Imagıne Dargons - I'm so sorry 🎶
#Yer Altı Kralı#
Hırçın'ın yapmak isteyip yapmadığı yapamadığı çok şey vardı. Normal olmak listenin başını çekiyordu. Sonra normal olursa hayatında her şey normal olurdu. Olmaz mıydı? Olurdu. Hırçın, Akrep Ali'nin pek adamlarını evine uğradığını bilmezdi. Canan'ın gözlerinde ki korkuyu gördü. Hırçın'dan habersiz iki kişi gelmişti. Teknik olarak Şahin'i Hırçın yollamış olsada korkuyordu. " Melek hanım si-sizin olmadığınız söyledim fa-fakat içeri girmek için ısrar etti. Adamınız ise zararı olmadığını söyledi. " dedi kekeleyerek. Hırçın ondan korkmasını ve evine böyle koruması hoşuna gitmişti. " Odama gir ve orda bekle. " dedi soğuk bir sesle. Canan neredeyse tırnağı ile elini kanatıyordu. İkisini de eve alamaması gerekiyordu. Hırçın böyle emretmişti ve o uymamıştı!
Hırçın'ın odasına girince yatağa uzanmak istedi fakat yapmadı. Onun eşyalarına ondan izin almadan dokunmak istemiyordu yoksa ecelin soğuk nefesini ensesinde hissedebilirdi. Hırçın tehlikeli ve psikopattı bunu biliyordu. yatağın hemen yanına oturdu, başka türlü ayakta durması onun için zordu. Ne zaman buradan çıkardı bilmiyordu fakat karnı acıkmıştı. Hırçın 'ın hiçbir sözünden çıkmak istemiyordu. Dışarısı cehennemden farksızdı.
" Evime gelmeden önce beni araman gerektiğini hala o küçük beyninize sokmadınız mı? " diye sinirle soludu Hırçın. Elini kemer kısmını koyup adama öldürecesi bakışlar atmaya başladı.
" Özür dilerim efendim ulaşamadım. " diyince Hırçın başını geri attı gülerek.
" Nedense benim telefonum çalmadı! " diye kükredi. Arif hala dönmemişti acaba onlara nasıl bir işkence yapmıştı diye merak etti. Sağlam mideye sahip olduğu için gurur diyordu. Doktor olmasa da deşmesini çok iyi biliyordu, Hırçın.
" Akrep Ali'yi kaçırıldı. " dedi başını eğdi. Beynine kan sıçradığı gibi adamın boynuna doladı ellerini. " Akrep Ali kaçırılıyor ve sen burada sakin oturuyorsun! " adamın sesi çıkmıyordu. Kıpkırmızı olmuştu. " Melek Hanım! " diye bağırdı Şahin, pek faydası olduğu söylenemezdi. Arif gördüğü manzara karşısında şaşkına uğradı. Bu Fatih'ti ve adamın kanaması vardı neden Hırçın'ın onun boynuna ellerini dolamıştı. " Melek hanım bırakın! " dedi aslında belinden tutup çekmek vardı. Ölmek için erken daha seninle dolu dolu gün geçiremedim, diye düşündü. Melek hanım diye bağırsa da onuda duymadı. " Melek!" diye kükredi. Hırçın hanım olmadan ilk defa ismini duymuştu. Arif'e bakınca gözlerini kıpkırmızı olduğunun farkında değildi Hırçın.
" Adam yaralı Melek Hanım! Neler olduğunu ilk önce dinler misiniz? " dedi sakinlikle. " Haddini aşma. " diye tısladı. Adama baktığında morardığını ve ceketinin iç kısmından kanaması olduğunu gördü. Ellerini çekince rüyadan uyanmış gibi sersemdi. Fatih öksürük krizine girdi, nefes aldığı için şükretti.
" Neler olduğunu anlatman için 1 dakikan var, Şahin su getir. "
Hırçın kendini koltuğa attı. Hala üzerinde kırgınlık vardı. Bünyesi eskiden kullandığı ilaçlar yüzünden fazlasıyla zayıftı artık ilaç kullanmasa da bedeni bu haline alışması uzun sürecek gibiydi. " Bana gözlerini dikeceğine portakal suyu getir. " diye emretti. Arif'e bakmadan söylemişti. Arif ne yapıyordu? Son zamanlarda yüreğinde ki aşık adama söz geçiremiyordu. " Peki efendim. " dedi düz bir şekilde. Adam suyunu içip kendine geldi. " Ofisi bastılar herkesi öldürdüler beni de sana haber getirmem için sağ bıraktılar. " Pekala, kim kaçırdı? "
" Yeni kral olmak isteyen lakabı Yılan olan bir herif. Uyuşturucu kaçakçılığı ile bilinen birisi. " bu ismi anımsıyordu.
" Yılan'ın yeri nerde? "
" Size tarif edeceğim. " adamın fazlasıyla kan kaybetmişti. Başka bir durum olsa onu beyninden vurarak hayatına son verirdi çünkü en sevdiği koltuklar kan olmuştu.
" Şahin yarasına bak ve onu Efrailin oraya bırak. " dedi Arif'e baş işareti yaptı. " Ha unutmadan kapıyı kitlede çık diğer anahtarı kapının üzerine koy, ne olur ne olmaz. " Arif dışarı çıkar çıkmaz etrafı kolaçan etti. Arabaları pek yakına park etmiyorlardı. Küçük bir mahalleydi. Başta onları yabancılamışlar hatta şikayet için gelmişlerdi. Yer altında Akrep olan Ali milletvekili adayıydı. Kızını korumak için böyle sessiz bir yer seçtiği gibi şeyler söylemişti. Sonuç Hırçın Mavi yakalanmamıştı. Aslında kendini şikayet edenleri bulup dillerini koparmak istiyordu. Burası sakın bir mahalle olduğu için kendini sınırladı. İnsanlar korkuyordu.
" Bu iş bittiğinde o kanı sen siliyorsun. " dedi kapısını açarken. " Hatta evide baştan aşağı sil. " önünü iliklerken, " tamam efendim. " diyebilmişti. Hırçın maviye asla karşı çıkmazdı. Tabi başka kadınlara dokunmak dışında!
" Gözüm üstünde Arif hataların çoğalıyor. " şoför koltuğa geçti. " Özür dilerim efendim. "
" Silah mahzenine." dedi Arif'in dediğini yok sayarak. " Yaşlandıkça hataların çoğalıyor. " diyince direksiyonu sıktı. Elleri pembeden beyazlaşmaya geçti. Hırçın onun bu halini görünce abarttığını hissetti. Eğer o olmasaydı öldürdüğü herif sayısını boşuna artmış olacaktı.
" Velinin her şeyini dosyalayıp diğer dosyaların arasına koydun mu? " Arif sadece gaza basıyordu. Hırçının dediklerini duymadı. " Arif!" diye bağrınca ani fren yapmıştı. Güçlü refleksleri olmasa çoktan camdan fırlamıştı Hırçın.
" Tatile ihtiyacın var. Uzun zamandır izin yapmıyorsun. " dedi Hırçın Arif'e bakarak. " Gerek yok efendim. " dedi tekrardan arabayı çalıştırdı. " Sana fikrini sormadım! Haline baksana! Mecnun gibisin. Dalıp gidiyorsun ve eski senden eser yok! "
Hırçın hasta olup Arif'in kollarında olmasaydı Arif bu kadar sersem olmazdı. Mecnun olalı uzun zaman olmuştu fakat onun kokusunu yakında alınca devreleri yanmıştı. " Efendim özür dilerim hastayım. Yaşlılık ne yaparsınız(!)"dedi imayla. Hırçın gülmemek için dudaklarını sıktı. Belki orta yaş krizine girmişti.
" Akrep Ali'yi kurtaralım ve Yılan'ı kendi zehrinde boğalım, Arif! " cevap vermek yerine susmayı tercih etmişti. Kırılmıştı.
Sevdiği kadın ona yaşlısın demişti! Bunu nasıl hazmedebilir miydi?
Silahların olduğu özel yere gelince inmeden duraksadılar, " Çelik yelek giyelim vücudumzun bir dikişe daha ihtiyacı yok. " yine susmuştu. Onun bu sessizliği Hırçın'ı sinir etmeye yetmişti. Deri ceketi ve deri pantolonu bu çatışma için en uygunuydu.
Yorgunluktan ölmüş olsa da Akrep Ali şuan önemliydi. Onu öldürmek yürek istediği için canı için endişe etmiyordu. Eğer kılına zarar gelirse bütün sülalesini tek tek öldüreceğimi adı gibi biliyordu, bu yüzden onu kendi ayağına çağırmıştı. Canan'ı düşündü acaba saçlarını okşar mıydı? Oda yorgunluğunu derin bir uyku ile atardı. Bu düşünceye gülümsedi. Postallarını giyip minik silahlarını ayaklarına sıkıştırdı. Sürekli kullandığı silahları ise beline yerleştirdi. Topuz yaptığı saçına ise kalem şeklindeki çakısını taktı. Küçük de olsa bir silah onun hayatını kurtarabilirdi. Deri ceketi kapattı fakat fermuar göğüslerinden yukarı çıkmamıştı. Dolgun göğüsden her zaman nefret etsede böyle fazlasıyla seksi olduğunu biliyordu. Meşhur kan kırmızı rujunu sürmeyi unutmadı. Odadan çıktıktan sonra pat diye diğer odaya girdi. Arif dalgın dalgın gömleğini çıkardı.
Hırçın'da bir kadındı ve ilk defa bu kadar çekici bir vücut görmüştü! Lanet olsun bu herif nasıl 40 yaşında olabilirdi? Teorik olarak 37 belkide 36! Hırçın'ın zihni bulanmıştı.
Düşünceli bir şekilde çelik yeleği giydi, üzerine bir beden büyük gömlek giydi böylelikle pek belli olmazdı. " Hala hazır değil misin? " dedi sinirle. Hırçın erkeklerden nefret ederdi! Lanetler okudu! Adlandıramadığı duygular onu deli etmişti! Cebine sis bombası aldı. Küçük sırt çantasını için bir kaç tane el bombası koyduktan sonra kapıdan çıktı.
Hala "yaşlı " cümlesinin takılmıştı. Niye öyle demişti? " Arif! Keyfini beklemeyelim! " silahlarını beline yetiştirip depodan çıktı. Depoyu kitleyip geldiğinde Şahin , Hırçının bebeği ile olduğumuz yere gelmişti.
" Bir yerinde çizik yok efendim!" dedi inerken. " Siz ikiniz gidin ben bebeğimle önden gideceğim. " dedi kendinden emin bir şekilde. " Melek hanım! "dedi Şahin. " Limandalar ve fazlasıyla kalabalık. "
" Akrep Ali'nin adamlarıda geliyor. 3 kişi değiliz. " dedi. Arif'in ona söylemeden çağırmış olmaları gerekiyordu ki saldırı sonrası herkes tetikte bekliyordu. " Hepsi yarım saat sonra limandalar efendim. " dedi arabaya bindi Arif. Üçününde bilmediği şey Arif'in trip attığıydı. " Ona göz kulak ol. "dedi Hırçın, Şahin ise gülememek için kendini zor tutuyordu.
Bebeğine atladıktan sonra gaza bastı, lastikler çığlık atarken Arif ile mesafeyi korumuştu. Arif Hırçın'ı delirtmek için son gaza bastı onları Hırçını sollayınca , dudaklarından gülümseme eksik olmadı. " Ah Arif beni geçemezsin !" diye düşündü. Tehlikeli bir şekilde Arifi solladı. Arif ise onun bu haline güldü.
Ah! Çok fazla aşıktı!
(gülüşe eridim.)
Şahin'in verdiği adrese geldinde iskelede 10 adam vardı. Belinden çıkardığı silaha susturucu taktı. Polisler gelmeden yarım saatleri vardı. Çok uzun bir süre olmasada halledebilirdi. Ceketinin cebinden kulaklık telsizini çıkardı. " Arif, Şahin duyuyor musunuz? "
" Evet Melek hanım. " dedi ikisi de aynı anda. " İskelede 10 adam var yatta kaç tane var bilmiyorum. Arkamı kollayın ve sen tetikçi olarak çalış diğer adamlara yön ver. " dedi silahlarını tutup sıktı. " Arkanızdayız Melek Hanım. " dedi karanlıkta adamlara bakıp ilerledi. Ona bakan adamlara bakıp gülümsedi. " Merhaba çocuklar. " dedi dudağının ısırdı. Ah bu hali iki adamı delirtmeye yetti. " Şimdi !" dedi kim ne duyduysa harekete geçerdi. Melek iki silahın da her iki adama uzattı onlar ne olduğunu anlamadan beyinlerinde delik açılmıştı. Diğerleri suya düşen adamların sesi ile ateş etmeye başladı. Hırçın sürüye dalar gibi kime önüme gelirse ateş ediyordu. Ona ateş edenler ise çoktan yere inmişti. " Yatta 15 yakın adam var diğerlerini bekleyin. " dedi Arif sakince. " saat 3 yönünde! " diye bağrınca o tarafa döndü. Ona doğru koşan adam dönerek tekme attı. Diğer gelen adamın karnına dirsek atıp kafasını kolunun altına aldı. Tek hamlede boynunu kırıp yere bıraktı. Diğer adamın geldiğini görmemişti ve burnuna yumruk yedi!
" Siktir!" dedi burnunu tutup ah sanırım kanıyordu. İkinci yumruğu atmadan herifin kolunu kavradı. Adamdan kuvvet alarak dönen tekme attı. Adam tek hamlede yere serilmişti. Arkasından gelen adamı Arif sayesinde anlamıştı. " Benimle gel Hırçın. " dedi silahı başına dayamıştı. " İndiriyorum Melek hanım. "
" Hayır diğerlerini hallet. "
" Efendim? " dedi adam Hırçın ona dönerken gülümsemişti. " Hırçın Mavi'nin bu kadar seksi olduğunu bilmiyordum. " dediği anda bacak arasına sağlam bir tekme yemişti. Arif'in kıkırdama sesi gelince oda gülmüştü. " Ah sürtük! " dedi kıvranan herif. " Bu sürtük seni çok iyi becerir! "dedi boynunu tek hamlede kırdı.
Akrep'in adamları sayesinde bu kadar yavaş hareket ediyordu yoksa çoktan birisi onu indirirdi. Koşmaya başladı yukarı çıkarken pat diye bir şeye çarpıp yere düştü. Dudaklarına bir küfür daha çıktı. " Bir kadın asla katil olamaz! " dedi adam ona eğilirken. Hırçın kendini almasına müsaade etti. Adam onun baygın olduğunu sanıp omzuna aldı. Elleri sallanırken Arif'e iyiyim işareti verdi.
Yılan'a rahatlıkla gidebilirdi. Sanırım burnu kırılmış olma ihtimali yüksekti.
" Bu kadar kolay olacağını sanmam. O kadar iyi değilsin sürtük. " dedi adam gülerek. Sinirlerine hakim olmalıydı. " kapı gibi bir yerden geçerken içeride ki adamlara baktı. Yılan ve onu taşıyan adam hariç 4 kişi vardı. Büyük ihtimalle yaralanacaktı pek umrunda değildi. Kafasından kurşun yemezse yaşardı. Diğer türlü şansı azdı.
" Yılan, korktuğunuz Hırçın bu mu?" Dediğinden omzundan kendini indirdi. Adamı kalkan olarak kullanırken cebindeki çakı ile boynunu kesti. Bunu pek beceremedi çünkü uzun ve iriydi! Çakıyı boynundan çıkarıp başka adama fırlattı. Kalbini isabet etmişti. Tek hamlede sırtından çıkarırdığı silah ile birini daha vurdu diğerleri ise o iri herifi vurmuştu. Yanındaki masayı kalkan olarak kullanırken kafasını kaldırdığı an kurşunlar havada uçuştu.
Düşünmeliydi! Onları beklemediği bir şey yapması gerekiyordu. Masayı itemezdi. " Hadi Hırçın yeter bu kadar gösteri. " dedi boğuk bir sesle.
Sis bombası atıp yana doğru kayıp 4 el ateş attı.
adamlar sisler yüzünden rastgele ateş etmişlerdi.
Hırçın'ı sağ kolundan vurmuşlardı.
" Bana adam borçlusun. " diyerek Yılan diye hitap edilen adam onu ensesinden tutup kaldırmıştı.
" Bütün adamlarım öldü sanma destek yolda. " dedi vurulduğu yeri sıktı. " ahhh! " diye inledi. " Uslu bir kız ol. " dedi elindeki kelepçeleri Hırçının eline geçirdi. " Akrebi bırak beni al. " dedi yorgun bir şekilde.
" Onun ölmesi gerekiyor. Yer altının kralı olmam için. " Hırçın başını geri attı. " Senin güçlü olduğunu sanıyordum. " dedi onu sandalyeye oturttu. Postallarındaki silahları ondan uzaklaştırdı. Çantasını keserek ondan aldı. " Bunlar olmadan hiçsin. " dedi silahı baygın olan Akrepin başına dayamıştı. Kelepçeden çoktan elini kurtarmıştı sonra tekrardan elini yerine takmıştı. " Beni hafife neden aldığını sorabilir miyim? " dedi ilgisini çekmişti.
" Kadın olduğundan dolayı olabilir mi? "
" Yanlış cevap! " dedi onu sinir etmek için. " Senden daha iyi olduğumu biliyorsun. " alt dudağını dişledi. " Sana her şekilde iyi olduğumu gösteririm belki öldürmeden altımda inletebilirim. " dedi topuzunu çekip dudaklarını dudaklarına yaklaştırdı. Ah Hırçın ölmek istedi.
Ona yaklaşırken güldü adam onu istediğini sandı o ise kafası ile burnu kırma derdindeydi!
Hırçın'ın düşündüğü gibi olmuştu. Kafa darbesiyle sersemlemişti. Adamı ancak incelmişti geldi ve başında yılan derisi gibi dövme vardı. Adam kendine gelmeden altındaki sandalye ile ona vurdu. Topuzunda çakıyı aldığı gibi sırtına geçirdi. Adamın başını alıp yere vurmaya başladı.
Yüzü kandan görünmeyen herifin kalkacak hali kalmamıştı. " Bir daha ki sefere hafife alma diyeceğim ama son nefesin benim elimden olacak. " dedi direği ile başına vurdu. Adam bayılınca içeri Arif girdi. Üstü başı kandı.
" İyi misiniz! "
" Erken geldiniz canım biraz daha geç gelseydin? " dedi Hırçın biraz daha erken gelse fena olmazdı. Neredeyse bayılacak gibiydi. Kan kaybetmiş ve fazlasıyla güç sarfetmişti.
" Canım mı o dedi o? " diye düşündü Arif. Ah yüreği hızlı bir şekilde kan pompalamaya başlamıştı. Herifin ona yaklaştığını görünce duramamıştı. Adamlar içeri giremezdi çünkü dışarıda çatışma oluyordu. Bir kaç kişiyi döverek üzerine kan bulaştırmıştı tek korkusu Melek'ine zarar vermeleriydi.
Hala üzerine ağırlığı koyduğu adamdan destek alarak konuşmaya başladı. " Akrep Ali'ye bak. "
Sonra içeri Şahin girdi, " Melek Hanım! " dedi yanına yaklaştı. " İyi misiniz? "
" Gidebilir miyiz? " dedi. Yorgunluk bütün vücudunu kötü etkilemişti. " Evet Melek Hanım bir kaç kişi yakalandı diğerleri ölü. "
" Peki sağ olanları depoya görürün polis gelmeden çantamdaki bombaları kullanın. "
" 100 kiloya yakın eroin var yatta. "
" Evet? " dedi Hırçın ayağa kalmaya çalışırken. " Onlar ne olacak? "
" Yanacak. " dedi onun desteği ile kalkıp. " Bu adama dikkat edin ne zaman kalkacağı belli olmaz. "
" Peki efendim. "
" Şahin yardım et. Uyku ilacı vermişler sanırım. Nabzı iyi. " diyince Hırçın derin nefes aldı. Kapıya giderken diğer adamları gördü. " Ara sıra çatışmaya katılalım hamlamışım. " dedi boynu kıtlatarak yürümeye devam etti.
Herkesin aklında neden bu kadar iyi düşüncesi vardı.
O Hırçın Mavi idi, onun kanında vardı mükemmel olmak!
Kendini arabaya atarken canı yanmıştı. Uzun bacaklarını yan koyup kapıyı çekti. Polislerin gelmesi an meselesiydi neredeydi bunlar?
Bu sırada Arif arabaya bindiği gibi gazı kökledi ve o sırada büyük bir patlama oldu. " Arif ters tarafa! " dedi yorgun bir sesle. " Efendim polisler gelmek üzere herkes ayrı olarak kaçacak ve polislere yakalanmayacak. "
" Motorum? " şimdi bunun mu sırası kadın, diye düşündü Arif. Senin canım yanıyor soktuğumun arabası mı önemli olan! Söylemesede sıktığı direksiyon anlatıyordu herşeyi. " Murat onu çoktan götürdü Efendim Ali bey ise evine gidiyor. "
" tamam. " diyebildi. Sakin bir yere gelince durdurdu arabayı. Hırçın çok kan kaybetmişti. Yarı baygın halde " geldik mi? "
" Kolunuza bakmam gerekiyor. " dedi arka kapıyı açıp Meleği kaldırdı. Ah kokusu onu delirtmeye yetmişti. Yavaşça ceketini çıkarırken bakamadığı vücudu gözlerinin önündeydi. " Canınız acıyabilir. "
" Acıyı hissetmeyi seviyorum. " diyebildi. " Acı hala yaşadığımın ve sağlıklı olduğumun göstergesi. " diyebildi. Vurulan kolundan ceketi çıkarırken dudağını ısırdı. Bagajdan ilk yardım kutusunu alıp geldi. Fener ile bakmadan önce, " Yarayı temizlemem lazım. " sadece başını salladı. Arif dişlerini sıkıp oksijen suyunu döktü. Yaksada bütün mikrobu kırardı. Acıyla inledi Hırçın, Arifin canı ondan çok yanmıştı. Dua etti kurşun umarım sıyırmıştır diye. Fener ile yaraya bakınca duaların kabul olduğu gördü. " Sıyırmış, saralım eve gidince dikiş atarız. " tek kelime konuşacak takati kalmamıştı.
Ceketini çıkarıp Hırçına yastık yapmıştı. Hırçın uyku uyanık halinde iken Arif'in kendisine has kokusu onu mest etmişti.
Okur Yorumları | Yorum Ekle |