Model - Sarı Kurdeler
Hırçın okuduğu mesaj ile bütün kasları gerildi. O kişi kimdi ve numarasını nerden bulmuştu? Onu neden öldürdüğünü biliyorsa Hırçın'a ne olduğunuda biliyordur belki de onlardan biriydi.
" Neden öldürdüğümü biliyorsan, kim olduğumu da biliyorsundur." yazdı ve gönderdi. Numarayı Arif'e mesaj attı. Mesaj ne ara gitti Arif ne ara gördü de arıyor diye düşündü.
" Bu numara ile ne yapacağım Melek Hanım?"
" Kim olduğunu bul ve bana dön."
" Pek-" lafını tamamlamadan telefonu kapattı. Mesaj gelmediğini görünce başını sallayıp gaza bastı.
Kapısını açtığında yalnızlığın soğuğu yüzüne çarpmıştı. Canan ne yapmıştı? Neredeydi ? Başını yine belaya sokmuşsa? Saçlarını karıştırıp içeri girdi. üstüne soyunarak banyoya girmişti..
Buharla birlikte banyodan çıkmıştı.. Evdeki yalnızlıktan canı sıkılmıştı, Canan'ı kovmamayı diledi. aklından geçen düşüncelerim yüzünden avucun içiyle alnına vurdu." Noluyor bana ?"
kıyafet odasına gidip ne giyeceğine baktı. Parlak tayt ve üzerine hafif dekolteli önü kısa arkası uzun bir tişört seçti. iç çamaşırlarını giyip ardından taytı giydi. Aynada kendine baktı.. " Fazlasıyla kilo vermişim vücut hatlarımdan eser kalmamış." Kendini fazlasıyla beğeniyordu.. Kendisinin sevmeye başladığı zaman o iğrenç insanların dokunuşlarını hissediyordu. Buna rağmen kendini sevmeye zorluyordu, suçlu olan o değildi..
Melek'e zamanında çok mankenlik teklifi gelmişti, gerçekten vücut orantısı inanılmazdı. İnce beli geniş kalçaları ve dolgun göğüsleri ile fazlasıyla güzeldi ve fiziğini belli etmeyi seviyordu..Kendini sevmeyi zor başarmıştı, başardıktan sonra hayat onu için yaşamaya değiyordu.. Bazen ölmek istese de o öldürmeyi daha çok seviyordu. Kolundaki yara baktı ona pansuman yapmaya üşendi.. Aklına gelen fikirle gülümsedi.
KURŞUN BELASI aranıyor...
evet Arif'i böyle kaydetmişti, Arif bunu görse mutluluktan havaya uçabilirdi. " efendim melek Hanım."
" Arif evime gelmen için 7 dakikan var." demişti ve suratına kapatmıştı.. Evlerin arası neredeyse yarım saatlik mesafedeydi ve Arif duştaydı! duştan nasıl çıktığını eşofmanlarını nasıl giydiğini arabaya nasıl bindiğini hatırlamıyordu.
Hırçın Mavi ise tırnaklarına koyu mat mavi oje sürüyordu. Kapı çaldığında ayağa kalktı ve saatine baktı. " İyiyce yaşlandın Arif 7 dakika 3 saniye geçti. "
Arif soluk soluğa ne demek istediğini anlamaya çalışmıştı.. Neredeyse kaza yapıyordu. " Kaza yapıyordum o yüzden geciktim efendim. "
Arifîn yüzüne baktığında saçlarının köpüklü olduğunu görünce kahkaha atmıştı. Peki Arif? Erimişti, beyni kalbine akmıştı..
" O kadar güzel gülersen ne yaparım? Daha ne kadar aşık olabilirim sana?" diye düşündü. " Saçlarını durula muslukta sonra gel koluma pansuman yap."
Arif'in sorgulamadan dediklerini yapmasını seviyordu, Şahin öyle değildi. O illa sorar azarın yer öyle yapardı Arif gibi değildi. Bir eli bittiğinde diğerine geçmişti, " Melek Hanım burada havlu yokta."
havluların hiçbiri temiz değildi. " Benim odadam var saçımı kuruladığım onunla kurula. Temizlikçi çağır eve her yeri bok götürüyor. "
" peki efendim." arkasından geçerken yarı çıplak olduğunu gördü. hırçın yutkundu. 40 yaşındaki adam nasıl böyle bir vücuda sahip olurdu? Düşüncelerine kaşlarını çattı ojesini sürmeye devam etti. Onun her vücudunu gördüğünde bunu düşünüyordu..
Arif, şu an son nefesini verse gözü arkada olmazdı.. yatağın üzerindeki havluyu aldı, kokladı sanki okyanusun içinde mahsur kalmış gibiydi.. O kadar güzeldi koku.. onunla saçını kurulamadan yastığı kokladı, Hırçın bunu görse kendisini kesinlikle bıçaklardı. O kadar ferah kokusu var ki, okyanusa yelkenle açılmış gibi huzur dolmuştu içi.. Yastığı yerine koyup saçını öylesine kuruladı. kirli havluları alıp kirli sepetine attı. İç çamaşır çekmecesini görünce utandı başını başka yere çevirerek çekmeceyi kapattı.
" alt tarafı saç kuruttun Arif buraya daha hızlı gelmiştin." dediğinde aniden odaya çıktı. " Efendim, sürekli temizliğe gelen abla ameliyat olmak için ayrılmıştı uzun bir süre gelemez. Güvenilir insan bulmak zor. Helede sizin evinize daha da zor. Çok fazla düşmanınız var ve burada yalnızsınız."
" hem konuş hem koluma pansuman yap. " dedi ve tırnaklarını üfledi. " Ben mi yapayım? Bul güvenilir biri benim sorunum değil.. " Pamuk batikon ve sargı bezini alıp yanına oturdu. Kokusu burnundan içeri girip akciğerlerine ulaşana kadar her yer çiçek olmuştu.. Boğazında ki yeni açan çiçekler sayesinde gülümsedi. " efendim onu demek istemedim , isterseniz ben yaparım."
Aslında ona işkence etmek güzel fikirdi ama kadınsal eşyaları vardı onun sütyenlerini astığı aklına geldiğinde pamuğu yara dokundurmuştu. Buruşan suratı ile Arif'i tersledi. " Arif bir kere mantıklı konuş."
" Özür dilerim efendim."
" Mantık mı bıraktın lan , mantığı bırak beyin mi bıraktın düzgün düşüneyim !" bu düşünce sessizce zihninden uzaklaştı, bu düşünceleri kendin sakladı Hırçın'a söylemeye götü yemezdi.." Doğru dürüst işkence yapmak istiyorum." dedi sanki şeker istiyordu, ifadesi öyleydi.
" Şey diyecektim sana, bir ara işkence yaptığım insanların fotoğraflarını çekip duvara asıyordun kızdım diye kaldırmıştın ya onlara devam ettin mi?" Hırçın Mavi olarak psikopat olsa da Arif'inde garip fantezileri vardı. İşkence görenlerin fotoğralarını çekip saklamak gibi..
" evet Melek Hanım garip bir koleksiyon ama hoşuma gidiyor." diyerek tebessüm etti.
" Artık duvara asabilirisin onu ve sonra yer altındakilere o fotoğrafları yay." tebessüm ederken ağzına bir yumruk çaksam diye geçirdi Hırçın, onun gülüşünden neden bu kadar rahatsız oluyordu bilmiyordu.
" Peki efendim zevkle.." burnundan derin bir nefes alıp verdi. Arif ise kolunu çoktan sarmıştı. Parmak uçları karıncalanmıştı, biraz daha dokunursa parmak uçlarından alev çıkabilirdi!
" O kadar gıcık oluyorum ki sana işime yaramasan çoktan ellerimde can verirdin." dedi dayanamayıp.
" Ne güzel olurdu." diye fısıldadı. Gözlerine bakarken ölmek.. bu dünyadan mutlu ayrılmak için en iyi şanstı. " onun gözlerine bakarak ölmek.. Bu dünyadan göçmeden en son gördüğü yüz onun yüzü olmasıydı.. Bedenim öldükten sonra beynim 7 dakika daha çalışıyormuş o 7 dakika bile sana bakarken geçmeye değer diye düşündü Arif." Yaşamımda ölümümde sana değer.."
" Ağzında ne geveledin sen ?" dedi Hırçın, Arif'in dediklerini duyamamıştı.
" Diyorum ki Melek Hanım eğer çok kötü yaralanırsam ve iyileşmeyeceğimi düşünürseniz beni öldürün. Sürünerek ölmek istemiyorum." dediğinde Hırçın dehşete düşmüştü. Bu nasıl bir manyaktı. Onun ölmesini düşündüğünde kendini kötü hissetti. " Ağzından güzel bir kelam çıksaydı şaşırırdım zaten Arif, seni öldürerek sana ödül veremem, sürün ve çok konuşma ve temizlikçi bul bana."
Arif'in aklına Canan gelmişti, Şahin kendi evlerini ona ve ailesi vermişti. İş arıyordu haftalık temzilik yapardı iyi bir para alırdı. " Canan yapar temzilik işini." dediğinde tek kaşını kaldırarak Arif'e baktı. " Canan ailesinin yanına gitmişti?"
" üvey babası döverken Şahin yetişti. "
" Pardon Şahin'in onun peşinde ne işi var?" aslında geri geldiğine sevinmiş ama belli edememişti. Duygularını bir sandığa sıkıştırmıştı. Çıkarıp gül cemalinde sergileyemezdi yani o öyle düşünüyordu..
" Melek hanım üvey babası onu satmıştı, oraya geri dönmek babasının yine satması demekti, Şahin bunu düşünerek gitmiştir." sakince ve yavaş yavaş söylemişti. Hırçın'ın kızacağını hatta sonuçlarının kötü olacağını hepsi biliyordu, buna rağmen gitmişti.
" Yok Arif koruma olacağına keşke avukat olsaymışsında çenen bir işe yarasaymış, soluksuz savundun ya ! Muşta ile çenene vurasım var yemin ediyorum!" dediğinde gülmüştü.. Sinir etse de onun aklında geçmek bile güzeldi. " Gerçekten benim psikyatrime götüreğim seni."
" Sizinde aylık kontrolünüz gelmişti iyi olur Melek Hanım beraber gideriz." dediğinde dişlerini sıkarak Arif'e baktı. Arif'i sandalayeden itip düştüğünü görmeden odaya gitmişti.. Ona dokunmuştu kendi isteğiyle.. Git gide mükemmel mi oluyordu hayat? Hasta halinden eser kalmamıştı. Yüksek dozda mutluluk almıştı. " yemek yap acıktım." dedi kapıyı sertçe kapattı.. Arif sırıttı, dudakları birbirine değmeyecek kadar hem de..
Daha nasıl mükemmel bir gün olabilirdi?
*
Elif, kızının başını okşarken oğlu ise Şahin'in aldığı eşyalara bakıyordu. Canan ise yakında açılacak olan okula yazdırmıştı. Gelirken üniformasını defterleri kitaplarını bir kaç kıyafetlerini almıştı..
" Şahin esaslı çocukmuş vallahi." gülümsedi Canan.
" Öyle anne, o kadar iyi ki.. Gelirken zorla kıyafet aldırdı sana bana kardeşime. İstemiyorum dedikçe her şeyi aldı.." üstündeki yeni kıyafetlere bakarken mutlu oluyordu.. Kalbi ilk defa bu kadar huzurluydu.. " Allah onlardan bin kere razı olsun."
" Amin annem iyi ki Melek Hanım çıktı karşıma. "
" Tanışmak isterim o kadınlada" Canan dehşete düşmüştü, Melek hanım bunu duysa ne düşünürdü bilemedi. " O görüşmek istemeden olmaz annem, biraz garip bir kadın.. Sürekli kabus ile uyanıyor biliyor musun bir kaç defa saçlarını okşarken uyudu.. En huzurlu uykusu oymuş gibiydi.."
Hala kabus görüp görmediğini merak etti Canan, güzelce uyuyor yemek yiyor muydu? Sadece 2 gün uzak kalmış olsa da içinde ki duyguyu adlandıramadı.. Özlemişti, onun soğuk bakışlarında ki sıcak kalbini görmüştü.
" Sen öyle diyorsan.." dedi Elif. Nefes verdi, çok mutluydu. Sonun hayali gerçek olmuştu, o adi herifi hayatından çıkarmııştı.
" Bilmiyorum ama anne sana söylemek istiyorum, elleri kanlı onların yaralı bir şekilde geldi ve o genelevdekilerini Melek Hanım öldürdü."
" Elleri kanlı diye kalbi kanlı olacak değil ya, demekki bir şeyler ona itmiş. Kimse kötü şeyler yaşamadan katile dönüşmez güzel kızım.." Elif ne olursa olsun bardağın hep dolu tarafını görürdü. Dünyada o kadar olumsuz şey varken olumluyu düşünürdü. Kızı hala bir yerlerde yaşıyordu, nefes aldığını hissediyordu. Yıllardır özlem duyduğu kızına bu kadar yaklaştığını nereden bilebilrdi.
" Annem seni çok seviyorum." dedi sıkıca sarıldı. "Deli kız!" dedi gülerek Canan ise annesini yanaklarını öpmeye başlamıştı.. Huzurlulardı, mutlulardı..
3 gün sonra
Hırçın kapıdan çıkıp motora bindiğinden anda annesii ve kardeşi arabadan inmiş Melek'in evine doğru yönelmişti. Şahin kapıyı açtığında ilk olarak kendisi girdi olacakları anlatmaya başladı. " Melek hanım eşyalarının yerini değiştirdiğini, hemen anlar o yüzden bu konuda biraz dikkatli olursanız sevineceğim.. Birde evi temizletecek biri bulamadık, umarım yanlış anlamazsınız Melek Hanım'ın çok düşmanı var herkesi getiremeyiz buraya, haftada bir mi yapmak istersin 3 günde bir mi temizlemek istersiniz bilemem. Bir de 2 saat içinde dönebilir Canan neyse Elif abla seni tanımıyor yabancılardan da pek hoşlanmaz."
" anladım güzel oğlum." eve baktı. bu kadın bu kadar zenginse neden gecekonduda yaşıyordu?Hiç zaman kaybetmeden içeri girdiler, oğulları evde yalnızdı. Evi gördüğünde Elif fazlasıyla şaşırdı.
" Evin dışı farklı için farklı." sesli düşündüğünün farkında değildi. Utandı dudağını kapattı. Şahin ise hızlı bir şekilde olacakları anlattı. "Canan sen kal da annen 2 saat içinde gitmesi gerek biliyorsun ve alınmıyorsun değil mi?"
" Yok Ş-şahin." adıyla seslendi, Ah kalbim dedi Şahin kaç defa kurşun yemişti ama hiçbiri bu kadar etkilememişti bedenini..
" O zaman acele ederseniz sevinceğim." dedi ve hızla oradan uzaklaştı yoksa kalbi ağzından çıkacaktı.
" Annem güzel annem ben hallederim sen otur istersen."
" Öyle olur mu kuzum ben mutfağı halledeyim." diyerek hızlıca mutfağa yöneldi. ilk olarak bulaşık makinası baktı ağzına kadar dolu olan makinayı açtı. Tezgahınn üstündekileri temizleyip kenara koydu. Ketilda su kaynarken buzdolabını silmeye başladı. Buzdolabı bomboştu.. Bu kadın ne yiyor diye düşüdü..
Canan ise elektirkli süpürge ile her yeri çektirdi, halıları kaldırdı, odaları iki defa süpürdü. Sanırım en pis oda spor salonu olabilirdi. Pencere hep açık olduğundan dolayı çok tozluydu. Süpürme işi bittikten sonra evleri 2 kere paspasladı. kirli çamaşırları çoktan makinaya atmış çıkanları kurutma makinasına atmıştı. Boşalan makinayı tekrar kirlilerle doldurdu. Kuruya kıyafetler alıp yatak odasına götürdü. Bu sırada annesi toz almaya başlamıştı. " Anne ilk olarak yatak odasından başlasana toz almaya." diye bağırdı Canan. Makyaj masası o kadar kalabalıktı ki ilk buradan başlasa anca biterdi neredeyse yarım saat kalmıştı birazdan Şahin annesini almaya gelirdi. Elif her şeyi güzelce tozunu aldı. yatak başlığına gittiğinde eline çerçeveyi aldığında donup kaldı.. Mavi saçlı bir kadınla siyah saçlı kadın gülerek çekilmişti.. Mavi saçlı kadının gözleri gülüşü kızına o kadar benziyordu ki.. Başı döndü ve çerceve elinden kayıp düştü.. Canan dehşete düştü, Melek Hanım'a ne diyeceklerdi. " Anne!"
" Özür dilerim, özür dilerim!" Elif'in kalbi hızlanmış.. Aklındaki saçma düşünceleri atmaya zorlamıştı.. Kızını şimdi görse bile tanıyamazdı ki! Gözleri o kadar tanıdık geldi ki.. Birden yerdekilerini toplamaya başladı o sıra da elinide kesti. Canan annesinin elindek kırıkları aldı. " İyisin değil mi ? " kadın zorla başını salladı. " Ben Şahin'i ararım o yeni bir tane getirir."
Melek Hanım çok kızacak diye düşünüp durdu Canan.. Şahin'de çaresiz kalmıştı. Aynı çerceveyi bulmak zordu Allah'tan hediye falan değildi. Yoksa Melek Hanım Can'ını azarlayabilirdi.
Şahin elindeki çerceveyi Canan'a verdi, Elif Ablasını alıp evine götürdü. yolda bir yandan onu sakinleştirmeye çalışıyordu. " Melek Hanım korkulacak biri değil, eşyalara o kadarda önem vermiyor Elif abla merak etme.." Kadının mavi gözleri korku doldu.. Ağladığında gözleri Hırçın Mavi'nin göz rengi ile aynıydı..
*
" Ooo siz hala burada mısınız?" dedi Canan'ı gördüğünde Hırçın.. Evden neden gitmişti ki? uyumak o kadar zordu ki, buğulu suratlar görmekten nefret ediyordu. " evet Melek Hanım işim ancak bitti." dediğinde yorulduğunu fark etti. 45 dk geç kalmiştı. Dolabı tekrar düzenlemiş ütülenmesi gereken her şeyi ütülemişti. " ev temizlik kokuyor teşekkürler."
Melek ne demişti? Kendisine bile şaşırıyordu!
" Ne demek.. Size bir şey söylemek istiyorum." Melek kesin bir şeyler kırdı diye düşündü.. Karşında kıvranıyordu.
" Ne kırdıysan boşver, bana yemek hazırlayr mısın ve banyodan sonra saçlarımı kurulamak zorundasın bu şekilde affederim seni." dedi ve banyoya doğru ilerledi. Canan istemsiz bir şekilde gülümsedi. Melek Hanım'ın ona iyi davranması kendisini iyi hissettiriyordu..
Melek garip bir şekilde Canan ile muhabbet etti, Canan okuldan sonra çalıştığı yerleri anlatıyordu Hırçın ise adamlara nasıl işkence ettiğini.. Hırçın onun bu olayı normal karşılaşmasına şaşırmış olsa da onunla bu şekilde konuşması hoşuna gitmişti.. Saçlarını kuruladıktan sonra Hırçın yatağa uzandı. " Ellerin biraz saçlarımda kalsın." dedi ve Haydar'a sarılarak cenin poziyosunda yattı.. Canan onu bu haline gülmüştü, küçük kız çocuğu gibiyidi.. O çocuk olamamıştı, masumluğunu elinden almışlardı..
Atletin altındaki devasa kanat dövmesi Canan'ı cezp etmişti.. O kadar güzel duruyordu ki.. Yakınlaştıkça kanatların altında bıçak izleri ve kurşun izleri olduğunu görmüştü. Yaralarını göstermemeyi kamufle etmeyi tercih etmişti. Ağaç dövmesine baktığında da bileğini kestiğini gördü.. Gözleri dolmuştu, ne acılar çekmişti de kendini öldürmek istemişti? Hem de bu kadar güçlüyken!
**
Hırçın çıkmış ojelerine bakarken siniri bozuldu, " Arif bu adam ne zaman uyacak uyandı sabrım kalmadı! Adını bile bilmediği adam şu an işkence sedyesinden yatıyordu. 1 saat önce akşam yürüşüne çıktığında yeni doğum yapmış bir kediyi ve bir kaç yavrusunu öldürürken yakaladı. Geri sadece 2 yavru kalmıştı, birisinin bacağını kesmiş onu da son anda kurtarmıştı..
adamı öldürüyüsiye dövdükten sonra Şahin'i arayıp yaşayan kedileri iyileştirmesi için veterinere götürmesini emretti. " Efendim tam olarak bu herif ne yaptı?"
" Masum canlılara zarar verirken yakaladım Arif. Daha yeni doğum yapmış anne kediyi öldürmüş yetmemiş yavruları öldürmüş, sence ne yapmalıyım ben buna? Nasıl öldüreyim? Nefes almaya yeni başlamışken hayattan koparan bu canlıya nasıl bir işkence yapmalıyım? Sinirle elini sedyenin yanındaki işkence aleterinin olduğu yere vurdu. " Sakin kalamıyorum ya! Dünyada pislik sayısı azalmıyor! Gözlerini bile açmamış bir kedinin ayağını kesmiş öldürüyor olması yetmemiş işkence etmiş.. Çok masumlardı Arif onlar!" çok işkenceye aletlerinin olduğu yere tekme atmaya başlarken Arif vurgun olduğu kadına sarıldı.. Kriz geçiriyordu, " ben bir masumun daha katledilmesine göz yumamam!" çığlıkları Arif'in kulağının zarını patlatacak cinstendi. Hırçın Mavi ilk hatasını yapmış kriz geçirmişti, o gece olanlar kesik kesik aklına geliyordu.. Sesi duyulmasın diye ağzı nasıl kapatıldığı aklına geldikçe daha çok çığlık attı. Arif ile yere düştüklerinden Arif Hırçın'ı kitledi. " Melek Hanım!" diye bağırdı. Kollarında çırpınıyordu. " Kediler nasıl çığlık atıyordu ! Masumlardı yaşamak istediler sadece bırak ! Bırak beni!" Hırçın geçirdiği en kötü sinir kriziydi, bu kadar dolduğunu fark etmemişti.
Ruhsal olarak can çekişiyordu, canı yanıyordu ama ne kan vardı ne iz.. Ruhta olan yaralar fiziksel yaralardan daha kuvettliydi..
" Melek sakin!" dediğinde kollarından kurtulması durdu. " Halledicez Melek sadece sakinleş, onların intikamını sen alacaksın, sen onların sesi olacaksın!" Derin nefes alıp vermeye başladı.." Masumlara zarar verenlerin kabusları olacaksın.. İnsan hayvan fark etmez, bütün masumların intikamını beraber alacağız, söz yanında olacağım hepsinde, sakinleş nolur!" dedi sesi gür ve otoriter çıkmıştı. Hırçın'ın ruhu dikkat kesildi bu ses karşısında sanki biraz da olsa morfin almıştı bedeni.. Yavaşladı, yavaşladı ve durdu..
Onu serbest bırakıp göz göze geldi, Arif " Elini bana uzat Melek, sen Hırçın Mavi'sin sen masumların sesi olacaksın!" korkarak kanayan elini uzattı.. Ayağa kalktığında o kadar yakınlaşmışlardı ki Hırçın'ın verdiği nefesi oksijen niyetine soludu Arif.. Ciğerleri bayram etti, nefesinin değdiği yerler gül bahçesine döndü, mavi gül oldu her yer.. Yapmaması gereekn bir şeyi yapıp gözlerinindeki yaşı sildi.. Hırçın yutkundu, yoğun duygularıyla başa çıkmaya çalıştı. Bin türlü duygu bir anda beynini istila etmişti.Birbirleirnden uzaklaştılar birden, eline pansuman yaparken kimse konuşmadı, nefes alışverişleri ve Arif'in hızla atan kalbi duyuluyordu..
" Yaşarlar değil mi?" diye sordu Arif'e küçük bir çocuk gibi. Arif geçmişe gitmişti bir anda 15 yaşında ki Hırçın ile göz göze gelmişti sanki.. O kadar masum bir kız çocuğu idi ki..
" En iyi doktora götürdü Şahin onu, emin ol yaşamak istiyorlar ki çığlıkları senin kulağına geldi.. Pes etseler çoktan ölüm haberlerini almış olurdun. "
Sebepsizce tebessüm etti, Arif ölse şu an ne olurdu? O kadar huzurlu ve mutluydu ki.. dudaklarında yayılan cennette izdivaya çekilmek istedi..
Bu romantik anı, " Ben neredeyim!" sesi böldü. Hırçın Mavi sahalara dönüştü! Göz rengi , bakışı mimikleri değişti. İçinde ki küçük kız çocuğunu en kuytu köşeye sakladı. Olacaklardan uzak durmalı çocuk ruhunu kirletmemeliydi!
Gözleri bir anda değişti keskin bir mavi tona dönerken yüzünde ki kaslar gerildi..
" Günaydın ölmeden önce bize uğradığını için teşekkürler birazdan tahtalı köyü boylayacaksınız. Bol bol acı çekin ve çığlığınız depoyu doldursun!" dedi tek solukla.. .
Hırçın içinde ki hırstan kurtulamadıyordu. susamıştı bir vampir kana nasıl susadıysa oda kana susamıştı.. Tek fark onun teni kan istiyordu.. "
Arif İşkence masasını düzeltip Hırçın'ın önüne itti. Doktor eldivenini giydi, gazlı bezle sarılmış elinde biraz zorlanmış olsa da..
" Ne istedin o hayvanlardan!" adam sustu. " Daha yeni doğum yapmış bir anneden ne istedin?" Adamın cevap vermeye mecali kalmamıştı. Adamı öyle bir güzel dövmüştü ki. Nefes almaya mecali bile yoktu. Makası alıp adamın üzerinde ki tişörtü kesti. Adamın kıllı vücudan bakarken iğrendi. Adam yalvardı yakardı Hırçın ise bundan haz duydu.. baltayı alıp adamın bacağına indirdi. Yüzüne gelen kanları umursamadı, balta yarıya kadar gelmişti adamın acı çığlığı ile gülümseyip gözleri kapattı sonra aniden gözlerini açıp ikinci balta darbesini indirdi..
" Bağır biraz daha bağır. O masumlar nasıl çığlık attıysa senda bağır!"
" Allah belamı versin bir daha yapmayacağım ne olur bıraaaak!"
" Benimle karşılaşarak belanı vermiş zaten.." dedi ve üst dudağını. Arif'e baktığında onu izlediğini fark etmişti. Neşteri alıp " hey sakin ol daha fazla acıyı hissetmeni sağlayacağım, ölmek için yalvaracaksın." histerik bir kahkaha attı. Yüzü kanlı ve turkuaz gözleri ile korku filminden çıkmış katiller gibiydi.
Hayat zaten bu depoya gelenler için korku filmiydi, sorun şu ki film bittikten sonra kimse canlanmıyordu!
Göğüs kafesinde başlayıp karnına kadar kesti, " Bak burası toraks mıydı Arif Sternum mu?" Arif bıyık altından gülümsedi. " Sternum göğüs kemiği efendim göğüs kafesi toraksdı."
" Üniversite gitmiş olsaydım böyle olmazdı işte." dedi dudaklarını büzdü. Adamını sesi kısılmıştı bağırmaktan.. Elini kırdığı göğüs kafesinin içine soktu. ciğer burada kalp burada, pankreas aşağıdaydı değil mi?" kemiklerini kıra kıra elini dışarı çıkardı. Adamın bütün organlarını itinayla dışarı çıkardı. " Aslında bunların organları bağışlasak mı ? boku bokuna ölüyorlar bari bir hayır yaparlar."
Gerçekten sadist bir Melek'ti. " ama bu herifinkiler biraz zarar aldı bundan sonrakileri öyle yaparız. "
" Bu organ kaçaklığına giriyor sanki efendim." dedi Arif gülümseyerek. Hırçın'ı gülüşü soldu.
"Beleşe vericez herhalde bu pislikler ölüyor belki bağışlarla güzel hayata merhaba diyenler olur." dedi onaylamasıni ister gibi. Sanki ellerinin altındaki adam can çekişmiyormuş gibi..
" Maalesef Melek Hanım o işe biz bakmıyoruz, ölsün soysuzlar."
" Off, peki." dedi küçük bir çocuk gibi istdiği olmayınca huysuzlanan koca bir bebekti.
Son kez elini göğüs kafasinin içine soktu, zor atan kalbi tuttu ve çekti. Yüzüne fışkıran kanlar ile dudaklarına gülümseme kondurdu.. Tenine değen kan ile tekrar hayat buldu, bu haz hiçbir şeyde yoktu..
Okur Yorumları | Yorum Ekle |