@uykuluhatun
|
ACINDAN KAÇMA
kalbimin üzerindeki dikiş birden bire sızlamaya başladı, ilk acım ilk aşkım dostumun katilinin sesiydi bu.. İçimdeki sızı neydi.. Bekir'in yasına o kadar dalmıştım ki, kalbiminin cenazesini kaldırmayı unutmuştum.. Kalbimde ki ölüyü gömmeyi unuttuğumdan şuan bu kadar acı çekiyordum. " Seni özlemek mi?" ileri bir adım atmıştım. " Sen kimsin ?" diyince yarım gülüş kondurdu dudaklarına. Yüzüne yumruk atmamak için kendimi zor tutuyordum. " hadi ama karga güzeli bana sırılsıklam aşıktın, nasıl unuttun?" Biraz daha yaklaşıp gülümsedim, " Beni aldattığın zaman seni içimde öldürmüştüm sonra aklıma bile gelmedin inan bana." Parmaklarının dışıyla yüzüme dokundu.. Kalbim garip bir şekilde acıyordu. Bacak arasına diz attığım zaman ukala yüz ifadesi değişti. " Mavi kuşakta olduğumu unuttun sanırım?" der demez, elini tutup kıvırarak arkasına geçtim. " Ben senden çoktan vazgeçtim Anıl, uzak dur benden! Seninle çıkmıyor olsaydım şu an Bekir yanımda olurdu!" Anıl birden elimden kurtuldu belimden yakalayıp kendine çekti. " Sokak dövüşünde iyiyimdir." dedi göz kırptı. Onu ittirmeye çalışırken olaya Çağrı müdahale etti. "Anıl bırak kızı!" " Seni ilgilendiren bir durum yok çömez!" ensesinden çekip yumruk attı. Anıl'da boş durmadı ona geçirdi. Sultan ve Dinara yanıma geldiler bir şeyler konuşuyorlardı. Onları anlamıyordum.. " YETER ARTIK" dedim ağlayarak.. Ben Ümran Kaygusuz yılllar sonra insanların yanında ağlamıştım.. Koşarak oradan uzaklaştım, ne yaptıkları pek umrumda olmadı , onlara kavga et diyen ben değilim sonuçta! Canımın acısıda koştum, derin nefes alamıyorsum.. benim yüzümden bizim yüzümüzden Bekir ölmüştü. Bir anda yakalayan Affan'a hem sinir olmuştum, hemde müteşekkirdim.. Ciğerlerim patlayacak gibiydi. "Noldu bir şeyi mi oldu ? İyi misin Ümran?" sesi ona yabancıydı.. " İnsanlardan kaçıyorum bırak beni Affan. " " ümran yüzüme bak." " Affan lütfen." dediğimden elleri gevşedi ve koşmayaa devam ettim. Kapıya geldiğimden anahtar ile açıp koşarak odama gittim. Kendimi yatağa attığımda nefes alabilmiştim.. " Neden Bekir? Neden ben değil de sen ? Cesetten bir farkım yok, sadece kelebek gibi bir gün yaşamak istemiştim onu bile çok gördüler bana.. O kadar mı kötü biriyim ben?" İçimdeki isyanı ağlamam kesti.. Ne kadar süre ağladığımı bilmiyordum yattım yataktan kalkıp banyoya gittim. Buz gibi suyu açıp soğuk suyun tenimi jilet gibi kesmesine izin verdim.. Su o kadar soğuktu ki beynim fonksiyonlarını kaybetti. zor bela dizlerimi karnıma çekmiştim. İçimde ki yangın soğuk su ile baş ediyordu, şu an sadece soğuk suyu düşündüğüm için aklımdaki düşünceler gitmişti.. Tıklanan kapı ile suyu kapattım.. Üzerimden çıkan buharlara bakınca gülümsedim. Deli olduğum doğrudur. " Ümran ben Sultan. " dediğinde kaşlarım anında çatmıştı. " Ne -e iş-işiniz var." diye kekeledim. ayağa kalkmak için o kadar uğraş verdim ki.. Biraz daha burada kalırsam bedenim gerçekten fonksiyonlarını kaybedecekti. " Çıkınca konuşuruz." dedi çekik olan. Bornozumu üzerime alıp önünü bağladım. Parmaklarım uyuşuktu.. " İyi misin ." dedi kapımda bekleyenler. " Ümran dudakların morarmaya başlamış." dediğinde parmaklarımı yüzüme değdirdi. " Ceset kadar soğuksun." dedi Sultan.. " Yaşarken çürümek bazen işe yarıyor." dedim yatağıma otururken.. Dinara saç kurutma makinası eline alıp çalıştırdı. " Yaşarken çürümek için bedenin fazla canlı değil mi? Hani organların çalışıyor, kalbin çalışıyor.. Nefes alıp veriyorsun?" gözlerimi devirip bir şey demedim. Saçlarımı kurutmaya başladığımdan elinden almama izin vermedi. Sadece derin nefes alıp sıcak havanın bedenimi gevşetmesine izin verdim.. " Neden Bekir'in ölümünden kendini suçluyorsun?" dedi Dinara. Yine gelen ağlama hissi, bırak peşimi! " Çünkü ona yanıma gelmesini isteyen bendim, kuşunuz bunu anlatmadı mı?" " Nasıl yani?" dediğinde derin soluk alıp verdim. " Öldüğü gün. O gün Anıl'ın beni aldattığını öğrendim. Bekir'in aradım.. Çok kötüyüm yetiş dedim, biliyorum dayanamaz o benim ağlamama Anıl'ı başından beri onaylamamıştı. Sonra Affan'ın abisi .. Adı neydi şu an hatırlamıyorum o motor ile gelmiş oraya oda onu çalıp trafiğe girmiş ve kaçınılmaz kaza olmuş... kırmızı ışıkta geçtiğinden ve diğer araba kendisi çarptığından suç Bekir'de bulundu.. Asıl suçlu bendim Bekir'i çağırmasaydım eğer o gelmeyecekti.. O ölmeyecekti." Ümran'a çok yabancı olan şeyi yapıp ağlamaya başladım, Dinara ve Sultan bana sımsıkı sarıldı.. " Suçluluk duygusundan dolayı böyle diyorsun, Affan'ın abisi ne yapsın? Onun yaşadığı pişmanlık. Kırener Abi, babasının vefatı hepsinden kendini sorumlu tutup intihara kalkıştı Affan olmasaydı o da ölmüştü.." Onlara doğru baktım, " Siz ciddi misiniz?" Affan'ın nasıl bu kadar güçlü olduğunu merak ediyorum.. Babası ardından abisi.. Nasıl böyle güçlü duruyordu? Neden yıkılmıyordu? Ben neden doğrulamıyorum? Nefes almaya her çalıştığımda acı gerçek suratıma çarpıyor. "Benim Affan ile konuşmam gerekiyor." dedim taytımı giyip üzerine uzun siyah tişört geçirdim. Hırkamı alıp aşağı koştum, tam kapıdan çıkacakken annem durdurdu. " Ümran nereye arkadaşların gelmiş yıllar sonra beni onlarla tanıştırmayacak mısın?" " Anne yukarıdalar tanış onlarla!" diye çarpıp kapıyı çıktım.. " Affan!" diye bağırdım. Bana güçlü olmayı öğret! Bana içimde ki acımın biraz geçmesi için yardım et! Affan biraz nefes alacak yol göster! Bekir'in penceresi açıldığında kalbim sıkıştı.. Nefes almakta zorlandım elim boynuma gittiğinden , "Ümran iyi misin?" dediğinde başımı olumsuz bir şekilde salladım. pencere kapandığında kendimi parka giderken buldum. Salıncağa oturduğumda nefes almam daha da kolaylaştı.. Bekir'in hala o pencereden bana bakacağını umuyordum.. Bekir'in hala bana döneceğini düşünüyordum.. O dönmeyecekti, hiçbir zaman! " Ümran." dedi nefes nefese.. "İyi misin ? Doktora gidelim mi?" Akan gözyaşımı sildim. " Nasıl yapıyorsun?" dediğimde bana baktı. Çekik kahve gözleriyle.. " Bu kadar güçlü olmaya nasıl dayanıyorsun? Boğulmuyor musun, içindeki yangının dumanından nasıl etkilenmiyorsun Affan, bana bunu anlat.. Bu duman beni boğuyor, pencerem kitli içerisi duman dolu. Ölemiyorum ama nefeste alamıyorum. Sonsuz döngünün içinde sıkışıp kaldım.." Sahte bir gülücük kondurdu dudaklarına.. bağdaş kurup yere oturdu. " En son zayıflığımı abimi kaybetmeme neden oluyordu, suratına söylediğim her şey onun canını yaktığı kadar benide küle çevirdi, benim yüzümden intihar etti.. " dudağını ısırdı. " Neredeyse abimin ölümüne sebep oluyordum geçtiğimiz yaz.. Bekir'in ölümünden kendini sorumlu tutup hayattan soyutlanmanı ben anlarım.. En iyi ben.. Babam Bekir'den 3 gün sonra hayatını kaybetti. İlk kalp krizi geçirdiğinde hastaneydi Bekir'in cenazesine gelme desemde geldi eve gittiğimizde banyoda tekrar kalp krizi geçirdi ve öldü.. " Dolu gözlerle etrafa baktı. " Babanın ölümünden kısmen benim payım var abininin intiharında da öyle.." alt dudağımı kanatacak kadar ısırdım. " Sen hala nasıl konuşuyorsun benimle?" " Bu bir kaçış Ümran. Bahane arayarak acından kaçıyorsun, babamın kalp krizi geçirmesi, Bekir'in arabaya çarpması, abimin intiharı hepsini kendi üstüne alarak acından kaçamazsın.. Yüzleş onunla , öyle olması gerekiyordu. Babamda gizli kalp varmış bu hastalık abimde de olduğu ortaya çıktı bu şekilde.. Yani.." nefes alıp gökyüzüne baktı. " Bekir kendi isteğiyle geldi sana sen onu zorlamadın, abim.. Onun intihar etmesi işte o benim yüzümdendi.. Keşke dedim motor ile Bekir değilde sen kaza yapsaydın, insan abisine bunu der mi? Ben dedim! Neredeyse ölüyordu.. Sen... Sen sadece yakın arkadaşına ihtiyacın olduğu için çağırdın.." "Sen acından kaçmıyorsun Affan onu kucaklıyorsun fakat nasıl dayandığı söylemekten kaçıyorsun. Acınla nasıl başa çıktığını anlatmaktan neden bu kadar korkuyorsun ?" dedim gözyaşımı silerken." Ben artık güçlü olmak istemiyorum.. Biraz da olsa kelebek gibi yaşamak istiyorum.." ayağa kalktı. Elleri yüzüme değdi gözyaşımı sildi, saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. " Sen karga güzelisin, kelebek gibi olamazsın.. Sen bir gün değil bin yıl ömrün var.. Acını unutmayı değil onu sevmeyi dene, sadece acının gitme zamanı gelince uçmasını izin ver o kadar.. Acılarına kanatlarından bir kaç tane tüy ver, sen kargasın o acıların yerine daha fazlasını eklersin.. Yenileri için eskileri uçmasına izin ver.. Babam ve kuzenimi unutmadım, ölmüş olmaları," kalbini gösterdi. " burada yok oldukları anlamına gelmiyor.. Kalbimde cenazeleri olmadı onların bedenen uzak olsalar da onlarla anılarımla yaşıyorum.. Yaşamak zorundayız, biz insanız." dedi eğilip yüzümüz çok yakındı.. Hafif sıcak esen rüzgar gözlerimi yaşartmıştı.. " Sadece yaşa Ümran Kaygusuz inan bana 1 yıl sonra böyle olmayacaksın. Yasın uzun sürdü, nefes al artık."" dedi arkasını dönüp gitti. Gözlerimin önüne Bekir'in arkasını dönüşü geldi.. " EbuBekir!" diye bağırdım arkasından koşarken. Çelimsiz vücudu ile bana döndü. " Ne istiyorsunuz hanımefendi?" " Özür dilerim." " Çenemi kapatmamı söyledin ve Anıl'ı sakinleştirmek istedin. Şu an neden bana sesleniyorsun." " özür dilerim dedim!" ağlamaklı sesle. " Ona aşık olduğumu biliyorsun ve onunla kavga ediyorsun! Ne yapmamı beklerdin?" " Keşke sorsaydın, kavgayı kim başlattı ne olduda kavga başladı..keşke sorsaydın be karga güzeli." " Ondan nefret ediyorsun Bekir ne sorayım." üst dudağını ısırdı. " Anladım beni kışkırtması pek umrunda değil.. Anıl ile mutluluklar ama unutma o çocuk sana öyle bir acı verecek ki uzun bir süre nefes bile alamayacaksın!" Öyle bir acı verdi ki Bekir, nefes almayı bırak ölmek istedim.. Omzuma dokunan el ile irkildim. " Çağrı?" " Evet buyrunuz benim!" diyerek gülümsedi. Suratı azıcık dağılmıştı. " neden kavga ettin?" diye sordum nasılsın demek yerine.. " Seni öyle tutması beni sinirlendirdi." Önüne baktı. " Biraz yürüyelim karga güzeli?" gülümsedim. Sanırım karga güzeli lafını başkalarından duymak garipsenmeyecek bir durumdu.. " Evde kızlar var." Unutmuştum onları tamamen! Parmağı ile gözyaşlarımı sildi. ne zaman ağladığımı fark etmemiştim! " Seni neredeyse 5 yıldır tanıyorum fakat bu kadar ağladığına rast gelmemiştim. Hatta son 3 yıldır hiç şahit olmamıştım.." Omzumu kaldırıp indirdim. " Peki evinize kadar eşlik etsem ?" cevap vermek istemediğimi anlamış konuyu değiştirmişti. Salak gibi biri olsa da ara sıra zeki olabiliyordu. " Olabilir." derin nefes alıp salıncaktan kalktım. Yüreğim biraz hafiflemişti.. Bekir ile o kavgayı yapmamayı dilerdim.. Ama benim keşkelerim çoktan belkilerimle savaşa girmişti, galip geldi ama ölü çoktu.. * Kızlar evden gittikten sonra tavana bakıp derin nefes alıp verdim, içeri giren Çağla elindeki tepsiyi çalışma masama bıraktı. " bu test kitabını ne zaman bitirdin?" " Geçen hafta geceleri uykum tutmadığından çözüyorum. " gülümsedi. " Sence sınavda kaç puan alırısın? Tahminin var mı?" " Bilmiyorum sen tahmin ettiğin puanı aldın mı ?" başını olumsuz bir şekilde salladı. " Son yılımda nasıl ders çalıştığımı unuttun mu ? Ona rağmen 486 almıştım okul başarı puanım olmasaydı ne yapardım?" " Ben eminim 450 alırım net." diyerek göz kırptım. " Hem zeki hem fazlasıyla ukala, ah bu Ümran'ı çok özledim. " İnan Çağla bende çok özlüyorum.. " Senin sınava çalıştığın yıl ben 11 olmam lazımdı ya hani ben gündüzleri uyuyordum." " Evet , öldüresim geliyordu seni.. Akşama doğru uyanıyordun tamamen kopmuştun bizden." " Geceleri ders çalıştım, bütün yıl .. Bekir'in acısını unutmak için sürekli denemeler çözüyor sürekli ders çalışıyordum. İnan 400 yakın videoyu 10 defa izlemiştim.. İnan şu an kalkıp ders anlatabilirim." Çağla şaşırarak bana baktı. " İnsan ablasın yardım ederdi!" " Sormadın ki." " Yüzünü görebildim mi? Hoş sürekli ders çalışmak.. Allah'ım hala öyle ders çalışmak içimi ürpertiyor." " Doktor hanım olmak kolay değil, çalışmadan kimse başarıya ulaşamaz." " Seni çok özledim Ümran." dedi ve sımsıkı sarıldı. Bende beni o kadar özledim ki...
|
0% |