Yeni Üyelik
32.
Bölüm

32. Bölüm

@uykuluhatun

Mustafa Ceceli - Sultanım

Kalbimin üzerinden kalkan fil rahatalamamı sağlamıştı. Deniz'den ne kadar uzak kalmaya çalışsam o bana daha bir yakın oluyordu. Bu adamdan nasıl uzak kalınır?
Ekranı defalarca öptükten sonra telefonu göğsümün üzerine koyup sırıttım.

Aşk en çok Deniz'de güzeldi.

Nefes alışıma anlam katan adam. Bir süre şapşal şapşal sırıttım sonra çığlık atmamak için ona mesaj atmaya karar verdim. Ama ilk olarak bana yazdığı tahminimce Lazca olan kelimeyi google amcaya sordum. Karşıma çıkan tek şey seninle yaşlanmak istiyorum oldu. Bunu görünce daha da sırıttım ! Bu sırıtmama suratıma düşen telefonla biraz ara vermiş olabilirim.

Telefonumu karnıma koyup burnumu tuttum, Ah lanet ! Çok acıtmıştı. Ama Deniz 'de kabahat bu kadar büyük telefon alıp ne yapıcaktım ki!

Canımın acısı biraz geçtikten sonra yârime mesaj atma gereği duydum. Yârim nasılda yakışmıştı bu herife!

alıcı; Romantik Ağacım

Ben seninle yaşlanmak istiyorum , Seninle yaşamak istiyorum. Solum soluğum , Son nefesim ol istiyorum. Ben, Ben seni istiyorum. Seni çok seviyorum , seni çok çok fazla seviyorum. (kalpkalpkalp)

Mesajı attıktan sonra yorgana sarıldım sanki Deniz'e sarılıyormuş gibi hissetmesi yokmu! Ne güzel mutluluk.

Yorganıma daha sıkı sarılıp sırıtarak gözlerimi kapattım.

⚡⚡⚡

Annemle Kamran'ı yolcu ettikten sonra tuhaf bir his çöktü kalbimin üzerine. Deniz hala mesaj atmamıştı. Ailem gitmişti.

" neyin var? Nisan gülü? "

" Annemi uzun süre sonra bu kadar sevgi dolu gördüm ya belki ondandır. " diyerek omuz silktim.

" Yufka yürekli kardeşim benim. " dedi sarıldı. " İkizleri bıraktık eniştene öğle vakti gelmeden gidelim. " diye ekledi. Başımı olumlu bir şekilde salladım.

Telefomu 100. Defa kontrol ettikten sonra sıkıntılı bir nefes verdim. Neden hala mesaj atmadı ? Yada aramadı?

Bu adam hücrelerimi yaktı yemin ederim! Eve gittiğimizde ikizler eniştemi şekilden şekile sokmuştu. Miray Hanım eniştemin saçlarına tokat atmıştı, Miraç ise tabancayla sürekli eniştemi vuruyordu. Ablam bu manzara karşında gözleri doldu. Bense gülümsemekle yetindim. Baba olmak buydu. Kendi çocuğundan ayırmıyordu ablam boşuna endişe etmişti. Eniştemi yolcu ettikten sonra bana tuhaf tuhaf baktı.

Başımı salladım, " Bana neden öyle bakıyorsun? "

" Sen ne bakımsız kız oldun? Deniz nasıl tahammül ediyor bu tipe? " AA şuna bak nasılda eziyor beni!

" Ne varmış tipimde yahu! Hem gideceğim bu gece sevgilimi özledim."

" Saçların sakız gibi , bırakmışsın onları kendi haline. " saçlarımı tuttu. " uçları çatalaşmış kırık dolu,Bıyıkların? Hele o pos bıyıkların yok mu! " dediğinde sözünü kestim.

" Tamam yeter kuaföre gidelim, gömdün de gömdün mübarek! " dediğimde kıkırdadı. " Kesmekle olmaz saçlarına renkte vermek gerek. " dediğimde gözlerimi devirmekle yetindim.

**

Kuaförden çıkarken söylene söylene çıktım. " Abla dua et arkadaşın yoksa saçlarını yolacaktım! İyi ki ucundan al dedim kadına! Bide gözlerimi kapattınız! koyu tenliyim ben sarı nedir! " diye bağırıyordum.

" Amma tantana yaptın, Kötü mü olmuş? Bilen bilmeyen platin sarı yaptı sanacak! Alt tarafı rengini açtı saçlarının , kapa çeneni hey Allahım! " diye bana bağırınca gıkım çıkmadı tabi. " Tamam ya neden bağırıyorsun ki? "

" Ya kızım cidden ben seni çok düşürmüşüm küçükken! " gözlerimi kısıp ona dil çıkarmakla yetindim. Belime gelen saçlarım omuzumun üstü olunca başım hafiflemişti.

Eve varınca ilk olarak aynanın karşına geçip saçlarıma baktım. Sanki yakışmıştı, yakışmış canım. Elimle saçlarımı geri attım dudak büzdüm. Evet kesinlikle yakışmıştı. Ablamıda baya kızdırmıştım. Olsun ya ben küçük kardeşim affeder beni o. Telefonumu alıp selfi yaptım bir kaçtane. Deniz beğenir miydi? En önemlisi buydu zaten. O beğensin bana yeterli. Ağzını yediğim yaa ekran fotoğrafımda onu görünce.

" Kızım Deniz bitti telefonlamı aşk yaşıyorsun? " diye ablam dibimde bitti.

" Duvar kağıdım Deniz Güney'se yaşarım tabi. " dedim gözünün önünde ekranı öptüm.

" Az deliydin zaten şimdi tam deli olmuşsun. " dedi başını sallayıp elini alnına koydu. " Sence beni beğenir mi? " saçlarımı sallamıştım. Güldü, " Cidden delisin." Acaba ablaların hepsi mi uyuzdu? Yoksa bu bana özel bir promosyonmuydu.

Biraz daha aynada saçlarımla bakıştıktan sonra toplanmaya başladım. Gidip Deniz 'ı görmem gerekiyordu. Burnumda tütmüştü hayvan..

" Afacanları komşuya bırakıp geliyorum. " dedi ablam. " Hiç gerek yok abla , Ben giderim. "

" Olmaz Efendim öyle birşey."

" abla öğlen ezanı okundu , Sen ona birşeyler hazırla gelir birazdan eniştem "

" Ya Efser.."

" Ablacım hadi ama bak yine geleceğim merak etme.. " dedim yanağına öpücük kondurdum. " Vedalardan nefret ettiğimi biliyorsun.. "

" Tamam güzelim o zaman.. " dedi gözleri dolmuştu.

 

Kulaklığımın davetkarlığıyla derin hayallere dalmıştım. Hayaller ve müzik olmasa bu yolculuk nasıl çekilir olurdu ki?

Gözlerimi araladığımda neredeyse ineceğim yeri kaçırıyordum. Son anda indiğim için şöför ve muavini uyarıcı bakışlarına maruz kaldım. Ne var Allah Allah içim geçmiş şurda. Otobüsten inip dolmuşa bindim, Allahım İstanbul kalabalığı diye birşey var. Ayakta ve sıkış sıkış gitmek zorunda kalıyorduk. Ama yinede seviyordum bu şehri, sevdiğim adam burada yaşıyordu. O burda nefes alıp veriyordu. Sevmemek mümkün müydü?

Bir durak erken inip Makbuş'un kafesine doğru ilerlemeye başladım. Kafeyi kapatmalarına birbuçuk saat var. Yavaş adımlarla kafeye doğru ilerlemeye başladım. Pınar şimdi başlardı bana özendin demeye diye başımı şişirecekti. Uzaktan baktığımda Tunç ve Can'ın orda olduğunu Makbuş'la birşeyler konuştuğunu gördüm. Tunç ise çapraz bakıyordu orda tabi ki Pınar vardı. Çılgın sarışın.

Kapıdan içeri girince Makbuş benim olduğum tarafa baktı.

Dikkatli baktı sonra kısık gözlerle yine baktı. " Efser Gece? " diyince diğerleride bana baktı. " Makbuş ben geldim. " çantamı masaya bırakıp ona doğru gidip sımsıkı sarıldım. " Sen çok çok değişik olmuşsun. " ayrılıp " Bunu iltifat olarak alıyorum. " dedim gülmeye başladım.

" Bence Deniz , onu korumalığını yapmamız için bizi zorlayacak.. " dediğinde Tunç , Can dirseğiyle karın boşluğuna vurdu çocukcazın. Tabi, o saatten sonra sesi çıkmadı.

Herkes neden gittiğimi niye haber vermediğimi sordu , en merak edende Can olmuştu.

" Söylemezsen saçlarını karıştırırım? " diye tehdit etti Can beni.

" Hele o koca ellerin saçlarıma değsin, yemin ederim Nur'u üzerine salarım derim ki Can'a kızlar laf atıyor. Bak bakalım sana nefes aldırıyor mu? " diyip göz kırptım. Can sesli bir şekilde yutkundu.

" Siz kadınlar çok tehlikeli varlıklarsınız. "

" Yerse canım. " dedim omzuna dokundum. Masasından kalktım. Müşteri olmadığı için Pınar oturuyordu ve karşında Tunç'la birlikte ve gülüşüyorlardı! Bir dakika gülüşüyorlardı. Sinsice sırıtıp yanlarına oturdum.
" Öhömm yani siz hayırdır? " diye pat diye sordum. Kabulüm odunum fazlasıyla.

Ellerimin ikisinin çenemin altında birleştirdim. Onları izlemeye başladım.

" Biz sevgiliyizzzz." dedi gülerek Pınar.

" Çok sevindim sizin adınıza.." gülümsedim , yakışıyorlardı hemde çok fazla. " Ee Tunç neyini çok seviyorsun Pınar 'ın? " içimdeki meraklı Melahat olan teyze ele geçirmişti dilimi.

" Gözlerini " dedi kısa ve öz. Derin nefes aldım. " Peki sen Pınar? "

" Esprilerini. Hatta soğuk olanları, espiri yapsana? " diyince büyük olan gözlerim dahada büyüttüm. Ellerini masamın üzerinde birleştirdi Tunç. Sonra kaşlarını havaya kaldırıp indirdi. ( Deniz gibi ama en çok benimkine yakışıyor. )

" Kaç derece olsun.. " diyince yüzümü buruşturdum, direk masadan kalktım. " Çok öyksünüz bee! " dedim ve Makbuş'un yanına yaklaştım.

" Güzelim, nasıldı bakalım gezmen? Bize haber vermeden de gittin ." dedi gülerek ama gülüşün altındaki sitemde gözümden de kaçmadı.

" Annem ve ikizim ablama gitmiş o yüzden.. "

" Ne güzel işte annenle aran nasıl? "

" İyi " dedim düz bir şekilde başımı önüme eğdim tırnaklarımla uğraştım. Deniz o neredeydi?

" Deniz bende. 4 gündür kapadı kendini oraya çıkmıyor benimle konuşmuyor . Siz ayrıldınız mı? "

" Hayır neden ki? "

" O madde bağımlısı haberin var değil mi? "

" Bunun ayrılmaya neden olduğunu düşünmüyorum Makbuş.. " dediğimde gözlerinin içini güldüğünü farkettim.

" Ona merhem olacak tek kişi sensin, biliyor musun? "

" Beni dinlemiyor.. "

" Tam tersi senin için didiniyor ve bu kadar direniyor. Senin aşkın onu uzaklaştırıyor ama krizler engel buna .." Ah kalbim nasılda sızladı. " O onu bırakırsan altın vuruşu yapar. Onu tanıyorum ben tek evladımı dahada kaybedemem. Kimsesiz kalınca evlatlarım sırtını dönünce bana sahip çıkan Deniz oldu. O onu .. İyileşmesini yardım et kızım .. " ağlamaya başladı bir andan kendime çekip sarıldım.

" Merak e-etme senin oğluna birşey olmayacak. Ben şimdi gidiyorum onun yanına " saçından öptüm, anahtarı elime verince alıp, uzaklaştım. " Kıyafetleri yarın alırım " diye ekledim. Kafeden uzaklaştım. Bir annenin yakarışı yalvarışını dinlemek.. Cehennem azabı gibi.

Akan gözyaşlarım benden bağımsızdı artık. Kendi vatanını kurmuş beynime sormadan akıp gidiyordu. Hızlıca eve girip ayakkabılarımı çıkardım. Çantamı ceketimi koltuğun üzerine bırakıp üskata koşa koşa çıktım. Kalbim gittiği yere anlayınca hızlandı yerinden çıkacakmış gibi hızlı atmaya başladı. Onun kapısına gelince kulpu tutup nefes aldım bir kaç defa. Neden her gördüğümde bu kadar heyecanlanıyordum ki? her seferinde ilkmiş gibiydi. Bu heycana bu kalp daha ne kadar dayanırdı bilmiyorum.

Kapı kulpunu çevirince kitli olduğunu anladım bir kaç defa tıklayınca homurdandığını duydum.

" Deniz aç kapıyı, " doğum günümle onunlaydım işte. " Su-sultanım " diye kekeledi.

Kapının kilidi anında açıldı. Karşımda gördüğüm manzara hiçte iç açıcı değildi. Deniz'in saçı sakalı birbirine karışmıştı. Üzerinde atleti emanet gibi duruyordu. İlk tanıdığım Deniz ve şuanki arasında dağları bırak okyanus kadar fark vardı. Güzel gözlerinin feri sönmüştü. İçim acıdı.

" Denizim.. " diyip belinden sarıldım. Kollarım incecik belini sarmış hatta boşluk bile bırakmıştı.

Sevdiğim adam göz göre ölüme gidiyordu.

" Geldinnn.. " dedi ona yabancı bir sesle.

" Gelmez olur muyum? Sen benim herşeyimsin nasıl gelmem ? " beni hafifi kendinden itti. Koca elini yüzüme dokundurdu. Dudaklarıma eğildi ama öpmedi burnumun yanına burnunu koyup kokumu içine çekti. " Sen gerçeksin, bununda hayal sandım. Ama hiçbir hayal kiraz çiçeği kadar güzel kokmaz. " dedi. Sonra dudakları dudaklarımı kapattı. Anında kapanan gözlerim onun dudaklarını hissetmeye başladı. O dudaklarımı küçük küçük öpücükler bırakıyordu. Denizim beni çok güzel seviyordu. Dudaklarımdan ayrıldı bir anda kendimi koca bir girdapta hissetsemde pembeleri alnıma ulaştı.

" Seni çok özledim, sultanım. " dedi saçlarıma öpücük kondurarak.

" Bende seni çok özledim. Çok çok fazla. Seni çook çook seviyorum.. "

" Kadınım benim.. " bana sımsıkı sarıldı. Üzerine sinen içki ve sigara kokusu. Onun odunu kokusunu koklamama engel oluyordu. " Saçlarını neden kestirdin? " dedi, yatağına ilerlerken.

" Değişik olsun istedim.. "

" Uzun saçlarını seviyordum ama böyle de çok daha güzel olmuşsun.. "

" Beni beğenmene sevindim. "

" Seni beğenmiyorum, sana ölüyorum sultanım. " Ama bu herifi çok başka seviyorum.

" Şey sen otur " dedi elini ağzına koydu. " Buraları toplayayım ama duş almalıyım, " ellerini koyacak yer bulamıyordu. yine elleri titriyordu!

" Sen duşa gir sevgilim, etrafı ben toplarım. " bana gülümsedi. Ama yüzündeki deri parçası çok tuhaf şekil aldı. Bu benim Denizim miydi?

Dolabı karıştırdı birkaç parça alıp odayı terketti. Bende odasını toplamaya başladım. Yerdeki beyaz tozlar, içki şişeleri.. Ona yardım edememek.. Onun canının yandığını bilmek.. Ölmekte eş değerdi. Sonra yatağına oturdum. İlk olarak düzeltiğim çarşafa dokundum sonra uzandım. Yastığı o gibi kokuyordu. Bu kokudan nasıl mahrum kaldım ? Cidden bazen ablama katılıyorum kesinlikle çocukken beni baş üstü falan çok düşürdü. Bu kadar mal olmamın başka açıklaması olamaz. Gözlerimi kapatıp yastığın kokusunu içime çektim..

**

Burnuma gelen ferah kokan şampuan yüzünden gülümseyerek gözlerimi araladım.

" Günaydın sultanım.. " dediğinden hızla arkama döndüm.

" Deniz "

" Ya hatun senin herhalin kabulde şu sesini ayarlasana.. " dediğinde omzuna vurmaya başladım. " Çok sakat durumdayız farkındasın ? Valla bana hava hoş. "

" Oha sapık ! " diyerek yataktan kalkmaya çalıştım. Cidden çalıştım amma velakin Deniz bey izin vermedi beni tek hamlede geri yatağa düştüm.

" Nereye minik maymun ? "

" Şeye şeye şu içmeye "

" Yok sana su " dedi dudaklarıma eğildi.

Dudaklarımız yakınlaştıkça kalbim çılgınca atmaya başladı. " Sana zarar vereceğimden mi korkuyorsun? " gözlerimi kırpıştırarak araladım. Kuruyan dudaklarımı ıslattım.
" Bu bunu yapma, " dedi ağırlığını üzerime dahada verdi. " ne neyi ? " dedim saf saf.

" Sakın dişiliğini üzerimden kullanma ben ben hakim olmakta zorlanıyorum. " dedi bir anda üzerimden kalkıp kapıdan çıktı.

" Naptım ki şimdi ben.. " diyerek oturur pozisyona geçtim. " Dengesiz." diye söylendim. Onu beklerken saatin 1 olduğunu farkettim. Ne ara bu kadar uyudum farkına varmamıştım.

Zaten bu saatte bir yerede gidemezdim. Uyku aşığı biri olarak kendimi tekrar uykunun kollarına bırakma gereği duydum.

**

Gözlerimi araladığımda saat öğleye geliyordu. Onun kokusuyla nasılda rahat uyumuştum. Elimde olsa yıllarca onun kokusuyla uyuyabilirim. Etrafa mal mal bakınıp esneyerek ayağa kalktım. Kaşınan başımı kaşıyıp etrafa bakındım. Acaba bana kahvaltı mı hazırlıyordu? Ay benim Denizim yapar yaaa.. İlk olarak banyoya gidip elimi yüzümü yıkadım. Çocuğun karşına çapaklı falan çıkmayalım.

Lavaboda işimi halledip merdivenlerden aşağı indim. Ne hazırlamış olabilirdi acaba? Etrafı kokladım ama birşey pişmemişti. Koku yoktu.

Son merdivenden inip etrafa bakındım ama yine yok.

" Deniz hayatım Nerdesin? " birazcık bağırmış olabilirdim. Ama yok adam ses vermiyor acaba benimle oyun mu oynuyordu.

" Deniz kahvaltıya gidelim ben ısmarlarım? " diye bağırdım yok. Ses soluk yok. Cebimden telefonumu çıkarıp arayınca telefonuna ulaşılamıyor sesini duyunca sinirlenmeye başladım.

" Deniz büyü artık eve gidiyorum. " koltuğun üzerinde çantamı alacakken cüzdanımın çantamın yanında buldum.

Otomatik olarak kaşlarım çatılmıştı. Cüzdanımı açtığımda 500 yakın olan paramın artık olmadığını farkettim.

Eve hırsız mı girmişti? Kesin Deniz adamı yakalamış haşat etmişti.

Kesinlikle böyleydi..

İçimdeki şeytana uymayacağım. Etrafa bakındım herşey yerli yerindeydi. Hayır Deniz'im böyle birşey yapmaz .

 

**

Mantığım duygu duvarımı yırtıp içindeki düşünceleri yok etmek için beynimi uzun tırnaklarıyla kazmaya başlamıştı. Benim Deniz'im böyle birşey yapmaz.
Yapamaz.. Para umrumda değildi ama.. Aması yok işte. Ona yakışmaz bu. Beynim kelimeleri art arda sıralamış dudaklarıma sesli birşekilde dökmeye çalışırken kalbim asla o kelimeyi dudağımdan çıkarmazdı! Dolan gözlerimi yoksayıp hızlıca evden çıktım. Onun kokusuyla uyuyup onun kokusuyla uyandım! Şuan çok mutlu olmam gerekiyordu. Onun hakkında böyle düşünmem değil! İlk olarak üniversiteye uğrayıp Naz'dan notları aldım. Sonra Makbuş 'un yanına geçtim. Pek müşteri olmayınca notları başka bir not kağıdını geçirdim. Beynime konuşma hakkı tanımamak için böyle bir yola başvurmuştum. Makbuş'unda pek morali yok gibiydi. Bu ara herkesin mi morali bozuktu? Pınar hariç . Maymunlar gibi bir o yana bir bu yana koşuşturup duruyordu. Not işim bitince gidip ustaya yardım ettim. Yeni öğrendiğim kurabiye tarifini birlikte yaptık.. Kapatmaya yakın telefonum çaldı.

Arayan Kara'mdı. Kalbim biraz hüzünlensede beni aramasına sevinmiştim.

" Canım, " diye açtı telefonu.

" Efendim kara kuzu. " Esra benim kara kuzucuğumdu.

" Napıyorsun? "

" Çalışıyorum çıkacağım birazdan.. "

" İyi o zaman Pınar'ı da al bize gel. "

" Neden ki? "

"Unutmadan Deniz'e de haber ver. Can ve Tunç geliyor ama Deniz'e ulaşamadım. Çocuklarda bilmiyormuş." ben nasıl ulaşıyım be Esra? Demek istedim ama diyemedim. " Tamam canım da hayırdır ne oldu "

" Akşam yemeğine çağırıyorum ne olsun? " diye azarladı.

" Aman ya iyi " dediğimde suratıma telefonu kapattı. Telefonu kulağımdan çekip ekrana mal mal baktım. Sonra Esra'yı aradım. 2. Çalışta açınca

" Noldu? " diye sinirle soludu. Birşey demeden bende onun suratına kapattım. Zaferle sırıtırken benim ağacım nerde olduğunu merak ettim. İnsan sabahtan beri birkere aramaz mı? Aramıyor işte öküz!

Romantik Ağacım aranıyor..

Yok yok açmıyor! Çıldırtacak bu herif tımarhane yatacağım bunun yüzünden. Bir kere daha arardım ve duyduğum tek şey aradığınız kişiye şuanda ulaşılamıyor oldu. Derin nefes aldım gözlerimi kapattım belkide şarjı bitmiştir değil mi? Neden hemen mantığımın konuşmasına izin veriyorum ki!

" Makbuş bizim işimiz kaldı mı? " diye sorduğumda zorla gülümsedi. " Hayır güzelim çıkın siz. "

" Pınarrrr Nerdesin ?" dediğimde tuvaletten çıkıyordu. Bu kız ve tuvalete sevdası! Günde 15 defa tuvalete gidilir mi yahu !

" Patlama yahu çişimizde mi gelmesin? " aslında Tunç olsaydı. Ben bombayım patlarım derdi. Bu düşünceme dil çıkarıp göz devirdim. Bunlarla fazla ortamda kalmak pek iyi değildi. Onlara benzeceğim bu gidişle!

" Kızım napıyorsun bu kadar tuvalette? " dediğimde. Ben erkeğim sevgilim ol dermişim gibi baktı.

" Cidden ne yaptığımı mı merak ediyorsun anlatayayım istersen ? "

" Çok iğrençsin !" dediğimden sadece omuz silkti. " Esra'lara davetliyiz. " dediğimde, ukalaca "Biliyorum hadi gidelim. " diyince bakakaldım.

Niye herşeyden enson benim haberim oluyor ? Pınar yol boyunca şebelek maymunu gibiydi. Ben böyleyken yanımda bu kadar mutlu olması cidden sinir bozucuydu. Esra'lara girmeden tekrardan aradığımda telefonu yine kapalıydı. Bu neydi şimdi? Yakalamaç mı oynuyoruz? İlk ben şimdi o. Sabır çekerek kapıyı tıkladım. Esra kocaman gülümseyerek kapıyı açtığında otomatik olarak bende gülümsedim.

" Bitanem, " dedi boynuma sarıldı. Kilo mu almıştı? Evlilik yaramış benim kürdanıma..
" Canımın içii" dedi oda bana sarıldı. Bir süre sarılarak durduktan sonra Pınar cazgırlığını kullanarak " Bir saniye bende burdayım.. " diyerek bizi ayırmıştı.

Gülerek ayrıldığımızda Pınar sülük gibi yapıştı. Ah bu kız ne kadar uyuz olsada aynı benim gibi sıcakkanlıydı.

" Yine döktürmüşsün kokulara bak anamm. " dedim dudağımı ısırarak.

" Sizin için.. " dedi kibar bir şekilde. İçeri girip eniştemle selamlaşıp koltuğa yerleştim.

" Evinize bayılıyorum yaa çok hoş. " bir kenarı okyanusu mavisi yaparken bir tarafı duvar kağıdıyla kaplamışlardı. Gri koltuklarda cuk diye oturmuştu. Esra bir tuhaf gelmişti bilmediğim bir şekilde güzelleşmişti. Enişteminde yüzünden güller açıyordu. Hayırdır inşallah ..

Esra'yla İzmir yolculuğunu bahsederken masayı kurmuştuk.

" Ailenle aranı düzeltmene sevindim. " diyerek iç çekti. O biliyordu nasıl özlediğimi neler çektiğimi.

" Evet abl-" lafımı tamamlamadan zil çaldı. " Geldiler geldiler.. " diye kapıya koşunca Pınar bende heyecan yaptım. Onu çok çok çok fazla özlemiştim.

" Aşkım.. " sesini duyunca Pınar'ı Tunç 'a sarılırken buldum. Can ve Nur ise el ele içeri girmişlerdi. Tabiki de Deniz yoktu!

" Öhöm öhöm " diyerek ayrılmaları istedim ama yok birbirini senelerdir görmüyorlardı sanki! Can boşta kalan elini ensesine koydu. " Deniz'i dünden beri görmedik ulaşamadıkta "

" Önemli değil, biz dün görüştük zaten." dedi zorla tebessüm ettim.

Can gergin havayı değiştirmek için " Ben çok acıktım bacım masaya hemen oturalım mı? " diye sordu Esra'ya. Esra gülmemek için kendini zor tuttu.

" Tabiki hemen geçelim.. " diye yanıtladı sorusunu.

Cümbür cemaat masaya oturduk. Pınar ve Tunç karşı karşıya geçmiş gözlerinin içine bakıyorlardı birbirlerinin. Can çorbasını bitirmeyi amaçlamış Nur ise onu seyrediyordu.

Destan'la Esra'dan bahsetmiyorum. Allahım şuan tek yalnız benim bu masada!
" Yemek yiyoruz! Çok iğrençsiniz yahu! Esra sende neden topladın anlatsana artık? Esra boğazını temizlediği sırada bende suyumu içiyordum. " Biz bebek bekliyoruz. " dediğinde ağzımdaki suyu çaprazındaki Tunç'un yüzüne püskürttüm . Sonrada öksürük krizine girdim.

Evleneli 2 ay olmamıştı ne bebeği?

" Tunç ben çok özür dilerim.. " dedim mahçup bir şekilde. Yanında peçeteyle yüzünü silerken " Önemli değil alıştım ben.. " diyerek laf çarptı.

" Ne zamann öğrendin bunu? " diye sordu Nur, aklımı okumuş gibi.

" Bugün, " diye yanıtladı gülümseyerek . " Aldıracak mısın? " diye saçma bir öneri sundu Nur. Masadaki herkes ters bir şekilde ona bakınca. " Ne var yahu yeni evlisiniz sonuçta.." dedi umursamazca.

" Hayır tabiki erken oldu ama Rabbimin bir lütfü o bize.. " diye araya girdi Destan.

" Kesinlikle.. " diye onayladı Esra'da onu.

" Biz teyze oluyoruz! " diye bağırdım sonra ayağa kalkıp sımsıkı Esra'ya sarıldım.

" Kusura bakmayın teyze olmak için fazla güzelm.. " diyince Pınar gülmeye başladı.

" Kusura bakma ama hahah götünden büyük egon var güzelim. " dediği an kaşlarını çattı Nur. " Pınar fazla oluyorsun güzelim? " dedi dişlerinin arasından.

" Dur bakayım , hayır olmuyorum. Egoist buzdolabının birisin çevremdekilerinin değerini bil. " dedi tabağını alıp masadan kalktı.

Kumrallıktan morarmaya geçiş yapan Nur'a bakış atıp bende tabağımla birlikte kalktım. Her ne kadar Pınara hak versemde sevgilisinin yanında böyle yapmaması gerekiyordu.

Esra'da bir kaç tabakla içeri girince Pınar'la konuşamadım. " Imm şey Nur ve Can gitti. " dedi soğukça.

" Bencede gitmeleri gerek ." dediğinde " Pınar " dedim uyarıcı bir şekilde.

Masayı toplayıp çay koyduktan sonra Esra'yla mutfakta yalnız kaldık. Bulaşıkları birimiz yıkmaya başladı birimiz duruluyordu..

Evet soru yağmuru başlasın!

" Esraağğğ" dedim imalı bir şekilde, bıyık altından gülümseyip . " Bende diyordum bizim meraklı melahatımız ne zaman ortaya çıkacak? " dil çıkarark ona baktım.

" Sor bakalım hanımefendi, " yıkadıklarını önüme koyuyordu.

" İlk gece mi hamile kaldın? " diye fısıldadım. Bu halime bakıp gülmeye başladı. " Büyük bir ihtimal evet "
" Nasıl hissediyorsun?"

" Ne gibi? "

" Anan Esra Anan. Anne olacaksın yaa, " birden duraksadı.

" Çok heyecanlıyım düşünsene karnım kocaman olacak o doğacak benim yavrum olacak ne harikulade bir şey! "

Duraksadım, rüyaları düşündüm o ve ben. Evlilik ve bir bebek... Allahım hayali bile mükemmel! Deniz'e babalık çok yakışırdı, Tabi madde bağımlısı olmasaydı.

" Darısı benim başıma artık. " diyerek iç çektim. Pek mümkün gibi değildi. " Ya bişi sorcam şey yapmanızın şeye zararı var mı? "

" Ne yapmamız ?" dedi tek kaşını kaldırırken . " Yok bişi boşver." dediğimden önümdekilerini toparlamaya başladım. " Onun dünyadan haberi yok gibi şuan merak etme doğuma kadar şey olabilir tabi bebek çok aşağıda değilse" ona ciddimisin bakışı atarken bana başını sallamakla yetindi.

" Vay bee " dudak büzdüm.

" Hadi içeri geçelim.. " dedi Esra işlerimizi bitirdikten sonra.

" Olurr. " dedim umursamazca sonuçta Deniz yoktu. İçeri girsemde olur girmesemde.

Tunç ve Destan'ın ortak tek noktası Beşiktaş olduğu için onun hakkında konuşuyorlardı. Biz ise bebekler hakkında konuştuk.. Tabi benim bedenim bunları yanında ruhum ise farklı alemlerdeydi.. Gel aklım artık uğramıyor bile. Sürekli Deniz'de. Doğum günümde yanına geldim ve ne ile karşılaştım. Bazen dayanmak o kadar zor ki. Ne zaman krize girecek acaba şimdi nasıl davranacak. Sürekli diken üzerindeyim. Kalbim sürekli aşka gebe sürekli bir sancı içinde. Saat 10'a doğru gelirken ayaklandık. Sonuçta ikiside işe gidecekti. Kapıdan çıkarken durup Esra'nın karnını okşadım. " anneyi fazla üzmek yok, yormak yok tamam mı? Küçüğüm.. " diyerek sevdim. Ay bu duygu cidden çok farklıydı. Ve bu duyguyu şimdiden sevdim!

Pınar ve Tunç'la vedalaşınca eve girmek yerine herifimin yanına gitmeye karar verdim.

Telefonumu çıkarıp CanCan'ı tuşladım..

" Efendim bücürük.. "

" Deniz Makbuş'da mı?"

" Evet onu o odasından çıkarmak mümkün mü? "

" Tamam sağol. " dedim suratına telefonu kapattım. Çeketimin önünü çektim kısa saçlarım elimle düzelttim ve hızlıca yürümeye başladım.

Benden kaçmak yok Deniz Güney! Benden kaçışın yok. Hızlı adımlarla ilerlerken nisan ayı güzelliğini gösterip hafif ıslatmaya başladı. Hafif yağan yağmur beni biraz rahatlatırken kalbim biran önce onun çekik gözlerini görmek için sabırsızlanıyordu. İki katlı dubleks evin önüne gelince duraksadım. Yağmur az da yağsa sırılsıklam etmişti. Telefonu çıkardım içimde telefonu açık olması için dua etmeye başladım.

Romantik ağacım aranıyor..

Allahım çalıyor çalışıyor!

" Eefendim hayatım. " dediğimde gözlerimi kapatarak gülümsedim.

" Pencereden bak, "

" Ha? " dedi uyku mağdurluğunu yediğim.

" Pencereyi aç. " dediğimden yataktan kalkma sesini duydum sonra perdeyi açınca çıplak üstünü gördüm.

Bu yağmurda bu sıcaklık nerden geliyor demeyin bana!

" Ciddi olamazsın? " deri hala telefonla konuşuyorduk.

" Aşağı inersen tadından yenmez. " diyebildim. Sonra telefonu kapattım. Işığı açıp sonra kapattı. Kalbim güm güm atarken saniyeler bana azap çektiriyordu!

Kapıyı açtığında yutkundum. Kapşon giymişti tabiki önü açık! Başına şapkayı geçirdi. Gri eşofman ve gri önü açık kapşon.
Diyeceklerim bu kadar.

Yavaş yavaş ona doğru giderken o hızlanmıştı. Yağmur bize inat dahada hızlı yağıyordu.

" Gecem. " dedi sesi kalbimi dahada arsızlaştırdı.

" Sevgilim.. " diyebildim ve üzerine atılıp sımsıkı sarıldım.

" Sırılsıklam olmuşsun. "

" Önemi yok.. "

" Hasta olacaksın ."

" Seni seviyorum Deniz. " ondan biraz uzaklaştım. " Sana aşığım ve hiçbirşey umrumda değil! Deliler gibi aşığım koşulsuz ve geri dönülmez bir şekilde. " kollarımı açtım yerimde döndüm..

" Efser, "

" Deniz ben herşeyle seni kabul ettim n'olur beni kendinden uzaklaştırma. "

" Se-seni çok seviyorum Gecem." dedi beni kendine çekti. Dudaklarıyla dudaklarımı kapattı. Soğuğa inat alev gibiydi dudaklarımız. Gittikçe kor olan ateş Deniz'in belimden tutup kendisine çekmesiyle devam etti.. İkimiz sırılsıklam olmuştuk. Şuan ki romantiklik kitaplardaki gibiydi. Dudakları dudaklarımda hükmünü sürerken bacaklarımı bağı çözüldü. Bir süreliğine kendimden uzaklaştırdım. Yoksa bu heyecan yüzünden kalp krizi geçirebilirdim! Çenemi tutup kendine doğru çevirdi. " Ben seni bulabilmek için nasıl sevap işledim hatun? " dediğinde gülümsedim.

" Sana aşığım sana şuan yağan yağmur kadar aşığım! O kadar çok o kadar sırılsıklam.. " dediğimde alnıma dayadı pembe girdabını!

Anında gözlerimi kapattım. Ya bu herifin teni çok sıcaktı yada ben çok soğuğum!

Birden olduğumuz yerde sallanmaya başladık. " Deniz ne yapıyorsun? "

" Ömrümün devamıyla yağmur altında dans ediyorum sen? " dediğimde gülmeye başlamıştım. " sen delisin. "

" Hemde sana çok fena.. " dedi dudağını ısırarak.

Ben bu adamı ısıra ısıra bitiriim. Tam öpmeye yeltenecekken beni dizine yatırdı. Sırt üstü düşmekten korkacağıma acaba beni taşımakta zorlanıyor mu diye merak ettim. Kendimi güvence altına alıp sımsıkı sarıldım.

" Kollarım.. " diye fısıldadım. " Kollarımın arasına çok güzel sığıyorsun.. "

" Sen kendine bak küçük hanım.. " dedi burnumun üstünü öptü sonra beni geri çekti. Başım hafif dönsede onun kollarının arasında olmak herşeye değerdi. " Pembe burun doğru eve gidiyoruz sen sıcak duş al ve uyu tamam mı? " başımı olumlu bir şekilde salladım. Yürümeye başladık el ele. Ben onunla kalmak istiyordum. Ondan ayrılmak istemiyorum kii..

" Neden telefonların kapalı? " diye sordum hızlıca yürürken. Çok şükür yağmur azalmıştı. Deniz önüne kapatmış, ıslak şapkası başına yapışmıştı.

" İhtiyaçlarım vardı ve rahatsız edilmek istemedim. " dediğinde kaşlarımı çattım

"Haa?"

" Lanet beyaz desem? " dediğinde iç çektim.

Sonra konuşmadık zaten. Soğuk bedenimi döverken bir an önce üzerimdekiler kurtulmak istiyordum. Büyük bir ihtimal bin ton olmuşlardır!

Kapıya geldiğimizde duraksadı fırsattan istifade beline sarıldım. Topuklu olmadan boynuna sarılmak zordu. Hemde baya!

" Gece ben bağımlı pisliğin tekiyim bak ben.. "

" Umrumda değil. "

" Umrunda olması gerek. "

" Deniz sus. "

" Efser , sen masumsun ve ben çok kirliyim.. " Nolur şu klişe girmeyelim nolur!

" Ben sensiz yapamam anlasana bunu? "

" Ben sanki sensiz nefes alıyormuşum gibi konuşma! "

" Deniz-"

" Efser benim ortamım sana göre değil. "

" Lanet olsun umrumda değil! "

" Olmalı amınakoyım olmalı Sen ve benim sonum yok! Uzak duramıyorum amınakoyım! Sensiz boş herşey! Diyorum tamam uzak dur benden! Ama seni görünce devrelerim yanıyor. Senden kopamıyorum ama sana en çok zararı ben veriyorum! Anlasana Efser acı çekmene dayanamıyorum! "

Dolan gözlerim yanmaya başlamıştı.

" Seviyorum dedin bana seviyorum dedin! " göğsüne vurdum.

" sevmiyorum diye bişey demedim.. "

" Ama "

" Bitsin Efser bu iş.. "

" Deniz be-"

" Üzgünüm bu hikayenin sonu belli. Biz olamayız. " dediğinde hıçkırmaya başladım. " Kurban olduğum ağlama! Dahada nefret ettirme kendimden ! "

" Bana aşık değil misin ? Ben sensiz ne yapacağım. "

" Aşığım ama konumuz bu değil.. Hayatına devam edeceksin sanki hiç hayatına girmemişim gibi "

" Kolay mı sanıyorsun be adam! "

" Hiçbir şey kolay değil , alışacaksın.." tam sarılacakken ellerimi tuttu.

" Zorlama bu işi.. " ellerimi indirdi. Yutkundu, " Bugün hiç gelmemeliydin.."

" Sen napıyorsun biraz önce olanlar neydi? YAĞMUR ALTINDA DANS ETTİK BİZ BİRAZ ÖNCE BANA AŞIK OLDUĞUNU SÖYLEDİN FARKINDA MISIN!" diye bağırdım..

" Ben çok kötüyüm.. seni hak etmiyorum.. özür dilerim.. daha seni üzmek istmiyorum.."

" Bitti mi yani?"

" Bitti."

 

Loading...
0%