6. Bölüm

6. Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

" İsimsiz "

Kadının mide bulandırıcı kokusu yüzünden Hırçın yüzünü buruşturdu.. Yanıp kokan insan eti.. Cidden mide bulandırıcıydı , Hırçını böyle gören Arif daha fazla dayanamadı. " İyi misiniz Melek hanım? " diye seslendi.. Üzerine fazlasıyla kan sıçramıştı. " Arif beni -" lafını tamamlamadan bayılmıştı. Arif son anda tutmuştu.. İlk ve son aşkı kollarının arasındaydı.. Kalbi olimpiyat yarışlarında galip gelmek istercesine hızlıydı. " Melek Hanım? " kokusu burnuna dolarken doğru düşünmesi imkansızdı. Şahin onları izlerken gülümsedi. Baba bildiği herif ilk geldiği günden beri ona tutulmuştu.. Hayır şuan ki ergenlerin aşk dediklerinden değil.. Onun ki sevda hemde en kara olanından.. O böyle bişey görmemişti.

Meleğini kucağına alıp burda ki odasına götürdü. Elleri bacaklarına değdiği an ki elektirik akımı fazlasıyla şiddetliydi. Bırak Melek Hükümdar'a dokunmayı göz göze gelmiyordu.. Öyle temiz seviyordu Arif. Kimseyi sevmediği gibi kimsenin sevemediği gibi. Melek'i yatağa yavaş bir şekilde bıraktı.. Onun en kırılgan hazinesiydi bu yüzden fazla dikkatliydi. Telefonu çıkarıp Şahin'e mesaj attı.

Cesetlerden kurtul, kokuyu yok et.

Hırçın Meleği bir daha o kokuyu duymaması gerekiyordu.. Hemen temiz bir bez bulup onu güzelce yıkayıp sıktı. Hareketlerinş kısıtlayan ceketi tek hamlede üzerinden çıkardı. İlk olarak kendini kokladı Meleğine pis kokmak istemezdi. Arif bir kere kötü kokusunu duymaması için hergün duşunu alır bakımını yapardı. Hoş teri kötü kokan erkeklerden değildi. Bunu bilmesede..

Kendine has olan mavi saçlarını parmağı ile yavaşça dokundu, yüzünün güzelliğini saklayan ipeksi saçlarını çekti.. Gözlerini kapatıp kokusu içine çekti.. Ferah bir kokuya sahipti oda sürekli kullandığı okyanus ve nane ferahlığından dolayı..

Ama Arife göre Cennet kokuyordu..
Cennet gibi bakıyordu.
Cennet gibi gülüyordu..

Melek onun sahip olduğu tek cenneti..

Ne kadar platonik olsada.. Elindeki bezi elması silercesine yüzüne değdirdi. İnatçı kan çıkmak bilmesede Arif onun üstesinden geldi. Yüzündeki ve boynunda ki kanı silme işlemi bitince nefsine uyup rüyalarını hayallerini süslediği hatunun yanağına dokundu. Dokunmasıyla elektirik akımı ve ürperme onu titretti. Cayır cayır yanıyordu. Ne yapacaktı ! Ona bişey olursa nefesi kesilirdi. İsimsiz kız vardı evde o onu duş aldırabilirdi. Kendisi bunu yapmaya yüreği yoktu.. Her iki mana da.

Birincisi kalbi onun vücuduna dokunurken heyecandan bayılma veya kalp krizi geçirme olasılığı yüksekti.

İkincisi uyandığı zaman kesinlikle Melek onu deşerek öldürürdü. Yani en masum olarak.. Yoksa Meleğinde işkence çoktu. Başını sallayınca gözleri boynuna sonra dolgun göğüslerine şekilli beli.. Derken kendine tokat attı. " Nefsine sahip çık! " diye emretti kendine. Tek hamlede Meleği kucağına alıp arabasının yolunu tuttu. Meleği boydan yatırsada ayaklarını fazla gelmişti. Bu hatunun boyu cidden uzundu yada bacakları. Arif kendine vurmaya yeltenirken eli kaydı ve Meleğin üstüne düştü. Kendinde olamayan Melek huzursuzlansada uyanmadı.. Fakat Arif keşke uyansa diye umdu.. Hareket edemiyordu. Bir nefes uzaklığıbaydı dudakları. Nefesi hızlandı, hızlandı.. " Allahım bana yardım et.. " döküldü dudaklarına gözlerini zor bela kapatıp kendini nefes almadan geri çekti. Kapıyı kapatıp azıcık hava almak için kendine zaman tanıdı. Dudaklarına 1 santim kalmıştı.. Vücudu alev almış eriyordu Arif'in.. Onun üzerinde ki etkin haberinde olsa ne yapardı.

Öl dese ölürdü, yaşa dese yaşardı. O kadar aşıktı ona.. Onu görmeden yapamıyordu.. Bir gün görmese nefes alamayacak duruma geliyordu.. Nefesi Hırçın Mavi'ydi. Onun bizzat korumalığını yapıyordu.. Onunla çıktığı ilk çatışmada ki gibi..

"Melek Hanım gitmek zorundasınız! " diye bağırmıştı Arif. Onun yeşilleri okyanus mavisi gözlerine takıldı. " Senden emir almayacağım! " dedi kendini çatışmaya atladı. Amacı Arif'e bir ders vermekti. İlk kurşun Melekin kolunu sıyırmıştı ikinci kurşun ise kalbini hedef almıştı fakat Arif Melek'i ittirip kurşunu kendine bedenine gelmesine izin vermişti. Acı çekmemişti çünkü o zamanda onun üzerine düşmüştü.. Melek onun için endişelenmiş konuşmasada hergün görmeye gelmişti. Arif'e bu bile yetmişti. Nasıl yetmez ki? Sevdiği hatun hayatta sağlıklı. Daha harika ne olabilirdi ki? Kendisinin canı acısa da görmezden gelebilirdi.

Arabaya atlayıp derin soluk aldı. Meleğinin kokusu bir an burnundan ayrılmıyordu. Arabayı çalıştırıp dikiz aynasında açık göbeğine gözleri daldı. Sonrasından kendine bir tokat atıp kendine geldi. " Kendine gel Arif, kendine! "

Melek doktordan nefret ediyordu. O yüzden onu doktora götürürse eğer sanırım kefen için ölçü vermesi gerekiyordu. Eve gidince ilk iş İsimsiz kızın ismini öğrenmekti bu Şahin'inde işine yarardı.

Gecekondunun az ilerisinde durdu, etrafı kolaçan ettikten sonra sevdalandığı kadını kucağına aldı. Kapıya gelince kapıyı tekmeledi sonra kızın korktuğunu düşünüp konuşmaya yeltendi. " Üzgünüm elimde Melek hanım var, bayıldı ona yardım etmen gerekiyor. Çok fazla ateşi var. " diyince kapıda hareketlilik oldu. İsimsiz kız korka korka kapıyı açtı.. Karşındaki kötü biriyse hiç şansı yoktu fakat Melek ismimi duyunca endişelendi hem o adamın sesini anımsıyordu.

Korktuğu başına gelmemişti. Bu onun kurtaranlardan biriydi ve kucağında ki işe mavi kafaydı. Ona bir kaç defa Melek hanım diye seslendiklerini duymuştu ama sormaya çekinmişti ki mavi kafa merak edip adını bile sormamıştı.

Melek'in üzerindeki kanları görünce çok korktu. Niye korkmuştu ki? Kadın zaten sağlam ayakkabı değildi.. İçinde ki caniyi görebiliyordu. Fakat isimsiz onun çok iyi biri olduğunu düşünüyordu, yaptıklarından bi haber olduğu için normaldi. " O o iyi mi? "

" Sadece ateşi var. " ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi. Cevabı beklemeden onu hemen banyoya götürdü. " Onu yıkar mısın? Az da olsa ateşi düşer. "

" İyileşmesi için çorba içmesi gerek. Dolap hep hızlı yiyeceklerle dolu. Sana listem versem alır mısın abi? " dedi kibar bir şekilde. Abi lafı pek kibar gelmese de Arif'e. Evde yiyecek hiçbir şey yoktu çok acıkmıştı.

" Sensin abi. " diye söylendi tabiki bunu isimsiz duymadı. " Tabiki, ismin ne bu arada?"

" Canan." dedi başını eğdi. Melek'in kıyafet odasına gidip rahat birşeyler bulup geldi. Canı ne çekerse listeye ekledi.. Sonuçta hastaydı Melek, oda bundan yararlanmak istedi. Küvette duran üzeri kanlarla kablı kadını iç çamaşırına kadar soydu.. Hiç bir yerinden yara yoktu..

" Bu kan başkasına mı ait? " dedi yüksek sesle sonra ağzını kapattı. Herşeyi bırakıp kaçmak istedi. Onu onların elinden kurtarıp evine getirmişti..

Melek'e borçluydu. Soğuk su ile kendine gelince kükresede Canan'a el kaldıracak kadar kuvvetli değildi. " Do do nu nu yorum." dedi kekeleyerek. Üzerine havluyu örttü. " Geçecek merak etme. " dedi anne şefkati ile. Melek nedense birine güvenme ihtiyacı duydu. Yada hasta olduğu için düzgün düşenemediğinden de olabilir. Canan'a yaslanarak odasına kadar gitti. Titrerken dişleri bir birine vuruyordu. Canan iç çamaşırlarını çıkarken gözlerini kapatmıştı. Melek onun bu haline tebessüm etmişti.

Onu giydirirken harcadığı efor okulunu 3 defa koşmak gibi birşeydi. Cidden yorulmuştu. Melek tam yatacakeken Arif gelmişti, Canan sadece. " Abi ketila su koyar mısın? " demişti. Cevap vermeden dediğini yaptı. Sebze, hazır çorba etleri tezgaha dizmişti. Canan Melek yastığa kafasını koymadan durdu. " Saçlarını kurutayım öyle daha rahat edersin. " Hırçın mavi kendinden beklenmeyecek birşey yapıp susmuştu. İsimsiz diye hitap ettiği kızın elleri saçına her değdinde uykusu bir kat daha artmıştı. Kızın elindeki huzur da neydi?

" Şimdi terlemeye bakın Melek hanım, ben size sıcak şeyler hazırlayacağım. " dedi alnına sonkez elini koymuştu. Evet ateşi düşmüştü.

Hırçın Mavi ilk defa bu kadar huzurluydu. Kendini uykunun kollarına itti.

**

" Sana bir soru sordum!" diye kükredi Asrın. Sadık'ın korumasını yumruklarken. " Abi vallahi beni eve gönderdi, iki hatunu ile evine gitti. " demesine kalmadan bir yumruk daha yumrukladım ardı arkası kesilmedi. Koruma neredeyse hastanelik olurken Aras bağırdı. " Asrın yeter! Adam bilmiyor işte! " son yumruk iser sert zemin olmuştu. Kanayan ellerini umursamadı.

" Aras, o niye öldü? " dedi.. Çocukluk arkadaşıydı. Evet her çamura düşdüğünde Asrın kaldırmıştı onu, her yaralandığında o ordaydı ve her başı belaya girdiğinde Asrın yanındaydı.

Son nefesini verirken değil. Lanet olsun son nefesini verirken orda değildi!

Çıldırmak üzereydi! " Beni ona götür Aras!

 

**

Gördüğü manzara ile hemen ağzını kapattı Asrın. Midesindeki herşey dışarı çıkmak için savaş veriyordu. " Bunu Hırçın Mavi yaptığına emin miyiz? "

" Bu derece manyak bir tek o var. " dedi Vedat.

( Vedat  Yılmaz) 

 

" Hırçın Mavi'nin önüne çıkmadı ki o yada Akrep Ali'nin aksine ikisinden ölümüne korkardı. " diye savunmaya geçti Hırçın'ı Asrın.

" Evet haklı. " dedi Aras kollarını göğsünde birleştirerek. Manzara karşınsında gayet soğuk kanlıydı. Beyaz örtü ile hemen Sadık'ın suratını kapattı Asrın.. Bu cidden iğrençti! Bunu bakmaya kalbi yetmezken bunu yapan biri olduğunu düşünmek korkunçtu.

" Kim yaptı! " diye bağırdı Vedat. " Bu kodumun işkencesini kim yaptı! " dedi etrafa tekmeler savurmaya başladı.

" Sakin ol! " diye kucakladı Aras onu. " Sadece sakin ol. " Vedat ağlayarak dizlerine üzerine çöktü. " O ölmeyi hak edecek ne yapmış olabilir ki? " canı yanıyordu Vedatın, canından çok sevdiği arkadaşı can çekerek ölmüştü.. Asrın ellerini saçlarını geçirdi. " Bizden gizlediği birşeyler olmalı ki başına bu geldi. " dedi düşüncesizce. Vedat'ın beynine o anda şimşekler çaktı. Aniden kalkıp Asrın'a yumruk attı. " Ne diyorsun lan! Bana söylerdi ne yaparsa! " sonrada iki dostun yumruklarını konuşmaya başladı. Asrın sanırım Vedat'ın dudağını patlamıştı. Vedat ise onun kaşını. " Herşey sizin yüzünüzden o zaman!" dedi karnına yumruk geçirdi Asrın. Hızlı bir hamle ile başını tutup diz attı. Vedatın dünyası dönmeye başlamıştı. " Yeter! " diye bağırdı Aras. İkiside birden durdu. Üstleri başları kanları olmuştur. Birbirlerinin kanları.

" Sanırım bir tek Sadık'ı öldürmeyecekler. " dedi Aras elindeki notu onlara tuttu. Arkadaşları kavgayken Sadık'ın üzerini karıştırmıştı bu notu bulmuştu.

" Ne yazıyor orda! " diye bağırdı Asrın.

" Merak etmeyin ! Hepinize sıra gelecek! " diyip onlara doğru baktı. " Ne bok yedik biz? " dedi acıyla Vedat. Dudağı cidden çok acıyordu. Arif onu atmadan bu notu sıkıştırmıştı. Meleğinin canını yakanların azraili olacaktı. Üçüde sabaha kadar düşündü bütün işledikleri suçları yaptıkları döküldüler. Fakat hiç biri bu kadar ileri derecede psikopat değildi.

Kimsenin aklına 14 yaşındaki Melek'i hatırlamıyordu.. Çünkü hepsi onu ölü olarak biliyordu.

Asrın evine gelince üstünü çıkardı. Banyoya ilerleyip yüzünde ki yaralara baktı. Her yeri kandı. Düşündü, ne yapmışlardı ki? Ne yapmışlarda Sadık böyle bir ölümü hak etmişti! Asrın kendini sıcak suyun altına attı.. Yaraları acısada aldırmadı. Önlerinde bir düşman vardı, hemde hafife alınmayacak bir düşman!

Kuşkusuz Arif Kurşun'un yeşilleri onların en büyük cehennemi olacaktı.

Bölüm : 23.09.2024 21:41 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...