7. Bölüm

7.Bölüm

uykuluHatun
uykuluhatun

# 7. Bölüm Kızıl #

Hırçın gözlerini araladığında kendini ilk defa bu kadar dinç uyandığını farketti. Uyandığında isimsiz kız ellerinin çenesinin altında koymuş onu seyrediyordu. Birden ürperdi kendini geri çekti. Bu kız bir daha bunu yaparsa beynini dağıtabilirdi! " Ne işin var ağzımın içinde?"dedi sertçe. Canan bu hareketine üzülse de bir şey demek istemedi. Ne sanıyordu psikopat kadının arkadaşı olacağını mı ? " Özür dilerim, sizi izliyordum. Uyurken gülüyordunuz. " Melek onun dediklerine çok şaşırmıştı. Genellikle ağlayarak yada bağırarak uyanırdı. En son hatırladığı Arif'e bir şeyler dediğiydi sonra soğuk su ve saçlarına değen huzurdu! Neden bu kızın ellerinde huzur vardı? Kimdi bu isimsiz.. Kimdi ve neden artık kabus görmüyordu? Kabus görmek istemiyordu fakat o bu eve geldiğinden beri uykusunu alıyordu... O evden gittikten sonra kabusları artarsa ne olacaktı? Melek başını salladı. " Seni eve hizmetçi olarak almadım ama bana bir şeyler hazırlar mısın? Ben biraz antrenman yapacağım bedenim ancak kendine gelir."

Oha! Melekten beklenilmeyen bir şey yapmıştı. En az isimsiz kadar kendisi de şaşkındı.. O rica mı etmişti? " Tabi ki Melek Hanım!" dedi kız hevesle. Melek , son anda gülümsemesini durdurdu. Üstündekileri bir hamlede çıkarıp atlet ve mini bir şort giydi. Canan ise çoktan gözlerini kapatmış onun giyinmesini bekliyordu. Kadının sağı solu belli olmadığı için önlemini alıyordu. Melek spor odasına giderken boynunu kıtlattı.. Yüksek doz sayesinde bir kere böyle uyumuştu ama şuan ki uyku çok farklıydı. Duvarında ki saate 10 geliyordu. Yarım saat çalışsa terlemesine yeterdi. İlk olarak yürüdü 10 dakika boyunca yavaş tempoda yürüdü sonra hızını artırıp 10 dakika daha koştu. Koşmayı bırakınca nefes almak için kendine zaman tanıdı. Sonra kum torbasına önüne geçip vücudu gerdi. Elini eklem yerine sarıp kum torbasına yumruklamaya başladı. saat 10.20 gösterirken biraz da ağırlık kaldırması gerektiğini düşündü. Sırılsıklam olan vücudu yüzünü buruşturarak baktı. Soğuk suya girerse yine hasta olacağını düşündü. Şu anlık ılık bir su yeterliydi. Lacivert avluyu bedenine sararak çıktı. Islak mavi saçlarından akan su damlaları ile odasına geçti. Odasının kapası kapatacakken Canan mutfak kapısından çıktı, " Melek Hanım saçlarınızı kurulayın isterseniz tam iyileşmediniz. " dedi tereddütle. Melek isimsizin haline sadece güldü. Bu kız ya deliydi yada kendisi gibi psikopat. adamları ne hale getirdiğin kendi gözleri ile gördü, hala neden onunla kalmaya ve ona bir şeyler söylemeye cesareti vardı? Aslında ismisizn cesur olmasını sevmişti. Korkak cesurdu biraz..

Melek saçlarını kuruturken Canan sofrayı donaltmıştı. Arif abisinin yanında ki çocukta kalmıştı aklı onun.. O çocuk uzun süre bakmıştı Canan'a .. Kimse ona o kadar güzel bakmamıştı aklından çıkaramıyordu Canan.

" Mutfakta ilk defa bu kadar yemek yapıldı." dedi içeri girerken." Fark ettim her şey ilk gün ki gibi." dedikten sonra dudağını ısırdı. Gel beni öldür Melek dese daha güzeldi sanki.

" Senin adın ne ?" diyer sordu. Melek'e bir şeyler olmuştu. İsimler onun umrunda olmazdı ki ! " Canan." dedi yutkundu. "Gidecek bir yerin yok mu?" belkide burada kalabilir diye düşündü. Evde bir yabancıya alışabilirdi. Melek kendine itiraf etmese de Canan'a alışmıştı. O etrafındayken karanlıkta ki çığılıkları azalmıştı. " Aslında annemin yanı var."

" Ne zaman gidiyorsun?" dedi tabağını doldururken. İştahtan mı yoksa kahvaltının lezzetinden mi anlamadı. " Oraya gidersem yine geneleve düşerim fakat bu sefer bu kadar şanslı olmam." dedi Hırçın tabağından gözlerini kaldırıp kıza baktı. Ona minnet dolu gözlerle baktığını gördü. Nedense garip hissetmişti. " Bana yavru köpek bakışı ile bakmayı ne zaman keseceksin ? " dedi ağzına bir lokma attı. Canan dediğini duymazdan gelirken, " Sen olmasan belkide.." devamını getiremedi. Birisi ona tecavüz etmeye kalkarken başına vazo geçirmişti son anda kaçmıştı ellerinde fakat uzun koşturmadan sonra yorulmuştu her şeyin bittiğini sanırken Melek onu kurtarıştı." Ben yaşadığım sürece sana öyle bir şey olmasına izin vermeyeceğim. Burada bir süre daha kalabilirsin." dedi çayını fondipledi. Canan ellerini alkışlayarak ne kadar sevindiğini belli etti. " Söz veriyorum sana hiç yük olmayacağım!" gülmek yerine donuk bir şekilde baktı. Neden bu kadar sevinmişti ki? Onun yanında kalmak bu kadar iyi bir şey miydi? Yoksa ona bu kadar muhtaç mıydı..

" Annene iyi olduğun haberi verecek misin?" dedi Melek patatesleri ağzına sıkıştırırken şuan hiç kibar gözükmüyordu. " Aslında olur fakat üveylik evde mi değil mi bilmiyorum. " diyince kalkıp kendine çay doldurdu. Telefonum nerede bilmiyorum çekmecede bir tane telefon olacak onu al gizliden anneni ara."

" Gerçekten mi ?"

" Gerçek olmasa neden diyim?" derin nefes alıp verdi Melek. Bu kız saf mıydı salak mıydı anlamamıştı fakat etrafında olması güzeldi. " Dövmelerin harikalar." dedi masadan kalkarken. Kolunun iç kısmında ki yapraksız ağaç dövmesine bakıyordu. Sırtında ki dövmeye de aşık olmuştu ama ona bir şey söylerken 100 kez düşünmesi gerekiyordu.

Kapı alacaklı gibi çalarken ayağa fırladım. Kapının yanından silahımı alıp tetiğini çekip burnunun dibine getirdi. " Kim o?"

" Benim Arif." diyince kapının kilidini tek hamlede açtım onu buraya getiren bir şey olması gerekiyordu. " Ne oldu?"

" Deniz.. Deniz* geldi! Veli Yıldız Efser'i kaçırmış.."

Hırçın mavinin tek bildiği şey vardı. Veli Yıldız kendi ölüm fermanını imzalamıştı. Denizin kadının kaçırmak ne demek ? Portmantodan deri ceketimi aldı, " Canan kapıyı kitle ben seni aramadan evden sakın çıkma!" diye bağırdı. Canan korkmuş olsa da belli etmedi. " Ta- tamam Melek hanım dikkat edin!" tebessüm etti. Ah sanırım Arif'in kalbi tekledi. " Sakın yerini kimseye söyleme, olacaklardan ben sorumlu değilim." dedi Hırçın'ın elleri Canan'ın saçlarına karıştırdı. Bu hareket 4 'de şaşkındı. Hırçın Mavi'ye neler oluyordu! Bu sırada Şahin Can'ına baktı.. Bu kadın çok güzeldi be!

" Hadi ne duruyorsunuz! Deniz Güney* beklemez!" dedi hızlıca çıktı evden Hırçın. Canan dediğini yapıp o kapıyı kapattığı gibi kitlemişti. " Silahlarım!" dedi Hırçın arabaya binerken diğerini Ceketinin iç cebine koymuştu. Sırtından çıkardığı iki silahı Melek'ine uzattı . " Telefonunuz Melek Hanım." dedi tebessümle. Bu adam deli mi niye gülüyor diye geçirdi Melek. Arifin gülmesine cevaben donuk bir şekilde baktı. " Hadi çabuk olalım! "

Deniz'in olduğu yere gelince hızlıca arabadan indi. Deniz'i ilk defa bu kadar sinirli görüyordu.. " Hırçın o adamı öldürmemek için seni çağırdım bana yardım et!" dedi arabadan iner inmez. Tunç ve Can arkasında duruyordu. Evet karanlıkta olmuş olabilirlerdi fakat bir insanın canını alacak değillerdi. Deniz Güney'in sorgusuz olmasını seviyordu. Hırçın ile arkadaş bu şekilde olmuştu. " Bana yardım et." dedi ellerini saçlarına geçirdi sanırım krizi tutmuştu. Elleri zangır zangır titriyordu. " Deniz sakin ol. Siz burada bekleyin ben onu getiririm ."

" Bende geleceğim olmaz!" diye kükredi Deniz. " Benim işime burnunu sokmamanı istiyorum Güney!"

" Ama Efser!" diye haykırdı çaresizce. Bir erkek bir kadını nasıl bu kadar sevebilirdi? Arif Deniz'in halini çok iyi anlamıştı.. İçinde diye düşündü Arif. İçinde fırtınalar kopuyor sevdiği yüzünden. Sevmek her adamı delirtirdi. Deniz Güney ve Arif Kurşun buna en iyi örnektir.

" Ben halledeceğim dedim, o kadar!" saçlarımı karıştırdı. " Onu bayıltarak buraya getireceğim bu ona zarar vermez ve sen bana bir daha sesini yükseltirsen Deniz, dost olarak karşında son görüşün olurum!" dediğinde biraz daha sakinleşti. "Özür dilerim. Benim nefesim orada ne halde olduğunu bilmiyorum Veli piçi ya bir şey yaparsa?"

" Güney sen burada bekle. Veli ona zarar verecek bir şey yapmaz, yapamaz. Bundan emin ol. " dedi adamlarına baş işareti yapıp," Şahin Efser'i nerede tuttuklarını öğren, Arif hazırlan bugün çatışma var." dediğinde bu sefer Arif tedirgin oldu. Melek'e bir şey olacak diye ödü kopuyordu. " Tamam Melek Hanım! " dedi itaatkar bir şekilde.

Herkes arabaya binmiş Deniz Güney'i arkalarında bırakmışlardı. O bundan pek memnun değildi.

 

Kendi mekanlarına gidip hazırlıklarını yaptılar." Tekirdağ tarafında boş bir depodalar. " dedi Şahin bana doğru baktı. " Ne bakıyorsun Arif'e göster haritayı. " onun bu hallerine alıştığı için artık umursamıyordu. Hoş umursasa ne olacaktı?" Melek hanım kalbimi kırıyorsun! " diyebilecek miydi? Öyle bir şey demiş olsaydı eğer çekici alıp kafasını kırardı! Kalbi kırılsın o düzelirdi fakat kafası için aynı şeyi söylemeyeceğim.

Deponun yakınına gelince Şahin hemen inip etrafı kontrol etti. Şahin Arif'e etrafın güvenliği olduğunu eli ile anlattı. Arif başını salladı. " Melek Hanım ortalık temiz sanırım bir kaç koruma bırakmışlar. " dedi devamı olarak siz burada kalın biz hallederiz diyecekken Hırçın çoktan deponun önüne gitmişti. Arif'in düşüncelerini diline bile varmamıştı..Hızlı bir tekme ile kapıyı açtı. Ah Arif iki korumamı demişti? Hırçın tek silahı ile bir adama ateş etmişti. Veli Yıldız'ın dudaklarından sadece " Siktir! Hırçın Mavi !" lafı çıkmıştı. " Merhaba Veli beni özledin mi? "

Hırçın onu omzundan vurup hızlıca yanına gidip yüzüne yumruk atmıştı. Veli o kurşunun kalbine gelmesini istemişti.. Cehennem ızdırabı onun için ölmeden başlayacaktı! Hırçın hemen Efser'in dibinde bitti. Burnu soğuktan pembeleşmiş, korkudan gözlerinin rengi değişmişti.

" Ah Gece başını belaya sokmasan olmaz değil mi? " ceketinin iç cebinden sakinleştirici çıkardı. Efser Gece, " O ne? " desede cevap vermemişti. " İyi geceler. " demekle yetindi. Bu sırada silah patladı fakat kurşun Melek yerine oradaki adamlardan birine denk gelmişti. O herif onları korkmuştu! Arif Kurşun o kel adamın diğer omzundan vurdu. Hayır ölüm o kele ödüldü.

" Beni neden kurtardın! " diye kükredi Hırçın. " Ef-efseri Deniz'ine gö-tür.. " dedi gözlerini kapattı. Hırçın adamın böyle demesine şaşırmıştı. Tanımadığı biri için canını hiçe saymıştı! Eli ile nabzını kontrol etti yavaş atsa da yaşıyordu!

" Arif bu adamı hastaneye yetiştir! " diyince Arif zevkle yapacaktı bu işi. " Arabaları burada bir yerdedir arabayı da orada bırak. " Şahin'i çağırdı. Hepsini sakinleştirici verdikleri için kaçamazlardı. Şahin ilk olarak Arif'e yardım edip iri olan adamı arabaya taşıdı.

" Abi sen git." soluklandı. " Ben diğerlerini arabaya tıkarım bir şekilde. " Arif başını olumlu bir şekilde salladı. Araya düz kontak yapıp çalıştırdı. Şahin zor bela iki adamı da bagaja sıkıştırdı. Hırçın ise Efser'i kucağına almış rahat bir şekilde yürüyordu. " Şimdi nereye Melek hanım. " biraz çatışsalar diye düşündü. Aksiyona ihtiyacı vardı. Teni kana susamıştı bugün susuzluğu dinecekti !

Deniz Güney'i bıraktığı yerde bulunca gülümsedi. Bu herifin söz dinlemesini seviyordu. Arabadan inince Deniz yerinden fırladı. " O iyi mi! " başını olumlu bir şekilde salladı. " Size teslim ediyorum. Ne yaparsanız bilmiyorum. Bu arada Velinin adamı onu kurtarmak için canını hiçe saydı neden böyle bir şey yaptı bilmiyorum. " dedi gözlerini arkadaki Tunç'a kaydı. Tunç Döveç Hırçın'dan ölümüne korkuyordu onun bu hali ile fazlasıyla eğleniyordu. " Çok teşekkür ederim çok! " dedi Efseri kucağına alırken. " Hırçın ise geride duran Tunç'a gözlerini çıkarak baktı. Tunç'un yutkunması onu keyiflendirmişti. " Görüşürüz Tunç. " dedi öpücük attı. Tunç ise çaktırmadan Can'ın arkasına geçmişti. Arabada onun bu haline kahkaha atarak gülmüştü. Şahin onun bu gülüşüne Arif'in de görmesi isterdi fakat sonrası Tunç için pek iyi olmazdı!

" Seviyorum Güney'in adamlarını" dedi başını salladı. Şahin ise dikiz aynasında baktı. " Arif depodaymış efendim! " eliyle devam et demişti Hırçın. Arabadan inince boynunu kıtlatmıştı. Şimdi ise Melek Hükümdar kişilğinde sıyrılıp Hırçın Mavi olmuştu. Bir o kadar psikopat bir o kadar acımasız!

Arif çoktan onları hazırlamıştı. Kel kafalı olanı sedyeye bağlamış ve Veli'yi işkence masasına.. Belkide benim gibi kele uyuz olmuş olması gerekiyordu diye düşündü Hırçın.

" Hazırlanmışsın Arif." dedi garip bir şekilde. Yada Arif garip anladı. Neden onun dudaklarından ismi dökülünce böyle oluyordu. " Evet Melek Hanım. " dedi tebessüm ederek. " Arif doktora görün bence kendi kendine gülüyorsun. " diyince Şahin kıkırdamaya başladı. Arif bozulsa da bir yandan mutlu oldu. Demek ki onun gülüşü görüyordu! Bu bile genç yüreğine tohum oldu! O tohum gün gelecek filizlenecek zamanı gelince ise ağaç olacaktı!

" Peki Melek Hanım." dedi gülerek. Melek sabır ile başını salladı. Psikopat kendisiydi birde delileri eksikti! " Sende sıyırdın yanımda kala kala. " dedi güldü Hırçın. Hırçın Arif'e güldü. Arif mavi ipek mendili alıp halay çekebilirdi! İçindeki enerji patlaması adlandıramadı.

" Ve sen, " dedi işaret parmağını Arif'i gösterek. " bana yardım ediyorsun ve sen Canan'ın yanına git, korkmuştur kız. " diyince kaşlarını çatıp eline baktı. " Bana ne oldu böyle? İnsanları umursamak huyum değildir! " kendi kendine konuşup odaya gitti. Tişörtünü çıkartıp burada bıraktığı kıyafetlerden birini eline aldı. Bol tişörtleri her zaman severdi. Çıkarıldı tişörtü Eylem hediye etmişti o yüzden onun kana bulamasını istemezdi. Uzun süredir Eylem'lede konuşmuyordu onu özlemişti.

Kapıdan çıkarken gördüğü manzara karşısında şaşardı Hırçın. Arif yemek servis eder gibi işkence aletlerini servis ediyordu. İki herifte uyanmış etrafa korku dolu gözlerle baktı.

" Günaydın baylar! Nasıldı güzellik uykunuz? Bu arada Efser'de ki morluklar kimin işi? " sesi sert ve tok çıkmıştı. Bol tişörtünden yarısı açık kalmış köprücük kemiği gün yüzüne çıkmıştı. Kapanması gerekiyordu oranın bu şerefsizler görmemesi gerekiyordu !

" Melek Hanım sırtınızda bir şey var. " dedi aklına ancak bu gelmişti. Hırçın arkasına bakarken, " durun ben hallederim. " sırtını silme bahanesiyle tişörtünü çekti. " tamamdır. " dedi yine gülümsedi. " Arif ben seni doktora götüreceğim gülme! " diyince daha çok gülesi geldi Arif'in dudaklarını ısırmak zorunda kaldı. Şahin Canan'ın adını duyunca çoktan gitmişti. Ne yazık ki onların bu hallerini görmemişti.

" Kel olan için kızılı ayarladım. " dedi gidip bir kafes ile geldi. " Uzun zamandır onu kullanmıyorduk. " Kafesi açıp içeri elini sokup fareyi aldı. " Merhaba kızıl! " iki bağlı herifte bağırmaya başlamıştı!

Ölüm çanları onlar için çoktan çalmıştı! Hırçın'a gelirsen ölmeden gidemiyordun!

Fareyi severek sedyeye yaklaştı. " Efser'e vuranın sen olduğunu biliyorum." dedi sesi kendinden emin çıksana sadece tuzak kurmuştu. " Uslu durmadı! Küçük olduğuna bakma o kız canavar! " diye isyan etti kel olan. " Arif. " diye baktı. Ne demek istediğini anlayınca gidip gömleğini açtı. " Sen şimdi burda duruyorsun kızıl ve işini yapıyosun. " dedi sakince.

Kel son sesiyle çığlık atmaya ve bağırmaya başlamıştı. Onun çığlıkları Hırçın'a haz veriyordu, gözlerini kapattı. Psikopat bir şekilde güldükten sonra farenin üzerini demir bir kova ile kapattı. " Son çığlıklarım kulağımın pasını sildi biraz daha bağır! " dedi alt dudağını ısırdı. Alev makinasını elini alıp kovaya üzerine tutmaya başladı. Aslında hayvanlara işkenceyr karşıydı fakat hayvanlarla işkence yapmayı seviyordu. Farenin çığlığı kel olanın çığlığı ile birleşti. Demek ki fare kazı işlemine başlamıştı. Otuz iki dişini gösterek gülünce cidden ruh hastasından farkı yoktu. İki dakika içinde istediğini almıştı herif acıyla bayılmıştı. " Tipine bakanda bir şey sanar. Arif tamam çek kovayı. Kızılı yerine koy. " dediğini ikiletmeden yapmıştı.

Veli korku dolu gözlerle bakarken tebessüm etti ve hızlıca bir tokat attı.


Veli çenesinin çıktığına yemin edebilirdi! Osmanlı tokadı gibiydi tokattı!

" Hırçın istediğin paraysa verebilirim! " dedi çenesini açmaya çalışırken. " bütün Mal varlığım senin olsun yeter ki bırak! " dedikten sonra diğer tarafına tokat attı. Servis ettiği işkence aletlerini bakarken kerpeteni görünce gülümseyerek dudağını yaladı. " Veli bak en iyisi seni ağırlıyorum bak diş kalmayacak ağzından. " dedi sırrıttı.

Kerpeten ile dişlerini sökecekken elini ısırdı Veli, Arif öyle bir midesine vurdu ki ağzını açmak zorunda kaldı. " Bana yardım et. " dedi elinde ki kerpeteni bırakıp çekici aldı. Bağırışmaları onu sadece tebessüm etmişti. Veli Yıldız bu sonu çoktan hak etmişti.

" Arif gerisini sana bırakıyorum. " dedi elindeki beze kanlı elini sildi. " Kel olanı tuzla ve ımmm bunuda sana bıraktım onun pis kanı ile uğraşamam artık. " dedi onun omzuna dokundu. O elektirik akımı bütün vücudu titretti. " E-evet Melek Hanım. " sadece gülümsedi. O gülümsedi çöle kar yağdı.
O güldü, kalbine huzur damladı.
O güldü , çorak arazisinde çiçekler açtı.
Hırçın üstündeki tişörtü atıp kenara attı. İçinde atlet olsada Arif'in yüreği hopladı. Gözlerini çekmesi gerekiyordu gözlerini çekmiyordu!

Veli inledi zaman gözleri ayırmıştı. O depodan çıkınca sesli nefes alıp verdi. " ölümüm bu hatunun gülüşünde olacak!"

Hırçın ise motoruna atlamış uçuşan saçları ile gülümsüyordu. Uzun zamandan hissetmediğim bir mutluluktu bu.

Belki Efser ile Deniz'in aşkını kıskanmıştı belkide kabus görmediği için mutluydu. Peki Hırçın Mavi bir gün aşık olacak mıydı?

Bunun cevabı net değildi. Eve geldiğinde beklemediği bir misafir vardı. Nedense bütün vücudu gerilmişti.

 

Deniz Güney karakteri BAĞIMLI - YEŞİLİN SİYAHI kitabıma aittir.

Bölüm : 23.09.2024 22:48 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...