beni sakın, kokularıyla doyarım valla, " öğrenci evinden pek farkımız yoktu kimse hamur işi ile uğraşacak zamanı olmadığı için böyle kahvaltılara hasret kalmıştık. Tamam ben uykuyu sevmesem böyle olurdu ama uykuyu çok seviyorum ne yapabilirim!

" Bir uyutmadınız lan sabah sabah, horoz musunuz siz lan? " Esra da gelmişti kadro tamamdı. Esra mutfaktan içeri girdiğinde karşılaştığı manzara karşısında gözlerini ovaladı. "Nur, cimcikle beni, " dedi sakin bir şekilde. " Manyak mısın kızım sen? Kopar demedim, "diye çemkirdi sonrada. Bu hallerine gülmeden edemedim.

" Esra senin sorunların var ciddiyim. " dedi Nur eski haline dönerek." Bu kahvaltı gerçek olamaz, sofraya bak be! Bak biz ya öldük, ya da hepimiz aynı rüyanın içindeyiz, Gece hazırlamış olamaz değil mi hemde bu saatte? " diyerek sandalyesini çekti oturdu. Esra da sandalyeye otururken hiç konuşmadığımı farkettim, çayları doldurup bende oturunca iki aç masayı sömürmeye başlamıştı bile. Lan ben konuşmuyorum, insan bir sorar bu çenesi düşüğün çenesini kim kapattı diye, değil mi ama? Nasıl arkadaş bunlar ya? Esra çayını yudumladı ve yerine koyarken, " Hasta misin sen ? " diye sorduğunda ben de, " Ne alaka, Esra? " diye soruya soruyla karşılık verdim.

" Bu saatte kalkmışsın Geceeeeğ, sen ve erken uyanmak? Aynı cümle içerisinde kullanılmayacak kadar ütopik bir cümle. " Nur'un adımı uzatmasına sinir oluyordum. Genellikle Efser'i Esra , Gece'yi Nur kullanıyordu.

" Uyuyamadım, hem bugün iş bakacağım. " dedim böreği isteksizce ısırırken bir zeytini ağzıma attım.

" Saçmalama, sana geçen sene sesimizi çıkarmadık diye bu senede aynı şeyi yapamazsın. Hem, dünyanın sonu gelecek kesin, bu saatte kalkıp kahvaltı hazırlamışsın. Hem de börek yapmışsın, hamarat kız, seni alan yaşadı. Seni kendime mi alsam? Ya da böreğini kendime alabilirim. " diyen Esra başta sert bir şekilde konuşsa da börekten sonra sesi yumuşamıştı. " Böreğimle aşk yaşamana izin veremem. " diye dalga geçtim Esra'yla.

Geçen sene okul ve iş yüzünden kavga etmiştik. Nur ağzındaki lokmayı bitirip, " Biz idare ediyoruz, bu sene sadece derslerini, okulunu düşün. Derslerin önemli. " dedi.

Evet geçen sene ablama yardım etmek için eğitimime ara vermiştim. Yarı zamanlı işler az para veriyordu, ablam ev almıştı, para lazımdı. Tam iki buçuk yıl boyunca her ay bana 400 - 500 civarında para yolluyordu ve ben o sıkışıkken burada lay lom oturup derslerime devam edemezdim. 1 yılım kayıp gitse de ablam için değerdi, zaten kızlara çok mahcup oluyordum. Derin bir nefes aldım, geçmişi, hele ailemi aklıma getirmek istemiyordum.

" Yarı zamanlı iş bulacağım bu sefer, söz. Hem çalışıp, hem okurum? " soğuyan çayı kafama diktim, kendime çay doldurmak için kalktığımda Esra zorla çayını bitirdi. Ağzıyla elini yelleyip serinletmeye çalıştı, bu haline hep beraber kahkaha attık. Yemeğe devam etmek istemedim canım istememişti. Erken kalktım börek yaptım ve canım istemedi sanırım hastaydım, başka açıklaması olamaz.

" Çok dalgınsın, ufaklık, " ufaklık bana Deniz'i hatırlatınca onunla buluşacağımızı hatırladım. Nedensizce gülümsedim. " Ufaklık demeyin, sizi göbeğimle döverim, " deyip kollarımı birleştirdim.

" Tamam, tamam, tripler kraliçesi. " dedi Esra, sadece gülümsedim. Nur kalkıp, " Kalksana aç doymadın mı, biraz daha oturursak sen ise geç kalacaksın, ben okula, " dedi ve odasına yöneldi. Aniden durup yanima yaklaştı ve beklemediğim bir anda yanağımdan öptü. Koşar adım odasına gitti. Deliydi, sevgisini bu şekilde nadiren gösterirdi. temas sevmeyen arkadaşınızın birden size sarılıp öpmesi.. Eşittir mutluluk..

" Onunla buluşacaksın, değil mi, Efser? " Ya bu kız akıl okumuyorsa bende neyim." Evet de, nerden biliyorsun? " diye sordum gözlerimi kısarak.

" Dün fotoğraflara nasıl baktığını gördüm. Gözlerinin içi gülüyordu, hele Nur, onun hakkında bir şey derken yüzün verdiği ifadeleri görmen lazımdı. Bir de laptopu kaçırdın, " dedi ufak bir kahkaha attı.

" Off, Esra, saçmalama, "dedim ve güler gibi bir ses çıkardım." Hadi, kalk git, giyin geç kalcaksin işe. Bugün kahvaltı bendendi, karışmam başka bir şeye valla."

" Tamam, tamam, telefonun nasıl? Hala yaşıyor mu ?"

" Haa, o mu? En son Selim'in kafasına attım. Telefon mefta, " ikimiz de kahkaha attık. Esra giyinmek için odasına gitti. Salondaki Nur'un laptopundan Ankaralı Yasin'den, bide seviyom sana yaniyom açtım, hadi yandan oh, oh . Kıvıra kıvıra mutfağı toparlamaya başladım. Kızlar bana gülerken kendileri de göbek atıyorlardı. Onu bunu bırakın da, bugün ki işleri bana kitlemişlerdi. Ben bunun hesabını ödetirdim. Bulaşıkları yıkadım, salona gidip etrafı topladım. Facebooktan tekrar profiline girip fotoğraflarına bakarken İrem Derici'nin 'Kalbimin Tek Sahibine' adlı (lütfen o zamanlar herkesin düğün şarkısı olacak kadar moda bir şakrkı idi!)şarkısı çalmaya başladı. Mal mal ekrana bakarken etiketlendigi fotoğrafı dikkatimi çekti, kahkaha atarken çekilmiş bir fotoğrafti. " Bu şarkı kalbimin tek sahibine, " nakaratinda elim ekrandaki yüzüne değdi. Kafamı sallayıp, ne yapıyorum lan ben, dedim kendi kendime. Şarkıda böyle tam damardan vurmuştu. Hala ankaralı Yasin'den oraya nasıl geldi, anlamadım ama!

Gözüm saate iliştiğinde, " Ohaa! " diye bir nida kopardım. Saat 12 olmuştu, facebooktan çıkıp geçmişi sildim. Nur'un diline düşeceğime tekrar suya düşerim, daha iyi. Hızlıca ayarladıklarimi üzerime geçirdim. Gözlerim ağrıyordu, miyoptum. Gözlük takmayı pek sevmiyordum fakat gözlerim ciddi bir şekilde ağrıyordu kahretsin bir de bununla dalga geçebilirdi, neden bu kadar kafaya taktığım hakkında bir fikrim yoktu, bir daha onu nerede görecektim ki?

Dalgalı saçlarımı köpük saç spreyi ile dadaha dalgalandırdım, eyeliner ve rimel sürdüm. Kahve tonunda bir ruj sürerek aynaya baktım. Şimdi hazırdım, kuruyan ceketini kucaklayıp kokusunu içime çektim, kendisine has kokusu çok başkaydı!

 

Şimdi bunları okuyunca ben bile garipsiyorum, 2,15 yılında 500 tl baya bir iyi paraydı bu arada fnndfnvfjc.. Ki asgari 1000 tl imiş... Lütfen baykuşlu kolyeyle dalga geçmeyin dfkbndnln

instagram ; uykuluhatunhikayeleri

 

Loading...
0%