Laçin Aktaş olduğundan bi haber olarak hayatına devam ediyordu, o küçük kız çocuğu onu zihnindeki mezarlıktaydı.. Üzeri toprakla kaplı çıkması çok zordu tabi biri mezarı açmazsa...
Gözleri dolmuştu Hırçın'ın burnu sızlıyordu. Bu kadar yakın olduğu biri ölümle yüz yüzeydi. Ellerinde Şahin'in kanı vardı. " Arif nolur daha hızlı! " dedi sesi titremişti. Hırçın ağlayacak mıydı ? Hemde bir erkek için... Daha neler görecektti bilmiyordu ama tek istediği kimsenin ondan önce ölmemesiydi. Depoya vardıklarında Akrep Ali kapıda bekliyordu yanında da doktor önlüğü olan bir kaç kişi vardı. Depoyu bir anda mini bir hastaneye çevirmişlerdi. Sedye aldıklarında Şahin Hırçın'ın elini tutup gülümsedi.. Kalbi paramparça olmuştu Hırçın'ın onu nasıl tek göndermişti? nasıl böyle büyük bir hata yapabilmişti.. Kendinden nefret ediyordu bir sinirle başına neler gelmişti. Hırçın Mavi artık iyi değildi, olduğu yerde kalakalmıştı. Akrep Ali ise sinirden kıpkırmızı olmuştu, Hırçın'a yaklaşıp " Öfkeyle kalkan zararla oturur diye bir laf var Melek! Sen nasıl böyle sorumsuz oldun? Öyle bir çeteye nasıl bir avuç insanla gittin?" İşaret parmağı ile alnına dokundu. "O beyninde neler dönüyor hiçbir fikrim yok! Ölenlerin hepsi en iyi adamlarımdı ve onlarında hayatları vardı onlar ölüme sen götürdün." dedi omzuna vurarak kapıdan çıktı. Hırçın yıkılmıştı, dünyası altüst olmuştu çömelip karnını göğüslerine çekip hıçkırarak ağladı. Arif kötüydü fakat onu ağlarken görmek cehennemde ızdrap çekmekle eş değerdi, sevdiği insan ağlıyor ve göz yaşlarını tutamıyordu. Hırçın birden sarılan Arif'e şaşırdı ve öyle kalakaldı ne yapacağı hakkında bir fikri yoktu bu sıcaklığı yaşamamıştı. Ağlarken kimse sarılmamıştı ona iyi olacak her şey geçecek dememişti. Arif ise şimdi ona sımsıkı sarılmış her şey iyi olacak gibi bir şeyler fısıldamıştı, yüzünü avuçlamak göz yaşlarını silmek istemişti ama sıradaki ölü olmak için erkendi. "Acil A rh+ kan lazım!" dedi içeriden biri ikide toparlanıp kendilerine geldi. " Ben benim kanımı alın." dedi Hırçın bir anda ayağa kalktı. " Tamam hazırlanın hızlı olun!" dedi arkasında hızlıca odaya girip kolunu açtı. Damar yolu açılırken gözleri Şahin'in üzerindeydi. Akrep Ali dışarı çıkar çıkmaz cebinden sigara paketini alıp dudaklarına uzattı. Şahin ve Arif onun için çok değerliydi yılı geçkin yanlarındaydı ikisiden en güvendikleri adamdı. Arif yanına yaklaştığında içindeki dumanı dışarı bıraktı. Güneş tenini yakmaya başlamış bundan rahatsız olmuştu, " Hırçın bir süre saf dışı kalsın." dedi bir nefes daha aldı sigarasından. Arif kara kara düşündü, onsuz zaman nasıl geçecekti? " Efendim iyi düşündünüz mü?"
" Arif hadi o küçük aklı başında değil sen nasıl böyle şeyi kabul ettin, ölüme mi gitmek istediniz anlamıyorum!"
" Efendim Hırçın Mavi şuana kadar hiçbir operasyonda başarısız olmadı her zaman bir planı vardı."sigarasını yere atıp ezdi. " O iyi değil Arif, artık onu tanıyamıyorum, eski Melek yok. Burnun dikine gidiyor ve sonraki adımını düşünmezse sonu kaçınılmaz. O yenilmez değil bazen çok ama çok savunmasız o gece oradaki adamlara korku salsın istemiştim ama o küçük çocuk gibi gözleri dolu dolu oradan ayrıldı. Benim tahtım sallanmaya başladı leş yiyici çok! Küçük bir an küçük bir yanlış sonumuz olur ve o onu istiyor benim Hırçın Mavi'm bu kadar güçsüz değildi."
" Hırçın Mavi olduğu gece geçmişindeki biri ile karşılaştı ve bu onu daha hasas yaptı ama bu hassaslığı ezilen biri görünce yardıma muhtaç bir hayvan görünce oldu.. onlara bunları yapanlardan çok güzel öcünü aldı."
" Arif bazı şeyleri anlamak istemiyor olabilirsin ama iyi değil Hırçın Mavi ve Melek Hükümdar bambaşka insanlar. Bunun farkında değil o psikiyatrisi durumunun iyi olmadığını, pek uğramadığını söyledi..Neyse onun ihtiyacı süresiz tatil bu umarım iyi gelir. " ardından sert bir rüzgar esti. Hırçın haklıydı, diye geçirdi Arif. Bir şeyler seziyordu biliyordu ve kokusu çıkacaktı.
Akrep Ali Hırçın'a iğneleyeci bir bakış attıktan sonra anahtarlarını alıp depodan çıktı. Hırçın bütün damarları gerilmişti.. Kafasının başka yere çevirerek dolu gözlerini sakladı, içinde çok büyük bir nefret vardı bunu Hırçın Mavi iken bütün damarlarında hissediyordu fakat Canan'ın yanında.. Normal bir genç kız hayatı olmasını istemişti arkadaşlarıyla flörtlerini konuşabilecek deli gibi alışveriş yapacak bir kız olmak istemişti... Arif odaya girdiğinde gözleri ilk olarak Şahin'e kaydı biraz daha iyiydi en azından rengi geri gelmişti.. Doktor 24 saat kritik demişti acil bir şekilde kurşunu çıkarmışlar dikiş atmışlardı.. Akrep Ali'nin özel doktorlarıydı bir sözüyle kısa bir sürede hastaneye benzetmişlerdi bile.. Gözleri sonra diğer sedye de yatan Melek'ine kaydı, uyuya kalmıştı yanına yaklaştığında yanaklarının ıslak olduğunu fark etmişti. Akrep Ali Hırçın'a laf etmiş olsa da en çok o değişmişti, Melek diyince dünyası duran adam gitmiş buz dağı gelmişti, neler döndüğü hakkında kimsenin bir fikri yoktu.
*
Canan, uyuyan kedileri seyrederken gülümserken buldu kendini.. Elmas ve Mavi okadar masumlardı ki, annesinin yanına uzandı. " anne ne örmeye başladın?"
" Şu minnoşlara yelek yapıcam üşürler diye düşündüm." dediğinde Canan kocaman güldü annesinin yanağını mıncırdı. "Sen dünyanın en tatlı annesi olabilirsin!" dedi içten bir şekilde..
Aslında pek iyi değildi Canan. Kalbinin üstünde karabulutlar vardı nefes almasını engelliyor dolu dolu gülmesine engel oluyordu. Neredeyse 1 haftadır Şahin'i görmemişti nede Melek'i.. Onlara ne oluğunu çok aşırı merek ediyordu ama gereksiz bir şekilde aramak istemiyordu. Annesine dizine yattı birden Canan, " Kız Allah canını almasın emi bir yerine batıcak tığ." dedi gülerek. " Ablamı çok özledim anne." dedi Canan kelimeleri o kadar cansızdı ki.. Elif durgunlaştı. "Bende özledim ölmediyse çok iyi saklandı.." dedi ama ona mezar bile yapmışlardı. Laçin Aktaş.. İçi boş bir mezardı onlara göre ama Melek biliyor olsaydı içinde çocukluğu, masumluğu ve ruhu yattığını düşünürdü ama kimse bir şey bilmiyordu..
" Anne ondan vazgeçtin mi hiç?"
" Asla! O benim ilk göz ağrım hala gidip kayıp ilanını yeniletiyorum şu adam yüzünden biraz geciksede!" Canan uyuyan kardeşine döndü diğer koltukta o uyuyor hiçbir şeyden haberi olmuyordu. Ablasının kaybolduğu sene annesi Ahmet'e hamileydi üzüntüden erken doğum yapmıştı. Üvey babadan olması farklı soyada sahip olması umrunda değildi, canıydı o, o iğrenç adama benzemeyen melek gibi bir kardeşti. Bir anda kapı sertçe vurulunca herkes yerinden sıçradı Canan nasıl kalktığını bilemedi kardeşini aldığı gibi yatağın altına sıkıştırdı cebindeki teli verdi, " kayıtlı olan bütün numaraları ara tamam mı!" dediğinde kapı şiddetli bir şekilde vurulmaya başladı kedileride odaya tıkıp kapıyı kitleyip anahtarı aşağıdan attı. Ne olur olmaz kardeşini saklaması güvende olmasını istemişti. Belkide gelenler Melek Hanım'ın tanıdıklarıydı. " Kim o !" dediğinde kendini salak gibi hissetti. Tanıdık biri olması için dua etti. Annesi korkuyla koluna sarıldı." Melek Hanım, Melek hanım için geldik." diyince rahatladı ve kapıyı beklemeden açtı iyi kötü bir haber almak istiyordu ama aptallık ettiğini o an anladı. Alnına değen namlu ile dona kaldı. "Zorluk çıkarmadan bizimle geliyorsunuz!" dedi arkadaki kişiyide kasttiğini belli edecek bir davranışla. Canan yutkundu, annesinin aklında ise diğer odadaki oğlundaydı. Bu adamlar kimdi? Aklı çalışıp iyi ki kardeşini odaya saklamıştı, bu o genelevdeki adamlar mıydı? Melek hepsini mahvetmişti ama.. Annesi ağlamamak için kendini sıktı ve elindeki tığı bırakmadı ne olacağını bilmiyordu ve onu gizlice tutmaya devam etti. Adamlar ikisinide ittirerek evden sürükledi. Evde başka biri var mı diye bakılmadı çünkü onlar Canan'ı istiyordu. Arabaya bindiklerinde Canan annesinin elini sıkıca tuttu. annesi ise sımsıkı sarıldı. Neler döndüğünden herkes bi haberdi.
Ahmet ise seslerin yok olduğunu görünce ağlamaya başladı, bir süre sonra yatağın altından çıkıp gözlerini silip ilk numarayı aradı telefona ulaşılmıyordu sonraki numarayı aradığında uzun uzun çaldı. " Canan hiç sırası değil." dedi sert bir kadın sesi. Ahmet tekrar ağlamaya başladı. Hırçın sinirini kenara bırakıp telefonun diğer ucunda ağlayan çocuğa odaklandı, " sen kimsin Canan nerede?" dedi sertçe. " Bi-bilmiyorum dedi hıçkırıklarının arasında. Kapı çok çaldı sonra yoklar." dedi tekrar ağlamaya başladı. Hırçın telefonu kapatıp Arif'e bağırdı. "Hazırlan gidiyoruz!" dedi sesinden anladı kötü bir şeyler olduğunu 4 gündür Melek'inden uzaktaydı Akrep Ali ona saçma sapan işler veriyordu Şahin'i görme fırsatı ile kaçmıştı geri dönmesi gerekiyordu ama umrunda değildi. Hırçın motora bindiğinde kaskını taktı diğerini Arif'e uzattı. Arif aşırı gergin ve şaşkındı. " İsterseniz ben süreyim." dediğinde sadece dik dik baktı. Kaskı alıp taktı elleri titremişti, Hırçın'ı ile bu kadar yakın olmak kalbini çok yoruyordu. " Sıkı tutun." dediği an gazı kökledi." ve Refleks olarak beline tutundu. ikiside garip hissediyordu, Hırçın Mavi'ydi o kendine gelmeliydi!
Arif binlerce şükretti aciliyet neyse çok teşekkür etti. Elleri oyuntulu belindeydi, inanamıyordu. ellerin onun belindeydi!
" Arif bırakmayı düşünüyor musun?" dediğinde gözleri kapalı sırıtıyordu. Birden ellerini çekti, ne zaman gelmişlerdi? " Burada ne işimiz var?"
" Canan'ın kardeşi aradı bir şeyler geveledi bende gelip görmek istedim " hızlıca merdivenleri çıktılar. Kapı sonuna kadar açıktı önünde bir kağıt parçası vardı. " Sen git çocuğa bak."
Merhaba Hırçın Mavi..
Bunu almışsan küçük arkadaşını görmeye gelmişsin demektir. Son zamanlarda çok dikkatsiz olduğun söylendi mi? Kendini bana kendin buldurdun. Büyük bir düşman edindin haberin olsun beni görmedin tanımıyorsun kafayı yeme. Kendimi tanıtacağım , yalnız gelirsen sevgili oyuncağını sapasağlam sana veririm. Kimseyi karıştırmadan beni bulacağın adresi vereceğim. konum atacağım sana şu numarayı ara.. 05xx xxx xx xx
sevgilerle Nihat Kır
Soyadı neden tanıdık geliyordu, kimdi bu Nihat. Kağıdı katlayıp arka cebine sıkıştırdı, karanlık yaklaşıyordu.. Hem içinde ki hem gökyüzünde ki.. Hava kararmıştı aynı kalbi gibiydi. Motoruna atladığı gibi oradan uzaklaştı bu işin içine Arif'i karıştıramazdı, Akrep Ali için çalışıyordu son 4 gündür. Ali onu sahalardan sürmüştü elini hiçbir şey sürmesini istememişti o ise sadece susmuştu bu suskunluk patlamaya gebeydi.. o büyük patlama çoğu kişi yok edecekti bu yüzden sessizdi. Motoru durdurup numarayı aradı. Çalıyordu... Kalbi neden böyle ağrı içindeydi? Canan onun için neden bu kadar önemliydi, bunların hiçbirinin cevabı yoktu olmazdı çünkü geçmişi hatırlamıyordu.
" Bu ne güzel bir süpriz." dedi açar açmaz karşıdaki ses. "Ne istiyorsun göt?" dedi kendini tutamadı. Nihat dudaklarını büzdü. " Senin gibi seksi bir kadına yakışıyor mu?" dişlerini sıktı Hırçın. " siktirtme seksiliğini sadede gel bana ulaşmak kolay neden zor yolu seçtin?"
" Seni ayaklarıma getireceğim neresi zor bunun ?" hırçın boynunu çıtlattı, dudaklarını yaladı. Adam kesinlikle kaşınıyordu ve memnuniyetle kaşırdı. "Nasıl biri olduğunu anladım sanırım. Masum insanların arkalarına saklanarak olmaz böyle şeyler. Onları bıraksanda geleceğim senin gibi bir korkak değilim ben kadınları rehin almam." dediğinde yapmacık bir kahkaha attı. " Sevdim seni Hırçın."
" Beni sevmene ihtiyacım yok o lanet çeneni kapat yeterli." Nihat dudaklarını yaladı." Seninle karşılaşmak için sabırsızlanıyorum. Kadınları bırakıyorum ama gelmezsen başlarına ne gelir bilemeyiz." dedi suratına kapattı. " Düşün Hırçın." dedi başına vurdu." lanet olsun düşün!"diye bağırdı. Motorundan inip sakinleşmeye çalıştı ama yapamıyordu motoruna tekme attı çalan telefonunu duymazdan geldi. " NEDEN ! NEDEN BEN !" mavi saçları yüzüne çarpıyordu gökyüzüne baktı karanlıktı kendisi gibi... o sırada gelen mesaj sesi ile gökyüzü ile bağlantısını kesti. Hırçın boş bakmaya başladı o kadar şey gelmişti başına ama neden şu an bu kadar sinirliydi? Canan masumdu bu yüzdendi evet bu yüzden bu kadar sinirlenmişti. Motoruna binmeden mesajına baktı.
Şafakta hazır ol konumu atacağım.
Mesaja bakıp gözlerini devirdi, motoruna binip evine sürdü. Geçirdiği sinir krizinden sonra sakinleşmişti, daha deminki halinden eser kalmamıştı dengesiz halini biliyordu fakat kötüye gittiğininde farkındaydı. Evine gelince koltuğuna kendini atmış, kedi seslerini özlediğini fark etti.. Gözleri mutfağın kapısına dikildi, birazdan sanki Canan onu yemeğe çağıracak gibi hissediyordu. Çıkardı viski şişesini açıp yudumladı bardağa bile gerek duymadı. Elinin tersiyle ağzını silip cebinden sigara alıp dudaklarına götürdü. Çakmağını alıp sigarasını yaktı, sigara alevlenirken bir nefes içine çekti. Kendine gelmişti, şu son zamanlar cehennem gibiydi her şey ters gidiyordu. Nefes alamıyordu içindeki kişilik çatışması onu arafta bırakmıştı, hangisi gerçek kendisiydi bilmiyordu içindeki sinir patlamaları son zamanlarda çoğalmıştı.. O ne Melek'ti Ne Hırçın'dı.. Hissiz bomboş biriydi hiçbir şey ona tat vermiyordu. Sigarasını bitirdikten sonra sigarayı küllüğe batırıp söndürdü. İçkiden bir kaç yudum aldıktan sonra kendini duşa attı gevşemişti fakat zihni hala berraktı tamda bunu istiyordu. Duştan çıktıktan sonra aynanın karşısında kendini izledi sol konundaki dövmesine baktı, kurumuş dalları olan bir ağaçtı altında ise dikiş izleri.. Ölmeyi çok istemişti zamanında sonra yaşamaya tutundu sonra canavar oldu. Sırıtındaki kanat dövmesine baktı omuzlarındaki kurşun yarasını gizliyordu bir kaç defa bıçaklanmıştı vucudunu beyaz olması her şeyi kusursuz gösteriyordu. Eğer bu olayı da sağ salim atlarırsa başka bir dövme daha yaptıracaktı. Çalan kapı ile havluya bedenini sardı. Komidinin üzerindeki silahını alarak kapıya yöneldi. Delikten bakacakken " Benim Melek Hanım Kurşun Belası." dediğinde ikiside sırıttı. Kapıyı açıp "15 saniye sonra girmezsen bedenin mermiye doyar." dedi hızlıca odasına girdi. İç çamaşırını giydikten sonra üstüne bralet giydi. Siyah deri taytını giydi. Islak saçlarını üstünkörü kuruladı, at kuyruğu yaptıktan sonra yanına nasıl silah alacağını düşündü. Arif kapıyı tıklattı, daha demin bıraktığı kokusu burnundaydı. banyodan çıktıktan sonra nasıl kokusu bu şekilde olabilirdi? Bilmiyordu.
" Gir bakalım Kurşun Belası." dedi bıyık altı gülümserken. İçeri girdiğinde nutku tutuldu siyah beyaz tenine o kadar yakışıyordu ki.. Göğüsleri belirgin ve asildi, kendini defalarca tokatlamak istedi Arif. O nasıl düşüncelerdi!
" Ahmet'i Ali Bey'in evine götürdüm en güvenir olan yer orasıydı. Kediler benim evimde siz nereye ?" dedi sonunda kendini tutmayarak." Canan'ı kaçırmışlar farkındasın değil mi?" dedi sakince ona beklenmeyen bir hareket ile. " Evet onu kurtarmak için teçhizatlarımız hazır."
" Sen gelmiyorsun." Arif'in kaşları çatıldı. " kurt sürüne gidiyorsun farkındasın değil mi?" Senli benli konuşması dikkatini çekmiş ve hoşuna gitmişti." Tek gelmemi istedi Arif. Canan'ı ve annesini kurtarmam gerek. Eğer başıma bir şey gelecekse sen bilirsin." dedi ve üstüne ceketini geçirdi. Aynada bordo rujunu sürerek hazırdı. Böyle giyinip gitmesi hiç hoşuna gitmiyordu ama ona karşı çıkamazdı. " Beni bulacağın ve dinleyeceğin bir şey var mı? "
" olmaz olur mu yahu! " Dedi çantayı açtı. En sevdiği silahları vardı ama bunlarla giremezdi. O adam zeki biriydi boş anını kullanmıştı. Silahla giremezdi. " Mini bir şok aleti, minik biber gazı, minik bir bıcak. Bunları alıyorsunuz. Aman dikkat çok Keskin. " Şok aleti ve biber gazı bir tık büyük bir ruj gibiydi. Kemeri uzattı, bu bir anda hızlı yere vurunca sert bir sopaya dönüyordu. Yılan şeklinde bir bileklik taktı başı çıkarıldığında bıçağa dönüyordu fazla bir şey almak istemedi. Yakalanırsa bunlar olurdu.
" Eğer benden haber alamazsan yani 10 dakika içinde oraya gel ama Canan ve annesi çıkmadıysa daha bekle tamam mı ?" başını salladı. Sadece sağlam bu olayı atlatması için dua etti.
Hızlıca konumun olduğu adrese gitti ama konum köprüyü gösteriyordu." Siktiğimin piçi çok zeki." dediğinde Arif gülmüştü. bir kadının ağzına küfür bu kadar güzel yakışmazdı, hoş Hırçın ne yapsa Arif'in gönlü hoş oluyordu. Güneş doğarken yanağına süzülen teri sildiğinde o numara aradı.
" Aferim güzel kız." dedi uygunuz bir şekilde. Midesi kalkmıştı.
" Şimdi bu konuma gel bende seninkileri yolluyorum." dedi. "Konuma taksi göndereceğim."
" Uslu bir kız ol ve gel." dedğinde itiraz etmeden telefonu kapattı. Keşke araba ile gitmiş olsaydı hoş Canan ikisinide bilmiyordu. Avuç içiyle alnına vurdu, " Onları oradan nasıl alacağım?" konumu atmıştı o sıra. " Yalnız gelmiyiyorum Melek Hanım 300 metre sonra araba ile onu bekleyecek bir kaç adam olacak."
" İyi sorun onlar 300 metre ne kadar hızlı yürüyebilir?"
" Siz dert etmeyin, sadece dikkatli olun."
Yeni konuma giderken başına gelecekleri bilmiyordu, saçları rüzgarda özgür salınırken içindeki karanlık onun nefes almasını sınırlandırıyordu. Zehir vardı onda kime değse öldürüyordu, bilmiyordu içinde panzehirde vardı zehirlediklerini bir tek o kurtarabilirdi, o maviydi mavinin en hırçın tonu.. sonuna bilerek isteyerek gidiyordu..Ölmek mi.. Sevdikleri kurtarırken ölebilirdi onun için sorun değildi.. Fayda sağlamadan bu dünyadan gitmek istemiyordu.
Ormanın çokta içinde olmayan bir yerdi Arif'in buraya son gaz gelmesi 5 dakikasını alırdı. " Hazırım ben Kurşun belası hızlı ol sende."
Motorundan indiğinde bir kaç adam kapıdaydı. Canan ve annesi elleri kolları bağlayarak dışarı sürüklendi. hırçın bütün vücudu gerildi yumruğunu sıktı. " Kadını ve kızı bırakın." dediğinde yanındaki biri ellerini ve gözlerini açtı. Canan güneşi görünce gözleri yaşardı ilk sonra güneşe alıştı Hırçın tek gelmişti. Ağlamamak için kendini zor tuttu, hiç tanımadığı biri için kendini feda etmişti bildiğin bunu düşünce herkesi dövmek istedi ama o kadar güçlü değildi. " Canan hızlı hareket et." diye emirde bulundu. Diğer adam ise onu aramak istediğinde durdurdu." Lanet pis ellerini bana değdirirsen kıyma makinası sokarım. Hırçın mavi'yim ben!" dediğinde ceketinin önünü açtı. " Silah yok."
" Nasıl silahınız yok, gözleriniz ne peki?" Nihat'ın sesini ilk defa o zaman duymuştu. Kendisini görmese bile sesi çok tanıdıktı.. Vücudu tanıdı onu, kalbi hızlı hızlı atmaya nefesi daralmıştı. Soğuk soğuk terlemeye başladı. " Canan koşarak uzaklaşın." dediğinde Hırçın korkuyla annesinin elini sımsıkı tutarak koşmaya başladı. Hırçın neler olduğunun farkında değildi.
Nihat Kır onun geçmişiydi tanışmak isteyeceği en son kişiydi.
Bedeni titredi oydu, ona ilk saldıran kişi. Bedeni şok geçirmişti, kaskatı kesilmişti, yüzünü gördüğünde emindi. Nefesini tuttu gözünün yanındaki izi o yapmıştı. Arkasında baktığında Hırçın annesi ile göz göze geldi ama onu tanıyacak durumda değildi. Elif onu arkada bırakmak istemse de Canan onu çekiştirip duruyordu, bu kimdi neden kalbi ağrıyordu!
Hırçın belli bir mesafeyi gördüğünde rahatladı.
" Acele et." dediğinde herkese Canan'a söyledi sanmıştı o ise Arif'e komut vermişti. Nihat ile göz göze gelince başına bıçak gibi saplanan ağrı gözünden yaş olarak akmıştı.. Oydu masumluğunu çalan şerefsiz!
Okumayabilirsiniz ;
Koşuyordu Laçin, ciğerleri patlayacak duruma gelmişte olsa koşmaktan başka bir seçeneği yoktu. Üveylikten ne kadar uzağa gitse onun için iyiydi döndüğünde ise kardeşini ve annesi kurtaracak kadar güçlü olması lazımdı. Karanlık bir sokağa girdiğinde nefes almak için yavaşladı. Yavaşlaması hataydı yavaşlaması sonuydu, yavaşlaması intihardı. Henüz bilmiyordu. Bir avuç insan yıkık dökük bir inşatın önünde duruyorlardı. İçlerinden biri Laçin'i görünce ayağa kalktı iyiyce süzdü. Kafası güzel olsa da kızın evden kaçtığı bes belliydi. " Merhaba güzellik nereye böyle "diye onun önünü kesti. sustu Laçin yolunu değiştirmeye çalıştı yine önüne çıktı. Diğerlerine baktı yüzlerine alev ateşi ile aydınlanan insanlara baktı yardım için ama o bilmiyordu yağmurdan kaçarken doluya yakalanıp yılana sarılmıştı. "Bırak kızı Nihat."dedi tok bir ses. " Siktir git." dediğinde elini yüzüne değdirdi. üveylik gibilerdi hiçbir farkları yoktu. Etrafa bakındı nefsi kabarmıştı, yeni biten göğüslerine bakınca kendini geri çekti. Geri geri gidip bir anda koşmaya çalışacakken saçlarından yakalandı. Bağıracakken eliyle ağzı kapandı elimi ısırdı debelendi ama güçsüz bedeni poşet gibi kaldırıp yıkık dökük yere götürdü..Gözyaşları kuruyana kadar ağladı bağırdı ama sesi duyulmadı yanındakilerden bir kızı çocuğu elinden alıp ittirdi. Ayıran adama yumruk atıp " sakın karışma."dedi, Laçin tam kaçmaya çalışırken bacağında tutup çekti. " Ne bakıyorsun Aras tutsana lan, birini sikmek istiyorum diyordun al sana fırsat!" dedi. Laçini gözleri büyüdü eğer ağzı kapanmamış olsa yalvarıcaktı bırakılması için. Bırakmadılar sesini kestiler.. üstündekilerini aşağı indirdi Nihat sonra kıza baktı, Laçin korkudan bedeni titredi bacaklarını açıp arasına yerleşti üstündekini çıkarırken Laçin elini kurtarıp suratını tırnaklarını geçirdi. " Orospu "diye bağırıp tokat attı. Sertçe içine girerken yüzünden damlayan kanlar Laçinin üzendeydi. Laçin son çığlını atmıştı..
Sesi duyulmazdı ondan sesini almışlardı, mutluluğunu çocukluğunu..
O gece sesi çıksa da çıkmadı diyeceklerdi rızası var diyeceklerdi, o saate orada ne işi vardı diyeceklerdi ama kimse onun tecavüze uğradığını savunmayacaktı.. Bağırsaymış, yapma deseymiş diyeceklerdi ama onlar buna bile izin vermemişlerdi..
Özür dilerim son sahneler için kaleme değmeyecek bir şeydi iğrenç bir şeydi ama ülkemizde bu çok normalleşti, lütfen sessiz kalmayın kalanların sesi olun. Hırçın onların sesi sizde onun sesi olun. Bize dayatılan dizi filmler kitaplarda tecavüzcüsüne aşık olan insanlara alışmayın! İzlemeyin izletmeyin! Son sahneleri ağlayarak yazdım düşünmesi bile bu kadar kötüyken... Empati kurmak bil zor iken yaşayanlara Allah yardım etsin diyecek bir şey bulamıyorum.. Rica ediyorum tecavüzcüne aşık onunla evlenen tarzı kitaplar okumayın ! Bilmiyorum rahatsız olursanız son kısmı silebilirim haberiniz olsun..
Okur Yorumları | Yorum Ekle |