

Hissettiğim duyguların tarifi yok yada bu kadar mutlu olmadığım için lügatımda böyle bir kelimeyi içinde barındırmamıştı.Aslında midem altüst olmuş, adrenalin duygum zirve yapmıştı. Bunlar bile kalbimin çığlıklarına son vermemişti.
Deniz..
Bana harikulede bir evlenme teklifi etmişti. Hoş Tunç yüzünden ' Evlenelim mi ?' yazısı ' Evlenek mi ?' olsada harikaydı..
" Seni seviyorum Deniz, seninle her şeye varım!" dediğimde kendi güveliğini çözüp ayakları zeminle buluştu. Benimde güveliğimi çözüp beni kucakladı. Son zamanlarda nasıl kas yaptıysa benim ayaklarım hala zemine değmemişti." Dur deli dur " diyerek kahkaha attım.
" Nasıl durabilirim ? Sevdiğim kız ile evleniyorum !" dedi beni döndürmeye başladı.
"Delisin adam hem de zırdeli!" sımsıkı sarıldım.
" Evet sana deliyim!" dediğinde durduk.. " Yeter! Daha fazla adrenaline hayır! " dedim saçımı başımı düzeltip, " Bir daha lunaparka gelmek mi? Asla! " dediğimden o muhteşem gülüşünü sergiledi. Ona bir kere daha sarıldım. Tunç ile Can yanımıza gelince kendimi toparlanmaya çalıştım ama sağolsun Deniz ahtapot gibi yapışmıştı.
" Dua et Tunç, şuan çok mutluyum!" dedi dişlerin arasından Can'da fırsattan istifade Tunç'un ensesine bir tokat yapıştırdı. Onların bu hali bizim halim bir kere daha şükretmemi hatırlattı. " Ben yazıyı sonra sana sokmayı bilirim." dediğinde öksürdüm. "Yani yedirmeyi diyecektim. " dedi sahte bir gülümsemeyle. Onun bu haline de gülmeden edemedim!
Allahım birisi dudaklarımı dikebilir mi?! Bir araya gelmiyorlar da!
Benden ayrılıp cebinden kırmızı süet bir kutu çıkardı, yavaşca açıp içinde ki tek taş yüzüğü eline alıp, " Bir ömür boyu bana bağımlı olacağınıza göre Sultanım, bu naçizane hediyemi kabul edersiniz inşallah ?" mimikleri o kadar tatlı bir hal aldı ki onu ısırmamak için kendimi zor zapt ettim.
" Hay hay efendim tabi ki! " dedim yüzüğü parmağıma yavaşca taktı. Dolu gözlerle yüzüğü bakıp sonra Denizin yanağına öpücük kondurdum.
Bayan Güney olmanın ilk adımını atmıştık. " Artık buradan çıkabilir miyiz ? " dediğimde sırıtarak başını salladı. Bir süre sessizce yürüyüp bakışıtık.. Sahile gelince bank yerine çimenler doğru yöneldim ve bağdaş kurarak oturdum.
" Hava serin sultanım üşüteceksin. " dediğinde gülümseyerek ona baktım.
" Bir şeycik olmaz sevgilim, gelsene yanıma ?" tebessüm edip ceketini çıkarıp yere serdi. Onun üzerine oturup tek elini belime koyup bir hamleyle kendine çekti...
Tabi ben şok.
Elini bu sefer omzuma atıp kendine biraz daha yaklaştırdı. Bu herifte ki rahatlıktan alabilir miyiz?
" Ne zaman evlenebiliriz ?"diye sordu masumca.
" Bilmiyorum isteme olayı var daha" durdu bana baktı.
" Ne istemesi? Teklif ettik ya!" dirsek atıp ondan kurtulup ayağa kalktım.
" Oldu canım direk nikah dairesine gidip yıldırım nikahı kıyalım ? " iki elini arkaya atıp o muzipce sırıttı.
" Vallahi harika olur!"
" Bekle sen! Bir teklifle kurtulmazsın!" deyip yürümeye başladım. Niye şuan trip attım inanın ben bile bilmiyorum.
" Haydaa! Nerden çıktı bu isteme işi" diye söylenirken sırıtmadan edemedim. Birden kolumu tutunca yerimde sıçradım. Ne ara yetişmişti bana ?
" Nedir bu saçmalık?" deyince kaşlarımı çatıp kolumu çektim.
" Kız istemesi canım! Geleceksin tuzlu kahveyi içeceksin kızı alacaksın! " dedim hem yürüyor hem de ona çemkiriyordum.
" Olsun oda olsun. Hatta tuzlu kahveyi bırak zehir bile içerim senin elinden ! Yarın gelelim mi? "avcumun içini alnıma vurdum.
" Yok Deniz şimdi gel!" hey Allahım ya sabır başımı sallayarak yürümeye devam ettim sonunda bizim mahalleye girmiştik.
" Bana uyar " dedi kolumdan çekti ona bakmamı sağladı.
" Off Deniz yaa" diyince elinin tersiyle yanağımdan makas aldı. " Ölürüm kız sana" aptalca sırıttım.
"Şapşal ya valla şapşal"
" Öpiyim mi? Hemen şimdi , canım çekti valla " dediğinde gözlerim şaşkınlıkla büyüdü.
" Saçma sapan konuşma yemek miyim ben.. tüü edepsiz " dedim ciddiyetle. Hayır gülmeyeceğim.
" Yemek değil böyle tatlı mı tatlı mm" dedi beni kendine çekti. Dudaklarını boynuma bastırınca yüklü bir elektrik akımı vucüdumda dolaştı. İlk tanıştığımızda eli elime değdi zamanda ki gibi... Kendimi ondan çekip sahte bir kızgınlık " Napıyosun sen , sokak ortasında ayıp"
" Evde öpsek sapık, dışarda öpsek ayıp! Ne zaman öpeceğim ben seni?" dedi bir daha öptü. Yapma adam kötü oluyoruz yapma!
" Deniz yaa" diye cilvelendim, ben bir anda.. Hormonlar gerçekten korkutucu..
" Ya öptüm.. Evlenicem ben seninle kızım." diye atara bağladı. " böylede sapıkların cümlelerine döndü anasını satayım."
" Ya sen ne odunsun! Nikahı bas doya doya öp sonra " dedim omuz silkip gözlerimi kıstım. Gitmeye yeltendim yine başarısız olup bedenine çarptım. Başımı kaldırdığımda yüzümüz çok yakındı.
Sakin Efser çok sakin..
" Nikahı bastığım gün kaçacak delik ara Efser Gece Güney.. " dedi dudağını ısırdı.
Ocak ayında neden kadar sıcak hava?
Hımm oldu o zaman ben gideyim, Çünkü bu sıcaklık hiç iyi değil.
" Bana uyar Deniz Güney." dedim kendimi ondan kurtardım.
İşin sonu kötüydü. Gözlerim sürekli onun etli dudaklarına kayıyordu.
Edepsizce düşüncelerimi köşelere sıkıştırırken geri adım attım..
" Sen cidden kaşınıyorsun güzelim " dedi göz kırptı. Bu kalp sürekli böyle hızlanırsa düğün gününü düşünemiyorum...
" Biraz yürek yemekten zarar çıkmaz sevgilim. "dedikten sonra şirince gülümsedim.
" Fazlasını yemelisin. " dedi kulağıma yaklaştı. " Böyle daha seksisin. " derken dudaklarını ıslatıp kendini geri çekti. Midemdeki karıncalanma arttı. Kalbim boğazımda atıyordu.
Umarım bunu sadece ben duyuyorumdur.
Deniz duyuyorsa rezilliğin ta kendisiydi. "Şey ben ben gitsem iyi olacak " dedim geri geri yürürken. Eve geldiğimize şükrettim bacaklarım bağı çözülmüş yürümeye mecalim kalmamıştı. " Bir şey unutmadın mı sultanım? " dedi gülümseyerek. Sonra yanağını çevirip işaret parmağını yanağına koydu. Yanına yaklaşıp dudağımı değdiriyordum ki dudağını çevirdi. Dudakları dudaklarıma değince belimden tutup sıkıca kendine bastırdı.
Çekilmem gerekiyordu ama ona engel olmak istemedim bende istiyordum çünkü...benden uzaklaştı, gülümseyip arkasını döndü.
Islık çalarak yavaş adımlarla benden uzaklaşmaya başladı. Yüzüm yanıyor kalbim bir tuhaftı. G Tam kapıdan çıkıcakken telefonum çaldı.
Saliş arıyor..
" Efendim canım "
" Kuzucuğum ben Tekirdağ gitmek zorunda kaldım haberin olsun.. "
" AA hayırdır "
" Biliyorsun evlilik işleri falan izin aldım bir süreliğine " istem dışı yüzüğü baktım.
" Tamam canım kendine dikkat et. Gelince bol bol konuşuruz inşallah "
" Tamam canım öptüm. " dedi telefonu kapattı.
Gülümseyerek merdivenleri çıkmaya başladım. Parmağıma yabancı gelen tek taş yüzük aptal gibi sırıtmama neden oluyordu.
Anahtarımı bulamadığım için kapıyı ritmik bir şekilde yumrukladım.
Birazcık sert yumruklamış olabilirim(!)
Kapı hızlı bir şekilde açıldı bir adet ateş saçan Nur Yıldır vardı karşımda.
" Banyomu yapıyordun " dedim şaşırmış bir halde. Elini bornozun cebine koydu.,
" Yok canım zevk için bornoz giyiyorum ben bilmiyor musun? Evde bu şekilde prova yapıp defileye çıkıyorum. " dedi imalı bir şekilde.
" Valla kuzucuğum kusura bakma anahtarımı bulamadım." dedim dudak büzerek.
" Dua et uzun vadeli uzaktaytaydın benden yoksa seni duşa sokar buz gibi su ile ıslardım, biliyorsun."
" Vahşi hoca seniii." diyip dil çıkardım bu halim azda olsa onu gülümsetmeye yetmişti.
" Sende kesinlikle şeytan tüyü var, kızamıyorum ki " dedi kapıyı kapatırken bende ona öpücük atarak karşılık verdim. Kendimi koltuğa atıp televizyondan şarkı kanalı alıp rahatıma bakıyordum ki ,
" O tek taş mı ?" dedi şaşkın bir sesle.
Kendimi çok fazla yorgun ediyordum hele de o asansörden sonra...
" Evett Deniz bana evlenme teklifi etti!" dedim oturuşumu dikleştirdim, işaret parmağımla ile yüzüğü gösterim.
" Vay ve bizim sıpaydi beklenmedik bir hareket yaptı gözüme girdi şimdi azıcık." dedi sırıttı.
" Sıpaydi deme benim sevgilime yaa!"
" Daha kötüsünü söyleyebilirdim. Terbiyem ona müsaade ediyor canım. " dedi göz kırptı.
" Uyuzsun kızım." dedim kollarımı göğsümün üzerinde birleştirdim.
" Bırak uyuzluğu da nasıl etti?" heyecanla bacaklarımı yukarı çekip günün başından olanları anlatmaya başladım.
Her anı tekrardan yaşıyormuş gibi oluyordu. Gözlerimi doldu en sonunda..
" Ona çok aşığım Nur.."
" Ona güvenebilir misin?"
" Ne konuda?" dedim yanağımı silerken.
" Tekrar uyuşturucuya başlarsa? Biliyorsun böyle ihtimal var.." sonunu neredeyse fısıltı bir şekilde söyledi.
" Sanmıyorum.. O çok pişman"
" Ama bu onun elinde değil. Bağımlı- " derken sözünü kestim.
" Nur yeter! Burda sana mutluluğumu anlatıyorum sen içine etmeye çalışıyorsun!"
"Ben sadece "
" Biliyorum ama uzun zamandır kötüydüm yarına düşünmek istemiyorum / artık."
Omuzlarım düştü bacakalarımı karnıma çektim. Sabah ki ruh halimden eser kalmamıştı.
" Özür dilerim Gece" dedi yanımdan kalktı gitti.
Nur benden özür diledi.. Hem de haklı olduğu halde. Yüzümü avuçlayıp saçlarımı geri attım.
Ben cidden enkazdım.
- 1 Hafta Sonra -
Bir hafta boyunca Esranın evi ve Makbuşun yeri arasında mekik dokudum.
Hira git gide güzelleşmesini kaçıramazdım. Denizin evlenme teklifi herkesin dilindeydi. En çokta Esra'nın .. Destan odun deyip durdu neymiş o ona romantik evlenme teklifi etmemiş falan filan..
Pınar ve Tunç'a gelirsek.. Hala tuhaf çiftler. Pınarda en az Tunç kadar kötü espri yapmaya başladı. Daha demin bir müşteriye nasıl bir şey dediyse kadın 2 dakika boyunca Pınarın suratına boş baktı. Başımı çevirip adım atacaktım ki.. Tanıdık koku burnuma geldi ve ben onun göğsüne çarptım..
" Sultanım" sesini duyduğumda derin nefes almak zorunda kaldım. Nefesimi ilk gün ki gibi kesiyordu.
" Sevgilim," diyerek karşılık verdim, ellerimi tutu , dudaklarının hizasına götürüp öpücük kondurdu.
" Bir haftadır istemeyi erteliyorsun." dedi mızmızlanarak.
" Biliyorsun Esra'nın yanında olmam lazım oraya gidip duruyorum senlik bir durum değil." dedim burnumu kaldırarak. Eğildi burnunu burnuma değdirip başını salladı. Burnumuz birbirine değerken gülmeden edemedim.
" İsteme olayı?" diye diretti, burnuma öpücük kondurup benden uzaklaştı.
" Bilmiyorum ki" dedim omuz silkerek. En azından ailenden bir kişi olsaydı hemen isterdim ama ne Efsun ne Kamran'ın buraya gelmeye niyeti vardı.
" Makbuş bence biz yarın gidelim bu hatun beni çağırmayacak yoksa " dedi Makbuşun yanına gitti ve elini omzuna attı. Makbuş gülerek bana baktı.
" Bence de artık uzamasın kızım ay burada ayrı, evde ayrı başımı yiyor. Karı gibi çenesi var mübareğin"
" Makbuş alacağın olsun "dedi yanaklarını tutup sıkmaya başladı.
" Yok yani birisi akıllı değil!" dedi gülerek.
" Ya yarın çok erken değil mi?" daha kıyafet almamıştım.
" Hayır uygun biz yarın gelelim hadi seni eve bırakayım hazırlık anca yaparsın." dedi beni itmeye başladı.
" Çantam ceketim" diye çemkirdim bu sırada önlüğümü çıkarmayı da unutmadı. " Bela ya valla ufak tefek ama bela! " diye söylendi.
Kaşımı kaldırdım " Ne dedin sen bakim?"
" Diyorum ki çok güzelsin." dedi gözleri yumup öpücük attı.
" Delisin sen hem de zır deli."
" Kime deli olduğumu söylemeye gerek yok. " dedi elini boynuma koyup kendine çekti saçlarıma öpücük kondurdu. Sanki evcil hayvan seviyor! Herife bak ya.
Onu itip gülerek başımı salladım. Sakız gibi yapışmaya yemin ettiği için bu seferde elimi ellerinin içine hapsetti.
" Lazım olacak şeyleri alalım hadi." ya ben hesap kartımı evde unutmuştum.
" Eve uğramamız lazım "
" Niyeymiş o ?" dedi elimi daha da sıkı tuttu. Sanki kaçıracaklar beni.
" Aşkım hesap kartım falan evde kaldı."
" Ne gerek var? Ben varım. " dedi konuyu kestirip attı. Ağzımı açacaktım ki parmaklarını dudaklarıma değdirip kapattı.
.Alışveriş olayını anlatmaya gerek yok değil mi? Çünkü sonuç sıfır yani.
'Bunu alma çok kısa , bu çok dar, hayır o her yerini belli ediyor, onda dekolte var olmaz.' en azından kıyafet seçmeden önce yüzük seçmeye gitmiştik.
Sadelikten yana olduğum için gümüş taşlı bir alyans seçmiştim. çift çizgili bir alyanstı yani Deniz'inki öyle duruyordu benim çizgi yerine taş vardı, zarif ve güzeldi. Alışverişte sadece yüzük alabilmiştik sağolsun beyefendi..
" Yarın ne giyeceksin hiç birşey almadın. " dedi alayla bir.
" Deniz deli etme." dedim dişlerimin arasından. " Çikolata ve çicekleri ben seçerim sen direkt eve git o zaman. "
" Peki." dedim sadece. Ben Efser Gece isem yarın seni kudurtacağım Deniz Güney!
" Sadece peki? Ben kafamı kıracağını düşünüyordum.." dedi masumca. Sadece gülümsedim.
" Hayır olsun inşallah" yine cevap alamadı..
Biraz sessizce yürümeye başladık bizim mahaleye girince " Gelinlik seçmeye de birlikte gideceğiz, dekolteli bir gelinlik istemiyorum." dedi yürümeye devam etti,. Ben de olduğum yerde duraksadım.
Ciddi olamazdı değil mi?
" Şaka" dedim kahkaha atarak.
Dudakalarını büzdü kaşlarını hafif büktü ve başını salladı.
Yanından hızlıca geçtim hatta geçerken koluna çarptım!
" Yarın görüşürüz atom karıncam sana aşığım." derken ben dış kapıyı sertçe kapattım. Kıskançlığında bu kadarı!
Hızlıca merdivenlerden çıkıp kapıyı sertçe kapattım. Burnumdan derin nefes alıp verdim.
Ve aklıma dahice bir fikir geldi.. Esranın kınasında giydiğim mini bordo elbise.. Hızlıca odama geçip dolabımı karıştırdım. Elbiseyi elime alıp sımsıkı sarıldım. " Ah güzelim yarın Deniz kuduracak!" diyip kahkaha attım.
Hayır deli değilim, azıcık sıyırmış olabilirim.
**
Esra lohusalıkta olduğu için gelemiyor ama bütün isteme olayı için video istiyor. Nur ve Pınar yanımda olacaklar. Can ve Tunç ise Deniz'in yanında.
Şükran abladan istemese kısmında yanımda olmasını istemiştim.
Bana sarılıp duygulandı. Çocukları olmadığı için böyle bir duyguyu ilk defa tadacağı için bana minnettardı. Saçlarımı Nur'a emanet ediyordum kıyafetim ve ayakkabım tamamdı.
Her şey tamamdı bir şey haricinde.. Kıyafetimi aynanın yanına asıp yatağa oturdum..
Acaba annem gelir miydi?
Derin nefes alıp evi aradım. Babam çıkarsa en azından ses çıkarmazdım.
....
" Alo" dedi annem.
" Anne benim Efser."
" aa siz miydiniz " dedi telaşlı bir şekilde.
" babam yanında mı ? "
" Evet " dedi güler gibi bir ses çıkarttı.
" Anne yarın akşam istemem olacak gelir misin ? Uçağı ben ayarlarım."
" aa Güler kızı mı evlendiriyor kimmiş bu ?"
" Birisi işte 1 yıldır hayatımda. Ablam ve Kamran tanıyor."
" Onun adını anma lütfen, yıllarca bize yalan söyledi. babanı geç bana söyledi." dedi demek ki babam odadan çıkmıştı.
" Yarın yanımda olacak mısın ?"
" Üzgünüm kızım." dedi. Dudağımı ısırdım.
" Peki." dedim telefonu kapattım. Hayır ağlamak yok! Gözlerimi sımsıkı kapatıp tavana baktım.
" Gördün dimi tavan ? Ailem yok diye boşu-" demeden telefonum çaldı. Başım eğip telefonuma baktım.
" Yanlış söylemiş ailem benim sadece bir kişi.." dedim gülümsedim.
" Efendim her şeyim.."
" Efser?"
" Efendim bitanemm"
" Aşkım sen bana kızgındın hani en son"
" Ben sana kızgın değilim ki.. Ben sana çok aşığım."
" Aşkım ateşin falan yok değil mi? Hani ne bilim normal değil de."
" Odunumsun vallahi ama çok seviyorum seni iyi ki varsın!" deyince kahkaha attı.
" Gülüşün çok güzel. "
" Ya sen böyle çok tatlı olmuşsun ne yedin kızzz" bende sırıttım. Tepkisini yediğim.
" Seni özledim sadece.. "
"Geleyim o zaman valla çok iyi olur " sesi çok ciddiydi.
" Hayır yarın görüşürüz tamam mı sevgilim?"
" Senin sevgilim diyen ağzını-"
"Öhöhöhöhhö " dedim kahkaha attım.
" Evlenince öksürük işe yaramayacak atom karıncam."
" O günleri sabırsızlıkla bekliyorum.." dedim dudağımı ısırdım. Evet yürek çok yedim bu ara.
Bugün yediğim hurmalar ilerde ne yapacak çok merak ediyorum.
" Sen cidden kaşınıyorsun.."
" O yüzden kapatalım öptüm" dedim telefonu kapattım. Ailem yok dediğim an aradın ya Deniz.
Nasıl şükredeceğim bilemedim.
**
" Bence çok güzel olmuşsun!" dedi Pınar aynadaki yansımama bakarken.
Saçlarımı buklelerini düzelirken ona gülümsedim. "Deniz beğenir değil mi?"
"Kesinlikle" dedi Nur , kapıya yaslanmış bana bakıyordu. Hele beğenmesin o sıpaydi seni, ben o zaman ona sorarım!
" Esra'da çok beğendi! Burada olmadığı için deli oluyor." dedi Pınar.
" Yavrum ya valla deliye dönmüştür, Hira huysuz olmasaydı kesin gelirdi."
" Bırak lohusa dediğin evinde durur." dedi Nur soğukça.
Bu sırada kapı çaldı. Kalbim ağzımda atıyordu. Yavaşca kapıya yöneldim. Gelen o değildi Şükran ablaydı.
" Ayy kızım ne güzel olmuşsun " dedi bana sarıldı. Umarım bugün bu topuklularla düşmezdim. Yoksa ne Can'ın nede Tunç'un dilinden kurtulabilirdim. " Otur Şükran ablacım.."
" Sende karar ver kız abla mı teyze mi"
" Gittikçe gençleşiyorsun kız, yakında Şüko derim" deyince gülmeye başladık.
"Allah iyiliğini versin." dedi ağzını kapattı.
"Amin canım " kapı tekrar çaldı.
" Geldiler!" deyince Şükran abla tekrar güldü.
" Sakin ol , bu Deniz oğlum sürekli görüyorsun zaten.." kapıya gelince derin nefes aldım ve açtım..
Sonra her şey ağır çekimdi zaten..
Deniz elindeki gül demetine bakıyordu sona yavaşca başını kaldırdı ve çikolata kahvesi gözleri gözlerimle buluştu. Yutkundu.. Adem elmasın aşağı yukarı çıkması dikkatimi çekmişti.
Ve takım elbise..
Allahım! Bu nasıl yakışılılık?!
" Kızım misafirlerimizi içeri alsana " başımı şaşkın bir şekilde Şükran ablaya çevirdim.
" Haha " diyerek kapının önünden çekildim. Ha ha nedir ?
" Ah ah aşıklar! Sanki hiç görmüyorlar birbirlerini" dedi Makbuş içeri geçerken.
" Be-en ilk defa bu kadar seni seksi gördüm" dedi Deniz fısıltıyla. Diğerleri çoktan içeri geçmiş bunu sadece bana duyurmak istemişti.
Gözlerimi büyüterek ona baktım. " Geç içeri şapşal" dedim gülerek..
" Bunları sana getirmiştim ama şuan bu kadar sönük bir çiçek getirdiğim için utandım." dedi. Kırmızı gül demetine bildiğin hakaret etti.
" Saçmalama" dedim en cilveli sesimle elinden demetleri alıp gülümsedim.
Demetleri koklayarak masanın üzerine bıraktım. eteğimi düzelterek Şükran ablanın yanına oturdum.
Şükran abla ile Makbuş gülerek bir şeyler konuşuyorlardı bizde bakışıyorduk. Pınar ve Nur sözleşmiş gibi önümüzden geçtiler buna Deniz kadar bende bozulmuştum.
Şurada iki dakika bakışıyoruz değil mi?!
Bana kaşıyla eteğimi düzeltmemi söyleyince gülerek başımı salladım. Dediğini yaptım elini ağzına koydu onların görmediğinden emin olunca bana öpücük attı. Gülmemek için dudaklarımı sıktım.
Bir süre biz yine bakışıp gülüştük. Şükran ablanın beni uyarmasıyla kahve kısmına geçiş yaptığımızı anladım.
" Kalk kızım sende kahveleri yap" deyince başımı olumlu bir şekilde sallayıp kalktım.
Benimle beraber diğer kızlar da kalktı.
" Ya kızım sanki hiç görmediniz birbirinizi " diye Nur söylendi. Cezveyi karıştırırken ona ters bir bakış attım.
" Ya Nur illa bir arza çıkarıcaksın he" dedim alıngan bir sesle.
" Ay ay kızarmışta " dedi yanağıma öpücük kondurdu.
" Yok abi bir değil ! Hepsi arza arkadaşlarımın"
" Bence diğer ikisinin kahvesine de tuz dökelim" dedi Pınar.
" Aferin sarışın en azında kullanıyorsun beynini.." dedi gülümsedi Nur.
" Az kullanmalı mesela çok kullanınca senin ki gibi arza yapmaz " dedi dudaklarımı büzdüm.
Pınar vurdu gol oldu! Nur gıkını çıkaramadı. Ben Deniz'in fincanına kırmızı kurdele bağlarken Nur mavi, Pınar mor bağlamıştı. Onları yavaş yavaş götürdüm çünkü heyecandan ayaklarım titriyordu çünkü.
" Kızlar ya düşersem ? Ölüyorum heyecandan "
" Ya sus git ver kahveleri" destek deyince de Nur arkadaşlar. " Videoyu açıyorum bak"
Derin nefes aldım gülümseyerek içeri girdim.,
İlk Makbuşa sonra Şükran ablaya verdim. İlk kahvelerini sonra suların aldılar. Deniz' gelince elim ayağım daha da titredi. Ona kahveyi verdiğimde " Eğer o iki gerizekalıya kahveyi vermek için eğilirsen olay çıkarırım. " dedi sert bir şekilde.
"uff" kalktım. Fincanını elinde tutup suyu önündeki sehpaya koydu. "Çocuklar kahvenizi ayağa kalkıp alın." dedi. Onlarda ne kadar ciddi olduğunu anladılar ki ikisi de birden ayağa kalktı.
Ah kıskanç sevgilim!
" Bence daha gözüne batma yenge.. " dedi Tunç göz kırptı. "Hayır mor olan senin" dedim bende cevaben.
" Niye böyle bunlar ?"
"Sizinkiler böyle istedi." dedim omuz silktim. Şükran ablanın yanına oturdum. Deniz kahveyi yudumlarken aldığı yüz şekli..
Buruşuk yüzü , kısılan gözleri , şekilden şekilde giren dudakları..
" İyi misin hayatım? "
" Ne var bunun içinde" dedi sonra anında su içti. Dudağımı büzüp omuzlarımı kaldırıp indirdim.
Alt tarafı tuz, acılı pul biber ve karabiber attım ne var bunda bee. Elimi ağzıma koyup tırnaklarımı dişlemeye başladım.
" Kahve bitmezse kızlar yok beyler. " dedi gözlüğün hafif indirip Şükran abla.
Gözleri en çok Tunç ve Can'daydı. Onlar kahveyi tek dikişle içince de Deniz'de gaza geldi.
ayıp olmasın diye kahkahada atamıyordum kahretsin!
" Kızım çikolataları dağıt bakim." dedi Şükran abla. Başımı olumlu bir şekilde sallayıp enfes gözüken çikolataları dağıtmaya başladım. Tunç ve Can çikolata dalmıştı ama benim aşkım nezaketen bir tane aldı ve sonra bardağı kafasına dikti.
" Artık yüzük takma merasimine geçelim ?" dedi Makbuş.
Herkes ayaklandı tepsi ve makası ben tamammiyle unutmuştum. Ama imdadıma Can koştu. Acaba o tepsiyi nasıl içeri soktular?
" Bir şey soracağım kız istediniz mi ? Yani beni, kimse istemedi ben duymadım. " dediğimde herkes kahkaha attı.
" İstedik ya ?" dedi Makbuş.
" Ne ara ?" Şükran abla dirseğiyle dürttü. " Sen Denizin suratını incelerken.." dediğinde utançla suratımı kapattım. 2. köprüden atın beni!
" Enişte makas kesmiyor. " dedi Nur. Ona baktığımda bana göz kırptı.
Bu ne ara bu kadar meraklı oldu bu işlere.
" Al al gözün doysun." dedi 4 yüzlük attı.
" Hala kesmiyor. " dedi omuz silkti.
" Al al " dedi 2 yüzlük daha attı.
" Hala-"
" Yeter da altında mı yapıldı o kesmiyorsa Can kemirsin o zaman.." yine bastılar karadeniz damarına. Asgari ücretin yarısını vermişti çocuk Nur, ne istiyorsun..
"ay aman " dedi. Yine buzlar kraliçesine dönüş yaptı.
Makbuş yüzükleri aldı. Bize baktı "Uzun uzun konuşurdum ama buna gerek yok gözleriniz her şeyi ele veriyor. Yüzüklerinizi kendiniz takın aranıza asla 3. şahsı koymayın." dedi yüzükleri avuçlarımıza bıraktı. Canda bu ara fotoğraflarımızı çekiyordu.
" Seni son nefesime kadar seveceğim.. " dedim sol parmağına yüzüğü taktım. Oda tektaşın olduğu elimi tuttu. "Seni ahiretimde de görmek istiyorum sultanım, nefes almayı bıraktıktan sonrada seveceğim seni."
" Seni seviyorum hatunum.." diye eklerek fısıldadı kulağıma. Makbuş bu sıra kurdelemizi kesti.
Küçükte olsa bir alkış tufanı koptu. Sonra herkese tek tek sarıldık.
En son biz kalmıştık. "Sana bir hediyem var. " dedim elini tutup odama doğru götürdüm. Ondan uzakken yaptığım kutuyu uzattım.
"İçinde fazla not var üzgünüm , senden uzakken bunlarla avuttum kendimi" dediğimde eğildi alnımdan öptü.
" Sana aşığım Gecem, sana öyle bir aşığım ki bu kelimelerle anlatılmıyor." gülümsedim derin nefes aldım.
" Sana bir sürprizim var" diye ekledi, çenemi tutup ona bakmamı sağladı.
" Ne yaa söyle "
" Bu hafta sonu görürsün " dedi dudakları dudakalarımla örttü..


| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 13.02k Okunma |
1.15k Oy |
0 Takip |
50 Bölümlü Kitap |