26. Bölüm
uykuluHatun / HIRÇIN MAVİ / 26.Bölüm

26.Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

Sigarasının dumanı gökyüzüne doğru süzülürken oluşan siliutlere boş bakarken başını geri yasladı, Hırçın ilacın dozunu fazla verdiği için kadınlar fazlasıyla uyuyacaktı. Çocuklarla uğraşmamak için onlara da küçük dozda uyku ilacı içirmişti. Ağlayan bir çocuk sesi duymak isteyeceği en son şeydi. Fotoğraflarını çekip Aras'a ve Gürbüz'e atmışlardı. Bu işleri Valeria'ya bırakmıştı.

100 bin dolar ile atacağım konuma gelirseniz onların sağ bir şekilde kavuşursunuz. Akşam 7'e kadar zamanınız var. Tik tak tik tak zaman işliyor.

 

 

" Beklemekten sıkıldım!" diye hayıflandı Hırçın. Valeria 10. kahvesini içerken gözleri devirdi.

" Melek sakin ol şimdi harekete geçtiler." dediğinde ayaklandı. "Neredeler?"

" Nihat ile buluştular, kime ne yaptıklarını öğrenmeye çalışıyorlar." Hırçın başını salladı. Bundan sonraki planı o yapmış ve herkes onaylamıştı, Hırçın tarzıydı.

Boynu kıtlattı. " Arif ve Şahin siz Canan ve Annemi kurtarmaya." dediklerini duymadan ilerledi.

** 

" Mahmut seni yine zor durumda bıraktım." dedi depoda gözlerini gezdirdi.

"Olur mu öyle şey Melek Hanım. Biz hallettik. " elinde ki kumandayı uzattı. " şu tuşa bastığınızda bayıltıcı gaz salınacak, lütfen maske takmayı unutmayın çok kuvvetli.." Masanın üstündeki büyük maskeyi Hırçın'a uzattı.

" Adamlarıma da güvenebilirsiniz. Hepsine kefilim." dedi arkasında ki 5 adama bakarak. " Eminim ama gerisi bende, sadece bu gece lazım olacak burası sonra gelip eski haline getirebilirsiniz." başını olumlu bir şekilde salladı..

" Ali Bey biraz rahatsız Melek Hanım." dedi arkasını döndüğünde, bakmak istemedi. " Benim elime düşmeden ölürse ne mutlu ona." dedi ve dönmeden ilerledi. Şimdi eski haline dönme zamanıydı.

Arabasına atlayıp evinin yolunu tuttu, saçlarını boyama zamanı gelmiş ve geçmişti.

***

Silahını kendine doğru çekti Arif, Şahin ile işaret ile konuşuyordu, içeride 2 kişi olduğunu söylemişti Şahin bu iş çocuk oyuncağı diye düşünmüştü. Canan'ı gördü ve karşındaki adama bakıp dik dik konuştuğunda, o adam Canan'ı ittiğinde gözü bir şey görmedi. Düşünmeyi bıraktı sadece ona dokunan el kırmayı düşündü. Şahin içeri daldığında Arif dudaklarında küfür kaçtı. Gözlerini devirerek peşinden gitti.

" Sen kime dokunduğunu zannediyordun LAN! " diye bağırdığında iki adamda ona dönmüş biri hemen silahına uzanmıştı. Her şey çok hızlı olurken Şahin omzundan yararlanmış ama hissetmemişti gözleri kitlenmiş Canan'a dokunan adama doğru uçar adımlarla gidiyordu. Bünyamin silahına yönelip çıkardığında Canan eline tekme atmıştı. " Lan fahişe-" derken yüzüne yumruk yedi. Arif diğer adamı icabına bakarken Şahin Deli Dana gibi Bünyam'ine saldırdı. Sol yumruğu iyi olduğu içi sağ kolunda ki yara onu engellemiyordu. Sonra içeri başka adam girdiğinde Arif art arda yumruk çaktığı adama 2 el ateş etti sonra diğer adama doğru koştu o adamın silahını olmaması işine gelmişti.

Bünyamin yumruklar arasında onun zayıf noktasını hedef aldı. yaralanmış kolunu tuttuğunda Şahin acıyla inledi. " Şahin!" diye bağırdı Canan. Elif korkmuş Ahmet'i ve Canan'a siper olmuştu.

Şahin göz göze geldi Canan ile saliseler sürse de bu Şahin'e yetmişti. Bünyamin yarasına daha da bastırdı diğer eli ile yumruk atmaya devam ediyordu Canan Bünyamin üstüne atlamış onu Şahin'den uzaklaştırmaya çalışıyordu fakat Bünyamin onu yere fırlatmıştı hepsini öldürme fırsatı diye düşünmüştü. Şahin elinden kurtulmaya çalışsa da acı buna engel oluyordu. Elif endişeli bir şekilde kızına bağırdı.

Canan ise sersemlese de hemen ayağa kalkıp sütyenin arasından çakıyı alıp açtı ve boşluğa gelişi güzel sapladı. Adam yaşadığı acıyla duraksadı ve dona kaldı.. Ne zamandır ondaydı ?

Dikkati dağıldı an Şahin ondan kurtuldu adam dizlerinin üzerine düştüğünde Şahin'in tekmesiyle yere düştü. Arif diğer adamı halletmişti Şahin silaha yeltenecekken Arif adamın başına 2 el ateş etmişti. Sevdiği kadının onun elinin kana bunamasına şahit olmasını istememişti.

Şahin bakışlarını Arif'e çeviridiğinde Arif tebessüm etmişti. " Şahin!" diyerek boynuna sarıldı Canan. Yarasını unuttu Şahin dünyası durmuştu, 1 yıldır hasret olduğu kadın ona sarılıyor ve onun kokusunun çekiyordu, çok mutluydu bu anı yaşadığına inanmıyordu.

**

Hırçın çantasını hazırlamıştı, ne Melek konuşuyordu zihinde ne Laçin.. Gün Hırçın'ın günüydü.. Geçmişinin intikamını alacaktı.. Adamları aldıkları gibi kadın ve çocukları bırakacaktı, masumlara zarar veremezdi ne kadar o adi insanların kan bağıyla bağlı olsalarda.. Depoya saatler önce gelmiş ve olanları izliyordu, ailesi kurtulmuştu Arif gelmek için ısrar etse de 7 den sonra gelmesini istedi.. Dürbünle etrafa bakıyordu hava kararmıştı.. Gece çarşaf gibi her şeyin üzerini kapatmıştı.. Acıları hariç.. Araba ışıklarını görünce Arif'e uygun mesajı attı, Valeria zaten yerini biliyordu. telefonu arka cebine aldı. Bu deponun ayrı bir özelliği, vardı. Giriş yolunda iki kapı ardı arada ki 2 metre boşluk vardı. İçeri Nihat Gürbüz Aras girdikten sonra kapıları kapatacaktı arada kalanlar gazdan etkilenecek.. Diğerlerine yakalamak daha acılıydı. Kullan at telefonundan Aras'ı aradı.

" İçeri bırakabilirsiniz parayı."

" Tamam eşlerimiz çocuklarımız nerede?"

" Parayı bıraktıktan sonra konuşacağız bunu."

" sana nasıl güvenelim?" diye araya girdi Gürbüz. Nihat daha geride duruyor ve gözükmemeye çalışıyordu. " siz bilirsiniz?" ,

" tamam içeri bırakacağız." dediğinde telefonu kapattı Hırçın. Arif'in aramasına kaşlarını çattı. " ne var?"

" İçeri gelenleri en halledeceğim haber vereyim dedim." Şaşkınlıkla ağzı açıldı Hırçın'ı, "ne zaman buraya geldin?"

" Oldu bir kaç dakika, merak etmeyin salak herifler sadece ön tarafta."

" Emire itaahatsizlik.. Bunu sonra soracağım."

" başım gözüm üstüne!" gülerken telefonu kapattı. Hırçın bir anda ciddileşti ne yapıyordu şuan tam olarak?

İçeri giren adamları bir kaç pataklama sesi duyduktan sonra aşağı bakma gereksimi duydu. İkisini de paketlemişti, dürbünle hemen Nihat'a baktı, saate bakıp etrafa baktı. Baş hareketiyle arkadaki 5 adam ile yola koyuldu. Araya girdiklerinde Arif'e git işareti yaptı, maskesini ağzına takıp, kapıları kitleyip gazı saldı.

Nihat tuzağa düştüğünü çok geç anlamıştı.. Herkes bayıldığına emin olunca başka bir tuşa bastı. hızlıca hava temizlenirken yerde bayılanlara baktı. Tekme atıp emin olmaya başladı tam sıra Nihat'a gelince duraksadı. Tekme için ayağını kaldırırken bir anda ayağı çekildi ve yere düştü. Başını çok sert bir şekilde vurdu. Her şey okadar hızlı olmuştu ki Hırçın tedbiri elden bırakmıştı. Arif Hırçın'a koşarken Nihat ağzındaki bezi çekti ve silahı Arif'e çevirdi. İki el ateş etti, Arif yere yığılırken Hırçın duraksadı.. Hareket etmezse ikisi de ölecekti!

Bir anda ayağına çelme taktı ve Nihat yere düştü silahı uzağa fırlatırken gözleri Arif'e kaydı.. kanlarla yerde yatarken Hırçın'ın saçlarından yakaladı." Benimle derdin ne !" bağırken Hırçın yumruk attı. Nihat ise diğer eliyle yumruğu durdurup kafa attı. Acıyan burnuyla " Siktir!" diye bağırdı Hırçın.

" sana son şans veriyorum benimle derdin ne !" Saçlarını kurtarmak için debelenirken sızlayan ve kanayan burnu buna izin vermedi. Hırçın'ı kendine doğru çevirdi, Hırçın saçlarının yarısının adamda olduğunu düşünmeye başladı, çok sert çekiyordu. Yüzünü yüzüne yaklaştırdı. Bir eliyle çeken elini tutarken diğer eliyle yumruk atması engellenmişti. Boştan kalan elini Nihat sıktı. " Seninle işim bittiğinde beni öldür diye yalvaracaksın kardeşin gibi." dedi ve psikopat bir şekilde güldü Hırçın.. Beyaz dişleri kanla boyanmıştı, Nihat'ın gözlerinden alev çıkacak gibiydi ve Hırçın fırsatını kullanarak bacak arasına tekme attı.

" Siktir, fahişe seni!" diye acıyla kıvranırken elleri serbest kaldı. Hırçın dudağında ki kanı yaladı, kan istedi teni ruhu..

Art arda attığı tekmelerle yere düştü ve kendini korumaya geçti saçlarını yakaladı Hırçın, " Ne demiştim sana Nihat ? Cehenneme bile gitsen, zebanilerin elinden alıp sana işkenceyi ben edeceğim.! " son yumruğundan sonra bayıldığına emin olmuştu.. Onu bırakıp Arif'e koştu.. daha demin ki psikopat halinden eser yoktu sahne şimdi Laçin'indi!

" Arif!" dedi acıyla. Başını kucağına aldı, " Arif ses ver, bu kadar kolay ölürsen seni öldürürüm!" gözleri dolmuştu bu duygu.. Hem de Arif'e olan bu duygu... Bastırılmış duyguların gün yüzüne çıkmasıydı.. " Melek Hanım teorik olarak bu imkansız." dediğinde ikisi de tebessüm etti. " öleyim deme!"

" Azrail ile anlaşmaya varamadım." dediğinde Hırçın sertçe baktı.. " Şimdi ölemem muhteşem bir işkence bizi bekliyor. Mahmut- " duraksadı acıyla yüzünü buruşturdu. " Mahmut abi burada olur birazdan." dediğinde zorla açtığı gözleri yavaşca kapandı.

. Arif son 15 yıldır yaptığı gibi, Hırçın'ın düşünmediği şeyleri önceden düşünür onun yerine hallederdi.. Ona olan sevgisi yavaş yavaş sindire sindireydi.. Öyle şıp diye aşık olmamıştı.. Beraber büyümüşlerdi mesela, yaşamayı onun yanındayken istemişti Hırçın.. Ve Arif onu yaşatmak istemişti.. Her şeyden çok herkesten öte..

" Arif!" diye bağırken sesi bütün depoda yankılandı..

 

 

***

 

Burnuna koyduğu buz torbasını kenara bıraktı, elini yüzünü yavaşca sildi.. Kanlı üstünü umursamadı, aynada ki korkunç yansıması ile karşı karşıya geldi, kesinlikle burunu kırılmıştı. Burun çevresi şişmiş ve morarmıştı, saç dipleri hala acıyor ve migreni tutmuştu.. " Sona geldik Hırçın Mavi.." dedi içinde ki Melek.." Laçin'in intikamını alacağız, geçmişimizin intikamını alacağız.." Yansıma tebessüm etti.. içinde oluşan karakterle barışıktı ama gerçek olan kimdi ? onu bilmiyordu.. Laçin geçmişi, küçük kız çocuğu.. Hırçın Mavi psikopat katilin birisi.. Melek ise ikisinin karışımıydı.. Şuan kim tam hükme geçecekti hiçbiri bilmiyordu.

 

Karşındaki adamlara baktı, birisi sedyeye bağlı birisi oturarak bağlı biride baş aşağı duruyordu. " Şahin, uyandır artık!" dedi tırnaklarına bakarken. Şahin ikisin suratına bidonla su döktü, onlar yavaş yavaş kendine gelirken baş aşağı olan Nihat'ı kafasını bidonun içine soktu. Nihat debelenmeye başlarken, Şahin onu yukarı çekti.. Hırçın yanındaki törpüyü alıp bacak bacak üstüne attı. Bağıran adamları sesleri şu an duymak istemiyordu. "Ses çıkaranı ilk öldürürüm." dediğinde herkes kendini sessiz moda aldı. Tırnaklarını törpülemeye başladı. " Bizimle derdin ne!" diye bağırdı Nihat, sıkıntılı nefes verdi. " Şahin şunu tekrar suya sok." diğerleri de debelenmeye korkan gözlerle Hırçın'a bakmaya başladılar.. Eliyle yukarı çıkar , işareti verdi. " Acıyan burnum yüzünden sana kinliyim bence sesini kes.."

" Çocuklarımız!" dedi ikisi aynı anda, Hırçın dudağına parmağını değdirip sus işareti yaptı. " Hepsi iyi evlerindeler ama siz artık onları göremeyeceksiniz." derin nefes verdi. Tırnaklarına baktı, eşit olup olmadığını kontrol etti.

" Sevgili arkadaşınız sağ kolumu vurdu ve durumu ağır olduğu için sizinle şimdi uğraşmayacağım.. Eğer o ölürse-" gözleri üçü arasında mekik dokudu.. " Yedi ceddinize kadar kim var kim yok öldürürüm. Yani namımı duymuşsunuzdur.." tekrar konuşmaya başladıklarında tekrar sus işareti yaptı.. "Size şimdi açıklama yapmayacağım ama bir kaç gün içinde öleceksiniz hemde çok fena işkencelerle, ben gelene kadar bunu konuşun geçmişte ne boklar yediğinizi işte o zaman bulursanız ne yaptığınızı belki ölümünüz acısız olur. Kim bilir." dedi omuz silkti oturduğu yerden kalktı.. " Sizden tavisiyem bütün kirli çamaşırlarınızı konuşmanız... Haa bu arada Görkem Yılmaz'a da sıra gelecek.. Levent'in başına gelenler sadece başlangıçtı.."

 

Arkasını dönüp depo çıkışına yöneldi...

 

**

 

Ailesini görmeye daha gitmemişti, sabahın ilk ışıkları yüzüne vururken bu durumda hiç hoşnut olmadı.. Ailesinin tehlikeye atmıştı, Arif vurulmuştu ve bilinci kapalıydı. Ensesine saplanan ağrıyla duraksadı, şiddetli baş ağrısı yaşıyordu son zamanlarda..

ilk olarak üstünü değiştirdi, doktora gitti, röntgen ile kırık olduğu onayladı. Tampon ile ilk tedavi süreci başladı, eğer düzelmezse ve yanlış kaynarsa ameliyat olacaktı ve Hırçın kendi burunu çok seviyordu.. Hırçın kendini çok seviyordu Laçin ise kendinden nefret ediyordu.. Melek olarak kendini sevmeyi çok zor öğrenmişti, kendini sevmeyi istiyordu bunu başarmıştı.. Zor olsada...

 

Hastane yolunu çok uzun gelmişti Melek'e, sanki kilometrelerce gidiyor bir ip onu geri çekiyor başladığı noktaya geri dönüyordu.. Arif ondan nasıl özür dilerdi? Hırçın bu düşünceye götüyle gülmüş olsa da Laçin ve Melek için önemli bir kişiydi.. Peki ailesi? Onları üveylik gibi bir pislikten kurtulmuş başka pisliğe tepsiyle sunmuştu.. Bir nevi kumar oyanamıştı, ya adamları ona ihanet edecek ya gerçekten adamları olduğunu bilecekti.. İlk seçenek olmaması için dualar etse de.. Korktuğu başına gelmişti..

 

Durumu çok kötü olduğu için ve Akrep Ali ile düşman olduğu için en iyi seçenek onu hastaneye emanet etmekti..Şahin ve Arif gibi bir kaç adamı olsa sırtı yere gelmezdi ama elinde sadece ikisi vardı birisi ölüm eşiğindeydi.. Yoğum bakımın önünde ailesini beklemiyordu.. " Anne!" hala yabancı gelse de söylemeye doyamayacağı bir kelime anne...

Elif kızını görünce ayaklandı," Kızım yavrum!" burnundaki alçıyı görünce çok korktu. " Annem!" sımsıkı sarıldı güven veren kokuydu anne kokusu.

" İyi misiniz? Ben özür dilerim, ben sizi bu kadar geç kurtardığım için özür dilerim." gözleri doldu Hırçın'ın. Hafif kendinden uzaklaştırdı kızını Elif, yanaklarını sımsıkı avuçladı. " Olur mu kızım, tek korkum sana bir şey olması o adam yine sana ulaşmak için bizi kullandı.. Ne kadar korktum bir bilsen! Hemen seni göremeyince daha da korktum ve Arif oğlumu böyle görünce.."

" İyi olacak inan bana."

" Rabbim onu bize bağışlasın." Hırçın inanmasa da duaya ortak oldu.. Canan'a sarıldı.." Benim güzel kardeşim tam benim eğittiğim gibi.." saçını karıştırdı Canan'ın. Ahmet sırasını bekledi. Ona da sımsıkı sarıldı yüzüne öpücükler kondurdu.. "Hepiniz iyisiniz ya bana o yeter."

" Arif abi.. Onun durumu kritik." dedi Canan. Hırçın bunu duymak istemiyordu, yaşaması gerekiyordu. Ondan önce ölemezdi!

" O iyi olacak, benden önce ölemez." dedi kendinden emin bir şekilde...

 

** 

Hastaneyi altüst ettikten sonra Arif'in yanına girmeyi başarmıştı, beş dakika da olsa onu görebilmesi gerekiyordu.. Maskesini biraz indirdi. Elinde ki eldivenlere sinirlense de onun sağlığı önemliydi. " Arif beni duyduğunu biliyorum." duraksadı alt dudağını hapsetti. " Beni ölümlerden sen kurtardın, bana bir söz vermiştin şimdi her şey rayına oturmuşken bana bunu yapamazsın." Solgun eline baktı, elini yavaşca eline uzattı sonra geri çekti. Derin nefes aldı. " Benim bu dünyada güvenebileceğim tek erkek sensin." Sonunda onun kalbini zehirleyen sözleri dudaklarından çıkarmıştı. " Yavaş yavaş sağladın bu güveni, git dedim kaldın, yürü dedim koştun.. Bir kere hemen eve gelmeni istemiştim on dakikan var demiştim duştan yeni çıkmış bir kaç kaza atlatmıştın ve seni oje sürmen için mi çağırmıştım? İnan hatırlamıyorum ama senin yaptıklarını unutmuyorum.. benim için kaç kurşun önüne atladın? İnan saymadım.. Ben ise sana karşı sadece şımarık bir kız oldum.. başka.. başka şımaracağım biri yoktu çünkü.." kablolarla bağlı olan cihaza baktı sonra ona baktı. elleri tekrar uzandı ellerine bir süre üstünde durdu sonra dokundu.. elleri buz gibiydi.. ellerini hep sıcak hayal etmişti oysa.. Makinadaki sayı yükselirken makina ötmeye başladı.. İçeri giren hemşire ile elini uzaklaştırdı. " Melek Hanım çıkmanız gerekiyor artık."

" Peki.." dedi itaatkar bir şekilde.. " Yaşaman gerekiyor senin görmen bir gösterim var..."

 

 

****

 

 

MERHABALAR! HIRÇIN MAVİLERİMMM NASILSINIZ? BÖLÜM GEÇİKMESİ İÇİN ÜZGÜNÜM.. UZUN BİR SÜRE YAYINDAN KALDIRILDI VE BEN TAŞINMA SÜRECİNDEYDİM YAZMAK YA DA PAYLAŞMAK İSTESEMDE HİKAYEM UYGUNSUZ DİYE KALDIRDILDI. YAZILI OLAN UYARILAR KALDIRILINCA ANCAK TEKRAR PAYLAŞMAK ZORUNDA KALDIM.. HIRÇIN MAVİMM SONUNDA İNSANİ DUYGULAR HİSSETMEYE BAŞLADI AY GÖZÜMÜN ÖNÜNDE BÜYÜDÜ KIZ!

 

ŞİMDİ HIRÇIN KİM LAÇİN KİM MELEK KİM DİYENLER OLABİLİR. AKLINIZ KARIŞMASIN DİYE GENELLİKLE HIRÇIN DİYORUM. Çoklu kişilik bozukluğu var. (Disosiyatif Kimlik Bozukluğu) - Küçükken yaşadığı travmalardan dolayı olan bir hastalık.. HEPİNİZİ ÖPÜYORUM..ARİFİMDE ARİFİMM..

Bölüm : 20.12.2024 00:57 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...