14. Bölüm

14.Bölüm +18

uykuluHatun
uykuluhatun

#Adalet

Hırçın sinirle solurken evden çıktı arkasından bağrışları duymazdan gelirken arabaya bindi, ardından gelen Eylem'i gömemişti bile. Sızılayan eli düşüncelerini uyuşturmuştu. " Arif arabaya!" diye kükredi. İçindeki öfke dinmiyordu, derin nefes alıp verirken Arif arabaya bindi tam arabayı çalıştırdı Eylem'de arabaya bindi. " 3 saniyen var arabadan inmen için." dedi kendisinden beklenmeyecek bir soğukla.

" Arif arabayı Melek'in evine sür." dediğinde Arif dikiz aynasından Hırçın ile göz göze geldi. " Eylem in aşağı yoksa kötü olur."

" Yanında olmak istiyorum, eğer bir daha bana in derse silahla sokakta koşar ve ateş ederim senin sorunun, arkamı toplamak senin işin olur." dedi ve kollarını göğsünün üzerine bağladı. Üç yaşındaki küçük çocuklardan farkı yoktu. Arif cebinde ki bez mendilini Hırçın'a uzattı. Elini güzelce sarıp gözüyle git işareti verdikten sonra arabayı çalıştırdı. O sırada Canan annesini yolcu etmiş kapıyı sıkıca kapatmıştı, Hırçın Mavi için yemek hazırlamaya başlamıştı. Dolapta pek bir şey kalmamıştı Şahin ile markete gitselerdi çok iyi olur diye düşünmüştü. Kapı sertçe açılınca bıçağı alıp sesizce kapıya baktı gelen Melek ve Arif olduğunu görünce rahatlamıştı. Hırçın Canan'ı elindeki bıçakla görünce kahkaha attı. " Allah aşkına Canan elindekini kullanabilecek misin ?"

" Ben birden kapı öyle açılınca." Hırçın'ın neşesi azda olsa yerine gelmişti. " Canan o bıçağı tek elimle bile elinden alırım." Canan ciddi misin bakışı atarken Melek tek kaşını kaldırdı, 5 saniye içinde elinden bıçağı almış ve şah damarına dayamıştı. "kusura bakma elimin acısı yüzünden geciktim." dediğinde Canan yutkunmuştu. Acıyan eli gün yüzüne çıkınca bıçağı ucundan tutarak Canan'ın eline uzattı. Canan Hırçın'ın kanayan elini görünce aninden mendili kaldırıp ona baktı." Nasıl oldu bu ?"

" Sıcak su ayarla sen ben halleceğim." dedi Arif. Hırçın hala ona sinirliydi. " Gerek yok sen suyu hazırla Canan yapacak bana pansumanı." Eylem ise olanları kapıdan izliyordu. İçinde ki kıskançlık tohunmları ileride filizleneceğini bilmeden sessizce olanları izliyordu. Arif, Hırçın'ın bu tavrını anlamamıştı ama bildiği bir şey vardır diye sessizce mutfğa yöneldi. Canan ise ecza dolabında ne bulduysa getirmişti. Koltuğa oturduğunda Hırçın elini uzattı, " Eylem özel davetiye ile almıyoruz içeri merak etme. Hırçın mavi'de olsam bu sınırlar içinde sana zarar verecek değilim." Eylem kapıyı kapattıktan sonra koltuğa oturdu. " Bu kim Melek, arkadaşın oldunu bilmiyordum."

" Canan bu , Canan soyadın ne ?"

" Canan Aktaş." dediğinde Hırçın'ın beynine sinyaller gitti. Hırçın birden başını tuttu hızlı bir şekilde ağrı saplandı ve acı sonucunda bayılmıştı. " Melek Hanım!" diye koştu Arif. " Melek Hanım iyi misiniz?" nabzını kontrol etti. Eylem donup kalmıştı. Canan ise korkmuş gözleri dolmuştu. " Arif Abi iyi mi o ?" Neden kalbi acımıştı Canan'ın?

" İyi bayılmış, acıdan olabilir." onu tek hamlede havaya kaldırdı. Yatağa yatırıdıktan sonra Canan içeri malzemleri getirdi. Arif elindeki cam kırıkları tek tek aldı. batikon döktükten sonra gazlı bez sardı sonra elini sargı beziyle elinii koruma altına aldı. Canan ise saçlarını okşarken buldu kendini. Eylem ise ayakkabısını çıkarıp Melek'in yanına uzandı. Kimse neden yapıyorsun dememişti, Hırçın onun için çok değerliydi.

Aslında ikisi içinde değerliydi.

Hırçın rüyasında bu sefer korkmak yerine iki küçük kız gördü, birisi koyu kumral diğer sarışın. Sarışın olan mavi gözleri ile kumral saçlı kıza bakıyordu. Sarışın kız gülümserken Hırçın uykudan uyandı.Saçlarında Canan'ın eli yanında Eylem uzanmıştı. " İyi misiniz Melek Hanım ?" dedi kısık sesle. Hırçın onun haline gülümsemişti istemsizce eli saçlarına gitmiş Canan'ın saçını okşamıştı. " İyiyiyim teşekkür ederim." Canan bu hareketine çok sevinmişti, nedeni bilmiyordu ama ablasını anımsadı.

Arif Hırçın'ın teşekkür ettiğini duyduğunda gülümsemeden edemedi, küçük kızı büyümüş özür diliyormuş gibi bir histi. Herkes odayı terkettikten sonra Hırçın rüyasını anımsamıştı, nedeni bilmiyordu ama içinde garip bir mutluluk vardı. Eylem dışındaki biri ile temas kurması ona göre değildi, yüzü donuklaştı. Ona neler oluyordu? Zihninde ki kargaşa ne içindi ? Beynindekiler susmuyor bir şeyleri hatırlamaya çalışıyordu sankli bir tarafıda hatırlamasın diye savaş veriyordu.. Kazanan çok yakında belli olacaktı.

Bir hamlede üstündekilerini çıkarıp boxer ve yarım atlet giydi. Eli sızlıyordu ama içindeki öfke dinmiyordu.. Damla damla dolmuştu damla damla akıyordu..Siniri göle dönüştüğünde büyük bir fırtına olacaktı, kim sağ kalırdı bilmiyordu ve bunu düşünmek istemiyordu.

Arif'in önünde yarı çıplak geçtiğinde , nefesi kesildi kalbi yerinden çıkacak gibiydi.. Küçüklükten beri uzaktan seven , kendinden yaşça küçük bir kızı sevdiği için kendinden utanıyordu ama şimdi o küçük kız kocaman olmuştu.. Hırçın bir süre koşu yapıp vücudu esnetti.

Bu sırada Canan masayı hazırlamıştı. Arif hala kendine gelmeye çalışıyordu.. Hırçın bu sefer terli vücudu ile banyoya yöneldi, Arif'in orda olduğunu görünce ilk olarak çekindi ama onu bu şekilde ilk görüşü değildi, eskiden utanmadan yaptığı hareketler şimdi düşünmek zorunda kalıyordu. Çıldırmak üzereydi!

Soğuk su ile duş almak istedi ama vücudu buna izin vermedi ılık bir duş aldıktan sonra aynadan kendine baktı. Saç dibi gelmişti lanet okuyayıp bornozunu giydi, elini ıslatmamaya özen göstermişti ama zorlaması sızlamasına neden olmuştu. Islak saçlarla dışarı çıktığında yanaklarında sıcaklık hissetti. Eylem ve Canan tabakları yerleştiriyordu. " Arif boş durma saçımı kurula kızlara neden yardım etmiyorsun?" diye azarladı. Arif sürekli şu cümleyi tekrar etti içinden.. "Boş durma saçlarımı kurula." Parmakları saçlarına mı değecekti? Elleri titredi, umarım kimse görmüyordur diye düşündü ama Canan farkındaydı Arif abisi Hırçın'a karşı ilgisi olduğu apaçık ortaydı. Onu böyle gördüğünde gülümsemişti. Eylem ise kesinlikle Canan'dan nefret ediyordu. Hırçınla samimi olmasını yıllarını almışken nasıl bu kadar kolay arkadaş olmuşlardı? Canan kimdi ve Meleke'e neden hayran hayran bakıyordu? Nefret etmişti hemde ilk görüşte tanımadan nefret etmişti. Normalde arkadaş canlısı genellikle herkesle anlaşan biriydi fakat konu Melek olunca sanki rolleri değiştirmişlerdi.

Arif yavaşca saçlarını kuruladı, kimse konuşmadı o an ama Arif'in kalbi ilanı aşk etmişti çoktan. Parmak uçları pamuk gibi saçlarını değse kalbi ; "La La La La " diye sarkı söylüyordu sanki..

Yemek masasına oturduktan sonra kimse konuşmadı, neden kimse konuşmuyordu fikri yoktu. O sırada kapı çaldı, gelen Şahin'di. Elinde ki kafesleri sevdiği kadının eline verdi. Kediler ölmediği için çok sevinmişti Hırçın. " İyi bari ölmemişler savaşçı bebekler." dedi gülümserken.. Eylem onu bu kadar içten güldüğü için şaşırmıştı ama kendisi kedi sevmezdi. " Onları salmayacaksın değil mi?"

" Salacağım başlarına ne geldiklerini bile bilmiyorsun." dedi sertçe. Eylem kaşığı sertçe masaya bırakıp kapıdan çıkıp gitti. Canan ise bir bacağı ampüte olmuş kediyi kucağına alıp sevdi.. Hırçın'ın siniri Cananı'ı bu şekilde görene kadardı. " Daha önce kedi bakan var mı aranızda ?" diye soru yöneltti Hırçın. Şahin ve Arif birbirlerine baktı bu zamana kadar yaşamlara son vermişlerdi kedi bakmak akıllarına dahi gelmemişti. " Hayır Melek Hanım." Eylem ise kapıda bekliyordu, Melek'in gelip ona kızması zorla içeri sokması gerekiyordu. Sinirle kapının önünde beklemeye devam etti. Canan ise kediyi sevmeyi bırakıp " Ben sokak kedilerini bakmıştım. Ablam çok severdi." dediğinde başına inanılmaz ağrı girmişti. " O zaman herkese nasıl kedi bakıldığını öğret." dedi ve ayağa kalktı. Eylem'in hala kapıda olduğunu hissederek dışarı çıktı. Cebinden sigarısınından bir dal alıp dudaklarına arasına bıraktı. Sigarayı yakıp bir nefes alıp Eylem'e baktı. " Kaç yaşındasın böyle ilgi çekeceğini kim söyledi?" dedi sertçe. Eylem çok şaşırmıştı. Ne demek ilgi çekmek? " Melek sözlerine dikkat et, kedilerden korktuğumu biliyorsun."

" Benim bildiğim büyük kedilerden korkuyordun, 2 aylık bile olmayan kedilerden korktuğunu düşünmedim ki bu dille söylemen hoş olmadı."

" Değişmişsin, bu kız seni değiştirmiş. Bana olan davranışlarına bak."

" Eylem eski sevgilinle konuşuyormuş gibi konuşuyorsun farkında mısın? Hırçın Mavi olduğumu öğrendiğinden beri değişen sensin. Eskisi gibi yanıma gelmiyor aramıyor yada mesaj atmıyorsun."

" Telefon kullanmayı sevmeyen sensin. Seni düşündüğümden mesaj atmıyorum."

" Kullanmayı sevmesemde yanımda sürekli bakmayı gerek duymuyorum ve işim başımdan aşkın, unutmadan sevgili Akrep Bey Asrın çakalınıda peşime takmış ve ondan haz etmediğimi çok iyi biliyor. Yakında daha farklı bir Melek görürsen şaşırma." dedi sigaradan son bir nefes alı fırlattı. "Melek defalarca özür diledim, biliyorsun değil mi?"

"Bende seni affetmiştim" Dumanın verirken , " Görüyorum ki affetmemişsin arkadaş bile edinmişsin." dediğinde alayaca sırıttı. Bir sigara daha çıkarıp dudaklarına bıraktı, çakmağı çakıp sigara dumanın içine çekti. Bİr kaç nefes daha çekip sigarayı parmaklarına yerleştirdi. Dumanın Eylem'in suratına üfledi sinirle. " Eylem senden başka arkadaşlarım olabilir bu bir, ben o kızın hayatını kurtardım bu iki ve kızın ne yaşadığını nelerle yüzleştiğini bilmiyorsun bu da üç." Art arda sigaradan nefesi alıp dumanı burnundan saldı. "Şahin Eylem'i evine götür." dedi ve odasına gitti. Ardında paytak paytak gelen kediden haberi yoktu. yüz üstü yatağa yattığında " miv miv " diye bir ses duydu. Kaşlarını çattıktan saliseler sonra sırıttı. " Ne var çirkin surat." dediğinde cevap olarak miv miv aldı. Ensesinden tuttuğu gibi yatağa aldı. " Kuş gibisin sen be." göğsünün üsütüne koydu. " Miv miv" diye tekrar etti. Göğsünde yattıktan sonra " miv miv" dedi ve uykuya daldı. " Ya salak neden geldin burada uyudun?" Dolu gözlerle bakıp küçücük kafasını sevdi.. Arif ise sevdiği kadına bakarken eline çişini yapan kediyi hissetmedi bile.. " Arif abi kedi el-" sonra bakışlarının nereye gittiğine baktı. İkisine bakıp gülümsedi ve Melek Hanım ilk tanıdığı gibi değildi. Bunu o sıra Arif'te aklına getirmişti. Geçmişi zihnin derinliklerinde bir sandıkta saklıydı ve o sandığın anahtarı çoktan birinin elindeydi bunu kimse bilmiyordu.. " Arif abi kedi." diyince kedinin eline işediğini fark etmişti. " Biz çişli seni." diyee kızdı Arif kediyi yere bırakırken . " Abi bence duş al o koku gitmez haberin olsun." dediğinde kıkırdamıştı. " tamam sen ilgilen kedilerle ben eve geçiyorum." dedi kapıdan çıktı eğer arkasına dönmüş olsaydı gidemezdi. Hırçın kediyi yatağına yatırmış işaret parmağı ile yavaşca kediyi seviyordu. Arif görmüş olsaydı intihar etmeden önceki son halindeki kız çocuğunu görürdü. Buna dayanamazdı, o acıları tekrar yaşayamazdı..

Hırçın bileğini kestiğinde 15 yaşındaydı, yatağında kan gölü içinde yatarken bulmuştu Arif. O gün anlamıştı, amansız bir şekilde bağlanmıştı. O gün Hırçın'ı ölmemişti ama yüz kere ölüp dirilmişti. O acısı çok farklıydı ve zihnin derinliklerine gizliydi. Her ikisininde..

 

Model - Sarı kurdeler

 

Melek'i hastaneye götürmek için evine gelmişti Arif, kapıyı yavaşca çalmıştı. Küçük hanımı korkutmak istememişti. Yaşadıklarını düşündükçe o veletleri öldürmek istemişti. Hepsini tek tek işkence ederek öldürmek istmişti, küçük bir kızdı.. Kendisi küçük olsa da yaşadığı acı kocamandı. İçeriden ses gelmiyordu, Arif'in içine bir kurt düştü cebindeki anahtarı alıp kapıyı açtı. Melek iki gün önce gülümseyerek girmişti bu eve iyi olduğunu yalnız kalmak istediğini söylemişti. Kapıyı açtığında havasızlıkta ev kokmuştu perdeler kapalıydı. "Melek Hanım." dedi mesafeli bir şekillde. " Benim Arif, Arif Kurşun. Hastane randevunuz vardı, ondan sizi rahatsız ettim." dedi sakince yavaş adımlarla ilerliyor onu korkutmamak için çırpınıyordu. Bütün odaları gezerken en son yattığı odaya gelmişti. kapının altından hava gelirken kaşlarını çatmıştı. Yavaşca kapıyı açtığında gördüğü manzara ile şoka girmişti. Melek camı kırmıştı kırık camdan giren hava perdevi havalandırırken Melek yatakta kanlar içinde yatıyordu.

"MELEK!" diye bağırdı Arif. Hızla yanına ulaşmıştı, Melek hala kendindeydi diğer eliyle kırık camı tutuyordu sımsıkı. " Hala ölemedim." dedi morarmış dudaklarıyla çok fazla kan kaybetmişti. " Nİye ölmedim Arif." ilk defa seslenmişti ona. Elindeki camı aldı narince cebindeki mendille kestiği bileğine bağladı. " Neden yaptın bunu? Neden!" Çok yorgundu Melek uyumak istiyordu.

" Hep beni." duraksadı. " kurtaramazsın." dedi sessizce. "Hayır ölmek yok Melek!" bileğine baskı uyguluyordu. Recep'i aramış hastaneye haber verilmişti. " Sana söz veriyorum sana yapılan her şeyi ödeteceğim sadece ölme nolur!" dediğinde Melek bir an yaşamak istedi.

" Söz mü?"

" Söz!" dediğinde Melek gözlerini kapatmıştı. onu kucaklayıp hemen hızlıca hastaneye gitmişti. Arif düşündü, 22 yıllık hayatında ilk defa korkmuştu ilk defa birini öldürmek yerine yaşatmak için savaşmıştı.. Dua etti kabul olur mu bilmiyordu ama dua etti, kanlı elleriyle yalvardı onun yaşaması için.. Bu eller hep birilerini öldürürken onun yaşaması için yalvardı.. Yataktaki görüntü geldi gözünün önünde acıyla tebessüm edişi.. Adıyla seslenişi.. Yaşaması gerekiyordu, yaşayı adını defalarca dudaklarında çıkmasını istiyordu..

 

 

**

" Melek Hanım çay demledim içer misiniz? " gözlerini hafif dinlendiriyordu. " Olur. " kediyi hala okşuyordu. Birisi smokin diğeri tekirdi. " sence isimleri neler olsun? "

" Siyah olanın adı Elmas olsun, ablamın ilk kedisinin adı çok severdi ama ölüsünü bulmuştu." başındaki ağrı şiddetlendi. Görmezden geldi, " ayağı ampüte olan kedinin isimde mavi olsun senin gibi savaşcı ve saç rengin kadar güzel bir kedi." dedi avuç kadar kediyi bakarken. Komidini açıp ağrı kesiciden bir tane ağzına attı. Bıçak yarası gibi sızlıyordu ve ölecek gibi hissediyordu. O ölmeyecekti, şimdi değil intikam almadan olmaz! Bu düşünceyi düşünüp gülümsedi. "Ablan." dedi kalbi garip bir şekilde hızlandı. " O nerede? "

" Öldü. " diyebildi ne kadar ölmediğini düşünsede umut bağlamak istemiyordu. Yaşıyor olsa çoktan gelirdi. " Nasıl öldü. "

" üveyden kaçtı sanırım araba çarpmış sonra bulamadık. "

" Ya yaşıyorsa?" Canan'dan daha heyecanlı davranmıştı.

" o gittiğinde 8 yaşındaydım şimdi ise reşit oldum.. 10 yıl oldu. Koskaca on yıl. Bir yol bulur gelirdi." Canan umudunu yitireli çok olmuştu, annesiyle gece gündüz ablasını aramış kayıp ilanları vermişti. El ilanları yapıştırmışlardı her yere, hergün polise gitmişlerdi. Kayıp olan kişi 5 yıl sonra ölü sayılıyormuş bunu polislerden öğrenmişlerdi davayı öyle kapatmışlardı..O zaman ümidini yitirmişti..

"İsimleri beğendiniz mi Melek Hanım? Mavi ve Elmas? "konuyu değiştirmek için söylemişti ve gülümsedi eli Canan'ın yanağına dokundu. İkisi de şaşırmıştı. " Son yıllarda ilk arkadaşım sensin. Ve bana artık Melek Hanım deme."

Sonra kalktı. İçeri geçtiğinde telefonunu eline aldı. " Şahin bunlara mama aldın mı sen kum falan ? Getirmişsin miv miv başımın etini yediler." kükremişti. " hemen geliyorum Melek Hanım." telefonu kapatırken gülümsemişti.

" Sizi çok seviyor ve saygı duyuyorlar. " dedi Canan. Sonra dilini ısırdı. " Haddim değil ama." diye ekledi. " Sevgi .. Sanmıyorum da saygıları var. " Aslında içinden Arif acaba seviyor mu diye düşündü sonra düşündüğü için kendine kızdı. Masaya oturduğunda çoktan çayı getirmişti. " Melek h- devamını getirmeden sustu. Melek güldü. " Efendim." dedi sakince. " Alışverişe çıkalım mı beraber ? Buz dolabınız bomboş."

" Arif'e söyle çıksın o. Birde sizli bizli hala."

" Sana da değişiklik olur. Hem sevdiğin şeyleri alırız olmaz mı ? " Melek gülümsedi. " Hadi çıkalım bakalım ama dur kedilere bakıcı lazım. " dedi sinsi bir şekilde güldü. Telefonu eline alıp

kurşun belası aranıyor..

" Efendim Melek Hanım."

" Bu sefer acıdım 15 dk içinde evde ol kedilere bakman gerek bir kaç yere sıçmışlar." tamam cümlesini duymadan yüzüne kapattı. Arif bornoz ile uzanmıştı nasıl kalkıp giyindiğini bilemedi. " Ben temizlerdim Melek onu çağırmasaydın..." omuzlarını kaldırıp indirdi ve kahkaha attı. Gerçekten bazen yaptıklarını Melek bile anlamıyordu. Melek üstündekilerini değiştirirken uzun zamandır Tünele gitmediğini fark etti. " Canan daha önce bara gittin mi ? "

" Hayır Melek Hanım." dediğinde gülümsedi. Gözlerini dikleştiştirdi, " Yani Melek. " diyince ikiside gülüştüler. Şimdilik üstüne mor sweatshirt altına siyah bir tayt aldı. " Hadi alışverişe çıkalım Saç boyasıda lazım, sen boyar mısın ?." dedi saçlarını at kuruğu yaptıktan sonra. " Tabi ki!" Aynadan kendine bakınca içi ısınmıştı. Normal hissediyordu. Sanki daha önce birilerini öldürmemişti üniversiteden mezun olmuş ama iş bulamamış kız gibi gözüküyordu şuan.. Öyle olmayı deli gibi istemişti!

Yanında saygıdan değilde sevgiden olmalarını istedi, sarılmak gülüşmek istedi. Öyle olmuş olsaydı kuru ekmeğe bile razıydı. " Melek! Hadi gidelim." O sırada Canan Şahin'e manidar bakışlar atıyordu.

Gözlerini devirdi, erkeklere güvenemezdi. Bazen geçmişindekilerini unutsada ki büyük bir kısmını hatırlamıyordu. Erkeklere asla güvenemezdi, şu ruh halinden en kısa sürede çıkması gerekiyordu!

" Şahin aklın götüne mi kaçtın senin?"

" Özür dilerim unutmuşum arabanın arkasında Melek Hanım."

" Bir daha olmasın."

" Emriniz olur Melek Hanım. " derken içeriye Arif girdi. Girdi ama dona kaldı, saçlarını toplamış kendine ait olmaya büyük bir sweatshirt giymişti. Hırçın Mavi alakası yoktu.

" Şahin yerleri sil senin hatan , sende Arif kedilere bakıcı ol." dedi koluna çarparak dışarı çıktı. Canan ise Arif'in haline bakarak gülümsedi.

Marketene kadar kimse konuşmadı. Melek bu sessizliği sevdi. Canan yanındayken garip bir şekilde huzurluydu ve rahat uyuyordu. " Neler alıyorsun bakalım!" dedi. "İlk olara seni!" dedi sanırım yürek yemişti. Kaşını kaldırarak baktığında alışveriş arabasını gösterdi. " Ciddi olamazsın!"

" Arkadaşlar çılgın yapmak için var." Canan için den dualar etti terslememesi için. Onun arkadaşa ihtiyacı vardı.Gülümsedi ve arabaya bindi. " Sanırımm götümü fazla büyüttüm zor sığıyorum." ikiside gülerek birbirne baktı.

Alışverişe başlamadan yarım saat boyunca dolaştılar Hırçın ona garip bakanlara sert bir şekilde baktı. O kadın Hırçın Mavi idi!

Alışverişe başlayacakken Hırçın hiperaktifliği yüzünden havlu kağıtlara çarparak düştü. Hırçın gülmekten yarılırken Canan son dualarını etti. Hırçın ayağa kalkarken kalçasını tuttu, "Çok özür dilerim çok özür dilerim."

" Önemli değil çok eğlendim!" dedi neşeyle. Canan satış sorumlusundan daha çok şaşırmıştı.

**

Alışveriş bittikten sonra dışarıda yemek istedi Hırçın buna cevabende, " Evdekiler de aç Meleki eve söylesek nasıl olur"dedi.. Canan düne kadar ölümüne korkuyordu fakat bugün ona yaklaşımından güç alarak her şeyi pat pat söylüyordu.

Bir araba dolusu şeyi alıp evin yolunu tutmuşlardı. Direksiyon ile dans eden parmaklarını izleyen Canan kesinlikle Hırçın Mavi'ye hayrandı.

Eve geldilerinde elindeki mama şişesini kedinin ağzına sokmaya çalışıyorlardı. " Arif Elması boğmaya mı çalışıyorsun?" dedi sertçe. " Yemek yedirmeye çalışıyordum sadece." gözlerini devirdi. " Şahin arabada kilerini al. Sende kedimden uzak dur."

Yayılarak oturdu, kedi onun geldiğini anlamış gibi miyavlamaya başladı." Miv mivv " gülümserken buldu. Şöyle bir hayvan onu nasıl mutlu edebilirdi?El içi kadar yoktu ama onu görmek bile gülümsetiyordu." Pizza söyleyinde yemek yiyelim." dedi kedinin karnını doyurmaya başladı. Kedi onun gelmesini bekliyormuş gibi iştahla yemeğe başladı. Melek yine Hırçın Mavi'ydi artı bir farkla tabi... Koşulsuz sevginin kollarına koşuyordu..

" Canan bara gitmek ister misin ? " diye soru yöneltti. Arif ve Şahin evlerini yolunu tutmuştu. Canan ise annesine Melek Hanımda kalacağını söylemişti. Canan şımarmaya eğlenmeye zamanı olmamıştı.. Aslında yaşıtları ile eğlenmek istiyordu. " Gitmek isterim." Elmas ve Mavi'yi doyuralım , saçınızı boyayalım sonra çıkarız..."

Yer yatağı yapmışlar kumunu mamasını suyunu yakın yere koymuşlardı. Canan tedirgindi üstündekiler oraya ait değildi.

Melek ise çoktan siyah bir göz makyajı yaptı, bordo rujunu sürdü. Saçlarını açıp maşa yapmaya başladı. Siyah kemik atlet ve üstüne deri ceketini giydi. Altına siyaj jean giyip son kez kendine baktı. Elindeki bandajı çözüp yarasına baktı. Pansuman yapıp tek kat sargı bezi sardı sonra siyah deri eldivenlerini giydi. Telefonunu arka cebine koydu. Biraz nakit para ve kartını ön cebine sıkıştırdı. " Melek bir şey diyeceğim." dedi odaya girerken. Canan baktığında onun üstündeki kıyafet uygun olmadığını anladı. " Seni dinliyorum."

"Ben böyle gelemem ki." dediğinde dolabına yöneldi. Siyah yarısı transparan bir tayt aldı üstüne düz siyah bir tişört onun üstünede deri ceket verdi. " Acil bir şekilde giyin." dedi üstüne attı. Melek'in en nefret ettiği şey bekletilmekti. Çekmeceyi açıp silahları alıp beline yerleştirdi. iç ceplerine sarjör doldurdu. " Bu- buna gerçekten gerek var mı?"

" Ben Hırçın Mavi'yim unuttun mu Canan? Düşmanım çok" dediğinde arkasını dönmüştü ve Canan giyinmişti. " Vay Pelinsu'lara benzedin tam." dedi güldü. Canan ne demek istediğini anlamamıştı. " Makyaj yapayım mı ?" Canan olumlu şekilde başını salladı. Canan'a makyaj yaparken Eylem'e yaptığı makyajları hatırladı.. Eylem'i gerçekten çok seviyordu. Son zamanlarda aralarında uçurum olsada düzelmesini umut ediyordu.

Canan ise müthiş bir duygu içerisindeydi, evet kadın manyaktı hatta psikopat eli kanlıydı. Ona karşı garip bir hayranlığı vardı. Başkası çoktan kaçması gerekirdi ama onun yanında kalmak istiyordu.

" Siktir." dedi makyaj bittikten sonra " Canan, dehşet oldu makyajın." aynada kendine bakınca şaşırmıştı. Saçlarını çözüp dağınık bir topuz yaptı. Onun yaşında kendisi adam öldürmekle meşguldü, kaç insan öldürmüştü? Artık saymayı bırakmıştı! " Melek efsanesin!" Saçına son kez baktıktan sonra çıkabiliriz." dedi Canan. Tam kapıdan çıkacakken cekketten tutup kendine çekti. " Alkol alırsan sana işkence ederim." dedi gözlerini kıprmadan, Canan yutkununca kahkahayı bastı." Hadi atla bebeğime gidiyoruz. " Motora bindiklerinde ikiside kaskını takmışlardı." Sıkı tutun bu bebek efsane!" dedi ve asfaltta tekerlek çığlık attı. Tünel'e geldiklerinde Canan neredeyse kusacaktı. Kaskı çıkartıp valeye anahtarı attı." Eğer bir çizik olur tabut ayarla dedi göz kırptı. Canan'ı poşet taşır gibi çekti. Herkes sırayla girerken onlar sıranın önünden içeri geçti. Buraya en son geldiklerinde Tunç ölümüne korkmuştu bu anıyı hatırlayıp gülümse de sonradan olan olaylara üzülmüştü. Efser ve Tunç'un başına gelenlere -ha etmemişti. Helede Tunç'un ölmesine.. Çok matrak bir çocuktu, Melek'ten korkması dehşet derecede mutlu ediyordu.

İçeri girdiklerinden yüksek sesi özlediğini farketti. Bir masa ayarlattı oraya geçtiler. Cebinden sigarasını çıkarıp dudaklarına yerleştirdi. Zipposunu çıkarıp sigarasını yakarken Canan'ın hareketlerini izliyordu sigaradan derin bir nefes alıp verdi. Barmen'i görür el işaretiyle istediğini söyledi. Hırçın içkisini yudumlarken Canan ise şarkıya kendini kaptırmıştı. " istersen dans et" diye bağırdı. Canan ilk seferde anlamamıştı ama ikincide anlamıştı. Aslında burada başka işi daha vardı, dosyadaki adam buralarda çok takıldığını duymuştu. Arif'e mesaj attı.

"Adamın fotoğrafını ve adını tekrar at. "

Fazla beklemeden mesaj gelmişti. Adamı bakınca karizmatik olduğunu düşündü, çoğu erkekten yakışıklıydı avlarınıda böyle yakalıyordu. Canan ise pistte çıkmış dansa kendini kaptırmıştı Hırçın ise onu unutarak adamı aramaya çıkmıştı. Canan is yorulmuş pistten oturdukları yere geri dönüştü. Melek'i göremeyince dehşete düşmüştü. Napacaktı şimdi korkudan kalbi hızlandı ayağa kalktı. " Merhaba güzellik." dedi birisi kulağına. Canan adamın yılışık olmasından memnun değildi. " Teşekkürler." diyerek geri çekmeye çalıştı kendini adama bile bakamıyordu, leş gibi içki kokuyor ve Canan'ın midesini bulandırıyordu. " Birini mi arıyorsun?" dedi Canan etrafa bakınırken." Evet mavi saçlı bir kadın gördün mü?"

Adam kızı ağına düşürdü sanmıştı, gerçekten efsane bir parça diye düşündü. " Evet mavi saçlı kadın wc giderken gördüm önden ilerle bakalım." dediğinde Canan'ı korkusu hafif geçmişti. Kız önden ilerken kalçalarına bakıp hayal kuruyordu. Ücra köşeye gittiklerinde Canan'ı duvara sıkıştırıp bedenini üzerine bastırdı. Canan korkuyla çığlık attı adam ise anında ağzını kapattı. Kollarını yukarıda kentlemiş hareket etmesini engelliyordu. Canan korkudan ağlamaya başladı. Bir anda üzerinde ki ağırlık gitmişti. Adamın kafasını duvarda çarpmasını izliyordu. Gelmişti, Melek yine onu kurtarmıştı! Melek'in beline sarıldığında duraksamıştı. " Hayatımı kurtardın teşekkür ederim!" zamanından geldiği için şükretmişti, başına gelenlerin başkasının başına gelmesini asla izin veremezdi. " Arif'i ara ve gözyaşlarını sil! Senin suçun değildi! şerefsiz sapığın teki kendisi." dediğini yaptı. Ağlamaktan göz makyajı tamamiyle akmıştı, minik bir panda yavrusuna benziyordu.

Arif ve Şahin geldiğinde adamı alıp bagaja tıktılar insanlar sadece seyretti. Etrafında ne oluyor bi haberlerdi.

Şahin ise sevdiği kadını görünce şaşırmıştı ve hayal kırıklığına uğramıştı. O adama onun eline bıraksalar sevdiği kadına dokunmak ne demekti gösterirdi. Göünde şişe patlatmak istiyordu böyle şerefizlere azdı!

Elini yumruk yaptığında Canan dolu gözlerle ona baktı, Hırçın ise Canan'ın bakışını takip etti. " Arif Canan'ı eve götür. Bende üstünü değiştirsin sonra istersen annesinin yanına bırak."

" Ve yırtıcı kuş benimle gel." dedi. Şahin'e, herkes Hırçın Mavi'nin insacıl tepkilerini garipsiyordu.

Motorun anahtarını havaya attığında Arif hızlıca kaptı, bebeğine zarar verilse yatacak yer araması gerekiyordu.

" Siz nereye gidiyorsunuz?" dedi Canan, sesi titremişti. Korkmuştu, o korkuyu yaşamıştı yıllar önce Hırçın Mavi ama Canan'ı kadar iyi bitmemişti sonu..

" Hesaplaşmaya emin ol parmakları sana dokunduğu için pişman olacak." dedi arabaya bindi. Canan bir kez daha hayran olmuştu.

**

Depoya geldiklerinde ayaklarında tutup çekti adamın kafası sert bir şekilde yere çarptı başı kanarken deponun içine doğru ilerledi. Hırçın gözlerini devirmişti, birde temizlik işi çıkmıştı. " Temizleyecesin burayı hemde çamaşır suyu ile."

" Tabi ki!" dedi içindeki sevinç sesine yansımıştı, Hırçın bilerek onu getirmiş içindeki öfkeyi dindirmek istemişti. " Sedyeye bağla sonra bana dosyasını getir işledikleri suçlara bakacağım."

Şahin sözünü ikiletmeden dediklerini yaptı. Adamın üstüne su döktü aslında boğabilirdi ama onun için kolay ölüm olurdu kolay ölmesini istmiyordu. Bir kadına rızası olmadan dokunan herkes için geçerliydi bu!


Adam kendine gelirken kanlı gömleğini giymek durumunda kalmıştı, buraya daha fazla gömlek almalıydı,bu Arif ne yapıyordu böyle ? Bunun hesabını ona soracaktı!

Beyaz eldivenlerini eline geçirmişti, bu sıra burası pek temiz değildi hasta olmak istemiyordu.

" Günaydın beyefendi."

" Nerdeyim lan ben!" dedi sedyedeki kelepçeleri çekerken.

" Cehennemin ön gösterimi desek ?" dedi göz kırptı. "Bırak beni sürtük." dediğinde gözlerini yukarı çevirdi. " Hayır yaratıcı kelimer falan kullasanız mesela"dedi neşteri alıp elinin üstüne sapladı. Çığlıyla hem Hırçın hemde Şahin mutlu olmuştu.. " Zebani" diyerek öpücük attı.

" Bırak beni yalvarırım."

" Maalesef Hırçın Mavi'yi duydun mu ? Ona misafir olanın geri döndüğünü duydun mu?"

Adam sadece "Siktir!" diyebildi.

" 15 adet tecavüz suçun var ve bunlardan sadece 3 kayıt edilmiş, paran olduğu için yırtmışsın. Şaşırmadım, takım elbise giyip kravatta takmışsındır bide bağırmadı rızası vardı demişsindir. " Hırçın soğuk kanlı bir şekilde bunu söylemişti ama iç sesi çığlık atıyordu. Masumdu hepsi masum!

" Şidddete meyilli bir psikopatmışsın öyle yazıyor of en sevdiğim. " dedi ve kahkaha attı. " Şahin arkada kezzap var mıydı ?"

" Evet Melek Hanım." dedi. Koşarak kezzapı alamaya gitti. Adam çığlık atmaya başladı. "Yemin ediyorum Allah belamı versin yapmıcam bütün paramı hayır kurumlarına bağışlıcam."

" Yemin etme boşuna Allah belanı elime düşürerek verdi zaten ve zaten islam dinini yaşamış olsaydın bu halde olmazdın, müslümasın ama değilsinde müslüman böyle olmaz o yüzden dini karıştırmana gerek yok. Cehenneme gitmeden önceki durağın benim ellerim merak etmeyin sizi öldürerek oradan VIP'yim zaten.." dedi ve gülümsedi..

Kezzapı masanın üstüne bırakıp geri çekildi, " Kezzap bileşeni biliyor musun ? Bilirsen belki insaflı olabilirim ?"

" Bilmiyorum, bırak beni lanet olsun bıraaaaak!" adamın çığlığı ona klasik müzik gibi gelmişti. İnsan çığlığından nasıl haz alabilirdi Hırçın Mavi hazzı doruklarda yaşıyordu.

Kezzabı kollarına dökmeden önce koruyucu eldiven giydi kollarını kapalı olmasına dikkat ediyordu, kat kat maske takıp koruyu gözlük de giydi. Adamın kollarına döktüğünde bir anda köpükleşerek derisi erimeye başladı. Adım acıyla kıvranıp çığlık atmaya başlamıştı.. sonra elindeki kezzapla parmak uçlarına kadarn döktü ölmemesi için bıraktı. Adam acıdan nerdeyse bayılayacaktı.

Valla bundan sonrası sende Şahin." dedi elindeki eldivenleri göğsüne çarparak. Ölmeden önce götüne şişemi sokarsın bacaklarınımı kesersin sana kalmış.. Ama kolay ölmesin. Tecavüz ettikleri nasıl acı çektiyse oda çeksin." dedi ve gitti.

Şahinin aklında ise şişeyi sokup içinde patlatmayı düşünüyordu!

 

 




 

 

Bölüm : 04.10.2024 18:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...