15. Bölüm

15. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

#kusmuk

Hırçın sinirle solurken kapının önünde buldu kendini, gelene kadar paketini bitirmişti peş peşe kaç tane sigara yakmıştı? Hatırlamıyordu aklında sadece paketi yeni açtığı gelmişti. Sol dalı alıp dudaklarına yerleştirdi. siyah zippo çakmak ile sigarasını yaktı neredeyse sabah olacaktı, hafif aydınlanmış havaya bakarken sigaranın dumanı ciğerlerine çekti. Gözlerinden akan yaşlara hakim olamadı. çömelerek lanetler okudu, o tecavüze uğramıştı bilmese ölümede şuan tecavüze uğramıştı.. Rahmi paramparça olduğu için alınmıştı.. Hiçbir zaman anne olamayacağı hiçbir zaman normal olamayacağı aklına geldi. dudağında kaçan hıçkırıkla gökyüzüne baktı... Dinle alakası olmamıştı ona öğreten biri olmamıştı ama onu yaratan biri varsa bu yaşadıkları boşa değildi biliyordu. " Başıma bunların gelmesine neden izin verdin bilmiyorum ama." sustu sigarasının dumanını içine çekti.. Devamı yoktu ne diyebilirdi ki? Her şey siyahtı hayatında.. Ailesi var mıydı ? Canan'ı düşündü her zaman dönebileceği bir annesi vardı.. Onun kimsesi yoktu.. Ailesinden bir kez daha nefret etti neden onu aramamışlardı? Uzun zamandır düşünmediği şeyleri düşünmeye başladı. Yanaklarını silip kapının kiltini açtı, makyajının aktığının pandaya döndüğünün farkında değildi.

Kapıyı açmasıyla Arif'in silahının namlusunu alnında hissetti. Kısa bir an göz göze geldiler, mavi okyanus yeşil ormanlara karışmıştı. " Çok özür dilerim!" diyerek silahını indirdi. " o uyuyor mu ?"

" Yeni uyudu kedileri besledi yarım saat oldu uyuyalı." Kedilere baktı uzun uzun birbirlerine sokulmuşlardı, onlar bile yalnız değildi sığınacakları biri vardı. Ceketi çıkarıp arifin göğsüne vurdu. Deli gibi Arif'e bakma isteğini kenara itti. Kendi odasına baktığında onun yatağında uyuyan Canan'a baktı. Kapısını yavaşca kapattı. Buzdolabından viski aldı, 2 bardak bulup içeri geldi. koltuğa uzandığında botlarını çıkarmadığını fark etti. Botları çıkarıp kenarına koydu. Viskinin ağzını açıp iki bardağıda doldurdu. " İçmek istersen iç, her kadehte izin isteme. " dedi bir yudum aldı. Sıvı ciğerlerini yakarken göz yaşı yanağına ulaştı. " O kadar masumlar ki Arif." sesin titremesinde kahroldu Arif. kedilere uzun uzun bakıyordu. Yanağından akan gözyaşı onun kalbine damladı. "Neden ölmeme izin vermedin Arif?" kalbinden bıçaklansa daha az acırdı kalbi. Hoş Hırçın Mavi'si birine ilgi duymaya başlamıştı o zamandan beri kalbi acıyordu. İlk bardağı bitirip ikincisini doldurmuştu.

" O nasıl söz Melek Hanım."

" Katlanamamışım Arif işte!" neredeyse bağıracaktı son anda kedileri ve Canan'ı hatırladı. " Canan'ı gördün değil mi ödü koptu. iki kez tecavüz teşebbüsüne uğradı ve darmadağın oldu." dedi bir anda dikti bardağı. Yanan boğazının ifadesi yüzüne yansıdı. Bir kez daha doldurdu. Onuda fondip yaptı. ciğeri alev almıştı.. " 14 yaşımda 5 kişi tarafından tecavüze uğradım ben Arif!"

Arif o kadar ısırmıştı ki dudağını kanamaya başladı. Canan ise uyanmış olanları dinliyordu, ağlayarak yere çömelmişti. " şuan hatırlamasam da acı çekiyorum he gece rüyamda görüyorum sürekli yakalanıyor ve kaçamıyorum Arif, neden o zaman son vermedin buna? O zaman bir kez ölecektim." tekrar fondip yaptı. Sarhoş olmuştu ilk defa...

" Şimdi ise her gün ölüyorum." dedi Arif'in suratına baktı. Onun ağladığını görünce yüzünü sıkarak kendine çevirdi. Arif soluk alma yetkisini kaybetmişti, kalbine öyle bir elektrik gitmişti ki nefes almadığını anlamadı. " Bana acıma Arif sakın!" dedi viski şişesini kafaya dikti. Ağlamaya başladı içerken.. Şişeyi ağzından çektikten sonra koluyla ağzını sildi. " Çok yoruldum Arif, beni yaşatmak için çok savaş verdin ama ben bileklerimi kestiğim an yaşamaktan vazgeçmiştim.."

Şimdi yaşamak zorundaydı Hırçın, içindeki nefreti büyütmüştü Akrep Ali. Ona yapılanları bulmadan ölmemesi için yemin ettirmişti.. O ana gitti Hırçın Mavi.

"Eğer bir daha ölmeyi denersen seni ben öldürürüm Melek!" diye kükremişti Akrep Ali. " İntikamını almadan bir daha yaşamına son vermeye kalkarsan olacaklardan ben sorumlu değilim. Onları öldür sonra istersen hayatına ben son veririrm!" demişti dememiş hatta kükremişti. Gözlerine bin pişman olmuştu. Eylem annesin sarılmıştı korkudan, Arif ise üzgün bir şekilde bakıyordu. " ta-tamam Ali Bey." dedi sesi titremişti.


 

İçkiden bir kaç yudum daha aldı, " Dolaptan başka bir şey getir istesemde kalkamam." diyebildi. Şu ana kadar sarhoş olmaya çalışmamıştı, bu sıra yaptıklarına kendisi bile şaşırıyordu. Konuyu değiştirmek adına bir şeyler geveledi Arif. " Melek Hanım eve gelmeden önce ağladınız mı?" içi içini yiyordu birden kendini ona açmıştı, başına bir şey gelmesinden ölesiye korkuyordu.. Neden böyle olmuştu Hırçın? Niye içini dökmüştü neden makyajı akmıştı. İlk olarak kahkaha attı, " Ağladım Arif, ağlayamaz mıyım? Ben insan değil miyim? oradan bakınca robot gibi mi duruyorum." Şişeyi tekrar kafasına dikti. " İyisiniz değil mi? Birisi size bir şey yapmadı değil mi?"

" Üzüldüm sadece bana kimse bir şey yapamaz! Yani artık yapamaz. Yapamaz değil mi Arif?" dedi hiddetle. Kediler uyanmış tekrar uyumuşlardı, Hırçın Mavi onları görünce gülümsedi.Sonra Arif'e baktı. " Sizin saçınız teline zarar verseler dünyayı yakarım Melek Hanım. Bırakın yaklaşmayı sizin uzaktan bile canınızı sıkamazlar." diyebildi. Arif çakırkeyif olmuştu. zihinleri bulanıktı ikisininde.. " Özür dilerim Melek Hanım." dedi Arif, Hırçın ona bakmıştı. " Sizi küçükken koruyamadığım için sizi o olaylardan önce tanımadığım için özür dilerim. " gözleri dolmuştu.. Yaşadığı acıları hafifletmek istemişti.. Onun mutlu olmasını istiyordu.

 

" Neden evlenmedin?" diye sordu Hırçın. Arif dona kalmıştı onunla hiç böyle muhabbetleri olmamıştı, şaşırmıştı.. " Düşünmedim."

" Gey misin?" dediğinde kıkırdadı Hırçın, sarhoş hali sürekli gülmek istiyordu. " Hayır değilim!"

" Bak anlayışlı bir insanım." Kahkaha atmıştı" Hayır Melek Hanım!" dedi sertçe, Hırçın sonra ellerine baktı. " Tırnaklarımda ki ojeyi siler misin odamda vardı pamuk ve oje silen şey adı neyse." bir yudum daha aldı. Bu kafayı ilk defa yaşamıştı. Canan hemen yattmıştı Arif geldiğinde onu uyuyor olduğunu görünce kedileri o odaya koydu mamasını kumunu falan. Şimdi aşık olduğu kadınla ilgilenmesi gerekiyordu onları şimdi doyuramazdı. makyaj silme suyu ve asetonu eline alıp odadan çıktı. Hırçın uzanmıştı. içkiyi bırakmamıştı. Uyuyup uyanıyor salak gibi sırıtıyordu. " gel insan yemiyorum."

Hırçın yamacına oturdu, kalbi yerinden mi çıktı? Ağzından atması normal miydi? Hırçın elini uzattı, elini tutarken her şey yavaş çekimdeydi. elleri titreken Hırçın'ın soğuk ellerine dokundu. Ona sımsıkı sarılmak istedi sonra son nefesini verebilirdi gıkı çıkmazdı.

Ojeleri silerken o kadar ciddiydi ki, Hırçın sarhoşluğn verdiği etkiyle Arif'i inceledi.. sakalllarının içindeki beyazları farketti. Baş parmağı bir diğerleri gibi değildi. Gözleri karadenizin yaylaları gibiydi asi ve güzel.. Kirpikleri güzel gözlerini saklamak için vardı.. " Neden evlenmedin demiştim." diye tekrarladı. Göz göze geldiler Hırçın içindeki yangın neydi? bunun anlamı neydi? İçkiyi kenara bıraktı. İçmeyi bırakmalıydı. Arif gözleri çekip diğer elini de sildi.

makyaj temizleme suyunu alıp pamuğa döktü, " gözlerinizi de sileyim." dediğinde yutkundu her ikiside. Derin nefes aldı ama vermeyi unutmuştu Arif.. Kalbi mi hızlanmıştı Hırçın'ın? Diğer gözünü silmişti sonra ,hırçın Arif'in elini tuttu. Kulaklarından alev çıktığına yemin edebilirdi ama ispatlayamazdı Arif. Bu güzel anı kusmuk bozmuştu. Hırçın boydan boya Arifîn üstüne kusmuştu.. Midesi içkiyi kabul etmemiş ve bütün hepsini Arif'in üstüne çıkarmıştı. Arif dudağını ısırıp gülmüştü, Hırçın ise o gülüşe takıldı. " Özür dilerim." diyebildi. Hırçının imdadına ise Canan yetişmişti. Canan duyduğu kokuyla midesi kalmıştı. " İyi misiniz?"

" Hayatımda bu kadar iyi olmamıştım." dedi Arif. Sonra güldü, Canan Hırçın'ı kaldırmaya çalışırken Arif'e bakıp kusacaktı. " Arif abi üstünü değiştir yada eve git istersen." dedi. Olanları atlatmadan Melek'in başına gelenler korkunç ötesiydi.. Şimdi bunların sırası değildi... Her şeyi yutmuştu, bu soruyu asla Melek'e soramazdı o da sessiz kalmıştı.

**

Hırçın Mavi akşam 7 e kadar uyumuştu, geçmişinin en büyük misafir eve gelmiş odasına girmişti.. Onun kızı olduğunu bilmeden odayı silmiş ve çıkmıştı. Odaya girdiğinde hüzün hissetmiş olsada kızı olduğu aklına dahi gelmemişti.. Belki gözlerinin içine bakmış olsaydı kızı Laçin olduğunu anlardı..

Ev bir güzel temizlemişti koku kalmamıştı, Canan kedilerini doyurmuş oyun oynatmış ve onları yormuştu. Hırçın'a güzelce yemekler hazırlamıştı. Hırçın uyandığında baş ağrısı çekiyordu. Kaç saat uyumuştu ? Esneyerek banyoya gitmişti ağzının içi lağım gibi kokuyordu. İlk olarak dişlerini fırçaladı rahat 5 dakika sonra buz gibi su ile duş alıp kendine gelmişti. Bornozunu giyip banyodan çıktı, " günaydın melek" dedi güldü hava kararacaktı neredeyse. " Günüm falan aymadı başım çok ağrıyor."

" Miv miv " seslerini duyunca gözlerini devirdi. " Ne istiyorlar bunlar yine miv miv." küçük bir ses bile katlanamıyordu. "Yavru kedi onlar sürekli miyavlar. " dediğinde gülümsemişti. " Baş ağrıma katlanamıyorum. "

Canan masayı hazırlamıştı, " Boğazından bir şeyler geçsin sonra ağrı kesici içerisin, bir de neyse yemek ye sonra konuşuruz." dediğinde cevap vermeye bile mecali yoktu. Yeni kalkmıştı ama bir kamyon dayak yemiş gibiydi. Hırçın dün ne olduğunu sormamıştı çünkü her şeyi çok net hatırlıyordu. Bir süre Arif'i görmese iyi olabilirdi, ona anlattıklarından utanmıştı, niye utanmıştı ki kadın olmak utanılacak bir şey değildi! Tecavüze uğramak onun suçu değildi. Yemek yiyip ağrı kesici içti , ardından bol su içmişti.

Telefonu eline aldığında Eylem'in 4 kere aradığını melisa'nın 3 kere aradığını gördü. Derin nefes alıp odasına gitti bornozunu yatağını üzerine atıp iç çamaşırlarını giydi. Deri tayt üzerine Siyah büstiyer giydi onun üzerine salaş beyaz tişört giyip saçlarını serbest bıraktı. Aynaya baktığında suratının acınası olduğunu fark etti. hafif bir makyaj ile yüzüne renk gelmişti. Deri ceketi ve siyah beresini alıp kapıdan dışarı çıkacakken ayağına miv miv diye minik yaratıklar dolandı. Eline alıp güldü. Burnuna öpücük kondurdu. " Elmascım ben şimdi gidiyorum."

" Mavi'yide öp olmaz öyle." dedi gülerek Canan." Gelsin o bücür de " onuda öptü. " Canan istersen annenin yanına git ben geç geleceğim gibi gözüküyor."

Başını salladı sadece, "Arif Abiye söylerim gelemezsen kedilere baksın." başını olumlu bir şekilde salladı.

** 

Akrep Ali'nin evine gittiğinde içerinin fazlasıyla kalabalık olduğunu bilmiyordu. Nefes almak için dışarı çıkan Arif Hırçın Meleğini gördü. " Hoşgeldiniz Melek Hanım."

" Burada neler oluyor?"

" Ali Bey parti düzenlemiş Asrın Bey için bir kaç dava da aklama yapmış." dediğinde dişlerini sıktı. Arif düşündü eğer Asrın beyden bu kadar nefret ediyorsa yakın hissettiği adam kimdi? Neden dinlememişti! lanetler okudu kendine. İçine girerken Eylem'e yakalandı tek kelime etmeden elinden tutup odasına götürdü. Eylem çok güzel pembe bir elbise giymiş yaşından daha büyük durmuştu. Elini çekti Hırçın odaya gelince, " Burada neler oluyor Eylem ?"

" Sadece elbiseyi giyer misin?" dik dik suratına baktı. "Nolursun çok önemli her şeyi anlatacağım, hem nasıl oldun ? Sana ulaşamayınca Arif'i aradık hasta olduğunu söyledi. " Cevap vermek istemedi, Akrep Ali ile arası limoniydi eğer geldiğinde onu bu kıyafetlerle görmezse büyük kavga çıkarırdı. " Bir karış şeyi mi giyeceğim."

" Lütfen babam konuşma yapmadan aşağıda olmalıyız. Hırçın dişlerini sıktı. Siyah sırt dekoltel olan bir elbiseydi. Kilot hariç bir şey kalmamıştı üstünde hemen üzerine elbiseyi geçirmişti. Makyaj masasına geçmiş rast gele tokalar ile topuz yapmıştı. Hafif göz makyajı yapmıştı ve bordo ruj sürmüştü. Ayakkabılarıda eline verip koşarak kapıya gitti. " Teşekkürler." dedi güldü ve çıktı.

" Ne oluyor amınakoyim*" diyerek sövdü. Burada neler oluyordu?

Asrın gözlerini dört açmıştı neden Melek'i göremiyordu? Rüyalarında sürekli görüyor kendinden geçiyordu ve lanet olası kadın yüzünden başka birisi ile beraber olmak istemiyordu.

"Nerede şu işkence manyağı?" dedi Vedat. Ekibin geri kalan üyeside yurt dışından gelmişti. Nihat Kır ve Yiğit Erman hiçbir şeyden haberi olmayan Sadık'ın ölümüyle yurduna geri dönüş yapmışlardı. " Umarım melek derken tipinden bahsediyorsunuzdur." dedi Aras, o cerrahtı, Nihat kaçakcı ve Yiğit aşçıydı. Hepsi bir yerelere gelmişti sabit kalan Melek'ti çocukluğunu masumluğunu ve hafızasını kaybetmişti.. Nihat'ın yüzünde Hırçın'dan kalan bi hatıra vardı tırnağıyla öyle bir çizmişti ki kaybolmamıştı yıllarca...Kaybolmayacaktı da onun sonu olabilir di belkide kim bilir?

Hırçın derin nefes verdi merdivenlerden yavaşca aşağı indi. bunu gören Asrın ve Arif nefeslerini tutmuştu..

Akrep Ali'nin olduğu yere gitmişti, Melisa'ya sarılmıştı Ali ona sarılmasını beklerken bir adım geri atmıştı. Akrep Ali dişlerini sıkmıştı. Bıçakla bardağa hafif bir şekilde herkesin dikkatini çekmişti. Hırçın'ın sırtı görmemesi gereken 5 kişiye dönüktü. " Siktir şu dövmeli ne kadar seksi! Ah kalçaları tam şaplaklık! " dediğinde Asrın dönüp sinirle baktı. " Hayırdır yanık mısın götoş?" dedi Nihat . Asrın cevap vermesi fırsst kalmadan; " Benim baş avukatım Asrın Uluhan'ı yanıma davet ediyorum." dediğinde Hırçın Asrın'a bakma gereği duydu. Bu sırada yüzünü gören Nihat içinden siktir çekti. " Eğer Hırçın Mavi buysa onu becermek için her şey yapabilirim." dediğinde Asrın dönüp sessizce " siktir git." dedi. Kalan dördü Hırçın mavi hakkında konuşurken Vedat , " Sadık'ı öldürenin Hırçın Mavi olduğunu düşünüyoruz." dediğinde Nihat şampanyayı püskürttü. " O kadın asla öyle birşey yapamaz seksilik abidesi!"

" İşkence meleği diyoruz mal mal konuşma!"

" Vedat bu olayı kapatalım Hırçın mıdır nedir Sadık ile işi olmaz neden olsun ?" Yiğit sessizliğini bozdu. " Uyuşturcu kullanıyordu, bana borcundan bahsetti. " dedi Nihat kardeşinin ölümü muammaydı ama bir kadının o nnu öldüreceğini düşünmüyordu. Araştırmıştı o gece yine uyuşturucu almıştı, Zevzek Cevdet'e borcu çok fazlaydı o gece en son onunla görüşmüştü. Nihat'ın her şeyden haberi vardı.

*

Asrın konuşurken Hırçın Mavi onu izliyordu Arif ise Melek'ini.. Asrın'ı incelerken görünce yüreğine kızgın şişler girsede gözlerini ondan almak istemiyor delice seyretmek istiyordu. Hırçın ise düşmanınkiı iyice tanımak için onu inceliyordu. Yalan söylerken mimiklerini bilemesi gerekiyordu. Asrın Uluhan konuşmasını yaptıktan sonra Hırçın'ın yanına geldi. Eli yüzüne gidecekken Hırçın elini kavradı." Sakın benden izin almadan bana dokunma yoksa parmaklarını eklem yerlerinden öyle bir keserim ki doktor bile dikemez!" gözlerinden alev çıkacaktı neredeyse Hırçın'ın, geri kalan ağaç gölgeleri bu haline düşmüşlerdi hele de Nihat. Her şeyi başlatan Hırçın'ın hayatını mahveden adam..

Hırçın, Akrep Ali'nin yanına giderken burnundan soluyordu. Gerçekten öldürmesi gerekiyordu Asrın Uluhan'ı, yeryüzünden silmesi gerekiyordu. " Hoş geldin kızım." dedi tehtitkar bir şekilde. " Hoş bulduk." diyebildi. Melisa ortamdaki gerginliği anlamıştı. " Elin iyileşmiş." dedi umursamaz bir tavırla. Araları neden böyleydi Akrep Ali neden böyle davranıyordu kimsenin en ufak fikri yoktu. Bu davranışları ileri savaş dönüşeceğinden habersizlerdi. " Fiziksel yaralar iyileşir, önemli olan ruhtakiler. Onlar kanıyor sürekli hemde görünmüyor."

" Yaptıklarının farkına var Melek, küçük kız çocuğu değilsin. " gözleri dolmuştu, " Hiç olmadım ki..." dedi ve arkasını dönerek evden çıkıp gitti. Asrın ise cümlesine takılıp kalmıştı..

Başına gelecek felaketlerden habersiz bir şekilde karanlığa gömüldü...




**

 

 

 

Bölüm : 08.10.2024 15:09 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...