@uykuluhatun
|
Affan beyaz tenli olmasının en büyük dezavantajı kızarmasıydı.. hele de sinirliyken..Çekik olan gözleri dahada küçülmüştü. Çağrı ise suratıma bakıyor ona şans vermem için elinden geleni yapmaya çalışıyordu. " Gitsen artık iyi olacak, bunları ne sen söyledin ne ben duydum." " Bak ben Anıl değilim." " Anıl olmazsın o benim en büyük hayal kırıklığım sen ise arkadaşımsın onun gibi biri olman için Bekir''in dirilmesi tekrar ölmesi ve senden ölümüne nefret etmem gerekir." " Anıl olmak isteyen kim? Ben gerçekten sana karşı bir şeyler hissediyorum. " " Ne demek istiyorsun ?" dediğimde gözleri Affan'a kaydı. " Söyleyeceğim Bekir'in yüzünü bilmeli.." bir anda Affan Çağrı'nın boynuna sarıldı. " Her boka atlama Çağrı." dediğinde olayları anlamaya çalışıyordum, " Ne demek istiyorsunuz " dedim Affan'a bakarken. " Bekir Anıl ile seni tavlama iddasına girmişlerdi. " Yutkundum. " Sonra bundan çok pişman oldu o yüzden seni uyarıp durdu." elimle sus işareti yaptım. " Nasıl oldu bu ?" " İçmişler inan Bekir o kadar masum değil. Evet en yakın arkadaşındı ama iddaya girmişlerdi, Bekir tavlayamazsın o ise tavlarım demişti." Kaburgalarım küçülüyor kalbimi ve ciğerlerimi sıkıyordu. " Neyine girmişlerdi." " Gitarına." " ama yeni gitar Bekir'deydi. " " Evet Anıl sıkıldıktan sonra ona geri verdi." oda bana vermişti.. Sessizce uzaklaştım. " Seni seviyorum Ümran." diye bağırdı Çağrı arkamdan sadece sessizce yürüyerek uzaklaştım oradan.Dahada hızlanarak kapıyı tıklattım. Annem kapıyı açınca mahçup bir şekilde bakmıştı. " Birazdan yukarıda olacaklardan senin bir suçun yok sadece yalnız kalmak istiyorum anne." dedim yanağına öpücük kondurarak. Son merdiveni çıkıp soluk soluğa kalmıştım. Gitarı alıp balkona çıktım. " Bana söylemediğin daha ne vardı Bekir!" dedim ve zemin ile gitarı buluşturdum. paramparça olana kadar devam ettim. sonra ise hıçkıra hıçkıra devam ettim. Beni bir iddaa parçası olarak mı harcadın ? Yüzsüz bir şekilde bana mı getirdin? " Gökyüzüne baktım, kargaları görünce ağlamam kesildi. " Ben hala yasını tutarken lanet olası hayatıma geri dönmeye çalışırken beni karga olarak lanetledin mi Bekir? Kendin gittin kalan ve sürekli ölen bendim!" Ayağa kalktım benden daha ne sakladın ki? Affan haklıydı ve diğer herkes.. ben gerçekten onun yakın arkadaşı mıydım? Göremediğim o kadar şey vardı ki, ben sadece küçük bir kısmına bakıyordum büyük resmi görememiştim. Yüzümü ovalayıp saçlarımı çekiştirmeye başladım.. 3. Sınavların Açıklandığı zaman Eski Ümran ile yasta olan Ümran arasında sıkışmış arafta kalmıştım, sürekli ders çalışıyor konuları tekrar ediyor ve sıkça dans ediyordum. Kısa bir zaman geçmişti sadece toparlamıştım, kelebek gibi de olsa yaşayacaktım kargalar gibi uzun lanetli ömrüm olmayacaktı. Çağrı ile arama mesafe girmişti, eskisinden daha fazla görmezden geliyordum. Ona karşı o şekilde bir şey hissetmemiştim.. Hala pes etmemişti ama edecekti. Nil Hoca sınıfa girdiğinde düşüncelerimden uzaklaştım, " oturabilirsiniz." sesiyle tekrar sıraya uzanmıştım. " Evet Son sınavlarınızı ben okudum bugün bütün hocalar giriş yapacak herkes notunu öğrenecek." dedi sona yoklamayı aldı. " Beni şaşırtan bir durum var bu notlarda, aranızdan bir kişin son sınavları hepsi 97 ve 100 yani Affan'cım çok dişli rakibin var." dediğinde Başak kıkırdadı. Gözlerimi devirdiğimde Nil Hoca ile göz göze geldik. " Bu hafta yıl tatile gireceğiz ve sizin için esas koşturmaca o zaman başlaya okul sınavları başka bela olacak üniversite sınavınız olacak. Bir kaç ay dişiniz sıkarsanız güzel bölümlere gidebilir hayatınızı düzene sokabilirsiniz." dediğinde güldüm. " Komik olan nedir Ümran." dediğinde suratına baktım. " Hiçbir şey hocam." " Neden güldün ?" " Aklıma bir şey geldi o kadar." " Aklındakilerini duymak isterim. " dediğinde gülümseyerek kalktım. "Ben söylerim de sınıf buna hazır mı hocam?" kalçasını masasına dayanmış kollarını göğsünde birleştirmişti. " Seni dinliyoruz." " Burada 3 5 kişi hariç diğerleri sevecekleri meslekleri yapmayacak, ,istedikleri meslekler ya zor iş bulunan ya parası az olan ya da ailesi baskısında hayatının şekillendirecek.. Evet ortalamaları çok iyi evet en düşük notları 70 aması yok işte, hayvanları sevmeyen veterinerler, insanlarla uğraşmayı sevmeyen doktorlar, sanata aşık avukatlar böyle olacak.. Sabah kalktıklarında lanetler okuyacak çoğu sırf ailesi benim kızım avukat benim oğlum doktor olsun diye. Sizinde o aileden farkınız yok. Rehberlik dersinde kaç defa hayallerimizi sordunuz ? Genellikle soru çözdürdünüz. Kimse kimsenin hayallerini umursamıyor hatta kendileri bile. Belkide aramızda çok iyi şairler yazarlar var yada müzik kulağı olan biri var kim bilir ama siz öğretmen doktor mühendis yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Bir film var 3 idiots diye o kadar anlamlı o kadar güzel ki, elimizde bir diploma olsun diye yıllarca okuyoruz hoş okusakda işsizlik oranları çok yüksek atanamayan öğretmen kasiyer, mühendis fabrikada çalışıyor yada garson. Hayır bu meslekleri aşağılamıyorum her meslek sevilerek yapılınca kutsaldır gözümde sadece çocuklara at gözlüğü takmaya devam etmeyin, çoğu hazır bilgi arıyor kimse araştırma yapmıyor. İçimizde kaç kişi severek belgesel izliyor. 3 5 tane aptal youtuberların salak videoları izlyenn bir sürü kişi vardır burada eminim. Hepsi kendilerine dayatılan şeyleri yapıyor kimse kendini geliştirmeye çalışmıyor. iyi not almaya çalışıyorlar bir şey öğrenmek istemiyorlar. " dedim ve sustum. diyince herkes bir anda alkışladı. Aralarında konuşmaya başladılar. Nil Hoca yüzüme dikkatlice baktıktan sonra masasına oturdu. Bir süre dışarı seyrettikten sonra bana kitlendi. " ümran haklı herkes hayallerini anlatan bir yazı yazsın isimsiz olabilir sadece okumak istiyorum" dediğinde gülümsedim. Fark yaratmışsam ne mutlu bana. " Güzel konuşmaydı karga güzeli." dedi Dinara. " Gerçekleri konuştum sadece iyi ki disipline gitmedim bu yüzden." doğru konuşan ceza alırdı bizim ülkede.. Defterden bir sayfa kopardım. Sadece şu cümleyi yazdım. " Vicdan azabı çekmeden yaşamak istiyorum" yazıp katladım, Affan'a verdikten sonra tekrardan dışarı seyretmeye başladım. pencere önüne bıraktığım poğaçaları yemeye gelen karga ile göz göze geldik, gözlerinin maviliği büyülemişti.. Bu kadar çirkin bir hayvanın bile güzel bir şeyi vardı.. Her çirkinlikte bir güzellik, her güzellikte bir çirkinlik vardı. İnsanların kusurları kusursuzdu fakat bunun farkında değillerdi. " Nerelere daldın?" dedi Sultan. " dışlandığım dünyaya bakıyordum aslında her şeyi dışlayan benmişim." dedim tek solukla sonra derin nefes verdim. " Zihninde kendini özgür bırak yoksa kargaların lanetine dahada kendini kaptıracaksın." Dediğinde kaşlarımı çatarak baktım, " Neyi kasttettin." " Kendini hayattan dışlamışsın soyutlanmışsın. Hem fiziksel hem ruhsal olarak kendimi hapsetmişsin. .. Kargaların laneti varya 150 yıl yaşar falan bir ara kelebek gibi yaşamak istiyorum demiştin. Belkide karganın laneti değildir. özgür bırak kendini doyasıya yaşa bu kez daha farklı yaşa. " önüne dönmeden göz göze geldik, " karga güzelisin lanetli bir karga değil. .lanet senin zihninde. Kendinin farkına var Ümran Kaygusuz." Gülümseyerek pencere döndüm. Bu sefer değişecektim kelebek olmak için değil ruhumdaki ve zihnimdeki kargalarla bir ben olacaktım. Acılarımı özgür bırakma zamanı geldi... Bu cümleyi sürekli tekrarladım... ördüğüm kelebek kozasından karga olarak doğacaktım.. * Bekir Bilmiş ölmesine çeyrek kala bir zamanda.. " Karga güzelim." dedi telefonu açar açmaz. " Efendim Bekir Bilmiş?" " Yahu mesajlarıma neden bakmıyorsun pardon sevdiceğin vardı bana zaman ayırmazsın sen." gözlerimi devirdim. " Bekir okula gelmeyen sensin evinede davet etmiyorsun Baykuş senden çıkmıyor ama ben gelemiyorum." " Hastayım güzelim sana bulaştırmak istemiyorum." " Ona bulaşır o zaman." " O senin kadar önemli değil biliyorsun." dediğinde kıkırdadım. " Çok fazla özledim ve sensiz dersler sıkıcı." " Biliyorum lanet olası bir bağımlılığım var." " Lütfen azıcık yürüyüşe çıkalım." ımmmm diye bir ses çıkarttıktan sonra, " bizim parkın orada bekle hava rüzgarlı kalın giy." sevinç nidaları attıktan sonra telefonu kapattım. Saçlarımı açıp beremi taktım bu berenin aynısı Bekir'de de vardı. İkimize almıştım. Bekir olmasaydı bu hayat nasıl olurdu düşünmek dahi istemiyorum. Montumu giyip koşar adım aşağı indim. İndiğimde çağla yine test çözüyordu. " Kolay gelsin ve ben kaçtım." dediğini duymadan kapıyı kapattım koşa koşa parka gittim. Bir süre sallanırken Karan koşa koşa gelmişti, arkasında Bekir'i görünce şaşırdım benim aldığım bere ve maske vardı kendinden bir kaç beden büyük mont ile fazlasıyla hasta görünüyordu. Sarılmak için yeltendiğimde "Gribim güzelim sana da bulaşmasın." diyerek uzaklaştırdı kendini. "Maskeler de takılmış. Sana diyorum şu bağışıklığını güçlendir." Vücudan bakıp, " bağışıklık sistemim güçlen." diyince yüzümü buruşturdum. " Aşırı iğrenç bir espiriydi." " ince bir espiriydi." " O kadar inceydi gülecek yeri kaçırdım." dediğimde gülerek sallanmaya başlamıştı. " Anıl ile mutlu musun ?" dedi bir anda gri gökyüzüne bakarak sürüyle uçan kargalara gözüm takıldı.. " Mutluyum aşığım ona." " Üzmesine izin verme." " Üzülmüyorum okul dışı pek görüşmüyoruz o canımı sıkıyor sadece." derin nefes verdi. Gökyüzüne baktı uzun uzun, " Sana çok değer veriyorum biliyorsun değil mi?" " tabi ki biliyorum." " Bazı şeyleri senin iyliğin için yapıyorum." bana süpriz mi yapacaktı acaba meraklanmıştım. " Nelermiş onlar?" " Zamanı gelince göreceksin." dediğinde yavaşça ayağa kalktı." Yaaaa Bekirrr söyleee lütfennn" diyerek önüne geçtim. " Karga güzeli hasta hasta yorma beni." " Ama ölürüm meraktan!" " Yaşa benim için uzun yaşa." dediğinde omzuna elimi attım." Senin yerinede kilo alırım!" dediğimde güldü cebindeki çikolatayı bana uzattı. " Eğer Anıl ile evlenemezsem bundan 40 sene sonra seninle evlenirim." " Saçmalama asla sana katlanamam." dedi Karan'ı yanına çağırdı." Yazıklarım olsun be , nasıl dostmuşsun sen." omuzlarını kaldırıp indirdi. " Ben iyi bir dost değilim. " diyerek içeri girdi. Gülüp çikolatadan bir ısırık aldım, ah sevdiğim çikolatayı nasılda biliyordu!
|
0% |