22. Bölüm

22. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

Hırçın görüntü karşısında ne yapacağını bilemedi, kahve elinden kayarken gözleri Arif ve adını bilmediği kadındaydı.. Binlerce soru geçiyordu zihninde onu en zorlayan ise o kadın Arif'in hayatında ki yeriydi.. Neden bu soru sürekli zihnini kemiriyordu? İliklerine kadar cevabı merak ediyor fakat duymak istediğine emin değildi. sol yanında bir yanma hissetti Hırçın, başı dönerken pencereye tutundu. Nefes almak neden zorlaşmıştı? Kadını inceledi gözleri, şekilli vücudu çıkık kalçaları gür siyah saçları ile nefes kesiciydi. Hırçın kıskançlığı o an hissetti, yıllardır normal hayat yaşayan insanları kısknıyordu biliyordu fakat bu kıskançlık öyle böyle değildi. Adını bile bilmediği kadın onunla yatağının olduğu yere geçti. Sonra kadın pencere yaklaştı yüzünü görmüştü, belirgin elmacık kemikleri çekik gözleri ile duru bir güzelliğe sahipti. Kadın pencereyi kapatıp perdeyi çektiğinde Hırçın'ın içine bir şey oturdu. Bu duygular ona o kadar uzaktı ki ne yapacağını nasıl tepki vereceğini bilmiyordu.

Ne patlayan gemi ne Asrın'ın suratı hiçbiri umurunda değildi. Zihninde sadece Arif vardı ve bu hiç hoşuna gitmemişti.

**

Arif yatağa uzanırken yanındaki kız ona yardım ediyordu. " Teşekkür ederim Neşe ama sen artık git." dedi soğukça. " Arif haline bak nasıl giderim?" dediği onun üstünü çıkarırken, " Pansuman gerek sen sadece uzan geliyorum hemen." dedi ve odadan çıktı. Arif yediği dayağı unutup gördüğü yazı aklına geldi. " HIRÇIN MAVİ DÖNDÜ" kalbinde tekrar umut filizlendi, sevdiği aşık olduğu kadın şehrindeydi, belki de hiç gitmemişti. İzini o kadar iyi kaybettirmişti ki onu bulamamıştı ama geri döneceğini biliyordu. Hırçın çok zekiydi kimsenin bilmediği tanımadığı bağlantıları vardı. Ne Akrep Ali'nin haberi vardı ne kendinin o yüzden ortadan kaybolması kolaydı. Arif onu hep gizemli kutu olarak görmüştü ne duygularını anlayabilirdi ne düşüncelerini, dakikası dakikasına uymuyordu. Neşe odaya girdiğinde düşüncelerinde uzaklaştı. Hırçın kaybolduktan sonra Akrep Ali onu koruması olarak tutmuştu.. Hırçın gittikten sonra ne kadar zorluk yaşadığını hatırladı, Akrep Ali Hırçın'ın yerini bildiğini zannedip işkence yapmalarına izin vermişti normalde 1 derece koruma iken 3 derece korumalığa düşmüştü.. Şimdi ise Hırçın döndüğü bildiğini sanıyor ve patlamadan onun da payı olduğunu düşünüyorlardı.. Neşe olaya müdahale etmemiş olsaydı belki de komalık olabilirdi.

" Dün geceyi beraber geçirdik evden çıkmadı ki!" diye bağırarak olaya müdahale etmişti. Yalan söylemesi hoşuna gitmemişti ama hayatını kurtarmıştı. Neşe yüzüne pansuman yaparken hayran hayran Arif'i seyretti. Onu ilk gördüğü andan beri ona çekiliyordu, duyduğuna göre Hırçın Mavi'ye derin bir aşk beslediğiydi. Hayatına hiç kimseyi almadığını ve onu beklediğini biliyordu. Hırçın 29 yaşında bir çocuktu onun için kendisi 35'ndeydi ne istediğini bilen biriydi. Hem düşündü, Hırçın psikopat bir kadındı Arif onu nasıl sevebildi? Bu düşünceler eşliğinde pansuman bitmişti, " Arif," dedi ona bir santim daha yaklaşarak, " beni görmen için daha ne yapmam gerekiyor?" deyiverdi. Arif afallayıp kendini geri çekti, " Neyi kastediyorsun Neşe?"

" Seni istiyorum." dedi cesurca, Arif donakaldı. " Üzgü-" lafını tamamlamadan Neşe dudakları ile Arif'in dudaklarını kapattı sadece bir kaç saniye.. Arif üzerinden nasıl ittiğini bilemedi.Dudaklarını tiksinşrcesine sildi." Bir kadını izinsiz öpmek nasıl saygısızca bu erkek içinde geçerli, lütfen çık dışarı!" diye kükredi. Zorla ayağa kalkmıştı. " Ben olmasam belki de ölmüştün, teşekkürün bu mu ?" Arif çenesini sıktı.

" Ben senden hiçbir şey istemedim, isteyen sitenin görüntülerine bakardı tek çıkış burası hoş benim sözümün itibarı olsaydı buna bile gerek olmazdı." sinirle burnunda soludu. " Hırçın Mavi ile 1 yıldır iletişime girmedim geçtiğimiz zamanlarda ne halde olduğumu görmüş olsaydılar ondan haber alamadığımı bilirlerdi. Melek" adı dudaklarına değince duraksadı. " gelmiş olsa bile umurunda değilim, onun için bir korumayım herkes çok anlam yükledi ama ne gittiğini haberdar etti ne geldiğini o yüzden Neşe bir haltlar yiyorsan ve bunu sormuyorsa yüzüme asla vurma." diyerek kapıdan itti. Demir kapı yüzüne kapanınca daha da sinirlendi, ses kaydını kapatıp Akrep Ali'nin numarasını tuşladı. Eğer Hırçın'ın geldiğinden haberi olsaydı onu ona teslim etmeyecekti ama bu ses kaydı Akrep Ali'nin Arif'e olan nefretini biraz hafifletir diye düşündü. " Efendim dediğinizi yaptım." dedi. Akrep Ali merakla cevabı bekledi.

"İşin içinde miymiş?"

" Hayır efendim, nerede olduğunu bile bilmiyor ve bu konuda baya üzgün." dediğinde Akrep Ali acıyla tebessüm etti. Melek.. dedi içinden, herkesi arkasında bırakarak gitmek nasıl kolay olmuş, diiye düşündü. Akrep Ali telefonu kapattı, Hırçın'ın gelmesine sevinmişti. Her gün gelen tehditler bugün itibarı ile kesilmişti. Hırçın Mavi adı bile insanların içini titretiyordu, birkaç milyon zararı olsa da yer altını susturmaya yeterdi. Viskisinden yudum alırken Asrın karşından sinirle oturuyordu. Bütün planı mahvolduğu için ne yapacağını bilmiyordu.

Neşe bir kaç saniye telefona bakıp üzerini düzeltip aşağı indi o sıra da boşlukta duran Hırçın her şeyi duymuştu. Neşe denilen kadın yanından inerken gülümsemişti, kadın ise tiksinir gibi bakarak yanından geçmişti. Hırçın neden oraya geldiğini bilmiyordu, bir anda kendini burada bulmuştu gözlüğünü düzeltip kapıya kadar çıktı. Bir kaç saniye boş bir şekilde kapıya bakıp merdivene oturdu.

Arif ise 3 bardak olan viskisini bitiriyordu, 4. doldurmak yerine kafasına dikti. Hırçın'ın bedeni hareket ediyordu o bunları emretmiyordu! Kapıyı tıklayıp tıklamamak arasında gelgitlerle savaştı. Savaşı ise hemen buradan uzklaşması gerektiği oldu. Arif camdan dışarı seyrederken sürekli karşılaştığı kadının evinden çıktığını gördü, kaşlarını çatıp olayı idrak etmeye çalıştı. Demek ki Akrep Ali peşine başka birini daha takmıştı.. Kadının acemi olduğunu düşünerek tebessüm etti, aklına Melek geldi. Neredeydi, nasıl görünüyordu hepsini bilmek istiyordu. İçinde ki özlemi anlatacak kelimeler benzetmeler yoktu, onu özlemek nefes almak gibiydi. O gittiğinden beri fazlasıyla solunum problemi yaşıyordu. Şahin'in yanına gitmeye karar verdi ve hışımla evden çıktı.. her zaman kapalı tuttuğu pencereyi açık bıraktığını fark etmemişti..
Hırçın evine geldiğinde kendine küfürler yağdırdı, biraz önce olanlarda beyni işlem dışı kalmıştı. Yakalanabilir bütün planı boşa gidebilirdi, içinde ki kıskançlıklı bedenini ele geçirmişti..

**

Camdan dışarı seyrederken Elması pencerede gördü, arkasında gözleri Arif'i arasa da görememişti. Elmas önündeki kuşa pati atarken dengesini sağlamayıp pencereden düşmüştü. Hırçın dudaklarından kaçan çığlığa engel olamadı. Telefonunu ve anahtarını almayı akıl etti. Terlikleriyle son nefesine kadar koşmuştu. Beynine kaynar su dökülmüş gibiydi, bir şey düşünemiyor ölümüne korku hissediyordu. iliklerine kadar korkmuştu. Sevmek bu kadar tehlikeli miydi? körü körüne sevmek böyle bir şey miydi? Aklına gelecek her işkenceyi yapmış kimsenin midesini kaldıramayacağı şeylere şahit olmuştu. Elması nasıl göreceği hakkında fikri yoktu ve bu onu çok korkutuyordu..
Elmasa yaklaştığında yerde bir miktar kan gördü etrafa bakındı, Arif neredeydi? Sakince kediye yaklaştı acıyla inledi. Yavaş bir şekilde kucağına alıp arabasına doğru ilerledi. Arabaya bindiğinde en yakın veteriner kliniği arattı, çok uzak değildi ama Elmas korkmamalı için çok yavaş bir şekilde götürdü. Kucağına alıp koşarak kliniğe girdi, hekim sandığı bey hastasını uğurluyordu.. Hırçın yanaklarını ıslak olduğunu içeri girdiğinde fark etti.
"Düştü." diyebildi. Beyni sadece bu cümleyi kurabilmişti. " Sakin olun şuraya geçelim yavaşça." sesi o kadar sakindi ki kendine gelebilmişti. Kediyi bıraktığında Elması büyük eldivenlerle tutmuşlardı, " Sakin ısırmaz sizi o." diyebildi kısık bir sesle. " Şu an canı yanıyor her an ısırabilir kaçmaya çalışabilir, izin verirseniz muayene edeceğim. İsterseniz dışarıda bekleyin. " dediğinde Hırçın küçük bir çocuk gibi sözünü dinleyip odadan çıkmıştı.
Kedili forması olan biri yanına yaklaşıp elinde ki suyu verdi. " Kediniz kaç yaşında?" dümdüz suratına baktım bir yaşını geçmişler miydi?
" Kaçıncı kattan düştü, ne zaman düştü fikriniz var mı ?" ilk sorusuna cevap vermeden art arda soru yağmuruna tutmuştu bile.. " Ben buldum onu yüksekten düştüğünü gördüm komşumun kedisi." .zihnimde çarpışan kelimeler arasında ancak bunlar seçebilmiştim. İçeriden Elmas'ın sesi geldikçe kahrolduyordu. Avuçların içi karıncalandı , nefes alırken canı yanmaya başlamıştı. Hekim bey dışarı çıktığında gülümsedi, " Çok şükür damak yarığı yok umarım kırıkta çıkmaz şimdi röntgende kendisi. Sizin kediniz mi?"
" Hayır, komşumun." dedi soğukça içi rahatlamıştı. Damak yarığı ne oluyordu bir fikrim yoktu. " İç kanamaya karşı önden müdahale aldık, yarın tekrar devam etmesi gerek 48 saat çok önemli. Acaba kedinin adı Elmas olabilir mi?" dedi son anda. " Evet adı Elmas."
" Arif Bey'in kedisi o zaman tanışıyor musunuz?" diye soru yöneltti. Bakışlarıyla 'sanane' demek istese de dudaklarımda çıkan kelimeler farklıydı. " Hayır karşı binada oturuyorlar adını duymuştum. Siz haber verirsiniz olur mu ?"
Sonuçları görmek için Hekimi içeri çağırdılar, gerginlikten tırnaklarımı kemirdi kırık olmasının diye sayısızca dualar etti.. " elmascığımız şanslıymış, kırığımız yok şükür ama bir dahakine bu kadar şanslı olmayabilir. " öyle bir gülümsedi ki Hırçın Murat Hekim gülüşünde takılı kaldı. " ödemesine halledeyim siz sahibine haber verin olur mu ?" dedi Hırçın. Murat Hekim o gülüşü daha fazla görmek istiyordu. " Rana Hanım size yardımcı olacaktır. Arif Bey gelene kadar size bir şeyler ikram edeyim ?"
Arif'e burada yakalanamazdı. " Hayır, teşekkürler. Yakınlarda ATM var mı? " dedi soğukça.
" Çapraz da hemen var." dedi Murat Hekim teklifini hemen ret etmesi üzmüştü. " Hemen geliyorum." sonra durdu. "bu arabamın anahtarı." arabasının kilidini açıp kapattı." Geri döneceğim anahtar sizde kalabilir." koşarak kapıdan çekti, fazlasıyla para çekip kliniğe geri döndü. Kliniğe 5 bine yakın ödeme yaptı fazla para verdiğinde, Rana Hanım şaşırıp " sadece 1500 TL idi." dedi. " sokak hayvanlarının maması olur tedavisi olur size hangisi uyarsa içimden geldi. " diyerek gülümsei. Murat Hekim kahvesi ile bu gülüşe yakalandı. " Teşekkür ederiz böyle bir şeye gerek yoktu. Biz elimizden geldiğince yardımcı oluyoruz. adınız neydi bu arada kargaşa da tanışamadık. "
" dediğim gibi içimden geldi, bir sürü sokak hayvanı var bakıma muhtaç .asıl ben teşekkür ederim iyi günler dilerim." diyerek kapıya yöneldi. Kedi sahiplendikten sonra sokaktaki hayvanları daha düşünür olmuştu. Önceden görmezden gelen her şey önüne çıkıyordu." Elması sahibine ulaştırmanız yeterli."
" Hanımefendi." dedi Murat Hekim. " Anahtarlarınız." sorusunu yok saymış gururu inciltse de görmezden dedi. " Teşekkürler." dedi anahtarı elinden aldı. Elleri saniyelik Murat Hekimin eline değdiğinde, hekimin kalbi hızlanmıştı. " İyi günler" diyerek hızlıca klinkten çıkmıştı. Arabasına binip çalıştırdğında başka bir arabanın anı fren yapmasıyla dikkati dağıldı. " Arif." diyebildi. Ağladığını fark ettiğinde acıyla tebessüm etti. Ona kızmış olsa da şuan bütün buzları çözülmüştü. Nasıl korktuğunu anlamıştı, hızlıca buradan uzaklaşmak istemişti, tabi bu arabayla ne kadar mümkünse!2

**
Şahin'in evine gittiğinde onu huzursuz bulmuştu. Canan ile konuştuklarını biliyordu haftada bir arama belki küçük bir mesaj ile hayatına devam etmesine neden oluyordu. Bir haftaya yakındır canından haber alamamıştı. Telefonun her çalışı kalbini hızlandırıyordu fakat sonu hüsrandı. Arif pek bir şey söylemek istemese de o da kendini iyi hissetmiyordu.
" Ne olacak böyle sonumuz?" dedi Şahin abisinin yüzünde ki yaralara bakarken , " Biz en iyi koruma değil miydik? Bizi Melek Hanımın yanına kendisi vermedi mi? Şimdi neden biz suçluymuşuz gibi davranıyor ?"
" Bilmiyorum Şahin bir bilsem.. peşime ekstra biri takmış sürekli evimi dikizleyen acemi biri. Ne yaptım da bu kadar güven kırdım hiçbir fikrim yok."
Şahin sıkıntılı nefes verdi. "Gençliğimiz bazen bir hiç uğruna yok olduğunu düşünüyorum. " Arif ters bir bakış attı. " Bakma öyle abi, kimsemiz yok diye bu yola girdik ama hayatımıza biri girecek o kişi ailemiz olacağı aklımıza gelmedi. Ne zaman emekli olacağız böyle bir lüksümüz var mı? Banka hesabımıza milyonlarımız olabilir ama nerede harcayabiliyoruz? Ellerimizde kan var.. Kan kokan para onlar." Arif camdan dışarı baktı normal aile hayatı olabilir miydi? 40 yaşına gelmişti neredeyse evli olmuş olsa belki çocukları olmuş olabilirdi.. Eşi Melek olmadıktan sonra ailenin pek önemi olmadığını fark etmedi. " Haklısın Şahin, bu işe girince çıkamazsın.. ancak öldüğünde emekli olursun." dediğinde telefonu çaldı ve tanıdık bir ses duydu. Hışımla ayağa kalktı alkolün verdiği sersemlikle biraz sendeledi. " Şu an durumu iyi-" cümlenin sonu duymadan, " Hemen geliyorum." dedi ve telefonu kapattı.
" Noldu abi?",
" Elmas Elmas camdan düşmüş." dünyası yıkılmış gibi hissetmişti. Hırçınında kalan bir hatıraydı önceden ama evladı gibi olmuştu. Alışmıştı ve çok sevmişiti.

Kalbinin teklediğini o an hissetti. Elması canın bir parçası zihninde binlerce senaryo geçmişti..Hepside kötü sonuydu onun hayatından kedilerinden başka olumlu bir şeyi yoktu. Nasıl evden çıktı nasıl arabaya bindi hatırlamıyordu.

**

Hırçın eve gittiğinde pencerenin hala açık olduğunu fark etti, etrafa bakındı Mavi'yi de yerde görme ihtimali onu dehşete düşürmüştü. etrafta göremeyince bina çıktı kapıya kadar çıkmıştı, zile bastığında kapının ardından gelen miyavlama onu rahatlatmıştı.. " Mavim, sesini duymayalı ne kadar uzun zaman oldu.. .güzel kızım güçlü kızım." tekrar miyavlama sesi.. ruhu rahatlatmıştı , her şeyden uzaklamıştı huzura kavuşmuştur taki bir kedi görüp delice bebeklerini özleyene kadar.. Bu duyguyu neden daha önce tatmamıştı? .Ellerinde ki kanlar onun ruhunu emmişti. Güzel olan her şeye kendini kapattığı için küçük mutlulukları kaçırıyordu. Bir süre öyle durduktan sonra merdivenlerden birinin geldiğini fark etti, hemen yerinden kalkıp yukarı doğru çıktı. Bu gelenin Arif olmadığını hissetmişti, neden onun kapısı açılmaya çalışıyordu? Ayakkabılarını çıkarıp yavaşça kenara koydu nefesini bile almıyordu neredeyse kafasını eğdiğinde Bora olduğunu fark etti. Arif'i hastanelik eden.. " Şerefsiz." diye geçirdi yavaşça arkasından giderken o kapıyı açmıştı, çok yavaş biri olduğunu anlamıştı başka bir olsa çoktan açmıştı. " Ah Akrep Ali bu kadar salak insana düşecek adam mıydın sen " diye düşünmeden edemedi. Bora içeri girerken silahını belinde olduğunu fark etmişti. Boynuna atlayıp nefesini keserken bir anda silahı alıp kafasına hızlıca vurdu. Vurduğu yerden eline sıcak akışkan bir sıvı bulanırken Bora yere yığılmıştı. Silahla beraber açık pencereli odaya doğru yöneldi o kapıyı kapatıp kapısını kitlendi sonra yaptığının saçmalık olduğun fark edip korkudan sinen Maviye yaklaştı. silahı beline sıkıştırıp temiz elini ona uzattı. Mavi onu tanımış gibi sürtündü. güvenini kazanıp kucaklayıp oradan uzaklaştı. Bora'nın uyandığında kediye zarar ereceğini düşünerek Mavi'yi sarılarak evden çıktı. Mavi korkuyla Hırçın'a sarıldı. Kalbi sıcacık olmuştu, gülümseyerek binadan çıkmıştı. Hava karardığı için hızlıca eve yöneldi. Eve geldiğinde Hırçın yavaşça Mavi'yi yere bırakmıştı. Tırnaklarını kemirmeye başlamıştı, Elmas ne durumdaydı neden Bora eve neden gizlice girmeye çalışmıştı, " sen gerizekalısın." diye araya girdi Melek. " Bir yıldır uzaksın her şeyden ve hala bazı şeyleri düşünmeden yapıyorsun!'"
içinde yaşadığı kişilik bozuklukları bu şekilde baş göstermeye başlamıştı.
Hırçın evde bir sağa bir sola volta atarken yaptığı salaklığı düşündü, Mavi'yi orada bırakmalıydı, Arif eve geldiğini manzarayı gördüğünde neler yapacaktı fikri yoktu. Bir yandan Elmas'ın düşüşü bir yandan evde kanlar içinde yatan Bora Mavi'nin kayboluşu.. Maviye zarar vereceği fikri bile onu çıldırtıyordu, zihnindeki sesler birbirine girmişti.

Köşede ağlayan Laçin korkuyla sinmişti, Hırçın ise intikam planları kuruyordu. Melek ise ikisininde dinlerken delirecekmiş gibi olmuştu..


Kapının çalmasıyla duraksamisti. Havanın karardigini o an fark etmişti. Kapıya yaklastiginda kalbi deli gibi atmaya başlamışti.. '' evde olduğunuzu biliyorum, kapıyı açar mısınız?"
Melek ne yapacağını düşünmeden kapıyı açmıştı çünkü Laçin onu çok özlemişti ve ona karışamamıştı. Arif'İn bu bakışını daha önce hiç görmemişti.. Göz göze geldiklerinde Arif'in onun Melek olmasını hatırlaması bir kaç saniye sürmüştü ve anında bakışları yumuşamıştı gözlerinin içindeki ışıltı birden ortaya çıkmıştı.. Laçin' e bu bakış darmaduman etmişti, kalbi hızlandığı için kendini yumruklamak istemişti kendinden nefret ediyordu!

'' Melek..'' döküldü dudaklarına ve Laçin'in gözleri dolgun dudaklarına kaydı.. Ona ne olmuştu? En önemlisi bundan sonra ne olacaktı?

1

 

 

Bölüm : 23.10.2024 22:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...